29 Kasım 2010 Pazartesi

YÜKSEK KAR DÖNEMİ BİTİYOR BANKALAR HİZMETTEN KAZANACAK

Yaklaşık 3 yıl önce Yunan Alpha Bank'la ortaklık görüşmeleri BDDK'dan vize almayan ABank 5 yıl içerisinde 150 şubeli orta ölçekli bir banka haline gelmeyi hedefliyor. 2002 yılında bireysel bankacılıktan çekilen kurumsal ve ticari bankacılığa yönelen Anadolu Grubu'na ait Alternatif Bank (ABank) 2010 yılı mayıs ayından itibaren yeniden bireysel bankacılığa döndü. 5 yıl içerisinde 1100 kişiyi işe alacak olan ABank perakende bankacılıkta gelişmeyi öncelikleri arasına alırken, kredi kartı da çıkaracak. Türkiye'nin en büyük 2 markası World ve Bonus ile görüşen banka, orta vadede 100 bin kredi kartına ulaşmayı hedefliyor.
ABank'taki bu değişimin mimarı ise 30 yıllık meslek hayatının 28 yılını Yapı Kredi'de geçiren Hamit Aydoğan. 2009 yılında ABank Yönetim Kurulu üyesi, Şubat 2010 tarihinden itibaren ise Genel Müdürlük görevini devralan Aydoğan ile hem bu değişim sürecini hem sektörün sorunlarını konuştuk. ABank'ın kamuoyunda tanınırlığının son derece düşük olduğunu, bu nedenle önümüzdeki dönem reklamlara ağırlık vereceklerini anlatan Aydoğan, "Bilinirliğimiz düşük ama müşteriler hizmetimizden memnun. Bu yüzden 'Mutlu Bankacılık' sloganıyla reklamlara başladık. Müşterilerimize 'Şubelerimize gelin, mutlu olun' sözü verdik" dedi.

YABANCI ORTAKLIK 5 YIL YOK
-ABank yabancı ortaklık defterini kapattı mı?
Bankamızın Yunanistan bankası Alpha Bank'la geçmişte ortaklık görüşmeleri oldu. Belli aşamaya kadar geldikten sonra ortaklık gerçekleşmedi. O günden sonra ABank bir ortaklık arayışı içine hiçbir zaman girmedi. 2008 global krizinden sonra böyle bir ortaklığın olması çok kolay olmazdı. Bugün öncelikli hedefimiz ortak almak değil, ABank'ı olması gereken yere taşımak. Önümüzdeki 5 yıllık süreç içerisinde ABank'ı 150 şubeli orta ölçekli bir banka haline getirmeyi planlıyoruz. Tabii bu dönemin sonunda bankayı belli bir yere getirdikten sonra ortaklık teklifleri gelirse değerlendirilir. Bugün için önceliklerimiz arasında yer almıyor.

HER YIL 15 ŞUBE AÇACAK
-Bu hedefe ulaşmak için nasıl bir büyüme rotası çizdiniz?
Bankamız organik büyüme stratejisini sürdürüyor.. Bugün için 55 şubemiz var. Bu yıl toplamda 10 şube açmış oluyoruz. Yıl sonu itibariyla 57 şubemiz olacak. Gelecek yıldan itibaren her yıl 15'er şube açmayı planlıyoruz. Biz banka olarak ağırlıklı olarak ticari, KOBİ ve işletme bankacılığında çalışıyoruz. Bu segmentlerin olduğu bölgeleri tercih ediyoruz. Mevcut şubelerimizin 23 tanesi İstanbul'da diğerleri ise Türkiye ticaretinde etkin olan illerde dağılmış bulunuyor. Perakende bankacılık tarafında da gelişmeyi hedefliyoruz. Bu yıl içerisinde tüketici kredileri, konut kredisi ve otomobil kredisi gibi perakende bankacılık ürünleriyle müşterilerimize yeni hizmetler sunmaya başladık.

MÜŞTERİLERİNE MUTLULUK SÖZÜ
-ABank uzun zamandır reklam piyasasında yoktu. Şimdi 'Mutlu Bankacılık' sloganı ile reklama başladınız. Neden böyle bir değişime ihtiyaç duydunuz?
Bankamızın Türkiye piyasasında tanınırlığı konusunda bir anket çalışması yaptırdık. Bankamızın tanınırlığı ve bilinirliğinin biraz düşük olduğunu görünce bu tür reklam politikası konusunda mutabık kaldık. Diğer taraftan mevcut müşterilerimiz arasında yaptığımız araştırmalarda, mevcut müşterilerimizin yüzde 95'i aldığı hizmetten son derece memnun olduklarını ve memnuniyet oranlarının sektör ortalamasının üzerinde olduğunu gördük. Çünkü rakiplerimizin milyonlarca müşterisi var. Özel hizmet vermeleri çok zor. Bizde ise butik hizmet almaları son derece doğal. Biz de bunun sonucunda bir slogan geliştirdik ajansımızla beraber: Mutlu Bankacılık.

-
Peki sizce mutlu bankacılık nedir?
Yaratmak istediğimiz fark ABank şubelerinden ya da diğer hizmet kanallarımızdan hizmet alan müşterilerimize hizmet kalitemizle vereceğimiz mutluluk olacak. Bize göre bankacılık bankanızdan dönerken mutlu olmaktır. Bizim müşterimize verdiğimiz söz bu:
Şubelerimize gelin ve mutlu olunuz. Bankacılık, bankanızdan dönerden mutlu olmaktır. Genel değil özel olmak. Sizi dinleyen uzmanlarla çalışabilmektir.

-Türkiye'de banka müşterileri genelde çok mutlu değil. Ya kart ücretlerinin veya kredi komisyonlarının yüksekliğinden şikayet ederiz. Sizce aksaklık nerede?
Avrupa'daki bankalarla Türkiye'deki bankaları karşılaştırdığınız zaman ülke olarak hizmetin kalitesi ve hızı açısından iyi bir konumdayız. Ama buna rağmen büyük bankaların çok sayıda müşterileri olması nedeniyle milyonlarca müşteriye hizmet verirken mutlaka aksamalar oluyor. Bu aksamalar sonucunda bazı şikayetlerin olması doğal. Bizim bankamızda müşteri şikayetleri çok çok düşük oranda. Onu verdiğimiz butik hizmet sonucu başardık.

Kredi kartında Bonus ve World ile görüşüyor
-Kredi kartları alanında da girişimleriniz var? O çalışmalar hangi aşamada?
Bugüne kadar kredi kartımız yoktu. Şu anda kredi kartını outsource etme kararı aldık. Şu anda 2 büyük banka ile görüşüyoruz. Ülkenin önde gelen iki kredi kartı. Bir ay içerisinde kararı vermiş olacağız. 2011 yılından itibaren kredi kartımızı piyasaya sunmuş olacağız. Büyük bankalar gibi agresif bir şekilde piyasaya girmek istemiyoruz. Öncelikle mevcut müşterilerimize kredi kartını sunacağız. Çünkü bu hizmet bizde eksikti. Daha sonra ikinci etapta bireysel bankacılıkta orta ve üst gelir grubuna hitap edeceğiz. Kitlesel bankacılık yapmak için yeterince şube ağımız yok. Diğer bir konu yaklaşık 7 bin 500 civarı ticari ve kobi niteliğindeki kredi müşterimizin büyük çoğunluğu POS kullanıyor. O müşterilerimize de POS vereceğiz. 5 yıllık projeksiyonda 100 bin adet kredi kartı hedefliyoruz.

Rakamlarla ABank'ın ilk 9 ayı (Milyon TL)
-------------------------------------------------
Toplam krediler 2.926
G.Nakdi krediler 1.915
Toplam Mevduat 2.379
Aktif büyüklük 4.071
Net kar 40
Sermaye yeterlilik rasyosu% 12.6
Şube sayısı 53
Personel sayısı 1078

Maliyetin altında kredi satma dönemi kapanıyor
-2011 yılında Türk bankacılık sektöründe ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz?
Bankalar yılın ilk 6 ayında negatif spread ile çalıştı. Vadeli mevduatı yüzde 9.5 ile alırken, yüzde 8.5 ile gerektiğinde kredi verilen ortamlar oldu. Önümüzdeki dönem bu biraz daha farklı olacak. Çünkü bankaların karlılıkları düşmeye başladı. İki nedenle düşüyor. Birincisi 2008, 2009 yılından gelen kredilerin yüksek spread'leri 2010 yılının ikinci yarısından itibaren düşmeye başladı. İkincisi bankaların portföylerinde yüksek tutarlı hazine bonosu getirileri önümüzdeki dönem olmayacak. Çünkü geçmişte hazine bonosu faizleri yüzde 12-15'lerdeyken banka portföyüne alındı. Sonra hazine bonosu faizleri yüzde 7.5'lara kadar düşünce aradaki farkı bankalar kar yazdı. Artık öyle bir dünya yok. Bundan sonra binde 5-6 veya üstü hatta zaman zaman kayıplar olacak. Bankalar önümüzdeki dönem daha çok gerçek bankacılık hizmetleri yaparak para kazanma yolunu seçecek. Hizmet bankacılığına dönecek. Dolayısıyla verdiği hizmetin karşılığını da herkes almak zorunda. Bu nedenle masraf ve komisyon tahsilatına her bankanın gereken önemi vermesi gerekiyor. Gider yönetimini en iyi yapan banka daha avantajlı olacak Fonlama maliyetinin altında kredi satmak sürdürülebilir bir karlılık değil. Dolayısıyla gerçeklerin görülmesi lazım.

Dürüstlük ve şeffaflık en önemli ilkeleri
-Bankacılık mesleğinde en önem verdiğiniz ilkeleriniz neler?
30 yıldır sektörün içindeyim. 30 yıllık bir bankacı olarak şunu söyleyebilirim. Bankacılıkta en önemli ilke dürüstlük, güven, şeffaf olmak, istikrarlı olmak, vizyoner ve geleceği bugünden planlayıcı olmak, dünyadaki yeni trendleri izleyip hızla değişimi sağlamak.

Cari açık endişe veriyor
-Global krizde hangi aşamadayız?
Global krizin birincil etkilerini hep beraber yaşadık. Şimdi ikinci dalganın etkileri konuşuluyor. Türkiye'ye baktığımızda biz krizden çok hızlı çıktık. Şu anda da büyüme hızımız ve ekonomik makro ekonomik verilerimiz son derece iyi. Cari açıktaki hızlı büyüme biraz endişe verici. Diğer taraftan gelişmiş ülkelerin kur savaşları verip ihracatını artırmaya dönük politikalar izlemesi bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri olumsuz etkiliyor. Bugün için ithalat ihracatın çok önünde gidiyor. Alınacak en önemli tedbir üretip yurtdışına satmak bizim ekonomimizi düze çıkartır. Aksi takdirde borçlanmamız her gün daha da artar. Dünya piyasasında ihracatta rekabet yapmak çok kolay değil. 2011 yılında ihracat şansımız olmadığı takdirde ülke olarak çok fazla büyüyemeyiz. Şimdi artık kurdan değil önemli olan minimum maliyetlerle dünya ölçeğinde üretim yapabilmek.

2011'de faiz 7.5, dolar 1.55 TL olur
-Yıl sonu ve 2011 makro ekonomik büyüklüklere ilişkin tahminleriniz?
*Büyüme: 2010 sonu yüzde 7, 2011 yüzde 4.8
*Enflasyon: Yıl sonu yüzde 8, 2011 yüzde 7
*MB repo faizi: Yıl sonu yüzde 7, 2011 yüzde 7.5
*Dolar: Yıl sonu 1.48 TL, 2011 sonunda 1.55'i bulur.
*İşsizlik oranı: Yıl sonu yüzde 12.5, 2011'de yüzde 11'e geriler.

Yatırım tercihi TL ve gayrimenkul
-Parası olan ne yapsın? Hangi yatırım aracında değerlendirsin?
Geçmişte ülke olarak yüksek enflasyon ve yüksek faize alışığız. O dönemlerden sonra hızla düşen faiz oranları psikolojik olarak her ne kadar yetersiz bir seviye gibi görünse de dünya ölçeğinde ülke olarak hala iyi faiz veriyoruz. Sıcak para için hala reel bir getiri var. Küçük yatırımcının döviz tevdiat hesaplarına olan eğilimi azaldı. Geçmişte kur yükselişinden herkes kazanç sağlıyordu. Şimdi döviz alım satımı fazla yok. Bütün yatırımcılar TL enstrümanlara yönelmiş durumda.

-Siz paranızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zor bir soru. Bankacı olarak dışardan bakınca 'Bankacılar bu işin en iyisini bilir' görüşü var ama TL yatırım enstrümanlarını tercih ediyorum. Artı geleceğe dönük prim yapabilecek veya kira getirisi yüksek gayrimenkul yatırımlarını tercih ediyorum. Konut hariç, arsa ve işyerini tercih ederim.

Tenisle rahatlıyor, kayakta İtalya'da dereceye girdi
-Boş zamanlarınızda ne yapıyorsunuz?
Sporu çok severim. Hatta spor yapmadan bir hafta geçirdiğimde son derece rahatsız olurum. Kendimi hasta hissederim. Her cumartesi pazar tenis oynarım. Bir bankacı grubumuz var. Onlarla yaz kış 12 ay sabah 08.00'de başlarız. Kışın karda dahi kapalı kortta tenis oynarız. Oradan taviz vermiyorum. Çünkü benim için en önemli rahatlama kaynaklarından bir tanesi. Kayak yapıyorum. İyi bir kayakçıyım. Hatta İtalya'da yarışmalara dahi girdim. Kendi yaş grubumda önemli derecelerim var. Fırsat buldukça yelken yapıyorum.

-
Futbolla aranız nasıl?
Gençliğimde mahalle ve okul takımlarında oynamıştım. Fakat büyük bir kaza geçirdiğim için o günden beri oynamıyorum. Kolum kırıldı birkaç yerinden. İyi voleybol oynarım ama tatillerde.
-Hangi takımı tutuyorsunuz?
Fenerbahçeliyim.
Ayfer ARSLAN-AKŞAM

26 Kasım 2010 Cuma

HER YIL SEL YAŞANAN YERE SİGORTA TEMİNATI YOK

Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mustafa Su, fiyat rekabeti, faizlerin düşmesi ve karşılıklar yönetmeliği nedeniyle sektörün sıkıntı çektiğini belirterek, "Halka açık şirketlerin yarıdan fazlası zararda. Toplam 30 şirketin de yarısı zarar yazacak" dedi.
"Sigortacılıktan para kazanamazsak mali gelirlerle onu kompanze etmeye çalışıyorduk" diyen Su, faizler düşünce bu imkanın da daraldığına işaret ederek Hazine'nin sigorta branşlarına göre ilave karşılıklar getirmesinin de sadece Anadolu Sigorta özelinde 20 milyon liralık ilave yük getirdiğini söyledi.
Su, "İlave karşılıklar genel anlamda olumlu ancak, zamanlaması kötü oldu. Şirketlerin karşılıklar dışında da mali bünyeleri var. Bir branşta aynı üretimi yapmamıza rağmen özsermayesi daha fazla olan şirketle aynı karşılığı ayırıyor. Bunların dikkate alınması gerekirdi. Tüm şirketler sağlam olsun, bilançosu güçlü olsun. Sektör zaten rekabet ve düşük faizle uğraşırken bu yönetmelik üstüne geldi. Ancak, 2011'de yönetmeliğin etkisinden sıyrılacağız" dedi.

SEL HARİTASI ÇIKARIYOR
Türkiye genelinde bu yıl yaşanan sellerin sigorta sektörünü yıprattığını belirten Su, şöyle devam etti: "Bir sel haritası çıkartıyoruz. Her sene bir sel yaşanan yere biz de teminat vermemeyi öğreneceğiz. Her sene aynı dere taşıyor biz oraya teminat vermeye devam ediyoruz. Sonra da ağlıyoruz. O da yanlış. Ya prim yüksek tutulacak ya da hiç girilmeyecek. Çünkü sigortacılık beklenen muhtemel bir riske teminat vermek demek. Olacağı kesine yakın bir şeye teminat vermek bile bile lades."

FİNANSBANK ANAPARA KORUMALI METAL FONU ÇIKARIYOR

Finansbank A.Ş. Koruma Amaçlı Şemsiye Fonu’na Bağlı B Tipi %100 Anapara Koruma Amaçlı Dokuzuncu Alt Fonu, 29 Kasım – 3 Aralık tarihleri arasında halka arz ediliyor.
Bugünün Yatırım Araçları kapsamında yatırımcıların beklentilerine ve günün ekonomik koşullarına uygun yenilikçi yatırım alternatifleri sunan Finansbank, Dow Jones – UBS (DJUBSIN) Endüstriyel Metal Endeksi içindeki varlıkların (aluminyum, bakır, nikel, çinko) fiyatlarının artmasını öngören yatırımcılar için anapara koruma amaçlı yeni bir fon çıkarıyor.

25 Kasım 2010 Perşembe

1 MİLYON KİŞİ BOZUK PARA KULLANMIYOR, 'TRİNK' DİYOR

Garanti Bankası’nın, bozuk parayı da ödeme sistemlerine dahil etmek için Avrupa’da bir ilk olarak sunduğu temassız ödeme uygulaması Trink’in kullanıcı sayısı, 1 milyona ulaştı. Türkiye’de temassız ödeme uygulaması kullanan 2 milyon kişinin yarısını Trink kullanıcıları oluşturuyor. Kullanıcılarına büyük kolaylık sunan uygulama kapsamında kullanılan 35.000 adet temassız POS’tan, 13.000 tanesi ise yine Garanti Bankası bünyesinde bulunuyor.
Konuyla ilgili olarak konuşan Garanti Ödeme Sistemleri Genel Müdürü Mehmet Sezgin, “Ödeme Sistemleri, kayıtdışı ekonomiyi önleme, enflasyon ve işsizlikle mücadelede çok önemli bir araç. Nakitsiz toplumu oluşturmak için 2023 yılını hedefledik. Amacımıza ulaşmak için sadece yüksek tutarlı ödemelerde kart kullanımına teşvik etmek yeterli değil. Bu nedenle günlük harcamalarda gözükmeyen fakat toplu olarak ciddi bir ekonomik hacme ulaşan bozuk para kullanımını da ödeme sistemlerine dahil etmek çok önemli. Öncülüğünü yaptığımız Trink uygulamasıyla, temassız kartlarda birçok ülkeden ilerideyiz. Otobüsler, otoparklar, gazete bayileri gibi bozuk parayla ödeme yaptığımız birçok yer, temassız ödeme çözümü “trink” sayesinde ödeme sistemleri ağına dahil edildi. Bugün 1 milyon tüketici, bozuk para yerine Trink kullanıyor” dedi.

35 TL VE ALTINI ÖDÜYOR
Temassız ödeme olanağı sağlayarak, tüketicilerin yaşamını kolaylaştıran Trink özelliği, Bonus, Money ve Shop&Miles kredi kartlarında bulunuyor. Trink kullanıcıları uzun kuyruklar beklemeden 35 TL ve altındaki ödemeleri yapabiliyor. Trink ile yapılan ortalama işlem tutarı 11 TL. Müşterilerin zevk ve tarzına göre farklı seçenekleri bulunan Trink kartlarının yanı sıra, cep telefonu ve i-pod’a yapıştırılarak kullanılan Trink Stickerları, Trink Anahtarlık ve Trink Kol Saatleri de kredi kartı olarak kullanılabiliyor. Yeni nesil ödeme sistemi Trink’le, müşteriler, bozuk para taşımadan, otopark, otobüs bileti, gazete, dergi, kahve ve sinema biletini saniyenin yarısı kadar kısa bir sürede alabiliyor. Trink, en fazla ulaşım, kahve, market alışverişi, sinema bileti ve fast food ödemelerinde tercih ediliyor.

BANK ASYA KOBİ'LERE ÖZEL TEŞVİK TAKİP KARTI ÇIKARDI

Bank Asya'yı KOBİ ve ticari müşterileriyle bir araya getiren "Çobanyıldızı Buluşmaları"nın ilki Malatya'da gerçekleşti. Toplantıda konuşan Bank Asya Genel Müdürü Cemil Özdemir, Bank Asya'nın geçtiğimiz dönemde dünya ekonomilerini sarsan kriz ortamına rağmen sağlıklı ve planlı büyümesini sürdürdüğüne dikkat çekerek 2010 yılını hedefledikleri büyüme ve kâr oranıyla kapatacaklarını söyledi.
Şube sayısını 170'e çıkaran Bank Asya'nın 13,2 milyar TL'lik aktif toplamıyla bankalar liginde 13. sırada yer aldığını vurgulayan Cemil Özdemir, hisselerinin yüzde 52,5'i İMKB'de işlem gören Bank Asya'nın Türkiye'nin halka açıklık oranı en fazla bankalarından biri olduğunu hatırlattı. Bank Asya'nın, krizin etkilerinin en ağır olarak hissedildiği 2009 yılında bile kullandırdığı kredi miktarını önceki yıllara göre artırdığını da belirten Özdemir, "Bank Asya olarak müşterilerimize ve Türkiye ekonomisine desteğimizi sürdüreceğiz" dedi.

KOBİ'NİN DANIŞMAN BANKASI
Toplantıda konuşan Bank Asya İşletme Bankacılığı Müdürü Tolga Sasık, Çobanyıldızı ile hizmet anlamında farklılaşarak Mikro ve KOBİ segmentindeki firmaların yaşadığı sorunları çözme ve giderme gayretinde olacaklarını belirterek, "Çobanyıldızı, üretirken daha çoğunu, daha iyisini, daha yenisini, daha farklısını üretmek, büyümek ve dünyaya açılmak isteyen işletmeleri ışığıyla aydınlatıyor, yola çıkanlara yön gösteriyor" dedi. Çobanyıldızı ile mevcut ve potansiyel müşterileriyle uzun vadeli bir ilişki kurmayı amaçladıklarını anlatan Sasık, Bank Asya'nın herhangi bir şubesinden içeri giren bir müşteriye sadece kredi ya da mevduat müşterisi olarak bakmadıklarını, öncelikli olarak onun "Danışman Bankası" olmayı hedeflediklerini vurguladı.

Teşvik Takip kartı çıkardı
Özellikle teşvik konularında KOBİ'leri bilgilendirmek, bölgesel bazda alabilecekleri destekleri ayaklarına kadar götürebilmek amacıyla AsyaAsist Teşvik Takip Card adı altında bir ürün geliştirdiklerini aktaran Sasık, "Bu kart sayesinde Bank Asya müşterileri, bulundukları il ve faaliyet gösterdikleri sektöre özel hangi teşvik programlarından yararlanabileceklerini öğrenecek; teşvik ve destek programları ile ilgili güncel haberlerin takip edebilecek ve bu konularda bilgi alabilecekleri destek programlarına erişebilecekler" dedi.

KKDF MAĞDURLARINA MÜJDE YOK MU?

Anımsanacağı gibi, bu ayın başında kredi faizleri üzerinden alınan Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF) oranı yüzde 10'dan yüzde 15'e çıkarıldı. Konuyla ilgili kararın yürürlüğe girmesinin ardından, konu hakkında düşündüklerimizi 7 Kasım 2010 günkü AKŞAM'da yazmıştık.
KKDF oranındaki artışın, konu hakkındaki kararın yürürlüğünden sonra kullandırılacak kredilere uygulanacağına kuşku yok. Ancak, bu artışın daha önce tüketici kredisi kullananlara da uygulanmak istendiği biliniyor. Bankalara bu konuda söylenecek bir şey yok. Zira bankalar, Gelir İdaresi Başkanlığı'nın verdiği görüş doğrultusunda hareket ediyorlar.

GÖRÜŞ DEĞİŞİKLİĞİ
Biraz geriye giderek hafızalarımızı tazeleyelim. 15 Ağustos 2004 tarihinde KKDF yüzde 10'dan yüzde 15'e çıkarılmış, Maliye Bakanlığı bu artışın kararnamenin yürürlük tarihinden sonra kullanılacak kredilere uygulanacağını açıklamıştı.
Bu son değişiklikte ise Gelir İdaresi, Bankalar Birliği'ne gönderdiği yazıda tam tersi yönde görüş bildiriyor. Yani, kredi kullanıcılarının yüklerinin artırılmak istenmesinin temel sebebi, bu yazıyla bildirilen görüş. Böyle olunca da ister istemez sormak lazım: Ne değişti?

HUKUKA UYGUNLUK
KKDF artışının karar öncesi kredi kullananlara uygulanmak istenmesinin hukuka uygun olup olmadığını anlamak için 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 10. maddesine bakmakta yarar var.
'Tüketici kredisi, tüketicilerin bir mal veya hizmet edinmek amacıyla kredi verenden nakit olarak aldıkları kredidir. Tüketici kredisi sözleşmesinin yazılı olarak yapılması ve bu sözleşmenin bir nüshasının tüketiciye verilmesi zorunludur. Taraflar arasında akdedilen sözleşmede öngörülen kredi şartları, sözleşme süresi içerisinde tüketici aleyhine değiştirilemez.'
Kanun hükmünden görüldüğü gibi, kredi şartlarında sözleşme süresinde tüketici aleyhine değişiklik yapılması mümkün değil. Bankaların sözleşmelerinde 'vergilerde vb meydana gelecek artışların yansıtılacağına' ilişkin hükümlerin de herhangi bir değeri bulunmuyor. Çünkü bu hüküm, açıkça kanuna aykırı.
KKDF'yi getiren 88/12944 sayılı Kararname'de meydana gelecek değişikliklerin yansıtılması konusunda bir hüküm yer almıyor. Oranları artıran Bakanlar Kurulu Kararı'nda da konu net değil. Kaldı ki, bankaların uygulamaya çalıştığı gibi bir düzenleme olsa da, 4077 sayılı Kanun hükmü dikkate alındığında, 'normlar hiyerarşisine' göre bunun geçerliliği bulunmuyor.

MÜJDE BEKLENTİSİ
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, konu hakkında sorulan bir soru üzerine, 'madem konu bu kadar konuşuluyor, arkadaşlarla bu konuyu inceleyeceğiz.' açıklamasında bulunmuştu. Konunun hukuka aykırılığı açıkça ortadayken, konunun incelenmesinin neden bu kadar uzun sürdüğünü anlamakta güçlük çektiğimizi belirtmek isteriz.
Tüketici örgütleri, 'bankalara gitmeyin', 'bir şey imzalamayın' deseler de bunun pratik bir değeri yok. Çünkü bankalar, fiilen hesaplarını buna göre tek taraflı olarak düzeltmiş durumda. Yani, kredi müşterisi ödeme yaparken aradaki fark kendisinden isteniyor.
Kişisel bazda ortaya çıkan fark, dava açılmasına değmeyecek kadar küçük. Davanın nereye ve nasıl açılacağı konusundaki bilgi kirliliği de cabası. Bu nedenle, konu hakkında idareye görev düşüyor.
METİN TAŞ-SEZGİN ÖZCAN

24 Kasım 2010 Çarşamba

POLİTİK İSTİKRAR YAKALANIRSA TÜRKİYE'NİN NOTU ARTAR

Fitch Ratings Türkiye analisti Ed Parker, Bloomberg HT Araştırma Müdürü Cüneyt Başaran'ın, Türkiye'nin görünümünün yükseltilmesine ilişkin sorularını yanıtladı.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings Türkiye Analisti Ed Parker, Fitch'in Türkiye'nin görünümünü revize ettiği rapora ilişkin şöyle konuştu:
"Türkiye'de önümüzdeki senelerde büyüme bekliyoruz. Bu hisselere yansıyacaktır. Türkiye elbette çok büyük ilerleme kaydetti. Ancak geçmişten gelen yapısal istikrarsızlık sorunları da bulunuyor."
Cüneyt Başaran'ın Fitch'in Türkiye'ye yaptığı enflasyon uyarısına dair sorusunu ise Parker, çok büyük volatilite ya da ciddi sorunlar beklemedikleri sözleriyle yanıtladı.
Parker, "Ancak Türkiye'nin hedefleri realize etme konusunda şansı yaver gitmiyor, bunun üzerinde çalışma yapması gerekiyor" dedi.
Başaran, Fitch'in raporundaki not artırım ihtimaline de dikkat çekerek, politik istikrarsızlık ifadelerinin geçtiğini hatırlattı ve buna açıklık getirilmesini istedi. Ed Parker, "Türkiye'de politik istikrar yakalanırsa ve ekonomiye de yansıtabilirse, o zaman not artırımları söz konusu olabilir" açıklamasında bulundu.

KREDİ NOTUMUZUN POZİTİF OLMASI NE ANLAMA GELİYOR?

Fitch bugün Türkiye’nin kredi notunun görünümünü Durağan’dan Pozitif’e çevirerek kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeye çıkarılması için önemli bir adım attı.
Akbank Ekonomik Araştırmalar Birimi, bu not değişikliğini, hangi anlama geldiğini şöyle yorumladı:

Kredi notu görünümünün Pozitif olması ne anlama gelir?
- Kredi notunun en geç 2 yıl içerisinde yükselme ihtimalinin aynı kalma ihtimalinden daha yüksek olduğuna işaret eder.

Fitch Türkiye’nin kredi notunun görünümünü neden Pozitif’e yükseltti?
- Küresel krizin etkilerinden çabuk sıyrılıp güçlü bir büyüme performansı sergilemesi. Fitch Türkiye’nin 2010’da %8, 2011 ve 2012’de %5 büyüyeceğini tahmin ediyor.
- Kamu maliyesindeki olumlu seyir. Fitch kamunun bütçe açığı ve borç stokunun, ekonomik büyüme ve düşük faizin getirdiği katkıyla 2010 ve 2011’de azalacağını tahmin ediyor. Fitch kamu borcunun vadesinin uzamakta olduğunu ve bunun piyasa riskini azalttığını da söyledi.
- İnişli çıkışlı konjonktüre (boom-bust cycle) dönme ihtimalinin azalması. Fitch, Türk ekonomisinin güçlü ve istikrarlı bir yapıya geçmesinin kalıcı bir değişıklik olduğuna dair güvenin artmakta olduğunu söyledi.
- Fitch ayrıca Türkiye’nin kişi başı milli gelirinin kendinden daha yüksek kredi notuna sahip ülkelerden daha yüksek olmasını, güçlü bankacılık sistemini, dalgalı kur politikasının getirdiği esnekliği ve yatırım ortamının benzer kredi notunu paylaşan ülkelere göre daha iyi olmasının da kredi notunu destekleyen faktörler olduğunu söyledi.

Kredi notu değerlendirmesinde olumsuz faktörler var mıydı?
Evet. Fitch cari açığın büyümesini, cari açık finansmanının kısa vadeli sermaye ve portföy akımları tarafından karşılanıyor olmasını ve enflasyonun Merkez Bankasının hedeflerinin üstünde seyretmesini olumsuz gelişmeler olarak değerlendirdi. Türkiye’nin enflasyonu, dış borç stoku ve dış borç ödemelerinin ihracat (mal+hizmet) gelirleri veya Merkez Bankasının rezervlerine oranı, benzer kredi notuna sahip ülkelerden daha yüksektir.

Kredi notu hangi şartlar altında yatırım yapılabilir seviyeye artar?
- Kamu borcundaki düşüş trendinin sürmesi ve kamu borcunun vadesinin uzamaya devam etmesi
- Makroekonomik dengesizlikleri beraberinde getirmeyen güçlü büyüme performansı. Fitch ‘oldukça büyük’ bir cari açığın not arttırımına engel teşkil etmek zorunda olmadığını söyledi.
- İşgücü piyasasında köklü reformlar.
- 2011’deki seçimler ve ilerdeki olacak anayasa değişikliklerinin siyasi istikrara sekte vurmaması.

Kredi notunun düşürülmesine hangi durumlar yol açabilir?
- Önemli makroekonomik veya finansal istikrarsızlık emareleri veya ekonominin aşırı ısındığına dair göstergeler notun tekrar aşağı çekilmesine sebep olabilir. Enflasyon veya ödemeler dengesinden kaynaklanan şoklar, mali disiplinin ciddi bir şekilde bozulması veya önemli bir siyasi şok not düşürülmesine yol açabilecek örnekler arasında sayılıyor.
Sonuç: Fitch’in hareketi, Türkiye’nin kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeye yükselme ihtimaline büyük destek veriyor. 9 Kasım tarihli analiz notumuzda (‘Türkiye’nin kredi notu yatırım yapılabilir seviyeye çıkacak mı?’) kredi notunun 2012 yılı içerisinde yatırım yapılabilir seviyeye çıkabileceğini tahmin etmiştik. Fitch’in olumlu değerlendirmesi sonrasında ise, Fitch ekibinin Türkiye’ye ziyaretlerinin muhtemelen tekrar 2011’in sonuna doğru yapacaklarını göz önünde bulundurarak kredi notunun 2011 sonunda yatırım yapılabilir seviyeye çıkacağını düşünüyoruz. Kanaatimizce en önemli nokta Fitch’in ‘oldukça büyük’ bir cari açığın yatırım yapılabilir kredi notu için engel teşkil etmek zorunda olmadığını açıklamasıdır.

22 Kasım 2010 Pazartesi

AKFEN YURTDIŞINDA HİSSE SENEDİ İHRAÇ EDECEK

Türkiye’nin önde gelen altyapı yatırım şirketi olan Akfen Holding 112.383.890 TL olan çıkarılmış sermayesinin, mevcut pay sahiplerinin yeni pay alma hakları tamamen kısıtlanarak 145.500.000 TL’ye çıkarılması, ihraç edilecek toplam 33.116.110 TL nominal değerli payların, yurtdışında yerleşik yatırımcılara tahsisli satışı amacıyla İMKB’ye başvuruda bulundu.
Standard Ünlü Menkul Değerler A.Ş.’nin münhasır olarak aracılık ettiği satıştan yaklaşık 400 milyon lira gelir elde edilmesi planlanıyor. Yapılan ihracın 2010 yılında Türkiye’den yurtdışına yapılan en büyük hisse satışı olarak kayda geçmesi bekleniyor.

KATILIM BANKALARI İLK 9 AYDA 557 MİLYON TL NET KAR ETTİ

Katılım bankalarının ilk dokuz aylık faaliyet sonuçları açıklandı. Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Genel Sekreteri Osman Akyüz, ilk dokuz aylık bilanço sonuçlarını şöyle özetledi:
-Toplanan fonlar yüzde 13 artarak 30,4 milyar TL’ye yükseldi. Toplanan fonlar içindeki Türk Lirası fonların payı yüzde 63, Yabancı para fonların payı ise yüzde 37 oldu.
-Kullandırılan fonlar, yüzde 17 artarak 29,1 milyar TL’ye yükseldi.
-Toplam aktifler, yüzde 17 artış göstererek 39,5 milyar TL’ye, özvarlıklar ise yüzde 16 artışla 5,1 milyar TL’ye yükseldi.
-Katılım Bankalarının net kârları 557,6 milyon TL ile bir önceki yılın aynı dönemine nispetle yüzde 5 oranında arttı.
-Şube sayısı 595’e ulaşarak yüzde 6, personel sayısı ise 12.404 seviyesine yükselerek yüzde 5 arttı.

BÜTÇE EKİM AYINDA 1.8 MİLYAR TL AÇIK VERDİ

Akbank Ekonomik Araştırmalar Birimi ocak-ekim dönemi bütçe verilerini şöyle yorumladı:

● Yılın ilk on aylık döneminde faiz dışı fazla 18,3 milyar TL ile yılsonu hedefin yaklaşık 3 katı üzerinde
● Ekim ayında bütçe açığı yıllık olarak %24 azalış kaydederek 1,8 milyar TL olarak gerçekleşti. Faiz dışı fazla rakamı ise 2009 yılı aynı dönemindeki 2,3 milyar TL seviyesinden 351 milyon TL’ye geriledi.
● Harcamalar kalemi yıllık bazda %1,1 azalırken, gelirler kalemi ise %1,9 artış kaydetti.
● Harcamalar kaleminde en yüksek artış personel giderlerinde kaydedilirken, faiz harcamalarındaki %54’lük azalış bu artışı sınırlayıcı etki yarattı.
- Personel giderleri Ekim ayında bir önceki yıl aynı dönemine göre %10,7 artış kaydederek 5,3 milyar TL’ye ulaştı.
- Cari transferler kalemi %1,7 ile sınırlı artış kaydetti. Bu kalem içerisinde yer alan sağlık, emeklilik ve sosyal yardım giderlerinin ise çok sınırlı artışla (%0,1) 4,0 milyar TL’ye ulaştığı görüldü.
● Gelirler tarafında; toplam gelir rakamı yıllık %1,9 ile sınırlı artış kaydetti.
- Vergi gelirleri %20,2 artış göstererek 16,6 milyar TL’ye ulaştı. Vergi gelirleri tahsilatındaki olumlu performans bu ay da devam etti. Böylece yı lsonu hedefinin yaklaşık %88’i ilk on aylık dönemde toplanmış oldu.
- Kurumlar vergisi (%51), özel tüketim vergisi (%35,7), katma değer vergisindeki (%26) ve ithalde alınan katma değer vergisindeki (%29,6) artış kaydeden diğer önemli kalemler oldular. Söz konusu artışlar ekonomik faaliyetlerdeki toparlanmayı da teyit ediyor.
- Buna karşın gelirler kalemi altında yer alan “faizler, paylar ve cezalar (faiz gelirleri, kurumlardan alınan paylar –kaynak kullanım destekleme fonu kesintisi gibi- ve para cezaları)” kalemindeki %67’deki azalış gelirdeki artışı sınırlayıcı etki oluşturdu.
● Böylece yılın ilk on aylık dönemindeki bütçe açığı rakamı 23,1 milyar TL’ye ulaştı. Bu da 50,2 milyar TL olan yılsonu hedefinin yaklaşık yarısına tekabül ediyor. Aynı dönemde faiz dışı fazla 18,3 milyar TL ile yılsonu hedefinin (6,6 milyar TL) yaklaşık 3 katına ulaşmış durumda.
● Bütçedeki olumlu performans ile hükümet orta-vadeli programında 2010 yıl sonu hedefini 44 milyar TL ile aşağı yönlü revize etmiş idi. Bu da milli gelirin %4’üne denk geliyor. Ancak açığın 40 milyar TL’nin altında kalabileceğini değerlendiriyoruz. Türkiye’nin bütçe açıkları birçok ülkeye göre çok daha sağlam. Örneğin; Portekiz, İrlanda, Yunanistan ve İspanya’da bütçe açıklarının milli gelire oranının 2010 yılsonunda sırasıyla %8,5, %11,7, %9,3 ve %9,8 ile yüksek gerçekleşmesi ve bu ülkelerde 2011’de bütçe açıklarının kısmen azalmasına rağmen, yüksek seyrini sürdürmesi bekleniyor.

FİNANSBANK'TAN SEVDİKLERİNİZE 'ALTIN HEDİYE ÇEKİ'

Finansbank, sevdiklerine özel ve kazançlı bir hediye vermek isteyen müşterilerine yepyeni bir ürün sunuyor: Altın Hediye Çeki… Finansbanklılar, Altın Hediye Çeki’yle, Altın Hesap’larından diledikleri miktarda altını sevdiklerine hediye edebiliyor, kendi hediyelerini seçme özgürlüğünü tanıyor. Altın Hesap sahibi Finansbank müşterileri, Altın Hediye Çeki’ni hesaplarından altın alımı yaparak düzenletebiliyor. Detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

METLİFE, ALİCO'YU SATIN ALARAK TÜRKİYE PAZARINA GİRDİ, GÖZÜNÜ BİREYSEL EMEKLİLİĞE ÇEVİRDİ

ABD hükümeti tarafından batmaktan kurtarılan dev sigortacılık şirketi American International Group (AIG)'e ait hayat ve sağlık sigortası şirketi American Life Insurance'ı (Alico) kasım ayında 16.2 milyar dolara satın alan MetLife bu hamleyle Türkiye pazarına da adım atmış oldu. 22 yıldır Türkiye'de faaliyet gösteren Alico Türkiye Genel Müdürü Eric Clurfain, Türkiye'nin bölge ülkelerinde büyüme açısından anahtar bir ülke konumunda olduğunu vurgulayarak, "Türkiye pazarındaki hem organik büyüme fırsatlarını, hem de dışarıdaki büyüme fırsatlarını değerlendireceğiz" dedi.
Clurfain, bireysel emekliliğin de çok rekabetçi bir pazar olduğunu ve gelecekte değerlendirecekleri alanlardan biri olacağına dikkat çekerek uzun vadede BES alanında da yatırıma yeşil ışık yaktı.
American Life Hayat Sigorta (Alico) Türkiye Genel Müdürü Eric Clurfain, sorularımızı şöyle yanıtladı:
-MetLife'ın Alico'yu satın alması sonrası şirketin Türkiye ve bölge ülkelerinde büyüme planları ne olacak?
Birçok mikroekonomik, teknolojik, sosyal, ekonomik ve politik ortam göz önünde bulundurulduğunda Türkiye bizim için bölgede önemli bir anahtar büyüme ülkesi. Hayat sigortası sektörü göz önünde bulundurulduğunda ise penetrasyon oranı çok düşük: GSMH'nin binde üçü kadar. Öte yandan sektörün büyüme potansiyeli çok yüksek. Bu nedenle, Türkiye pazarındaki hem organik büyüme fırsatlarını hem de dışarıdaki büyüme fırsatlarını değerlendiriyoruz. Önceliklerimize ve hedeflerimize göre yatırım yapmayı planlıyoruz.
-Nasıl bir büyüme modeli izlenecek? Yeni satın almalar gündemde olacak mı?
Bir numaralı önceliğimiz Alico'yu MetLife'a entegre etmek ve müşterilerimize ve distribütörlerimize en iyi şekilde hizmet vermek. Bununla birlikte kurumsal iş hedef ve stratejilerimize uygun olabilecek potansiyel fırsatlara da açığız ve yakından takip ediyoruz.

YENİ MARKA METLIFE ALICO OLACAK
-American Life ismi değişecek mi?
Türkiye'deki yeni markamız Metlife Alico'dur. Son zamanlarda yaptığımız reklamlar ve ileride yapacaklarımız Metlife Alico adına olacak. Yasal ad olarak hala American Life'ı kullanmakla birlikte, müşterilerimiz bizi bundan sonra Metlife Alico olarak tanıyacak.

-Metlife küresel hayat sigortası ve personel sosyal yardım programları alanlarında uzman. Bu konudaki deneyimini Türkiye'ye taşıyacak mı?
Metlife ve Alico'nun uzmanlıklarının birleşkesi kesinlikle pazara yeni ürünler sunmamıza imkan sağlayacak. Yeni ürünlerimizi belirlerken ve pazara sunarken, pazarın ihtiyaçları, tüketici araştırmaları, ve ortaklarımızla işbirliği içerisinde olacağız. Gücümüzü Metlife ve Alico olarak birleştirmek yeni ürün geliştirme açısından bize en iyi uygulamaları sunacak. Çok yakında, eğitim ve hayatla ilgili iki benzersiz ve yenilikçi ürünler sunacağız ve bunlar gelecek birkaç ayda Türkiye'de de sunulacak.

EĞİTİM ÜRÜNLERİNE ODAKLANACAK
-Hangi branşlarda büyümeyi hedefliyorsunuz?
Pazarın içinde oransal olarak belirlediğimiz büyüme hedeflerimiz yok. Bizim hedefimiz yaptığımız işte en iyisi olmak. Her alanda hizmet veren birşirket olmak istemiyoruz. Her zaman, hizmet verdiği iş alanlarında kâr sağlamış, uzmanlaşmış bir hayat sigortası şirketi olduk. Hayat sigortası ve ferdi kaza üzerine uzmanlaşmış benzersiz şirketlerden biriyiz. Hayat sigortası, ferdi kaza içinde eğitim ürünleri üzerinde uzmanlaşacağız. Bu gerçekten yapmayı çok istediğimiz bir şey. Türkiye'de eğitimin çok önemli olduğunu biliyoruz. Bu bizim odaklanmak istediğimiz özel bir alan. Müşterilerimiz, brokerlarımız ve acentelerimiz için uzman yaşam sigortası şirketi olmaya devam edeceğiz.

KREDİLER HAYAT SİGORTASINI BÜYÜTTÜ
-Bireysel emeklilik sektörüne yatırım yapmayı planlıyor musunuz?
Türkiye'de bireysel emeklilik sahası çok kalabalık ve çok rekabetçi bir pazara sahip. Bu alanda başarılı olmak için geniş bir dağıtım ağı çok önemli ve başarı için ön koşul. Bu nedenle özel emeklilik alanındaki potansiyeli, ürünlerimiz ve dağıtım stratejimiz çerçevesinde değerlendirmeye devam edeceğiz. Ama bu alanı mutlaka değerlendireceğiz.

-Türk sigortacılık sektörü küresel ekonomik krizde daralma gösterdi. 2011 yılı için beklentileriniz nelerdir?
Benim bakış açıma göre hayat sigortası sektörü talep açısından gelecek yıl büyüyecek. 2009 yılında gördüğümüz geri çekilmeyi bu sene görmeyeceğiz. Krizden sonraki olumlu etkileri görmeye başladık bile. Hayat sigortası sektöründeki ana büyümenin çoğunu kredi bağlantılı hayat sigortası satışlar oluşturuyor. Ancak hem kendi başına hayat sigortasi hem de birikim ve risk ürünleri de bu büyümeye katkı sağlayacak.

Sektörün ne zaman patlayacağını merak ediyor

-Kaç yıldır Türkiye'desiniz ?
Neredeyse iki yıl oldu. Ocak ayında iki yıl olacak.

-Türk sigorta pazarında size en ilginç gelen şey nedir?
Türkiye pazarındaki en ilgi çekici şey şey pazarın çok küçük olması ve hayat sigortası pazarının sadece 1 milyar dolar değerinde olması. Bu rakam banka sigortası işini de kapsıyor ve 25'ten fazla şirket var pazarda. Bu nedenle rekabet ortamı var. Yerel ve uluslararası olmak üzere büyük oyuncular var ve paylaşılan pazar çok küçük. Açıkçası herkes bu potansiyelin patlamasını bekliyor. Bu nedenle Türkiye'de potansiyelin olup olmadığını değil, buradaki potansiyelin ne zaman patlayacağının önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye'deki durum çok rekabetçi ve çok kalabalık olduğu için ilginç bir pazara sahip. En iyi şirketler burada ama şimdiye kadar pazar göreceli olarak yavaş büyüdü. Bu pazarda çok yaratıcı, yenilikçi ve hızlı olmanız gerekiyor. Bu yüzden dağıtım kanalları ve ürünler açısından yaratıcı olmalıyız.

İstanbul çok fantastik!
Görevim dolayısıyla 6 değişik ülkede yaşadım. New york'dan sonra ikinci favori şehrim kesinlikle İstanbul. İstanbul halkını çok seviyorum, çok sıcakkanlı. Şehir çok fantastik... Panaroması, yemekleri harika. Fakat trafik çok zor. 5 tane farklı dil konuşuyorum ama Türkçe çok zor. Yavaş yavaş öğrenmeye çalışıyorum.

MetLife 60 ülkede 90 milyon müşteriye hizmet veriyor
American Life Hayat Sigorta A.Ş. (ALICO) Türkiye pazarında 22 yıldan bu yana faaliyet gösteriyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kayseri, Adana, Gaziantep ve İzmit'de temsilciliği bulunan şirket Türkiye pazarında bireysel ve grup hayat ve sağlık sigortaları ile ferdi kaza sigortaları alanında faaliyet gösteriyor. 300 tane acentesi bulunan şirket 2009 yılında 82.8 milyon TL'lik prim üretimi gerçekleştirdi.
Ayfer ARSLAN

21 Kasım 2010 Pazar

ROMANYA KİLİSESİNE ŞARAP AYİNLERİ İÇİN 30 BİN DOLARLIK ALTIN ŞARAP KADEHİ GÖNDERECEK


Sibel Can, Ebru Gündeş gibi sanatçıların kuyumcusu Mardinli Altınakar Kuyumculuk Romanya'ya şarap ayinleri için pırlanta taşlı altın kadeh yapacak. Suriyeli bir işadamının da 50 bin dolar değerinde üzeri pırlanta yakut kaplı altın tabanca siparişi verdiğini belirten Altınakar Kuyumculuk ve Mücevherat Yönetim Kurulu Başkanı Abit Malgaz, özel tasarımlara olan ilginin arttığını belirterek, "Altın ölümsüzlüğün simgesi. Parası olanlar kalıcı olsun diye özel tasarımları tercih ediyor" dedi.
Üç kuşaktır kuyumculuk yapan Altınakar Kuyumculuk'un sahibi Abit Malgaz, kuyumculuğun baba mesleği olduğunu dile getirdi. 1965 yılında babasının Mardin'de ilk mağazalarını açtığını,1983 yılında İstanbul'a geldiklerini anlatan Malgaz, özel tasarım ürünlerine daha çok Ortadoğu ülkelerinden talep geldiğini vurgulayarak, "Daha önce Romanya Baş rahibine haç yapmıştık. Bir hafta sonra ise Roma'ya Vatikan'a gidiyorum. Tasarımlarımızı görmek istiyorlar. Eğer beğenirlerse onlara da haç yapacağız" diye konuştu.

7 EMİRLİĞE ALTIN AT ARABASI
Romanya kilisesine şarap ayinleri için 30 bin dolar değerinde altın kadeh tasarladıklarını anlatan Abit Malgaz, "Dünya çapında birşey olacak. Üzeri pırlanta yakut taşlarla süslü. Bizim tasarımlarımızı kimse çalışmıyor" dedi. Ortadoğu ülkelerinden de çeşitli siparişler aldıklarını anlatan Malgaz, Dubaili bir işadamının at arabası siparişi verdiğini ve 7 tane yaptıklarını vurgulayarak, "Her biri 30 bin dolar değerinde. 7 Arap Emirliğine hediye edecek" dedi.

PIRLANTAYA TALEP ARTTI
Altınakar'ın yanısıra pırlanta ithal eden Euro Diamond markasının da sahibi olan Abit Malgaz, dolar kurunun düşük kalması nedeniyle pırlantanın eskisi kadar pahalı olmadığını vurgulayarak şunları söyledi: "Dolar düşük kalınca pırlanta da düşük kalıyor. Pırlanta yüzüklere eskiden kimse elini süremezdi. Şimdi artık müşteriler 500 liraya pırlanta kolyeyi 12 aya varan taksit ile alma imkanına kavuştu. Pırlantaya artan taleple birlikte biz de mağaza sayımızı artırmayı planlıyoruz. Şu anda 7 mağazamız var. 2016 yılına kadar 20 tane mağaza açmayı hedefliyoruz."

Ebru Gündeş pırlantayı seviyor
Sibel Can ve Ebru Gündeş'in devamlı müşterisi olduğunu söyleyen Altınakar Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Abit Malgaz, "Sibel Can Berivan dizisinde bizim takıları taktı. Ebru Gündeş ise genelde pırlantayı sever. Düriye'nin Güğümleri'ne sponsorluk yaptık. Daha önce 'Sıla' tokası ve 'One Minute' kolyesi yapmıştık. En son da Ezel dizisinin oyuncusu Kenan İmirzalıoğlu'na yüzük yaptık" dedi.

Altının onsu 2 bin dolar olur
2011 yılının ilk yarısına kadar altının dünyada ekstra rekorlar kıracağı tahmininde bulunan Altınakar Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Abit Malgaz, "Altının onsu 10-12 sene öncesine göre 300 dolardı, şu anda bin 400 dolarlara geldi. Altının onsu bir iki yıla kadar 2 bin dolar olacak. Çünkü dolar çok ucuz kaldı. Dünya biraz tedirgin. Bir kriz var. Kimse neye yatırım yapacağını bilmiyor. Altın en güvenli araç. Uzun vadeli yatırım yapmak isteyenlere altını tavsiye ediyorum" diye konuştu.
Ayfer ARSLAN

19 Kasım 2010 Cuma

FİNANS DÜNYASININ ÜNLÜ İSİMLERİ NASIL STRES ATIYOR?

Hesap kitap işiyle uğraşmak zor... Dolar ne oldu? FED faizleri yükseltecek mi? Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nda bu ay ne karar alacak? Bütçedeki kredi hedefleri tutacak mı? Haftanın 7 günü bütün bu sorularla kafa yormak, hatta bazen gece yarılarına kadar da yurtdışı piyasaları takip etmek zorunda kalmak oldukça stresli bir iş... Bir de bunlara iş nedeniyle yapılan yurt içi ve yurt dışı seyahatleri de eklersek finans dünyasının profesyonellerinin neredeyse 'Nefes alacak zamanları yok' dersek fazla abartmış olmayız.
Peki bu kadar yoğun iş temposundan, koşuşturmacadan fırsat bulup da boş zaman bulduklarında ne yapıyorlar? İş stresini nasıl atıyorlar? Finans dünyasının önde gelen isimlerine, banka ve sigorta şirketlerinin genel müdürlerine bu soruyu sorduk. Kimi tekneyle denize açılarak haftanın yorgunluğunu atıyor, kimi bahçesinde domates patlıcan yetiştiriyor. Kimisi şarkı söylüyor kimisi de kurşun askerleriyle oynuyor...
Hatta Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Faik Açıkalın'ın hobilere ilişkin ilginç bir saptaması da var: "Hobilere mümkün olduğunca vakit ayırmaya çalışıyorum. İnsan sonuçta hobileri kadar ufkunu açabiliyor. Her bir hobi hayatın küçük bir modeli. Hobide karşılaştığımız şeyler gerçek hayatta karşılacağınız şeyler için çok iyi bir antrenman oluyor aslında. Hobiler kendinizle ve sevdiklerinizle hakikaten kesintisiz paylaşabildiğiniz anlar. O açıdan da önemli bence."

Açıkalın kayak, tenis ve müzikle rahatlıyor
Üniversite yıllarında kayak takımında olan Yapı Kredi Genel Müdürü Faik Açıkalın, "Hocalık da yapıyordum. Teniste de turnuvalara giriyorum. Ayrıca yelken var. Hobilere mümkün olduğunca vakit ayırmaya çalışıyorum. Akşam eve gittiğimde kızım ya uyumuş oluyor. Ya da uyumak üzere oluyor. Oğlum ödevlerle uğraşıyor. Hobiler için bir araya geldiğinizde o sizin için ailenizle kesintisiz geçirilen 24 saatler demek. O açıdan hobiler önemli. Müzikle de ilgiliyim. Elektrogitar dersleri alıyorum. Etrafı telef etmemek için kulaklıkla çalıyorum! Çalmak gibi bir iddiam yok. Sadece biraz tıngırdatsam bana yetecek" diyor.

Özince stresini toprak ve tekne gezisi ile atıyor
İstanbul'da Zekeriyaköy'de bahçeli müstakil bir evde oturan İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince stresini toprakla uğraşarak atıyor ve tekneyle denize açılmayı seviyor. Bahçesinde sebze meyve yetiştirerek günün bütün yorgunluğunu üzerinden attığını söyleyen Özince, "Doğa en büyük tutkum Boş zamanlarında toprakla uğraşmaktan, balık tutmaktan, kedi, köpek gibi hayvanları beslemekten büyük keyif alıyorum. Okumayı çok seviyorum. Seyahatlerimde mutlaka bir kitap bitirmeye çalışıyorum" diyor.

Akkurt boş zaman bulunca kitap okuyor
Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt çok yoğun bir iş temposuna sahip. Akkurt bu kadar yoğunluk arasında "İşimi doğru yapmak. Çalışanlarımın mutlu olması. Akşam kafanızı yastığa huzur içinde koyabilyorsanız en büyük dinlenme odur" derken, "Peki hiç boş zamanınız yok mu? Genelde boş zamanlarınızda ne yaparsınız?"diye sorunca ise, "Uçaklarda bazen boş zamanım oluyor! Daha fazla kitap okumaya çalışıyorum" yanıtını veriyor.

Mehmet Sönmez yaylaya çıkıyor
Eurobank Tekfen Genel Müdürü Mehmet Sönmez
iş hayatının yoğunluğuna rağmen haftada en az iki defa spor salonuna gitmeyi ihmal etmiyor. Sabah 06.30'da kalkıp 1.5 saat spor yapan Sönmez'i rahatlatan şeyler şunlar: "1.5 saat spor yaparım saat 06.30'da. 1.5 saatlık terleme ve vücudun her kasını çalıştıran spor benim bomba gibi olmamı sağlıyor. Doğayı çok seviyorum. Özellikle Türkiye'de görmediğim yer kalmadı. Özellikle Gümüşhane yaylaları, Trabzon yaylaları.. Kars, Mardin, Antakya, Eskişehir, GAP, Urfa yöresel ve kültürel etkinlikleri çok seviyorum. Ben doğa anlamında gezmeyi çok seviyorum."

Hakan Ateş denize tutkun!
Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş
denize tutkun bankacılardan birisi. Boş zamanlarında tekneyle denize açılmayı seven Ateş, yoğunluktan şu sıralar çok fazla spora vakit bulamadığını belirtse de aslında aletli jimnastikte lisanslı eski bir sporcu. Ateş, "Aletli jimnastikte Türkiye birinciliğim var. Kule tramplen de atladım. Kule tramplen de de çok başarılı sporcuydum. Fakat sonra tabii okul, radyo televizyon deyince biraz da yaş geçince haliyle geride kalıyor. Ama hala ilgiyle izlerim" diyor. Ateş'in bir başka yeteneği ise tiyatro. 10 yaşında TRT Çocuk Saati programının kadrosuna katılan Ateş, üniversite yıllarında çeşitli dizilerde seslendirme yapmış. "Oyunculuk hep kalbimde" diyen Ateş stresli dönemlerde tiyatroyla rahatladığını belirtiyor.

Kurşun asker ve çizgi roman koleksiyonu var
Garanti Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Cüneyt Sezgin
herşeyden önce iyi bir okur olduğunu ifade ediyor. Kurşun asker ve çizgi roman koleksiyonu olan Sezgin, "Her ikisi de çocukluk aşklarım diyebiliriz. Koleksiyon derken, bunları sadece almak ve biriktirmek değil, üzerlerinde derinleşip, arşiv tutmak ve bunlarla ilgili okumak, bilgimi derinleştirmek en büyük meraklarımdan. Hayatımı zenginleştiriyor. Koleksiyonumda 13.000 e yaklaşan çizgi romanım ve 1.400 civarında kurşun askerim var" diyor.

Su insanın üzerindeki negatif enerjiyi alıyor
Sorumlulukları nedeniyle neredeyse haftanın 7 günü çalışmak zorunda kaldığını anlatan Bank Asya Genel Müdürü Cemil Özdemir, boş zamanlarında neler yaptığını şöyle aktarıyor: "Çok yoğun çalıştığımız için boş zaman bulmak hakikaten mümkün değil. Ancak son zamanlarda yüzmeye başladım. En iyi o şekilde iş stresinden uzaklaşıyorum. Su insanın üzerindeki negatif enerjiyi alıyor. Yürüyüşü severim. Zekeriyaköy'de oturuyorum, Belgrad ormanları yakın. Vakit buldukça kaçıp orada yürüyüş yapıyorum. Yanıma bir oyuncu bulursam tenis oynuyorum."

Meral Eredenk'in 10 parmağında 10 marifet
"10 parmağında 10 marifet var" sözü Avivasa Genel Müdürü Meral Eredenk için biçilmiş kaftan! Boş zamanlarında stres atmak için sörf yapan Eredenk, şimdi de yelkene merak sarmış. Her yıl yeni bir şey öğrenmeyi kendisine hedef olarak koyan Eredenk, iki yıldır da motosiklet kullanıyor. "Bir an önce yapmam gereken bungee jumping ve rafting var" diyen Eredenk, hobilerini anlatırken aslında hayat felsefesinin de ipuçlarını veriyor: "Ben şuna inanıyorum: Beyin vücudu istediği yöne çekme konusunda bir güce sahip. 'Bunları yapamam. Ya, bu yaştan sonra motosiklete mi binilir?' diye beyni yönlendirirsen vücudun da öyle reaksiyon veriyor. Ama 'Şimdi binmeyeceğim de, ne zaman bineceğim?' dediğin zaman beyin ona göre reaksiyon veriyor. Beyin ne düşünürse onu çağırıyor."

Kimi yüzüyor, kimi tekne kullanıyor, kimi şarkı söylüyor...

------------------------------------------------------------------------
*İMKB Başkanı Hüseyin Erkan: Basketbol oynuyor, kitap okuyor, sinemaya gidiyor.
*İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince: Toprakla uğraşıyor. Tekne kullanıyor. Kitap okuyor.
*Yapı Kredi Genel Müdürü Faik Açıkalın: Kayak yapıyor. Gitar çalıyor. Tenis oynuyor.
*Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt: Çok fazla boş zaman bulamıyor. Bol bol kitap okumaya çalışıyor.
*Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş: En büyük tutkusu deniz. Tekneyle denize açarak rahatlıyor.
*Eurobank Tekfen Genel Müdürü Mehmet Sönmez: Haftada iki gün düzenli spor yapıyor. Doğa ve kültür turlarına katılmayı seviyor.
*Aktifbank Genel Müdürü Önder Halisdemir: Tekne ve özellikle vapurla gezmekten büyük keyif alıyor. Arada tenis oynuyor.
*Garanti Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Cüneyt Sezgin: Kurşun asker ve çizgi roman koleksiyonu var.
*Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras: Boş vakit buldukça spor yapıyor, kitap okuyor. Tenis ve yelken sporuyla ilgileniyor.
*İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Aykut Demiray: Kitap okuyor ve DVD izliyor.Ayrıca doğa yürüyüşleri ve sokak köpekleriyle ilgilenmek de onu rahatlatıyor.
*Kuveyt Türk Genel Müdürü Ufuk Uyan: Toprakla uğraşmayı seviyor. Boş zamanlarında yürüyüş yapmayı ve kitap okumayı tercih ediyor. Aynı zamanda şiir yazıyor.
*Avivasa Genel Müdürü Meral Eredenk: Sörf, yelken, ralli, motosiklet en büyük tutkusu. Ayrıca kitap yazıyor.
*Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mustafa Su: Müziği çok seviyor. Çalışanlardan oluşan orkestranın solistliğini yapıyor. Tom Jones, Franks Sinatra, Elvis Presley şarkıları söylüyor.

15 Kasım 2010 Pazartesi

HANGİ BORÇLAR YENİDEN YAPILANDIRMADAN YARARLANACAK?

Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Ali Babacan, kamu alacaklarının yeniden yapılanmasına ilişkin yasa tasarısının ayrıntılarını açıkladı. Buna göre vatandaşların kamuya olan borçlarına 36 ayda 18 taksitte ödeme imkanı getiriliyor. Ayrıca isteyenler vergi borçlarını kredi kartına taksitle de ödeyebilecek.

HANGİ BORÇLARA AF GELİYOR?
Vergi ve cezaları, gümrük vergileri, SGK primleri, bazı harç ve alacaklar, belediyelerin su ve atık alacakları, TRT'nin elektrik payı ve bandrol alacakları, TEDAŞ'ın elektrik alacakları tasarı kapsamında. Yedi özel elektrik dağıtım şirketi de tasarı kapsamına girdi. Yurt-Kur'un öğrenim kredisi alacakları, KOSGEB'in alacakları, oda ve borsaların aidat borçları, organize sanayi bölgelerinin elektrik, su doğalgaz alacakları da aftan yararlanacak.

HANGİ TARİHDEN İTİBAREN GEÇERLİ OLACAK?
Vergi alacaklarında 31 Temmuz 2010'dan önceki dönem geçerli olacak. SGK primleri açısından Haziran 2010'dan önceki dönem geçerli olacak. Emlak vergisi, çevre temizlik vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, elektrik ve su alacakları açısından 31 Temmuz 2010'dan önce ödenmesi gerekenler kapsamda olacak.

GECİKME ZAMMI ALINMAYACAK

- Ana borç yerinde duracak. Temel alacaklarda vergi ve sigorta primlerinde herhangi bir indirim olmayacak.
- Yapılandırma kapsamındaki borçların gecikme zammı alınmayacak.

- Kesinleşmiş vergi affının ödenmesi halinde cezası silinecek.
- Eğer bu inceleme sonucunda çıkan vergi ve ceza ile ilgili olarak konu yargıya intikal etmiş ise bunun yargı aşamasındaki safhasına göre vergi affının ve cezanın bir kısmından vazgeçilmesi söz konusu olacak.


NEREYE BAŞVURU YAPILACAK?
- İlk olarak matrah arıtımı için beyanname hazırlanması gerekiyor.
- Kesinleşmiş vergi borcu taksitlendirilecekse bu borçlarına ilişkin bir liste hazırlanacak.
- Borçlar tespit edilecek ve borç yeni hesaplanan faize göre bir ödeme planı çıkarılacak.
- Borçlar, bu kapsama göre ödenecek.
- İtilaflı olanlar için ise yeni bir başvuru gerekebilir.
- Her birim için ayrı bir başvuru söz konusu olacak.

"EMEKLİLİK GELİR PLANI" İLE DÜZENLİ MAAŞ İMKANI

AvivaSA Emeklilik ve Hayat, emekliliğe hak kazanan müşterilerine "Emeklilik Gelir Planı" ile yeni bir seçenek daha sunuyor. Emekliliği hak eden katılımcılar bugüne kadar birikimini sistemden geri alma veya emekliliğini erteleyerek sistemde kalmaya devam ederken; Emeklilik Gelir Planı ile birikimlerini maaş gibi alarak geri kalan birikiminin seçtiği fonlarda değerlendirilebilecek.
AvivaSA CEO'su Meral Eredenk, bireysel emekliliğin temel amacının kişilerin refah düzeyini bir ömür boyu korumak olduğunu vurgulayarak "Bugün Türkiye'de ortalama yaşam süresi 70-75 yaş arasında. Bu da 56 yaşında emekli olan birinin yaklaşık 20 yıl daha düzenli bir gelire ihtiyaç duyacağı anlamına geliyor. Birikimlerin programlı olarak tüketilmesi sayesinde müşterilerimiz söz konusu süre boyunca hem düzenli bir gelire sahip olacak hem de Emeklilik Gelir Planı'nın içerdiği özelliklerle enflasyon gibi ekonominin yıpratıcı etkilerinden korunacak" dedi.
AvivaSA'nın Emeklilik Gelir Planı; katılımcının sistemden çıkmadan, birikiminin kendi belirlediği kısmını aylık, 3 aylık, 6 aylık veya yıllık dönemlerde maaş gibi almasına olanak tanıyor. Bu plan sayesinde birikiminin kalan kısmı ise emeklilik yatırım fonlarında değerlendirilmeye devam ediyor. Katılımcılar maaşlarını sabit ödeme, enflasyona endeksli artan şekilde ya da fonların getirisi doğrultusunda değişen ödeme seçenekleriyle de alabiliyor.

BANKACILIKTA FARK YARATACAK FİKİRLER ARANIYOR

TEB bankacılık sektöründe fark yaratacak fikirler arıyor. Finans sektörüne ilgi duyanların yenilikçi ve yaratıcı yönlerini ortaya koyabilecekleri geleneksel “TEB Akıl Fikir Yarışması”nın 4.’sü başladı. Üniversite öğrencilerinin, yeni mezunların ve TEB müşterilerinin 31 Aralık tarihine kadar katılabileceği yarışmada birinci olacak öğrenci veya genç profesyonele 15 bin TL ödül ile Bahçeşehir Üniversitesi’nden MBA bursu, TEB müşterisine ise Fransa Açık Tenis Turnuvası, Roland Garros’a katılım bileti ile 15 bin TL ödül verilecek.
Bankacılık sektörü için yenilikçi fikirler olanları http://www.icatcikar.com/ adresinden yarışmaya katılabilir.

BOL KESEDEN TAKSİT DÖNEMİ SONA ERİYOR

'Taksitçi' kart ile taksit yapmayan eczane, kuaför ve hastane gibi işyerlerinde taksit imkanı sunan Yapı Kredi Kredi Kartları Pazarlama Direktörü Serkan Ülgen önümüzdeki dönemde kar marjlarının daralması nedeniyle ekstra taksit döneminin kapanacağını söyledi. Yılbaşında yüzde 3'lerin üzerinde olan kredi kartı faizlerinin şu anda yüzde 2.44'lere kadar gerilediğini belirten Ülgen, "Artı 4 taksitleri bankalar hep cebinden fonladı. Kar marjlarının daraldığı ortamda bunun sürdürülmesi mümkün değil. Önümüzdeki dönemde ekstra taksit isteyen vade farkına katlanacak" dedi.
Yapı Kredi Kredi Kartları Pazarlama Direktörü Serkan Ülgen ile hem Taksitçi Kart'ın özelliklerini, hem de kart pazarındaki son gelişmeleri konuştuk.
-Taksitçi kartı tasarlamak nereden aklınıza geldi, zaten her yerde taksit yok mu?
Taksitlendirme kredi kartında en çok talep gören özelliklerden birisi. Tüketici hangi kartlar daha fazla taksit obsiyonu veriyor, en çok noktada taksit sunuyorsa onu tercih ediyor. Toplam kredi kartı cirosunun ise yaklaşık yüzde 25'i taksitli harcamalardan geçiyor. Çünkü her yerde taksit yok. Hastane, restoran, kuaför, eczane gibi taksit imkanı olmayan yerlerde bu kart ile taksit fırsatı sunuyoruz. Amacımız; müşterinin gücünü artırmak adına istediği zaman takside ulaşma obsiyonunu vermek. Bu kartı herkes alabiliyor. Bir sınırlama yok. Hastane, restoran gibi yerlerde zaman zaman yüksek montanlı harcama ihtiyacı ortaya çıkabiliyor. İşte burada artık taksit devreye girecek.

'TAKSİTÇİ' İLE MİKRO KREDİ AÇIYORUZ
Ne kadarlık harcamaya taksit yapacaksınız? Bunun tüketiciye maliyeti var mı?
100 lira üzerinde kart kullanıldığında direkt üçe bölüyor. Şu an müşteri talebine göre artırma talebimiz var. Zaman içerisinde farklı taksit obsiyonları gelebilir. 250 liraya kadar 5.99 lira masraf alıyoruz. 250 liranın üzerindeyse tutarın yüzde 2.5'u kadar işlem ücreti alınıyor.

-Diğer taksitli işlemlerde herhangi bir komisyon alınmıyor...
Çünkü taksitçi kartın amacı taksit yapmak istemeyen üye işyerlerinde müşteriye obsiyon sunmak. Bugün diyelim siz yurtdışına çıktınız bir otel ödemesi yapacaksınız ve 1000 lira tuttu. Ödemeyi bu kartla yaparsanız direkt üçe bölüyor. Siz üç taksitte ödüyorsunuz ama benim ertesi gün üye işyerine ödemeyi yapmam gerekiyor. Fonlama maliyeti olarak da bunun maliyeti müşteriye yansıtılıyor. Biz bir anlamda müşteriye mikro kredi açıyoruz. Veya hastanede 5 bin liralık masrafınız oldu, bir ayda bu kadar ödeme gücünüz yok. Ne yapacaksınız gidip bankadan tüketici kredi çekebilirsiniz. 12 taksitle ödeyebilirsiniz. Bu kartla üçe bölünüyor. Biz müşteriye fiks bir ücret karşılığı dosya ücreti yok sigortası yok ödemesini üçe bölme şansı veriyoruz.

-Taksitçi kart ile kaç kişiye ulaşmayı hedefliyorsunuz?
Başvuru adetlerimiz beklentilerimizin üzerinde gidiyor. Hedefimiz 2011 sonunda 350 bin karta ulaşmak. Tahminimiz bu sayının üzerine çıkmak.

12 taksit isteyen bedelini ödeyecek
-Taksitli alışverişte vade farkına kim karar veriyor? Üye işyeri mi, banka mı?
Satışı yönlendiren üye işyeri. Biz bu obsiyonu istisnasız herkese açıyoruz. İsteyen üye işyeri kullanıyor. Ancak mobilya ve beyaz eşyada vade farkı etkin çalışıyor ama onlarda da çok fazla yayılmadı. Ama önümüzdeki döneme bakarsanız bana göre bu iş yaygınlaşacak. Çünkü bankaların verebilecekleri taksitler azalmaya başlayacak. Çünkü Merkez Bankası'nın faiz politikasını görüyorsunuz. İki sene önce yüzde 4'ler, bu yıl başında yüzde 3'lerin üzerinde olan kart faizleri şu anda yüzde 2.44'lere geriledi.
Fonlama maliyetleri ise bu kadar hızlı azalmıyor. Bankaların kart üzerinden elde edebileceği karlar çok daralıyor. Hatta kart işinden bugün birçok banka para kazanmıyor. Gerçekten kart işinin geleceği zorlanmaya başladı. Dolayısıyla bankaların bu operasyonları sürdürebilmesi için sunduğu ekstra taksitleri sınırlaması gerekecek. Artı 4 taksitleri bankalar cebinden fonladı. Kar marjlarının daraldığı ortamda bunların sürdürülmesi mümkün olmayacak. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde taksit sayısı azalacak. Bu da vade farklı taksitli satışı tetikleyecek. Müşteri bedelini ödeyerek o takside sahip olacak. Hala 3-5 taksitte sorun olmayacak ama müşteriler 12 taksit veya 12'nin üzerine çıkmak istiyorsa bedelini ödemek zorunda kalacak.

Ortalama taksit 5-6 ay
-Kartlı harcamalarda taksit ortalaması nedir?
Ortalama taksit 5 ile 6 ay arasında değişiyor. Ama döneme, bankaya göre değişir. En fazla taksit sayısı beyaz eşya ve mobilya sektöründe. Taksitin kartlı harcamalardaki payı yüzde yüzde 25.


2011'de yüzde 15-17 büyürüz
-Yapı Kredi Bankası olarak kredi kartlarında 2011 yılı planlarınız?
Bugün bizim 7 milyon kartımız var. Sektörün kart cirosu olarak yaklaşık yüzde 15 ile yüzde 17 arasında büyümesini öngörüyoruz. Biz de o civarda büyümeyi öngörüyoruz. 2010 sonunda 50 milyar liraya yakın bir ciro yapıyor olacağız. Bu ciro büyüyerek gelecek sene ilerleyecek. Rekabetçi olmaya her anlamda devam edeceğiz. Kart sayısı olarak 2011'de yüzde 5 civarında bir büyüme bekliyoruz.

Krizde tahsilatta zorlanan toptancı POS'a saldırdı
-Sektör kart sayısında eskisi kadar hızlı büyümüyor...
Sektör kart sayısında ister istemez yavaş yavaş doygunluğa ulaştı. Ciro kadar kart sayısının büyümesini beklememek lazım ama kart olarak kart kabul eden nokta sayısı da artıyor. Gün geçtikçe kartlı işlem yapan üye işyeri sayısı da artıyor. Kredi kartını kabul etmek istemeyen sektörler de kartlı satışlara başladı. Örneğin toptancılar. Çünkü kredi riskini üzerinden atıyorlar. Karşı tarafa mal sattığında çek senet yapacağına dolayısıyla bir risk üstlenmek yerine kartla yaptığı zaman minimal bir maliyetle riskini aslında bankaya satmış oluyor. Bu bakış açışı artık pek çok sektöre yayılıyor. Özellikle 2009 yılında krizle birlikte tahsilatta zorlanan birçok firma bizden POS talep etti ve kartlı satış yapmaya başladı. Devlet ödemelerinde gözlemleniyor. Bundan üç dört sene önce belediyelerde devlet hastanelerinde POS göremezdiniz. Birçok yerde taksit yapılıyor. Örneğin yakın zamanda SSK prim ödemeleri taksitle ödenmeye başlayacak. Çünkü kamuda da tahsilat sorunu var. Herkes tahsilatı hızlandırmak amacıyla bu sistemden yararlanmak istiyor. Şu anda toplam tüketici harcamaların yüzde 30'u kartlı ürünlerden geçiyor.

-Kriz döneminde sizden ekstra kaç işyeri POS talep etti?
410 bin civarında POS, 300 bine yakın üye işyerimiz var. En geniş network bizde. Birçok toptancı dediğimiz zaman 3 bin civarında bir toptancı var. Bunlardan talepler gelmeye başladı. Eskiden kart kabul etmeyen eczane, kuaför ve doktorlar kartın çok sorulması ve tercih edilmesinden dolayı kriz döneminde nakit sıkıntısı artınca yaygınlaştı.

Ayfer ARSLAN

13 Kasım 2010 Cumartesi

YAPI KREDİ KONUŞAN ATM VE POS ÇIKARDI!

Yapı Kredi, görme engellilerin kullanımı için Türkiye’nin ilk konuşan ATM’sini ve POS’unu hizmete sunuyor.
Bankanın 2008’de başlattığı “ Engelsiz Bankacılık Programı”kapsamında görmeyen veya görme güçlüğü olan müşteriler için sesli işlem yapma özelliği de olan ilk ATM, pilot bölge olarak seçilen Kadıköy Rıhtım Şubesi’nde hizmete girerken, dünya çapında ilk kez uygulanan Konuşan POS’lar ise 50 noktada kurulacak.
Yapı Kredi’nin sosyal sorumluluk yaklaşımını bankacılık hizmetleriyle birleştiren bu uygulamalar ilk olarak 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde kullanılmaya başlanacak. Konuşan ATM’ler Yapı Kredi müşterisi olsun veya olmasın görme engelli tüm banka kartı müşterilerinin para çekme ve bakiye inceleme işlemlerini yapmalarını kolaylaştırırken, POS’lar ise yine sesli yönlendirmelerle görme engellilere kredi kartı işlemlerinde kolaylık sağlayacak.

EMLAK GYO'NUN HALKA ARZINDA GERİ SAYIM BAŞLADI

Türkiye’nin gayrimenkul devi Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.’nin (GYO) halka arzında sona doğru yaklaşılıyor.
Halka arz sonrası sermayesinin yüzde 25’ini halka arz etmeye hazırlanan Emlak Konut GYO için 23-24 Kasım tarihlerinde kesin talepler toplanacak. Hisselerin yüzde 20’si yurt içi bireysel, yüzde 10 yurt içi kurumsal, yüzde 70’i de yurtdışı kurumsal yatırımcılara satışa sunulurken, halka arz fiyat aralığı ise 1,60-2,15olarak belirlendi.

12 Kasım 2010 Cuma

ŞEKERBANK YIL SONUNA KADAR 6 ŞUBE AÇACAK

Şekerbank ilk 9 aylık konsolide olmayan finansal tablolarını açıkladı. Aktif büyüklüğünü 10.7 milyar TL’ye ulaştıran Şekerbank, böylece bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 25 büyüdü. Bankanın ilk dokuz aylık net karı 104 milyon TL olup 3. çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 33 artışla 35 milyon TL net kar elde etti. Bankanın mali tablolarına ilişkin değerlendirmede bulunan Şekerbank Genel Müdürü Meriç Uluşahin, Şekerbank’ın istikrarlı büyüme çizgisini, şube ağını genişleterek de desteklediklerini belirtti. Uluşahin, “Bu yıl, Ilgın, Ortaca, Esenyurt, Mustafakemalpaşa gibi merkez dışı bölgelerde 4 yeni şube açtık. Yıl sonuna kadar yine bu paralelde 6 şubemiz daha açılacak ve 2012’de Anadolu genelindeki yaygınlık gücümüzü daha da artıracak yeni noktalarla şube sayımızı 300’e çıkaracağız" dedi.

YAPI KREDİ İLK DOKUZ AYDA 1.8 MİLYAR TL KAR ETTİ

Yapı Kredi, 30 Eylül 2010 tarihli konsolide finansal tablolarına göre yılın ilk dokuz ayında 1 milyar 870 milyon TL net kar elde etti. Yapı Kredi, üçüncü çeyrekte 699 milyon TL kar ederek net karını bir önceki çeyreğe göre yüzde 15 oranında artırdı. 2009'un aynı dönemine göre net karını yüzde 46 artıran bankanın özsermaye karlılığı yüzde 29.8, aktif karlılığı ise yüzde 3.04 olarak gerçekleşti. Sermaye Yeterlilik Rasyosu banka bazında yüzde 16.9, grup bazında ise yüzde 16 oldu.
Konuyla ilgili açıklama yapan Yapı Kredi Murahhas Azası ve Genel Müdürü Faik Açıkalın, 'Akıllı Büyüme' stratejilerine uygun biçimde Yapı Kredi'nin yoluna devam ettiğini söyledi. Artan ticari verimlilik, kontrollü gider yönetimi ve sektör ortalamasının üzerinde gerçekleşen kredi büyümesi neticesinde Yapı Kredi'nin 2009'un aynı dönemine göre net karını yüzde 46 gibi yüksek bir oranda artırma başarısını gösterdiğini belirten Açıkalın, hem kredi hem mevduat alanında sektör üzerinde bir büyüme gerçekleştirdiklerini söyledi.

DENİZBANK'IN ÖZKAYNAKLARI YÜZDE 16 BÜYÜDÜ

Denizbank ilk dokuz aylık bilanço sonuçlarını açıkladı. Banka konsolide aktiflerini 2009 yıl sonuna göre yüzde 17 artırarak 30 milyar 295 milyon TL’ye çıkartırken, ilk dokuz ayda net 450 milyon lira kar elde etti. Bankanın sözkonusu dönemde konsolide özkaynakları bir yıl öncesine göre yüzde 22, yıl sonuna göre yüzde 16 büyüyerek 3 milyar 445 milyon TL’ye çıktı. Banka'nın konsolide sermaye yeterlilik rasyosu ise yüzde 15.89 olarak gerçekleşti.
DenizBank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş bu başarıda, DenizBank’a özel çözümlerin önemli etkisinin olduğunu belirterek DenizBank'ın genişleyen hizmet ağı ile özellikle kredi kartı, ticari, işletme ve bireysel segmenti kredileri dahil olmak üzere bütün segmentlerdeki kredilerini artırdığını vurguladı. Ateş, "Türkiye’nin taşıdığı büyük potansiyelin daha etkin ve etkili biçimde değerlendirilmesi için kullandırılan projeli yatırım kredileri ile birlikte tarım sektörüne verilen toplam kredi tutarı da 1 milyar 736 milyon TL’ye ulaştı. DenizBank, tarım sektörüne yaptığı yatırımlar ve üreticilere tanıdığı olanaklarla tarım kredilerinde özel bankalar arasındaki liderliğini 2010 yılının ilk 9 ayında da sürdürdü. Banka, sektörlere özel olarak tasarladığı ürünlerle KOBİ’lere verdiği desteğe devam etti ve müşterilerine sunduğu avantajlı kredi olanakları ile işletme kredilerini de 3 milyar TL’nin üzerine çıkardı" diye konuştu.

AKBANK'IN 9 AYLIK KARI 2.3 MİLYAR LİRA

Akbank ilk 9 ayda konsolide olarak net 2 milyar 288 milyon lira kar etti. olarak gerçekleş ’ın TL kredileri sektör ortalamasının üstünde bir büyümeyle yüzde 27,7 artarak 30,7 milyar TL’ye yükseldi. Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt, Türk ekonomisi ve reel sektörüne destek olmayı sürdürdüklerini belirterek, "Bu yılın ilk 9 ayında sadece dış borçlanma ile ekonomimiz için sağladığımız finansman kaynağı 4,1 milyar dolar oldu. Temmuz ayında gerçekleştirdiğimiz 1 milyar dolar tutarındaki Eurobond ihracı ile Türkiye’de Hazine’den sonra özel sektörde ilk doğrudan Eurobond ihracını gerçekleştirdik. Sağladığımız kaynağı Türk ekonomisinin hedeflediği atılımları gerçekleştirmesini hızlandıracak büyük projelerin finansmanına aktarmayı planlıyoruz. Aynı dönemde yüzde 19,3’lük bir artışla 53,2 milyar TL’ye ulaşan toplam kredi büyüklüğümüz, bu konudaki politikamızın en önemli göstergesini oluşturuyor" dedi.

FİNANSBANK'IN YÜZDE 20'Sİ HALKA AÇILACAK

Finansbank'ın ilk dokuz aylık karı yüzde 28 artışla 560 milyon lira olarak gerçekleşti. Finansbank’ın üçüncü çeyrek kârı ise bir önceki çeyreğe göre yüzde 9 oranında artış göstererek 216 milyon TL oldu. Sermaye Yeterliliği Rasyosu da bu dönemde yüzde 17 olarak gerçekleşti. Toplam kredileri yüzde 21 artarak 23.1 milyar TL’ye ulaşan Finansbank’ın, toplam aktifleri yüzde 16 artışla 33.9 milyar TL’ye, müşteri mevduatı ise yüzde 7 artış ile 20.1 milyar TL’ye ulaştı. Özkaynakları da yüzde 19’luk artış ile 4.3 milyar TL oldu.

6 BANKA GÖREVLENDİRİLDİ
Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras, bankanın bu dönemde göstermiş olduğu başarılı finansal sonuçlarından memnun olduklarını açıkladı. Aras, önümüzdeki dönemde bankanın yaklaşık yüzde 20 payını oluşturan hissesinin halka arzı için NBG tarafından 6 bankanın görevlendirildiğini ve bu büyük halka arzın en kısa sürede sermaye artırımı ve ortak satışı yöntemi ile yapılacağını belirtti. Halka arz sonrası güçlenen sermaye yapısının, büyüyen Türkiye ekonomisinde Finansbank’ın da önümüzdeki dönemde büyümesine ve reel sektörü desteklemeye devam etmesine olanak sağlayacağını bildirdi.

İŞ BANKASI'NIN 9 AYLIK KONSOLİDE NET KARI 2.4 MİLYAR TL

İş Bankası'nın dokuz aylık konsolide net kârı 2 milyar 440 milyon TL oldu. Geçen yılın aynı dönemine göre karını yüzde 21 oranında artıran İş Bankası'nın konsolide aktif büyüklüğü ise 141 milyar 486 milyon TL'ye ulaştı. İş Bankası, bu dönemde kredilerini yüzde 19 oranında artırarak 62 milyar 895 milyon TL'ye yükseltti. Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, yılın ilk dokuz ayına ilişkin sonuçlarla ilgili yaptığı yazılı açıklamada; "Gerek aktif büyüklüğünde gerekse kârlılıkta sergilenen söz konusu yüksek performans, Banka'nın risk yönetimi ve kârlılık prensiplerine dayalı sağlıklı büyüme stratejisini başarılı şekilde uyguladığına işaret ederken, ulaştığımız 17,5 milyar TL'lik özkaynak büyüklüğü ise bölgesel etkinliğimizi artırmaktadır" dedi.

BANKACILAR KKDF ARTIŞININ YENİ KREDİLERE UYGULANMASI İÇİN HÜKÜMETE BAŞVURU YAPACAK

KKDF artışının eski kredilere de uygulanması bankacılık sektörünü rahatsız ediyor. Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Genel Sekreteri Ekrem Keskin, KKDF'nin yükseltilmesi ve geriye yönelik uygulanmasının, bankalar ile müşterileri arasında ihtilaflara ve sorunlara neden olduğunu söyledi. Keskin, uygulamanın Bakanlar Kurulu Kararı'nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılan kredilere uygulanması için hükümete başvuru yapılması husususun Yönetim Kurulu tarafından değerlendirileceğini açıkladı.

MERKEZ ZORUNLU KARŞILIKLARI 50 BAZ PUAN ARTIRDI

Merkez Bankası, zorunlu karşılık oranını TL'de 0,50 puan artırdı. Buna göre, zorunlu karşılık oranları Türk parası yükümlülüklerinde yüzde 6 olarak değiştirildi. Zorunlu karşılık oranları bundan önce TL yükümlülüklerinde yüzde 5,5 seviyesindeydi. Yabancı para yükümlülüklerde yüzde 11 olan zorunlu karşılık oranları ise değiştirilmedi.

GECELİK BORÇLANMA FAİZİ 4 PUAN İNDİRİLDİ

İş Yatırım Ekonomisti Burcu Ünüvar:
Dün gerçekleştirilen Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, Merkez Bankası (MB) politika faiz oranlarını değiştirmeyerek, piyasa beklentisine uygun davrandı. Böylece teknik faiz değişikliği sonrasında politika faizi olarak belirlenen bir hafta vadeli repo ihale faizi yüzde 7 seviyesinde sabit tutuldu.
Gecelik borçlanma faizinde indirim bekleniyordu. Ancak MB’nin 400 puanlık indirim kararı (gecelik borçlanma faizi %5,75’ten %1,75’e indirildi), beklentilere göre çok daha keskin bir resim çiziyor. Bu adımla MB, bankalar arası piyasadaki etkinliği arttırma konusundaki tavrını keskinleştiriyor.
Enflasyon cephesinde MB’nin çekirdek göstergelere olan inancı devam ediyor. Kasım ayı içerisinde olmasa da, önümüzdeki dönemde gıda fiyatlarından aşağı yönlü bir düzeltme gelmesini bekliyoruz. 2011’in başında baz yılı etkisinin de devreye girmesiyle birlikte yıllık enflasyon rakamlarında düşüş görebiliriz. Bu da son dönemde bozulan beklentileri aşağı çekebilir.
Ancak iç talepteki canlanmanın arttırdığı fiyatlandırma kuvveti ve yükselen emtia fiyatlarının, enflasyon açısından risk oluşturduğunu düşünmeye devam ediyoruz. Bu nedenle de, enflasyon konusunda MB ile aynı görüşte değiliz ve enflasyon riskinin artarak karşımıza çıkmasını bekliyoruz.
Büyüme cephesinde MB’nin sözcükleri değiştirmemek konusundaki kararı dikkat çekse de, kredi büyümesinin yakından takip edildiği gözlerden kaçmıyor. MB’nin bu sabah gelen TL mevduatta zorunlu karşılıkları arttırma kararı da, kredi kanallarını yakından takip ettiğinin bir göstergesi.
Faiz dışı para politikası araçlarını öncelikli olarak kullanma konusunda ısrarlı olan MB, önümüzdeki aylarda zorunlu karşılık oranlarında artışlara kademeli olarak devam edecektir. Kısa vadede, 1 hafta vadeli fonlamanın azaltıldığı görebiliriz. MB’nin çıkış stratejisini yıl sonuna kadar tamamlama kararı devam ediyor. Nitekim MB’nin piyasa faizlerinde her iki yönde geçici dalgalanmalara izin verebileceğini belirtmesi de, bu görüşü destekliyor.
Fiyat istikrarı hedefi ile kıyaslandığında, finansal istikrar için faizlerin bir miktar daha yukarıda oluşması gerekebilir. Bu riski almak istemeyen MB, pro-aktif davranarak şimdiden finansal istikrar konusunda uyarılarda bulunuyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde MB’nin finansal koşulları ve bankacılık sektörünü yakından takip etmeyi sürdürmesini bekliyoruz.
Enflasyon konusunda MB’den daha endişeliyiz. Bu nedenle, faiz arttırımlarının 2011 yılının ikinci çeyreğinde başlayacağını düşünmeye devam ediyoruz.

KUR SAVAŞLARINDA YENİ CEPHE AÇILDI

ABD Merkez Bankası FED'in kendi ekonomisini toparlamak için 600 milyar dolarlık tahvil alımı yoluyla parasal genişlemeye gideceğini duyurması ve zayıf dolar politikası kur savaşlarını tetikledi. Son olarak Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın 'FED'in karşılıksız para basarak yeni programlar uygulamasıkabul edilemez. Biz buna daha fazla 'evet' diyemeyiz' açıklaması gözleri bir anda Türkiye'ye çevirdi. Uzmanlar 'ABD ile Çin, Rusya ve Almanya gibi ülkeleri karşı karşıya getiren 'kur savaşları'na Türkiye'de dahil oldu' yorumunu yapıyorlar.
Kur savaşlarının başlangıcı küresel krizin patlak verdiği 2008-2009 dönemine kadar uzanıyor. FED'in kriz döneminde 1.8 trilyon dolarlık varlık alımı gerçekleştirmesi (yani piyasaya para sürmesi) doların hızla değer kaybına yol açtı. Bu durum ise tüm dünyanın tepkisini çekti.

SICAK PARA HIZLANDI
Çünkü dolardaki değer kaybı bir taraftan hammadde fiyatlarını yükseltirken, bir taraftan da Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere sıcak para girişi hızlandı. En önemlisi ise dolara karşı para birimleri değerlenen Çin, Almanya ve Türkiye gibi ülkeler dış pazarlardaki rekabet gücünü yitirdi.

Kavgada en dertlisi Çin
Akademisyenlere göre değerli para birimi ile Türkiye gibi ülkelerin rekabet şansı düşük. Dünyanın en büyük ihracatçısı olan Çin bu konuda isyan bayrağını çeken ülkelerin başında geliyor. ABD Çin'e sürekli 'paranın değerini yükselt' diye baskı yaparken, Çin dünyadaki dengesizliklerin Çin para biriminin değerinin yükseltilmesiyle çözülemeyeceğini savunuyor.

Erdoğan'ın para basma isyanı
FED'İN zayıf dolar politikası nedeniyle Türkiye bir tarafta ihracatta zorlanırken, ucuzlayan ithalat nedeniyle de yerli üretime balta vurulmuş oluyor. Bu da istihdam sorununun çözümünü yavaşlatıyor. Başbakan Erdoğan da 'FED'in para basması adil değil. Bunu daha fazla kabul edemeyiz' şeklinde önceki günkü çıkışıyla aslında Türkiye ekonomisinde oluşabilecek olası risklere örtülü bir şekilde dikkat çekmiş oldu.

KUR KONUSU POLİTİZE EDİLMESİN

ABD'NİN gerilen G-20 zirvesini yumuşatma çabaları sonuçsuz kaldı. Zirve, ABD ile Çin arasında bir atışma alanına dönüştü. ABD, tek başına kaldığı G-20 zirvesinde ülkeler arasında birliği yeniden sağlamaya çalışıyor. Çinli bir yetkili, küresel talebin sadece gelişen ülkeler tarafından canlandırılmasını beklemenin gerçekçi olmadığını vurguladı. Çin Ticaret Bakanlığı'ndan bir yetkili ise, kur konusunun politize edilmemesi gerektiğini kaydetti. Aynı yetkili, 'ABD kendi hastalığı için başkasını ilaç almaya zorlamamalı' diye konuştu. Diğer yandan, ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner, ABD'nin doları bilinçli olarak zayıflatma politikası gütmediğini belirtti.

Tüm dünya iflas riskiyle karşı karşıya
BREZİLYA Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, gelişmiş ülkelerin iç tüketimlerini artırması gerektiğni belirterek, aksi durumda tüm dünyanın iflasa doğru gittiğini söyledi. Güney Kore'de düzenlenen G20 Liderler Zirvesi'ne katılan Lula da Silva, gelişmiş ülkelerin'de gelişmekte olan ülkeler gibi iç talebi artırması gerektiğine dikkat çekerek, söz konusu ülkelerin yalnızca ihracata güvenmelerinin tüm dünyayı iflasa sürüklediğini vurguladı.

Türkiye'yi de vuruyor
* Ata Yatırım Baş Ekonomisti Nurhan Toğuç: FED para basıp, insanları tüketime motive ederek, faizleri sıfıra düşürerek krizi önlemeye çalışıyor. Buradaki amaç; para harcansın, harcanan para üretime gitsin ve istihdam artsın. Bunu yaparken ABD kendi para biriminin değerini zayıflatarak ithalatı engellemeye çalıştı. Bu durum diğer ülkelerin dış ticaretlerine zarar veriyor. Bu ortamda Türkiye gibi ülkelerin ihracat yapması zor. O yüzden de kur savaşları yaşanıyor. Doların bu kadar düşük değerli olması henüz zengin olmayan Çin gibi gelişmekte olan ekonomilere çok ağır hasar veriyor. Onların büyümeleri ihracata dayalı. ABD bunu biraz siyasi boyuta aldı. Çin'e sürekli 'paranın değerini yükselt' diye baskı yapıyor. Çin'e göre ise ABD'nin 'tasarrufu' öğrenmesi gerekiyor.' Böylece ülkeler arasında kur savaşları başlıyor. Türkiye bundan ne yazık ki, olumsuz etkileniyor. Sıcak para Türkiye ekonomisine orta vadede zarar verecektir.

BU POLİTİKA İTHALATI AZDIRIR İŞSİZLİK VE DIŞ AÇIĞI KÖRÜKLER
* Eurofund Consulting Yönetici Ortağı Kaan Sarıaydın: ABD para bastıkça bunun kurlar üzerinde etkisi oluyor. TL güçleniyor, ihracata zarar veriyor. İkinci etkisi; ABD'de piyasaya sürülen likidite bir yerlere kanalize olacak. Bu para da faizi yüksek olan ülkelere akıyor. En son Başbakan'ın açıklamasıyla Türkiye de kur savaşlarında cepheye katılmış oldu. G-20 toplantısı ve buradan çıkacak sonuçlar çok önemli. Çinliler çok rahatsız. Uzlaşma sağlanamazsa dış açığımız daha da büyüyecek. TL ne kadar güçlenirse yurtdışından ithal etmek daha avantajlı olacak. İstihdam olumsuz etkilenecek. Orta vadede böyle giderse ülkeler kendi para birimleriyle ticaret yapacak. Zaten şu an Türkiye Çin ve İran ile TL ile ticarete başladı bile.

Tek çözüm; düşük faize devam etmek
*Destek Menkul Değerler Baş Ekonomisti Banu Kıvcı Tokalı
: TL'deki aşırı değerlenme nedeniyle kur rejiminde bir değişiklik beklemiyorum. Burada Merkez Bankası'nın ek önlem uygulayacak bir enstrümanı yok. Sonuçta önümüzde bir seçim dönemi de var. Vergisel önlemler yerine Merkez Bankası düşük faiz politikasına devam ederek piyasa oyuncularına para politikasını güçlü tuttuğunu gösterebilir.

Her ülke kendi bacağından asılacak
*Turkish Bank Yönetim Kurulu Danışmanı Tuğrul BELLİ: ABD para bastıkça para daha iyi durumda olan gelişmekte olan ülkelere gidiyor. Bu da TL'yi aşırı değerli hale getiriyor. Burada önlem olarak kısa vadeli sermaye hareketlerine vergi şeklinde kısıtlama getirilebilir. G20'den küresel dengesizlikleri kur hareketlerini ortak bir şekilde önleme konusunda anlaşma çıkmazsa, genel beklenti çıkmayacağı yönünde her ülke kendi bacağından asılacak.

Ayfer ARSLAN

11 Kasım 2010 Perşembe

ŞEKERBANK İNTERNETTEN İŞLEM YAPANA ÇİKOLATA VERİYOR

Şekerbank’ın Kurban Bayramı’na özel olarak düzenlediği kampanya kapsamında 13 Aralık 2010 tarihine kadar Şekerbank İnternet Şubesi’nden işlem yapanlar http://www.cikolatasepeti.com’dan/ sevdiklerine yüzde 25 indirimli bayram çikolatası hediye edebilecek.
Kampanyadan yararlanabilmek için Şekerbank’ın www.sekerbank.com.tr internet şubesinden; Fatura Tahsilatı, Otomatik Ödeme Talimatı, Şeker Mobil Şifre Başvuru-Aktivasyon, Kredi Başvurusu, Kredi Kartı Nakit Avansı, Taksitli Nakit Avansı gibi işlemlerin yanı sıra, TL Yükleme, Vadeli Hesap Açılışı, Bağış İşlemleri, Trafik Cezası ya da MTV Ödemeleri, Vergi Ödemeleri, SGK Ödemeleri, Döviz Alış/Satış, Arbitraj İşlemleri veya Şans Oyunları Ödemeleri ile e-posta güncelleme işleminden birisinin yapılması, indirim kodunu kullanabilmek için ise www.cikolatasepeti.com sitesine üye olunması yeterli.

AKBANK'DAN TAŞIT KREDİSİ ALAN ÖDEMEYE MART'TA BAŞLAYACAK

Akbank, taşıt kredilerinde yeni bir kampanyaya başladı. "Taşıt kredinizi Bayram Fırsatı ile alın" sloganı ile kampanyayı duyuran Akbank, yüzde 0,79 dan başlayan faiz oranları ile taşıt kredisi kullandırdığını açıkladı. Banka dosya masraflarında da indirim yapıyor. Üstelik taksit ödemeleriniz de Mart 2011'de başlıyor. Kampanya 30 Kasım tarihine kadar devam edecek.

MERKEZ GECELİK FAİZLERDE NASIL BİR STRATEJİ İZLEYECEK?

Merkez Bankası’nın bugünkü faiz toplantısında, politika faiz oranında değişikliğe gitmemekle birlikte gecelik faiz oranlarında nasıl bir strateji izleyeceği merak ediliyor.
Merkez Bankası geçen ayki toplantıda gecelik borçlanma oranını 50 baz puan indirmişti. Ancak borç verme faiz oranını değiştirmemişti. Merkez Bankası, bu ayki toplantısında özellikle değerli kur ve uluslararası rekabet gücü endişeleri ve genel global düşük faiz ortamı nedeniyle borç verme faiz oranını aşağı çekebilir.

CARİ AÇIK BEKLENTİLERİ AŞTI, EYLÜLDE 4 MİLYAR $'I GEÇTİ

Türkiye'nin cari işlemler açığı, bu yıl Ocak-Eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 233 artış gösterdi. Geçen yıl dokuz ayda 9 milyar 761 milyon dolar olan cari açık, bu yılın aynı döneminde 32 milyar 479 milyon dolara ulaştı. Eylül ayında cari açık 4 milyar 79 milyon dolar oldu. 2009 yılı Eylül ayında cari açık, 1 milyar 19 milyon dolar olarak hesaplanmıştı. Buna göre Eylül'de, cari açık yüzde 300 oranında artmış oldu. Eylül ayı verilerine göre cari açık piyasa beklentilerinin üzerinde arttı. Piyasa çevreleri yıl sonunda açığın 45 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesini bekliyor.

10 Kasım 2010 Çarşamba

YURTDIŞI ALIŞVERİŞİNDE 10 KAT EKSTRA MİL FIRSATI



İş Bankası’nın uçuş mili kazandıran kartı Maximiles, 12-21 Kasım 2010 tarihleri arasında, yurt dışında yapılan harcamalarda 10 kat ekstra MaxiMil kazandırıyor. Maximiles, Kurban Bayramı tatilinde “Yurt dışı Alışveriş Kampanyası” ile kullanıcılarına daha fazla mil kazandırmaya devam ediyor. Benzerlerinden farklı olarak satın alınan biletin fiyatı kadar mille uçma fırsatı ve avans MaxiMil özelliği ile mil biriktirmeyi beklemeden uçak bileti alma imkânı sunan Maximiles, yurt dışı uçuşlarda kart sahiplerinin millerini 1,5 kat değerli olarak hesaplıyor, daha az mille uçak bileti alma imkânı sunuyor.

TEB'DEN ŞİMDİ KREDİ ALAN 2011'DE ÖDEMEYE BAŞLAYACAK

Türk Ekonomi Bankası (TEB), bayram döneminde artan tüketici ihtiyaç ve harcamalarını karşılamak amacıyla yeni bir kampanya başlattı. Kampanya kapsamında TEB’den yüzde 0.89 faiz oranı ile tüketici kredisi alanlar, taksitlerini ödemeye 2011’de başlıyor.
31 Aralık tarihine kadar devam edecek olan “TEB Mıknatıs Kredi” kampanyasında dosya masrafı ise sadece 89 TL olarak belirlendi.

ING BANK'IN BİREYSEL BANKACILIĞI KİME EMANET?

ING Bank, Bireysel Bankacılık Genel Müdür Yardımcılığı pozisyonuna Johan De Wit’i getirdi. Bireysel Bankacılık dışında bankanın İletişim Grubu ve Nakit Yönetimi Grubu’ndan sorumlu olacak De Wit, son olarak İngiltere’de ING Direct UK’in CEO’su idi.
De Wit, 1987 yılında Hollanda Utrect Üniversitesi’nde Sosyal Coğrafya Doktorası aldı. Daha sonra 1993 yılında Hollanda Rotterdam Erasmus Üniversitesi ve New York’taki Rochester Üniversitesi Simon Eğitim Kurumu’nda İş İdaresi Master’ ı yaptı. Johan de Wit, ING Grubu’na 1989 yılında katıldı. Hollanda, Meksika, Şili, Japonya ve Birleşik Krallık’ı kapsayan değişik coğrafyalarda ve farklı pozisyonlarda görev yaptı.

BES ŞİRKETLERİ 100 LİRA ALIP 125 LİRA VERECEK


Haftalardır "100 lira Ver, 125 Lira Al" sloganı ile kamuoyunu meşgul eden adamın sırrı çözüldü. İstanbul'da Bakırköy ve Şişli'de 100 lira getirene 25 lira dağıtan kişinin bireysel emeklilik sisteminin tanıtımı amacıyla çekilen reklam filminde oynayan tiyatro oyuncusu Deniz Özmen olduğu ortaya çıktı. Emeklilik Gözetim Merkezi (EGM) Yönetim Kurulu Başkanı Meral Eredenk, farklı bir iletişim yöntemi ile sistemdeki vergi avantajına dikkat çekmek istediklerini vurgulayarak bu kampanya ile bin kişiye 25 bin lira dağıttıklarını açıkladı.
Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), 7'nci yaşını kutlarken, katılımcılarını ve katılımcı adaylarını vergi avantajı konusunda bilinçlendirmek amacıyla farklı bir iletişim kampanyasına imza attı. Kampanya kapsamında öncelikle kimin dağıttığı hakkında bilgi verilmeden "100 Lira Ver, 125 Lira Al" sloganıyla İstanbul'un değişik semtlerinde para dağıtıldı. İnternet üzerinden yayılan videolar aracılığı ile duyurulan bu haberle yüzbinlerce kişiye ulaştıklarını anlatan Eredenk, "Sistemde vergi avantajından yararlanan kitleyi daha da büyütmek istiyoruz. BES her geçen gün büyürken, sisteme özel bu avantajdan yararlanan kişi sayısını artırmak, ayrıca ilk kez sisteme gireceklere sağlanan avantajları aktarmak en önemli hedefimiz" dedi.

BU BİR CESARET İŞİYDİ
Türkiye'de BES katılımcılarının içinde bulunduğu vergi dilimine bağlı olarak ödedikleri katkı payından vergi avantajı elde ettiğini aktaran Meral Eredenk, şunları söyledi: "Basit bir şekilde, sisteme 100 lira yatıran kişi ortalama olarak bunun 25 lirasını geri alabiliyor. Vergiye tabi gelir miktarına göre bu oran yüzde 15 ila 35 arasında değişiyor. Ancak yaptığımız anketlerde, ankete katılanların sadece yüzde 37'sinin bu hakkı kullandığını gördük. Yüzde 63'ü kullanmıyor. Bunun yüzde 64'ü de vergi avantajından haberdar değil. Biz bu kampanya ile katılımcıları bilgilendirip vergi avantajından yararlanan kitleyi büyütmek istiyoruz. Bu kampanya BES'in Türkiye'deki vizyonunu göstermesi bakımından da önemli. Bu bir cesaret işiydi. Başlangıçta böyle bir kampanyayı yaparken tedirgin olduk ama çarpıcı ve net bir şekilde mesajımızı vermek için bu yolu seçtik."

2020'DE 115 MİLYAR TL'YE ULAŞIRIZ
Krize rağmen BES'in yüksek oranlı büyümesine devam ettiğine ve hedeflerine ulaştığına da dikkat çeken Meral Eredenk; sistemde biriken toplam fon tutarının 11,5 milyar TL'yi ve emeklilik şirketlerinin toplam katılımcı sayısının 2 milyon 200 bin kişiyi aştığını dile getirdi. Sistemin başlangıçta öngörülen hedeflerin üzerinde bir büyüme gerçekleştirdiğine işaret eden Eredenk, bu yılın sonunda katılımcı sayısında 2,4 milyon kişiye, fon büyüklüğünde ise 12 milyar TL'ye ulaşılmasının hedeflendiğini aktardı. Eredenk, 2020 yılında katılımcı sayısında 5,5 milyon kişiye, toplam fon büyüklüğünde ise 115 milyar TL'ye ulaşılmasını hedeflediklerini ekledi.

Yatırımcı bonodan vazgeçmiyor
Eredenk konuşmasında ayrıca sistemdeki bireysel sözleşmelerin toplamda yüzde 77'lik bir paya sahip olduğunu, bu oranı yüzde 19 ile gruba bağlı bireysel emeklilik sözleşmelerinin ve yüzde 4 ile de işveren grup emeklilik sertifikalarının izlediğini söyledi. Eredenk, ayrıca şu hususlara dikkat çekti: "Ekim 2010 itibarıyla emeklilik yatırım fonları portföyünün yüzde 60'ını kamu borçlanma senetleri, yüzde 10'unu ters repo, yüzde 13'ünü ise hisse senetleri oluşturuyor. Kalan bölüm ise diğer yatırım araçlarından oluşuyor."

BAYRAM ÖNCESİ 139 BİN KİŞİYE DAHA KEY ÖDENECEK

Konut Edindirme Yardımı (KEY) hesaplarının tasfiyesi kapsamında, 139 bin 8 hak sahibine daha bugünden itibaren ödeme yapılacak. Hak sahiplerine ilişkin Tasfiye Halindeki Emlak Bankası KEY Birimi tarafından hazırlanan liste, Tasfiye Emlak Konut GYO tarafından Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayınlandı. Liste kapsamında, 139 bin kişiye toplam 48.6 milyon liralık ödeme yapılacak. Hak sahipleri, ''www.keyodemeleri.com'' internet adresinden alacaklarını sorgulayabilir. Listede adı olanlar Ziraat Bankası şubelerine başvurabilecek.

9 Kasım 2010 Salı

100 LİRA ALIP 125 LİRA DAĞITAN ADAMIN SIRRI ÇÖZÜLDÜ!


Haftalardır kamuoyunu meşgul eden "100 lira ver 125 lira al" sloganının sırrı çözüldü. Bu kampanya önce dolandırıcı bir şahsın marifeti olarak algılandı, ardından bir şirketin reklam kampanyası olduğu bildirildi. Kampanyanın ardından ise bireysel emeklilik şirketleri çıktı. . Kampanya kapsamında öncelikle kimin dağıttığı hakkında bilgi verilmeden “100 Lira Ver, 125 Lira Al” sloganıyla İstanbul’un değişik semtlerinde para dağıtımı yapıldı. İnternet üzerinden yayılan videolar aracılığı ile duyurulan bu haber, yüz binlerce kişiye ulaştı. İstanbul’da Bakırköy (Özgürlük Meydanı, 30 Ekim 2010) ve Şişli’de (Cevahir Alışveriş Merkezi, 2 Kasım 2010) gerçekleştirilen para dağıtımına vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Bu aktiviteler sırasında parayı kimin dağıttığı açıklanmadığı için, üzerinde çok konuşulan ve merak edilen bir konu haline geldi. Bugün itibarıyla TV, basın ve internette başlatılacak ve BES vergi avantajının aktarıldığı reklam kampanyasının ilgi çekmesi bekleniyor. Kampanya ile 1000 kişiye 25 bin lira dağıtıldığı bildirildi.

8 Kasım 2010 Pazartesi

SANAYİ ÜRETİMİ EYLÜL AYINDA YÜZDE 10.4 ARTTI

Sanayi üretimi eylül ayında yüzde 10.4 arttı. Birinci çeyrekte yüzde 17.3, ikinci çeyrekte yüzde 13.8'lik üretim artışı gerçekleşmişti. Destek Menkul Değerler büyüme verilerini şöyle yorumladı: "İlk iki çeyrekte sırasıyla % 11,7 ve % 10,3 seviyelerinde gelen genel büyüme oranı, üçüncü çeyrekte % 8’e yakın gerçekleşebilir. Son çeyrekle ilgili alınan öncü sinyalleri de gözönüne aldığımızda, 2010 büyüme oranı tahminimizi % 7,4’ten % 7,9’a çekiyoruz. Önümüzdeki günlerde de, şu anda Merkez Bankası’nın son anketinde % 6,2’ye işaret eden ortalama piyasa beklentisinin yukarı yönde revize edildiği gözlenebilir. Dolayısıyla, Türkiye ekonomisine yönelik olumlu görünümün korunacağı ve bunun da piyasalara destek vermeye devam edeceği rahatlıkla söylenebilir."

TEB'DEN 0.89 FAİZLİ İKİ AY ÖTELEMELİ İHTİYAÇ KREDİSİ

Türk Ekonomi Bankası (TEB), bayram döneminde artan tüketici ihtiyaç ve harcamalarını karşılamak amacıyla Mıknatıs Kredi kapsamında yeni bir kampanya başlattı. TEB Mıknatıs Kredi kampanyası ile tüketicilere hem uygun koşullarda finansman desteği hem de 2011’de ödeme kolaylığı sağlıyor. Böylece TEB, gerek tüketicilerin tatil, bayram gibi masraflarını karşılamalarında gerekse kredi ya da kredi kartını borcunu ödemelerinde rahatlık sunuyor.
“TEB Mıknatıs Kredi” kampanyasında faiz oranı yüzde 0.89, dosya masrafı ise sadece 89 TL olarak belirlendi.

KKDF'Yİ KAMU ARTIRDI BANKALARIN SORUMLULUĞU YOK

Bakanlar Kurulu kararıyla artırılan KKDF’yi, daha önce alınmış tüketici kredilerine de yansıtan bankalar, müşterileri ile karşı karşıya kalınca bu konuyu birlikte ele alma kararı verdi. Bankalar Birliği Genel Sekreteri Ekrem Keskin, bu artışın geçmişe yönelik uygulanmasının haklı olmadığını söylerken, “Bankalar bu konuda aracı, toplanan para Maliye’ye gidiyor” dedi.
Hükümetin ekonomiyi soğutma kararları doğrultusunda yüzde 10’dan 15’e çıkardığı Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF), bankalar ile tüketici kredisi kullanan milyonlarca müşteriyi karşı karşı getirince, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) bu hafta toplanmaya karar verdi. Tüketici kredisindeki KKDF artışıyla birlikte yaşanan sıkıntıları ele alacak bankacıların, vurguladığı nokta ise ne bu artışta ne de bu artışın uygulanmasında bankaların bir dahli bulunmadığı.

Hükümet öyle istedi
TBB Genel Sekreteri Ekrem Keskin
, tüketici aleyhine uygulamaların geçmişi de kapsamasını şahsen haklı görmediğini dile getirirken, bu konuda bankalara da haksızlık yapıldığını savundu. KKDF artışına ilişkin karar 28 Ekim’de yürürlüğe girdikten sonra bu tarihten önce alınmış kredilerin kalan taksitlere uygulanmasının bankaların tasarrufu olmadığını anlatan Keskin, “Bu otoritenin almış olduğu bir karar. Oran artırıldıktan sonra birliğimize bu yönde bir yazı geldi ve biz de bunu bankalara bildirdik. Bankalar da bu karar doğrultusunda hareket ediyor” diye konuştu.

Para Maliye’ye gidiyor
Tüketici kredilerinde kalan taksitlere KKDF’deki 5 puanlık artışın yansıtılmasının, sözleşme koşullarında bir değişiklik anlamına gelmediğini dile getiren Keskin, şunları söyledi: “Banka ne kredi koşullarında, ne faizinde ne de vadesinde bağıtlanan sözleşme koşullarını değiştirmiyor. Ama bir üçüncü kurum olarak devlet, ‘KKDF’yi artırdım, uygula’ diyor. Kamu otoritesi tarafından yapılmış bir değişiklik var. Bu artışla birlikte müşterinin ödeyeceği fazla para bankaların kasasına girmiyor. Bankalar bu fonu sorumlu sıfatıyla alıyor ve vergi dairesine yatırıyor.”

Bankanıza kızmayın
Mevcut durum nedeniyle bankaların eleştirilmesinin de haksızlık olduğunu vurgulayan Keskin, şöyle konuştu: “Bankalar bu konuda sadece uygulayıcı. Zaten hak ettiği övgüden daha çok hak etmediği kadar eleştirilen bir sektör bankacılık. Şimdi bir de KKDF yüzünden bankalar eleştiriliyor. Şahsen, tüketici aleyhine alınmış kararların geçmişe yönelik olarak uygulanmasını haklı bulmuyorum ama bu yüzden bankaların eleştirilmesi de haksızlık. Bankalar bunu keyfi olarak müşterilerine yansıtıyor gibi algılanmamalı. Her olayın bu sektöre yüklenilmesi doğru değil.”

Krizde ekonomiyi canlandırana ceza gibi
Bankalar Birliği Genel Sekreteri Ekrem Keskin, küresel krizin en şiddetli zamanlarında ekonomi canlansın diye uğraşılırken, kredi kullanmış bir tüketicinin koşullar değişti diye cezalandırılmasına karşı çıkıyor. “Mevcut uygulama aleyhte ve adil değil ama bu durum Türkiye için de bir ilk değil” diyen Keskin’in görüşleri şöyle: “Geçmişte oranın artırılıp ama geçmiş kredilere yansıtılmadığı, oranın düşürülüp yansıtıldığı şeklinde iki farklı uygulama var. Şimdi de artırıldı ve yansıtıldı. Türkiye’de bazı düzenlemelerin lehte geriye uygulanmasına kimsenin itirazı olmaz ama aleyhte uygulandığı zaman herkes rahatsız olur. Geçmiş kredilere uygulanmaması gerekiyordu, düzenlemenin gerekçesi, kredi maliyetlerini artırarak kredi talebini düşürmek ama iki yıl önce de ekonomi canlansın diye çalışıyorduk. Hal böyleyken ekonomiyi canlandırma politikaların uygulandığı bir dönemde almış olduğunuz krediden dolayı yeni vergiye muhatap oluyorsunuz.”

Banka müşteriye ‘şubeye gel’ diyor gitmek gerekir mi
KKDF’de artışın 28 Ekim öncesindeki kredilere yansıtılmasında bankalar arasında farklı yöntemler izleniyor. Bazı bankalar, artışı otomatiktan kalan taksitlere yansıtırken, bazı bankalar konuyu görüşmek için müşterisini bankaya davet ediyor. KKDF’yi otomatikman uygulayan bankaların dayanağı, müşteriye imzalatılan sözleşmede, “Her türlü vergi ve fon artışındaki değişikliğin yansıtılacağı” yönünde maddenin yer alması. Müşterisini bankaya çağıran bankaların ise sözleşmedeki bu eksikliği gidermek istediği belirtiliyor. Tüketici dernekleri “Bankaya gitmeyin, size yeni sözleşme imzalatacaklar” uyarısı yapıyor. Keskin, “Bazı hukukçular bunun uygulanamayacağını, bazıları da vergisel bir uygulama olduğunu, sözleşme koşullarından bağımsız olduğunu ve yansıtılacağını savunuyor” dedi.

Nilgün KARATAŞ / HÜRRİYET