29 Kasım 2010 Pazartesi

YÜKSEK KAR DÖNEMİ BİTİYOR BANKALAR HİZMETTEN KAZANACAK

Yaklaşık 3 yıl önce Yunan Alpha Bank'la ortaklık görüşmeleri BDDK'dan vize almayan ABank 5 yıl içerisinde 150 şubeli orta ölçekli bir banka haline gelmeyi hedefliyor. 2002 yılında bireysel bankacılıktan çekilen kurumsal ve ticari bankacılığa yönelen Anadolu Grubu'na ait Alternatif Bank (ABank) 2010 yılı mayıs ayından itibaren yeniden bireysel bankacılığa döndü. 5 yıl içerisinde 1100 kişiyi işe alacak olan ABank perakende bankacılıkta gelişmeyi öncelikleri arasına alırken, kredi kartı da çıkaracak. Türkiye'nin en büyük 2 markası World ve Bonus ile görüşen banka, orta vadede 100 bin kredi kartına ulaşmayı hedefliyor.
ABank'taki bu değişimin mimarı ise 30 yıllık meslek hayatının 28 yılını Yapı Kredi'de geçiren Hamit Aydoğan. 2009 yılında ABank Yönetim Kurulu üyesi, Şubat 2010 tarihinden itibaren ise Genel Müdürlük görevini devralan Aydoğan ile hem bu değişim sürecini hem sektörün sorunlarını konuştuk. ABank'ın kamuoyunda tanınırlığının son derece düşük olduğunu, bu nedenle önümüzdeki dönem reklamlara ağırlık vereceklerini anlatan Aydoğan, "Bilinirliğimiz düşük ama müşteriler hizmetimizden memnun. Bu yüzden 'Mutlu Bankacılık' sloganıyla reklamlara başladık. Müşterilerimize 'Şubelerimize gelin, mutlu olun' sözü verdik" dedi.

YABANCI ORTAKLIK 5 YIL YOK
-ABank yabancı ortaklık defterini kapattı mı?
Bankamızın Yunanistan bankası Alpha Bank'la geçmişte ortaklık görüşmeleri oldu. Belli aşamaya kadar geldikten sonra ortaklık gerçekleşmedi. O günden sonra ABank bir ortaklık arayışı içine hiçbir zaman girmedi. 2008 global krizinden sonra böyle bir ortaklığın olması çok kolay olmazdı. Bugün öncelikli hedefimiz ortak almak değil, ABank'ı olması gereken yere taşımak. Önümüzdeki 5 yıllık süreç içerisinde ABank'ı 150 şubeli orta ölçekli bir banka haline getirmeyi planlıyoruz. Tabii bu dönemin sonunda bankayı belli bir yere getirdikten sonra ortaklık teklifleri gelirse değerlendirilir. Bugün için önceliklerimiz arasında yer almıyor.

HER YIL 15 ŞUBE AÇACAK
-Bu hedefe ulaşmak için nasıl bir büyüme rotası çizdiniz?
Bankamız organik büyüme stratejisini sürdürüyor.. Bugün için 55 şubemiz var. Bu yıl toplamda 10 şube açmış oluyoruz. Yıl sonu itibariyla 57 şubemiz olacak. Gelecek yıldan itibaren her yıl 15'er şube açmayı planlıyoruz. Biz banka olarak ağırlıklı olarak ticari, KOBİ ve işletme bankacılığında çalışıyoruz. Bu segmentlerin olduğu bölgeleri tercih ediyoruz. Mevcut şubelerimizin 23 tanesi İstanbul'da diğerleri ise Türkiye ticaretinde etkin olan illerde dağılmış bulunuyor. Perakende bankacılık tarafında da gelişmeyi hedefliyoruz. Bu yıl içerisinde tüketici kredileri, konut kredisi ve otomobil kredisi gibi perakende bankacılık ürünleriyle müşterilerimize yeni hizmetler sunmaya başladık.

MÜŞTERİLERİNE MUTLULUK SÖZÜ
-ABank uzun zamandır reklam piyasasında yoktu. Şimdi 'Mutlu Bankacılık' sloganı ile reklama başladınız. Neden böyle bir değişime ihtiyaç duydunuz?
Bankamızın Türkiye piyasasında tanınırlığı konusunda bir anket çalışması yaptırdık. Bankamızın tanınırlığı ve bilinirliğinin biraz düşük olduğunu görünce bu tür reklam politikası konusunda mutabık kaldık. Diğer taraftan mevcut müşterilerimiz arasında yaptığımız araştırmalarda, mevcut müşterilerimizin yüzde 95'i aldığı hizmetten son derece memnun olduklarını ve memnuniyet oranlarının sektör ortalamasının üzerinde olduğunu gördük. Çünkü rakiplerimizin milyonlarca müşterisi var. Özel hizmet vermeleri çok zor. Bizde ise butik hizmet almaları son derece doğal. Biz de bunun sonucunda bir slogan geliştirdik ajansımızla beraber: Mutlu Bankacılık.

-
Peki sizce mutlu bankacılık nedir?
Yaratmak istediğimiz fark ABank şubelerinden ya da diğer hizmet kanallarımızdan hizmet alan müşterilerimize hizmet kalitemizle vereceğimiz mutluluk olacak. Bize göre bankacılık bankanızdan dönerken mutlu olmaktır. Bizim müşterimize verdiğimiz söz bu:
Şubelerimize gelin ve mutlu olunuz. Bankacılık, bankanızdan dönerden mutlu olmaktır. Genel değil özel olmak. Sizi dinleyen uzmanlarla çalışabilmektir.

-Türkiye'de banka müşterileri genelde çok mutlu değil. Ya kart ücretlerinin veya kredi komisyonlarının yüksekliğinden şikayet ederiz. Sizce aksaklık nerede?
Avrupa'daki bankalarla Türkiye'deki bankaları karşılaştırdığınız zaman ülke olarak hizmetin kalitesi ve hızı açısından iyi bir konumdayız. Ama buna rağmen büyük bankaların çok sayıda müşterileri olması nedeniyle milyonlarca müşteriye hizmet verirken mutlaka aksamalar oluyor. Bu aksamalar sonucunda bazı şikayetlerin olması doğal. Bizim bankamızda müşteri şikayetleri çok çok düşük oranda. Onu verdiğimiz butik hizmet sonucu başardık.

Kredi kartında Bonus ve World ile görüşüyor
-Kredi kartları alanında da girişimleriniz var? O çalışmalar hangi aşamada?
Bugüne kadar kredi kartımız yoktu. Şu anda kredi kartını outsource etme kararı aldık. Şu anda 2 büyük banka ile görüşüyoruz. Ülkenin önde gelen iki kredi kartı. Bir ay içerisinde kararı vermiş olacağız. 2011 yılından itibaren kredi kartımızı piyasaya sunmuş olacağız. Büyük bankalar gibi agresif bir şekilde piyasaya girmek istemiyoruz. Öncelikle mevcut müşterilerimize kredi kartını sunacağız. Çünkü bu hizmet bizde eksikti. Daha sonra ikinci etapta bireysel bankacılıkta orta ve üst gelir grubuna hitap edeceğiz. Kitlesel bankacılık yapmak için yeterince şube ağımız yok. Diğer bir konu yaklaşık 7 bin 500 civarı ticari ve kobi niteliğindeki kredi müşterimizin büyük çoğunluğu POS kullanıyor. O müşterilerimize de POS vereceğiz. 5 yıllık projeksiyonda 100 bin adet kredi kartı hedefliyoruz.

Rakamlarla ABank'ın ilk 9 ayı (Milyon TL)
-------------------------------------------------
Toplam krediler 2.926
G.Nakdi krediler 1.915
Toplam Mevduat 2.379
Aktif büyüklük 4.071
Net kar 40
Sermaye yeterlilik rasyosu% 12.6
Şube sayısı 53
Personel sayısı 1078

Maliyetin altında kredi satma dönemi kapanıyor
-2011 yılında Türk bankacılık sektöründe ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz?
Bankalar yılın ilk 6 ayında negatif spread ile çalıştı. Vadeli mevduatı yüzde 9.5 ile alırken, yüzde 8.5 ile gerektiğinde kredi verilen ortamlar oldu. Önümüzdeki dönem bu biraz daha farklı olacak. Çünkü bankaların karlılıkları düşmeye başladı. İki nedenle düşüyor. Birincisi 2008, 2009 yılından gelen kredilerin yüksek spread'leri 2010 yılının ikinci yarısından itibaren düşmeye başladı. İkincisi bankaların portföylerinde yüksek tutarlı hazine bonosu getirileri önümüzdeki dönem olmayacak. Çünkü geçmişte hazine bonosu faizleri yüzde 12-15'lerdeyken banka portföyüne alındı. Sonra hazine bonosu faizleri yüzde 7.5'lara kadar düşünce aradaki farkı bankalar kar yazdı. Artık öyle bir dünya yok. Bundan sonra binde 5-6 veya üstü hatta zaman zaman kayıplar olacak. Bankalar önümüzdeki dönem daha çok gerçek bankacılık hizmetleri yaparak para kazanma yolunu seçecek. Hizmet bankacılığına dönecek. Dolayısıyla verdiği hizmetin karşılığını da herkes almak zorunda. Bu nedenle masraf ve komisyon tahsilatına her bankanın gereken önemi vermesi gerekiyor. Gider yönetimini en iyi yapan banka daha avantajlı olacak Fonlama maliyetinin altında kredi satmak sürdürülebilir bir karlılık değil. Dolayısıyla gerçeklerin görülmesi lazım.

Dürüstlük ve şeffaflık en önemli ilkeleri
-Bankacılık mesleğinde en önem verdiğiniz ilkeleriniz neler?
30 yıldır sektörün içindeyim. 30 yıllık bir bankacı olarak şunu söyleyebilirim. Bankacılıkta en önemli ilke dürüstlük, güven, şeffaf olmak, istikrarlı olmak, vizyoner ve geleceği bugünden planlayıcı olmak, dünyadaki yeni trendleri izleyip hızla değişimi sağlamak.

Cari açık endişe veriyor
-Global krizde hangi aşamadayız?
Global krizin birincil etkilerini hep beraber yaşadık. Şimdi ikinci dalganın etkileri konuşuluyor. Türkiye'ye baktığımızda biz krizden çok hızlı çıktık. Şu anda da büyüme hızımız ve ekonomik makro ekonomik verilerimiz son derece iyi. Cari açıktaki hızlı büyüme biraz endişe verici. Diğer taraftan gelişmiş ülkelerin kur savaşları verip ihracatını artırmaya dönük politikalar izlemesi bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri olumsuz etkiliyor. Bugün için ithalat ihracatın çok önünde gidiyor. Alınacak en önemli tedbir üretip yurtdışına satmak bizim ekonomimizi düze çıkartır. Aksi takdirde borçlanmamız her gün daha da artar. Dünya piyasasında ihracatta rekabet yapmak çok kolay değil. 2011 yılında ihracat şansımız olmadığı takdirde ülke olarak çok fazla büyüyemeyiz. Şimdi artık kurdan değil önemli olan minimum maliyetlerle dünya ölçeğinde üretim yapabilmek.

2011'de faiz 7.5, dolar 1.55 TL olur
-Yıl sonu ve 2011 makro ekonomik büyüklüklere ilişkin tahminleriniz?
*Büyüme: 2010 sonu yüzde 7, 2011 yüzde 4.8
*Enflasyon: Yıl sonu yüzde 8, 2011 yüzde 7
*MB repo faizi: Yıl sonu yüzde 7, 2011 yüzde 7.5
*Dolar: Yıl sonu 1.48 TL, 2011 sonunda 1.55'i bulur.
*İşsizlik oranı: Yıl sonu yüzde 12.5, 2011'de yüzde 11'e geriler.

Yatırım tercihi TL ve gayrimenkul
-Parası olan ne yapsın? Hangi yatırım aracında değerlendirsin?
Geçmişte ülke olarak yüksek enflasyon ve yüksek faize alışığız. O dönemlerden sonra hızla düşen faiz oranları psikolojik olarak her ne kadar yetersiz bir seviye gibi görünse de dünya ölçeğinde ülke olarak hala iyi faiz veriyoruz. Sıcak para için hala reel bir getiri var. Küçük yatırımcının döviz tevdiat hesaplarına olan eğilimi azaldı. Geçmişte kur yükselişinden herkes kazanç sağlıyordu. Şimdi döviz alım satımı fazla yok. Bütün yatırımcılar TL enstrümanlara yönelmiş durumda.

-Siz paranızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zor bir soru. Bankacı olarak dışardan bakınca 'Bankacılar bu işin en iyisini bilir' görüşü var ama TL yatırım enstrümanlarını tercih ediyorum. Artı geleceğe dönük prim yapabilecek veya kira getirisi yüksek gayrimenkul yatırımlarını tercih ediyorum. Konut hariç, arsa ve işyerini tercih ederim.

Tenisle rahatlıyor, kayakta İtalya'da dereceye girdi
-Boş zamanlarınızda ne yapıyorsunuz?
Sporu çok severim. Hatta spor yapmadan bir hafta geçirdiğimde son derece rahatsız olurum. Kendimi hasta hissederim. Her cumartesi pazar tenis oynarım. Bir bankacı grubumuz var. Onlarla yaz kış 12 ay sabah 08.00'de başlarız. Kışın karda dahi kapalı kortta tenis oynarız. Oradan taviz vermiyorum. Çünkü benim için en önemli rahatlama kaynaklarından bir tanesi. Kayak yapıyorum. İyi bir kayakçıyım. Hatta İtalya'da yarışmalara dahi girdim. Kendi yaş grubumda önemli derecelerim var. Fırsat buldukça yelken yapıyorum.

-
Futbolla aranız nasıl?
Gençliğimde mahalle ve okul takımlarında oynamıştım. Fakat büyük bir kaza geçirdiğim için o günden beri oynamıyorum. Kolum kırıldı birkaç yerinden. İyi voleybol oynarım ama tatillerde.
-Hangi takımı tutuyorsunuz?
Fenerbahçeliyim.
Ayfer ARSLAN-AKŞAM

Hiç yorum yok: