Türk bankacılık sisteminde 2011 yılında KOBİ ve tüketici kredilerinde çetin bir rekabet bekleniyor. Reel faizler yüzde 1-2'lere gerilediği için bankalar bilançolarında daha az menkul kıymet taşıyacağı için kredi kullandırma iştahı artacak. Rekabette öne çıkabilmek ve müşteriye kolay ulaşabilmek için bankalar şubeleşmenin yanısıra alternatif dağıtım kanalları ağını büyütmeye devam edecek. Tüketici kredilerinin motoru ise konut ve ihtiyaç kredileri olacak.
Banka CEO'larının 2011 öngörülerine göre, toplam aktifler yüzde 10-15, krediler yüzde 20-25, mevduatta ise yüzde 17 ile 20 arasında büyüyecek. Banka karlılıklarının ise 2010 yılının altında kalması bekleniyor. Düşen marjlarda hacimlere yüklenileceğini belirten banka genel müdürleri,"Önümüzdeki dönemde sektörün, marjlardaki daralmanın negatif etkilerini azaltabilmesi için bilanço büyüklüklerinden ziyade etkin maliyet yönetimi ve verimliliğe odaklanması şart. Çapraz satışlar, kredinin yanında başka ürünler de satmak gerekiyor. Bankalar bazı segmentlerde mecburen daha fazla risk alıp müşterilere özel ürünler geliştirecek" görüşünde birleşiyor.
Merkez Bankası politika faizlerindeki gerilemeye karşı munzam karşılıklardaki artışın kredi maliyetlerinde 20 baz puanlık bir maliyet artışı getirmesi bekleniyor. Buna göre bankalar bu maliyeti ya mevduat faizlerini aşağı çekerek mudilere veya kredi faizlerini yukarı çekerek kaynak kullananlara yansıtacak. Ya da faiz marjlarının gerilemesine razı olacak.
Bankalar 2011'de ücret ve komisyondan kazanacak
*Vakıfbank Genel Müdürü Süleyman Kalkan:
"Krizin ardından faiz indirimlerine bağlı olarak sağlanan yüksek karlılıkların sonuna gelindi. Bu nedenle bankacılık sektörünün 2011 yılında karlılığını kredi kaynaklı gelişmeerin yanı sıra ücret ve komisyon gelirlerinden sağlaması bekleniyor. Bu alanda sektörün yüksek bir potansiyele sahip olması, 2011 yılında karlılıkta yaşanabilecek düşüşü bir miktar da olsa kompanse edebilecek. Ancak 2011'e net faiz marjında daralma beklentisi bu olumlu etkiyi sınırlandırabilecek. Fakat sektörün yüksek sermaye yeterlilik rasyosuna sahip olması nedeniyle karlılık oranındaki bu azalışın şu aşamada bir sorun teşkil etmesi beklenmiyor. 2011 yılı, bankacılık sektöründe yeni arayışların görüleceği bir yıl olacak."
Agresif rekabete dikkat!
TEB Genel Müdürü Varol Civil
"Bankaların büyüme kaygısıyla rekabet ortamını piyasa dinamiklerini bozmayacak seviyede tutmasını önemsiyorum. Zira geçmiş deneyimlerimiz irrasyonel rekabete giren bankaların yine bu rekabetten uzun vadede en çok zarar aldığını gösteriyor.
Banka bilançoları içerisinde kredilerin payının artacağını, devlet tahvillerinin payının ise göreceli olarak azalacağını düşünüyorum. Bunda kamunun borçlanma ihtiyacında yaşanmakta olan azalmanın yanısıra artan faiz marjları ertesinde sistemin kredilere ağırlık vermek suretiyle kâr marjını korumak istemesinin de etkisi olabilir. Sonuç itibariyle Türkiye'nin finansal piyasalarının derinleşmesi anlamında daha çok gidecek yolu var. 2011 yılında faiz oranlarında büyük düşüş beklemiyorum. Hazine bonolarından kârın azaldığı, faiz marjlarının artan rekabetle hızla daraldığı bir ortamda sektör kârlılığında düşüş olası görünüyor."
Faiz şoku sektörü olumsuz etkiler
ING Bank CEO'su Wilfred Nagel:
"Türkiye'de bankacılık sektörü vade uyumsuzluğu nedeniyle en belirgin olarak faiz riski taşıyor. Her ne kadar bu yönde bir beklentimiz olmasa da yurt içinde veya dışında yaşanacak gelişmelere bağlı bir faiz şoku sektörü olumsuz etkileyecek. Ancak Merkez Bankası'nın son Finansal İstikrar Raporu'nda vurguladığı üzere sektörün mevcut özkaynakları, kur, eurobond getirileri, faiz, sorunlu kredilerdeki eş anlı ve azami şokları dahi karşılayacak düzeyde. Dolayısıyla Basel II'e uyum kapasitesi de dahil olmak üzere sistemin sağlamlığı önümüzdeki yıllarda da ülkeyi pozitif olarak ayrıştırmaya devam edebilir.
Kredinin yanında başka ürünler satmak lazım
Halkbank Genel Müdürü Hüseyin Aydın:
"Faiz indirimleri ve rekabet nedeniyle marjlardaki daralma gayet doğal ve beklenen bir gelişme ve hatta finansal hizmet ve ürünlere ulaşma maliyetlerini azalttığı için toplum faydasına olan bir gelişme. Önümüzdeki dönemde menkul kıymet faizlerindeki düşüş buradan gelen kârın daha da azalmasına neden olacak. 2011 yılı bütçesinde borç çevirme oranının yüzde 88 olarak açıklanması bu düşüncemizi destekliyor. Önümüzdeki dönemde sektörün, marjlardaki daralmanın negatif etkilerini giderebilmesi veya azaltabilmesi için bilanço büyüklüklerinden ziyade etkin maliyet yönetimi ve verimliliğe odaklanması gerektiğini düşünüyoruz. Çapraz satış da odaklanılması gereken noktalar arasında yer alıyor. Kredinin yanında başka ürünler satmak gerekiyor. Bankalar aktif tarafında olduğu gibi pasif tarafında da ürün ve hizmetlerini çeşitlendirmeli, kalitesini artırmalı."
KOBİ ve tüketici kredilerinde rekabet daha şiddetli olacak
Denizbank Genel Müdür Hakan Ateş:
"2011'de sektörün aktifleri yüzde 15 büyürken kredileri yüzde 21 civarında büyüyebilecek. KOBİ ve tüketici kredilerinin krediler içindeki payı artmaya devam edecek. Tüketici kredilerinin motoru da konut ve ihtiyaç kredileri olacak. Kamu bankaları daha fazla oyuna girecek ve tüketici ve KOBİ kredilerinde rekabet daha şiddetli olacak. Bankalar da bunu bazı segmentlerde mecburen daha fazla risk alıp müşterilere özel ürünler geliştirerek ve müşteri bağımlılığı yaratarak aşmaya çalışacak. Rekabette öne çıkabilmek ve müşteriye daha kolay ulaşabilmek için şube ve ATM ağlarını büyütecek. Alternatif dağıtım kanallarını daha fazla kullanarak maliyetlerini düşürecek. Kurumsal tarafta özellikle büyük proje finansmanlarında rekabetin arttığını göreceğiz. Düşen marjlarda hacimlere yüklenilecek. Hacimlerdeki artışın yeterli olmadığı durumlarda maliyet yönetimi devreye girecek."
Banka mevduatı 2011'de yüzde 20 oranında büyür
Garanti Bankası Ergun Özen:
"2010 yılındaki kredi talebinin, 2011 yılında da süreceğini düşünüyorum. Mevduat bankalarının kredilerde yüzde 25'e, toplam mevduatta ise yüzde 20'ye yakın büyüme göstereceğini öngörüyorum. Risk yönetimini doğru yapmak ve riskleri doğru fiyatlamak, büyümeyi gerçekleştirirken azami önem vermeye devam edilecek konular olmalı. Merkez Bankası son açıklamalarında, finansal istikrara yönelik en önemli makro riski cari açık büyümesi olarak gördüğünü belirtiyor ve cari açığın kontrol altına alınmasına yönelik önlemler almaya çalışıyor. Merkez Bankası politikalarının başarılı olması ve bu yöntemlerle cari açığın kontrol altına alınması, bankaların bu politikalara Merkez Bankası'nın beklediği şekilde tepki verip vermemesine bağlı. Bankalar, artan maliyetleri karşısında kredi faizlerini artırarak kredi hacmini sınırlandırırsa, Merkez Bankası amacına ulaşmış olup ek önlem almaya ihtiyaç duymayabilir. Ancak bankalar kâr marjlarından fedakârlık ederek Merkez Bankası'nın beklediği tepkiyi vermezse, Merkez Bankası daha ileri adımlar atmak zorunda kalacak."
Sektör kredileri yüzde 20 oranında artacak
Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt:
"2011 yılında sektör kredilerinde yüzde 20 seviyelerinde artışlar bekliyoruz. Türkiye'nin borçluluğunun nispeten az olduğu göz önüne alındığında bu boyutlardaki bir kredi büyümesinin aşırı ısınmaya yol açması beklenmemeli. Önümüzdeki sene içerisinde, istikrarlı bir görünüm sürdüğü sürece, ülke notunun 'yatırım yapılabilir seviye' ye getirilmesini bekliyoruz. Bu gerçekleştiği takdirde bankaların yurtdışından daha uzun vadeli borçlanabilmeleri, kredilerde vadelerin uzamasını destekleyerek ekonomik büyümeye ivme kazandıracak. Bu da bankacılık sisteminin gelişmesine, derinleşmesine ivme kazandıracak. Bunun yanında faizlerde alt sınırlara gelinmesi ile 2011 yılında bankacılık sektörünün karlılık hızında bir yavaşlama gözlemlenebilir. Ancak düşük faiz oranları büyümeye, bankacılık sisteminin derinleşmesine de büyük destek sağlıyor."
AYFER ARSLAN
29 Aralık 2010 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder