31 Mart 2010 Çarşamba

MEVDUATTA EN YÜKSEK FAİZİ HANGİ BANKA VERİYOR?

Hangi bankanın mevduat faizi daha yüksek? İnternetten veya şubeden açılan mevduata en iyi faizi hangi banka veriyor? Eğer bu soruların yanıtlarını merak ediyorsanız, www.hurriyetkiyasla.com, sitesi kredi ürünlerinin yanısıra mevduat faizlerinde de tüketicilere, banka banka kıyaslama imkanı veriyor. Hürriyetkıyasla.com tarafından geliştirilen “Vadeli Mevduat Hesaplama Aracı”, dileyen herkese, Türkiye’deki tüm bankaların faiz oranlarını tek bir platform üzerinde görüntüleyerek seçtikleri vade ve miktardaki mevduatlarının net ve brüt getirilerini öğrenme olanağı sunuyor.

TÜRKİYE EKONOMİSİ GEÇEN YIL YÜZDE 4.7 DARALDI

Türkiye ekonomisi Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya ilişkin 2009 4. çeyrek sonuçları açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye ekonomisi geçen yıl son çeyrekte yüzde 6 büyürken, 2009 yıl sonu itibariyle ise yüzde 4.7 daraldı. Türkiye ekonomisi 2001 yılında ise yüzde 5.7 küçülmüştü. Orta vadeli programda Türkiye'nin 2009 yılında yüzde 6,0 küçüleceği tahmin edilmişti.

KİŞİ BAŞI GELİR 13 BİN 269 LİRA
2009 yılı GSYH değeri cari fiyatlarla yüzde 0,4'lük artışla 953 milyar 974 milyon lira, sabit fiyatlarla yüzde 4,7'lik azalışla 97 milyar 88 milyon lira oldu. 2009 yılında kişi başına gayri safi yurtiçi hasıla değeri cari fiyatlarla 13 bin 269 TL, ABD doları cinsinden 8 bin 590 dolar olarak hesaplandı. Bu rakam 2008 yılında 10 bin 436 dolardı.

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE ÜCRETSİZ BANKACILIK EĞİTİMİ

Türkiye Bankalar Birliği (TBB), üniversite öğrencilerine, Bankacılık Eğitim Sitesi (BES) üzerinden ücretsiz e-eğitim alma imkanı sunuyor. www.tbb-bes.org.tr sitesinden takip edilecek ve 1 Nisan itibarıyla kullanıma açılacak e-eğitimler sonunda öğrenciler, e-sertifika alma hakkı kazanacak. Üniversite öğrencileri, 7 gün 24 saat diledikleri anda sisteme dahil olabilecek. Site üzerinden, “Temel Bankacılık”tan “Finansal Matematik”e kadar çeşitli konularda eğitim alabilecek olan öğrenciler, her bir eğitim modülünü tamamladıklarında e-sertifika alma hakkı kazanacak. Öğrencilerin eğitime başlamaları için yalnızca isim-soyadı ve üniversite ile bölüm bilgilerini belirtmeleri yeterli .
Türkiye Bankalar Birliği, “Temel Bankacılık”,Temel Ekonomi”, “Temel Muhasebe”, “Finansal Matematik”, “Orijinal Banknotların Özellikleri ve Sahte Banknotlar”, “Bankacılıkta Dolandırıcılık Eylemleri Tespit ve Önlenme Yöntemleri” ve “Suç Gelirlerinin Aklanması ve Terörün Finansmanı ile Mücadele” olmak üzere toplam 7 başlıktan oluşan e-eğitim konularını, gelecekte daha da genişletmeyi planlıyor.

30 Mart 2010 Salı

DÜNYA ÇİN PARASI 'YUAN'A KOŞUYOR

Geçtiğimiz hafta başı dünyanın en büyük yatırım bankalarından Goldman Sachs'ın başekonomisti Jim O'Neill'ın açıklamaları dünya finans çevrelerinde geniş yankı bulmuştu. O'Neill, dünyanın yeni rezerv para birimi ve ticarette kullanacağı en önemli paranın yakın gelecekte 'Çin Yuanı' olacağını iddia etti. Her geçen gün büyüyen Çin ekonomisinin para biriminin değerlenmesi ile Çin'in ticarette kendi para birimi kullanma konusundaki tavrı yuanı pek yakında dünya ticaretinde geçerli para birimi yapabilir. O'Neill, Çin'in kendi para değerini kontrol altına alma eğiliminden vazgeçmek zorunda kalacağı için Yuan'ın ticarette de öneminin artacağını savundu. O'Neill, yuanın döviz piyasasındaki ve ticaretteki etkisinin yavaş yavaş artacağını va batı para birimlerine yönelik baskısının devam edeceğini vurguladı.

DOLARIN AĞIRLIĞINI ALACAK
Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Japonya'yı bu yıl büyüme rakamları ile zorlayan Çin'in kriz yılında dünyanın yükselen ülkeleri arasında yer almaya devam etti. Çin'in gelecek on yılda dünyanın en büyük ekonomik gücü ABD'ye rakip olacağı hatta geçeceğine kesin gözüyle bakılıyor. İngiltere'de de Bank Of England'ın eski üyesi DeAnne Julius'un 'Uluslararası Para Sistemini Yeniden Düşünmek' adlı raporunda da dünyanın artık tek bir döviz rezervi ve para birimi kullanma yerine çoklu para sistemine hazır hale geldiği belirtiliyor. Yani dolar ağırlığını yuan gibi alternatiflere bırakacak.

Yüzde 7-10 daha değerlenebilir

ama döviz büfelerinde satılmaz

AKBANK Genel Müdür Yardımcısı Fikret Önder
: Yuan uluslararası piyasalarda konvertibl bir para değil. Bu nedenle dolar satıp euro almaya benzemez. Yani vatandaş döviz büfesine gidip yuan alamıyor. Yuana yatırım yapabilmek için önce hisse senetlerine yatırımınız yapmanız lazım. Döviz olarak yuan alamazsınız. Yatırımcılara yuanı öneriyorum. Benim şahsi beklentim; yuanın bu yıl içerisinde dolara karşı yüzde 7 ila 10 arasında revalüe edilmesi. Daha fazlasını tahmin etmiyorum. Çin, ABD baskısı ile bunu yapmayı pek istemiyor. Ancak kesin bir revalüasyonun olacağını düşünüyorum. Yuana yatırım yapmanın iki yolu var. Birincisi; Akbank'ın BRIC fonu var. İçinde Çin hisse senetlerinin payı üçte bir oranında. Onun dışında Akbank özel bankacılık şubelerinden hesabınız olmak şartıyla borsa yatırım fonu alabilirsiniz. Özel bankacılık bölümünde de hesap açtırmak için en az 500 bin liranızın olması lazım. Hesabınız varsa 2 bin lira ile de bu fonlara yatırım yapmanız mümkündür...

8 yıl sabit kur uygulandı

Çin'in resmi para birimi olan yuan aynı zamanda 'renminbi' olarak da biliniyor. Renminbi'nin Çince'deki karşılığı ise halkın para birimi. Kısaltma olarak ise CNY ya da RMB kullanılıyor.
YUAN'IN 10'a bölünmesi ile Jiao ve onun da 10'a bölümü ile Fen ortaya çıkıyor. Yani; 1 Yuan=10 Jiao=100 Fen. En küçük banknot 1 Jiao.
1970'Lİ yıllarda 1 dolar yaklaşık 2.46 yuana karşılık geliyordu. 1980'lerin ortalarına doğru ise bu parite 1.50'ye kadar geriledi. Fakat Çin ekonomisinin dünyaya açılmasıyla ihracatın teşvik edilmesi için yuan etkili bir devalüasyona uğratıldı ve 1980'de 1 dolar 1.50 yuan iken 1994'te bir dolar 8.62 yuana kadar yükseldi. 1997'den 2005'e kadar ise Çin Hükümeti bir doları 8.27 yuan olarak sabitledi. 21 Temmuz 2005 tarihinde ise Çin daha esnek kur politikasına geçti...

Ünlü milyarder 'yuan alın' dedi
ÜNLÜ milyarder yatırımcı Jim Rogers
, Çin para birimi yuanın önümüzdeki 10 yılda değerinin 4 kat daha artacağını iddia etti. Rogers CNBC'ye yaptığı açıklamada, yatırımcılara yönelik olarak 'yuan alın' tavisyesinde bulundu. Rogers, '10-20 yıl içinde yuanın 2 hatta 3-4 kat daha fazla değerlenmesini bekliyorum' dedi. Rogers, ABD'nin Çin'e yaptığı 'yunanın revüle edilmesi' yönündeki baskının yarar getirmeyeceğine inandığını zaten Çin'in daha güçlü bir para birimine ihtiyacı olduğunun farkında olduğunu ancak bunun için zaman ihtiyacı olduğunu söyledi. Rogers, ayrıca, 'Çin'i kendi haline bırakmalıyız' derken Çin'in mart ayında altı yıldır ilk kez aylık bazda dış ticaret açığı vereceği ve Çin'in ithalatının ihracatının aşması halinde başta ABD olmak üzere düşük yuan teorisi üzerine yapılan eleştirilere karşı kendini daha rahat ifade edebileceğini de dile getirdi.

Küçük yatırımcıya çok önermiyoruz

İŞ Yatırım Uluslararası Sermaye Piyasaları Müdür Yardımcısı Şant Manukyan:
Yuan konvertibl bir para birimi olmadığından direkt olarak yatırım yapılamaz, dolayısı ile küçük yatırımcıların rahatlıkla yatırım yapabileceği bir para birimi değildir. Finansal piyasalarda özellikle ileriye dönük kontratlar ve opsiyonlar üzerinden olası bir revalüasyon ihtimaline oynansa da küçük yatırımcılar açısından en uygun yatırım konvertibl Asya para birimlerine yatırım yapmaktır. Yuan en son 2005 yılında revalüe edildi (yüzde 2.0 oranında) ve aynı tarihte başta Japon Yeni olmak üzere çevre ülkeleri de benzer tepkiler vermişti. Buna ek olarak CYB kodlu borsa yatırım fonu da yatırımcılara yuanda yaşanan hareketlerden faydalanma fırsatı verir. ABD, yuannın değer kazanması için (yüzde 5 civarında) yoğun bir baskı yapıyor olsa da, 2005'te yapılan revalüasyona benzer bir oran daha makul görüldüğü gibi, Çin'in ticaret fazlasının mart ayı itibarıyla ticaret açığına dönecek olması, bir revalüasyon olmasını zorlaştıran hatta Çin'in parasının değerini düşük tutmaya zorlayacak olan bir gelişme.

Ayfer ARSLAN

29 Mart 2010 Pazartesi

PETROL, ALTIN, BAKIR VEYA TARIM ÜRÜNLERİNE YATIRIM YAPMAK İSTER MİSİNİZ?

Türkiye'de 46 şubesi ile hizmet veren Eurobank Tekfen, TSKB işbirliği ile kurduğu “%100 Anapara Garantili Yeryüzü Kaynakları Yatırım Fonu” ile, sermaye piyasalarının sunduğu fırsatlardan yararlanmak isteyen yatırımcılara yeni bir yatırım alternatifi sunuyor.
Konu ile ilgili açıklama yapan Eurobank Tekfen Genel Müdür Yardımcısı Şebnem Dönbekci: “Kısa vadeli piyasa dalgalanmalarından uzak durarak, portföy çeşitliliği sağlamak ve emtialara yatırım yaparak yükseliş fırsatlarından yararlanmak isteyen yatırımcılara yönelik çıkardığımız Yeryüzü Kaynakları Fonumuzu 29 Mart - 9 Nisan tarihleri arasında müşterilerimize sunuyoruz.” dedi. Fon’un Dow Jones UBS emtia endeksine dayalı olduğu bilgisini veren Dönbekci, fonun dayanak varlığının içeriğinin ise enerji (petrol, doğalgaz gibi), değerli madenler (altın, gümüş gibi), endüstriyel metaller (bakır, alüminyum gibi) ve tarım ürünlerinden (soya fasulyesi, mısır gibi) oluşan 19 farklı emtiaya yatırım yaptığını söyledi.
Fon, 29 Mart-9 Nisan 2010 tarihleri arasında, Eurobank Tekfen, EFG İstanbul Menkul Değerler ve TSKB şubelerinde satışa sunulacak.

ATM'LERİ BİRLEŞTİRDİK, SIRA POS'LARA GELDİ

Geçen yıl ekim ayında 23 bin ATM'in birleşmesiyle 300 milyon dolarlık tasarruf sağlayan Türk bankacılık sektörü, şimdi her üye işyerinde en az 7-8 adet POS cihazının yan yana dizildiği görüntü kirliliğinden kurtulmak için kolları sıvadı. Bankaların farklı ödül programları nedeniyle teknik altyapıda bazı değişikliklerin yapılması gerektiğini belirten Bankalararası Kart Merkezi (BKM) Genel Müdürü Sertaç Özinal, 1 milyon 700 bin POS'un birleşmesine yönelik çalışmaların 2011 yılında tamamlanacağını söyledi.
Ekonomik durgunluğa rağmen kartlı ödeme sisteminin büyümeye devam ettiğine de değinen Özinal, geçen yıl kart kullanıcılarının 1.5 milyar liralık ödül puan kazandığını vurgularken, sivil toplum kuruluşlarına yapılan bağışların da 160 milyon liradan 300 milyon liraya yükseldiğine dikkat çekti.
BKM Genel Müdürü Sertaç Özinal, kartlı ödeme sistemlerindeki sorularımızı şöyle yanıtladı:
- ATM'lerin birleşmesinden bankalar ne kazandı?
ATM birleşmesi konusunda Altın Nokta ve Ortak Nokta ilk uygulamalar oldu. 1 Ekim 2009 tarihinden itibaren geçerli olan banka kartı ATM paylaşımı sistemi ile banka kartı sahipleri artık tüm bankaların ATM'lerinden para çekip, bakiye sorgulama yapabiliyor. Türk bankalarının ATM sayısı son 5 yıl içinde yıllık yüzde 70 oranında artarak yaklaşık 66 milyon adede ulaştı. Ortak ATM sistemi ile 23 bin ATM'den 35 bin ATM'lik verim elde edilmesi hedefleniyor. Verimlilikteki bu farkın ekonomiye katkısı ise yaklaşık 300 milyon doları bulacak. Para çekme işleminin kolaylaşması ile piyasada sirkülasyondaki para hacmi artacak, nakit dolaşımı hızlanacak. Bu da ekonominin kayıt altına alınmasını ve canlanmasını sağlayacak.

5 AYDA 13 MİLYON KERE PARA ÇEKTİK
- Ekim 2009 tarihinden bugüne ne kadar para çekimi ve bakiye sorma işlemi gerçekleşti?
Para çekme işlemlerinde yüzde 27, bakiye sorgulama işlemlerinde ise yüzde 21 oranında artış gözleniyor. Ekim 2009 ile bu yılın Şubat ayına kadar geçen sürede 13 milyon kez para çekmişiz. Yine aynı dönemde toplam 11 milyon 187 bin adetlik bakiye sorma işlemi gerçekleşmiş.

- POS kirliliğinden ne zaman kurtulacağız?
Doğru haklısınız. Gerçekten de bazı işyerlerinden içeriye girdiğiniz zaman en az 7-8 bankanın POS'unu bir arada görmek mümkün olabiliyor. POS'lerin birleştirilmesi konusunda da uzun süredir çalışıyoruz. Bundan sonraki gündemimizin en önemli konularından bir tanesi. Ancak şu anda bankaların farklı ödül programları nedeniyle teknik altyapıda bazı değişikliklerin yapılması gerekiyor. Bunun genele yayılması için farklı programları ortak altyapıda toplayacak teknolojik çalışmalarımıza devam ediyoruz. Tahminim 2011 yılında POS'ların birleşmesi çalışmaları sonuçlanır.

1.5 MİLYARLIK BEDAVA ALIŞVERİŞ
-Kriz kredi kartlarındaki ödül programlarını ve bağışları nasıl etkiledi?
Gerek kart kullanıcıları, gerekse kart çıkartan kuruluşlar tarafından sivil toplum kuruluşlarına yapılan bağışların tutarı her sene artıyor. 2008 yılındaki bağışların toplamı 160 milyon TL iken 2009 yılında 300 milyon liraya yükseldi. Kart kullanıcıları 2008 yılı içinde kredi kartı programları aracılığıyla yaklaşık 1,3 milyar TL, 2009 yılında ise 1,5 milyar TL ödül kazandı. Kredi kartları ile her sene milyonlarca TL'yi bulan bedava alışveriş yapılıyor. Kart kullanıcıları 3 milyona yakın ücretsiz uçak bileti imkanından da yararlanıyor.

NFC, 2010'LARA DAMGASINI VURACAK
- Temassız kart pazarındaki son gelişmeler neler?
Fiziksel olarak kartın bulunduğu ortamda POS üzerinde tanımlanan kablosuz bir arayüz üzerinden ödeme yapabilmeyi sağlayan kartlar 'temassız kart' olarak adlandırılıyor. Bu nedenle kartı okuyucuya göstermek yeterli ve zaman kaybı önleniyor. En önemli nokta ise temassız akıllı kartların kamu taşımacılığı, fastfood alışverişi, otopark ödeme, köprü geçiş gibi zaman kaybına neden olan yerlerde ve düşük tutarlı alışverişlerde kullanılabiliyor olması. Bu nedenlerden dolayı, bugün dünyadaki tüm büyük şehirler akıllı kart uygulamasına geçiyor. Türkiye ve dünya temassız kart ve NFC (Yakın Alan İletişimi) devri için gerekli altyapıyı oluşturuyor. Temassız kartlar ve NFC kısa bir süre sonra bir çok alışkanlığımızı değiştirecek ve 2010'lu yıllara damgasını vuracağına inanıyoruz.

İnternetten 990 milyon liralık alışveriş yapıldı

- İnternetten alışverişe ilgi artıyor mu?
E-ticaret siteleri üzerinden alışveriş, güvenlik önlemleri arttıkça yaygınlaşmaya devam ediyor. Kredi kartı güvenliği burada önemli bir noktadır, güvenlik arttıkça e-ticaret işlem hacmi de artacak. 3D Secure yöntemi bu güveni sağlıyor. TUIK'in 2008 verilerine göre Türkiye nüfusunun yüzde 38'i bilgisayar, yüzde 35,9'u ise internet kullanıyordu. 2009 verilerine göre ise Türkiye nüfusunun yüzde 40,1'i bilgisayar, yüzde 38,1'i ise internet kullanıyor. Müşterilerin güvenlik konusunda bilinçlendirilmesi ve kart sahipleri için düzenlenen kampanyalar e-ticaret hacmini olumlu etkiliyor. Ayrıca internet erişimine sahip olan kullanıcı sayısındaki artış, yeni firmaların e-ticaret yatırımı yapması, mevcut firmaların altyapılarındaki iyileştirmeler, tanıtım faaliyetlerindeki artış, internet alışverişindeki fiyat ve kolaylık avantajı e-ticaret hacminin gelecek dönemde daha da artmasını sağlayacak. Şubat 2010 itibariyle toplam 56 bin 620 e-ticaret işyeri bulunuyor. Şubat ayında yerli ve yabancı kredi kartları ile 990 milyon TL tutarında e-ticaret işlemi gerçekleşti.

100 işlemin 95'i şifreli

-Krizde kredi kartı sahteciliğinde artış oldu mu?
Hayır. Tam tersine chip&PIN'e geçişle birlikte kredi kartı sahteciliğinde ve dolandırıcılık olaylarında azalma gözleniyor. Özellikle Türk bankacılık sistemi olarak bu geçişi başarıyla tamamlayan ülkelerden bir tanesiyiz. 100 işlemin 95'i şifreyle yapılıyor. İngiltere'de bu oran yüzde 89'larda.

Web'den bilinçli kart kullanımını öğretiyor

-Kartın bilinçli kullanımı konusunda BKM olarak neler yapıyorsunuz?
Güvenlik konusunda bilinç düzeyini daha yukarıya çekmek, kredi kartı kullanımı ile ilgili önemli hususların tüketiciler ile paylaşılması ve genel olarak daha bilinçli bir kart kullanım ortamı sağlanması amacıyla www.kartbilinci.com sitesi hazırladık. Kart kullanıcılarının kartı bir borçlanma aracı değil bir ödeme aracı olarak algılaması ve kredi kartının birçok özelliğinden faydalanması adına kart bilinci kampanyası gerçekleştirdik. Kredi kartları bilinçli kullanıldığında mobilyadan turizme, bilişimden tekstile kadar farklı sektörlerde büyüme, istihdam sağlıyor. Tüketicilerin yanısıra üye bankaların personeline de düzenli eğitimler veriyoruz.

- 2004 yılından beri BKM Genel Müdürlüğü görevini yürütüyorsunuz. Bu süreçte hangi hedeflerinizi gerçekleştirebildiniz?
En önemli hedeflerden biri kredi kartı dolandırıcılığının önüne geçmek için chip&PIN sistemine geçilmesiydi. 1 Temmuz 2007 tarihinde bu geçiş başarıyla sağlandı. Kredi kartı ile internet üzerinden yapılacak alışverişlerde, hem ticari sitelere, hem de kart kullanıcılarına güvenli bir alışveriş ortamı sağlayacak 3D Secure uygulaması için gerekli platformu da 2007 yılında hayata geçirdik. Geçen yıl da ortak ATM sistemine geçişi başarıyla tamamladık. Bir diğer hedefimiz de banka kartı kullanımını teşvik etmekti. 2004 yılında hayata geçirilen banka kampanyaları 2009 yılına kadar sürdü. Ayrıca cep telefonlarının ödeme aracı olarak kullanılması trendine paralel temassız kartlardan sonraki jenerasyon bir ürün olarak da tanımlayabileceğimiz NFC ile ilgili çalışmalar da başladı. Bir süre sonra sahada örneklerini görebileceğiz

Tenis en büyük hobisi
-Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yoğun iş temposundan vakit bulabildiğim zamanları eşim ve oğlumla beraber geçirmeyi tercih ediyorum. Bunun dışında başta tenis olmak üzere spor yapmak, sinemaya gitmek, kitap okumak, fotoğraf çekmek her zaman ilgi alanlarımın başında geliyor.

Ayfer ARSLAN

28 Mart 2010 Pazar

VAKIFBANK'DA İLETİŞİM ZAFİYETİ!

Vakıfbank'ın Genel Müdürlük koltuğuna geçtiğimiz haftalarda yapılan Genel Kurul sonucunda Türkiye İş Bankası Balmumcu Şube Müdürü Süleyman Kalkan oturdu. Aslına bakarsanız tam bir başarı hikayesi gibi görünüyor. İş Bankası'nın çeşitli bölümlerinde geçen 30 yılı aşkın bir deneyimin ardından emekli olup sonra da Türkiye'nin en büyük 6. bankası olan Vakıfbank'ın Genel Müdürlük koltuğuna oturmak öyle pek sıradan bir olay değil.
Bu başarının perde arkasında başka ilişkilerin de olduğuna dair söylentiler (Başbakan'a yakın olduğu ve eşinin kapalı olduğu dedikoduları) dolaşsa da, bu sonucu değiştirmiyor. Haliyle bu atama haberi bugüne kadar eşine pek ender rastlandığı için biz basın mensuplarını bir hayli heyecanlandırdı. Bu atamanın üzerinden henüz bir hafta geçmeden yeni genel müdürün 24 Mart Çarşamba Günü İstanbul'da Les Ottomans Otel'de düzenlenen sendikasyon törenine katılacağı haberi ise doğal olarak bu heyecanımızı daha da artırdı. En azından kendisi ile ayak üstü bir röportaj yapma imkanımız olmasa bile tanışma fırsatını bulacaktık.
Herkes bu gizli amaçla (sendikasyon töreni bahane!) otele gelmişti. Toplantının sonunda Süleyman Kalkan'ı yanına gitiğimizde ise beklemediğimiz bir süprizle karşılaştık. Vakıfbank'ın PR şirketi Accord İletişim'in Yönetim Kurulu Başkanı olduğu söylenen bir bayan ve diğer yardımcıları, "Arkadaşlar daha sonra İstanbul'da bir tanışma toplantısı yapacağız" diyerek önümüzü kesti.
Bir kere yaklaşık 20 yıllık meslek hayatımda ben böyle bir terbiyesizlik görmedim. Süleyman Kalkan, yüzümüze bile bakmadan direkt PR'cısının gözlerinin içine bakarak adeta 'Aman beni bunların elinden kurtar" yüz ifadesiyle elimizi sıkma nezaketini bile göstermedi. Hadi elimizi sıkmasını bir kenara bırakalım, hani "Toplantımıza hoş geldiniz. Daha çok yeniyim. Daha sonra geniş bir zamanda konuşuruz veya en azından 'Nasılsınız' veya 'Merhaba'" gibi klasik nezaket cümlelerini bile kuramadı.
Tabii, yapılan kabalıklar bununla bitmedi. Yaklaşık yarım saatlik ve sadece bir bültenle geçiştirilebilecek bir toplantı için kilometrelerce mesafeden geldiğimiz otelde, kokteyl bölümünün de basın mensuplarına kapalı olduğu söylendi.
İşin özeti; "Alın bülteni, hadi güle güle!" şeklinde köpek muamelesi yapıldı. Bütün bunlar işi basınla ilişkileri iyi bir şekilde organize etmek olan ama tam tersine basınla haber kaynaklarının arasına set çeken PR'cıların marifeti! Aslına bakarsanız PR terörü sadece kamu kurumlarına haz değil, özel kuruluşlarda da zaman zaman karşımıza çıkıyor. Ondan sonra da "Kurumsal Yönetişim" veya "Şeffaflık" gibi içi boş kavramlardan bahsediliyor.
"Bir basın mensubunun elini sıkıp merhaba demekten çekinen veya PR'cısından medet uman bir yönetici nasıl şeffaflığı sağlayacak?" doğrusu, çok merak ediyorum!

ING EMEKLİLİK, HAYAT SİGORTASI SATIŞINA BAŞLADI

ING Emeklilik, kredi hayat sigortası satışına başladı. Merkezi Hollanda’da bulunan ve 40’ın üzerinde ülkede 85 milyondan fazla özel, tüzel ve kurumsal müşterisine bankacılık, yatırım, hayat sigortası ve emeklilik hizmeti sunan ING Grubu’nun Türkiye’deki şirketi ING Emeklilik, emeklilikten sonra şimdi de kredi hayat sigortası ile müşterilerine ulaşıyor. Bireysel kredilerle bağlantılı olarak satışa sunulan hayat sigortası, çeşit ve süresine göre 3 farklı ürün olarak sunuluyor. ‘Yıllık Hayat Sigortası’, ‘Uzun Süreli Sabit Teminatlı Hayat Sigortası’ ve ‘Uzun Süreli Azalan Teminatlı Hayat Sigortası’ şeklinde tüketicilere sunulan ürünler şu an için ING Bank şubelerinde entegre bir şekilde satılıyor.

KİŞİ BAŞINA DÜŞEN SİGORTA PRİMİ 109 DOLARA GERİLEDİ

Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği (TSRŞB) Başkanı Hulusi Taşkıran, 2 yıldan beri yüzde 2 civarında küçüldüklerini belirterek kişi başına düşen sigorta priminin 129 dolardan 109 dolara gerilediğini söyledi. 2010 yılından ise daha umutlu olduklarını belirten Taşkıran, bu yıl sektörde reel bir büyüme beklediğini dile getirdi.
Türk sigorta sektörünün 2009 yılının değerlendirildiği ve 2010 yılı beklentilerinin paylaşıldığı basın toplantısında konuşan Taşkıran, 2009 yılının 2008 yılı gibi sigorta sektörünün reel olarak büyüme göstermediği, hatta ekonomik sıkıntılara ve özellikle rekabete bağlı bir küçülme yaşandığı yıl olduğunu ifade etti.
Basın toplantısında sigorta sektörünün son durumuna ilişkin bir sunum yapan TSRŞB Genel Sekreteri Erhan Tunçay, Türk sigorta sektörünün 2009 yılında hayat dışı branşlarda 10 milyar 471 milyon lira, hayat branşında 1 milyar 807 milyon lira olmak üzere toplamda 12 milyar 278 milyon lira prim üretimi gerçekleştirdiğini aktardı. Geçen yıl sektörün reel anlamda yüzde 2,2 oranında küçüldüğünü ifade eden Tunçay, teknik karın yüzde 65.9, mali karın yüzde 27.7, vergi sonrası bilanço karınının ise yüzde 45.9 oranında düştüğüne dikkat çekti.

365.5 MİLYON TL SEL HASARI ÖDENDİ
Ağırlıklı olarak İstanbul İkitelli bölgesinde yaşanan sel felaketi nedeniyle Türk sigorta sektörünün 650-700 milyon liralık bir hasarla karşılaştığını belirten Tunçay, bu hasarın şu ana kadar 365.5 milyon liralık bölümünün ödendiğini açıkladı. Zaman zaman sektöre haksız eleştiriler yöneltildiğini ve bu eleştirilerin bakanlar seviyesinde de dile getirilmesinden yakınan Tunçay, "Sağlık sigortalarında da 1.2 mliyar liralık tazminat ödendi. Biz sektör olarak üzerimize düşen görevleri gerektiği şekilde yerine getiriyoruz" dedi.

MALİ GELİRLER AZALACAK
Toplantıda önümüzdeki döneme ilişkin beklentilerini aktaran TSRŞB Başkanı Hulusi Taşkıran, şunları söyledi: "Prim bazında daralma vardı, bu sene bunun biraz azalacağına, 2010 yılında operasyonun artı olacağına inanıyorum. 2011'i daha iyimser bekliyorum. Bu sene en büyük derdimiz operasyon sonuçlarının iyileşmesine rağmen yatırım gelirlerinde olacak. Biz bir sene önceki yatırım gelirlerimizin sadece yüzde 70'ine yakın rakamını yakalayabildik. Bu sene bu rakamın daha da aşağı inmesi söz konusu. Yatırım araçları kağıtlarımızın alım tarihleri 2008'di, biz zamanında 18-25'ler arasında faiz veren kağıtlara yatırmıştık paramızı. Bu sene artık o şans kalmadı, hepsi itfa oldu. Şimdi 9-10'larla konuşuyoruz maksimum... Bu da 2010 yılında sektörün mali gelirlerinin ciddi oranda azalacağını gösteriyor."

3 ayda 44 bin kişi BES'e girdi

TSRŞB Yönetim Kurulu Üyesi Mete Uğurlu da yılbaşından 12 Mart 2010 tarihine kadar 44 bin 651 kişinin bireysel emeklilik sistemine katıldığını belirterek geçen yılın aynı döneminde bu sayının 24 bin olduğunu hatırlattı. Uğurlu, ''Bu sene sektör bir önceki yıla göre yüzde 86 katılımcı daha fazla içeri almış durumda. Bunun artarak süreceğine inanıyorum. Hayat sigortaları da geçe sene yüzde 16 prim artışı sağlayan bir branş oldu. Hayat branşının çok hızlı büyüyeceğini göreceğiz'' dedi.

TEB, HAYVANSEVERLERE İNDİRİMLİ PET CARD ÇIKARACAK

TEB, üniversite öğrencilerine, çalışanlarına, müşterilerine "bir bankadan nasıl bir ürün beklediklerini" sordu. Herkes yanıtını söyledi. Ancak TEB büyük ödülü ismi "altından yapılmış" anlamına gelen üniversite son sınıf öğrencisi veteriner Zerrin'e verdi. TEB'in Akıl Fikir Yarışması'na katılan üniversite öğrencisi Zerrin Günay'ın önerdiği ve TEB'in hayata geçirmeyi planladığı "Pet Card" sistemi veteriner, pet shoplarda ve hayvan hastanelerinde indirim yapılmasını sağlıyor. Zerrin Günay, ödülünü 26 Mart Cuma günü İstanbul'da düzenlenen törenle TEB Genel Müdürü Varol Civil'in elinden aldı.

GARANTİ'DE 3 HAFTAYA ORTAKLIK İŞİNİN RENGİ BELLİ OLUR

Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, GE'nin bankada bulunan yüzde 20.85'lik payının satışı konusunda işin renginin üç hafta içinde belli olacağını söyledi. Özen, "İşin rengi 3 hafta içinde belli olur, bunun olması işin bitmesi anlamına gelmiyor, bu benim kişisel görüşüm" dedi.
Garanti Emeklilik'in 'Kalem Tutan Eller' projesinin tanıtıma ilişkin düzenlenen basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ergun Özen, sektörün gündemindeki konulara da değinerek BDDK'nın bankalara tahvil ihracına izin vermemesine ilişkin, "Bu iş için karşılıklı otururup konuşmamız lazım. Bankalar mevduatta büyüyebiiyor ancak gün geldiğinde bankalar pasiflerinin kalitesini artırmak için tahvil ihracına da ihtiyaç duyacak" dedi.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), varlığa endeksli borçlanma araçlarının mevduat ve katılım bankalarınca ihracına bu aşamada izin verilmediğini ve diğer borçlanma araçlarının mevduat ve katılım bankaları tarafından ihraçlarının bu aşamada uygun olmayacağını bildirmişti.

İLK ÖNCELİK MEVDUAT
Özen, "Bankaların, son dönemde hareketlenen sermaye piyasasından borçlanmanın önemli aktörlerinden biri olması bekleniyordu ancak BDDK'nın son kararı bankaların bu yolla borçlanmasının yolunu şimdilik kapatmış görünüyor" dedi. Bankaların pasifini çeşitlendirmek için seküritizasyonların olabileceğini ifade eden Özen, önümüzdeki günlerde varlığa dayalı menkul kıymet çıkarılabileceğini, mortgage alacaklarının seküritizasyonu gibi uygulamaların olabileceğini söyledi. Bankacılık sektörünün mevduatta büyüdüğünü belirten Özen, bankaların pasif tarafını zenginleştirmek için varlığa dayalı menkul kıymetleri ikinci öncelik olarak, özel sektör tahvil ihracını da üçüncü öncelik olarak gördüğünü dile getirdi.

Bir yerde yanlış yapıyoruz
Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, bazı bankaların yüzde 10-11 ile mevduat toplarken, yüzde 7 ile kredi kullandırdığına ilişkin bir soru üzerine şunları söyledi: "Mevduatla kredi faizini beraber konuşmak doğru olur. Ya mevduatta ya kredi faizinde yanlış yapıyoruz diye düşünüyorum. Bankacılık sektörü krediye uyguladığı faizlerden daha yüksek faizde mevduat toplayamaz. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Bunun bir an evvel düzelmesi lazım diye düşünüyorum."

MAAŞ HESABI OLANA YÜZDE 20 İNDİRİMLİ MORTGAGE KREDİSİ

Yapı Kredi, maaş hesabı olan müşteri ve kamu çalışanları için yeni bir kampanya başlattı. Kamu çalışanları ve maaş hesabı olan müşteriler Evinizin Yolu Yapı Kredi’den Geçiyor” kampanyası ile konut kredisi faiz ve komisyon indirimlerinden yararlanabiliyor.
Kredi açılış ücretinde yüzde 20 indirim imkânı sunulan kampanyadan Yapı Kredi maaş hesabı olan müşterileri ve kamu çalışanları, 60 aya kadar aylık yüzde 0,88, 120 aya kadar aylık yüzde 0,94 faiz oranları ile konut kredisi alabiliyor. “Evinizin Yolu Yapı Kredi’den Geçiyor” hakkında detaylı bilgiye Yapı Kredi şubelerinden ve 444 0 445 Yapı Kredi Mortgage hattından ulaşılabilirsiniz.

22 Mart 2010 Pazartesi

KREDİ KARTINDA KONTROL 'İN' DOLANDIRICILIK 'OUT'

Mastercard, kredi kart harcamalarını kontrol altına almak ve dolandırıcılığı azaltmak amacıyla kredi kartı sahiplerine 'InControl' diyecek. Geçen yıl ocak ayında finansal kuruluşlara ödeme çözümleri sunan İrlandalı Orbiscom'u satın alan Mastercard, 'InControl' platformu ile kart müşterilerine harcamalarını programlama imkanı getiriyor. Buna göre kredi kartınızı şehir, mağaza, saat, limit ve ülke bazında harcamaya açıp, kapatabileceksiniz. Kartınızın hangi mağaza ve şehirlerde, hangi saatlerde kullanıma açık olacağını siz belirleyeceksiniz. Bankanıza verdiğiniz programda bulunmayan kullanımlarda otomatikman kartınız kullanıma kapatılacak.
Böylece harcamalarınızı kontrol altına alarak hem planlı bütçe yapabilme, hem de kartınızın çalınması halinde kötü niyetli kullanımını önleyebileceksiniz.
İki yıldır Avrupa'da uygulanan bu sistemi ilk olarak Royal Bank of Scotland ticari kart sahiplerine sunarken, bireysel kartlarda ise ilk uygulayan ocak ayında İngiltere'de Barclays Bank oldu. Bu programı Türkiye'de de hayata geçirmek için bankalarla görüşmelerinin devam ettiğini açıklayan Mastercard Güneydoğu Avrupa Genel Müdürü Özlem İmece, kart harcamalarında kontrolü ve ön denetimi sağlayan bu çözümün kart sahiplerine büyük kolaylık sağlayacağını düşünüyor.
Mastercard Güneydoğu Avrupa Genel Müdürü Özlem İmece ile hem krizin bireylerin harcamalarına olan etkisini, hem kartlı ödeme sistemlerindeki son yenilikleri konuştuk.

-Kriz ödeme sistemlerini nasıl etkiledi?
Büyüme hızı düştü. Geçen yıl Avrupa'da ciro artışı yüzde 10 oldu. Daha önceki yıllarda bu oranlar yüzde 17-18'ler civarındaydı. Türkiye de yüzde 30-32'ler civarında büyürdü ama bu yıl biz de yüzde 10 civarında büyüdük. Krizde ABD'de kredi kartından banka kartına geçiş sözkonusu oldu. ABD'de olan bu değişim bize de yansıdı ve bankalarla banka kartına yönelik daha fazla proje üzerinde çalışmaya başladık.

-İlk iki ay nasıl geçti?
Henüz ciroları görmedik. Bankalarla temastayız. Geçtiğimiz seneden daha pozitif bakıyorlar. Kredi riski geçen yıl önemli bir sorundu. Geçtiğimiz iki ayda hem kredi riski ve ödenmeyen kredilerde düşüş hem de cirolarda yükseliş gözleniyor. Bu yıl ödeme sistemlerinde daha yüksek büyüme oranları bekleniyor.

TÜKETİCİ İNDİRİMLERİ TAKİP EDİYOR
-Ödeme alışkanlıklarında bir değişiklik oldu mu?
Tüketim davranışlarında kesinlikle bir değişiklik var. Bizim işimiz kart hamilleriyle değil aynı zamanda işyerleriyle. Dolayısıyla perakendecilerle de görüşüyoruz. İşlem adetleri artsa da, ortalama işlem ciroları düşüyor. Daha sık kartı kullanıyorsunuz ama yaptığınız işlem 120 lira ise, 100 liraya düştü. Orta gelir grubunda işlem başına cirolar düştü. Sadece Türkiye'de değil Batı Avrupa'da da tüketici indirimleri daha fazla takip eder hale geldi. Farklı bir tüketici kitlesi oluştu. Yine Batı Avrupa'da insanlar uçak yerine araba, otobüsle seyahat ediyor. Beş yıldızlı otel yerine 4 yıldızlı otelde kalıyor.

1000 İŞLEMİN %10'U KARTLA YAPILIYOR
-Önümüzdeki dönemde ödeme sistemlerinde en favori ürün ne olacak?
Mastercard olarak ön ödemeli kartların geleceğin ürünü olacağını düşünüyoruz. Yaptığımız araştırmalarda bir insan yılda bin tane işlem yapıyor. Bunlar; sabah satın aldığınız gazete, otübüse binme veya hırkanızı aldığınız bir ödeme de olabilir. Yıl içerisinde bu şekilde bin tane ödemeniz var. Bizim Türk insanı bunun ortalama yüzde 10'unu kartla yapıyor. Yüzde 90'u nakit ödeniyor. Kartlarla mikro ödemelere ulaşabiliriz. İtalya'da sigara ve benzeri ürünleri satan kiosk tipi dükkanlarda ön ödemeli kartlar satılıyor. Bankayla hiçbir ilişkiniz yok. Kartı alıp çocuğunuza harçlık olarak verebilirsiniz veya internetten alışveriş yapabilirsiniz. Banka şubesine girmeyen kişilere yönelik Türkiye'de de ön ödemeli kartların çeşitli versiyonları olacaktır.

8 BANKA DAHA PAYPASS DİYECEK
-Temassız kartlarda son gelişmeler neler?
Ulaşımda 8 şehirde temassız kart teknolojisi kullanılıyor. 1 milyon kartı geçtik ve 10 bin işyerinde geçiyor. Ayvalık, Bolu, Çanakkale, Diyarbakır, Eskişehir, Kahramanmaraş, Karabük ve Samsun'da şehir ulaşımında kullanılıyor. Üniversite uygulamaları sözkonusu. Galatasaray Bonus çıktı. Tüm geçişlerin, bilet uygulamalarının ödemelerinin yapılacağı bir uygulama olacak. İçerde hiçbir şekilde nakit kullanılmayacak. Paypass anlamında Türkiye çok hızlı gidiyor. Hemen her ülkede Mastercard olarak paypass uygulamamız var ama 1 milyon rakamına ulaşan 3. ülkeyiz. Ayrıca değişik uygulamaların olduğu yegane ülkelerden bir tanesiyiz. Şu anda Garanti, Yapı Kredi, Bank Asya, Akbank, Finansbank, Denizbank, Vakıfbank ve HSBC'de uygulama var. Temassız ilk çıktığında yeni bir inovasyondu. Şu anda kartın ek bir özelliği.Yıl sonuna kadar rahat iki üç katına çıkar. Bu yıl 7-8 tane banka daha temassız teknolojisine geçecek.

inControl ile güvenlik
kontrolü ön planda

-Mastercard olarak yeni projeleriniz olacak mı?
MasterCard tarafından sunulan inControl hizmeti bankalara risk kontrolünde, şirketlere ve bireysel kart sahiplerine ise harcama kontrolünde yardımcı oluyor. Yani ticari kurumlar ya şahıslar kartlarının nasıl, nerede ve ne zaman kullanılabileceklerini önceden, hazır kalıplara ya da tamamen kendi isteklerine göre belirleyerek risklerini en aza indiriyor ve güvenlik kontrolünü sağlayabiliyor. Kart sahibi bir kez harcama limitlerini ve diğer kontrol parametrelerini belirledikten sonra her işlem bu limitler dahilinde onaylanıyor ve böylece güvenlik, kontrol, veri toplama ve izlenebilirlik en üst düzeye çıkıyor. Örneğin kişisel kullanıcılar çocuklarına verdikleri ek kartlarda, kartla alışveriş yapılabilecek işyeri, zaman, alışveriş türü hatta coğrafyayı bile belirleyebiliyor. Veya alışveriş belli bir limite geldiğinde uyarı mesajı geliyor. MasterCard inControl sistemini Türkiye'de kullanılması için bankalarla görüşmelerimiz devam ediyor.


Sıfırlar sayesinde
inovasyonu öğrendik

-Bankacılıkta inovasyonda diğer Avrupa ülkelerine göre önde olmamızı neye bağlıyorsunuz?
Nüfusun yüzde 50'si 25 yaşın altında. Bankacılık sektöründe çalışan arkadaşlar da çok genç. Hep dinamik beyinler. Almanya'da siz bunu yaratamazsınız. Çünkü toplum çok yaşlı. İkincisi; bir zamanlar sıfırlardan çok şikayetçiydik. Eskiden yurtdışından yazılımlar alındığı zaman buradaki IT departmanları mutlaka sıfırları adapte edebilmek için sistemlerin içine girip bu değişiklikleri yapmak zorunda kalıyordu. Dolayısıyla sistemleri öğrendiler ve burada yazılımlar yapıldı. Birçok banka Türk yazılımı kullanıyor.


Nakit para kullanmıyor
-Siz nasıl bir tüketicisiniz?
Aktif olarak kullandığım iki tane kart var. Paypass'i aktif olarak kullanıyorum. Masterİndex araştırmasına göre, herkesin kart harcamalarında beyninde bir rakam var. Bende bu rakam çok düşük. Kartı her ortamda kullanmayı tercih ediyorum. Çok fazla seyahat ediyorum ve birçok ülkenin nakitine elimi sürmeden geri dönüyorum. Çok sıkıştığım noktada ATM'den nakit çekiyorum .

Taksite çok bulaşmam
-Alışverişlerinizde taksit önemli midir?
Kart borcumu düzenli olarak kredilendirmeden öderim. Benim için kart aylık harcamamı kontrol ettiğim ve dökümünü görebildiğim bir enstrüman. Çok sık seyahat ettiğim için seyahata ağırlık veren kartları kullanıyorum. Taksite çok bulaşmam. MasterCard olarak taksiti Türk tüketicisinin hayatına soktuk ama orada niyetimiz şuydu: Eskiden bir buzdolabı alacağınız zaman ödemesini çek veya senetle yapardınız. Hem işyeri hem tüketici risk almasın diye kredi kartına taksit uygulaması getirdik. Dayanıklı tüketim dışında her segmente taksit yapılmasını desteklemiyorum. Taksiti abartıp kontrolü elden kaçırmamak lazım.

Ayfer ARSLAN

19 Mart 2010 Cuma

İŞ BANKASI GRUBU'NDAN VAKIFBANK'A TRANSFER

Vakıfbank Genel Müdürü Bilal Karaman görevinden ayrılırken, yerine Süleyman Kalkan getirildi. 22 Haziran 2005 tarihinden buyana Genel Müdürlük görevini yürüten Bilal Karaman'ın, bugün itibariyle Genel Müdürlük görevinden ayrıldı. Yeni genel müdür Süleyman Kalkan, İş Bankası kökenli. 26 Aralık 1956'da Kırşehir'de doğan Kalkan, Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. Kalkan, 1983 yılında Türkiye İş Bankası Teftiş Kurulu'nda Müfettiş Yardımcısı olarak göreve başladı. 1993 yılında Bireysel Krediler Müdürlüğü Müdür Yardımcısı, 1995 yılında da I. Krediler Müdürlüğü Bölge Müdürlüğü görevlerine atandı.
1996-1998 İş Faktoring A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi ve Kredi Komitesi Üyesi 1995-1996 tarihlerinde Anadolu Hayat Sigorta A.Ş.'de denetçi olarak çalışan Kalkan, 1997- 2003 İş Bankası Genel Müdürlüğü, Sorunlu Krediler Müdürü , 2007-2009 arasında Anadolu Hayat Emeklilik A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi ve Başkan Vekili (Hayat Sigortacılığı) olarak görev yapan Kalkan, 2005-2007 tarihlerinde de İş-Koray A.Ş, Yönetim Kurulu Üyesi (Gayrimenkul Geliştirme ve İnşaat), 1998-2005 Ant Gıda A.Ş. Başkan Vekili ve Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı.


İSTANBUL YAKLAŞIMINDA AKTİF GÖREV ALDI
1998-2004 İş Bankası Disiplin Kurulu Üyesi olarak görev yapan Süleyman Kalkan, 25 Mart 2009'dan bu yana TSKB (Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.Ş.) Yönetim Kurulu Üyeliği yapıyor. Kalkan, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) nezdinde oluşturulan 5 kişilik komitede Bankayı temsilen yer alarak İstanbul Yaklaşımı projesini hazırladı ve uygulama aşamasında aktif olarak görev yaptı.

BKM'NİN YENİ BAŞKANI OSMAN TANAÇAN

Genel müdürlüğünü Sertaç Özinal’ın sürdürdüğü Bankalararası Kart Merkezi’nin 18 Mart 2010 tarihinde gerçekleşen genel kurul toplantısında, Bankalararası Kart Merkezi Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine, Akbank Üye İşyeri Bölüm Başkanı Osman Tanaçan seçildi.
Lisans eğitimini Ortadoğu Teknik Üniversitesi, İstatistik bölümünde tamamlayan Osman Tanaçan, iş hayatındaki kariyerine 1990 yılında başladı. Tanaçan, bankacılık ve kartlı ödeme sistemleri alanlarında çalıştığı farklı kurumlarda, müdür ve genel müdür yardımcılığı görevlerinde bulundu. BKM'nin yeni yönetim kurulu Osman Tanaçan'ın yanısıra Finansbank'dan Selçuk Akman, Garanti Bankası'ndan Tunç Daşar, Halk Bankası'ndan Kamil Köse, İş Bankası'ndan Nevra Toktaş, Vakıflar Bankası'ndan Nazan Arıca, Yapı ve Kredi Bankasıı'ndan Serkan Ülgen, Ziraat Bankası'ndan Hakan Kendirci'den oluşuyor.

18 Mart 2010 Perşembe

ALTINA YATIRIM YAPMAK İSTEYENLERE B TİPİ ALTIN FONU

Yapı Kredi, birikimlerini değerlendirirken altına da yatırım yapmak isteyen yatırımcılar için Altın Fonu’nda talep toplama başladı. B Tipi Altın Fonu’nun dünya altın piyasalarındaki fiyat gelişmelerini yüksek oranda yansıtarak orta ve uzun vadede istikrarlı bir getiri sağlamayı hedeflediğini belirten Yapı Kredi Portföy Genel Müdürü Gülsevin Yılmaz, “Portföyün en az yüzde 51'ini devamlı olarak altın ve altına dayalı finansal araçlar ile değerlendiren B Tipi Altın Fonu, sabit getirili menkul kıymetler ve ters repo başta olmak üzere hisse senedi, yabancı tahviller gibi geniş sayıda finansal enstrümana yatırım yapabilen aktif bir yönetim stratejisine sahip. Bu fon hem döviz hem de TL bazında tasarruflarını değerlendiren, altını orta ve uzun vadeli bir yatırım aracı olarak gören, altındaki fiyat artış potansiyelinden faydalanmak isteyen, emtia piyasalarına ilgi duyan yatırımcılarımıza uygun bir yatırım alternatifi" dedi.

İŞ BANKASI'NDAN ANA PARA KORUMALI EMTİA FONU

Türkiye İş Bankası, anapara korumalı emtia fonunun halka arzına dün başladı.Halka arz süreci 26 Mart 2010 tarihine kadar devam edecek fon yatırımcılara anapara koruması sağlarken; altın, bakır, petrol, mısır ve şeker gibi ürünleri içeren global emtia endeksinin getirisinden yararlanma fırsatı sunuyor. Fonun satışı tüm İş Bankası şubelerinden gerçekleştirilecek. 2010’da başlayacak olan yatırım dönemi 2 Şubat 2011’de sona erecek. Minimum alım tutarı bin lira olarak belirlenen ve sadece öngörülen talep toplama döneminde alımı yapılabilecek olan fon, yatırımcıları yatırım dönemi boyunca sağlanacak global emtia endeksinin getirisinden faydalandıracak.

LİSE MEZUNU İŞSİZ GENLERE SİGORTACILIK FIRSATI

Türk Sigorta Enstitüsü Vakfı (TSEV) sigorta sektöründe istihdamın niteliğinin ve sayısının artırılması amacıyla eylem planı hazırladı. Türkiye'de işsizlik oranının yüzde 14 seviyelerinde olduğuna dikkat çeken TSEV Müdürü Prof. Dr. Suna Özyüksel, mayıs ayından itibaren lise mezunu gençlere yönelik sigortacılık kursuna başlayacaklarını açıkladı. Son 3 yılda 18 ilde 40 bin kişiye eğitim verdiklerini anlatan Özyüksel, "Türkiye'de sigorta sektörü küçük olduğu için maalesef çok ciddiye alınmıyor. Peki yabancı sermaye neden bu kadar sektörle ilgleniyor? Çünkü sektörün gelişim potansiyeli yüksek ve önü açık. Bu yüzden gençlere bu sektörde çok geniş istihdam olanakları var" dedi. Özyüksel, sigorta acenteleri ile işbirliği yaparak onların ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda mayıs ayında sigortacılık kursu vereceklerini belirterek, "Amacımız gençlerin kolayca iş bulmasını sağlamak. Hem de sektöre nitelikli işgücü kazandırmak. Sigorta sektöründe çalışmak isteyenlerin lise mezunu olmaları yeterli" dedi. Bu arada üç aylık bir süreci kapsayacak kursun ücretinin 4 bin lira +Kdv olduğu belirtildi.

15 Mart 2010 Pazartesi

GEÇİM DERDİ OLMASA HANGİ İŞİ YAPARDINIZ?

Evet, eğer geçim derdiniz olmasa hangi işi yapmak isterdiniz? Bu soruyu iş ve insan kaynakları sitesi Yenibiris.com üyelerine sormuş. 21 bin 384 kişinin katıldığı anketin sonuçlarına göre ilk sırada sporcu olmak yer alıyor. Onun ardından ise tiyatroculuk geliyor. Ankete katılanların yüzde 25’i bu soruya “sporcu” yanıtını verirken, yüzde 22,1’lik bir kesim “tiyatrocu” olmak istediğini belirtti. İşinden memnun olanların ve “yine de şu anda yaptığım işi yapardım” diyenler ise yüzde 12,1’lik bir oranla listenin üçüncü sırasında yer aldı. “Dansçı” olmayı isteyenler 11,4’lük bir kesimi oluştururken “yazar” diyenlerin oranı yüzde 10,9’da kaldı. Bunları sırasıyla “müzisyenlik” (yüzde 9,6), “şarkıcılık” (yüzde 5,3) ve “şairlik” (yüzde 3,6) izledi.

TÜRKİYE, KRİZ TESTİNİ GEÇTİ, SIRA POLİTİK TESTTE...

Dünyanın üç büyük uluslararası rating kuruluşundan birisi olan Fitch Ratings Türkiye Genel Müdürü Dr.Botan Berker, Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektörüne övgüler yağdırdı. Yabancı bankaların en çok kar ettiği ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğini belirten Berker, bazı yabancı bankalar Türkiye'den çıksa da sektörün bundan zarar görmeyeceğini vurgulayarak, "Biri gider, biri gelir. O kadar dert değil. Ayrıca tamamı gitse ne fark eder? Türk bankacılık sistemi gayet iyi durumda. Türk bankaları yurtdışında büyüyebilir. Şu anda likidite sıkıntısı olan Avrupa'daki bankalardan almak için iyi bir zaman bence" görüşünü dile getirdi.
Yurtdışı yatırım konusunda Balkanları adres gösteren Berker, "Yunanistan Romanya'da oldukça önemli bankalara yatırım yaptı. Şimdi Yunan ekonomisi sıkıntıda olduğu için birtakım yatırımlarını geri çağırabilir. Türkiye Balkanlar'daki boşluğu doldurabilir" dedi.
Finans sektörünün yanısıra enerji, turizm ve tarım sektöründe de Türkiye'yi bekleyen önemli fırsatlar olduğunu dile getiren Berker, "Potansiyel çok muhteşem. İş ki, biraz politik stabilite sağlansın" diyerek politik risklere de dikkat çekti.
Kredi notlarıyla hem uluslararası hem yerli yatırımcılara bir anlamda rehberlik eden Fitch Ratings Türkiye Genel Müdürü Dr. Botan Berker ile hem Türkiye ekonomisi ve bankaları bekleyen fırsatları, riskleri, hem de kredi derecelendirme sürecinin nasıl işlediğini ve yeni bir not artırımı için Türkiye'nin yerine getirmesi gereken ev ödevlerini konuştuk.

TÜRKİYE, KRİZDE İYİ SINAV VERDİ
-Türkiye ekonomisi ve bankacılık sistemi sizce krizde nasıl bir sınav verdi?
Bizim bakış açımızla Türkiye iyi bir sınav verdi. Kriz önemli bir test senaryosuydu. Bütün dünyanın aynı anda karşılaştığı bir stres testiydi. Türkiye finans sistemi 2001 yılında benzer bir krizden geçtiği ve aldığı dersleri doğru uyguladığı için başarılı çıktı.Tabii burada finans kesimi ile reel ekonomiyi birbirinden ayırmamız gerekiyor. Baktığımızda milli gelir rakamlarına oradaki ekonomik küçülme oldukça çarpıcı. İşsizlik kayıpları ortada. Reel kesimin bu derece küçülmesinin en önemli nedeni de aslında piyasadaki ekonomik ajanların beklentiler nedeniyle kendi harcamalarını aniden kesmiş olmalarıdır. Bunun içinde hem tüketici kesim, hem yatırımcı kesimi var. Yatırımcılar 2008 sonunda Lehman'ın batışından itibaren dünyanın çok büyük bir krize gittiği beklentisiyle planlarını erteledi. Bireyler ev, araba alma planlarını erteledi. Herkes 'önümüzü görelim de ondan sonra ne yapacaksak yapalım' dediği için bu değerde büyük bir küçülme ile karşılaştık. Gerçekten finansal kesim de bazı ülkelerin almış olduğu darbeyi alsaydı bu defa reel kesim ne olurdu? Çok feci olurdu.

POLİTİK DALGALANMA EN BÜYÜK RİSK
-Türkiye ekonomisinde gördüğünüz risk unsurları neler?
Türkiye ekonomisi gelişmekte olan bir ekonomi. Her gelişmekte olan ülke gibi çok fazla riske açık. Bunlardan en önemlisi Türkiye'deki politik dalgalanmalar. Gazeteleri açıyoruz, ne olduğunu artık anlamakta güçlük çektiğimiz bir sürü olay. Ne olacağını kavrayamıyoruz bile. O kadar fazla şey oluyor ki, her gün bir başka dalgalanma. Bütün bunlar hepsi Türkiye için bir risk unsuru. Ekonomik yönden baktığımızda, Türkiye'nin en önemli riski yıllık borçlanma ihtiyacının oldukça yüksek olması. Bununla birlikte cari açıktan gelen rakamları eklediğimiz zaman, bir de kısa vadeli borçların her sene döndürüleceği varsayımıyla bakarsanız oldukça önemli miktarda yıllık dış finansman ihtiyacı olan bir ülke. Politik dalgalanmaların Türkiye'yi bu derece fazla etkilemesinin nedeni her sene biz 'Acaba bu seneki finansman ihtiyacımızı karşılamaya yatırımcılar gönüllü olacaklar mı?' 'Buradaki politik riskleri kendileri gözlerinde büyütüp Türkiye'ye yatırım yapmaktan kaçarlar mı?' Türkiye'nin önündeki en büyük risk bu.

YABANCI, NE OLDUĞUNU ANLAMIYOR
-Politik dalgalanmalar yabancı yatırımcıları tedirgin ediyor mu?
Ne olduğunu soruyorlar. Biz siyasi konularda çok fazla yorum yapmamaya çalışıyoruz. Anladığımız kadarını yapabiliyoruz. Bir kısmını siyasi konularda yorum yapabilecek kişilere yönlendirmeye çalışıyoruz. Türkiye'yi anlamak çok zor. Bizler içinde olduğumuz için günlük bir hayatın bir parçası olarak doğal geliyor ama bu tür dalgalanmaların yaşanmadığı ülkelerden gelen yatırımcılar açısından bunları değerlendirebilmek o kadar kolay değil. Şu ana kadar her şey yolunda gidiyor.Yatırımlar yolunda gidiyor ama negatif bir düşünce yapısına girerlerse, bu yatırım kararlarını etkiler. Kuşkusuz; Türkiye'nin dışarıya sağlayacağı güven ve kredibilitesindeki yükselme ile birlikte borçlanması daha ucuz ve daha uzun vadeli olacak.

Bankacılıkta kredi
kalitesi riski artabilir


-Türk bankacılık sektörü açısından gördüğünüz riskler var mı?
Türk bankacılık sektörü hala küçük bir sektör. Büyümesi gerekiyor. Ama bankacılık sektörünün önünde risk olarak görünen varlık kalitesi ile ilgili. Çünkü işsizlik oranları artıyor. Durgunluğun etkileri bazı sektörlerde daha fazla görüldü. O sektörlerde banka kredisi kullanmış şirketler, borçlarını geri ödemekte zorlanırsa bunlar bankacılık kesimini etkiler. Ayrıca bankacılığın çok yapısal bir sıkıntısı var. Varlıkları ile yükümlülükleri arasında bir vade uyumsuzluğu sözkonusu. Bankalar, faizlerin düşmekte olduğu dönemde, bundan oldukça kar etti. Ancak önümüzdeki dönemde faizler yukarı doğru giderse, aynı nedenle bilançoda bu sefer tersine bir hareket olabilir. O yüzden eski karların gerçekleşmesi artık mümkün değil. Fonlama konusunda sıkıntılar olabilir.Yurtdışındaki fonlama konusunda daha farklı senaryolar oluşuyor. Fiyatlar daha farklı olabilir. Daha belki bono piyasasına yönelme gibi eğilimler sözkonusu olabilir. Zaten sermaye yönünden bir sıkıntıları yok. Genel olarak bankacılık sektörümüz güçlü görünüyor.

Yabancı bankalar en fazla
karı Türkiye'de elde ediyor

-GE'nin Garanti Bankası'ndaki hisselerini satmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Girdikleri gibi çıkabilirler. Çıkışlarını büyütecek bir şey görmüyorum. GE o dönem baktığımızda, Garanti Bankası'nı şu anki fiyatlarıyla kıyaslarsanız; çok ucuza almış görünüyor. Şimdi satarsa kendisi için güzel bir kar yaratmış olacak. Ayrıca bankanın kendi değeri çok arttı. Türk bankalarının değeri daha da artacak. Önlerinde gidecek çok yol var. Onun için GE çıkarsa, başkası gelir. Alıcısı olan mal satılır. Biri gider, biri gelir. O kadar dert değil. Ayrıca tamamı gitse ne fark eder? Türk bankacılık sistemi gayet iyi durumda. Gidiyor olmaları 'Türkiye'deki bir panikten veya Türkiye'deki işleri iyi gitmedi' diye değil. Yabancıların, en çok kar ettiği yer Türkiye. Yurtdışındaki bölümleri sıkıntıda olduğu ve likidite ihtiyacı olduğu için şu sıralar bu bankalar Türkiye'den çıkıyor. O çıkar, sıkıntıda olmayan başkası girer. Ama Türk bankacılık sistemi bundan zarar görmez. Aksine Türk bankacılık sistemi artık yurtdışında yatırım yapıp büyüyebilecek bir aşamada. Bugün bizim bankalarımız Balkanlar'da oldukça söz sahibi hale geliyor.Türkiye için çok daha büyük fırsatlar var. Türk bankaları Avrupa'nın farklı yerlerinde de çok büyük fırsatlar yakalayabilir.

Avrupa'da banka satın
almak için uygun zaman

-Türk bankalarını Avrupa'da bekleyen fırsatlar neler?
Büyümeyi düşünen bankalar yurtdışında büyümeye karar verebilir. Şu anda likidite sıkıntısı olan Avrupa'daki bankalardan almak için iyi bir zaman bence. Neden olmasın? Balkanlar o kadar enteresan ki, yaşam türü bize çok yakın. Ortak bir tarihimiz olduğu için de çok yakın. AB içinde olanlar veya olmayanları ve de Balkanlar ve Batı Avrupa diye ayırabiliriz. Türkiye'nin de Balkanlarda alacağı çok yol var. Örneğin; Yunanistan Romanya'da oldukça önemli bankalara yatırım yaptı. Şimdi Yunan ekonomisi sıkıntıda olduğu için birtakım yatırımlarını geri çağırabilir. Türkiye şu sıra Balkanlar'daki boşluğu doldurabilecek kapasitede. Bunlar önemli fırsatlar.

Hem borç ve gelire, hem
siyasi İstikrara bakıyor

-Kredi notunu verirken hangi kriterlere bakıyorsunuz?
Kredi notları borç ödenebilirliğinin bir değerlendirilmesi. Bunun için borçların ödenebilmesi konusunda hangi kriterler önemliyse biz bunların hepsine bakıyoruz. Borçların miktarı, yıllık ödenecek toplam tutar, bu tutarın nasıl karşılanacağı, gelirler, ödemeler dengesi, bütçe, para politikaları çok önemli. Global bir dünyada yaşıyoruz. Sermaye çok hızlı bir şekilde bir yerden bir yere akabiliyor. Bütün bunları araştırıyoruz. Siyasi istikrara da bakıyoruz. Sermaye hareketlerini ne şekilde tetikleyebilir? Bunun için bakıyoruz.

-Değerlendirmeyi sadece makro verilere bakarak mı yapıyorsunuz?
Bizim bu konuda Türkiye'de muhatabımız Hazine Müsteşarlığı'dır. Hazine Müsteşarlığı ile çok yakın işbirliği içindeyiz. Kendileriyle görüşüyoruz. Kendileri bize bir dizi görüşme programı ayarlıyor. O çerçevede Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı'nın çeşitli bölümleri, Merkez Bankası, Özelleştirme İdaresi yetkilileriyle görüşüyoruz. Ayrıca oradaki Dünya Bankası ve IMF heyetleriyle görüşmelerimizi yapıyoruz. İstanbul'da büyük bankalarla, bankaların ekonomistleri ve özel sektör görüşü almak için de mutlaka TÜSİAD'la görüşüyoruz. Oldukça derin görüşmeler sonucu görüşümüzü oluşturmaya çalışıyoruz. Normal olarak yılda bir kere bu görüşmeler yapılıyor.

Kısa vadede ikinci
not artırımı yok


-Türkiye için yeniden bir not artırımı gündemde mi?
Bizim şu anda Türkiye için notumuz; 2B+durağan. Durağan demek yakın bir zamanda aşağı veya yukarı bir not artışı olmayacak demek. Yani kendi şirketim adına konuşabilirim. Bizim görüşümüz şu anda bu.

-Peki, kredi notu ne zaman yatırım yapılabilir seviyeye ulaşır?
Orta Vadeli Program'da açıklanan mali disiplinin kurallarına uyulması, Mali Kural'ın bir an önce uygulamaya geçirilmesi. Onun dışında yapısal reformlara devam edilmesi. Bulunduğumuz yönde gitmemiz bizi zaten oraya ulaştıracaktır. Tersine olayları döndürecek ani bir negatif şeyle karşılaşmadığımız sürece Türkiye zaten doğru yönde ilerlemekte. Seçimler bakalım 2011'de mi olacak? Bir iki aylık belki öne alınma olabilir. O sürece yaklaşırken 'Bir referandum mu olacak, anayasa oylaması mı?' gibi bu politik dalgalanmaları da geçirdikten sonra Türkiye doğru yolda gidiyor. Çok tersine bir olay olmazsa zaten çok az kaldı. Bir basamak sonra yatırım yapılabilir seviyeye gelecek. Zaten Türkiye'nin tavanı şu anda yatırım yapılabilir bir tavan ve bazı banka ve şirketler yatırım yapılabilir seviyeye geldi.

-IMF ile yürütülen görüşmelerin sona ermesi, Türkiye'nin kredi notunu nasıl etkiler?
Rating konusunda şimdiye kadar almış olduğumuz kararlarda IMF'nin zaten hiç etkisi olmadı. Biz anlaşma olmaması beklentisi ile kararlarımızı vermiştik o nedenle bizim durumumuzda bir değişiklik yok.


Rating bir görüştür,
elbette hatalısı olabilir

-Rating kuruluşlarının hatalı değerlendirmeler yaptığı ve onların da denetlenmesi gerektiğine yönelik eleştiriler var...
Piyasada genel olarak krizin başlangıcından beri rating kuruluşlarına karşı bir kritik etme sözkonusu. Tabii bunun herkes için haklı nedenleri var. Bütün bunlar bir görüştür zaten. Görüşün doğrusu veya yanlışı olmaz. Herkesin görüşüne son derece saygı duyuyorum. Rating kuruluşlarının görevi aslında, yatırımcılara, yatırımlarının kendilerine zamanında geri dönüp dönemeyeceği konusunda bir görüş vermek. Bizim rating kuruluşları olarak verdiğimiz görüş de doğru olacak diye bir şey yok. Bunun da hatalısı olabilir. Dediğim gibi bu da bir görüş. Mutlaka piyasada bir üst denetleyicisi olmalı. Her şeyin denetlendiği gibi rating kuruluşlarının da denetlenmesi lazım. Rating kuruluşlarını zaten piyasanın denetleme gücü var. Eğer çok fazla hata yaparsanız günün birinde size inanmazlar. Ürettiğiniz mal sizin raporlarınız. Size güven duyulursa o insanlara o raporları okutturabiliriz. Yoksa güvenmediği bir şeyi alır çöpe atarlar. Onun için o güveni vermek zorundayız. Çok fazla hata yapma hakkımız zaten yok. ABD'de de bu gündeme geldi. Krizden sonra rating kuruluşlarının başındaki kişiler senatoda sorgulandı. Dünyanın her yerinde bunlar gündeme geliyor.

Türkiye ekonomisi
bu yıl yüzde 4 büyür

-Türkiye ekonomisi bu yıl ne kadar büyür?

Yüzde 3.5-4 civarında büyüme öngörüyoruz. Birinci çeyrek bu ay sonunda bitecek. Bundan sonrası için bir toparlanma beklenebilir. Fiyatlarda da zaten bir baskı var. Bir ısınma sözkonusu.

-İstihdam sorunununun çözümüne ilişkin önerileriniz var mı?
Mutlaka iş yasası reformunun yapılmalı. İşveren üzerindeki maliyetlerin düşürülmesi gerekiyor. Onun dışında istihdamın artırılması mümkün değil. Türkiye'nin en önemli sorunlarından bir tanesi. Burada çok ciddi bir uzlaşma gerekiyor. Gerçekten iş piyasasının oldukça esnek bir hale getirilmesinin dışında bir çözüm sözkonusu olamaz. Bu reform ne kadar çok gündeme getirildiyse de, bunun karşısında direnen bir kesim var. Direnişin nedeni; işten çıkartmalar kolaylaşacağı için hala istihdam altında olanlar buna direniş gösteriyor. Bütün bunların bir şekilde daha iyi anlatılarak çözülmesi gerekiyor. Diğer ülkeler nasıl çözdüyse Türkiye de bir şekilde çözecek. Avrupa'nın diğer ülkelerine bakıyoruz esnek iş piyasaları ile karşılaşıyoruz. Bizim gibi demografik yapısı olan ülkelerde de mutlaka bu esnekliğin yapılması lazım.

Enerji, turizm ve hizmette
potansiyel muhteşem

-Reel sektör açısından fırsatlar var mı?
Enerjide büyük yatırımlar var. Türkiye'nin enerji hattı olmaması için hiçbir neden yok. Bütün enerji kaynaklarına yakınız. Dağıtım konusunda çok potansiyeli var. Beklenen yatırımların Türkiye'de yapılması halinde Türkiye çok önemli enerji merkezi haline gelecektir. Onun dışında sınırların rahatlaması nedeniyle Suriye'yi görüyoruz. Oradaki vizenin kalkmasıyla birlikte bölgesel ticarette muhteşem bir açılma var. Türkiye'nin fırsatları sonsuz. Hiçbir sektörde çok büyük ağırlığı olmayan, her sektörde üretim yapan bir ülke. Tarım deseniz orada olur. Enerji deseniz orada olur. Hizmet sektörü deseniz orada gelişme hazır. Bankacılık hizmetleri, turizm aynı şekilde. Potansiyel çok muhteşem. İş ki, biraz politik stabilite ile olmayacak bir şey yok.

Ayfer ARSLAN

14 Mart 2010 Pazar

FİNANS EMEKLİLİK'DEN ANADOLU AÇILIMI

Bir yıl önce bireysel emeklilik sektörüne giren Finansbank'ın iştiraklerinden Finans Emeklilik gözünü Anadolu şehirlerine dikti. Bir yıl içerisinde 25 bin katılımcıya ulaşan şirket, bu yıl katılımcı sayısında yüzde 40-45 oranında büyümeyi hedefliyor. Finans sektörünün faaliyetlerinin ağırlıklı olarak İstanbul, Ankara ve İzmir gibi 3 büyük ilde toplandığını belirten Finans Emeklilik Genel Müdürü Ajlan Sözütek, Anadolu şehirlerinde büyüme potansiyelinin yüksek olduğunu belirterek bu illerde de pazarlama faaliyetlerine ağırlık vereceklerini söyledi.
AKŞAM'a yaptığı açıklamada, Finans Emeklilik'in 2010 hedeflerini anlatan Ajlan Sözütek, "Eskiden üç büyük şehir vardı. Şimdi 15-16 tane çok önemli merkez var. Kayseri, Konya, Gaziantep, Samsun, Trabzon bunlar arasında. Nüfus olarak baktığımız zaman bunlar 1.5 milyonun üzerine çıkmış iller. Hepsinde üniversiteler var. Bu kentlere sadece biz değil, bütün kuruluşlar çok farklı yaklaşmaya başladı. Şehirlerin özel günleri, karnavalları oluyor. Orada da Finans Emeklilik olarak yer alarak o ilin ahalisi ile daha sıcak bir ortam yaratalım istiyoruz. Özellikle hiçbir sosyal güvencesi olmayan çiftçiler hedef kitlemiz içerisinde" dedi.

YENİ SATIŞDAN %10 PAY ALACAK
Finans Emeklilik'in 2007 yılında kurulduğunu, 2008 yılında hayat sigortaları, 2009 yılında da BES satışına başladıklarını hatırlatan Ajlan Sözütek, hayat sigortalarında yüzde 2.5-3 pazar payına ulaştıklarını, BES satışlarının ise yüzde 8.5-9'unu gerçekleştirdiklerini aktardı. 2010 yılında ise yeni satışlardan yüzde 9-10 pay almayı hedeflediklerini belirten Sözütek, "Hayat sigortalarında yüzde 5 pazar payı almayı planlıyoruz. Şu anki performansımızı orta vadede ikiye katlamayı hedefliyoruz" dedi.

40 YAŞ ÜSTÜ BİLİNÇ ARTIYOR
Bireysel emeklilik sisteminin gelişiminin tasarruf bilinci ile doğrudan ilintili olduğunu anlatan Sözütek, Türkiye'de bu bilincin düşük olduğundan yakınarak şunları söyledi: "40 yaşın üzerinde ve evli olan bireylerde tasarruf bilinci daha yüksek. Hayat sigortalarında da aynı eğilim sözkonusu. 35 yaşından sonra sigorta ürünlerine olan ilgi artıyor. 35-40 yaşından sonra 'Çocuğum oldu, eğitimi var. Onun geleceğini garantiye alayım' kaygılarıyla ödeme oranları çok yüksek. Çünkü insanlar o yaşta hayatın ne demek olduğunu çok iyi algılıyorlar. Bizim o anlamda çok büyük bir görevimiz var.Genç nüfusa bunu anlatmamız lazım. Toplum olarak gelecekle ilgili riskleri daha arka planda algılıyoruz."

BES, tüketiciye fon bilincini aşıladı
Bireysel emeklilik sisteminin 2 milyon kişiye fon bilincini götürdüğüne işaret eden Ajlan Sözütek, şöyle devam etti: "Eskiden yatırım fonları deyince sadece likit fonlar biliniyordu. Şimdi artık yatırımcı, 'mevduat faizine parayı yatırayım, oradan gelir elde edeyim'in ötesinde hüviyet kazandı. Finansal piyasalarımızın olgunlaşması 10-15 yıllık bir mevzudur. Çok iyi hatırlıyorum. 2001 yılında sektörle ilgili hazırlıklar devam ederken Macaristan, Meksika örneği diye oturup üzerinde çalışırdık. Bugün Türkiye'nin kendi elinde örneği var. Hızlı gelişiyor. Ben açıkçası ufku çok aydınlık görüyorum. Sigortacılık özelikle hayat ve emeklilik fonları çok daha derinlemesine büyüyecek."

2 ayda 30 bin kişiye işsizlik sigortası sattı
2009 yılında ekonomik konjonktürün de etkisiyle 110 bin adet işsizlik sigortası poliçesi sattıklarını ifade eden Finans Emeklilik Genel Müdürü Ajlan Sözütek, bu yılın ilk 2 ayında ise yaklaşık 30 bin poliçe sattıklarını söyledi. İşsizlik ürünlerinde satışları bu yıl ikiye katlamayı hedeflediklerini anlatan Sözütek, "İşsiz kaldığında müşterilerimizin bireysel kredi borcunu altı aya kadar, kredi kartında ise ekstresindeki bakiyenin tamamını ödüyoruz. Şimdi bankaya otomatik ödeme talimatı vermiş müşteriler için de bu teminatı satmaya başladık. Elektrik, su, telefon gibi otomatik ödeme talimatını vermiş müşterilerimizin altı aya kadar borcunu ödeyeceğiz" dedi.

Ayfer ARSLAN

SAĞLIK SEKTÖRÜ ÇALIŞANLARINA ÖZEL MORTGAGE KAMPANYASI


Garanti Bankası, sağlık sektörü çalışanlarına özel mortgage kampanyası başlattı. 12 Mart tarihinde başyan kampanya 14 Nisan tarihine kadar devam edecek. Sağlık sektörü çalışanları, kampanya kapsamında, 14 Mart - 14 Nisan tarihleri arasında, Garanti’den 240 ay vadeye kadar yüzde 0,89’dan başlayan faiz oranlarıyla mortgage kullanabilecek.

TÜRKİYE'DE 6 MİLYON KİŞİ BANKAYA UĞRAMIYOR

Dünyanın önde gelen yönetim danışmanlık şirketlerinden The Boston Consulting Group’un (BCG) yaptığı bankacılık araştırmasına göre dünyada son iki yıldır yaşanmakta olan finansal dalgalanma ortamı küresel bankacılık sektöründe ciddi etkilere yol açtı. Araştırmaya göre, Türkiye'de 6 milyon kişi Türkiye'de bankacılık hizmeti alamıyor. BCG’nin araştırmasından Türk bankaları için çıkan sonuçlar şöyle sıralanıyor:
* Türk bankacılık sistemi henüz doygunluktan çok uzak. Türk bankacılık sistemi büyüklüğünün ülke ekonomisine oranı da Avrupa’nın yaklaşık üçte biri civarında.

*Türkiye’deki mevduat ve kredilerin toplamı GSMH’nın yüzde 72’sine denk gelirken Avrupa’da bu oran yüzde 227 civarında.
*Türkiye’de 15 yaşından büyük nüfusun sadece yüzde 49’unun bankacılık ilişkisi var; bu oran Avrupa’da yüzde 100.
*Şube ağları, bankacılık hizmetlerinin yaygınlaşmasında çok önemli bir rol oynuyor. Türk halkı halen şubelerde bankacılık yapmayı tercih ediyor. Alternatif kanallar gelişse de Türk bankacılık müşterileri “şubeyi seviyor”.
*Türkiye’de bankacılık sektöründe şube penetrasyonu da hala çok düşük seviyelerde. Bu nedenle şube ağlarının hızlı bir şekilde genişlemesi sürpriz olmamalı.

*Türkiye’de sektördeki toplam şube sayısının nüfusa oranı Avrupa ortalamasının yaklaşık beşte biri seviyesinde seyrediyor. Avrupa Birliği ortalamasında 1 milyon nüfusa 571 şube düşerken, Türkiye’de aynı nüfusa sadece 108 şube düşüyor.
* Türk bankaları şube ağlarını oldukça iyi ve verimli yönetiyorlar. Kısıtlı şube sayısı ile Avrupa’nın lider bankalarının benzer ülkelerde yaptıkları iş hacimlerini Türkiye’de yakalayan bankalar var. Ancak bunun temel sebepleri belli Türk bankalarının şube ağlarını etkin yönetmesinin yanı sıra, Türkiye’de müşterilerin ve kaynakların diğer ülkelere göre çok daha yüksek bir şekilde üç büyük ilde yoğunlaşması ve bunun da şube ağlarında odaklanmayı daha mümkün kılması yatıyor.

INTESA, BIIS İLE KAMUYU FİNANSE EDECEK

Garanti Bankası'ndaki GE hisselerine talip olduğu ileri sürülen İtalyan Intesa Sanpaolo Grubu bankası olan Banca Infrasturutture Innovazione e Sviluppo (BIIS) Türkiye'de temsilcilik açtı. Türkiye gibi bir ülkede bulunmaktan büyük bir memnuniyet duyduklarını dile getiren BIIS CEO'su ve Intesa CEO Yardımcısı Mario Ciaccia, "Şu anda Türkiye'de temsilcilik olarak varız ama bu bizi tatmin etmez. Mutlaka bir yerden başlamak gerekiyor. Ancak ayaklarımızı sağlam basarak başlamak lazım. Maceraya girmek istemiyoruz" derken, Garanti Bankası ile ilgili niyetleri konusunda ise yorum yapmaktan kaçındı.
BIIS'in İstanbul'da temsilcilik açması nedeniyle bir grup gazeteci ile bir araya gelen BIIS CEO'su ve Intesa CEO Yardımcısı Mario Ciaccia, Intesa Sanpaolo Grubu bankası olan BIIS'nın tamamen kamu ve özel-kamu ortaklıkları finansmanına yoğunlaşmış bir banka olduğunu söyledi. "Türkiye'ye gelirken ayaklarımızın ucunda girdik. Kapıyı vurduk. Ama şu ana kadar gerçekleştirdiğimiz işlemlerin tutarı 1 milyar euro'yu geçti" diyen Ciaccia, İtalya ve İtalya dışında toplam 30 milyar euro'yu aşkın alt yapı projelerinde yer aldıklarını ifade etti.

GEBZE -İZMİR ARASI 4 SAAT
BIIS'nın Akbank ve Citibank ile birlikte Gebze-Orhangazi-İzmir otoyol projesinin finansmanında mali danışman olarak seçildiğini belirten Mario Ciaccia, "Bu yeni otoyol, İstanbul'un doğusundaki endüstriyel bölge olan Gebze'yi ülkenin nüfusça en kalabalık üçüncü şehri olan İzmir'e bağlayacak. 6 milyar dolar proje değeri var. Yeni otoyol yaklaşık 421 kilometre olup şu andaki mevcut yolu 140 kilometre kısaltarak seyahat süresini 8 saatten 4 saate indirecek" dedi.

TÜRKİYE KRİZDEN ÇIKIYOR
Türkiye gibi bir ülkede bulunmaktan duydukları memnuniyeti de ifade eden Ciaccia, "Türkiye bizim için büyük bir ülke. Sürekli ekonomik gelişme yolunda. IMF ile anlaşma imzalanmamış olması Türkiye'nin ekonomik performansını etkilemez. Zaten rating şirketlerinin raporları da bunu doğruluyor. Türkiye'ye çok güveniyoruz. Türkiye krizden çıkmakta" diye konuştu.

Kadıköy metrosuna 776 milyon euro
BIIS'in Türkiye'de bugüne kadar finanse ettiği projeler şöyle:
-Gümüşova-Gerede (2. bölüm Bolu Dağı geçişi) Anadolu otoyolu projesi: 175 milyon dolar.
-Ankara-Potantı yolunun Eminlik Çiftehan arasının planlanması ve inşaatı projesi 123 milyon dolar
-Adana metro sisteminin tamamlanması projesi: 136.7 milyon dolar.
-İstanbul İETT idaresi için İstanbul'da yeni bir üstyol dizaynı ve inşaatı projesi: 480 milyon dolar.
-İstanbul Büyükşehir Belediyesi için Kadıköy-Kartal arası 21 kilometrelik metro inşaatı projesi: 776 milyon euro.
-Adana-İskenderun-Gaziantep-Şanlıurfa otoyolunun planlanması ve inşaatı projesi: 68 milyon dolar

Garanti ortaklığı olmazsa, ING Bank'a talip olur mu?
2001 yılında Garanti Bankası ile uzun süreli flörtü ayrılıkla sonuçlanan İtalyan İntesa'nın adı, ABD'li GE'nin yüzde 20 hissesini satacağını açıklamasıyla yeniden gündeme geldi. Kulislerde Intesa'nın yeniden Garanti Bankası ile ilgilendiği konuşulurken, BIIS CEO'su ve Intesa CEO Yardımcısı Mario Ciaccia bu konuda yorum yapmak istemedi. Ancak Ciaccia, Türk bankacılık sektörüne olan ilgilerini, "Türkiye'de sadece temsilcilik olarak kalma niyetinde değiliz" şeklinde açıklarken, bankacılık çevrelerinde Intesa'nın Garanti Bankası'nın yanısıra başka başkalarla da ilgilendiği konuşuluyor. Intesa'nın, Türkiye'den çıkma planları olduğu ileri sürülen ING Bank'a da talip olabileceği belirtiliyor.
Ayfer ARSLAN

12 Mart 2010 Cuma

ING BANK'DA NELER OLUYOR?


Hollandalı ING Bank, 2007 yılında Oyak Bank'ı 2.7 milyar dolara satın alarak Türk bankacılık sektörüne adım atmıştı. Yaklaşık 370 şubesi bulunan Oyak Bank'ın adı devir işlemlerinin ardından ING Bank olarak değiştirilirken, Hollandalı yöneticiler o tarihte Türkiye pazarında agresif büyüme planlarından söz etmişti. Ancak 2008 yılının son çeyreğinde küresel krizin Türkiye'de de etkilerinin hissedilmeye başlamasıyla 600 şubeli banka olma hedefi rafa kaldırıldı.

ASKERLER MEVDUATINI ÇEKTİ
Eski sermayedarı Oyak Grubu'na ait olduğu dönemde büyük ölçüde ordu mensuplarının mevduatını toplayan ve ağırlıklı müşterisi askerlerden oluşan banka, yabancıya satışın ardından önemli sayıda hem kredi kartı hem de mevduat müşterisini kaybetti.

GEMİYİ İLK MÜDÜRLER TERKETTİ
Krizin patlamasıyla o tarihlerde Türkiye'deki operasyonundan beklediği verimliliği elde edemeyen ING Bank'ın Türkiye'deki iştirakini satıp çıkacağı konuşulurken, banka ilk firelerini yönetim kademesinde vermeye başladı. İlk olarak Bireysel Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nihat Karadağ bankayla yollarını ayırırken, 2009 kasım ayında da Genel Müdür Hakan Eminsoy ayrıldı. Eminsoy'un yerine ING Asya Kurumsal Bankacılık Başkanlığını yürüten Wilfred Nagel getirilirken, en son Akbank'tan transfer olan ODTÜ mezunu Bireysel Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cem Muratoğlu'nun ayrılık haberi geldi.
Peş peşe gelen istifalarla üst yönetimdeki Türk yönetici sayısı giderek azalırken, Türk bankacılık sistemini bilen deneyimli isimlerin yerini yabancı yöneticilerin alması, "Acaba ING Türkiye piyasasını gözden mi çıkardı?" sorusunu ister istemez akıllara getiriyor.

10 Mart 2010 Çarşamba

KONUT ALMANIN TAM ZAMANI

Propa İnşaat’ın İcra Kurulu Başkanı Can Reşit Özçiçek'e göre, 2010’un son çeyreğinde konut piyasasında şimdiki fiyatları görmek imkansız olacak. 'Yastık altındaki döviz ve altınları gayrimenkule çevirmenin tam zamanı' diyen Özçiçek, şu an yüzde 1’ler seviyesinde seyreden faizlerin kısa vadede daha fazla düşmeyeceğini ve artan taleple birlikte yakın dönemde konut fiyatlarının zamlanacağını öngörüyor. Doğru yerde yatırım için bölge imar planlarını ve lokasyonu çok iyi analiz etmek gerektiğini vurgulayan Özçiçek, Anadolu yakasında Kartal, Maltepe, Pendik ve Kurtköy’ün, Avrupa yakasında ise Bahçeşehir, Başakşehir ve Esenyurt’un gözde merkezler olarak sıralıyor.

IMF İLE İPLER KOPTU, ANLAŞMA BİR BAŞKA BAHARA!

Aslına bakarsanız genel seçimler öncesinde IMF ile yeni bir stand-by anlaşması imzalanmayacağı zaten baştan belliydi. Bugüne kadar Devlet Bakanı Ali Babacan başta olmak üzere yapılan çelişkili açıklamalar, bunun ipucunu veriyordu. Ve sonunda beklenen açıklama IMF'den geldi. IMF, Türkiye'nin ekonomik şartlarının iyileştiğini belirterek, Türkiye ile olası bir kredi için yapılmakta olan stand-by görüşmelerinin artık devam etmediğini açıkladı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'da IMF ile görüşmelerin Mayıs ayına kadar sona erdirildiğini, Mayıs'tan sonrası içinse henüz birşeyin belli olmadığını söyledi.

9 Mart 2010 Salı

15 YIL VADELİ KONUT KREDİSİ FAİZİ %1.05

DD Mortgage, kredi faiz oranlarını, 36 ay vadede yüzde 0.89’a, 120 ay vadede yüzde 0,95’e, 180 ay vadede ise yüzde 1,05’e düşürdü. Kredi faiz oranları dışında ekspertiz ücretini 195 TL’ye indiren DD Mortgage’ın bu kampanyası da Mart ayı sonuna kadar devam edecek. DD Mortgage’ın avantajlı ürün ve hizmetler hakkında detaylı bilgiye, www.ddm.com.tr adresinden ya da 444 77 33 Rahat Mortgage Hattı aranarak ulaşılabilir.

8 Mart 2010 Pazartesi

SİGORTACILIĞIN ZARİF 'GENERALİ'

Finans sektöründe çalışanların yüzde 50’si kadınlardan oluşsa da, üst kademede erkek egemen bir görüntü hakim. Türk bankacılık sektöründe 46 bankanın sadece 4’ünde kadın genel müdür bulunurken, sigorta sektöründe de durum çok farklı değil. Hayat branşında Avivasa Genel Müdürü Meral Egemen’den sonra hayat dışı branşta genel müdürlük koltuğuna sessiz sedasız bir kadın oturdu. 147 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren İtalyan sigorta şirketi Generali Sigorta’da genel müdürlük görevini şubat ayı başında Luciano Cagnato’dan devralan Mine Ayhan, sigortacılık sektörünün geleceğinin parlak olduğunu belirterek gençleri sektöre davet ediyor.
20 yıllık meslek hayatı boyunca hiçbir zorlukla karşılaşmadığını belirten Ayhan, “Aksine kadınların daha sabırlı olması başarıyı artırıyor. Çünkü sigorta sektörü çok karmaşık ve çok sabır istiyor” diyor. Generali Sigorta Genel Müdürü Mine Ayhan ile hem Generali Sigorta’nın hedeflerini, hem sigorta sektörünün gündemindeki konuları konuştuk.
- Sigortacılığa nasıl başladınız?
20 sene önce matematik bölümü öğrencisi olarak aktüer olmak üzere Halk Sigorta’da işe başladım. Hayat dışı branşlarda, özellikle nakliyat ve mühendislik branşlarında çalışmayı daha çok sevdim. 14 yıl Yapı Kredi Sigorta’da, daha sonra TEB Sigorta ve Allianz’da çalıştım. Geçen yıl temmuz ayında Generali Sigorta’da genel müdür yardımcısı olarak göreve başladım. 1 Şubat itibarıyla da genel müdür olarak atandım.

BOLU TÜNELİ’Nİ BİZ SİGORTALADIK
- Generali Sigorta Türkiye’de neler yapıyor?
Generali Grubu Avrupa menşeili sigorta grupları arasında Avrupa’nın en büyük 3. şirketi. 84 binin üzerinde çalışanı, 60 milyondan fazla müşterisi ile 64 ülkede faaliyet gösteriyor. Kuruluşundan bu yana Generali Sigorta, özellikle çok büyük projeleri, ülkemizdeki en büyük enerji santralları, barajları, yol ve köprüler sigortaladı. Bolu Dağı Tüneli’nin sigortası şirketimiz tarafından yapıldı.1999 yılında Marmara deprem felaketi sonrası Bolu Tüneli’nde oluşan hasar için şirketimiz 150 milyon dolar tazminat ödedi. Bu miktar ülkemizin tarihinde bugüne kadar yapılmış en yüksek hasar tazminatı ödemesi. İstanbul’da yaşanan en son sel felaketinden sonra 15 milyon lira hasar ödedik. Toplamda sektörün hasarı 700 milyon lira civarında.
- Piyasadaki rekabeti nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kısa vadede tüketicilerin lehine gözükse de, uzun vadede pek de öyle değil. Çünkü bu kadar yoğun rekabet yapan şirketler zarar ederlerse mecburen fiyatlarını yükseltecek. Bu da zaten ilerde şirketlerin sermaye yeterliliği açısından sorun yaratabilir. Yoğun fiyat rekabetine girmeyince çok daha yaratıcı çözümler, yeni kapsamlar üretilebilir. Generali Sigorta’nın bu konuda ciddi bir bilgi birikimi var. Bizim amacımız o bilgi birikimi ile çok kısa sürelerle çözümler bulup sigorta bilincini artırmak. Fiyat rekabetinden ziyade hizmette farklılaşmak. Sigorta şirketleri olarak şimdi bunun sıkıntısını yaşıyoruz. Eskiden çok yanlış satışlar yapılmış. Bazı sigorta şirketlerinin elemanları, “Bu sigortayı yaptır, her şeyi öderiz” demiş. Halbuki öyle değil. Tüketici başından hangi risklerin ödenip ödenmediğini bilse ve ona göre poliçeyi satın alsa hayal kırıklığına uğramayacak.
-Bu yıl sigorta sektöründe büyüme beklentiniz nedir?
Reel olarak yüzde 3-4 büyüme gerçekleşebilir. İkinci yarıdan itibaren ekonominin canlanmasıyla sigorta primlerinde artış bekliyoruz. En çok kasko, nakliyat sigortalarında artış olabilir. Bazı tüketicilerin öncelikle geçen yılın ilk çeyreğinde öncelikle sigortalarından vazgeçtikleri görüldü.

Kadın olmanın dezavantajını hiç yaşamadım

-Sigorta sektöründe kadın yönetici olmanın zorlukları var mı?
Sigorta sektörü çok karmaşık ve çok sabır istiyor. Kadınların doğası gereği sabır ve tahammül galiba daha fazla. Ben de meslek hayatım boyunca kadınlara özgü bu doğal yeteneği kullandım. Açıkçası dezavatajlarını pek yaşamadım. Yeri geldi kalın inşaat çizmelerini giyip barajların tepesine kadar çıktım.Yeri geldi bir alüminyum fabrikasında makinaları görmeye gittim. Hiçbir sıkıntım olmadı, sadece çoraplarım kaçtı! Şaka bir yana gerçekten kadın olmanın dezavantajını yaşamadım. Sigorta sektöründa kadın çalışan sayısı yüzde 50’nin üzerinde. Bu da kadınların daha sabırlı olmasından kaynaklanıyor. Poliçe operasyonu, reasürans aşaması, finansmanı, muhasebesi var. Bir poliçe ile ilgili birbirini takip eden pek çok çalışma yapılmak zorunda . Ayrıca sigortacılıkta süreklilik ve kurumsal hafıza çok önemli. Bu sebeple de sigorta şirketlerinde çalışanlar genelde uzun süreli çalışır.
- Sigortacı olmasaydınız ne olmak isterdiniz?
Çocukluğumda arkeolog olmayı çok isterdim. Tarihi şeylere çok meraklıyım. Daha sonra doktor olmayı çok istedim. Biyoloji öğretmenimden o zaman çok etkilenmiştim. Ancak sigortacı olmaktan dolayı hiç pişman değilim. Tüm zorluklarına rağmen mesleğimi seviyorum, Sigortacılık pek çok açıdan toplum için son derece gerekli ve faydalı bir meslek.

147 yıldır Türkiye’de

GENERALİ Sigorta’nın merkezi İtalya’da. 1831 yılında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde Trieste de kurulmuş, daha sonra imparatorluk yıkıldıktan sonra Trieste, İtalyan şehri olmuş. 1863 yılında İstanbul’da acentelik açarak sigortacılık faaliyetlerine başladı. 1989 yılında ise Generali Sigorta A.Ş. kuruldu.

Finansta şartlar eşit
-İş hayatında kadın ve erkekler sizce eşit mi?
Ülkemizde sektöre göre değişiyor. Finans alanında kadın ve erkekler kesinlikle eşit şartlarda çalışıyor, hatta biraz fazla eşit bile diyebiliriz. Kadınların bazen aile ve çocuklara yönelik erkeklere göre daha fazla sorumluluğu olabiliyor. Ancak erkekler ile eşit şartlarda çalıştıkları için hem iş hem de diğer sorumluluklarını aynı anda yerine getirmek zorunda.
Ayfer ARSLAN

7 Mart 2010 Pazar

HELAL FONLAR İLE BES'E 1.5 MİLYAR LİRA GELİR

Vakıf Emeklilik, geçen hafta faize duyarlı olduğu için bireysel emeklilik sistemine girmeyen kesime yönelik "Gelire Endeksli Senetler Emeklilik Yatırım Fonu" nu kurarak ilk startı verdi.126 bin katılımcıya sahip olan Vakıf Emeklilik Genel Müdürü Yusuf Yeşilırmak, yeni fon sayesinde bir hafta içinde 50 yeni müşteri kazandıklarını belirtirken, içinde faiz barındırmayan yatırım ürünlerinin çeşitlenmesi halinde sisteme en az 1.5 milyar liralık yeni fon girişinin sağlanabileceğini söyledi.
Şu anda bireysel emeklilik sisteminde (BES) toplanan fonların yüzde 85'lik bölümü devlet tahvili, hazine bonosu gibi kamu borçlanma araçlarında, yüzde 10'u borsada, geri kalanı döviz ve dövize dayalı kıymetlerde değerlendiriliyor. Toplam fon büyüklüğünün 9.3 milyar lirayı, katılımcı sayısının da 2 milyonu geçtiği sisteme, faize duyarlı kesimi de çekmek için fonların çeşitlendirmesi uzun zamandır sektörün gündemindeydi.

MEVCUT YATIRIM ARAÇLARI YETERSİZ
"Gelire Endeksli Senetler Emeklilik Yatırım Fonu"nu çıkararak bu konuda ilk harekete geçen Vakıf Emeklilik Genel Müdürü Yusuf Yeşilırmak, bu fonun çıkarılışına kadar süreci şöyle aktardı: "Bireysel emeklilik fonlarının gelişimi ve büyümesi doğrultusunda mevcut yatırım araçlarının yetersiz kaldığı düşüncesindeyim. Bu düşünceden hareket ederek biz daha önceden çalışmalara başladık. Bu fonları iki enstrüman üzerinde hapsedemeyiz. Faize duyarlı bir kesim var. Bireysel emeklilik yatırım fonlarının yüzde 30'unun devlet borçlanma senetlerinde değerlendirilmesi zorunluluğu vardı. Bu zorunluluk yaklaşık 1.5 yıl önce kaldırılınca bizde gerekli çalışmalarımızı yaptık. Gelire endeksli senetler emeklilik yatırım fonunun izinlerini ve yetkilerini aldık ve satışa sunduk."

PASTADAN YÜZDE 10-15 PAY ALIRIZ
Vakıf Emeklilik'in katılımcı sayısının 126 bin olduğunu belirten Yusuf Yeşilırmak, faize duyarlı kesime yönelik çıkarılacak yeni emeklilik fonlarının yaratacağı potansiyele ilişkin ise şunları söyledi: "Ülkedeki potansiyele baktığınız zaman bankacılık sektörü ile bir taraftandan değerlendirirsek sektörün aktif büyüklüğü içerisinde katılım bankalarının payı yüzde 3 civarında. Benim şahsi düşüncem; şu andaki toplam emeklilik fonlarının yüzde 10-15'i gibi bir potansiyel olduğunu düşünüyorum. Yani 9 milyar liranın üzerindeki toplam fon olduğunu düşünürsek; yaklaşık 1.5 milyar liralık bir potansiyel sözkonusu. Ayrıca mevcut müşteriler arasında da faize duyarlı olup da enstrüman olmadığı için fonlarını başka yatırım araçlarında değerlendirenlerden de mutlaka bu tarafa geçiş olacaktır. Biz de şirket olarak bu toplan potansiyelden yüzde 10-15 pay almayı hedefliyoruz."

Vakıf Emeklilik yüzde 30 büyüyecek

Vakıf Emeklilik Genel Müdürü Yusuf Yeşilırmak, geçen yıl sektörün yüzde 14 oranında büyüme kaydederken, Vakıf Emeklilik'in ise yüzde 24 oranında büyüdüğüne dikkat çekti. Yeşilırmak, "Bu yıl hem katılımcı sayısında hem fon büyüklüğünde yüzde 30 oranında büyümeyi hedefliyoruz" dedi.Vakıf Emeklilik, şu anda 550 milyon lira fon büyüklüğüne sahip bulunuyor.

Ayfer ARSLAN-AKŞAM

BANKALAR ARASINDA 'KADINLAR GÜNÜ' REKABETİ KIZIŞTI

8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bankalar özel kampanyalar hazırladı. Bazıları kredi kartı harcamalarında, bazıları bireysel kredilerde cazip tekliflerle kadın müşterileri bankalarına davet ediyor. İşte, bu kampanyaların ayrıntıları:
*GARANTİ BANKASI: Aynalı Bonus Card sahipleri, “güzellik sağlığın aynasıdır” düşüncesiyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nden başlayarak 15 Mart’a kadar kartlarıyla yapacakları sağlık harcamalarında, yüzde 20 bonus kazanacak. Kampanya, 500 TL'ye kadar yapılacak sağlık harcamaları için geçerli .
*ŞEKERBANK: 8-19 Mart 2010 tarihlerini kapsayan İşletme ve Tarım Bankacılığı Kadınlar Günü kampanyasında, 30 bin liraya kadar kredi kullanılabileceği gibi, 2 ay da taksit ertelenebilecek. Faiz oranı aylık yüzde 1.20'den başlıyor, 24 aya kadar vade ile kredi kullanılabiliyor.
*TEB: Kadınlar, 8 - 14 Mart tarihleri arasında konut sigortasını yüzde 20, aracının kaskosunu ise ek yüzde 8 indirimli yapabilecek. Bu tarihler arasında açılacak yeni TL vadeli mevduat hesaplarını, mevcut oranın üzerine çıkılarak aylık yüzde 8.50 faizle açtırabilecek. Ayrıca tüm bankacılık kanallarından gerçekleştirilecek havale ve EFT’lere de ücret ödemeyecek olan bireysel ve işletme bankacılığı müşterisi kadınlar, 8 - 14 Mart tarihleri arasında TEB Bonus Card ile yapacakları 100 TL ve üzeri tutardaki tüm giyim ve kozmetik harcamalarına 8 kat Bonus kazanacak. TEB'in avantajları bu kadarla bitmiyor. 14 Mart tarihine kadar bireysel ihtiyaç kredisine başvuran kadınlar için yüzde 1,37 olan faiz oranını 1,09’a düşürdü. TEB kadın esnaflar için ticari kredi oranını yüzde 1,03’e çekti.

5 Mart 2010 Cuma

CEPTEN KREDİ KULLANANLARA %1.49 FAİZLİ İHTİYAÇ KREDİSİ

Avea ve DenizBank’ın ortaklaşa hayata geçirdiği yeni kampanya ile DenizBank Cebimde Kredi kullanan ilk 8 bin Avea abonesi, Avealılara özel yüzde 1,49 faiz oranından ve 25 TL’lik fatura indiriminden yararlanıyor. Yeni kampanya kapsamında, 4 Mart – 2 Nisan tarihleri arasında DenizBank'tan "Cebimde Kredi" kullanan ilk 8 bin Avea abonesi, yüzde 1.49 faiz oranından ve 25 TL fatura indiriminden yararlanacak. “Cebimde Kredi”den yararlanmak isteyen abonelerin, KREDIM yazıp boşluk bırakıp T.C. Kimlik No’larını 3280’e göndermeleri yeterli. Konuyla ilgili detaylı bilgiye Avea bayileri, www.avea.com.tr, 444 1 500 Avea Müşteri Hizmetleri veya DenizBank şubelerinden ulaşılabiliyor.

EV SAHİPLERİNE MOBİL VERGİ BASKINI BAŞLADI


İstanbul Vergi Dairesi Başkanı Mehmet Koç, gelirlerini beyan etmeyen ev sahiplerine yönelik "Kümese yeni kaz koyma projesi" ni açıkladı. İstanbul'daki bütün site yönetimleri, BEDAŞ ve AYEDAŞ gibi kurumlarla işbirliği yaparak ev sahiplerinin ve kiracıların e-mail ve cep telefonlarını öğrendiklerini belirten Koç, "2009 yılında kira geliri elde eden ev sahiplerinin 25 Mart 2010 tarihine kadar beyanname vermeleri gerekiyor. Onları, e-mail ve e-posta yoluyla beyanda bulunmaya çağırıyoruz" dedi. Kira gelirini beyan etmeyenlerden, ödemedikleri vergi tutarının üç katı kadar ceza alınacağını ve Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunacaklarını açıklayan Koç, "Halen 300 bin gayrimenkul sermaye iradı mükellefi bulunuyor. Hedefimiz 100 bin yeni mükellef daha kazanmak" dedi.
İstanbul Vergi Dairesi Başkanı Mehmet Koç, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nda düzenlediği basın toplantısı ile 2009 yılı vergi tahakkuk ve tahsilatına ilişkin verileri açıkladı. Türkiye genelinde vergi gelirlerinin 2009 yılında yüzde 3.3 artışla 189.9 milyar liradan 196.2 milyar liraya çıktığını belirten Koç, İstanbul vergi gelirlerinin ise yüzde 3.5 oranında artışla 82.6 milyar liradan 85.5 milyar liraya ulaştığını söyledi.

İSTANBUL'UN PAYI %42
Krize rağmen eylül ayından itibaren vergi gelirlerinin yukarı doğru bir ivme gösterdiğini anlatan İstanbul Vergi Dairesi Başkanı Mehmet Koç, hem alınan ekonomik tedbirler hem de Varlık Barışı'nın bu artışta etkili olduğunu ifade etti. Türkiye genelinde 46 milyar liralık Gelir Vergisi içerisinde İstanbul'dun payının yüzde 42.2 olduğunu aktaran Koç, bu oranın Kurumlar Vergisi'nde yüzde 55.5, Motorlu Taşıtlar Vergisi'nde yüzde 31.7, Özel İletişim Vergisi'nde yüzde 77.8, Banka ve sigorta muameleleri vergisinde yüzde 56.5 olduğunu dile getirdi.

CEPTEN VERGİ İSTEYECEK
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı olarak kira gelirlerini beyan etmeyenlere yönelik hazırladıkları proje hakkında da bilgi veren Koç, yaklaşık 8 aylık bir çalışma sonucu İstanbul'daki bütün ev sahibi ve kiracıların adres, ev ve cep telefonlarına ilişkin bir veri tabanı oluşturduklarını söyledi. Önümüzdeki dönemde kira geliri elde ettiği halde vergisini ödemeyenlerin üzerine gideceklerini anlatan Koç, "Hali hazırda vergisini ödeyen 300 bin mükellef var. Bunu 'Kümese yeni kaz koyma projesi' olarak adlandırıyoruz. Amacımız en az 100 bin yeni mükellefi daha sisteme kazandırmak" dedi.

ÜÇ KATI CEZA VAR
2009 yılında kira geliri elde eden ev sahiplerinin 25 Mart 2010 tarihine kadar beyanname vermesi gerektiğine dikkat çeken Koç, şunları söyledi: "Cepten ve e-mail yoluyla göndereceğimiz mesajlarla ev sahiplerine bu konuda uyarıda bulunacağız. 25 Mart'a kadar beyanda bulunmayanlar hakkında vergi incelemesi başlatılacak. Yapılan inceleme sonucunda 2009 ve daha önceki yıllarda elde edilmiş olan kira gelirlerinin beyan edilmediğinin anlaşılması halinde, kayba uğratılan vergi tutarı, üç kat cezasıyla birlikte tahsil edilecek. Aynı zamanda Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunacağız."

Kirasını bankadan ödemeyen
kiracıya %5 usulsüzlük cezası

Aylık 500 TL'yi aşan ev kiralarının ödemelerinin banka kanalıyla yapılmasının zorunlu olduğunu hatırlatan Mehmet Koç, "Bu konuda da hem ev sahibi hem kiracılara cepten mesaj göndereceğiz. Bu zorunluluğa uymayan kiracı ve ev sahiplerine Vergi Usul Kanunu'nda belirtilen cezalardan az olmamak üzere kira bedelinin yüzde 5'i oranında özel usulsüzlük cezası kesilecek" dedi.

Ayfer ARSLAN-AKŞAM