Paranın uzmanları gelişmekte olan ülkelere sermaye akışının devam edeceğini belirterek gelecek yıl borsadaki yükseliş trendinin devam edeceğini düşünüyor. Uzmanların, bireylerin risk iştahına bağlı olarak portföylerdeki hisse senedi ağırlık önerisi ise yüzde 30 ile 50 arasında değişiyor. Riski sevmeyenler için mevduat cazibesini korumakla birlikte özel sektör tahvilleri ve korumalı fonlar seçenekler arasında başı çekiyor.
Bankaların ve menkul kıymet şirketlerinin parayı yöneten isimlerine 2011'de faiz, borsa, döviz, emtia ve gayrimenkul piyasalarındaki beklentilerini sorduk ve portföy önerilerini aldık. İşte beklentiler:
*MEVDUAT: İş Yatırım'ın tahminlerine göre, kredi büyümesinin mevduat artış hızından fazla olması kısa vadeli mevduat faizlerini yüksek tutmaya devam edecek. Risk almak istemeyenler için kısa vadeli mevduata yatırım yapılabilir. Faizlerin genel olarak 2011 ortasına kadar yatay seyretmesi, ikinci yarıda Merkez Bankası'nın enflasyondaki yukarı çıkış eğilimine bağlı olarak bir miktar yükseltmesi bekleniyor.
*BONO-TAHVİL: Değişken faizli tahviller Merkez Bankası'nın faiz artırımlarına karşı en iyi koruma aracı. Düşük faiz ortamında iyi seçilmiş özel sektör tahvilleriyle portföyler zenginleştirilebilir. Gelecek yıl bankaların çıkaracağı tahviller riski sevmeyenler için cazip görünüyor.
*DÖVİZ: Gelişmekte olan ülkelere sermaye akışı devam edeceği için TL'de değerlenme devam edecek. Ancak yurt dışı piyasalardaki belirsizlikler nedeniyle portföylerde yüzde 25 ile 30 arasında ABD dolarının yanısıra daha düşük riskli Kanada Doları, Avustralya Doları ve İsviçre Frangı taşınması öneriliyor.
*BORSA: Dünya ekonomisinde toparlanmanın sürmesi, seçim sonrası tek parti parti hükümetinin devam etmesi ve seçimlerin ardından Türkiye’nin yatırım yapılabilir ülke kredi notuna ulaşması nedeniyle borsada yön yukarı görünüyor. Uzmanlar, riski sevenlere temettü verimi yüksek hisse senetlerini öneriyor. Sektörel olarak otomotiv, gayrimenkul, demir-çelik, perakende ve bankacılık hisseleri cazip.
*ALTIN: Dünya ekonomisinde taşlar yerine oturana kadar altında yön yukarı. Altına dayalı fonlar ve altın hesapları seçenekler arasında.
*EMTİA: Çin ve Hindistan ekonomisindeki büyüme daha fazla emtia tüketmesi demek. Tüketim artışına ilave global ısınma da tarım üretimi üzerinde baskı yapacak. Bu nedenle 2011'de emtia fiyatlarında yükseliş bekleniyor. Hatta '2011 bakır yılı olacak' diyenler bile var. Yani paranızın belli bir kısmını petrole, bakıra, buğdaya yatırabilirsiniz. Bankaların çıkardığı emtiaya dayalı korumalı fonlar iyi bir seçenek.
*GAYRİMENKUL: Düşük faiz ortamının devam edecek olması nedeniyle gayrimenkul sektörünün cazibesini koruması bekleniyor.
Böcügöz: Riski sevmeyen
için korumalı fonlar ideal
Denizbank Genel Müdür Yardımcısı Bora Böcügöz, TL'nin 2011 yılında da güçlü seyrini koruyacağını öngörüyor. MB üzerinde ihracat ve cari açık kaynaklı yoğun bir baskı olduğunu belirten Böcügöz, "TL'nin çok fazla güçlenmesi halinde MB döviz alımlarını artıracak. Yurtdışı çalkantılar olduğunda TL bir miktar değer kaybedecek sonra tekrar kademeli olarak değer kazanacak. Bu dönemde ben risk almak istemiyorum diyenler için aylık mevduat hem düşük riskli hem yüksek getirili. İnsanlar yine ağırlıklı mevduatta kalmaya devam edecek. Hisse senetleri yükseldi ama ülkenin büyümesine paralel hisse senetlerinde hala önemli bir büyüme potansiyeli var. Commodity ve tarım fonları iyi bir yatırım olabilir. Eurobondlar ise cazip değil. Mevduatın dışında riski sevmeyenler için korumalı fonları önerebilirim" diye konuştu.
Koç: Hisse ve özel
sektör tahvili taşıyın
İş Yatırım Genel Müdürü İlhami Koç, yüksek faizden geçinen kesimin yavaş yavaş yeni alternatif arayışlarına girdiğine dikkat çekerek gelecek yıl da anapara garantili fonlar, özel sektör tahvilleri, varantların seçenekler arasında yerini koruyacağını söyledi. Koç, "Önemli olan her yatırımcının hangi riski tolere edeceğini bilip ona göre ürünlere kayması. Bu yüzden profesyonel destek almak belki en ideali. Özel sektör tahvilleri bir seçenek. Hisse senetleri bir başka seçenek. Portföylerin bir kısmında mutlaka özel sektör tahvili ve hisse senedi bulundurmalı" dedi. İş Yatırım Araştırma Direktörü Serhat Gürleyen de dünyada özellikle gelişmiş ülkelerin kağıt paralarına güvenin azaldığını vurgulayarak portföylerde risk iştahına bağlı bir miktar altın ve emtia taşınmasını önerdi.
Tokalı: Portföyün
% 25'i döviz olsun
Destek Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Banu Kıvcı Tokalı, global likidite koşullarına ilişkin belirsizliklerin artacağı 2011 yılında yatırım portföyünün bir kısmının dövize ayrılabileceğini söyledi. Tokalı'nın önerileri şöyle: "Döviz tercihinde euro'ya karşı doları öneriyorum. Dövize ek olarak, portföyde emtialara yer verilebilir. Hem gelişmiş ülkelerin devam eden kırılganlıkları; dolayısıyla gelişen ülkelere sürecek ilgi; hem de ekonomilerden gelen toparlanma sinyalleri emtia fiyatlarındaki yukarı hareketi destekleyebilir. Petrol, bakır, gıda emtiaları ilk akla gelenler arasında. 2010'un gözde yatırım aracı altın ise, her iki yönde de dalgalanma gösterme potansiyeli taşıyor. Hisse senedi piyasasının cazibesi sürebilir. Özellikle, son bir çeyrektir gözlenen toparlanma işaretlerinin gelecek yılın ilk çeyreğinde de korunması halinde, şirket bilançolarına yönelik olumlu beklentiler borsalara ilgiyi canlı tutabilir. Portföy olarak, yüzde 30 borsa, yüzde 30 emtia, yüzde 25 dolar, yüzde 15 mevduat öneriyorum."
Ayışık: %40 hisse,
%30 altın, %30 döviz
Borsada yüksek volatiliteye rağmen yükselişin devam edeceğini belirten A Yatırım Genel Müdürü Metin Ayışık, dövizde ise uzun vadeli strateji olarak TL'nin dolar ve euro sepetine karşı değer kazanacağını öngördü. Ayışık, "Bu nedenle ABD, AB gibi yüksek borçluluğa sahip ülke paralarına portföylerde yüksek ağırlık verilmesini önermemekteyiz. Herhangi bir döviz alınacaksa dolar ve euro yerine Kanada Doları, Avustralya Doları ve İsviçre Frangı gibi daha düşük riskli ülke paralari portföylerde taşınabilir. Altının, dünya ekonomisinde taşlar yerine oturana kadar kriz olsun veya olmasın yükseliş eğilimini korumasını bekliyoruz. 2011 için portföy önerimiz yüzde 40 hisse senedi, yüzde 30 altın ve yüzde 30 döviz. Düşük faiz getirileri nedeniyle mevduat, bono ve repo benzeri enstrümanları ise cazip görmüyoruz. Düşük faiz sürecinin devam edecek olması nedeniyle gayrimenkul sektörü de cazibesini koruyacak" diye konuştu.
Salar: İlk 6 ay portföyün
yarısını borsada tutun
Orion Menkul Kıymetler Yönetim Kurulu Üyesi Murat Salar, yatırım tercihlerini belirlerken yılın ilk 6 ayı ile ikinci 6 ayını ayırmak gerektiğini vurgulayarak seçime kadar olan ilk yarıda piyasaların canlılığını koruyacağını, ikinci yarıda ise belirsizliklerin ağır basacağını öngördü. İlk 6 ay içerisinde hisse senedinin hala cazibesini koruyacağını vurgulayarak, önerilerini şöyle özetledi: "İlk yarıda yüzde 50'ler civarında hisse senedi tutulmasını tavsiye ediyorum. Yüzde 20 döviz, yüzde 15 iki yıl vadeli hazine bonoları, devlet tahvili, yüzde 15 kadar da özel sektör tahvili taşınabilir. İkinci yarıda seçimden sonra alınacak kararları görmek lazım. Enflasyonda yukarı yönlü bir eğilim olabilir. Buna bağlı başka politikaların uygulamaya konabilir. TL faiz oranlarının ikinci yarıda yükseleceğini düşünüyorum."
31 Aralık 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder