30 Ağustos 2010 Pazartesi

TÜRK SİGORTA SEKTÖRÜNE İŞSİZLİK DOPİNGİ

Geçen yıl küresel kriz nedeniyle büyümede frene basan sigorta şirketleri 2010 yılının ilk yarısında yüzde 11'in üzerinde büyümeyi başardı. Hayat dışı branşta faaliyet gösteren 38 şirketin prim üretimi yüzde 11.5 artışla 5.8 milyar lirayı aşarken, hayat branşıda dahil edildiğinde toplam prim üretimi ilk yarıda 7.1 milyar lirayı geçti. İlk 6 ayda en hızlı büyümeyi iki yıl önce İsrailli Harel Grubu ile birlikte yeniden sigorta sektörüne dönen Türk Nippon gerçekleştirirken, işsizlik teminatını içeren ürünler satan Fransız BNP Paribas Grubu'na bağlı Cardif de ikinci sırada yer aldı.
Çoğunluk hisseleri 2008 yılı Kasım ayında Harel Grubu'na geçen ve geçen yıl poliçe kesmeye başlayan Türk Nippon Sigorta 2009 yılının ilk 6 ayında 66 bin 550 lira olan prim üretimini bu yılın aynı döneminde yüzde 14 bin 87 oranındaki artışla 9 milyon 441 bin liraya taşıdı. Geçen yıl ilk yarıda 1 milyon 720 bin liralık prim üreten Cardif ise bu yıl ilk yarıda yüzde 339.4'lük artışla 7.5 milyon TL'lik prim üretimine ulaştı.

İŞSİZLİK HALA EN BÜYÜK RİSK
6'sı banka, geri kalanı sigorta ve tüketici finansman şirketi olmak üzere 9 kuruluş aracılığıyla işsizlik teminatı içeren ürünlerini tüketicilere ulaştıran Cardif'in ilk yarı yıl performansına ilişkin görüşlerini aldığımız Cardif Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Tahsin Gürdoğan, bu artışta işsizlik riskinin önemli bir rol oynadığını vurguladı. İşsizlik oranına ilişkin istatistiklerde son aylarda küresel kriz dönemine kıyasla iyileşme gözlenmesine rağmen işsiz kalma korkusunun hala insanları endişelendirdiğini ve geleceğe ilişkin kaygıların ortadan kalkmadığını dile getiren Gürdoğan, "Bu da doğal olarak insanları işsizlik riskine karşı geleceklerini güvence altına almaya yönlendiriyor" diye konuştu.

7 YILLIK MOLADAN HIZLI ÇIKIŞ
Hayat dışı branşta faaliyet gösteren 38 şirket arasında en hızlı büyüyen 3. şirket ise yüzde 263.6'lık artışla Sema Cıngıllıoğlu'na ait Demir Sigorta oldu. Kardentaş Karaali Dış Ticaret ile arasındaki hukuki anlaşmazlık nedeniyle Eylül 2000'den Ekim 2007'ye kadar faaliyetleri durdurulan ve 2008 yılının ikinci yarısında yeniden poliçe kesmeye başlayan Demir Sigorta ilk yarıda 4.8 milyon liralık prim üretimi gerçekleştirdi.

29 Ağustos 2010 Pazar

YAPI KREDİ'DEN YENİ BİR ANAPARA GARANTİLİ FON

Yapı Kredi, yatırım dönemi USD/TL kuruna endeksli B Tipi %100 Anapara Garantili Dokuzuncu Alt Fon’u sunuyor. B Tipi %100 Anapara Garantili Dokuzuncu Alt Fon’u için 27 Ağustos'ta başlayan talep toplama dönemi 2 Eylül 2010 tarihinde sona erecek.
Yatırım döneminin 3 Eylül 2010’da başlayıp, 11 Mayıs 2011 tarihinde sona ereceği (250 gün) %100 Anapara Garantili Dokuzuncu Alt Fon’a minimum 5 bin TL ile yatırım yapılabilecek. Başvurular ise Yapı Kredi şubelerinden gerçekleştirilecek. Fonda, USD/TL kuru bant aralıklarının yaklaşık her ay güncelleneceğinden gözlemlenen kur değerlerinin bant içerisinde kalma potansiyeli ve dolayısıyla Fon’un kazanç potansiyelinin arttığını söyleyen Yapı Kredi Portföy Yönetimi Genel Müdürü Gülsevin Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: “%100 Anapara Garantili Dokuzuncu Alt Fon alternatif yatırım araçlarını kullanarak, portföy çeşitlendirmesi ile mevduat, tahvil ve bono gibi TL bazındaki sabit getirili yatırım araçlarının getirisinden daha yüksek kazanç elde etmek isteyen yatırımcılar için uygun bir yatırım alternatifi. Yapı Kredi olarak 2010 yılında müşterilerimize yeni fonumuzla beraber yedi farklı anapara garantili yatırım fonu ve bir altın fonu sunmuş bulunuyoruz. Önümüzdeki dönemde de başta anapara garantili fonlar olmak üzere yatırımcılarımıza yeni yatırım fonları sunmaya devam edeceğiz.”

İŞ BANKASI'NDAN EMEKLİYE ÖZEL FAİZ

Emekli maaşını İş Bankası’ndan alan Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur emeklileri, vadeli hesap açtırmaları halinde özel faiz oranı avantajından yararlanabilecek. “Emekli Paketi” ile emeklilere, kartlarından üyelik aidatı kesilmemesi ve hesaplarından işletim masrafı alınmaması, ekstra hediye Maxipuan, İnternet ve Telefon Şubesinden masrafsız havale, indirimli ek hesap ve “Emekli Kredisi” gibi ayrıcalıklar sunan İş Bankası, bu ayrıcalıklara bir yenisini ekleyerek avantajlı faiz oranları ile vadeli mevduat hesabı açtırma imkânı da sağlamış olacak.
“Emekli Paketi” avantajlarından yararlanmak ve T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu (Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur) emekli maaşını İş Bankası’ndan almak isteyen emekliler T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu’na bizzat başvurabilecek ya da kurumun www.sgk.gov.tr adresinde yer alan “EMEKLİ” bölümünden “Adres ve Banka/PTT Değişikliği” alanından giriş yapabilecek. Uygulama ile ilgili ayrıntılı bilgiye İş Bankası şubeleri veya isbank.com.tr’den ulaşabilirsiniz.

27 Ağustos 2010 Cuma

DD MORTGAGE'DAN BANKACILARA ÖZEL MORTGAGE

Türkiye’nin ilk konut finansman şirketi DD Mortgage, şimdi de banka çalışanlarına yönelik “Bankacı 90” adında yeni bir ürün hazırladı. "Bankacı 90" kredisine, ilk ev ya da yatırım için ev almak isteyenlerin yanısıra kredisini transfer etmek isteyen, kendisi ya da eşi bankacılık sektöründe çalışanlar başvurabilecek. Eylül ayı sonuna kadar geçerli olacak kampanya ile satın almak istenilen konut değerinin yüzde 90’nına kadar çok özel koşullar ve 15 yıla varan vadelerde kredi kullanabilecek. Detaylı bilgiye, www.ddm.com.tr adresinden ulaşabilirsiniz.

FİNANS MUHABİRLERİ DERNEK KURUYOR

Uzun süredir gündemde olan Finans Muhabirleri Derneği (FMD) için ilk adım dün Beyoğlu’nda yapılan toplantıda atıldı . Finans muhabirleri yeni bir sektör örgütü kurarak seslerini daha fazla duyurmayı planlıyor. Finans Muhabirleri Derneği (FMD) için ilk adım dün Beyoğlu’nda yapılan toplantıda atıldı. Hemen hemen tüm finans muhabirlerinin katıldığı toplantıda özellikle Radikal ve Referans gazetesinden işsiz kalan arkadaşlarla sohbet edildi. Dünya Gazetesi Borsa Finans Müdürü Ece Ceyhun, toplantının bir diğer amacının dernekleşmek olduğunu dile getirdi. Yaklaşık 25 kişinin katıldığı toplantıda herkes bu konuda hem fikir olduğunu açıkladı. Önümüzdeki dönemde finans muhabirlerinin dernek oluşumu için yeniden bir araya gelmesi ve daha somut adımlar atılması bekleniyor.
Finans muhabirlerinin kuracağı derneğin, son dönemde Referans ve Radikal gazetesinde yaşanan ve neredeyse bir kıyıma dönüşen işten çıkarılmalara sesiz kalan sektör örgütlerinin yerini doldurması bekleniyor.

www.finansgundem.com

24 Ağustos 2010 Salı

218 YILLIK ABD'Lİ SİGORTA DEVİ TÜRKİYE'YE GELİYOR

Kuruluşu neredeyse ABD'nin bağımsızlığını ilan ettiği 18. yüzyılın ikinci yarısına kadar uzanan ABD'li sigorta devi Cigna Türkiye'ye geliyor. Türkiye'de Cigna Hayat A.Ş. adıyla şirket kuran grubun Hazine Müsteşarlığı'ndan alınacak lisans onayının ardından sigorta sektöründe yerini alması bekleniyor.
Cigna aslında ABD'nin ilk deniz sigorta şirketi Kuzey Amerika Sigorta şirketi (INA) ile Connecticut (CG) adlı sigorta şirketinin birleşmesinden doğmuş. INA, 1792 yılında Philadelphia Bağımsızlık Kongresi'nin bir dizi toplantıları sonucu faaliyete geçti. Connecticut Genel Life Insurance Company (CG) ise 1865 yılında kuruldu. 1982 yılında her iki şirket birleşerek Cigna adını aldı. Merkezi Philadelphia'da olan şirket, hayat, sağlık, ferdi kaza, sakatlık, tamamlayıcı sağlık ürünleri, kredi koruma gibi ürünler dahil olmak üzere bireysel ve grup sigorta ürünleri sunuyor.

TELEFONLA ÜRÜN SATACAK
Cigna, dünyada banka dağıtım kanalları ve doğrudan pazarlama tekniklerinin yanısıra telefonla pazarlama gibi alternatif dağıtım kanallarında da uzmanlığı ile tanınıyor. Şirketin, Türkiye'deki operasyonunda da doğrudan pazarlamanın yanısıra telefonla ürün pazarlamaya büyük bir ağırlık vereceği ifade ediliyor.

2009 geliri 18.4 milyar dolar
Cigna'nın 2009 sonu itibariyle gelirleri 18.4 milyar dolar. Bunun 16.1 milyar dolarlık bölümü prim, ücret ve diğer gelirlerden oluşuyor. Prim üretiminin yüzde 49'u hayat, yüzde 40'ı sakatlık, yüzde 11'i ise kaza ve diğer branşlardan geliyor. 5.4 milyar dolarlık özsermayeye sahip olan şirketin toplam varlıkları 43 milyar dolar. 29 bin 300 çalışanı var. 12 ülkede faaliyette bulunan grup özellikle Çin'de büyük bir operasyona sahip.

Çin'de Marco Polo ödülü aldı
Çin'de büyük bir operasyona sahip olan Cigna 2006 yılında Çin'in bir yatırımcıya vereceği en büyük ödül olarak adlandırılan 'Marco Polo' ödülünü aldı. Daha önce dış basına yansıyan haberlere göre, grup Hindistan pazarına girmek üzere de çalışmalar yapıyor. Haberde, Cigna'nın Hindistan'da bir kamu bankasıyla ortaklaşa sigortacılık yapacağı ifade edilmişti.

Ayfer ARSLAN-AKŞAM

23 Ağustos 2010 Pazartesi

1. LİG SPONSORLUĞU İLE BİZİ TANIMAYAN KALMADI

Futbol sevgisi Bank Asya'yı '1.Lig'e' taşıdı. 2008 yılından beri Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) 1. Lig isim sponsoru olan ve 18 takımdan 14'ü ile ayrı ayrı forma sponsorlukları yapan Bank Asya Genel Müdürü Cemil Özdemir, futbola verdikleri destek sayesinde marka bilinirliklerinin arttığını söyledi. Başka banka müşterilerinin bile Bank Asya 1.Lig'ini sempati ile izlediğini belirten Özdemir, 'Bizim şubemizin olmadığı illerde dahi Bank Asya adı biliniyor. Biz gitmeden ismimiz gitmiş oluyor. Tabii hepsi Anadolu takımları. Müşterinin ayağına gittiğiniz zaman en azından bu banka nereden çıktı demiyor. Daha sıcak bir ilişki kuruluyor. İnsanların biraz da duygusal anlamda desteklediği takımlara siz de destek olarak onların duygusunu paylaşıyorsunuz' diyor.
Futbola verdikleri desteğe rağmen maçların pek sıkı takipçisi olmadığını da samimi bir şekilde dile getiren Özdemir, Bank Asya'nın kamuoyunda Fethullah Gülen'in bankası olarak algılanmasına ilişkin ise 'Halka açık bir bankayız. Halka açık bir bankanın gizli tarafı olamaz zaten. Bütün kayıtlar, pay defterleri, genel kurul tutanakları halka açık. Yüzlerce kişi imzalıyor. Bütün ortakları siz de görebilirsiniz. Kimin payı varsa oyunu kullanıyor vekalet veriyor. Yok böyle bir şey' yanıtını verdi.

Bank Asya Genel Müdürü Cemil Özdemir ile bankanın büyüme stratejisi, futbola verdikleri desteği ve sektörün gündemindeki konuları konuştuk.

HER YIL 25 YENİ ŞUBE AÇILACAK
- 2010 yılı Bank Asya açısından nasıl geçiyor?
2010 yılında yüzde 20 oranında büyümeyi hedeflemiştik. Kredilerde bunun üzerindeki büyümeyi hesapladık. İlk 6 aylık sonuçlar itibarıyla bu seviyelerde büyümemiz var. Tahmin ediyorum hesapladığımız ölçüde gerçekleşecek. Özellikle bireysel alanda iyi seviyelerdeyiz. 1.7 milyona yakın kredi kartımız var. Daha çok bunu geliştirmeye çalışacağız. Büyümeyi daha çok orta ve küçük firmalarla yapmayı düşünüyoruz. Bu yıl 20-25 şube açmayı planlamıştık. İlk etapta 15 tanesini açacağız. Her yıl 20-25 şube açacağız.

AFRİKA TAMAM, SIRA HİNDİSTAN'DA
- Afrika'daki iştirakiniz Tamweel Holding ile başlayan yurtdışı büyüme stratejinizde gündeminizde hangi ülkeler var?
Orada o şirketin altında üç tane banka var. Merkezi Senegal'de. Senegal'de bir banka var. Moritanya'da lisans var faaliyete başlamadı. Nijer'de ve Gine'de var. Bank Asya olarak ise Hindistan'da temsilcilik açmak istiyoruz. Gerekli izinler alındı. Şimdi Hindistan'daki otoriteden izin bekliyoruz. Ayrıca Ortadoğu'da fırsatlar var mı, onu araştırıyoruz. Irak, Suriye olabilir.
- Afrika'da katılım bankacılığı açısından nasıl bir potansiyel var?
Birincisi lisans bedeli ödemiyorsunuz. Türkiye'de bir banka kurmaya kalksanız sermaye miktarları çok yüksek. Uzun vadeli düşündüğünüz zaman en büyük ticaret hacmi Avrupa'da ama zaman içerisinde nisbi olarak azalacak. Türkiye'nin ticareti Afrika, Ortadoğu, Çin, Uzakdoğu ve Türk Cumhuriyetlerine kayacak. Afrika boş bir pazar, insan kaynağı çok ucuz. Mutlaka fırsatlar olacak.

Faiz düştü, kredi getirileri azaldı
-Faizlerdeki düşüş katılım bankaları bilançolarına nasıl yansıdı?
Marjların daralması kredi getirisini azalttı. Biz mevduatı toplarken herhangi bir taahhütte bulunmadığımız için sadece aldığımız paranın kullandırımının paylaşım oranını pazarlık ediyoruz. Diyoruz ki, biz kazandığımızın yüzde 80'ini mevduat sahibine ödüyoruz, yüzde 20'si bankaya kalıyor. 100 liralık kredide yüzde 10 kazandığınızı düşünseniz 8 lirasını mevduat sahibine, 2 lirası bankaya kalıyor. Aynı geliri sürdürebilmeniz için piyasanın dışında bir fiyatlama yapamazsınız. Tek şey büyümek. O anlamda kar marjlarının düşmesi bankacılıkta katılım bankaları da dahil karı sorgulayıcı bir döneme getirdi.

FUTBOLLA ÇOK ARAM YOK
- Bank Asya 1. Lig sponsorluğunun size ne yararı oldu?
Sponsorluğumuz 2.5 yıldır sürüyor. 2.5 yılda gördük ki, Bank Asya'ya bilinirlik anlamında çok büyük katkıları var. Şubemizin olmadığı illerde dahi Bank Asya adı biliniyor. Biz gitmeden ismimiz gitmiş oluyor. Tabii hepsi Anadolu takımları. Müşterinin ayağına gittiğiniz zaman en azından bu banka nereden çıktı demiyor. Daha sıcak bir ilişki kuruluyor. İnsanların biraz da duygusal anlamda desteklediği futbol takımlarına siz de destek olarak onların duygusunu paylaşıyorsunuz.


- Siz de gidiyor musunuz maçlara?
Bundan sonra gideceğim. Aslında bakarsanız benim futbolla çok fazla aram yok diyebilirim. Takım filan tutmuyorum. Geçen sene Sivaspor'u tutuyordum. Çünkü Sivaslıyım! Banka yönetiminde futbol takımı tutmayan kimse olmaz. Geçen sene Sivasspor 4. sıraya kadar çıkmıştı.


-Sponsorluğun marka bilinirliğine etkisine ilişkin araştırma yaptırdınız mı?
Yapılan araştırmalarda şu çıkıyor. Başka banka müşterisi bile Bank Asya 1. Lig'i sempati ile izlediğini ifade ediyor. 2008 yılında soru sorulan deneklerin yüzde 56'sı Bank Asya'yı algıladı. Banka 1996 yılında kuruldu. 2005 yılına kadar Asya Finans olarak piyasada vardı. Çok yaygın şube ağı yoktu. 2005 yılından beri ismi Bank Asya olarak yer alıyor. 160 tane de şubemiz var. Büyük bankalara baktığımız zaman az bir şube yapısı...

-Sponsorluğa ne kadar bütçe ayırdınız?
Olaya biz çok da parasal bakmadık. Futbolun desteklenmesi, parası pulu olanların değil de, kaynağa desteğe ihtiyacı olan takımların desteklenmesi sempati ile karşılanıyor. Tabii bunun bir bedeli var. Karşılık beklemeden ödüyorsunuz. Ölçemezsiniz bunu. Ya ben bu parayı verdim karşılığında şunu istiyorum deme şansınız yok. Formasını giyiyor göğsünde taşıyor. Seyirci sizin isminizi futbolcunun üzerinde görecek.

Fethullah Gülen'in hissesi yok, halka açığız

- Bank Asya'nın farklı bir sermaye yapısı var. Yüzde 52'si halka açık. Geri kalanı da çok ortaklı...
A ve B grubu hisseleri var. A grubu sermayenin yüzde 40'ını oluşturuyor. B grubu da yüzde 60'ını. B grubu hisseleri halka açık. Onların da yüzde 52'si borsada kote. A grubu kurucu ortaklar. 250 civarında kurucu ortağımız var. Onlar sadece yönetim kurulu üyelerini genel kurula öneriyor. Yönetimi bütün ortaklar belirliyor. Sermayesi yüzde 10'un üzerinde olan ortak yok.
- Kurucu ortaklar arasında Fethullah Gülen'in de hissesi var mı?
Halka açık bir bankanın gizli tarafı olamaz. Bütün kayıtlar, pay defterleri, genel kurul tutanakları halka açık. Yüzlerce kişi imzalıyor. Bütün ortakları siz de görebilirsiniz. Kimin payı varsa oyunu kullanıyor vekalet veriyor. Yok böyle bir şey...

Yabancı darbeyi değil faizi soruyor
- Referandum ve seçim süreci yabancı yatırımcıları endişelendiriyor mu?
Kaygılar var ama bence olumsuz etkilemez. Eskiden seçim olur mu, darbe olur mu diye çok soru gelirdi. Şimdi artık kimse sormuyor. Merak da etmiyor. Yüzde 52'si halka açık bir bankanın yüzde 77'si yabancı portföyün elinde. En büyük ortaklarımız aslında onlar. Faizler ne olur, enflasyon düşer mi, siz ne yaparsınız diye soruyorlar. Siyasi gündemle ilgilenmiyorlar. Borsa yatırımcısı uzun vadeli bakıyor.

6 aylık net kar 123 milyon TL
BANK Asya'nın 2010 yılı ilk 6 ayındaki net karı 123 milyon TL oldu. İlk yarıyıl sonuçlarına göre, Bank Asya'nın özkaynakları yüzde 5,4 artışla 1 milyar 800 milyon TL'ye, aktif toplamı yüzde 11,3 artışla 12 milyar 916 milyon TL'ye, cari ve katılma hesapları yoluyla topladığı fonlar da yüzde 7,5 artışla 9 milyar 825 milyon TL'ye yükseldi. Nakdi krediler toplamı 9 milyar 722 milyon TL, gayrinakdi krediler toplamı ise 8 milyar 853 milyon TL olarak gerçekleşti

İş stresini yüzerek ve yürüyerek atıyor
- Boş zamanlarınızda ne yapıyorsunuz?

Boş zaman yaratmaya çalışacağız. Çok yoğun çalıştığımız zaman sıkıntı oluyor. Son zamanlarda yüzmeye başladım. En iyi o şekilde iş stresinden uzaklaşıyorum. Su insanın üzerindeki negatif enerjiyi alıyor. Yürüyüş özellikle dışarıda Zekeriyaköy'de oturuyorum. Oradan Belgrad ormanları yakın. Vakit buldukça kaçıp yürüyüş yapıyorum. Yanıma bir oyuncu bulursam tenis oynuyorum.

Ayfer ARSLAN

22 Ağustos 2010 Pazar

VAKIFBANK 900 KİŞİYİ İŞE ALDI, 1000 KİŞİ DAHA ALACAK

Vakıfbank genel müdürlük koltuğunda 5 ayını dolduran Süleyman Kalkan, en büyük projesinin genel müdürlük binasını Ankara'dan İstanbul'a taşımak olacağını söyledi. 2011 yılından başlayarak üç yıllık bir plan içerisinde taşınma işleminin tamamlanacağını belirten Kalkan, mart ayında göreve başladığında 550 olan şube sayısının şu an 602'ye ulaştığını, yıl sonunu ise 620 şube ile kapatmayı hedeflediklerini açıkladı.
Önceki akşam ekonomi basını ile bir araya gelen Vakıfbank Genel Müdürü Süleyman Kalkan, yoğun şubeleşmenin çok sayıda personel ihtiyacını ortaya çıkardığını vurgulayarak 900 kişiyi işe aldıklarını, genel müdürlüğün taşınması sürecinde ise 600 kişi ile bin kişiyi daha işe alabileceklerini söyledi.

ERBİL'DE ŞUBE AÇIYOR
Yurt içinin yanısıra yurt dışı büyüme planlarını da anlatan Kalkan, Kuzey Irak'ta Erbil'de şube açmak istediklerini belirterek "Konuya ilişkin gerekli başvuruları yaptık. Oradaki merkezi hükümetin ön onayları alındı. Muhtemelen yıl sonundan önce şubeyi açarız" dedi. Bankanın Avusturya'da kurulu iştiraki olduğunu da hatırlatan Kalkan, şöyle devam etti: ''Eğer Balkanlar'da bir gelişme olursa onun üzerinden yapmayı düşünüyoruz. Ama yaptığımız ön çalışmalarda bu çok fazla fizıbıl görünmüyor. Irak ile ticaret hacmimiz 6 milyar dolara çıktı. Geçen haftalarda Güneydoğu'ya gittim. Adana, İskenderun, Hatay, Antep, Maraş, Nusaybin, Cizre'ye kadar gezdim. Oralarda inanılmaz bir ekonomik canlılık var. Güneydoğu, sanki kriz yokmuş gibi bir ortam içinde. Erbil şubesini açınca muhtemelen o para trafiğinde de ticaretin düzenlenmesinde de çok büyük katkıları olacak. Ayrıca Suriye'de de temsilcilik açmayı düşünüyoruz."

300 MİLYON LİRALIK SATIŞ
Kalkan, finans dışı varlıkların satış sürecine ilişkin bir soru üzerine ise, henüz bu sürecin tamamlanmadığını, çalışmaların sürdüğünü vurgulayarak 300 milyon liralık bir gelir beklentisi olduğunu dile getirdi. Genel müdürlük binasının Ankara'dan İstanbul'a taşınma sürecini de başlattıklarını kaydeden Kalkan, Levent'de kiralanacak üç ayrı binaya öncelikle hazine ve kredi birimlerini taşıyacaklarını aktardı. Kalkan, taşınma işleminin 2013 yılında tamamlanmasının öngörüldüğünü ekledi.

Karşılıklar karı düşürdü
Vakıfbank'ın ikinci çeyrek net kârı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 22'lik düşüşle 234.6 milyon lira olmuştu. Vakıfbank Genel Müdürü Süleyman Kalkan, karlılıktaki düşüşe ilişkin bir soru üzerine, "Yüzde 88 olan karşılık oranını yüzde 97'ye çıkardık. Yıl sonu için ise geçen yılki karımız seviyesinde kar bekliyorum" dedi.

Şube müdürlerinin yetkilerini artırdı
Göreve geldikten sonra ilk icraatlerinden birisinin de şube müdürlerinin yetkisini artırmak olduğunu ifade eden Süleyman Kalkan, "KOBİ'lerin kredilerdeki payı bizim açımızdan çok tatminkar değil. Daha iyi oranlara taşımak istiyoruz. Bu çerçevede şube müdürlerinin yetkilerini artırdık. Kendi başlarına kredi verir hale geldiler. Böylelikle süreç hızlanıyor. Bu kapsamda şube müdürleri, 500 bin liraya kadar kredi verme yetkisine sahip" diye konuştu.

0.44 FAİZLİ, KEFİLSİZ VE 4 AY ERTELEMELİ BAYRAM KREDİSİ

Şekerbank, 17 Ağustos - 17 Eylül 2010 tarihleri arasında, tüm bireysel müşterilerinin bayram alışverişlerine destek olmak ve finansman ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, yüzde 0.44’ten başlayan faiz oranları ile kefilsiz ve 4 ay taksit ertelemeli “Bayram Kredisi” veriyor. Bankanın ayrıca küçük işletmeler ve esnafa özel 4 ay taksit ertemele imkanı sunan “İşinize Ramazan Bereketi” adıyla bir kampanyası da bulunuyor.
Banka, 5.000 TL’ye kadar olan kredi taleplerinde; 10 ay için yüzde 0.44, 12 ay için yüzde 0.54, 18 ay için yüzde 0.74 ve 24 ay için yüzde 0.84 oranında faiz uygularken, 5.000-10.000 TL’lik kredi taleplerinin faiz uygulaması ise şöyle olacak: 12 ay için yüzde 0.82, 18 ay için yüzde 0.98, 24 ay için yüzde 0.98, 36 ay için yüzde 1.04, 48 ay için yüzde 1.09 ve 60 ay için yüzde 1.09.
Şekerbank “İşinize Ramazan Bereketi” kampanya kapsamında, esnaf ve küçük işletmelerin 100.000 TL’ye kadar olan kredi taleplerini karşılıyor. 4 ay taksit erteleme imkanının sunulduğu kampanyada, 36 ay vade ve %1,25 oranında sabit faiz uygulanıyor.


FİNANS'DAN KREDİ ALANA OPEL CORSA VEYA SAMSUNG NETBOOK HEDİYE

Finansbank, yeni ihtiyaç kredisi kampanyası ile müşterilerine, 2011 model 1.2i Twinport Essentia C’MON Opel Corsa ya da Samsung netbook kazanma şansı sunuyor. 21 Ağustos – 8 Eylül tarihleri arasında ihtiyaç kredisine başvurarak kredi kullanan Finansbank müşterileri, yüzde 0.39’dan başlayan faiz oranları ile nakit ihtiyaçlarını karşılarken, 3 Opel Corsa ve 20 Samsung netbook’tan birini kazanma fırsatına da sahip oluyor. Çekilişe hak kazanabilmek için kredi başvurusunun onaylanarak kredinin hesaba geçmesi yeterli.

YAPI KREDİ 'PLAY' İLE YARIŞAN BİSİKLET KAZANIYOR

Yapı Kredi’nin gençlere yönelik kredi kartı Play’in, Facebook’ta başlattığı “Play bize torpil yap” uygulamasındaki üçüncü yarışma başladı. 27 Ağustos Cuma gününe kadar sürecek olan üçüncü yarışmada “Bisikletine kamyon yazısı yazsan ne yazardın?” sorusuna en beğenilen cevabı veren 3 Facebook kullanıcısı Salcano marka bisikletin sahibi oluyor. İlk iki etabında, Ipad ve 10 tane çift kişilik Tarkan Konseri biletinin hediye edildiği yarışmada katılımcılar, sloganlarına verilen her beğeni ile +1 puan kazanırken, oyuna davet ettiği ve katılan her arkadaşından +5 puan alıyor.
“Play bize torpil yap” Facebook uygulamasına katılmak için playcard.com.tr adresinden facebook yönlendirme butonuna tıklayıp, facebook uygulamasını kabul etmek yeterli.

19 Ağustos 2010 Perşembe

GARANTİ BANKASI'NDAN 3 ANA KORUMALI FON

Garanti Bankası, altın fiyatının yükseleceğini veya düşeceğini ve dolar TL kurunun belirli bir bant aralığında kalacağını öngören yatırımcılar için, yüzde 100 Anapara Koruma Amaçlı 3 yeni fon seçeneğini sunuyor. Satışı 24 Ağustos’a kadar halka arz yöntemiyle yapılacak fonlardan “Altın Yükseliş Fonu” ve “Altın Düşüş Fonu”, altının ABD Doları/ons fiyatında oluşan yüzdelik artışını /azalışını, katılım oranı doğrultusunda, TL üzerinden yatırımcılara yansıtacak. “USD/TL Bant İçi Biriktiren Fon”da ise yatırımcılar, ABD Doları/TL kurunun belirli bir bant aralığında kaldığı her iş günü için sabit TL faizi elde edecek.
Yatırım dönemi 20 Temmuz 2011’de sona erecek fonların anapara koruması, sadece vade sonu için geçerli olacak. Yatırımcılar, ayda 2 kere çıkış imkanı bulunan fonlardan, ara dönemlerde o andaki piyasa fiyatıyla çıkış yapabilecek. “Altın Yükseliş Fonu” ve “Altın Düşüş Fonu”için minimum giriş limiti 3.000 TL, “USD/TL Bant İçi Biriktiren Fon”için minimum limit 1.000 TL olarak belirlendi.

18 Ağustos 2010 Çarşamba

ŞEKERBANK, YÜKSEK ELEKTRİK FATURALARINI KREDİLENDİRİYOR

Şekerbank, işletmelerin, yaz sıcaklarıyla birlikte artan soğutma ihtiyaçlarına bağlı olarak yükselen elektrik harcamalarına “Fatura Eriten Kredi” ile destek oluyor. “Fatura Eriten Kredi” ile, işletmelerin Ağustos ve Eylül 2010 tarihli elektrik fatura bedelleri, Şekerbank tarafından ilgili elektrik kurumlarına nakit olarak ödenecek ve elektrik faturasının tutarı yine Banka tarafından işletme sahibine 12 ay vadeli olarak kredilendirilecek.
15 Ekim 2010 tarihine kadar devam edecek “Fatura Eriten Kredi”den, işinde sürekli soğutmaya ihtiyaç duyan otel, restoran ve marketler ile birlikte esnaf ve küçük işletmeler yararlanabilecek.

16 Ağustos 2010 Pazartesi

ING BANK'DAN GAZETECİLERE %1.08 FAİZLİ İHTİYAÇ KREDİSİ

ING Bank, tüm basın yayın sektörü çalışanlarına yönelik hazırladığı kredi kampanyasını uzattı. 30 Eylül tarihine kadar devam edecek kampanya dahilinde basın yayın sektörü çalışanları, yeni kredi kullanabilecekleri gibi mevcut kredi ve kredi kartı borçlarını da ING Bank’a masrafsız olarak transfer edebilecek.
13 Ağustos-30 Eylül tarihleri arasında geçerli olacak kampanya kapsamında tüm basın-yayın sektörü çalışanları 100 bin TL’ye kadar yüzde 1.08 faiz oranı ve 6 aydan 48 aya varan vadelerle masrafsız olarak ihtiyaç kredisi kullanabilecek.
Örneğin, tüketicimizin 2 bin TL’ye ihtiyacı var. Ayrıca diğer bir bankada daha önce yüzde 1.40 faiz ile kullandığı ve halen ödemekte olduğu 24 ay vadeli 10 bin TL kredisi bulunuyor. Ancak tüketicimiz faizlerin bu kadar düşük seyrettiği bir dönemde, mevcut kredisinin faizini düşürmek istiyor. Bu noktada ING Bank'ın müşterilerine şöyle bir çözüm sunuyor:
"İlk olarak mevcut 10 bin TL kredisini yüzde 1.08 faiz ile masrafsız olarak ING Bank’a transfer ediyor. Örneğin yüzde 1.40 faiz ile 18 ay daha taksit ödemesi olan bu tüketici, transfer ile mevcut taksitlerinde 16,4 TL, kalan geri ödemesinde ise toplamda 296 TL kar etmiş oluyor. Üstelik mevcut kredisini ING Bank’a transfer ederken, 2 bin TL yeni kredisini de hemen kullanabiliyor. "

YABANCI AVRUPA'NIN HALİNİ BİZE SORUYOR

Küresel krizi 'yapısal bir değişiklik ve Rönesans' olarak değerlendiren Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt, zenginliğin artık Batı ülkelerinden Doğu ve gelişmekte olan ülkelere kaydığını düşünüyor. Türkiye'nin Avrupa'da sağlam finans sektörü, genç nüfusu, sanayi gücü ve girişimcilik kültürü ile parlayarak öne çıktığını belirten Akkurt, ancak dünya kamuoyunda hak ettiği yeri yakalamadığından da şikayet ediyor.
Yabancı yatırımcıların Türkiye'deki siyasi süreçle ilgilenmediğini ve yurtdışında katıldığı toplantılarda daha çok "Avrupa ne olacak, euro ne olacak?" soruları ile karşılaştığını anlatan Akkurt, mali kuralın 2012 yılına ertelenmesi konusunda ise, "Olsa iyi olurdu, ama olmadı diye de dünyanın sonu değil" yorumunu yapıyor.
Genel müdürlük koltuğunda tam bir yılını dolduran ve ilk röportajını AKŞAM'a veren Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt, ekonomideki gelişmeleri, Akbank'ın büyüme planları ve yoğun iş temposundan geriye kalan zamanda neler yaptıklarına ilişkin sorularımızı içtenlikle yanıtladı:

RÖNESANS DÖNEMİNİ YAŞIYORUZ
-Dünya ekonomisindeki son gelişmelerin ışığında Türkiye ekonomisinin görünümünü değerlendirir misiniz?
Dünyadaki kriz yapısal bir değişikliği gösteriyor. Aslında biz bir Rönesans'ı yaşıyoruz. O yüzden kökten ve yapısal bir değişikliğin bu kadar kısa sürede bitmesini beklememek lazım. İşin özü dünyada bir eksen kayması var. Batıdan doğuya doğru kayan bir güç, önce ekonomik olarak gidiyor gelecekte politik güç kayması da beraberinde gelebilir. Artık Batı eskisi kadar zengin olamayacak. Bu zenginlik biraz da Doğu ve gelişmekte olan ülkeler tarafına kayacak. Belli ülkeler öne çıkıyor. Rusya, Hindistan, Çin, Brezilya ve Türkiye. Niye başkaları değil? Hepsinin kendine göre özellikleri var ama gerek Çin gerek Türkiye gerek Brezilya'ya baktığınız zaman hepsinin etrafında bulundukları bölgelerde bir pazar var. Artı hepsinin sanayi üretim gücü var. Rusya biraz daha çok enerji ve doğal kaynaklar üzerinden gidiyor. Türkiye de bunların çok dışında hareket etmiyor. Avrupa Birliği'nin çok yakınında bir ülke. Avrupa'daki küçülme, Avrupa'daki sıkıntıları göz önünde bulundurduğunuzda Türkiye bir anda parlayarak öne çıkıyor. Henüz daha hak ettiği yeri dünya kamuoyunda yakalamamış. O yüzden ratinglerimiz ekonomik potansiyelimizin işaret ettiği seviyenin altında. Ama Türkiye'nin bir sanayi gücü, üretim gücü, girişimcilik kültürü var. Artı genç bir nüfusu var. 2001 yılından sonra son derece sağlamlaştırılmış bir finans yapısı var. Finans ile reel sektörü birbirinden ayırmak mümkün değil. Birinde ortaya çıkan sıkıntı diğerine de yansıyor. Haliyle finans sektöründeki güç, reel sektöre de güç veriyor. Böylelikle Türkiye her yönüyle öne çıkıyor. Bir de Türkiye coğrafya olarak da ilginç bir yerde. Bir taraftan enerji üreten ülkeler bir tarafta en büyük tüketici olan Avrupa Birliği. Türkiye ikisi arasındaki köprü durumunda. Bence Türkiye'nin Avrupa Birliği'ndeki en önemli kartı bu güvenli enerji temininde sahip olduğu kilit konumdur. Bu nedenle de baktığınızda Türkiye'nin daha gideceği hem yapması gereken hem büyüme anlamında çok yolu var. Hele bir de çevre ülkelerdeki gayrisafi mili hasıla toplamına baktığınız zaman Türkiye şu an için 20, 2015 yılında 25 trilyon dolarlık bir gayrisafi milli hasıla denizinin ortasında bulunuyor.

MALİ KURALSIZ DA DEVAM EDERİZ
-Mali Kural'ın 2012'ye ertelenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Olsa iyi olurdu ama olmadı diye de dünyanın sonu değil. Türkiye bugüne mali kural olmadan geldi, bundan sonra da mali kural olmadan devam edebilir. Ama olsaydı belli bir disipline kavuşurdu. Not artışları mali kural olacak diye yapılmadı. Türkiye'nin mevcut kredi notları zaten hak ettiği seviyenin altında seyrediyor.

-Dış borçlanma açısından olumsuz bir etkisi olur mu?
Akbank olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin faiz oranından borçlandık. Meblağ da aynıydı, faiz oranı da aynıydı. O yüzden kimse mali kuraldan dolayı bu parayı veriyor veya bu faiz oranını veriyoruz demedi. Türkiye realitede farklı bir kulvarda gidiyor.

RATİNG KURULUŞLARI NEDEN CİMRİ?
-Neden Türkiye hak ettiği notu alamıyor sizce?
İşin kökü 1992 yılına gidiyor. Rating şirketleri bu kadar yayılmamış iken, birkaç tane rating şirketi Türkiye'yi değerlendirmişti 1992-1993 yılında. 1993 yılında Türkiye yatırım yapılabilir sınıftaydı. Rating şirketlerinin Türkiye'nin kredi notunu aşağı çekmeleri de 1994 krizini tetikleyen faktörlerden biri oldu. Çünkü o dönemdeki iktidar olumlu bir hava yaratmıştı. Türkiye o zaman hak etmiyordu ve bir sürü banka Türkiye'de sıkıntılar yaşadı. Arkasından 1994 krizi çıktı. Rating kuruluşları o gün bugündür Türkiye'ye karşı son derece temkinli ve eli sıkı davranıyor. 'Ya bir şey olursa' diyeÖ Bir kere kızgın saça elleri değdi. Temkinli gitmelerine bir şey demiyorum ama biraz fazla temkinli olmaya başladılar. Çünkü 2001 krizinden sonra Türkiye'de o kadar ciddi bir yapısal değişiklik yapıldı ki, artık herhangi bir hükümetin, iktidarın, herhangi bir siyasi partinin geriye dönüp bunu kolay kolay bozması çok zor. Çünkü artık kimse lafa bakmıyor, ben ne kazandım, cebime ne girdi, beni nasıl bir gelecek, nasıl bir refah seviyesi bekliyor herkes ona bakıyor. Bunu öğrendi artık Türkiye. O açıdan bundan sonra ekonomik temellerle oynamak artık siyasi partileri ciddi sorumluluk altına sokar. Eskiden doğru düzgün bir şablon yoktu... Şimdi bu eski yapıdan oldukça uzaktayız. İkincisi o günden bugüne devlet ekonomiden bayağı bayağı çekildi. Eskiden enflasyonu azdıran sebeplerden bir tanesi de Merkez Bankası'ndan para çekip kamu kuruluşlarına para verilmesiydi. Bugün MB bilançosuna baktığımızda eski uygulamaların olmadığını görüyoruz. Kamu finansmanını azalttıkça Türkiye'nin enflasyon rotası düzeldi.

SEÇİMİN EKONOMİYE ETKİSİ OLMAZ
-Referandum ve genel seçimler ekonomiyi nasıl etkiler?

Zaman zaman dalgalanmalara neden olabilir. Bunlar hep olacak. Dünyada hiçbir şey tek düze gitmiyor. Ama Türkiye'de özellikle 2001 yılından bu yana siyasi hareketlerin veya gelişmelerin ekonomik gelişmeler üzerindeki etkisi azalmaya başladı. Siyaset ve ekonomi gitgide birbirinden ayrışıyor. Referandum ve genel seçimlerin ekonomi üzerindeki etkilerinin çok fazla ve ciddi olacağını zannetmiyorum. O yüzden borsa bir gün yüzde 2-3 düşer en fazla, ertesi gün yüzde 4-5 toparlar, yine rayına girer. Hayatın doğal dengesi içerisinde iniş çıkışlar olacak. Serbest kur sistemi olmasaydı Türkiye belki bugün daha sıkıntılı bir dönemde olacaktı.

AVRUPANIN HALİNİ BİZE SORUYORLAR
-Yabancı yatırımcılar Türkiye'deki seçim süreciyle ilgileniyor mu? En fazla merak ettikleri konu ne?

En fazla Avrupa'nın hali ne olacak diye soruyorlar. Ben hem Haziran'da hem Temmuz'da yurtdışında yatırımcılarla toplantılara gittim. 40-50 kişiyle görüştük. İlk sorular Avrupa ne olacak, euro ne olacak? Bunlar sizi etkiler mi? Bizim zaten yabancı ortağımızın burada kendi bankası var. Bize de zaman zaman sordukları sorular faizlerin yükselmesini bekliyor musunuz. Referandum veya erken seçimle ilgilenen yok.

Yurtdışında şube açıp
büyümeyi düşünmüyoruz

-Akbank'ın yurtiçi ve yurtdışı büyüme stratejisini anlatır mısınız?
Türkiye hala bankacılık açısından cazip. O açıdan biz yurtdışında bir kere şube açıp büyümeyi hiç düşünmüyoruz. Batı Avrupa ve gelişmiş ülkelerdeki bankalar sıkıntıda, orada maliyetler yüksek, büyüme potansiyeli düşük, gelirler son derece düşük, marjlar çok az. Dolayısıyla bu ülkelerde bankacılık yapmak çok cazip değil. Nereye gideceğiz? Gelişmekte olan ülkelere gideceğiz. Orada hukuk sistemiyle ilgili sıkıntılar yaşanabiliyor. Bu ülkelerin altyapıları daha tam oluşmamış, oturmamış olabiliyor. Bizim gibi bankaların Türkiye'deki fırsatları tam anlamıyla değerlendirmeden ve daha da güçlenmeden gidip oralarda bankacılığa girmesi biraz maceracı bir yaklaşım olabilir. Artı o gittiğiniz yerlerde çok büyük pazar payları olmuyor. Kaynakların etkin kullanılması adına yabancı ülkelerde titiz bir planlama yapmadan ve sağlam bir strateji oluşturmadan bankacılık faaliyetlerinde bulunmayı uygun görmüyoruz. Hollanda, Almanya'da bankalarımız var. Malta'da şubemiz var. Onların kuruluş amaçları ve fonksiyonları farklı. Piyasa bankacılığı yapmak üzere kurulmamışlardır aslında. Bazı Türk bankalarının Romanya, Ukrayna, Rusya'da faaliyetleri var. Onlar zamanında açılmışlar, işi belli bir düzene oturtmuşlar. Gidip yurtdışında büyümek kolay değil. Artık bu dünyada model olmaktan çıkıyor. Yurtdışında büyümek, gidip şubeler açıp yerel bankalarla o bölgede rekabet etmek, mücadele etmek yerine belli fonksiyonları yerine getiren küçük üniteler veya temsilcilik ofisi şeklindeki bir yapı çerçevesinde bankacılık faaliyetlerinde bulunmaya, daha ziyade o bölgedeki çok güçlü bankalarla daha stratejik işbirliklerine doğru kayıyor. Bu tip modeller çok daha uygun, maliyeti ve riski çok daha düşük yaklaşım modelleridir. Biz de o çerçevede hareket edeceğiz. Bazı küçük ölçekli bankaların Türkiye yerine Balkanlarda faaliyetleri olabiliyor, oralarda kendileri için hakikaten katma değer yaratan işler yapabiliyorlar. Ama Akbank boyutundaki bir banka için benzer faaliyetlerde bulunmak etkin ve verimli bir strateji olmayabiliyor.

Rekabeti gönülden destekliyorum

-Geçen yıla göre Türk bankaları kredilerde daha iştahlı ve agresif. Sektörde rekabet açısından rahatsız edici bir ortam var mı?
2002 yılından sonra bankacılık sektörü temizlendi, düzen ve disipline girdi..Bugüne kadar da çok iyi kontrol altında tutuldu. Türkiye'nin krize girmemesinin en büyük sebeplerinden biri budur. Amerika'da, Avrupa'da bankalar risk odaklılıktan uzak hareket ederken, finansal kuruluşlar ve otorite de gerektiği şekilde davranmadı. Bizde öyle değildi. O yüzden sektör şu anda kendi içinde düzgün bir şekilde rekabet ediyor. Geçmişte haksız rekabetin yaşandığı dönemler de oldu. 2001 yılında batan bankalara baktığınız zaman da bunun etkilerini görüyoruz. O açıdan bugün mevcut rekabet pek rahatsız edici değil. Bilakis ben bunun devam etmesini canı gönülden destekliyorum. Rekabet bankaları verimli ve etkin çalışmaya yönelik teşvik ve disipline ediyor. Fiyatlar da belli bir yere geldiği için artık fiyat rekabeti değil, hizmet kalitesi rekabeti yapılıyor. Çünkü fiyat ile müşterilerinizi belli bir noktaya kadar ikna edebilirsiniz.

Vatandaş Ziya beyin
yatırım tercihi ne olurdu?

Biraz borsada, biraz vadeli mevduatta tutardım. Bir kısmını fonlara yatırırdım. Şu anda Türk bankaları çok güzel fonlar çıkarıyor. Hatta borsada alım satımı yakından takip etmeye vakti olmayan yatırımcılara borsa endeksli fonları tavsiye ediyorum. Gelecekte yurtiçi tahviller, bonolar da çıkarsa onlar da cazip hale gelebilir. Artık Türkiye'de finansal ürünlerin çeşitliliğe ihtiyacı var.

Dövizden büyük para
kazanma devri geçti

-Dövizi olan ne yapsın?
Eskiden maaşını alan kişi köşedeki döviz büfesinden koşup hemen döviz alırdı. Döviz bir yatırım aracı olarak görülürdü. Bugün döviz yatırım aracı olmaktan biraz çıktı. Bir ihtiyaç nedeniyle döviz tevdiat hesabı açılıyor. Artık dövizden eskisi gibi büyük paralar kazanmak, örneğin her ay yüzde 5 kazanmak devri geçti.

Gelişmiş ülkeler kura
göre mi ihracat yapıyor?

-TL'nin aşırı değerlendiği görüşlerine katılıyor musunuz?
Piyasa kuralları bunu gerektiriyorsa böyledir. Rüzgara karşı durmanın bir anlamı yok. İhracatçıları başka şekilde desteklemek gerekiyor. Türkiye ihracat ataklarına başladığı 80'li yıllarda bir ara herkes ihracatçı, herkes tekstilciydi. Yakın zamanda herkes inşaatçı oldu. Herkes bir anda tekstilci, inşaatçı olamaz. Bu işi kuralıyla yapmak lazım. Zamanla alt yapısı, uzmanlığı ve tecrübesi eksik piyasa oyuncuları eleniyor, sonunda piyasada gerçek profesyoneller kalıyor. Profesyonelleri, gerçek ihracatçıları destekleyici önlemleri almak esastır. Yoksa gelişmiş ülkeler bugün kura göre mi ihracat yapıyor?

Döviz kurunu tahmin
etmek mümkün değil

-Yıl sonu dolar, faiz, enflasyon ve büyüme hızı tahminlerinizi alabilir miyim?
Herhalde enflasyon yüzde 7-7.5 bandında bir yerde olur. Gösterge faizler de tahmin ediyorum yarım ile 1 puan enflasyon üstü bir bantta oynar. Kuru şu olacaktır diye tutturmak mümkün değil. Çünkü o devirler geçti. 1.50 ile 1.55 lira arasında oynayacaktır. Büyüme hızı herhalde yüzde 5 civarında olur.

Yöneticilerin söylediği her
lafa dikkat etmesi gerekiyor

-Piyasa değeri açısından Türkiye'nin en değerli bankasının tepe yöneticisi olarak mesleğinizi icra ederken yaşadığınız zorluklar neler?

Akbank, Türkiye'nin en değerli şirketi, en büyüklerinden bir tanesi. Bunun getirdiği önemli sorumluluklar var. Üst düzey yöneticilerin söyledikleri her lafa her hareketlerine dikkat etmesi gerekiyor. Çünkü yapılan açıklamaların ekonomiyi etkileme potansiyeli var. Örneğin, bir gün kalkar dersem ki, 'faiz düşecek veya çıkacak. Döviz sıkıntısı var.' Türkiye'yi etkiler.

One man show'luk
dönemi artık bitti

-Genel müdür olduktan sonra özel hayatınızda neler değişti?
Günlerim çok yoğun geçiyor. Genel müdür olunca tabii insanların sizden beklentileri artıyor. Herkes sizle görüşmek istiyor. Bu pozisyonun getirdiği ek sorumluluklar var. Her şeye çok daha geniş perspektifle bakmak gerekiyor. Eskiden bazı şeylere evet veya hayır derken belki daha rahat hareket ederken şimdi biraz daha düşünerek hareket etmek zorundasınız. Şu anda aldığım her karar bankanın içindeki 15 bin kişiyi etkiliyor, bunun daha geniş yansımaları da var. Onları temsil ediyorum her zaman. Bankaya bir ödül verildiğinde ben gidiyorum ama aslında onu alan ben değilim, Akbank alıyor aslında. Kapıdaki güvenlik memurundan yönetim kurulu başkanına kadar uzanan bir zincirin emeği vardır bu işte. O emeğe de saygı göstermek gerekiyor. Ve Türkiye son zamanlarda iyice öğrendi ki, one man show'luklar değil, takım çalışmaları ekip çalışmaları önem kazandı.

Cebimdeki para 200-300 lirayı geçmez

-İş hayatınızdan geriye kalan boş zamanlarınızda ne yapıyorsunuz?
Uçaklarda bazen boş zamanım oluyor! Daha fazla kitap okumaya çalışıyorum.

-Alışverişte nakit mi, kredi kartını mı tercih edersiniz?
Kredi kartını çek yerine kullanırım. Cebimden para çıkmaz.

-Peki, şu anda cebinizde kaç lira var?
Cebimdeki para 200-300 lirayı geçmez. Alışverişi genelde eşim yapar. Ama kendimle ilgili bir alışveriş ise ben yaparım

Çalışanlarımın mutlu
olması beni rahatlatıyor

-Bu kadar yoğunluk arasında sizi ne rahatlatıyor?
İşimi doğru yapmak. Çalışanlarımın en başta mutlu olması. Akşam kafanızı yastığa huzur içinde koyabiliyorsanız en büyük dinlenme odur bence. O yüzden şikayetçi değilim, hayatımdan memnunum.
Ayfer ARSLAN

15 Ağustos 2010 Pazar

RAMAZANDA MARKET ALIŞVERİŞLERİNE EKSTRA PUANLAR

Ramazan ayının gelişi ile birlikte bankalar, müşteri çekmek için kredi kartları aracılığı ile çeşitli kampanyalar düzenliyor. İşte o kampanyalardan bazıları:
İş Bankası'nın ''Maksimum'' kredi kartıyla düzenlediği ramazan kampanyasında, tek seferde 75 lira ve üzeri dördüncü peşin alışverişlerinde 75 lira puan kazanabiliyor. Finansbank'ın kredi kartı ''Cardfinans''ın kampanyasında, 2 kez 100 lira ve üzeri gıda alışverişi yapan kart kullanıcıları, 25 lira ''parapuan'' kazanıyor.

Yapı Kredi Bankası'nın kredi kartı ''Worldcard''ın kampanyası kapsamında 3 kez 75 liralık market alışverişi yapan kart kullanıcıları 30 lira ''worldpuan'' kazanıyor.
Akbank'ın ''Axess'' kredi kartı aracılığıyla başlattığı kampanyada, beşinci 100 lira ve üzeri alışverişe 50 lira ''chippara'' hediye ediliyor.
HSBC'nin ''Advantage'' kredi kartının kampanyasında ise 100 liralık 3 market ve akaryakıt alışverişine 40 lira, ''nakitpuan'' imkanı sunuluyor.

13 Ağustos 2010 Cuma

'ZAMANE HATUNLARI' ARANIYOR

Garanti Emeklilik sponsorluğunda ELELE Dergisi tarafından düzenlenen “Zamane Hatunları Yarışması”, kadınları iş dünyasında karşılaştıkları engellere ürettikleri çözümler ve ilham verici hikâyelerini paylaşmaları için teşvik ediyor.
Garanti Emeklilik Genel Müdür Yardımcısı Yasemen KöneZamane Hatunları Yarışması”nı düzenlemekten mutluluk duyduklarını belirterek şunları ekledi: “Garanti Emeklilik olarak bu yarışmayı düzenlerken iş dünyasındaki kadınlar için farklı bir platform yaratmayı hedefledik. Zamane Hatunları Yarışması ile iş dünyasındaki kadınların iş ve aile hayatını dengede tutmaya çalışırken yaşadıkları gülümseten ve ilham veren anıları derleyerek tüm kadınlara cesaret verici örnek hikâyeler sunmak istiyoruz. İşinde ve özel hayatında fark yaratan tüm kadınları ‘Zamane Hatunları Yarışmasına’ davet ediyoruz”.

NEREYE BAŞVURU YAPILACAK?

Yarışmaya meslek sahibi olan her çalışan kadın en az 1000 en fazla 5000 kelimeden oluşan yazı ile Ekim ayına kadar başvuru yapabilecek. Yarışmayı kazanan “Zamane Hatunu” Paris’e çift kişilik, 3 gece ve 4 gün seyahat ayrıca Garanti Emeklilik’ten 2000 TL tutarında ek katkı paylı bireysel emeklilik sözleşmesi kazanacak. Ayrıca yarışmanın ikincisine Acer Aspire One Netbook ve Garanti Emeklilik’ten 1500 TL tutarında ek katkı paylı bireysel emeklilik sözleşmesi, üçüncüsüne ise Çeşme Sheraton Hotel’de çift kişilik, 2 gece 3 gün HD SPA tatili ve Garanti Emeklilik’ten 1000 TL tutarında ek katkı paylı bireysel emeklilik sözleşmesi verilecek.
Zamane Hatunları Yarışması’na başvurular yarisma@zamanehatunlari.com adresine elektronik posta yoluyla, www.zamanehatunlari.com sitesi üzerinden ya da mektup yoluyla "Zamane Hatunları Yarışması”, Garanti Emeklilik Mete Caddesi No:30 Taksim 34437 İstanbul adresine yapılabilecek.
Son başvuru tarihinin 01 Ekim 2010 olduğu belirtildi.

VARANT NEDİR? RİSKLERİ VAR MI? KİMLER YATIIM YAPABİLİR?

Sermaye piyasalarında varant devri başlıyor. Hem yükselen hem düşen piyasalara yatırım imkanı sağlayan varant hisse senedi, emtia, bono ve döviz gibi çeşitli varlıklara endeksli çıkarılabiliyor. Varant işleminde sermayenizin tamamını riske atmadan gelecekteki düşüş veya yükseliş beklentilerinize göre küçük bir primle bu ürünlere yatırım yapabileceksiniz.
Başta Almanya olmak üzere İsviçre, İtalya, Avusturya, Hong Kong, Singapur ve Güney Kore'de milyarlarca dolarlık hacme sahip varant ihracı için Türkiye'de ilk harekete geçenler Deutsche Bank, TSKB ve İş Yatırım oldu. Almanya'da yapılandırılmış araçlar piyasasında pazar lideri olduklarını belirten Deutsche Securities Türev Ürünler Direktörü Albert Krespin, bu piyasanın Türkiye'de açılması konusunda 4 yıldır çalıştıklarını belirterek yeni bir ürün olduğu için eğitim çalışmalarına çok önem verdiklerini ve banka bünyesinde yardım masası kurduklarını söyledi.
Krespin, varantın riskli bir yatırım aracı olduğunu, yatırımcının anlamadan kesinlikle yatırım yapmaması gerektiği konusunda uyarıda bulunurken, varantın özellikleri, hangi ürünlere yatırım yaptığı, risklerinin neler olduğuna ilişkin sorularımızı şöyle yanıtladı:

VADELİ İŞLEM ÖZELLİĞİ VAR
-Varant nedir?

Varant, elinde bulunduran kişiye, dayanak varlığı önceden belirlenen bir fiyattan belirli bir tarihte veya belirli bir tarihe kadar alma veya satma hakkı veren menkul kıymet niteliğindeki sermaye aracı. Dayanak varlığı değer kazandığında değer kazanıyor, dayanak varlığı değer kaybettiğinde değer kaybediyor. Beklentiniz gerçekleşirse düşen ve yükselen piyasalarda size para kazanma imkanı veriyor.

-Varanta konu olan dayanak varlık neler?
Dünyada varantlar, hisse senedi, emtia, hazine bonoları, döviz gibi çeşitli dayanak varlıklara, hatta iklim olaylarına endeksli ihraç edilebilir. Türkiye'de ise başlangıçta İMKB'de işlem görecek varantların dayanak varlıkları, İMKB 30 hisseleri, İMKB 30 hisse senetlerinden oluşan hisse sepetleri ve İMKB ana endeksleriyle sınırlı olacak.

KÜÇÜK BİR BEDELLE YATIRIM
-Varant, bir çeşit vadeli hisse senedi alım satım işlemi mi?
Varant teknik açıdan menkul kıymetleştirilmiş opsiyon. Size bir alım veya satım hakkı veriyor. Alım varantını bir örnekle açıklayalım. A bankası üzerine 6 lira kullanım fiyatlı, 6 ay vadeli bir alım varantı aldınız. Bu varantın 0.75 TL olduğunu varsayalım. Varant sahibi vade sonunda 6 liradan A bankası hissesi alma hakkını elde eder. Vade sonunda A bankasının spot fiyatı 6 liranın üzerindeyse, ihraççı varant sahibine spot ve kullanım fiyatı arasındaki farkı öder. Diyelim ki, vade sonunda A bankasının hisse senedi 8.5 lira ise, ihraççı varant başına 2.5 lira öder. Yatırımcının net kazancı 1.75 TL (2.5-0.75)'dır. Eğer vade sonunda o hissenin spot fiyatı 6 liranın altındaysa, varant değersiz olarak son bulur. Yatırımcı sadece 75 kuruşunu riske atmış olur. Aslında varant hisse senedi piyasasındaki değişimlere daha ucuz ve kolay yolla erişimin yolu. Siz hisse senedti piyasasından fayda sağlamak istiyorsanız sermayenizin tamamını bağlayarak 6 liranın tamamını bağlayarak değil 6 liranın 75 kuruşu bağlayarak da bunu yapabileceksiniz. Risk kontrollü bir yatırım. Satım varantı ise düşen piyasalara yatırım yapma imkanı veriyor.

SOKAKTAKİ VATANDAŞ DA ALABİLİR
--Kimler yatırım yapabilir, hedef kitle kimler?
Uluslararası örneklerine bakarsak bireysel yatırımcılar, kurumsal yatırımcılar. Belki tahsilinden dolayı veya yurtdışı piyasalara erişimlerinden dolayı bu ürünleri alıp satmış kişiler, bankacılık sektöründe özel bankacılık kanalıyla yatırım yapanlar bu ürünleri daha iyi tanıyor. Sonrasında sokaktaki yatırımcıya da hitap edeceğini tahmin ediyorum. Risk kontrollu yatırım imkanı sağladığı için çok küçük birikimi olan yatırımcı bile 75 kuruşluk varantlardan 150-200 tane alarak eğer bir piyasa beklentisi varsa bunu hayata geçirebilir.

-Yurtdışı piyasalarda ne kadarlık işlem hacmi var?
Almanya'da 2009 rakamlarına göre, toplam piyasanın yüzde 5-6'sı civarı işlem hacmi var. Hatta yüzde 10'u diyebilirim. Ama pozisyon büyüklüğüne baktığımızda bire bir. Hong Kong'da bu oran daha yüksek. 3-5 sene sonra işlem hacminde pozisyon büyüklüğü olarak bire bir noktaya geleceğimizi kestirebiliyorum. Piyasa değeri karşılığı 300-400 milyon dolar eder.

-Yoğun bir yatırımcı ilgisi bekliyor musunuz?
Piyasadaki ürün çeşitliliği az olduğu için özellikle aracı kurumlar tarafında ilgi bayağı yüksek. Piyasa açıldıktan sonra IMKB ile beraber eğitim seminerleri de düzenleyeceğiz. Ama aracı kurumlardan gelen ilgi yatırımcı talebinin bir göstergesi. İlgi aşırı yüksek.

VOB'da teminat var, varant işleminde yok
-Varantın VOB'dan farklılıkları neler?
Vadeli işlemler borsasında düşen ile yükselen piyasada sınırsız risk alıyorsunuz. VOB'da açığa işlem yaptınız. O zaman endeks 30 bindi. Bugün endeks 76 bine geldi. Siz 46 bin lira kaybetmiş oldunuz. Aynı pozisyonu bir satım varantı alarak alsaydanız, o satım varantının o günkü değeri 5 bin lira olacaktı. Endeks 76 bine geldiğinde kaybınız 5 bin lira ile sınırlı olacaktı. Kar zarar profilleri çok farklı. VOB birebir size kayıp ve kazancı yansıtan bir ürün. Oysa varant kayıpta sınırlı risk, kazançta birebire yakın bir getiri sağlıyor. İkisi de türev enstrümanları. İkisi de yükselen ve düşen piyasada yatırım imkanı veriyor. VOB'da belli bir teminatlandırma var. 700 lira yatırıp 7 bin 600 liralık pozisyon alabiliyorsunuz. Burada da benzer bir durum var. 75 kuruş yatırıp 6 liralık A bankası hissesi alıyorsunuz ama bu ürünün piyasa değeri. Kimse sizi arayıp varantın sıfıra düştü tamamla demiyor.

İdeal vade 4-8 ay
-Hangi vadelerde işlem görecek?
4 ile 12 ay arası olarak planlıyoruz. SPK'nın tebliği minimum 2 ay, maksimum 5 yıl koşulu koyuyor. Fiyatlamalara ve kaldıraç seviyeleri kıyasladığınızda ideal vadeler 4 ile 8 ay olacak.

Paranızın tamamını yatırmayın
-Varantlara yatırım yapmanın artıları ve eksileri neler?
Risk kontrollü yatırım imkanı var. Düşen ve yükselen piyasalara yatırım imkanı. Hisse senetlerinde özellikle düşen piyasalara yatırım imkanı yok. İstenildiğinde kaldıraçlı yatırım yapabilirsiniz. İMKB'den alınıp satılabilecği için çok kolay erişim imkanı var. Sonuçta menkul kıymetleştirilmiş obsiyon olduğu için benim tavsiyem yatırımcı bunu iyice anlayarak girsin. Varant.com.tr'de eğitim metaryellerimiz var. Ayrıca yardım masamız olacak. Halka açık eğitimler sürekli devam edecek. Varantlarla çok uzun vadeli yatırım yapmak çok da uyumlu değil. Varantlar kısa ve orta vadeli yatırım araçları. Paranızın tamamını varanta yatırırsanız paranın tamamını kaybetme riski var. Kaldıraç kullanıldığında hisse senedinden daha riskli.

Ayfer ARSLAN-AKŞAM

11 Ağustos 2010 Çarşamba

ACI AMA GERÇEK! 11 YILDIR KONUŞUYORUZ İCRAAT YOK!

Dünyanın en aktif deprem bölgelerinden birinde bulunan Türkiye’de özellikle Marmara depreminin üzerinden tam 11 yıl geçti ama önlem konusunda hala bir arpa boyu yol alınamadı. Binaların birçoğu depreme karşı dayanıksız...
İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (İMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan da, bugünkü açıklaması ile bu soruna parmak bastı. Turan, Deprem Master Planı ve bina envanterleri başta olmak üzere birçok planın hazır olduğunu ancak uygulamada sıkıntılar yaşandığına dikkat çekti. Bunun sebebini, kurumlar arası işbirliğinin olmamasına bağlayan Turan, binaların gerekiyorsa yıkılması ve yeniden inşası veya iyileştirilmesi yoluyla depreme hazır yapı stoku oluşturmada halkı iknada da zorluklar yaşandığını ifade etti.
İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan “A.B.D., Japonya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde 1980 yılı başından bu yana eski-yeni binalar, köprüler ve endüstriyel tesisler depremden korunma amacıyla yeni teknolojiler uygularken, inşaat sektöründe lider konumda olan bir ülke olarak hiçbir ilerleme sağlayamıyoruz. Ülkemizin genelinde ve özellikle İstanbul’da kentsel dönüşümü gerçekleştirmemiz kaçınılmaz” dedi.

MEVCUT BİNALARIN DENETİMİ YOK
Turan sözlerine şöyle devam etti: “En büyük ve acı kanıt binlerce kişinin binalar altında kalarak can verdiği 17 Ağustos depremi oldu. 1999 Marmara depremi sonrası ise maalesef değişen pek bir şey olmadı. Türkiye bu gerçeği bir kez daha kabul ederek, o tarihten itibaren yeni yönetmelikler, afet, imar, yapı kanunları, kararnameleri çıkardıysa da yeni yapılan inşaatlar dışında mevcut binaların denetimi yapılmadı, kayıt dışı yapı üretimi devam etti ve yapılan planlar hayata geçirilemedi.”

Turan bugün köprülerin, hastanelerin, okulların ve tüm önemli kamu kurum ve kuruluşlarının güçlendirmelerinin çoktan tamamlanmış olması gerektiğini ve yurttaşların hanelerinde bir an önce kentsel dönüşüm çerçevesinde çalışmaların başlatılmış olması gerektiğini ifade etti.

ŞİMDİ KREDİ AL, MEZUN OLDUKTAN SONRA 15 YILDA ÖDE

Şekerbank, geleceğine yön vermek isteyen lisans ve yüksek lisans öğrencilerini, 15 yıla varan vadedeki “Eğitim Kredileri” ile destekleyecek. Şekerbank Eğitim Kredileri ile, öğrenim dönemi boyunca düşük taksitlerle ödeme yapılabilecek ve mezun olup, çalışma hayatına başlandıktan sonra ana para ödemelerini kapsayan büyük taksitler ödenebilecek.
Şekerbank Eğitim Kredileri kapsamında; Yüksek Öğrenim Kredisi, Eğitim Giderleri Kredisi, Okul Ücreti Kredisi, Yüksek Lisans-Doktora Kredisi ve Yurt Dışı Eğitim Kredisi olmak üzere 5 çeşit kredi kullandırılabilecek.

Yüksek Öğrenim Kredisi’nde 25-84 ay vade için yüzde 1.14, 85-120 ay için ise yüzde 1.19 oranında faiz oranları ve ödeme koşulları uygulanacak.

9 Ağustos 2010 Pazartesi

ÇİZGİ ROMAN TUTKUNU BANKACI KİM?

Garanti Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Cüneyt Sezgin’in en büyük hobisi çizgi roman ve kurşun asker koleksiyonu. Üstelik bu tutkusunu ofisine kadar taşımış. Her zaman ciddiyetiyle tanıdığımız Sezgin’in Garanti Bankası Genel Müdürlüğü’ndeki odasındaki resmi görünce önce bir şaşırıyorsunuz. Karaköy’deki Osmanlı Bankası’nın tarihi binasında çekilen resimde Örümcek Adam, Batman, Süperman karakterleri ile aynı masada hiç istifini bozmadan takım elbisesi ile çalışmasını sürdüren bir adam profili dikkatinizi çekiyor. Biraz daha dikkatli bakınca resimdeki kişinin Cüneyt Sezgin olduğunu fark ediyorsunuz.
İşin ilginç tarafı ise fotoğrafı Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Ali Fuat Erbil çekmiş. “Fotoğrafı çok sevdiğim için duvarıma astım” diyen Sezgin’in işte risk yönetiminden geriye kalan boş zamanlarındaki uğraşları:

-Boş zamanlarınızda ne yapıyorsunuz?
Herşeyden önce iyi bir okurum. Ayrıca, kurşun asker ve çizgi roman koleksiyonlarım var. Her ikisi de çocukluk aşklarım diyebiliriz. Koleksiyon derken, bunları sadece almak ve biriktirmek değil, üzerlerinde derinleşip, arşiv tutmak ve bunlarla ilgili okumak, bilgimi derinleştirmek en büyük meraklarımdan. Hayatımı zenginleştiriyor. 1990'lı yılların ortalarından itibaren bu ilgi ve sevgimi koleksiyonlarıma taşıdım. Ayrıca, Beşiktaş Divan Kurulu, Doğal Hayatı Koruma Derneği Yönetim Kurulu ve çeşitli sosyal amaçlı derneklerin üyesiyim.

-Koleksiyonunda kaç kurşun asker ve çizgi roman var? Gelecekte bu koleksiyonlarınıza ilişkin planlarınız neler?
Koleksiyonumda 13.000 e yaklaşan çizgi romanım ve 1.400 civarında kurşun askerim var. Ama inanır mısınız, çok güzel bir soru sordunuz. Bugüne kadar bunlarla ilgili olarak geleceğe dönük bir plan hiç kurmamıştım. Sadece 6.5 yaşımda bir oğlum var. En büyük ideallerimden birisi, oğlumun da bu koleksiyonlarıma sahip çıkması, hatta büyütmesiydi bugüne kadar (ama internet çağında rakiplerim çok güçlü, o nedenle daha çok teşvik edici yöntemler geliştirmem lazım). Bugünden itibaren bu konuda daha ciddi düşüneceğim.

-Resimdeki karakterler (Batman, Superman vb ) insanlar zor duruma düştüğünde yani riskler gerçekleştikten sonra yardıma koşan çizgi roman dünyasının hayali karakterleri. Siz ise, şirketlere olası risklere karşı korunmanın yollarını öğretiyorsunuz. Bu bağlamda şirketlere bir mesaj vermek isteseniz ne olurdu?
Resimdeki karakterler en sevdiklerim değil aslında, Türkiye’de bu kostümler bulunabildiği için tercih etmiştik. Ben biraz daha klasik ekole yakınım. Yani uçup, duvara tırmanmayan, ayağı daha yere basan karakterler. Bir Western kahramanı olan Tex Willer, işlediği konular ve karakteri ile Martin Mystere ve çok farklı tarzıyla Corto Maltese en sevdiğim kahramanlardır. Ekol olarak en çok Fransız-Belçika ekolünü severim.
Şirketlere söyleyeceklerime gelince : Kendi riskimize en başta biz sahip çıkmalıyız. Kendimizi en iyi yine kendimizin koruyabileceğini asla unutmamalıyız. Çünkü her zaman gelip bizi kurtaracak “süper kahramanlar” bulamayabiliriz.

Ayfer ARSLAN

46'DAN ÖNCE SİGORTA YAPTIRANA İNDİRİMLİ SAĞLIK SİGORTASI

Finansbank, Finans Emeklilik, AXA Sigorta ve Fiba Sigorta ile gerçekleştirdiği işbirliği kapsamında, müşterilerine, 50’li yaşlarından sonra da sağlık sigortası yaptırabilme imkanı sunuyor.
Finansbank aracılığıyla Finans Emeklilik, AXA Sigorta ve Fiba Sigorta’dan 46 yaşından önce herhangi bir sigorta veya BES satın alanlar, 56 yaşından sonra Axa Sigorta’dan indirimli sağlık sigortası yaptırma hakkına, yılda 70 TL ödeyerek sahip olabiliyor. Poliçeyi, yenileme süresi minimum 10 yıl olmak üzere 56 yaşına kadar aralıksız yenileyen müşterilere, emekli olduklarında ilk 5 yıl yüzde 10, ikinci 5 yıl yüzde 5 oranında indirim ile özel sağlık sigortası yaptırabilme hakkı garanti ediliyor. Finansbanklılar ayrıca 50 bin TL’ye kadar “yatarak tedavi teminatlı” bir sağlık poliçesinden yararlanma şansına da sahip oluyor.

RİSKİNİ YÖNETEMEYEN ŞİRKET AYAKTA KALAMAZ

Risk yönetimi deyince Türkiye'de ilk akla gelen isimlerden Garanti Bankası Yönetim Kurulu Üyesi, Global Association of Risk Professionals (GARP) Türkiye Bölge Direktörü Dr. Cüneyt Sezgin, her yıl Anadolu illerini tek tek dolaşarak KOBİ'lere risk yönetimini anlatıyor. "Garanti Bankası olarak 1 müşteri bile bizim için önemli" diyen Sezgin, Türkiye'de en büyük sorunlardan birisinin kayıtdışılık ve şirket bilançolarının yeterince şeffaf olmaması olduğunu belirterek, "Özellikle küçük ölçekli şirketler unutmamalı ki, şirket içerisinde çalışanlardan birinin yapacağı hata veya suistimalin bedelini o şirket hayatıyla ödüyor. Halbuki, risk yönetimi, iç denetim ve kontrol mekanizmaları kurulmuş olsa böyle sıkıntılarla karşılaşma olasılığı azalacak. Şirketlerin ayakta kalabilmesi için topyekun bir kültür değişimine, risk yönetimi bilincinin yaygınlaşmasına ihtiyaç var" diyor.
Garanti Bankası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Cüneyt Sezgin, sorularımızı şöyle yanıtladı:
-Risk yönetimi nedir?
Aslında bakarsanız risk hayatımızın her zaman içersinde olan bir kavram. Risk yönetimini, kısaca belirsizliği yönetmek olarak tanımlayabiliriz. Biz risk yöneticileri için risk, kaçınılması gereken değil alınması gereken bir karar. Risk yönetimini iki şekilde algılarız. Birincisi; tehditler, ikincisi de fırsatlar. Risk yönetimi, bu tehditleri iyi ölçme, ölçümleri iyi yaparak alabileceğiniz kadar riski alarak bundan yarar sağlama bilim ve sanatı. Her şirket gündelik hayatın içerisinde bir şekilde risk yönetimi yapıyor. Örneğin; bir tüccar vadeli mal alıp satıyorsa en azından vade riski alıyor demektir. Kurdaki ani iniş ve çıkışlardan korunmak isteyen şirketler bu riske karşı bir bankadan hizmet alarak kendilerini hedge edebilir, yani risklere karşı kendini koruyabilir.
-Türk bankacılık sisteminde yıl sonunda yürürlüğe girmesi beklenen Basel II kuralları ne getirecek?
Bankacılık sistemi olarak Basel II'ye yıllardır hazırlanıyoruz. Garanti Bankası olarak da bu konuda önemli bir misyonu üstlendik. Sadece büyük ölçekli firmalara değil, KOBİ'lere kadar inerek risk yönetimini ve önemini anlatıyoruz. Gerçi küresel kriz nedeniyle Türk bankacılık sisteminin Basel II'ye geçişi bir süreliğine ertelenmişti. Ama BDDK bu konuda yeniden hazırlıklara başladı. Piyasa disiplini, etkinlik, risk yönetimi prensipleri üzerine inşa edilen Basel II düzenlemeleri sermaye yeterliliğinde yeni standartlar getiriyor. Sermaye yeterliliğinde piyasa riskinin yanı sıra kredi riskinde de yeni yöntemlerin kullanılarak riskin ölçülmesi ve operasyonel risklerin de dikkate alınmasını içeriyor.

-Basel II reel sektöre ne sağlayacak?
Bence risk yönetimi, sadece bankalardan kredi alabilmek için değil kurumların ayakta kalması, sağlıklı bir şekilde yaşamına devam etmesi için de gerekli. Şirketler sadece kendi sermayeleriyle ayakta kalamaz. Halka açılma, yabancı sermaye ortaklığı şeklinde sermaye ihtiyacınızı karşılamak isterseniz öncelikle bilançolarının şeffaf olması, uluslar arası muhasebe standartlarına uygun olması, hesap verilebilir olması gerekiyor. Bu da her şeyden önce şirketler için kurumsallaşmayı ön plana çıkarıyor. Şirketler büyümek için öncelikle kurumsallaşmak zorunda. Bu topyekun bir kültür değişimini gerektiriyor. Risk yönetimi, rekabet gücünün artması ve bunun sürdürülebilmesi açısından çok önemli. Kısacası; şirketlerin ayakta kalabilmesi için topyekun bir kültür değişimine, risk yönetimi bilincinin yaygınlaşmasına ihtiyaç var. Tabii ki, risk yönetimi iyi yapan şirketlere bankalar daha uygun koşullarda kredi verecek.

-Peki, reel sektör yeni kurallara uyum konusunda yeterince hazırlıklı mı?
Bugüne kadar Anadolu'da birçok ili dolaştım ve ekibimle beraber bir dizi konferans verdim. Ayrıca konferans öncesi de müşterilerimiz ile birebir sohbetlerimiz oluyor. Herhalde şimdiye kadar binlerce kilometre yol katetmişizdir. Çünkü Garanti Bankası olarak bizim için bir tek müşteri dahi çok önemlidir. Türkiye'nin G-20 üyesi olarak, uluslararası piyasaların önde gelen oyuncularından birisi olma iddiasındaki bir ülke olarak bu kurallara uyması şart. Bu konuda en önemli engellerden birisi kayıt dışı ekonomi. Kayıtdışılığın yanı sıra, profesyonel yönetim yerine aile şirketi yapısının ağırlıklı olması, şirketlerin çoğunun kurumsallaşamaması risk yönetimi konusunda gerekli adımların atılmasını engelliyor. Kurumsallaşma denetim mekanizmalarının artması, iç denetim ve kontrolün yanı sıra o kurum açısından hesap verilebilirliği de getirecek. Uluslar arası şirketler, büyük ölçekli holding ve şirketler bu konuda daha titiz çalışıyor. Bunun daha küçük ölçekli şirketlere de yansıması gerekiyor. Özellikle küçük ölçekli şirketler unutmamalı ki, şirket içerisinde çalışanlardan birinin yapacağı hata veya suistimalin bedelini o şirket hayatıyla ödüyor. Halbuki, risk yönetimi, iç denetim ve kontrol mekanizmaları kurulmuş olsa böyle sıkıntılarla karşılaşma olasılığı büyük ölçüde azalacak.

-Avrupa Basel II'ye bizden önce geçti ama küresel krizde çoğu AB ülkesi ve bankacılık sistemi yere serildi. Sizce bu çelişki değil mi?
Doğru, haklısınız yerinde bir soru. Risk yönetimi kültürü denilen kavram çok kapsamlı. Burada sadece kuralların yazılması değil, uygulama çok önemli. Risk yönetimde modellerin, süreçlerin ve uzmanların olması yetmiyor. Batan şirketlerde ortak bir sorun var: Maalesef kağıtta yazılı olanlar uygulanmamış. Bağımsız denetim kuruluşu işini iyi yapmamış. Görülmesi gerekenler bazen göz ardı edilmiş. Yazılımlar ve yatırımlar vardı ama uygulama yoktu. Sürekli kar ve daha fazla kazanma hırsı maalesef hatalara yol açtı ve batmalar oldu.

SERMAYE YETERLİLİĞİ YÜKSELTİLECEK
-Türkiye Basel II'ye geçiş hazırlıklarını sürdürürken Basel Komitesi Basel III için düğmeye bastı. Çalışmalar hangi aşamada?
Aslında Basel III son yaşanan küresel krize bir tepki düzenlemesi. Doğal olarak da son krizde sisteme zarar veren konularda önlemler getirmeye çalışıyor. Sadece Basel III değil, paralel yürütülen bir dizi çalışmada tartışılan konuların en önemlilieri : minimum sermaye yeterliliği rasyosunun yükseltilmesi, likidite hesaplamalarına özel bir önem verilmesi, sermaye tanımlarının daha güçlü bir sermaye yapısı oluşması için yeniden ele alınması, piyasa riski hesaplamalarında daha ince ayara gidilmesi, stres testlerinin ön plana çıkması, türev ürünler ve seküritizasyonlarda ölçüm ve raporlama standartlarının iyileştirilmesi hep tartışılan konular. Bunların bir bölümü, sistemin daha sağlıklı işlemi için gerçekten alınması gereken önlemler. Ama bir bölümünde aşırıya kaçıldığından ve bu hallleriyle uygulanması halinde bankacılık sisteminin büyümeye olan katkısını sınırlayacağından endişe ediyorum. Ama henüz tartışma süreci son bulmadı. Daha dengeli bir düzenlemeler bütünü ile konunun sonuçlanacağına inanıyorum.

Küresel krize tepki Basel III hazırlanıyor
Basel Komitesi (BIS) 1974 yılı sonunda uluslar arası döviz ve bankacılık piyasalarında meydana gelen önemli krizlerin ardından "Bankacılık Düzenleme ve denetim Uygulamaları Komitesi" adı altında kuruldu. Halen, Belçika, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Lüksemburg, Hollanda, İsveç, İsviçre, İngiltere ve ABD'den oluşan 12 üyeden oluşuyor. Komite 1988 yılında Basel Sermaye Anlaşması adında, Basel I olarak da bilinen bir sermaye ölçüm sistemi oluşturdu. Buna göre sermayenin risk ağırlıklı aktiflere oranının en az yüzde 8 olması öngörülüyor. Zamanla bu kriterlerin yetersiz kaldığı ileri sürülerek Basel II kriterleri oluşturuldu. Buna göre, minimum yüzde 8'lik sermaye yeterlilik rasyosunu tutturmak için piyasa ve kredi riskinin yanısıra operasyonel riskleri de dikkate alacak. Şu anda Komite, son kürsel krize cevap olarak Basel III adı verilen düzenlemeler üzerinde çalışıyor

Ayfer ARSLAN

8 Ağustos 2010 Pazar

GARANTİ BANKASI'NDAN MASRAFSIZ KREDİ

Garanti Bankası, Masrafsız Kredi uygulamasını hayata geçirdi. "Eşsiz, Benzersiz ve Masrafsız Kredi" söylemiyle sunulan uygulama kapsamında müşteriler, 60 aya varan vadelerle ve vade tercihlerine göre değişecek faiz oranlarıyla, 50.000 TL’ye kadar tutarda masrafsız kredi seçeneklerinden yararlanabilecek. Masrafsız Kredi uygulamasında 5.000 TL ve 24 ay vadeli kredi için faiz oranı yüzde 0,99 iken, 50.000 TL ve 60 ay vadeli kredi seçeneği için faiz oranı yüzde 1,09 olacak. Garanti kredi kartı ve 2 otomatik fatura ödemesi bulunan ya da bu ürünlere sahip olmak için başvuru yapan müşteriler, Masrafsız Kredi imkanlarından yararlanabilecek.

TEB, İHTİYAÇ KREDİSİ TAKSİTLERİNİ 3 AY ÖTELİYOR

Bayram alışverişinden okul harcamalarına, tatilden ev tadilatına kadar tüm nakit ihtiyaçlarını karşılamak için TEB’den ramazan kredisi alanlar, kredi ödemelerine Kasım ayında başlıyor. TEB “İki Bayram Arasında Ödeme Olmaz” diyerek ihtiyaç kredisi taksitlerini 3 ay erteliyor böylece, taksit ödemeleri Kurban Bayramı’ndan sonra başlıyor.
“İki Bayram Arası Ödeme Olmaz” kampanyasının faiz oranı şu an için yüzde 0.99 ve dosya masrafı sadece 49 TL. olup TEB tarafından mevcut piyasa koşullarına göre değişiklik gösterebiliyor.

MONEY CARD'DAN RAMAZAN'DA BEREKET PAKETİ

Garanti Bankası Money Card Ramazan’a özel kampanyalar hazırladı:
*Money Card sahiplerine, Migros, Tansaş, Şok, Macrocenter ve 5M Migros mağazalarından 18 Ağustos’a kadar yapacakları alışverişlerde, Ramazan’a özel “Bereket Paketi” hediye edilecek.
*Kampanya, tek seferde yapılacak 100 TL ve üstü alışverişler için geçerli olacak.
*Money Card ile 22 Ağustos’a kadar Bonus üyesi market veya akaryakıt istasyonlarında alışveriş yapanlar çeşitli hediyeler kazanacak.
*Farklı günlerde ve tek seferde gerçekleştirilen 100 TL ve üstü toplam 5 harcamaya 50 TL bonus, tek seferde yapılan her 100 TL’lik harcamaya ise günlük “50 DK / 20 TL’lik konuşma paketi” hediye edilecek.

6 Ağustos 2010 Cuma

PİRAYE ANTİKA NEDEN CEO'LUĞU BIRAKIYOR?

Bankacılık kariyerine Chase Manhattan Bank'da başlayan ve 30 Eylül itibariyla HSBC Türkiye CEO'luğu görevini bırakacak olan Piraye Antika'nın iki önemli özelliği var. Birincisi; Türk bankacılık sektörünün ilk kadın genel müdürlerinden. İkincisi; yaklaşık 20 yıldır HSBC'de görev yapan Antika, en uzun süreli genel müdürlük koltuğunda oturan bankacıların başında geliyor. Peki, Antika neden bu kadar önemli görevi bırakıp HSBC'de danışmanlık yapmaya karar verdi?
Edindiğim bilgilere göre, Piraye Antika'nın CEO'luk görevinden ayrılması tamamen kendi kişisel tercihi. Günlük işler yerine stratejik konulara odaklanmayı ve ailesine daha fazla zaman ayırmayı tercih etmiş. Haftanın 5 günü yoğun bir tempo yerine haftada 2-3 gün bankaya uğrayarak daha düşük tempolu bir çalışma hayatına olan özlem Antika'nın CEO'luk görevinden ayrılmasında etkili olmuş. Ancak banka çalışanları Piraye Antika'nın görevi bırakmasından son derece üzgün...

ŞEKERBANK'DAN TURİZMCİYE %1.25 FAİZLİ KREDİ

Şekerbank, "Turizme Destek Kampanyası" başlattı. Kampanyadan, turizm bölgeleri başta olmak üzere, turizm sektöründe yer alan tüm esnaf ve küçük işletmeler yararlanabilecek. Kampanya, 30 Eylül 2010 tarihine kadar devam edecek. Şekerbank, “EKOkredi Turizme Destek Kampanyası" kapsamında kullandıracağı kredilerde işletmelere aylık yüzde 1,25 oranında sabit faiz ve 36 aya kadar vade uygulayacak. Küçük işletmeler, 750 bin TL'ye kadar EKOkredi kullanabilecek ve isteyenler, bankanın sunduğu 6 ay taksit erteleme seçeneğinden yararlanabilecek.

EUROBANK TEKFEN'DEN RAMAZANA ÖZEL İHTİYAÇ KREDİSİ

Eurobank Tekfen, Ramazan ayında müşterilerinin bireysel kredi ihtiyaçlarına yönelik özel avantajlar sunuyor. Eurobank Tekfen “Ramazan Fırsatı" kampanyası kapsamında, 24 aya kadar yüzde 1'den başlayan faiz oranları ile 15 bin TL'ye kadar ihtiyaç kredisi kullanılabiliyor. Kredi faiz oranlarından, 5 bin TL'ye kadar aylık yüzde 1, 10 bin TL'ye kadar yüzde 1,05 ve 15 bin TL'ye kadar ise yüzde 1,15'den başlayan faiz oranlarıyla ihtiyaç kredisi almak mümkün. Kampanya 8 Eylül 2010 tarihine kadar geçerli olacak.

PARANIZI PETROLE YATIRMAK İSTER MİSİNİZ?

Finansbank, Amerikan ham petrol fiyatının belirli bir bant aralığında kalacağını düşünen yatırımcılar için "Anapara Korumalı Petrol Fon"'u çıkarıyor. Halka arzı 9-13 Ağustos tarihleri arasında yapılacak olan 1 yıl vadeli fon, anaparanın güvence altında olduğu ortamda, yatırımcılara vadeli mevduatın üzerinde alternatif getiri fırsatı sunuyor. Yatırımcılar, vade boyunca 3 ayda bir olmak üzere toplam 4 kez yapılacak gözlemler sonucunda, Amerikan ham petrol fiyatının önceden belirlenen bant aralığında kalması halinde getiri elde edecek. Detaylı bilgiye Finansbank şubelerinden veya www.bugununyatirimaraclari.com adresinden ulaşabilirsiniz.

HSBC TÜRKİYE'DE PİRAYE ANTİKA DÖNEMİ KAPANIYOR

HSBC’nin Türkiye pazarına adım attığı 1990 yılından beri bankada görev yapan Piraye Antika, bu görevini Martin Spurling'e devrediyor. Antika, 1993 yılından bu yana da bankanın CEO’luğunu yürütüyordu. HSBC Türkiye’de CEO’luk görevini, gerekli yasal izinlerin alınmasını takiben, 30 Eylül 2010 tarihi itibarıyla, HSBC Grubu yöneticilerinden Martin Spurling devralacak.

PETER BOYLES'E ÖZEL DANIŞMAN
Piraye Antika ise, HSBC Bank A.Ş deki Yönetim Kurulu Üyeliği görevine ilave olarak HSBC Grubu Avrupa Ortadoğu ve Küresel İşkolları Yönetim Kurulu Başkanı Stuart Gulliver ile HSBC Grubu Kıta Avrupası CEO’su Peter Boyles’a özel danışman olarak görev yapacak. Uluslararası Yönetici olarak HSBC Grubu bünyesinde 20 yıldır çalışan Martin
Spurling, en son Jersey de HSBC’nin CEO’luğunu yürütüyordu. Bu süre zarfında bireysel bankacılık, kurumsal bankacılık, hazine ve yatırım bankacılığı gibi alanlarda görev yapan Martin Spurling, bundan önce de Tayvan’da CEO Vekili ve Bireysel Bankacılık’tan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışmıştı.

4 Ağustos 2010 Çarşamba

DOKTORLARA ÖZEL KREDİ KARTI HİZMETİ

Finansbank, kişiye özel ve yenilikçi projelere ClubFinans Doctors’ı da ekledi. Finansbank Perakende Bankacılık Pazarlama Koordinatörü Erkin Aydın, her zaman müşterilerine “dilediklerini sağlayan, daha iyi bir banka” olabilmek için çalıştıklarını söyledi. ClubFinans Doctors’ın, Finansbank’ın müşterilere beklentilerinin üzerinde hizmet sunmaya yönelik çalışma anlayışının bir eseri olduğunu vurgulayan Aydın, “Finansbank olarak, doktorlarımızın finansal ve kişisel ihtiyaçlarına en iyi şekilde cevap verebilmek amacıyla ClubFinans Doctors’ı hayata geçirdik. Tüm doktorlarımızı, ClubFinans Doctors’ın çok özel dünyasını deneyimlemeye davet ediyoruz" dedi.
ClubFinans Doctors, günlük hayatlarında zamana karşı bir yarış veren doktorların bankacılık işlemleri sırasında zaman kaybetmemeleri için farklı bir hizmete imza atıyor. ClubFinans Doctors üyeleri, banka şubesine geldiklerinde kendilerine özel hizmet verecek olan Müşteri İlişkileri Yöneticisi, özel Xclusive Oda’da bankacılık ve yatırım işlemleri hakkında her türlü soruya cevap verip, kendilerini en doğru şekilde yönlendirecek. Xclusive Oda’da her türlü bankacılık hizmetini gizlilik ve güven içinde yürütecek, piyasa gelişmeleri ve beklentileri hakkında bilgi alabilecek.


HANGİ HİZMETLER SUNULACAK?
*Rixos otellerinde ücretsiz konaklama
*Havaalanında ‘primeclass" CIP Servis ve Lounge konforu
*Alışverişlerde ve seyahatlerde kat kat değerli
*ClubFinans ParaPuan
*Seçkin mekanlarda %40'a varan indirimler
*Özel indirimli Digiturk Paketleri
*Ücretsiz ya da %75 indirimli dergi aboneliği
*Rezervasyon ve asistanlık hizmetleri
*Ücretsiz araç muayene/kiralama hizmeti
*Özel şoförlü araç hizmeti
*Seyahat yardım, Araç yardım, Konut yardım
*Adrese teslim ücretsiz kuru temizleme hizmeti

ÜNİVERSİTEYİ BİTİRENE İŞ GARANTİ

Türkiye’de “İş Garantili Üniversite” sloganıyla eğitim hayatına başlayan Yeni Yüzyıl Üniversitesi, 2010-2011 eğitim ve öğretim döneminde kayıt olan öğrencilerine mezuniyet sonrası iş garantisini, bir taahhütname ile belgeledi.
Ağırlıklı olarak yurt içinde ve yurtdışındaki sağlık yatırımlarıyla dikkat çeken Dr. Azmi Ofluoğlu, Şubat 2009 ‘da kurulan ve 500 milyon dolarlık yatırımla 2010 – 2011 eğitim döneminde öğrencilerine kapılarını açacak.

Bünyesinde Alman Hastaneleri, Vatan Hastaneleri ve İtalyan Hastaneleri’ni barındıran Universal Hospitals Grup Başkanı Dr. Azmi Ofluoğlu, Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında işsizlik geldiğine dikkat çekerek, “Üniversitelere giren gençler daha okurken, mezuniyet sonrasında ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlar. Bu yoldan hareket ederek Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nin bir farkı olması gerektiğine inandık ve “iş garantili Üniversite sloganıyla yola çıktık. Bizim öğrencilerimiz mezuniyet sonrası iş bulup bulamayacağını düşünmeyecekler. Çünkü daha üniversiteye kayıt olurken, işinin hazır olduğunu bilecekler. Üstelik bunu lafla değil, bizzat Vatan Sağlık ve Eğitim Vakfı ile Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nin mütevelli heyetleri başkanı olarak tarafımdan imzalanmış resmi bir belgeyi ceplerine koyarak, güven içinde kendilerini derslerine verecekler” dedi.

TEMASSIZ MOBİL ÖDEME AVRUPA'DA İLK TÜRKİYE'DE BAŞLIYOR

Türkiye ve Avrupa'da ilk defa tüm operatörleri kapsayacak telefon cihazından bağımsız temassız mobil ödeme Visa Europe ve Akbank işbirliğiyle hayata geçecek. Buna göre Türkiye'de hafıza kartı girişi bulunan telefon sahipleri cep telefonlarına NFC özellikli bir hafıza kartı takarak dünyadaki tüm Visa temassız alışveriş noktalarından ödeme yapılabilecek. Şu anda pilot çalışmaları devam eden teknolojinin yıl sonunda hayata geçmesi planlanıyor.
İşbirliğine ilişkin düzenlenen basın toplantısında konuşan Akbank Genel Müdür Vekili Hakan Binbaşgil, 5 yılda Türkiye'de elektronik ticaretin 7,5 kat arttığını belirterek 30 milyon internet kullanıcısı ve 85 milyon civarında cep telefonu abonesi bulunan Türkiye'de mobiliteye önem veren, teknolojiyi yakından izleyen ve yenilikleri hızla benimseyen geniş bir kesim bulunduğunu söyledi.

2 MİLYON KİŞİ AKBANK'A UĞRAMIYOR
Binbaşgil,
2 milyon müşterinin Akbank şubelerine uğramadan bankacılık hizmetlerini alternatif dağıtım kanallarından yaptığına işaret ederek, ''Teknoloji, yenilikçi ürün ve hizmetlere ilgi özgür bankacılığın önünü daha da açıyor. Uzun süredir devam ettirdiğimiz Ar-Ge çalışmaları ile müşteri ihtiyaçlarındaki değişimleri önceden belirleyerek tüketicilerin hayatlarını kolaylaştıracak alternatif çözümler üretiyoruz. Visa Europe işbirliği ile gerçekleştirdiğimiz yeni mobil ödeme teknolojisi ile müşterilerimizin daha da özgür bir biçimde yapabilmeleri için önemli bir adım atıyoruz" dedi.

KART YERİNE CEP TELEFONU
Toplantıya katılan Visa Europe Bölge Genel Müdürü Berna Ülman Türkiye'nin, ödeme sistemleri ve ürün tasarımında yenilik merkezi haline geldiğini vurgularken, Akbank Genel Müdür Yardımcısı Mine Könüman şu bilgileri verdi: "Hafıza kartı kullanımına uygun cihazlara sahip tüketiciler, cep telefonlarını kolayca kredi kartı gibi kullanabilecek. Bu hizmetten yararlanmak isteyenler cep telefonlarını kredi kartı olarak kullanabilecek. Ayrıca abonesi oldukları GSM operatörünü değişmeleri, yeni SIM kart veya cihaz satın almaları gerekmeyecek."

NFC NEDİR?

Yakın alan iletişimi olarak adlandırılan NFC, elektronik cihazlar arasında basit ve güvenli iletişim için tasarlanmış kısa menzilli kablosuz bağlantı teknolojisi. NFC, cep telefonlarıyla ödeme, ulaştırma ve bilet işlemlerinden, tek bir dokunuşla televizyona fotoğraf gönderen dijital kameralara kadar çeşitli cihazlarda kullanılıyor.

3 Ağustos 2010 Salı

ZURİCH SİGORTA'DAN "ARABAMA DEĞER SİGORTASI"

Zurich Sigorta, ürünlerine “Arabama Değer Sigortası” nı ekledi. Bu poliçe ile 3 yıl süresince koruma ve aracın pert olması veya çalınması durumunda geçici araç imkanı sağlıyor. Otomobil ve hafif ticari araç sahiplerine yönelik olan sigorta poliçesi ile aracın pert olması veya çalınması durumunda satın alındığı andaki piyasa değeri güvence altına alınıyor.
Zurich Sigorta Genel Müdürü Ertuğrul Bul, Arabama Değer Sigortası özellikle yeni araç satın alan müşterilerimiz için önemli bir sigorta ürünü, üstelik piyasada bir ilk! Eğer araç sigorta süresi içerisinde pert olursa ya da çalınırsa kasko sigortasının ödediği tutar ile o aracın satın alınma tarihindeki tutarı arasındaki farkı ödüyoruz. Poliçe süresi 3 yıl. Ödenecek prim ise, araç değerine göre 3 yıl için 337-756 TL arasında değişiyor dedi.

KUVEYT TÜRK, 'ALTIN' FONU' İLE BORSAYA GİRDİ

Kuveyt Türk’ün, altın borsa yatırım fonu GoldPlus borsada işlem görmeye başladı. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda GOLDP kodu ile işlem görmeye başlayan ve yöneticiliğini Bizim Menkul Değerler’in yaptığı Altın Borsa Yatırım Fonu’nun her bir payı yaklaşık 1 gram altını temsil edecek. Fon portföyü, Katılım Bankası prensiplerine uygun olarak oluşturulacak ve yönetilecek. Borsa yatırım fonunun uluslararası tanınan ve kabul görmüş bir ürün olması nedeni ile Altın Borsa Yatırım Fonu’na yurtdışı talebin de olması bekleniyor.

UNUTKAN VE İHMALKAR DOKTORLARA KARŞI SİGORTA GÜVENCESİ

Doktorlar için mesleki sorumluluk sigortası yaptırmak 30 Temmuz 2010 itibariyle zorunlu hale getirildi. Doktorlar artık tedavi veya ameliyatta yaptıkları hataların bedelini hastalarına ödemek zorunda. Mesleki sorumluluk sigortası, bu anlamda hastaların uğrayacakları mağduriyetlere karşı bir sigorta güvencesi olacak.
Anadolu Sigorta da, bu çerçevede Hekim Zorunlu Sigorta ürününü müşterilerinin hizmetine sundu. Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mustafa Su, "Sorumluluk sigortaları, sigortalının sorumluluklarına ve 3. şahısların olası mağduriyetlerine karşı sağladığı güvencelerin yanında, esasen kamu yararını koruma gibi çok önemli bir işleve de sahip. Özellikle yüksek tazminat miktarları söz konusu olduğunda, doktorun bu tutarı bireysel olarak karşılayamaması ve bu nedenle işini, görevini layikiyle yerine getirememesi, zarar gören kişilerin mağdur olması gibi sakıncalar doğacaktır. Oysa sigorta korumasının yaygınlaşması halinde, bu mağduriyetler ortadan kalkarak, hem zarar görenlerin hem de meslek sahiplerinin daha huzurlu ve güvenli yaşamaları mümkün olacak" dedi.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile hekimler, mesleki faaliyetlerinden kaynaklanan sorumlulukları ile ilgili olarak olay başına 300 bin TL’ye kadar sigorta güvencesine alınıyor. Sigorta primleri ise hekimin uzmanlık alanına göre belirlenen risk grupları paralelinde vergi hariç 150 TL ile 750 TL arasında değişiyor.

2 Ağustos 2010 Pazartesi

PİYASA 300 SANDALYELİ HÜKÜMET İSTER

Referandum ve sandıktan çıkacak oyların rengine göre olası erken seçim öncesi para piyasalarında hükümet senaryolarına ilişkin tahminler havada uçuşuyor. Tek parti mi, koalisyon hükümeti mi kurulacak? Çok tartışılıyor. Orion Menkul Değerler ile aracı kurum yöneticiliğinden patronluğa terfi eden Orion Menkul Değerler Yönetim Kurulu Üyesi Murat Salar ise, asıl önemli olan konunun tek parti veya koalisyon hükümetinden çok güçlü bir hükümetin kurulması olduğuna dikkat çekiyor.
Türkiye'nin ekonomik anlamda gerçeklerinin belli olduğunu savunan Murat Salar, "Kim gelirse gelsin, bence yönünü değiştiremez. Arkasında 300 milletvekilinden az olmayan bir hükümet olmalı. 285 milletvekili ile koalisyon veya tek parti gelirse o zaman ciddi sorgularız. 4 yıl boyunca alınacak her kararda endişe edeceğiz. 276 milletvekili bulunacak mı, bulunmayacak mı? Piyasalardaki tansiyonu artırır" diyor.
Orion Menkul Değerler Yönetim Kurulu Üyesi Murat Salar, sorularımızı şöyle yanıtladı:
-AYatırım'da genel müdür yardımcısı iken aracı kurum satın alma fikri nasıl oluştu?
14 yıl Anadolu Grubu'nun finans şirketlerinde üst düzey yönetici olarak görev yaptım. Biz bu işte 5 ortağız. Merrill Lynch Yatırım eski Genel Müdürü Ömer Topbaş, Takasbank'ın eski Grup Başkanı Tanju Günel, İstanbul Mortgage'ın Genel Müdürü Bahadır Teker, Garanti Bankası'nda Yurtdışı Piyasalar Müdürü Taylan Tatlısu. Daha önce sosyal hayatta da bir araya geliyorduk. Bu piyasa insanının bir defosu vardır: Bir araya geldiğinde hep piyasa konuşur. Konu ilk cümlede Fenerbahçe ile başlar üçüncü cümlede borsaya döner. Faizlerin düşmesiyle portföy danışmanlığı alanında gelişme potansiyeli olduğunu gördük ve yatırıma karar verdik. Orion Menkul daha önce İktisat Bankası'nın aracı kurumuydu. TMSF'den Körfez sermayesine geçince adı Orion olarak değişmişti. 2009 sonunda ise biz devraldık.

YATIRIM MALİYETİ 13 MİLYON TL
-Bu yatırım için ne kadar para harcadınız?

Lisans bedelini açıklayamıyoruz ama biz ortaklar olarak şirkete ciddi bir sermaye enjekte ettik. Orion'un ödenmiş sermayesi 13 milyon 750 bin TL seviyesinde. Biz devraldıktan sonra sadece lisans bedeli olarak değil, nakit olarak da içeriye sermaye enjekte ettik. Gereken noktada da her türlü desteği koymaya hazırız.

-Diğer aracı kurumlardan farkınız ne olacak?
Bizim ana konsantrasyonumuz portföy ağırlıklı. Sadece aracılık değil, hisse senedi alım satımı veya menkul kıymet aracılığından ziyade portföy yönetimi üzerine yoğunlaştırmak istiyoruz. Çünkü Türkiye uzun yıllar yüksek faizlerle yaşadı. Yatırımcı yüksek reel faizler var iken, başka bir yatırım aracı arayışına girmemişti. Portföy yönetim şirketleri ağırlıklı likit fon yönetiyordu. Faiz düşüşü ile birlikte tasarruf sahipleri açıkçası arayış içine girdi. Kurumsal yatırımcılar sigorta şirketleri, vakıflar, yüksek nakit ile çalışan şirketler, yüksek tasarruf sahibi bireysel yatırımcılar da ihtiyaç içerisinde. Artık profesyonel anlamda portföy yönetimine ihtiyaç duyuluyor. Biz de o anlamda piyasada bir takım tecrübesi olan profesyoneller ilk kez bir araya geldik.

-Geleceğe yönelik büyüme planlarınız neler?
Şu anda 30 kişiyiz ama büyüme planımız var. Yeni altyapı çalışmalarını tamamladık. İnternet sitemizi hazırlıyoruz. Ağustos sonu gibi açacağız. Aracı kurum tarafında şubeleşmeyi de düşünüyoruz. Bizim temel hedefimiz; uluslar arası standartta kabul görmüş, servis veren orta ölçekli bir aracı kurum ve portföy yönetim şirketi haline gelmek.

Faizlerin kalıcı olarak
düştüğüne kimse inanmıyor

-Faizler düşse de, bireysel yatırımcı mevduattan vazgeçmiyor...

Doğru, yatırımcıya biraz zaman tanımak lazım. Yatırımcılarla konuştuğumuzda hala faizlerin düşüşünün kalıcılığı sorgulanıyor. Veya yaklaşık 9 yıldır döviz aşağı yukarı aynı seviyelerde. Hala dövizin bu seviyeleri sorgulanabiliyor. Hala dövizde çok büyük yükselişler bekleyen yatırımcı grupları var. Yatırmcı tarafında faizlerdeki düşüşün kalıcı olduğuna dair inanç henüz oluşmadı. Ama bazı yatırımcı gruplarının da farklı enstrüman arayışlarına yöneldiklerini görüyorum. Yatırım araçları konusunda ezberlerin bozulma zamanı geldi.

Paranızın yüzde 50'sini
hisse senedine yatırın

-Yatırımcıya bugünkü koşullarda ne öneriyorsunuz?
Ben hala Türk hisse senetlerinin yükseliş potansiyeli arz ettiğini düşünüyorum. Ama bu konuda rahat olan, riski göze alabilen yatırımcılar için yüzde 50 oranında hisse senedi taşınabileceği kanaatindeyim. Doğru seçimlerde bulunmak lazım. Yine portföylerde dengelemek açısından yüzde 30'una yakını enflasyona endeksli hazine bonolarına yatırılabilir. Kur eğer 1.50'lerin altına gevşerse orada kalan miktarda döviz pozisyonu alınabilir. Bu da en muhafazakar, en geleneksel portföy tercihi.

-Borsada hangi sektörler cazip?
Mali sektörün arz ettiği potansiyel bir miktar azaldı. Temel verileri, bilanço yapısı, faaliyet alanı, öz sermayesi güçlü ve bu dönemde hakikaten nakit yaratan şirketler ön planda olacak. Sanayi artık mali sektöre göre daha fazla potansiyel arz ediyor.

Mali Kural, disiplin
İçin mutlaka çıkmalı

-Piyasalar açısından gördüğünüz riskler var mı?
Türkiye'de en önemli konulardan bir tanesi hepimizin iştahla beklediği Mali Kural'dı. Onun gerçekleşmemiş olması bir miktar risk yaratıyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye sık sık seçim sürecinden geçecek. Referandum, genel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi, arkasından yerel seçimler. Böyle baktığınız zaman siyaset hakikaten ısınacak. Burada yapıyı biraz daha bilinen belli rasyolarla şeffaf biçimde hesap verebilir konumda tutmak gerekiyor. Mali Kural bu anlamda önemliydi. IMF ile 2001 yılında başlatılan stand-by programlarında yüzde 6.5 faiz dışı fazlalar ile borcumuzun mili hasılaya oranını düşürdük. Bu da krizde Türkiye'yi çok korunaklı hale getirdi. IMF mali disiplin getirmişti. Mali kural da öyle.

Seçim öncesi
piyasa gerilir

-Referandumdan çıkacak sonuçlar piyasaları etkiler mi?
Referandum sonucu piyasa açısından çok belirleyici olmayacak. Genel seçimler önemli. Benim endişem şu: Tek parti mi, koalisyon hükümeti mi? Çok tartışılıyor. Daha büyük sorun şu: Güçlü hükümet. Bıçak sırtında bir siyasi denge ister istemez iktidarda olan partiyi popülizme sevkedecek. Veya orada bulunan kişilerin talepleri veya anlık kararları ile şekillenecek. Büyük kararlar öncesi piyasa gerilecek. hepsinden önce piyasa gerilecek. Çünkü Türkiye'nin ihtiyacı olan istikrar. Türkiye'nin ekonomik anlamda gerçekleri belli. Kim olursa olsun bence yönünü değiştiremez. Benim kişisel korkum; güçsüz bir hükümet olur. Genel seçimlerin sonuçlarının güçlü hükümet senaryosuna dayanması lazım. Arkasında 300 milletvekilinden az olmayan bir hükümet olmalı. 285 milletvekili ile koalisyon veya tek parti gelirse o zaman ciddi sorgularız. 4 yıl boyunca alınacak her kararda endişe edeceğiz. 276 milletvekili bulunacak mı, bulunmayacak mı? Genel seçim öncesinde bir tirbülans yaşanabilir.

Euro yavaş yavaş
değerlenecek

-Faizler ne olur?
Bu aşamadan sonra faizlerde radikal bir yükseliş beklemiyorum. Türkiye artık düşük faizle yoluna devam edecek.

-Dolar ve euro'ya ilişkin beklentiniz?
Dolar TL'de 1.50'lerin altına gelirse bir miktar yerli bireysel yatırımcı talebi geleceğini düşünüyorum. Euro yavaş yavaş da olsa değerlenecek. Paritenin euro lehine devam edeceğini düşünüyorum. 1.25-1.30 bandında dengelenebilir.

Merkez Bankası futbol
hakemlerine benziyor

-TL'nin aşırı değerli olduğu ve müdahale edilmesi gerektiği görüşlerine katılıyor musunuz?
Katılmıyorum. TL'nin aşırı değerli olduğunu söyleyenlerin gelişmekte olan ülkelerin para birimlerine bakmalı. Brezilya Real'i, Rus Ruble'si...Bunlarla kıyasladığınızda TL aşırı değerli gözükmüyor. Gelişmekte olan para birimleri bir şekilde ilgi görüyor. Brezilya, Hindistan faiz artırıyor. MB ise faizleri düşürdü, döviz alımı ihalelerine devam ediyor. TL'nin açıkçası değerlendiğini, müdahale edilsin diyenlerin bunun yöntemini de söylemesi gerekiyor. Zaten MB dolar alıyor, faizleri de indirdi. Ben biraz MB'yi futboldaki hakemlere benzetiyorum. Genellikle hep eleştirilir, sahip çıkanı yoktur. Takımın taraftarı vardır. Antrenör, başkan hiç kimse 'Biz hatalıydık' demez. Hep 'hakemler hatalıydı' der. Hakemleri de kimse savunmaz. 'Kura müdahale edilsin' içeriği olmayan bir yorum. Krizde Türkiye'de en başarılı performansı gösteren kurum MB. Krizi iyi yönetti. Bizlerin piyasa oyuncusu olarak inanmadığımız bir dönemde cesurca davranarak faizleri indirdi. İhracat salt kurla yapılacak bir şey değil.

En büyük hobim kızım

-Boş zamanlarınızda ne yapıyorsunuz?
Sezonda Fenarbahçe maçlarını kaçırmam. Koyu Fenarbahçeliyim. Hikaye yazıyorum. Seyahat etmeyi çok seviyorum. Yakın siyasi tarih, ekonomi tarihi kitaplarını takip ediyorum. 3.5 yaşında bir kızım var. Aslında en büyük hobim o! Bu krizde bana en iyi gelen terapi kızımla vakit geçirmek.