31 Ocak 2011 Pazartesi

KREDİ FAİZLERİ YILLIK 1 PUANA KADAR ARTACAK

Mevduat munzam karşılıklarındaki son artışlar kredi maliyetlerini yukarı çekerken, sektörde özellikle KOBİ bankacılığı ve bireysel bankacılıkta artan rekabet ise maliyet artışını fiyatlara yansıtma konusunda bankaları zorluyor. Finansman arzının fazla olması nedeniyle artık müşterinin kral olduğunu belirten Anadolubank Ticari Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Sibel Akın, "Zorunlu karşılıklardaki son artışın yanısıra daha önce de munzamlara ödenen faiz sıfırlanmıştı. Bütün bu gelişmeler kredi maliyetlerini yüzde 1 yukarı çekti. Dolayısıyla müşterilerin seçenekleri çok fazla. Rekabet gücü yüksek ama bu artışların faiz oranlarına yansıması kaçınılmaz. Bütün bankalar rekabet gücüne ve piyasa koşullarına göre faiz oranlarını 1 puana kadar artırmak zorunda" dedi.
20 yıllık bankacılık deneyimine sahip olan ve KOBİ Bankacılığında sektörün sayılı kadın yöneticilerinden biri olan Anadolubank Genel Müdür Yardımcısı Sibel Akın ile hem bankanın 2011 hedeflerini, hem de kredilere ilişkin beklentilerini konuştuk.
-Anadolubank olarak ticari bankacılıkta geçen yıl neler yaptınız?
İlk kurulduğu günden bugüne KOBİ bankacılığına ağırlık veren bir bankayız. Anadolubank, ana omurgasını bu iş üzerine kuran bir banka. Her sene yüzde 25-30 civarında büyüyoruz. Karlılığımız yeni ürün gamlarıyla olumlu gelişim gösterdi.

KREDİLERİ %25-30 BÜYÜTECEK
-KOBİ'lere 2010'da ne kadar kaynak aktardınız?
500-600 milyon TL'ye yakın kaynak aktardık.

-Bu yılki hedefleriniz neler?
Yüzde 20-25'lik bir büyüme üzerine kurguladığımız bir bütçemiz var. Sindire sindire doğru müşteri üzerine konuşlandırarak bu hedefi bir miktar aşacağımızı düşünüyorum. Şu dönem piyasanın talep yönüyle iyi olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Global dünya konjonktründe gerektirdiği dış piyasada bir daralma var ama iç piyasada talep büyümeyi çok destekler durumda. Firmalardan yoğun talepler var. Özellikle tüketici tarafını destekliyor olması iç talebi artıran, dengeleyen bir unsur olarak gözüküyor. Bu da doğal olarak tüm üretim, ticaret alanında faaliyet gösteren firmaların taleplerini artırıyor. İşletme sermayesi ihtiyaçlarının finansmanına yönelik talepleri canlı görüyoruz. Konutu Sermaye Yapan Kredi'mize talep yoğun. Yaptığımız büyümenin yüzde 40-45'lık kısmını bu ürünle gerçekleştirdik.

PİYASA LİKİT, KARŞILIKSIZ ÇEK AZALIYOR
-Hangi sektörlerden talep alıyorsunuz?
İmalat sanayi öne çıkıyor. Üretici sektörlerde yatırım açısından büyüme iştahı fazla. Üretim ve kapasitesini artırma evresinde. Bunun dışında her sektörden talep alıyoruz. Konutun beslediği alt sektörlerde, tüketim mallarında, ticaret, perakende ticaret sektörü çok canlı.

-Karşılıksız çeklerin azalması da sanırım işlerin rayında olduğunun bir göstergesi...
Doğru, müşteri şu anda çok değerli. Finansman arzı var. Ne zaman karşılıksız çek olur? Likidite imkanlarının daraldığı dönemlerde karşılıksız çek olur. Esasen bir işletmenin işi çok iyidir. Ama likit olmayabilir. Alacağınız vardır ama o gün ödeyeceğiniz bir çek varsa nakdiniz yoktur. Alacağınızı bankacılık sistemine dönük finanse edemezsiniz, nakit sıkıntısı o çekin yazılmasına yol açar. Aslında bu sizin varlığınızın olmadığı anlamına gelir. Şu anda sektörün bu eğilimi likiditeyi pompalıyor. Likit olan bir piyasada da karşılıksız çek oranları aşağı iniyor. İştahın daraldığı dönemlerde çok daha yukarı çıkmasının nedeni likiditenin daralması. Dolayısıyla bu çok doğal bir sonuç.

Takipteki krediler azalıyor

-Takipteki kredilerde nasıl bir seyir gözleniyor?
İyileşme devam ediyor. İşi olan müşteri her daim likidite imkanına ulaşabilir. Banka aktifini yükselttikçe tahsili gecikmiş alacak sabit kalacağından oran otomatikman düşüş yönünde olacak. Doğru işi finanse etmeye çalışıyoruz. Çok ince eleyip sık dokuyoruz. Ama bunu da yaptıktan sonra sonsuz olarak diyoruz ki, biz artık ortağız birlikte önümüz açık olduğu sürece devam edeceğiz diyoruz. Ciddi anlamda müşteri sadakati oluşturuyoruz. Önce müşteriyi iyi tanımaya çalışıyoruz Danışmanlık veriyoruz.

Hesapsız büyüme uyarısı!

-Sizce kredi genişlemesi cari açık açısındanbir risk oluşturur mu?
Ekonomiyi ısıtıyor. Sonuç olarak kamu otoritesinin ortaya koyduğu görüşlere saygı duyuyoruz. Isınan ekonomi cari açığı da tetikleyebilir. Munzam karşılıkların artırılması bankacılık sisteminin maliyetlerini yukarı çeken bir unsur. MB, sadece büyüme hevesiyle hesapsız kitapsız şeylere girişme diye sektörü uyarıyor. Biz zaten o paralelde giden bir bankayız. Hiçbir zaman merdivenleri yüzde yüz büyüme üzerine oturtmadığımız için bizi etkileyen bir tarafı yok. Dolayısıyla riski iyi tanıyıp riski doğru fiyatlamaya çalışan bir bankayız.

-Sektör nasıl reaksiyon verecek?
Sonuçlarını henüz görmedik. Munzam karşılıklar artırıldığı gibi onlara ödenen faizler sıfırlandı. Maliyet yükselişi fiyatlara yansıyacak mı? Hepimizin sorusu bu. Şu ana kadar gördüğümüz bir yansıma yok. Ancak yansıması kaçınılmaz. Munzamlardaki son artışla beraber kredi maliyetleri yüzde 1 oranında arttı.

20 bin müşterinin 16-17 bini KOBİ


-Anadolubank olarak KOBİ ve ticari müşteri ayrımını nasıl yapıyorsunuz?
Üretici ve perakende ticaret cirosu olup olmadığıyla ilgili değişiyor. 2.5 trilyon liraya kadar olanlara küçük işletme, 2.5 trilyon ile 25 trilyon arası KOBİ vasfına soktuğumuz müşteri tipi var. 25 trilyon üstü ticari. Daha iri işletmeler. Portföyümüzün yüzde 90'ı KOBİ segmenti.

-KOBİ ve ticari segmentteki müşteri sayınız?
Toplam 20 bin civarında müşterimiz var. 16-17 bini KOBİ tanımına girer. Her sene portföyümüze 3-4 bin gibi müşteri ekleniyor.

Kar yaratmak zor

-2011'de bankaları nasıl bir rekabet ortamı bekliyor?
Kar yaratmak zor. Maliyet artışları var. Bunların fiyatlara transferi oluşmadı. Sektör üzerinde en büyük baskı unsuru. Bankalar bu şartlarda büyümeyi yaratmak zorunda. Bir taraftan maliyet artışı var. Bir taraftan yansıtamıyorsunuz. Arada marj daralıyor. Dolayısıyla cirodan kazanma modeli dediğimiz model ve hizmet kalitenizi artırarak hizmet üstünlüğü yaratmak gerekiyor. Sadece kredi için değil doğru ürün geliştiren herkes ciddi anlamda bir seferberlik içerisinde. Sektör kar marjları daralarak büyüyecek. Karşılıksız çekler, kanuni takip oranları azalacak.

Masa başından işler yürümüyor

-Göreviniz gereği kaç ili gezdiniz?
Ayda bir iki Anadolu'ya gidiyorum. Konya, Kayseri, Gaziantep, Trabzon, Samsun, Antalya, Urfa, Aydın, Adana, Mersin... İşim gereği mutlak surette şubeleri dolaşmak zorundayım. Ekipler halinde müşteri ziyaretleri yapıyoruz. Bölgenin özelliklerine bakıyoruz. Müşteriyi tanımaya çalışıyoruz. Maalesef artık masa başından iş yürümüyor. Son dönemde herkes dolaşıyor.

-Müşterilerden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Onlar alışmış buna. Artık müşteri kral! Müşterinin artık seçeneği çok bol, rahat. Rekabet gücü yüksek. O da kendi müşterisi için aynı şartlarda çalışıyor.

Bankacılık unisex bir iş

-Kadın yönetici olarak karşılaştığınız zorluklar oluyor mu?
Çok net söyleyeyim hiç zorlukla karşılaşmadım. Dikkate alınmamak veya kendimi dezavantajlı durumda hissettiğim bir ortam hiç olmadı. ı. İşinizi iyi biliyorsanız sorun çıkmıyor. Ben bankacılığı unisex bir iş olarak görüyorum.
Ayfer ARSLAN

28 Ocak 2011 Cuma

İPHONE, TURKCELL, YAPI KREDİ VE VİSA İLE CÜZDANA DÖNÜŞTÜ

Visa Europe, Yapı Kredi ve Turkcell işbirliğiyle geliştirilen ''iCarte'' ile Turkcell abonesi olup iPhone kullanan Yapı Kredi müşterileri doğrudan temassız mobil ödeme yapabilecek. Uygulama kapsamında iCarte'ı iPhone'una takan kullanıcılar App Store'dan ''iCarte için Visa Mobil'' uygulamasını indirebilecek. iCarte aksesuarı, üzerinde bir NFC (yakın alan iletişimi) anten ve Visa mobil kartının muhafaza edildiği güvenli bir birim barındırıyor. Visa mobil kart ise yine App Store'dan temin edilecek uygulama ile iPhone üzerinden ödeme yapmaya olanak sağlayacak.
Kullanıcılar Yapı Kredi'den alacakları şifre ile ödeme uygulamasını aktif hale getirebilecek ve Türkiye'de bulunan 42 bin temassız satış noktasında şifre girmeden iPhone'larını temassız okuyucuya yaklaştırarak alışveriş yapabilecek.

500 BİN İPHONE KULLANICISI VAR
Visa Europe Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Bölge Genel Müdürü Berna Ülman, konuya ilişkin düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, ''Bugün Visa kartı sahiplerine iCarte'ı sunarak Türkiye'de ve Avrupa'da mobil ödemeler alanında yeni bir ilke imza atıyoruz. iCarte ile 500 bini aşkın iPhone kullanıcısı, cep telefonlarını temassız mobil ödeme imkanı çerçevesinde kullanmaya başlayacak, yarım saniyenin altındaki bir sürede ödeme yapabilecekler'' şeklinde konuştu. Ülman, iCarte'ın 35 liranın altındaki alışverişlerde kullanılabileceğini, uygulama ile iPhone'un bir ödeme ürünü haline geldiğini söyledi.

2011'de 100 BİN MÜŞTERİ
Yapı Kredi Perakende Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Nazan Somer ise iCarte satışına Şubat ortasında başlayacaklarını belirterek ''2011 sonunda, iCarte ve diğer NFC teknolojisiyle sunacağımız ürünlerle toplam 100 bin müşterimizin tanışacağını öngörüyoruz'' dedi.

ARTIK CÜZDANA GEREK YOK
Turkcell Ürün ve Servis Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cenk Bayrakdar da 2008'den beri bu tür teknolojiler üzerinde yoğun şekilde çalıştıklarını ve iCarte'ın ilk ticari NFC lansmanları olduğunu vurguladı. Temassız mobil ödemelerin NFC teknolojisinin başlıca sürükleyici güçlerinden biri olduğunun altını çizen Bayrakdar, önümüzdeki dönemde Turkcell'in T10 gibi kendi tasarladığı telefonların tamamının NFC teknolojili olacağını söyledi. iCarte mobil ödeme uygulamasında bütçe kontrolünün yapılabildiğini ve harcama ayrıntılarının görülebildiğini ifade eden Bayrakdar, ''Önümüzdeki dönemde cüzdanınızı yanınıza almamanızı isteyeceğiz. Size tek gerekli şey cep telefonunuz olacak'' dedi.

24 Ocak 2011 Pazartesi

MB BAŞKANI KİM OLUYOR?

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın görev süresi 18 Nisan’da sona eriyor. Yılmaz’ın 65 yaşına girecek olması nedeniyle onun yeniden Başkanlığa atanması pek mümkün görünmüyor. Kaldı ki Yılmaz da görev süresinin yeniden uzamasını istemiyor gibi.
Durmuş Yılmaz, ‘Merkez Bankası Başkanlığı için 5 yıl yeterli değil, ya görev süresi 7-8 yıl olmalı, yada iki dönem görev yapmalı’ derken, haklı bir gerekçesi vardı. Yılmaz’a göre Merkez Bankası Başkanları’nın Dünya Merkez Bankası Başkanları kulübünde çevre edinmesi, ilişki kurması bunu gerektiriyor. Kendisinin ise buna gerek kalmadan o ilişkiyi kurduğunu, dolayısıyla yeniden atanması gibi bir gereksinimin olmadığının mesajını verdi.
Durmuş Yılmaz’ın atanma süreci biraz sancılı geçmişti. Çünkü Merkez Bankası Başkanı’nın görev süresi sona ermiş olmasına rağmen, bir türlü yeni başkan kim olacak konusu üzerinde uzlaşı sağlanamıyordu. Bir süre boşalan bu koltuğa Başkan Yardımcısı Erdem Başçı vekalet etmiş ancak daha sonra dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer‘e önerilen isimler arasından Durmuş Yılmaz, eski Başkan Süreyya Serdengeçti’nin referansı ile 5 yıllığına atanmıştı.
Yılmaz’ın görev süresi yaklaşınca Başkanlık için de kulisler yapılmaya başlandı. Ekonomi kulislerinde, Başkanlık koltuğuna Merkez Bankası Başkan Vekili Erdem Başçı veya Başkan Yardımcısı İbrahim Turhan’ın oturabileceği konuşuluyor.
Erdem Başçı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’a yakın bir isim. Babacan, kendisi gibi TED Koleji ve ODTÜ mezunu olan arkadaşı Başçı’ya tam destek vermekle kalmıyor, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül nezdinde de Başçı için kulis yaptığı konuşuluyor.
İbrahim Turhan ise Galatasaray Lisesi’nden sonra Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirmiş. Yüksek lisans ve doktora çalışmasını ise Marmara Üniversitesi’nde tamamlamış. Daha sonra Marmara Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi ve Beykent Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi ve Yardımcı Doçent olarak görev yaparken önce Merkez Bankası İdare Meclisi Üyeliği’ne ardından da Başkan Yardımcılığı’na atanmış. Turhan’ın en büyük şansı arkasında Başbakan Erdoğan’ın olması.
Ekonomi kulislerinde şu aralar Merkez Bankası Başkanlığı için Başçı ve Turhan isimleri arasında loto oynanıyor. Başçı, hem Başbakan Yardımcısı Ali Babacan hem de Cumhurbaşkanı Gül’ün desteğini arkasına almış durumda ve çevresine Başkanlık makamına kendisinin oturacağını yüksek sesle söylüyor. İbrahim Turhan ise Başbakan Erdoğan’ın desteklediği isim. Dengelere bakıldığında Başbakan Erdoğan’ın desteklediğiiddia edilen İbrahim Turhan, Başçı’ya göre daha şanslı. Ancak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül faktörü bu sonucu Başçı’nın lehine çevirir mi bilemem.
Daha önceki Merkez Bankası Başkanı’nın geç atanmasında yaşanan sıkıntılar dikkate alınırsa 18 Nisan’da görev süresi dolacak Merkez Bankası Başkanı’nın kim olacağı bu tarihten önce belirlenmeli, seçim öncesinde ekonomide yeni bir çalkantıya sebep olmamalı.
Aydın AYAYDIN-VATAN

ZİRAAT'DEN HERKESE 900 TL MAXİPUAN HEDİYE

Ziraat Bankası, Ziraat Yatırım ile ortaklaşa olarak “Herkese 900 TL Maxipuan” kampanyasını başlattı. Kampanya çerçevesinde Ziraat Bankası Maximum kredi kartı olan müşteriler Ziraat Yatırım’da açacakları yatırım hesaplarında yapacakları hisse senedi işlemleri sonucu ödedikleri komisyonları dönem sonlarında Maxipuan olarak geri alacak. Bu kampanya 3 ay süreli olacak ve aylık kart başına 300 TL kampanya süresinde ise toplam 900 TL Maxipuan olarak yükleme yapılacak. Kampanyadan yararlanabilmek isteyen kişilerin Ziraat Yatırım A.Ş.’de bir yatırım hesabının yanı sıra Ziraat Maximum kredi kartının da olması gerekiyor. Kampanya 31 Mart 2011 tarihinde sona erecek.

'KENDİ ENERJİNİ KENDİN ÜRET' İLE KREDİLERİ KATLAYACAK

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (EPDK) vatandaşların, toplu konutların, hastanelerin, üniversitelerin ve küçük ölçekli sanayi tesislerinin lisans almadan rüzgar, güneş ve sudan elektrik üretmesine izin vermesi bankalara da kredilendirmede yeni bir kapı açtı. 2009 yılında EKOkredi ile enerji verimliliğine odaklanan Şekerbank Genel Müdür Yardımcısı Abdurrahman Özciğer, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı 500 kilovatın altında üretimde lisans zorunluluğunun kaldırılmasının bu yöndeki kredi taleplerini artırdığını açıkladı. Kendi elektriğini üretmek isteyen küçük ölçekli sanayi tesislerinden ve sitelerden yoğun bir şekilde kredi talebi aldıklarını belirten Özciğer, "Başvurular her geçen gün artıyor. Son 1.5 yılda EKOkredi ile 260 milyon liralık kredi kullandırdık. Hedefimiz bu kredileri ikiye katlamak. Yeni düzenleme de bu hedefe ulaşmada etkili olacak" dedi.
Bir rüzgar tribününün kurulum maliyeti 5 bin ile 22 bin euro arasında değişirken, Şekerbank Genel Müdür Yardımcısı Abdurrahman Özciğer, maliyetin yüzde 100'ünü kredilendirebildiklerini dile getirdi. EPDK'nın yeni düzenlemesinin konutları ve küçük işletmeleri elektrik üretimine teşvik edeceğini belirten Özciğer, "Bu konuda çok yoğun kredi talebi alıyoruz. Şu anda bir organize sanayi bölgesinden ve 200 daireli bir bir sitenin kredi başvurusunu inceliyoruz" diye konuştu.
Şekerbank Genel Müdür Yardımcısı Abdurrahman Özciğer ile hem EKOkredi'yi hem de bireysel bankacılıktaki son gelişmeleri konuştuk.

-EKOkredi ile kaç kişiye ulaştınız?
1,5 yılda, EKOkredi ile enerji verimliliğine yönelik yatırımlar için 260 milyon TL'nin üzerinde kredi verdik ve bu sayede 12 binden fazla kişiyi enerji tasarrufu ile tanıştırdık. Bu kapsamda, 325 KOBİ, 9 bin 515 bireysel, 2 bin 551 esnaf, çiftçi ve küçük işletme müşterimiz enerji verimliliğinde en uygun kaynağa ulaştı.

KREDİ ALANA SİGORTA HEDİYE
-Bu kredi hangi alanlarda kullanılıyor?
Binanın içinde kalorifer sisteminin ısıpay ölçerlerle ayrıştırılmasından tutun da, yatılımına, ısıtma sisteminizin iyileştirilmesinden enerjiyi daha verimli kullanılmasına yönelik bütün yatırımların finansmanında EKOkredi kullanılabiliyor. Sonucunda da Enerji Kimlik Belgeniz çıkartılıyor. Örneğin şu anda gidip enerji verimliliğini sağlayan yatırımları yapmazsanız binanızın derecesi E, D, F olabiliyor. Daha fazla sera gazı salınımına sebep oluyorsunuz. Daha çok elektrik, daha çok doğalgaz tüketiyorsunuz. Binanızın sınıfını A'ya kadar yükselttiğiniz zaman doğaya daha az sera gazı salıp daha düşük fatura ödüyorsunuz. Sırf yalıtım yüzde 50 tasarruf sağlıyor. Bu krediyle birlikte müşterilerimiz için bir ağaç dikiyoruz. Ayrıca 5 bin liralık ferdi kaza sigortası yapıyoruz.

-EPDK'nın yeni düzenlemesi EKOkredi kullanımını nasıl etkiler?
Yeni düzenleme ile 500 kilowatın altında elektrik üretimleri için artık lisans alma zorunluluğu da kalktı. Dolayısıyla siz bir apartmansınız ve ciddi oranda elektrik tüketiyorsunuz. Bulunduğunuz yerde rüzgar alan bir yerse siz oraya bir rüzgar tribünü kurabiliyorsunuz. Artık devletten elektrik almadan kendi elektriğinizi üretebiliyorsunuz. Bu harika bir olanak! Şimdiden talepler gelmeye başladı. Normal tüketici kredilerimizde yüzde 20-25 büyümek var iken, enerji kredilerini ikiye katlamak istiyoruz.

DOĞANIN DENGESİNİ BOZDUK
-Enerji tasarrufunun ekonomi açısından önemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
16 milyonu aşkın konutun yüzde 90'ı yalıtılmamış. Sadece bunları yalıtsak her yıl 10 milyar TL tasarruf sağlanır. Tükettiğimiz enerjinin yüzde 30'u binalarda tüketiliyor. Tükettiğimiz enerjinin yüzde 70'ini ithal ediyoruz. Yani paramızı dışarıya veriyoruz. Dolayısıyla içerdeki enerjimizi daha tasarruflu kullanırsak ekonomimize katkı sağlarız. Daha az sera gazı salarak dünyamızı daha yaşanabilir dünya hale getirebiliriz. Baksanıza mevsimler değişiyor. Ocak ayındayız kar yok, yağmur az. Doğanın dengesini maalesef biz bozduk.


70 milyon TL'lik gurbetçi
tasarrufunu çekti

-Geçen yıl çıkardığınız 'Memleketin Hesabı' na ilgi nasıl?
Memleketim Hesabı ile yurtdışındaki gurbetçi diye tabir ettiğimiz vatandaşlarımızın oradaki kazanımlarını Türkiye'ye kazandırmaya çalışıyoruz. İkincisi; onlara Şekerbank'ın güvencesini, yüksek getiri olanaklarını sağlıyoruz. Bu ürünü geçen yıl yaz başında çıkardık. Çok yoğun bir ilgi var. 'Memleketin Hesabı' ürünü kapsamında 17 Ocak 2011 tarihi itibarıyla 749 adet hesap ile 70 milyon 559 bin 354 lira bakiyeye ulaşıldı.

-Mevduatta yeni ürünleriniz olacak mı?
Tasarrufçuya dönük mevduat ürününün çeşitlendirilmesine dönük çalışmalarımız sürüyor. Yakında yeni bir ürün de çıkaracağız: Birikim Mevduatı. Siz 50 liralık veya 100 liralık birikimlerinizle de çok uzun vadeli tasarruf hesabı açabileceksiniz. Bu tasarrufun yanında tatlandırıcılar diyeceğimiz ürünler de ekliyor olacağız.

Mevduat faizleri
1 puan düşebilir

-Bu yıl mevduat faizlerinde nasıl bir seyir bekliyorsunuz?

Seçimde ne beklediğinizle bağlantılı. 2011 yılı için öngörülerimiz; seçimin kaynak maliyetlerini yükseltmeye dönük etki yapmayacağını düşünüyoruz. Ancak seçim değil, hükümetin ekonomi politikaları, ekonomik istikrarın mevduat maliyetlerini etkileyeceğini düşünüyorum. Eğer seçim sonrasında ekonomi politikalarında gelişmeler kaynak maliyetlerinin aynı seviyede seyretmesini sağlayabilir. Bu sene içerisinde mevduat faizlerinin azalarak devam edeceğini düşünüyoruz. 50 baz puan ile 1 puan arasında değişebilir.

Bireysel krediler
yüzde 20-25 büyür

-Şekerbank olarak bireysel kredilerdeki büyüme hedefleriniz nedir?
Türkiye'deki sektörel büyümenin yüzde 20-25 civarında olacağını düşünüyoruz. Hızlı büyüme dinamikleri çerçevesinde de onun üzerinde büyüme sağlayabiliriz. Büyüme ihtiyacında olan bir banka olarak daha fazla pay almak istiyoruz. Şubeleşmemizi de buna göre yapıyoruz. Bu yıl 15 yeni şube açacağız.

İlk çeyrekte tahvil
ihracı tamamlanır

-Şekerbank olarak tahvil ihracını ne zaman tamamlayacaksınız?
Bizimkisi mevduat bankası olarak yurt içi TL cinsinden ilk tahvil ihracı olacak. O noktada BDDK'dan 1 milyar 250 milyon liralık tahvil ihraç etmek ön yetkimiz var. Ama biz onun ilk dilimi olarak 500 milyon liralık bir tahvil ihracı konusunda izin aldık. Şimdi o 500 milyon lirayı halka arz edeceğiz. Talep toplama yöntemiyle gerçekleşecek. 1000 lira ve katları şeklinde tahvillerimizi belirliyoruz. Bu da tabana yaygın bir tahvil portföyü oluşturmaya dönük olacak. 3 tip tahvilimiz olacak. Birisi 1 yıl vadeli, diğeri 18 veya 24 ay vadeli olacak. Bu özellikler şu anda şekillenme aşamasında. Şekillenmesi için bireysel ve kurumsal yatırımcılarımızla görüşüyoruz. Sadece yurt içindeki yatırımcılar yararlanabilecek. 2011 ilk çeyreğinde tamamlanmış olacak.

-Getiri nasıl hesaplanacak?
Bir gösterge faiz var. Bir de onun üzerine ek getiri olacak. Göstergemiz devlet iç borçlanma senedi olacak. Bunun üzerine tahvil türlerine göre değişken ek getiri oranı koyacağız.

Sadece faize değil,
masrafa da bakın
-Abdurrahman Özciğer olarak krediyle aranız nasıl?
Konut alırken kullandım. Onun dışında ihtiyaç kredisi kullanmıyorum. Ama kredili mevduat hesabı kullanıyorum. Kredi kullanana hep şunu tavsiye ediyorum. Bu kredinin bende yarattığı toplam maliyet nedir? Ben onu kendime uyguladım. Sadce faiz oranına bakmayın, dosya masrafı komisyon oranlarına da bakın. Gelirlerinizle oranladığınızda size tasarruf yapmayı sağlayan bir kredi yüküyse o krediden hiç korkmayın. Bilinçli yaklaşım gerekiyor. Hizmet veren kurum ve kuruluşları sorgulamak gerekiyor.

Dövizden uzak duruyor
-Tasarruflarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz
?
Ben mevduatçıyım. Az da değişken getirili portföy yaklaşımım vardır. Dövizden şahıs olarak uzak duruyorum. Dövizin nasıl seyrettiğini kontrol edemediğim ve uzun vadeli yaklaşım sergilediğim için de portföyümde hisse senedine de yer veriyorum. Şu an 5-6 yıllık kağıdım vardır. Tasarruf sahipleri orta ve uzun vadeli ihtiyaçlarını düşünerek tahvil bono gibi ürünler seçmeli. Bir de birikiminiz makul düzeydeyse çok daha uzun vadeli hisse senedi yatırımı yapabilirsiniz. Bütün bunların altında BES de mutlaka olmalı.

MB VADE UZATMA BASKISINI ARTIRDI

Merkez Bankası, geçen haftaki sürpriz faiz kararından sonra, bugün de munzam karşılık oranlarında sürpriz bir artırıma gitti. Vadesiz TL mevduatlarında 400 baz puanlık yüksek bir artış açıklayarak, bankalar üzerindeki vade uzatma baskısını artırmış oldu.
1-3 ay arasındaki TL mevduatlarına ise 200 baz puanlık yine beklentilerin üst sınırında bir artış getirdi.
Diğer taraftan, 3 aydan daha uzun vadeli mevduatlarda oranları % 5-7 bandında aynen bıraktı.
Karar, 4 Şubat itibariyle geçerli olacak ve 18 Şubat itibariyle etkisi görülmeye başlanacak. Yani, mevcut kararla sistemden yaklaşık 9,8 milyar TL çekildikten sonra, bunun kredi ve iç talep üzerindeki etkisi gözlenecek. Büyümenin kontrol altına alınmadığının gözlenmesi durumunda yeni kararlar alınmaya devam edecek.
Piyasalara etkisine gelecek olursak, politika faizlerindeki düşüş alanının sınırlı kalması, buna karşılık munzam karşılık oranlarında daha agresif bir strateji izlenmesi, bankalar üzerinde baskı yaratmaya devam edebilir.
Her ne kadar uzun vadelide oranlar korunsa ve şimdilik döviz mevduatlarında bir düzenleme yapılmamış olsa da, yeni tedbirlerin gündemde olması piyasalar üzerinde baskı kurmaya devam edebilir.
Destek Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Banu Kıvcı Tokalı

MUNZAM KARŞILIKLARDA RADİKAL ARTIŞ

Merkez Bankası, kısa vadeli TL zorunlu karşılıklarda piyasa beklentilerinin üzerinde artışlara gitti. MB zorunlu karşılık oranını vadesiz hesaplarda 400 baz puan; 1 ve 3 ay vadeli mevduatlarda 200 baz puan artırdı. Yeni oranlar ile piyasadan 9.8 milyar TL likidite çekilecek.
MB, vadesiz, ihbarlı mevduatlar ve özel cari hesaplar için TL zorunlu karşılık oranlarını yüzde 8'den yüzde 12'ye, 1 aya kadar vadeli mevduatlar/katılma hesapları (1 ay dâhil) için yüzde 8'den yüzde 10'a, 3 aya kadar vadeli mevduatlar/katılma hesapları ve özel fon havuzları (3 ay dâhil) için yüzde 7'den yüzde 9'a, mevduat/katılım fonu dışındaki diğer yükümlülükler için yüzde 8'den yüzde 9'a yükseltildi.

4 ŞUBAT'TA YÜRÜRLÜĞE GİRECEK
Yeni düzenleme 4 Şubat 2011 tarihinden itibaren geçerli olacak. Yetkililer yeni oranlar üzerinden hesaplanan zorunlu karşılıkların 18 Şubat 2011 tarihi itibarıyla tesis edilmeye başlanacağını açıkladı.

21 Ocak 2011 Cuma

FAİZ İNDİRİMLERİ DEVAM EDECEK Mİ?

TCMB bugün (dün) yaptığı para politikası toplantısında politika faizini 25 baz puan aşağı çekerek %6,25’e indirdi. Gecelik faiz oranları ve geç likidite penceresi faiz oranları ise sabit tutuldu.
TCMB kısa vadeli yükümlülükler için tesis edilecek zorunlu karşılık oranlarında ilave bir artırımı gerekli gördüğünü söyledi. TCMB’nin yarın zorunlu karşılık oranlarını artıracağına dair açıklama yapmasını bekliyoruz. TCMB Aralık ayında almış olduğu tedbirlerin kredi üzerindeki sıkılaştırıcı etkilerinin önümüzdeki dönemde görüleceğine vurgu yaptığından, artışın geçen ayki kadar yüksek olmayacağını düşünüyoruz. TCMB’nin zorunlu karşılıklarda vadeye göre farklılaştırma stratejisini sürdüreceğini öngörüyoruz.
TCMB geçen ay uygulamaya konulan politika faizlerinin sınırlı düzeyde düşürülmesi ve zorunlu karşılık oranlarının artırılması şeklindeki politika bileşiminin içinde bulunduğumuz konjonktürde fiyat ve finansal istikrarın korunması açısından halen en uygun seçenek olduğunu söyledi. Fakat TCMB’nin politika faizlerinin “sınırlı” düşürülme söylemi bundan sonra faiz indiriminin kanaatimizce en fazla 25 bps olacağına işaret etmektedir. Ancak Çin, Hindistan ve Brezilya gibi önemli gelişmekte olan ülkelerdeki faiz artırımı ve faiz artırımı beklentileri, TL getirilerinin kısa vadede görece olarak düşük olabileceği göz önüne alındığında TCMB’nin önümüzdeki dönemde faiz oranlarını indirmeye devam etmesi gerekmeyebilir. Faiz indirim eğiliminin artık sonuna doğru gelinmesi nedeniyle gösterge faize enflasyon beklentileri ve global gelişmelerin yön vermesinin daha olası olduğu kanısındayız.
AKBANK EKONOMİK ARAŞTIRMALAR

FİNANSBANK BAKIR FONU ÇIKARIYOR

Finansbank, ürün çeşitliliğini artırmaya devam ediyor. Finansbank, bakır fiyatlarında artış beklentisi olan yatırımcılar için anapara koruma amaçlı yepyeni bir fon çıkarıyor.
Halka arzı 24 – 28 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilecek 1 yıl vadeli Finansbank A.Ş. Koruma Amaçlı Şemsiye Fonu’na Bağlı B Tipi %100 Anapara Koruma Amaçlı Onuncu Alt Fonu ile yatırımcılar, bakırın getirisinden belirli bir oranda yararlanmayı hedeflemektedir.
Yatırımcılar, detaylı bilgiye Finansbank şubelerinden veya www.bugununyatirimaraclari.com adresinden ulaşabilir.

1 TL'YE DE 100 BİN TL'YE DE YÜZDE 9.5 FAİZ

ING Bank, tasarruf konusundaki deneyimini dünyaca ünlü Turuncu Hesap’ı ile Türkiye’ye taşıyor ve “Serbest Tasarruf Hesapları” olarak yeni bir ürün kategorisini Türk tasarruf sahipleri ile buluşturuyor. Vadeli hesap gibi kazandıran, ancak vade derdi olmadan, istenildiği an para yatırıp hesaptan para çekme imkanı sağlayan Turuncu Hesap’ta faiz gecelik işliyor ve hesaba günlük geçiyor. Ayrıca masrafsız olması ile de dikkat çekiyor. Turuncu Hesap’ta müşterilerden hesap işletim ücreti kesilmiyor. Buna ek olarak, internet ve telefon bankacılığı ile yapılan Eft ve havaleler de tamamen ücretsiz gerçekleştirilebiliyor. Almanya, Amerika, İngiltere, İspanya, İtalya, Fransa ve Avustralya gibi birçok ülkede 25 milyon müşterinin kullandığı Turuncu Hesap, ilk 90 gün boyunca yüzde 9,5 gibi piyasa şartlarına göre oldukça rekabetçi “hoş geldin faizi” verilecek. Bu oran 1 TL'ye de, 100 bin TL'ye de aynı olacak.

İlk 90 güne özel yüzde 9,5 faiz!
ING Bank Genel Müdür Yardımcısı Cenk Tabakoğlu, “Müşterilerimiz Turuncu Hesap açtıkları andan itibaren, ilk 90 gün süresince yüzde 9,5 olan “hoş geldin faizi”nden yararlanabilecekler. Bu, piyasa koşulları göz önüne alındığında oldukça rekabetçi bir oran. Ayrıca cazip faiz oranının süresi 90 gün ile sınırlı da değil. Bu süre sonunda da yine avantajlı Turuncu Hesap faiz oranımız ile (hali hazırda %8,5 olan) müşterilerimize hizmet vereceğiz. Dünyanın en büyük finans kuruluşlarından ING Grubu’nun tecrübesi ve güvencesi ile sunduğumuz Turuncu Hesap’a çok güveniyoruz. Herkesi bu çok kazandıran, özgür, şeffaf ve masrafsız hesabı kullanmaya davet ediyoruz” diye konuştu.

19 Ocak 2011 Çarşamba

BORSANIN BU YIL PERFORMANSI DÜŞÜK OLACAK

Standard Ünlü Genel Genel Müdürü Attila Köksal, İstanbul'da düzenlenen basın toplantısında yaptığı konuşmada, piyasalardaki 2011 yılı beklentileri ile ilgili olarak borsanın 2011 yılında geçen yılki kadar iyi olmayacağının altını çizdi. Köksal, "Borsada çok fazla bir düşüş beklemesek de, bu yıl geçen seneye göre daha volatil bir yıl olacak" dedi. Köksal, Türk bankacılık sektörünün sağlam bilanço yapısı ile yatırımcılar açısından cazibesini koruyacağını belirtirken, Standard Ünlü Araştırma Bölüm Başkanı Ercan Uysal da banka kârlarında bu yıl yüzde 10'luk bir daralmanın olabileceğini öngördü. Uysal, "2009 ve 2010 bankaların yılıydı. Bu yıl banka dışı sektörlerin yılı olacak. Endüstriyel şirketlere daha fazla dikkat edeceğiz" dedi.

YENİ TİCARET KANUNU'NDA NELER VAR?

Türkiye'de ekonomik yaşamda yeni bir dönem başlıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen 1.535 maddelik Türk Ticaret Kanunu şirketlerde kurumsallaşmayı ve şeffaflığı güçlendirmeyi, adil rekabet ortamını hâkim kılmayı hedefliyor. 1 Temmuz 2012'de uygulamaya konulması kararlaştırılan kanun Türkiye'deki şirketlerin dışa açılmasını da kolaylaştıracak. Deloitte Türkiye Yönetici Ortağı ve Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Gürer, "Başta KOBİ'ler olmak üzere işletmelerin büyük çoğunluğunun önünde ciddi bir hazırlık dönemi bulunduğunu, bu hazırlığı yapan ve yeni döneme uyum sağlayan şirketlerin çok daha verimli bir ticaret ortamında büyümelerini sürdüreceklerini," vurguladı.

BAĞIMSIZ DENETÇİ ZORUNLULUĞU
Yeni kanunda bağımsız denetçiler tarafından uluslararası standartlarda denetim yapılması ve işletme hesaplarının Uluslararası Finansal Raporlama Standartları'na uygun olan, Türkiye Muhasebe Standartları'na göre tutulması gerekiyor. Kabul edilen Türk Ticaret Kanunu ile birlikte şirket yöneticileri, riskleri irdeleyecek, tartacak ve çalışmalarını bu şekilde sürdürerek sonuçlardan tamamen sorumlu olacak. Kanunda ayrıca haksız rekabet uygulamalarının önüne geçmeyi amaçlayan son derece ayrıntılı düzenlemeler yer alıyor.

YENİ BİR SAYFA AÇILIYOR
Türk Ticaret Kanunu; Ticari İşletme Hukuku, Şirketler Hukuku, Kıymetli Evrak Hukuku, Taşıma Hukuku, Deniz Hukuku ve Sigorta Hukuku olmak üzere altı bölümden oluşuyor. Kanunda Taşıma Hukuku’nun ilk kez bağımsız bir bölüm olarak ele alınması dikkat çekiyor.
Gürer şunları söyledi: "Kabul edilen Türk Ticaret Kanunu ile Türkiye ekonomisinde yeni bir sayfa açılıyor. Türkiye ekonomide süper lige çıkıyor. Kurumsal yönetişim, şeffaflık, dürüstlük ilkelerine dayanan ve uluslararası standartlarda kuralları olan bir ticaret ortamına geçiliyor. Getirilen yenilikler, şirketlerin de önemli değişiklikler yapmasını gerektiriyor. Bu konudaki hazırlıklar, nitelikli personel bulmayı ve mevcut personeli yeniden eğitime tabi tutmayı da kapsadığı için, önemli yatırımları şart kılıyor. Yeni döneme uygun yapı ve sistemlerin hızla oluşturulması gerekiyor. 1 Temmuz 2012'ye kadar olan dönemde zorlu bir hazırlık süreci, başta KOBİ'ler olmak üzere işletmelerin büyük bir çoğunluğunu bekliyor. Bu hazırlığı yapamayan kuruluşlar, Temmuz 2012'den sonra kendilerini idame ettirmekte zorlanacaklar. Buna karşılık uyum sağlayanlar, daha verimli bir ticaret ortamında faaliyetlerini sürdürecekleri gibi, dünyaya açılmalarını da kolaylaştıracaklar. Deloitte Türkiye olarak uzmanlığımızı şirketlerimizin hizmetine sunarak, onların yeni döneme uyum sağlamalarını destekleyeceğiz."

TELEVİZYONDAN 'GARANTİ'Lİ MORTGAGE DANIŞMANLIĞI

Garanti Bankası’nın Mortgage Uzmanı Uygulaması, artık Windows Media Center’da yayın yapan CNBC-e de yer alıyor. Kullanıcılar, ekrandaki mortgage ikonuna tıklayarak, Garanti’nin Mortgage Uzmanlarıyla çevrimiçi konuşarak, danışmanlık hizmetinden faydalanma imkanını elde ediyor. TV yayınını ise sayfanın alt köşesinde beliren küçük ekrandan takip etmeye devam edebiliyor.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ali Fuat Erbil, “Son dönemde yaşanan teknolojik gelişmeler, özellikle bankacılık alanında, kullanıcı deneyimi açısından yepyeni bir dönemi beraberinde getiriyor. Bilgi paylaşımının kolaylaşmasıyla; müşterilerimize, daha özel, kişiselleştirilmiş, interaktif deneyimler sunuyoruz. Bankacılık hizmetini internet ve mobil cihazlar üzerinden vererek, gerçek anlamda kişiye özel çözüm üretmeyi ve sürekli olarak kendimizi geliştirmeyi hedefliyoruz. Şubesiz Bankacılık’ta amacımız; müşterilerimizin ihtiyaçlarına en uygun kanalı, en uygun zamanda kullanarak, bankacılık işlemlerinde kolaylık ve hızı yakalamak. Buna paralel olarak; Microsoft ve CNBC-e ortaklığıyla, artık Web TV üzerinden müşterilerimize danışmanlık ve bilgilendirme hizmetleri vermeye başlıyoruz” dedi.

UTOPYA TURİZM HALKA AÇILACAK

Türkiye’nin önde gelen firmalarından Utopya Turizm İnşaat İşletmecilik Ticaret A.Ş.(Utopya) hisselerini halka arz etmeye hazırlanıyor.
Tanınmış müteahhit Zekai Dursun tarafından 1980 yılında kurulan ve bugüne kadar 500 milyon TL’nin üzerinde altyapı ve inşaat projesini başarıyla tamamlayan Utopya, son yıllarda turizm ve AVM işletmeciliği gibi yeni alanlarda büyümeye devam ediyor.
Halka arzdan temin edeceği kaynağı yeni otel ve konut projelerinin finansmanında kullanmayı planlayan şirketin 2010 üçüncü çeyrek bilançosuna göre toplam aktifleri 133,8 milyon TL, cirosu ise 21,1 milyon TL seviyesinde gerçekleşti.

FAİZ KARARI PİYASALARI İKİYE BÖLDÜ

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun (PPK) yarın yapacağı toplantı piyasaları ikiye böldü. Bugüne kadar enflasyona odaklanan ancak geçen ay cari açıkla mücadeleyi de gündemine alan MB, bu çerçevede mevduat munzam karşılıklarını artırmış ve politika faizini 50 baz indirerek yüzde 6.5'a çekmişti. Bankaların alacağı tavra göre ek önlemler alabileceklerinin de sinyalini veren MB'nin yarın yapacağı toplantıda nasıl bir tutum izleyeceği merakla beklenmekle birlikte piyasada farklı görüşler hakim.
Bazı bankacılar politika faizlerinde bir değişiklik beklemez iken, bazıları ise 25 ile 50 baz puan arasında bir indirim bekliyor. Politika faizlerinde bir değişiklik beklemeyenlerin gerekçesi; Merkez Bankası'nın verdiği son mesajlar. Global düzeyde emtia ve gıda fiyatlarındaki artışa dikkat çeken MB Başkanı Durmuş Yılmaz, ikinci yarıda oluşabilecek enflasyon riskine karşılık faiz oranlarının yeniden artış trendine girebileceğini açıklamıştı. Hem bu açıklama, hem dolar kurunun geçen hafta 1.60 TL'ye kadar yükselmesi, sınırlı da olsa bir miktar kısa vadeli sermaye çıkışı piyasalarda MB'nin faiz indirimlerine ara vereceği beklentisine yol açtı.

FAİZ KARARI SÜPRİZE AÇIK
Piyasa beklentisinin ağırlıklı faiz indirimi olacağı yönünde olduğunu belirten Yapı Kredi Yatırım Ekonomisti ve Sratejisti Murat Berk, "Biz değişmeyeceğini düşünüyoruz. Çünkü özellikle son dönemde bütçe açığı yüksek geldi. Hem de bekleyelim-görelim politikası hakim oldu" derken, Fortis Bank Ekonomisti Haluk Bürümcekçi PPK kararının süprize açık olduğunu düşünüyor. Bürümcekçi, şunları söyledi: "Beklenti gidip geliyor. Aralık ayında indirimin devam edeceği beklentisi hakim oldu. Son dönemde Merkez Bankası'nın yaptığı konuşmalardan sonra bir ölçüde bu beklenti geri alındı. Ağırlıklı olarak yapılmayacağı yönüne kaydı ama farklı görüşler de var. MB çok net mesaj vermiyor. Biraz belirsizlik yaratmış durumda. Karar da süprize açık olacak. Her türlü karar çıkabilir. Olmama ihtimali yüksek görünüyor."

MUNZAM SİLAHINI KULLANABİLİR
Destek Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Banu Kıvcı Tokalı politika faizlerinin seyrine ilişkin beklentilerin son bir haftada değiştiğine dikkat çekerek "AB ülkeleri borçlanmalarının yarattığı stres, kur üzerinde yarattığı baskı ile daha önce faiz indirimi yapabileceğini rahatça söyleyebiliyorduk. Şimdi olasılık yüzde 50-50 gözüküyor" dedi. MB'nin finansal istikrara odaklandığını, cari açığı dizginlemeye, sıcak para girişini sınırlamaya yönelik politikalardan kısa sürede çıkmayacağını da vurgulayan Tokalı, "Bu çerçeveden bakınca MB'nin kısa sürede bu stratejiden vazgeçeceğini düşünmüyoruz. Dolayısıyla hala indirim olasılığı var. Politika faizlerini indirirse munzam karşılıklarda da mutlaka bir değişikliğe gitmesini bekilyoruz" diye konuştu.

MB faizleri neden değiştirmez?
-----------------------------------------
*Global düzeyde emtia ve gıda fiyatları yükseliyor.
*Emtia fiyatlarındaki artış enflasyonu tetikleyebilir.
*AB bölgesindeki sorunlar kur üzerinde baskı yarattı. Dolar kuru 1.60'a kadar yükseldi.
*Bir miktar kısa vadeli yabancı çıkışı yaşandı. Dolayısıyla MB'nin kararları kısmen de olsa etkili oldu.
*Geçen ay alınan kararların henüz etkisi görülmedi. MB bir süre bekle-gör politikası izleyebilir.

MB faizleri neden indirecek?
------------------------------------
*MB cari açıkla ve sıcak para girişiyle mücadeyi öncelikleri arasına aldı.
*Geçen ay aldığı kararlardan kısa vadede dönüş yapmaz.
*AB bölgesindeki sıkıntılar kısa dönemde atlatılmış gözüküyor.
*Kısa vadede enflasyon riski görünmüyor

17 Ocak 2011 Pazartesi

TEB-FORTİS BİRLEŞMESİNDE ÇALIŞANLARI ÜZMEK İSTEMİYORUZ

Türk Ekonomi Bankası (TEB) Başkanı Yavuz Canevi, Türk ekonomisinin en büyük hastalığının tasarruf oranının düşüklüğü olduğunu belirterek "Lüks harcamalardan kaçınıp iç tasarrufları artıralım" çağrısı yaptı. Merkez Bankası başkanlığı da dahil 35 yıllık bankacılık kariyerinin yanısıra Hazine Müsteşarlığı, Eximbank ve YASED Başkanlığı da yapan ve halen TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu üyesi olan Canevi, Türkiye'nin iç tasarruflarını artırmadığı müddetçe dış tasarruflara mahkum kalacağını düşünüyor: "Biz gelişmekte olan bir ülkeyiz. Onun için altımızda Jaguar, Roll Roce ile dolaşmak, lüks villalar almak zorunda değiliz. 1950'lerden bu yana küçük Amerika hevesindeyiz. Hollywood filmlerinin etkisiyle yönlendirildik. Ama artık kendimize gelelim. Yoksa bir yerde köşeye sıkıştırılmış durumda kalacağız."
Canevi'ye göre, tasarrufları artırmak için öncelikle hane halkını düşük faiz ve düşük enflasyonla yaşamaya inandırmalıyız. "En ufak bir dengesizlikte vatandaş 'Aman paramı bankaya yatırmayayım. Gidip buzdolabı, araba alayım diyor. Daha yüksek tasarrufu olan ev alıyor" diye yakınan TEB Başkanı Yavuz Canevi, TEB-Fortis birleşmesinde ise çalışanları üzmeden yumuşak bir şekilde süreci tamamlamayı hedeflediklerini aktardı.
Bankacılık sektörünün yanısıra Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı'nda da uzun yıllar hizmet veren TEB Başkanı Yavuz Canevi ile ekonomiden bankacılık sektörüne kadar oldukça geniş bir yelpazede konuştuk.

AKP'NİN BAŞARISINI KABUL EDELİM
-Türkiye'nin küresel krizde çok fazla hasar almaması sizce hükümetin başarısı mı?
2001 krizi bize ağır bir maliyet getirdi. O krizden çıkmak için de getirdiğimiz politikalar, cesaretle uyguladığımız tedbirler, IMF programıyla birlikte uygulanan program bizi krizden çıkardı. Global kriz böyle bir yapı üzerine geldi. 2008-2009 krizini 1 yıl hissettik, 2010'da süratle toparlandık. 2001 krizinin bize verdiği yapısal sağlamlık üzerine doğru politikalar uygulayan bugünkü hükümetin başarısını da kabul edelim. Açıkçası yanlış yapmadılar. Tabii yurtdışı konjonktürün de bize yardımcı olduğunu kabul etmek lazım.

-YASED Şeref Başkanı olarak yabancı sermayenin Türkiye'ye olan ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
8 yıl YASED başkanlığı yaptım. 1990'lı yıllarda 1 milyar doları aştığımız zaman şampanya ile kutluyorduk, şimdi 5-6 milyar dolarda kalınca şikayet ediyoruz. O günlerden bugünlere geldik. Bu uluslar arası konjonktürün bize kıyağı oldu. Ama derler ya, şans kapıyı çaldığı zaman evde olmalısınız. Biz de evdeydik. Fonlar gidecek yer ararken biz de kapımızı açtık. Bugün arzu ettiğimiz şey kısa vadeli sermaye değil, bir yılın üzerinde doğrudan sermayenin çoğalması.

DIŞARDAN FON GETİRMEYE AÇIZ
-Peki dış tasarruflara bağımlılıktan nasıl kurtulacağız?
Türkiye'de toplam tasarrufun GSMH'ya oranı yüzde 12 ile 14 arasında. En yakın rakibimiz Malezya, Kore, Brezilya'da tasarruf oranı en az yüzde 20-25. O yüzden biz dışardan fon getirmeye açız. Niye cari açık veriyoruz? Çünkü iç tasarruf oranımız, kalkınma oranımızı yüzde 6-7'yi besleyecek oranda değil.

-İç tasarrufları nasıl artıracağız?
Öncelikle lüks harcamalardan kaçınmamız lazım. Biz gelişmekte olan bir ülkeyiz. Onun için altımızda Jaguarlar, Roll Roce ile dolaşmak zorunda değiliz. Lüks evler, villalar almak zorunda değiliz. Kanaatkar bir toplum psikolojisine ulaşmak zorundayız. 1950'lerden bu yana küçük Amerika hevesindeyiz. Amerika neyse bizde o. Hollywood filmlerinin etkisiyle yönlendirildik. Ama bugün kendimize gelmeliyiz. Yoksa bir yerde köşeye sıkıştırılmış durumda kalacağız. Hele böyle bir dönemde, dünya global kriz nedeniyle yavaşlamış iken, bizim bilakis hızlanmamız, kalkınma hızımızı yüzde 7-8 ortalamaya oturtmamız lazım. Bunun için de hem iç tasarruflarımızın artması, hem de doğrudan yabancı sermayeye cazip gelecek yatırım ortamını iyileştirecek kalan yapısal reformları ve mikro yapısal reformları tamamlamamız lazım.

Enflasyondan artık korkmayalım!
-Mevduatın cazibesini yitirdiği ortamda tasarrufları artırmak mümkün mü?
Mevduat cazibesini yitirmiyor, psikolojik bir şey. Mevduat hala cazip. Çünkü enflasyon düşük. Enflasyon düşükse siz hala anaparanızdan bir şey kazanıyorsunuz. Reel faiz enflasyonun üzerindeyse birebir üzerinde olması sözkonusu olamaz. İnsanların enflasyondan korkmaması lazım. Şu anda enflasyondan korktuğu için yatırımcı üç aylık mevduat yapıyor. Altı aylık tasarruf yapıyor. Enflasyonun kalıcı olduğuna inandığı zaman o zaman diyecek ki, ben 5 yıllığına paramı bankaya yatırıyorum. O zaman 5 yıllık tasarruf mevduatı çok küçük bir spread ile sanayiciye, KOBİ'lere ticaret erbabına kredi olarak gidecek. Tasarruf oranımız yüzde 12'lerden yüzde 20'lere çıkacak. O zaman dışarıdaki fonlara fazla muhtaç olmayacağız.. Yüzde 6 kalkınmak zorundayız. Çünkü Türkiye'de işsizliği başka türlü önleyemiyoruz.

Terör en büyük risk
-Türkiye açısından politik veya ekonomik olarak gördüğünüz riskler var mı?
Sıcak bir bölgedeyiz. Savaş çıkabilir. İran, Irak, Filistin, İsrail Kuzeyde Azerbaycan, Ermenistan Rusya'da sıcak bölgeler var. Eurozone dediğimiz bölgede Yunanistan, İrlanda Portekiz'de başlayan çalkantı bir politik krize dönüşebilir mi? Parçalanma olabilir mi? Böyle riskler olabilir. İçerdeki risk terör olayı bizim için ciddi risk haline dönüşebilir. Onun da hepimiz farkındayız. Geleceğini tehdit etmemesi için bilinç oluşmaya başladı. Liberalleşme, açılım vs. Kürt sorunu, azınlıklar sorunu gibi etnik sorunların üstesinden gelebilecek bir yapıya eninde sonunda kavuşacağız. Çünkü Türkiye demokratik, laik ülke yolunu seçmiştir. Bunları sorgulayan yok. Zannediyorum herkese yer var. Onun için yurtta sulh olayı cihanda sulha gitmeden önce biz kendi içimizde bu barışı sağlamak zorundayız. Zaman alabilir ama demokratik, laik sosyal devlet tercihinde samimi isek bunun da üstesinden geliriz diye düşünüyorum.

Durmuş bey 3 yıl daha görev yapsa iyi olurdu
-MB eski başkanı olarak Durmuş Yılmaz'ı başarılı buluyor musunuz?
Durmuş beyin geliş sürecindeki tereddüt hariç çok iyi Merkez Bankası başkanlığı yaptığı kanaatindeyim. Hakikaten tutarlı, taviz vermeyen ama aşırı reaksiyon göstermeyen çok iyi bir Merkez Bankacı oldu. Bunun için kendisini takdir etmek lazım. Ben olsam kamuoyunu, işalemini ve dünyadaki iş alemini memnun edecek kararı veririm. Durmuş beyin görev süresini 3 sene daha uzatırım. Durmuş bey imkan yaratılabilseydi, yerinde bir dönem daha kalabilseydi hem Türkiye ekonomisi, hem de kurumsal bir yapı için çok iyi bir tercih olabilirdi. İnşallah içerden bir atama yapabilir. Dışarıdan atama yapılmaz. Çünkü Merkez Bankası'nın oturmuş bir politikası var. O politikayı bir ekiple götürdü. Eğer o ekipten birisi gelirse zannediyorum kesintisiz bir uygulamaya şahit oluruz.

Faizleri artırmayın diye bankalara yemin ettirirdik
-MB Başkanlığı döneminize ait ilginç anekdotlar var mı?
O dönemler faiz oranları çok yüksekti. Biz o zamanlar bankaları 15 günde bir toplardık. 'Faizleri yüzde 40'ın üzerine çıkartmayacaksınız' diye masanın etrafında yemin ettirirdik. Fakat toplantı dağılır dağılmaz İstanbul'dan 2 saat sonra haber gelirdi: 'x bankası yüzde 45 faiz vermeye başladı.' Herkes bu kararı delerdi. Çok zordu. Merkez Bankası o zaman kağıt üzerinde bağımsız da değildi. Döviz yokluğu sorunu vardı. 70 sente muhtaç olduğumuz dönemleri yaşadık. Çok şükür o günlerden bugünlerde 70 milyar dolarlık rezervle çalışan bir merkez bankasına ulaştık. O günleri yaşamayanlar bugünlerin kıymetini bilemiyor.

2013'de bankacılıkta yeni konsolidasyonlar olabilir
-Bu yıl bankacılık sektöründe ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz?
Bu yıl rekabetin çok ciddi olarak arttığı bir dönemi yaşayacağız. Hem fon bulma hem kredi verme konusunda rekabet olacak. Çünkü faiz baskısı olacak. Çünkü imkanları büyük olan bankalar, fonlamasını kolay halleden bankalar daha ucuz kredi verecek. Bulamayanlar daha rekabette zorlanacak. İyi müşteri, kötü müşteri, orta müşteri ayrımı devreye girecek. Onun için bankacılık sektöründe bu yıl karlar 2010 yılı kadar rahat kazanılmayacak. Bu sene bankacılık sektöründe ciddi bir problem görmüyorum. Ama 2012 senesinden sonraki dönemde küçük bankaların ayakta kalmak için daha fazla zorlanacaklarını düşünüyorum. 2013'de yeni bir atmosfere ulaşabilir. Yeni bir konsolidasyon, satın almalar, birleşmeler dönemi yaşayabiliriz.

TEB-Fortis birleşmesinde kimseyi üzmek istemiyoruz
-TEB ile Fortis Bank'ın birleşme sürecindeki son durum nedir?
Süreç devam ediyor. Birleşmeyle TEB birden bire 300 şubeli bankadan 600 şubeli bankaya dönüşecek. Dolayısıyla ilk 10 büyük banka arasına girecek.Onun için TEB'in sektördeki yeri daha sağlam olacak. Hem müşteri portföyü hem fonlama açısından rahat bir pozisyona gelecek. Hele iki bankanın tek bir çatı altında toplanması da bize ayrı bir bilinirlik ve görünürlük sağlayacak. Hem kredi kartı kullanımında hem müşteriye ulaşma konusunda bizi çok rahatlatacak.

-Bu süreç ne zaman tamamlanır?
Zannediyorum yıl sonuna kadar bitiririz.

-Birleşme sonucu işten çıkarma olacak mı?
Şu an bir şey söylemek çok zor ama amacımız bu işi en yumuşak şekilde kimseyi üzmeden tamamlayıp bitirmek.

Parasını üçe bölüp mevduata yatırıyor
-Tasarruflarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kendi bankamda mevduat olarak... Tasarruflarımı aşağı yukarı üçe böldüm. TL, dolar ve euro olarak. TL biraz daha ağırlıklı. Hiçbir zaman risk almadım. Zaman zaman devlet tahvili aldım. Orta vadeli bazen iki yıl hatta 30 yıl vadeli devlet tahvili aldığım dönemler bile oldu. Herkese de tavsiyem böyle bir sepet yapmaları.

American Express için kuyruğa girerdik

-En beğendiğiniz bankacılık ürünü nedir?
Ben hiç hayatımda kredi kullanmadığım için o ürünleri tanımıyorum. Genel olarak baktığımız zaman KOBİ sektöründeki gelişmeleri ilgiyle izliyorum. Kredi kartındaki gelişmeleri son derece ilerici buluyorum. Ne Avrupa ne ABD'de bizdeki ürünler yok. Eskiden American Express almak için kuyruğa girerdik, pahalı bir karttı. Merkez Bankası'nda ilk yıllarda iş seyahatlerine çantamda dolarlarla çıktığımı hatırlıyorum. Grubun parasını en genç elemanı olarak ben taşırdım. Sonradan American Express kart almaya başladık. Başka kart geçmezdi. Şimdi Türkiye'de verilmiş Mastercard, Visacard'lar bütün dünyada geçiyor.

Plajdan taş topluyor kumbara biriktiriyor
-Bu kadar işin arasında boş zaman bulunca ne yapıyorsunuz?

Pek boş vakit kalmıyor. Ben şu an biriktirme dönemindeyim. İlerde bir şeyler yaparım diye çok şey biriktiririm. Hiçbir şey atmam. El becerisinde yaratıcı bir zihne sahibim. Cam, biblo, resim, havan, kumbara biriktiriyorum. Büyükada'daki evimin deposunda bir atölyem var. Ne bulursam oraya götürüyorum. Bir de ilerde bunlardan bir şey yaparım diye dere yataklarından ağaç kütükler, plajlardan renkli taşlar toplarım. Bunları yapıştırarak heykel, biblo yapıyorum.

10 Ocak 2011 Pazartesi

ÜÇ AYA KADAR 3 YENİ YABANCI DAMATIMIZ OLACAK!

Şirket evliliklerinde danışmanlık yapan Pragma şirketinin kurucu ortaklarından Değer Şahbaz, geçen yılın ikinci yarısından itibaren cebinde parası olan stratejik yatırımcıların dünyada büyümeye gözünü diktiğini belirterek 2011 yılının ilk 3 ayında biri ABD, diğerleri Avrupa ve Körfez bölgesinden 3 yeni yatırımcının sağlık, finans ve hızlı tüketim alanında Türkiye'ye geleceğini söyledi. Alıcı ve satıcı şirketlerin fiyat beklentilerinin örtüşmesi açısından 2011'in evlilik için doğru zaman olduğunu vurgulayan Şahbaz, bu yıl işlem hacminin 30 milyar doları aşmasını bekliyor. Şahbaz, "Geçmişte biz onların kapısını çalıyorduk. Şimdi onlar bizim kapımızı daha çok çalıyor" dedi.
Pragma, Global Menkul Değerler'den ayrılan Ömer Bilhan, Saltuk Akbulut, Değer Şahbaz, Mustafa Akgün ve Özgü Yalaza tarafından 2002 yılında kurulmuş. 2005 yılından beri toplam büyüklüğü 2 milyar doları aşan 30'a yakın işleme imza atan Pragma bugüne kadar Akkök, Borusan, Boyner, Doğan ve Yaşar Holding gibi Türkiye'nin önde gelen gruplarına danışmanlık yaptı. Ray Sigorta, Step Halı, Denizli Çimento, TÜYAP, Ekol ve Arena gibi çeşitli şirketleri evlendiren Pragma kurucu ortakları Değer Şahbaz ve Saltuk Akbulut ile 2011 beklentilerini konuştuk.
-Geçen yıl şirket evlilikleri açısından verimli geçti mi?
Türkiye açısından 2009 yılına göre 2010 çok iyi bir yıldı. 4 katından fazla işlemlerde artış oldu. 100'ün üzerinde işlem gerçekleşti. Bizim açımızdan son çeyrek iyi bir zamandı. 2010'un son çeyreğinde şirket olarak 4 işlem bitirdik. 2011 yılından daha umutluyuz.

300 TÜRK ŞİRKETİ İLE GÖRÜŞTÜK
-2010'da ne kadarlık işleme aracılık ettiniz?
200 milyon doların üzerinde. Geçen yıl 300 tane Türk şirketi ile görüştük. Bunun iki katı da yabancı şirket ile görüştük. Yatırım bankacılığı deyince insanlar sadece İstanbul ile sınırlı olduğunu zannedyior. Halbuki biz İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirlerin yanısıra Bursa, Eskişehir, Kayseri, Konya ve Antep'e de gidiyoruz.

-300 Türk şirketinden kaçını ikna ettiniz?
Şu anda 50'den fazla proje üzerinde çalışıyoruz. Türkiye'nin önü açık olan bütün sektörlerde iş yapmaya çalışıyoruz.

STRATEJİK YATIRIMCI ŞİRKET AVINDA
-Peki şu anda hangi sektörlerin önü açık?
Enerji, altyapı, lojistik, gıda, sağlık, finans ve medya. Türkiye'de veya yabancı firmalarda sektörleri araştırıp takip ediyoruz. Kimisi bir ortaklığı veya şirketini satmak istediğini söylüyor. Veya 'Gelin beni evlendirin' diyor. Çoğunda ise 'Siz büyüyorsunuz, finansmana ihtiyacınız var. Ortaklık size katma değer yaratır' diye anlatıyoruz. Doğru zaman değilse projeyi bekletiyoruz. 2010 yılı da o yüzden çok doğru zaman değildi. 2011 doğru zaman olacak.

-2011 neden doğru zaman?
2009 kriz senesiydi. İşlerin iyi bir şekilde olması için rekabetçi ortamların olması gerektiğini düşünüyoruz. 2010 yılı ikinci yarısında likiditeye sahip stratejik yatırımcılar artık dünyada büyümeye gözlerini dikmeye başladı. ABD'de sürekli para pompalanıyor. Körfez ülkeleri zaten likit. Büyüyebilecek yerler Avrupa değil. Avrupa'da şirket ortaklığı pazarı yüzde 5 büyüyor. ABD de yüzde 5 ile 10 arasında büyüyor. Türkiye'de yüzde 30'larda büyüyor. O yüzden Türkiye gibi ülkeler bu paraları çekiyor. 2010 yılında alıcıların fiyat beklentileri ile satıcıların beklentileri çok örtüşmüyordu. Biz alıcıların adil fiyat vermesini, satıcıların da iyi fiyat almasını istiyoruz. Bunun örtüşdüğü zaman 2011 yılı olacak.

Enerji yabancının gözdesi
-Elektrik dağıtmından sonra sıra elektrik üretim özelleştirmelerinde...

Avrupalılar çok ilgili. Fonlar da bakmaya başladı. Ortadoğulu, Uzakdoğulu şirketler de var. En önemlisi '2011'de dağıtım özelleştirmeleri kapanacak mı?' diye takip edenler var. Ama üretim tarafı da çok hareketli olacak. Herkes EÜAŞ özelleştirilmesini bekliyor. Bunun dışında lisansı alınmış pek çok proje var. Devam eden inşaatlar var. Şu an inşaati devam eden veya başlayacak 20 bin megavatlık hidro, 10-15 bin megavatlık rüzgar santralı projesi var. Bunları hepsiyle ilgili daha finansman bulunacak. Sermaye ihtiyacı çok fazla. Bizim bugüne kadar enerjide bitirdiğimiz işlerin toplam değeri 1.5 milyar doları aşıyor.

Finansda başarısız olan yabancı çıkacak
-Enerjji dışında diğer sektörlerde yeni yatırımlar görecek miyiz?
Sağlık sektöründe hastane, sağlık ekipmanları ve ilaç tarafında yabancı gelmeye devam edecek. Sağlık kabuk değiştiren bir sektör olacak. Gıda her zaman krizlere dayanıklı bir sektör. Yabancılar Türkiye'ye gelmek istiyor. Finans sektöründe perakende bankacılıkta yeni bir bankanın gelip sıfırdan yatırım yapması, işe başlaması çok zor. Büyük bankaların hepsinde yabancı ortaklıklar var. Başarısız olanların çıkması sözkonusu olabilir. Finans sektöründe kesin bir konsolidasyon bekliyoruz. Tabii finans deyince sadece banka olarak bakmamak lazım. Sigorta ve faktoring şirketleri de var. Bulundukları kurumun dünya genelindeki stratejisinden dolayı bu işten çıkmak isteyenler veya bu işte başarıyı göremeyen şirketler var. Dolayısıyla finansal kuruluşlar içerisinde el değiştirmeler olacak.

Türk işçisi işine sahip çıkıyor
-Yabancıları Türkiye'ye çeken nedenler neler?
Birincisi büyük bir ekonomi. İkincisi büyüyen bir ekonomi. Üç istikrar olan bir ekonomi. Dört hukuksal çevrçeve düzgün. Beş Avrupa'ya yakın. Avrupa'da büyümek isteyen Ortadoğulu, Körfez ülkesi yatırımcısı Türkiye'ye gelip Avrupa'nın içine girmiş oluyor. Yeni gelişen sektörler var. Örneğin; enerji. İnsan kalitesi iyi. Üretim mantığı iyi. Doğu Avrupa'da üretim yaptıramıyorlar, çünkü işçi işe gelmiyor. Türkiye'de herkes işine sahip çıkıyor, Türk üretim bilinci gelişmiş durumda. Bir de Türkiye AB süreci içerisinde. Türkiye'nin çehresini çok değiştiriyor. Çok yakın gelecekte Türkiye'nin yatırım notu değişecek.

Evlilik hazırlığı 6 ay ile 1 yıl sürüyor
-Şirketleri evlendirirken karşılaştığınız zorluklar var mı?
Bu işler çok zor. Meşakkatli ve çok uzun süreçler. Bir şirketin kendi başına çıkıp şirketime ortak bulacağım deyip bulabilme ihtimali çok düşük. Bizim gibi tecrübeli danışman firmalara iş çıkıyor. Karşılaştığımız en büyük zorluk piyasa koşulları. Son anda 'Paramız bitti veya işimiz iyi gitmiyor' deyip vazgeçebiliyor. Fiyatlama, değerleme her zaman sorun. Türk şirketleri her zaman iyi fiyat istiyor. Alıcı firma olabildiğince uygun fiyattan almak istiyor. En önemlisi ortaklık bilinci Türkiye'de çok olan bir şey değil. Onu sindirmesi gerekiyor. Yine değerlemede de eğitmeniz gerekiyor. Şirketin binasına bakıyor harcadığı yıllara bakıyor. Emeğine, terine bakıyor. Şirket sahiplerini duygusal bağdan koparmanız gerekiyor.

-Evlilik hazırlığı ne kadar sürüyor?
6 ay ile bir yıl arasında değişiyor. Bu süre şirketin yapısına, ne kadar düzenli olduğuna bağlı. Halka açık bir şirket ise raporlamayı biliyordur. Ama hiç ev ödevini yapmamış şirketleri hazırlamak biraz daha zaman alıyor. O da projeyi de uzatabiliyor.

Şirketleri pahalı hobi yapmayın!
-Evlenmek isteyen Türk şirketlerine önerileriniz var mı?

Şirketlerin belli ömürleri var. Bazı şirketler daha hızlı büyüyor. Aileler, jenerasyonlar değişiyor. Eğer ortaklık düşünülüyorsa çizgi aşağı gitmeden en iyi değeri alabilecekleri en yukarda bir şey yapmalarında fayda var. Aile şirketlerinde, 'Çocuğuma bir iş bırakayım' mantığı var. Çok saygı duyulacak bir mantık ama bu şekilde pahalı hobi yapmaya gerek yok. Çünkü şirketler ülkenin de bir değeridir. 'Benim olsun ufak olsun' yaklaşımından ise paylaşımcı, ekonomiye değer katıcı şekilde düşünmelerinde fayda var. Ayrıca dünya piyasalarını takip etsinler.

Hep bana hep bana olmaz!
-Doğru ortak kimdir?
Kendisi için istemeyeceği hiçbir şeyi ortağı için istemeyecek olan doğru ortakdır. Size doğru değeri verecek, sizi uzun vadede köşeye sıkıştırıp ekonomik olarak daha kötüye götürecek bir ortak olmaması lazım. Adil davranacak. İki tarafın da kazanması lazım. Biri hep bana hep bana derse o iş olmuyor zaten. Hem ortaklık şartlarında iki tarafın da kazandığını düşünmesi lazım hem değerlemede iki tarafında kazandığını düşünmesi lazım.
Ayfer ARSLAN

9 Ocak 2011 Pazar

ANKARA SİGORTA GENEL MÜDÜRÜ NİYAZİ KOÇAK OLDU

Ankara Sigorta Genel Müdürü Şaban Çağıran görevinden ayrıldı. Genel Müdürlük görevine Niyazi Koçak getirildi. Ankara Sigorta'da Genel Müdür olarak bir çok önemli projeye imza atan Şaban Çağıran Ankara Sigorta’daki görevinden ayrıldı.
Ankara Sigorta’da Acenteler, Bölgeler, Satış ve Pazarlama’dan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan Şaban Çağıran 2008 yılı ocak ayında genel müdür vekili daha sonrasında da genel müdür olarak görevini sürdürdü. Çağıran, 1986’da banka müfettişi olarak başladığı iş hayatında, çeşitli banka ve sigorta şirketlerinde üst düzey yöneticilik görevlerinde bulunmuştu.
Ankara Sigorta'da Şaban Çağıran’dan boşalan Genel Müdürlük görevine ise Niyazi Koçak atandı. Koçak geçtiğimiz yıl başlarında Halk Bankası iştiraki olan Birlik Sigorta’nın genel müdürlüğünden ayrılmıştı.

KAMU, 6 BİN 500 YENİ MEMUR ALACAK

Kamuya 6 bin 560 yeni memur alınaccak. Öğretmenler ile kariyer meslek memurları dışındaki kadro ve pozisyonlarda bu yılın ilk memur atamaları önümüzdeki ay gerçekleştirilecek. Bu şekilde kamu kurum ve kuruluşlarınca merkezi yerleştirme yapılmak üzere Devlet Personel Başkanlığına gönderilen toplam 6.560 kadro ve pozisyon için yeni memur alımında bulunulacak.
KPSS'ye katılan memur adayları, 24 Ocak-2 Şubat tarihleri arasında belirlenen kadro ve pozisyonlar için ÖSYM Başkanlığının ''www.osym.gov.tr'' adresi üzerinden tercih işlemi yapacak. Yeni memurların bin 273'ü mühendis, 865'i veri hazırlama işletmeni, 428'i hemşire, 331'i bilgisayar işletmeni, 240'ı tekniker, 180'i sosyal çalışmacı, 169'u psikolog, 101'de zabıt katibi olacak.

7 Ocak 2011 Cuma

AEGON'DAN GALATASARAY-AJAX MAÇINA ÇİFT KİŞİLİK BİLET

Dünyanın önde gelen hayat sigortası ve emeklilik şirketlerinden AEGON, aylardır merakla beklenen Türk Telekom Arena’nın açılış maçını yerinde izlemek isteyen sporseverlere fırsat sunuyor. AEGON’un sponsor olduğu Hollanda’nın ünlü futbol takımı Ajax ve Galatasaray arasındaki açılış karşılaşması için özel bir kampanya düzenleyen AEGON Emeklilik ve Hayat, www.HayattaOlmazDeme.com sitesindeki bilgi formlarını dolduran her 500’üncü kişiye, açılış karşılaşması için çift kişilik bilet hediye ediyor. Bununla birlikte, sitedeki futbol eğitimi formunu dolduran her 100’üncü kullanıcının çocukları, Ajax antrenörlerinden futbol eğitimi alma şansı kazanıyor.

ARACINIZIN KASKO DEĞERİ ARTIK CEBİNİZDE

Sigorta sektörü hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlerin referans bilgi kanalı olan TSRŞB kurumsal web sitesi www.tsrsb.org.tr’ye bundan sonra iPhone aracılığı ile de ulaşılabilecek.
iPhone kullanıcılarının App Store’dan indirebileceği TSRŞB uygulaması ile;
Kasko Değer Listesi,
Motorlu Taşıtlar Vergisi ile ilgili listeler,
Üye şirket bilgileri,
Duyurular,
Haberler,
Hak Sahiplerince Aranmayan Paralar,
TSRŞB’nin tarihçesi ve kurumla ilgili açıklamalar ile iletişim bilgilerine kolaylıkla erişim sağlanabilecek.
TSRŞB iPhone uygulamasını indirmek isteyen kullanıcıların yazılım versiyonunun en az 4.2 olması yeterli olacak ve kullanıcılar App Store’u ziyaret ederek uygulamayı kolaylıkla cihazlarına indirebilecek.

İMKB, HOLDİNGLERE ÖZEL BORSA ENDEKSİ KURACAK

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) İMKB 10 Banka Endeksi, Şehir Endeksi ve Katılım Endeksi'nden sonra şimdi de holdinglere özel endeks oluşturacak. Grup, holding veya çeşitli ihtiyaçlara yönelik endeks oluşturulması konusunda çalışmalara başladıklarını açıklayan İMKB Başkanı Hüseyin Erkan, "Henüz üzerinde çalışıyoruz. Asgari 5 şirket olmak üzere o grubun halka açık bütün şirketlerini kapsayacak bu endekse dayalı yatırım fonlarının kurulması halinde yatırımcı aynı anda o grubun bütün hisse senetlerine sahip olacak" dedi.
Ekonomi Gazeteciler Derneği (EGD) üyeleriyle bir araya gelen İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Başkanı Hüseyin Erkan, 2010 yılında yaşanan gelişmeleri ve 2011 hedeflerini paylaştı. Dünyadaki likidite bolluğu nedeniyle hisse senetleri ve emtia piyasalarında yükselişler yaşandığına işaret eden Erkan, hisse senedi, tahvil-bono ve repo pazarı dahil İMKB'de toplam işlem hacminin 3 trilyon 208 milyar dolara yükseldiğini söyledi.

2010'DA 22 ŞİRKET HALKA AÇILDI
2010 yılında halka arzlarda 2000 yılından bu yana en iyi performansın sergilendiğini anlatan Erkan, geçen yıl 22 şirketin hisse senedinin halka arz edildiğini aktardı. Geçen yıl halka arzlar sonucunda ekonomiye ve şirketlere sağlanan kaynak tutarının da 3 milyar liraya ulaştığını belirten Hüseyin Erkan, bu yıl da hisse senetleri piyasasında 9, tahvil ve bono piyasasında ise 6 halka arz başvurusu yapıldığını, toplam halka arz sayısının 25'i geçmesinin beklendiğini ifade etti.

EKONOMİYE 92.5 MİYAR $'LIK KAYNAK
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın kuruluşundan bugüne kadar ekonomiye sağladığı katkılara da değinen Erkan, son 24 yıl içerisinde 48.6 milyar doları halka arz geliri, 43.8 milyar doları da temmettü geliri olmak üzere ekonomiye yaklaşık 92.5 milyar dolarlık kaynak aktardıklarını dile getirdi. Halka arz seferberliği kapsamında şirketlerle birebir görüşmelere devam edeceklerinin altını çizen İMKB Başkanı Hüseyin Erkan, 2011 yılında İzmir veya Ankara'da geniş kapsamlı bir toplantı yapılmasının planlandığını söyledi.

Anormal hareketlerde seansa 15 dakika mola
İMKB Başkanı Hüseyin Erkan, 2011 yılı projelerini şöyle özetledi:
*Otomatik Seans Durdurma Sistemi: Sistem, piyasamızda anormal fiyat veya miktar hareketi ortaya çıktığında, önce seansı 15 dakika durduracak. Durdurma KAP'a bilgilendirilecek. 15 dakika sonra seans yeniden başlayacak.
*Kapanış seansı: 17.30'da biten ikinci seansın bitiminden 10 dakika önce kapanış seansı yapılacak.
*Dark Pool işlem platformları benzeri Büyük Emirler Pazarı oluşturulacak.
*Özel sektör borçlanma araçlarının birincil piyasası için Halka Arz Pazarı'nın açılması planlanıyor.
*Obsiyon piyasasının 2011 yılının ilk yarısında faaliyete geçmesi planlanıyor.
*Hisse senetleri üzerine repo işlemlerinin yapılabilmesi amacıyla yeni bir pazar oluşturulacak.

Avrupa borsalarından İMKB 30'a talep yağıyor
İMKB Başkanı Hüseyin Erkan, İMKB 30 Endeksi'ne hem Avrupa borsalarından hem yatırımcı kuruluşlardan yoğun talep geldiğini belirterek, "Çok talep geliyor ama endeksi borsada işlem görmek kaydıyla lisansalamasını henüz dışarıya açmadık. Şimdilik böyle bir niyetimiz yok"

FAİZ İSTEMEYEN İÇİN ALKOL VE KUMARSIZ ENDEKS GELİYOR

Faize karşı hassasiyeti olan yatırımcıları borsaya çekmek için tasarlanan Katılım Endeksi, İMKB Ulusal Pazarı'nda, AlBaraka, Bank Asya, Kuveyt Türk ve Türk Finans'ın sponsorluğunda KATLM koduyla yayına başladı. Endeks, faize dayalı finans, ticaret, hizmet, aracılık, alkollü içecek, kumar, şans oyunu, domuz eti ve benzer gıda, turizm eğlence, basın, yayın, reklam, tütün mamulleri, silah, vadeli altın, gümüş ve döviz ticareti olmayan şirketlerden oluştu.

KÖRFEZ'İ DE ÇEKECEK
Katılım Endeksi imza töreninde konuşan Katılım Bankaları Birliği Başkanı Fahrettin Yahşi, sermaye piyasaları ve katılım bankaları adına önemli bir adım attıklarını belirtirken, Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus Nacar ise 'Yerli yatırımcı sayısının artmasına bu endeks, katkı sağlayacağı gibi körfez bölgesindeki yatırımcıların da Türkiye'ye çekilmesine aracılık edecek' dedi.

ENDEKSTE 28 ŞİRKET VAR
TİCARET ve sanayi şirketlerinin ağırlıklı olduğu kurumlar arasında, BİM, Türk Telekom, Enka İnşaat, Bank Asya, Emlak Konut GMYO, Ford Otosan, Petkim, Koza Altın, Aygaz, Trakya Cam, Çimsa, Sinpaş GMYO, Doğuş Oto, Gübre Fabrikaları, Albaraka, Türk Traktör, Bagfaş, Mardin Çimento, Akçansa, Adana Çimento, Pınar Süt, Nuh Çimento, Afyon Çimento, Netaş, Mondi Tire Kutsan, Vestel Beyaz, Deva Holding ve Pınar Et ve Un şirketleri bulunuyor.

6 Ocak 2011 Perşembe

BANKACILAR MERKEZ DIŞINDAN BAŞKAN ATANMASINA KARŞI

Merkez Bankası (MB) başkanlık koltuğuna 18 Nisan'da veda edecek olan Durmuş Yılmaz'ı bankacılar çok başarılı buluyor. 2006 yılında bu göreve atandığında ailesi, inançları ve terlikleriyle gazete manşetlerine çıkan ve pek karizmatik bulunmayan Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz özerklikten taviz vermemesi, kriz döneminde aldığı isabetli faiz kararları ve piyasalardaki dalgalanmalara karşı soğukkanlı ve proaktif davranışıyla piyasadan tam not aldı.
Bankacıların gönlünden geçen Yılmaz'ın bir dönem daha başkanlık yapması. Yeniden atanmayacaksa da başkan yardımcıları Erdem Başçı veya İbrahim Turhan'ın başkanlık koltuğuna oturması. Piyasalar MB dışından bir ismin atanması fikrine ise belirsizlik getireceği için pek sıcak bakmıyor.

LEHMAN SONRASI TESTİ GEÇTİ
Yaklaşık 30 yıldır Merkez Bankası'nda çeşitli görevlerde bulunan ve son 5 yıldır da başkanlık görevini yürüten Durmuş Yılmaz iyi bir teknisyen olarak biliniyor. 2006 yılında başkanlık koltuğuna oturduğunda mevcut para politikalarını disiplin içerisinde yürütebilecek bir isim olarak bilinen Yılmaz'ın Süreyya Serdengeçti veya Yaman Törüner gibi 'atak' bir başkan profili çizmeyebileceği yorumları yapılmıştı. Ancak bütün bu söylenenlerin aksine Yılmaz, 2008 krizinde yatırım bankası Lehman Brothers'ın batışının ardından aldığı sert faiz indirim kararlarıyla herkesi şaşırttı. 1 yıl içerisinde gecelik faizleri 10.25 puan birden indirerek 16.75'den 6.5'lara çekti.

PİYASANIN GÖNLÜNDEKİ BAŞKAN
Son dönemde MB'nin en fazla dikkat çeken söylemi ise cari açık oldu. Bugüne kadar kendisini enflasyonla mücadeleye adayan Yılmaz yönetimindeki MB ekibi geçen yılın son aylarında mevduat munzam karşılıklarını artırması ve faiz indirimi ile cari açıkla mücadelenin de şövalyeliğine soyundu. Son kararlar MB'nin son 2 yıldaki başarısının getirdiği özgüvenin göstergesi olarak algılanırken, isminin kullanılmasını istemeyen özel bir bankanın ekonomisti, piyasanın gönlünden geçen başkan profilini şöyle çizdi: "Yeni başkanın içerden veya dışardan olması piyasa açısından fark eder. Dışardan biri olması belirsizlik getirir. Daha yumuşak bir geçiş için içerden seçilirse daha rahat atlatılır bu süreç. Erdem Başçı çok tecrübeli bir isim. İbrahim Turhan da aynı ekolden geliyor. Politikaların devamlılığı açısından içerden birinin atanmasında yarar var."

Yeni başkan MB'nin özerkliğini korumalı

İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Aykut Demiray:
"2001 krizinden sonra MB'yi hep başarılı buluyorum. Çünkü 2001 krizinden sonra MB bağımsız bir yapıda ve enflasyonla mücadele hedefine odaklanmış bir şekilde faaliyetini sürdürüyor. Süreyya bey de başarılı bir başkandı. Durmuş Yılmaz da aynı ekolden gelen bir insan. Enflasyon hedeflemesini oldukça başarılı şekilde uyguladı. Türkiye hem enflasyonu tek haneye düşürmeyi hem arka arkaya büyümeyi başardı. 2008 krizinde cari açığa rağmen Türkiye ekonomisi yara almadan kurtuldu. O dönemlerde MB soğukkanlığını koruyup doğru bir politika izleyerek hızla faizleri düşürdü. Ayrıca rezervlerini artırmayı başardı. Bu anlamda Durmuş Yılmaz'ın başarılı olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de Merkez Bankacılık geleneği güçlüdür, başarılıdır. Tek engel siyasi baskılardı. Siyasi baskılar ortadan kalktığı zaman kadrolar ve başkan gerekeni yapabilecek kapasitede. Yeni dönemde Merkez Bankası'nın bağımsızlığı, özerkliği mutlaka korunmalı. Hem yöneticileri bu özerkliği titizlikle savunulmalı, hem de siyasi otorite bu özerkliğe saygı göstermeli. Zaman zaman siyasi otoritenin istekleriyle ekonomik gerçekler çelişebelir. Bir daha eski yüksek enflasyon dönemlerine dönmek istemiyorsak bağımsız kurumlara alışmamız lazım. 10 sene önce Ankara'da bir şey olduğunda İstanbul'da piyasalar karışırdı. Artık piyasaların kılı kıpırdamıyor. Bu hem piyasaların derinleşmesine hem de özerk kurumların varlığına bağlı. Sağlıklı bir gelişme."

Proaktif politikalar uyguladı testi geçti

TSKB Baş Ekonomisti Gündüz Fındıkçıoğlu:
"2006 yılında Durmuş beyin gelişi çalkantılı olmuştu. Hemen arkasından da yabancılar faiz artışına zorladılar. İlk andı. Ondan sonra Durmuş beyin performansı çok başarılı, çok iyiydi. Öyle bir şekilde işi götürdü ki, faizleri çok yüksek tutuyor diye başlangıçta eleştirildi. Kriz sonrasında özellikle Lehman'dan sonra derhal faiz indirimlerini başlattı. Türkiye'de 2002 krizi sonrası alınan önlemler ve yapılan düzenlemelerin yanı sıra hazine bonosunun yüksek getiri sağlıyor olması Türk bankacılık sistemini riskli enstrümanlara yönelmekten korudu. Bu süreçte Merkez Bankası'nın iletişimi iyiydi. Hem MB politikaları, hem BDDK'nın yeniden yapılandırma ve karşılık oranlarını düşük tutması gibi birlikte eşgüdüm içerisinde alınan kararlar bankacılık sektörünü krizde güçlü tuttu. Çünkü Avrupa ülkeleri bankacılık sektörü yüzünden toparlanamıyor. Dolayısıyla bankacılık sektörünü korumak MB'nin birinci göreviydi. Esas testi Lehman sonrası politikalarıyla geçti. MB gecelik faizleri yüzde 16.75'den yüzde 6.5'lara indirdi. Görülmemiş bir indirim. Zamanlamayı iyi kullandı. Gayet net davrandı ve eli titremedi. MB krizde proaktif davrandı."

Sezar'ın hakkını Sezar'a verelim!

Turkish Bank Yönetim Kurulu Danışmanı Tuğrul Belli:
"Sezar'ın hakkını Sezar'a verirsek Merkez Bankası'nın küresel kriz döneminde izlediği agresif faiz indirimi politikasının son derece başarılı olduğunu söylememiz gerekir. Merkez piyasayı iyi analiz ederek, reel talep ve istihdamla ilgili gelişmeleri çok iyi sezinleyerek, enflasyon beklentilerini ve kur gelişmelerini dikkatle takip ederek neredeyse hiçbir piyasa oyuncusunun veya analistinin tahmin edemediği bir hızda faizleri düşürmek suretiyle hem krizin daha az hasarla atlatılmasını, hem de toparlanmanın beklenenden çok daha çabuk gerçekleşmesini sağladı. Öte yandan belki son 2 yıldaki başarısının da getirdiği özgüvenle, Merkez Bankası son dönemlerde Ortodoks politikalardan uzaklaşma eğilimi içine girmeyi başlamış gözüküyor. Bugüne kadar merkez bankası başkanları içinde en başarılısı da denilebilir. Özellikle faizleri hızlı ve piyasanın beklemediği şekilde düşürdü. Böylece yıllardır Türkiye'de ödenmekte olan reel faizi düşürmüş oldu. Maliye ve BDDK ile de koordineli bir şekilde çalıştı."

Merkez Bankası'nın krizde kredibilitesi arttı

ING Bank Ekonomik Araştırmalar Grubu Baş Ekonomist Şengül Dağdeviren:
“Genel olarak bu dönem Merkez Bankası (MB) kredibilitesini artırdı. Durmuş Yılmaz çok bağımsız bir MB yapısını destekleyen bir başkanlık dönemi yaşattı. Ekibine hep çok önem veriyordu. Onun döneminde araştırmanın önemi arttı. Güçlü bir güven kazandı. Yeni başkanı merakla bekliyoruz. İletişim zor bir şey. Enflasyon hedeflemesine geçildiğinde iletişime çok vurgu yapıldı. Zaman zaman eksikler oldu. Ama sonuçta hep beraber öğreniyoruz. Şu anda yeni şeyler deneniyor. Eskiden para politikası faizini kullanıyordu. Şimdi hep likidite yönetimi, hem munzamları hem faiz koridorunu yani gecelik faizleri politika faizinin hepsini aynı anda kullanıyor. Bu bir miktar kafa karışıklığı yaratabiliyor. Finansal istikrar vurgusu çok ön planda. Enflasyonla mücadele konusunda henüz tam başarıya ulaşmamış bir ülke olarak iletişimde mutlaka enflasyon vurgusu da olmalı. İlk iki ay enflasyon hedefin altına düşebilir. Ama ikinci çeyrekten itibaren artış bekleniyor. Nereye kadar çıkabiliriz, yüzde 6'nın altı çok zor."

MB'de en uzun görevde kalan Kemal Zaim oldu
-------------------------------------------------
Selahattin Çam 1931-1938
Kemal Zaim Sunel 1938-1949
Mehmet Sadi Bekter 1949-1950
Osman Nuri Göver 1951-1953
Mustafa Nail Gidel 1953-1960
Memduh Aytür 1960
İbrahim Münir Mostar 1960-1962
Ziyaettin Kayla 1963-1966
Mehmet Naim Talu 1967-1970
Mehmet Naim Talu 1970-1971
Yusuf Yetkin 1972-1975
Cafer Tayyar Sadıklar 1976-1978
İsmail Hakkı Aydınoğlu 1978-1981
Osman Şıklar 1981-1984
Yavuz Canevi 1984-1986
Rüşdü Saraçoğlu 1987-1993
Nihat Bülent Gültekin 1993-1994
Yaman Törüner 1994-1995
Gazi Erçel 1996-2001
Süreyya Serdengeçti 2001-2006
Durmuş Yılmaz 2006-
AYFER ARSLAN

3 Ocak 2011 Pazartesi

FAİZDE BEKLE-GÖR STRATEJİSİ DEVAM EDECEK

TÜİK tarafından açıklanan fiyat endekslerine göre, Aralık’ta tüketici fiyatları aylık bazda %0,3 azalarak, piyasanın bizimle uyumlu olan %0,26’lık tahminin tam tersi bir resim ortaya çıkardı. Yıllık TÜFE de %6,4 seviyesine gerileyerek, MB’nin %6,5 olan resmi hedefinin altında gerçekleşti.
Üretici fiyatlarının ise artan petrol fiyatlarının gölgesinde kaldığını görüyoruz. Yıllık ÜFE %8,9 seviyesinde gerçekleşirken imalat sanayi fiyatlarındaki yükseliş %6,6 ile sınırlı. Önümüzdeki dönemde özellikle enerji grubundaki emtiaların fiyatları yükselmeye devam ettiği sürece, üretici cephesinde artan maliyetlerin tüketiciye yansıması kaçınılmaz olacaktır.
Gıda grubunda aylık bazda %2,7 gerileyen fiyatların, Aralık TÜFE rakamını 0,9 yüzde puan (yp) aşağı çektiğini görüyoruz. Yıllık gıda enflasyonu %7 ile MB’nin son Enflasyon Raporu’nda öngördüğü %10,5’un oldukça altında kaldı. Yani olumlu sürprizin boyutu oldukça büyük. Yine de, enflasyon hikayesinin gıda grubu üzerine kurulu olmasını tercih etmiyoruz. Bu gruptaki aşırı oynaklık önemli bir risk.
Giyim grubundaki fiyat düşüşleri mevsimsellik kaynaklı ve genel resmi destekliyor. Ancak konut ve haberleşme gruplarındaki fiyat artışları dikkat çekici.

DÜŞÜK ENFLASYON DÜŞÜK FAİZ
Önümüzdeki dönemde yıllık enflasyonun hızla gerilediğini göreceğiz. Yılın ilk çeyreğinde 12 aylık enflasyon rakamının %4’ün altına geldiğini görmek sürpriz olmayacaktır.
Bu dönemde MB, iletişim stratejisini “düşük enflasyon-düşük faiz” üzerine kurmaya devam edecektir. Hükümetin 2011 yılında yönetilen/yönlendirilen fiyatlar cephesinde zam düşünmediğini belirtmesi de enflasyon endişelerini dizginleyecektir. Bu dönemde bizim %7,5 olan yıllık TÜFE tahminimiz piyasanın bir miktar üzerinde kalmaya devam edecektir. Kamu zamları öngördüğümüz senaryomuz içerisinde hükümetin son açıklamaları yaklaşık yarım puanlık aşağı yönlü bir risk oluştursa da, emtia fiyatlarını ve TL’nin seviyesini yakından takip etmekte fayda görüyoruz.
Bu resim içerisinde MB’nin Ocak ayında atacağı adımlar en önemli gündem maddesi. Munzam karşılıklar konusunda yeni bir kararın alınmasına kesin gözüyle bakılıyor. Faiz cephesinde ise “bekle & gör” stratejisi devam edecek gibi duruyor. Bu dönemde piyasa da, benzer bir duruşla önce gelişmeleri izleyip sonra tepki vermeyi tercih edecektir.
İş Yatırım Ekonomisti Burcu Ünüvar

YILLIK ENFLASYON 2010 SONUNDA %6.4'E GERİLEDİ

Enflasyon aylık bazda gıda ve giyim fiyatlarındaki azalışın etkisiyle %0,30 gerilerken, yıllık enflasyon 6,40 ile TCMB’nin yılsonu enflasyon tahmininin ve enflasyon hedefinin altında gerçekleşti (enflayon hedefi: %6,5, tahmin aralığı ise %7-8 ve orta noktası %7,5)
● Çekirdek enflasyon %2,99 ile düşük kalmaya devam ediyor
Enflasyon ilk çeyrekte %5’lere gerileyecek. Enflasyondaki düşüş eğilimi nedeniyle TCMB’nin Ocak ayındaki toplantısında 50 baz puanlık faiz indirimi yapmasını ve zorunlu karşılık oranlarını artırmasını bekliyoruz
● Aralık ayında enflasyon gıda ve giyim fiyatlarındaki azalışın etkisiyle aylık %0,30 azalış ile piyasa beklentilerinin altında gerçekleşti. Piyasa beklentisi %0,25 artış yönündeydi. Yıllık enflasyon ise %6,40 seviyesine geriledi.
● Enflasyondaki düşüşte gıda fiyatları belirleyici olmaya devam ediyor: TÜFE içerisinde %27,6 ile en yüksek ağırlığa sahip olan gıda fiyatları aylık olarak %2,66 azalış gösterdi. Gıda fiyatlarındaki azalışın enflasyona etkisi -0,87 puan oldu. Bu azalışta Kasım ayında başlayan işlenmemiş gıda fiyatlarındaki düşüş etkili oluyor. TCMB en son raporunda bu eğilimin Aralık ayında da devam ettiğine dikkat çekiyor. Giyim fiyatları da aylık %1,77 azalış kaydetti: Giyim fiyatlarının enflasyona etkisi ise -0,15 puan oldu.
● Hizmet sektöründe: Konut, ulaştırma ve haberleşme fiyatlarında sırasıyla %1,2, %1,1 ve %2,7 oranında artışlar görüldü ve aylık enflasyona toplam etkisi +0,6 puan oldu. Lokanta&oteller grubu fiyatları ise aylık %0,3 artarken, yıllık artışın %9,8’e gerilediği görüldü.
● Çekirdek enflasyon düşük seyrini sürdürmeye devam ediyor: Çekirdek enflasyonda (I; gıda, alkollü içkiler, enerji ile tütün ürünleri ve altın hariç) aylık bazda artış göstermezken, yıllık artış %2,99 bir önceki aya göre bir miktar yükseliş kaydetti (%2,54). Bununla birlikte çekirdek enflasyon düşük seyrini sürdürüyor.
● Üretici fiyatları petrol ve ana metal fiyatlarındaki artışın etkisiyle Aralık’da %1,3 arttı: Böylece yıllık artış %8,87’ye yükseldi. Petrol ve ana metal fiyatlarındaki aylık bazda artışın enflasyona etkisi +0,8 puan oldu.
● Cuma günü %7,10’dan kapayan gösterge kağıdın faizi (08.08.2012) olumlu enflasyon verisinin ardından %7,04 seviyesini gördü. Piyasa enflasyonun 2011’in ilk çeyreğinde %5’lere düşeceğini büyük oranda fiyatladığı için gösterge faizin %7 çevresinde ( yaklaşık +/- 50 baz puan) hareket etmesini bekliyoruz
2011’in ilk çeyreğinde enflasyonun %5’in altına gerilemesini bekliyoruz. Geçtiğimiz yıl Ocak ve Şubat aylarında vergi ayarlamaları nedeniyle yüksek gerçekleşen enflasyon bu etkinin ortadan kalkmasıyla bu yılın ilk aylarında bu seviyelere gerileyebilecek. İlerleyen aylarda emtia fiyatlarındaki artışlar ve gıda fiyatlarının seyri risk olmayı sürdürecektir. 2011 sonu enflasyon beklentimiz %5,7.
● Enflasyonun kontrol altında tutulmasının sağlanması aynı zamanda sermaye girişlerinin finansal istikrarı tehdit edebilecek makro ekonomik dengesizliklere ve/ veya aktif fiyatı balonlarına yol açmasının önlenmesi bu konjonktürün en önemli konularının başında geliyor. Bu bağlamda, azalan enflasyon ile birlikte TCMB’nin Ocak ayında 50 baz puan faiz indirimine gitmesini bekliyoruz. Faiz indirimine gidilecek olması piyasada döviz talebinin kısmen devam etmesini sağlayabilir. Halihazırda döviz sepeti 1,80’in üzerinde seyrediyor. Ancak orta vadede TL, güçlü büyüme ve sağlam mali disiplin gibi yapısal faktörlerle desteklenmeye devam edecek.
AKBANK EKONOMİK ARAŞTIRMALAR

BANKALARA KREDİ KARTI UYARISI!

Kredi kartı pazarının her geçen gün büyüdüğünü belirten Türkiye Finans Katılım Bankası Genel Müdürü Yunus Nacar, ancak büyüyen pazarla birlikte risklerin de büyüdüğüne dikkat çekerek bankaları uyardı. Nacar, "Kriz döneminde kredi kartı geri ödemelerinde ciddi sıkıntılar yaşandı. Bu durum bankalar açısından her zaman bir risk unsuru oldu. Her ne kadar BDDK'nın bu alanda riski azaltıcı çalışmaları olsa da bankaların kredi kartı verirken daha dikkatli olmaları gerektiğini düşünüyorum" dedi.
Sektörün önümüzdeki dönemde düşen faiz ve kar marjlarının etkisiyle reel sektöre ve bireylere yöneleceğine işaret eden Türkiye Finans Katılım Bankası Genel Müdürü Yunus Nacar, ancak risk yönetim merkezlerinin çok iyi yapılandırılması gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye Finans Katılım Bankası Genel Müdürü Yunus Nacar, sorularımızı şöyle yanıtladı:

-2011 yılında sektörde rekabet hangi alanlarda yoğunlaşacak?
Bugüne kadar ağırlıklı olarak bireysel alanda çalışan bankaların düşen faiz ve kâr marjlarının etkisiyle reel sektöre yönelmeleri ve KOBİ pazarını keşfetmeleri önemli bir nokta. Hemen her banka KOBİ bankacılığı için özel ekipler kurdu. KOBİ bankacılığı önümüzdeki birkaç yılda bankalar açısından en önemli pazar olacak. Bu noktada bankaların reel sektörü yakından takip etmeleri ve risk yönetim merkezlerini çok iyi yapılandırmaları gerekiyor. Zira bankalar bu alanda hesapsız alınacak risklerden olumsuz etkilenebilir. Kredi kartı pazarı da bankaların önem vermesi gereken pazarlardan biri. Bunların yanında operasyonel maliyetlerin azaltılması bankalar açısından önem arz ediyor. Bu noktada teknolojiyi doğru kullanan bankalar azalttıkları maliyetler ile rakiplerinin önüne geçecek.

KOBİ'LERİN KREDİDEKİ PAYI %24

-Türkiye Finans olarak yeni yılda nasıl bir büyüme rotası izleyeceksiniz?
Kurumsal bankacılık alanında işletmeler içindeki ana hedefimiz KOBİ'ler. KOBİ'lerin 2009 yılındaki toplam payı yüzde 22 iken bu rakam 2010 senesinde yüzde 24 seviyesine çıktı. 2010 yılı içinde başladığımız teşvik ve hibe programlarındaki danışmanlık desteğimizi önümüzdeki yıllarda artırarak devam edeceğiz. KOBİ'lere daha fazla ve hızlı destek olabilmek için şube ve bölge yetkilerimizi 2011 yılı içinde artıracağız. KOSGEB programları, KGF garantisi, Hazine kar payı desteği programı kapsamındaki kredi kullandırımlarına devam edeceğiz.

FAİZSİZ EMEKLİLİK FONU TUTTU
-Bireysel bankacılık alanında yeni projeleriniz olacak mı?
2011 yılında bireysel bankacılık alanında çalışmalarımızı artıracağız. Bu paralelde, taşıt ve konut kredisi gibi alanlarda farklı çalışmalara imza atacağız. Toplu konut ve marka konut pazarı son dönemde oldukça revaçta. Bu alanlarda Türkiye Finans olarak 2010 yılında ciddi başarılara imza attık. Önümüzdeki yıl bu sektördeki faaliyetlerimizi artırarak sürdüreceğiz. Kredi kartları bireysel bankacılık için artık temel olma yolunda hızla ilerliyor. Garanti Bankası işbirliği ile çıkardığımız ve katılım bankaları sektöründe bir ilk olan bonus özellikli kredi kartımız Happy Card, 2011 yılında bizim için önemli bir ürün olmaya devam edecek. 2010 yılında Garanti Emeklilik ile bir ilke imza atarak bireysel emeklilik sisteminde faizsiz bir fon oluşturduk. Faiz hassasiyeti olanlar tarafından yoğun ilgiyle karşılanan bu ürünümüz, 2011 yılında da önemini sürdürecek. Gelişen teknoloji sayesinde artık müşteriler şubeye gelip sıraya girerek vakit kaybetme derdinden kurtuluyor. Bu paralelde yaptığımız teknolojik yatırımlar sayesinde gerek internet şubemiz, gerek SMS şubemiz ve gerekse telefon şubemiz rakiplerinden kaliteli ve kolay hizmet sunar hale geldi.

Yurtdışı şokları sürerse ekonomimizi kötü etkiler
-Bu yıl Türkiye ekonomisi hangi risklerle karşı karşıya kalabilir?
2011 yılı içerisinde Türk ekonomisi için gördüğümüz en büyük risk cari işlemler açığı. Artan cari açığın finansmanı da daha çok kısa vadeli portföy yatırımları ve borçlanmalar yoluyla oluyor. Sıcak para kaynaklı cari açık oluşturarak büyüme sürdürülebilir değil. Diğer bir risk kaynağı ise yurt dışı kaynaklı şokların devam etmesi ve bundan dolayı ekonomimizin olumsuz yönde etkilenmesi. 2009'da ve 2010'da merkez bankalarının ve devletlerin müdahalelerine rağmen hala eski düzeylerine ulaşamayan ve sürekli yeni sıkıntılarla karşı karşıya kalan gelişen ülkelerden gelebilecek kötü haberler ekonomimizi de kötü etkileyebilecek. 2011 senesi içerisinde karşılaşabileceğimiz bir diğer risk ise seçimlerden dolayı artabilecek bütçe açığı. Toparlanma yolunda önemli adımlar atan Türkiye ekonomisi 2010 yılında beklentilerden daha az olarak 44 milyar TL civarında bütçe açığı vermesi beklenirken seçim nedeniyle artabilecek bütçe harcamaları ekonomi için olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Başarılı stratejisi olmayan banka kar edemeyecek
-2011'de Türk bankacılık sektörünü nasıl bir tablo bekliyor?
Yaşanan ekonomik gelişmeler doğrultusunda düşen kâr marjları bankalar için ciddi bir risk teşkil ediyor. Her geçen dönem azalan kâr marjları bankaların çalışma şekillerini ve müşteri profillerini değiştirmelerine neden oluyor. Bu alanda başarılı stratejiler belirleyemeyen, hacimlerini artıramayan bankalarda yeterli kâr edememek bir sıkıntı olarak karşımıza çıkacak. Yeni blokaj oranları bankaların kârlılıklarını azaltıcı bir baskı unsuru olacak. Düşen faizlerin etkisiyle mevduatta yaşanan kayıplar da bankalar için önemli bir risk olarak nitelendirilebilir. Müşteriler düşen faizlerden dolayı bankalardaki mevduatlarını çekip tasarrufları farklı yerlerde değerlendirme yolunu seçebilir. Bu da bankaların likit yönetimi açısından sakınca doğurabilecek bir durum. Bankaların bu duruma hazırlıklı olmaları, likiditelerini iyi ayarlamaları ve planlarını bu duruma göre yapmaları gerekiyor. Kredi kartı pazarı her geçen gün büyüyor. Ancak büyüyen bu pazarla birlikte riskler de büyüyor. Şu an atlatılmış gözükse de özellikle kriz döneminde kredi kartı geri ödemelerinde ciddi sıkıntılar yaşandı. Bu durum bankalar açısından her zaman bir risk unsuru oldu. Her ne kadar BDDK'nın bu alanda riski azaltıcı çalışmaları olsa da bankaların kredi kartı verirken daha dikkatli olmaları gerektiğini düşünüyorum. Son yaşadığımız krizde, bankalar için risk yönetiminin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Bankalar risk yönetimindeki çalışmalarını her geçen gün kuvvetlendirmeli. Zira gördük ki; kriz ülkemiz kaynaklı olmasa bile bizleri de etkiliyor.

Yıl sonunda faiz yüzde 8.5'a çıkar
-2011 sonu itibarıyla faiz, dolar, euro, büyüme hızı, enflasyon ve işsizlik ne olur?
*Faiz: Yüzde 8.5
*Dolar: 1.50 TL
*Euro: 2.00 TL
*Büyüme: Yüzde 5
*Enflasyon: Yüzde 7
*İşsizlik: Yüzde 10

Ayfer ARSLAN-AKŞAM

2 Ocak 2011 Pazar

YAPI KREDİ İKİ YENİ FON ÇIKARDI

Yapı Kredi, Yapı Kredi B Tipi Çok Uzun Vadeli Tahvil ve Bono Fonu ile Yapı Kredi B Tipi Performans Odaklı Değişken Fonu’nun satışına başladı.
Yapı Kredi Portföy Genel Müdürü Gülsevin Yılmaz, “Finans piyasalarındaki gelişmeler ile düşük faiz ortamı, yatırımcıların ilgisini kontrollü risk alarak getiriye odaklanan fonlara çekiyor. Bu çerçevede Yapı Kredi olarak müşterilerimize farklı yönetim stratejilerine sahip iki yeni yatırım fonu sunuyoruz. B Tipi Performans Odaklı Değişken Fonu, aktif yatırım yönetimi anlayışı ile herhangi bir karşılaştırma ölçütüne bağlı kalmaksızın orta ile uzun vadede sürekli, yüksek getiri potansiyelini hedefleyerek tahvil, bono, hisse senedi ve dövize yatırım yapabilme özelliğine sahip.
Uzun vadeli yatırım perspektifi olan Çok Uzun Vadeli Tahvil ve Bono Fonumuz ise uzun vadeli yatırım perspektifi ile ağırlıklı olarak sabit kuponlu ve uzun vadeli tahvil ve bonoların yanı sıra getiri potansiyeli gördüğümüzde değişken faizli veya enflasyona endeksli tahvil ve bonolara da yatırım yapabiliyor. B Tipi Performans Odaklı Değişken Fon ile Çok Uzun Vadeli Tahvil ve Bono Fonu’nun farklı yatırım stratejileri ve performans hedefleriyle fon dünyasına yeni bir soluk getireceğine inanıyorum” dedi.
Yapı Kredi B Tipi Performans Odaklı Değişken Fon ve Yapı Kredi B Tipi Çok Uzun Vadeli Tahvil ve Bono Fonu’nun alım satım işlemleri Yapı Kredi şubelerinin yanı sıra Telefon/İnternet Bankacılığı aracılığı ile de yapılabilinecek.