21 Mayıs 2009 Perşembe

"PARANIN ÜZERİNE OTURMUYORUZ, KREDİ TALEBİ YOK"

Bankaların, reel sektöre kaynak kullandırmakta cimri davrandığına ilişkin tartışmalar Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın dünkü açıklamalarıyla yeniden alevlendi. Yılmaz, bankaları 'ellerinde yeterince likidite olmasına rağmen paranın üzerine oturmakla' suçlarken, bankacılık sektörü temsilcileri geçen yılın son çeyreğine kıyasla bankaların kredi iştahının arttığını, ancak şirketlerden yeterince talep gelmediğinden yakındı. Piyasalardaki belirsizlik ve batık kredilerdeki artışın bankaları kredi kullandırırken temkinli davranmaya yönelttiğini anlatan bankacılar, bilançosu sağlıklı olmayan şirketlere kaynak aktarırken 'ince eleyip sıkı dokumak' zorunda olduklarını belirtti. Kredibl şirketlerden ise kredi talebinin gelmediğini ifade eden yetkililer, 'Sonuçta bizler de sermayedarımıza ve kaynaklarını topladığımız mevduat sahibine karşı sorumluyuz' görüşünü dile getirdi.
TEDBİRLİ OLMAK ZORUNDAYIZ
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkan Vekili ve TEB Genel Müdürü Varol Civil, 2008 yılının son çeyreği ile bu yılın ilk çeyreğinde Türk bankacılık sisteminin çok tedbirli davrandığını doğrularken, şu hususların altını çizdi: 'Ancak o dönemde sektörün tedbirli davranması gerekiyordu. Bankaların sendikasyon kredilerini yenileyip yenilemeyeceği belli değildi. Finansal krizin nereye gideceği meçhuldu. Bankalar basiretli yöneticiler gibi davranıp kredilendirmede frene bastı.
'TİCARİ KREDİLERDE 'KAPATMA'LAR VAR
Bu yılın özellikle mart ayından itibaren bankaların geçtiğimiz aylara kıyasla daha iştahlı davrandığına dikkat çeken Civil, 'Kredibl dediğimiz firmalardan 'kredi alamıyorum' diyen olduğunu zannetmiyorum. Bankalar ister istemez kredi verirken ölçüp biçiyor. Kaynakların doğru yerde kullanıp kullanılmadığını görmek istiyor. Son zamanlarda bu alanda ciddi bir rekabet var ama kredi talebi yok' dedi. 2008 yılının son çeyreği ile şu andaki durumun birbirinden çok farklı olduğuna işaret eden Civil, şöyle devam etti: 'Bankaların bireysel kredilerde ne kadar iştahlı olduklarını zaten reklamlardan görüyorsunuz. Ticari kredilerde ise iyi firmalarda zaten hiç durulmadı. Ancak onlar da yeni kredi talebinden ziyade kredisini kapatıyor. Kapanan krediler kadar yeni kredi verilmiyor. Sorunlu kredisi olanlara da bankalar ellerinden geldiğince destek oluyor.'
Likidite iyi ama talep güçlü değil

Türkiye İş Bankası Genel Müdür Vekili Aykut Demiray: 'Şu anda döviz ve TL'de likidite sorunumuz yok. Ama ticari ve bireysel kredilerde yeterince talep gelmiyor. Onun dışında küçülme ortamında doğal olarak bankalarda agresif büyüme staretejisi izlemiyor. Ticari ve kurumsal krediler alanında da bankaların genel olarak kredilerini kesmek gibi düşüncesi yok. Ancak kredi şartları Türkiye'de dünyada olduğu gibi sıkılaşmıştır. Özellikle kendi bankamın politikası gereği şunu söyleyebilirim. Bizim kredi vermek isteğimiz vardır ama yeterli talep her zaman yok. Ayrıca Türk bankalarının orta ve uzun vadeli kredilerinde asıl kaynak dış kaynaklardır. Türkiye'de orta ve uzun vadeli pasif yok. Bunlar dış kaynaklardır. Dış kaynaklarda küresel kriz nedeniyle neredeyse kuruma noktasındadır. Dolayısıyla orta ve uzun vadeli kredilerde fonlamaya bağlı sıkıntı yaşanıyor.'
Bankacının elini yasa da bağlıyor

BANKA hortumlamanın yaygın olduğu dönemde yapılan bir yasal düzenleme bugün 'hortumculuk' tamamen bitmiş olsa da banka yöneticilerinin ellerini kollarını bağlıyor. 5411 sayılı Bankalar Kanunu'nun 160'ıncı maddesi zimmetle ilgili hükümleri içeriyor. Düzenlemeye göre, geri dönmeyen bir kredi, o kredi kararında imzası bulunan tüm banka yöneticilerini, 'zimmet' suçlamasıyla karşı karşıya bırakıyor. Bu suç ise kanuna göre 6 yılla 12 yıl arasında değişen hapis cezalarını öngörüyor. Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince de, geçen yıl sonu katıldığı bir toplantıda 'Bugünkü şartlar altında hiçbir bankacının kredi vermemesi gerekiyor. Zira zimmet suçundan kelepçe korkusu yaşıyoruz' demişti.
Bayazıt: Bir yılda vadeler kısaldı

YAPI Kredi Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Bayazıt, geçen hafta The Wall Street Journal'a verdiği söyleşide 'Bankanız, artık kredilerde daha mı tutucu?' sorusuna şu yanıtı vermişti: Bir yıl önce bir hidroelektrik santral yatırımı için kredi isteyene yüzde 20-25 özkaynak getirince yatırımın yüzde 75'ine kadar kredi veriyorduk. Bugün fizibilite koşulları değişti. Artık vadeler de kısaldığı için yüzde 50'ye kadar özkaynak garantisi arıyoruz...
Kredi kanalı neden tıkalı?
*TAKİPTEKİ alacakların artışı, ekonomideki yavaşlama bankaları kredi kullandırırken temkinli olmaya yöneltiyor.
*3 EKİM 2008'de yüzde 3.2 olan takipteki alacaklar 27 Mart 2009 tarihinde yüzde 4.4'e, kredi kartlarında yüzde 6.2'den yüzde 9.1'e, kurumsal kredilerde yüzde 3.2'den yüzde 4.3'e yükseldi.
*BANKALAR, kriz ortamında bilançosu iyi olan müşterilere kredi vermeyi tercih ediyor. Kredibl olmayan firmalara ise kredi vermekte çekimser davranıyor. Alacağını garantilemek için ek teminat istiyor.
*KREDİBL müşterilerden gelen kredi talebi ise oldukça zayıf. İç tüketimin ve ihracatın yavaşlaması kredi talebini düşürüyor.
*ORTA ve uzun vadeli kredilerde ise yurtdışından kaynaklanan sıkıntılar söz konusu. Kriz nedeniyle yurtdışından getirilen kaynakların azalması, bankaların orta ve uzun vadeli finansmanda sıkıntı yaratıyor.
Ayfer ARSLAN

Hiç yorum yok: