18 Mayıs 2009 Pazartesi

BORSA, 15 DAKİKALIK YATIRIM ARACI DEĞİL

Geçmişte yaşanan kötü deneyimler ve güven sorunu nedeniyle hisse senedine yatırım yapan bireysel yatırımcı tabanının büyütülemediğini belirten Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği (TSPAKB) Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Öztangut, borsanın 15 dakikalık bir yatırım aracı olarak görülmesinden yakındı. Hisse senedinin kısa vadeli değil, en az bir yıllık uzun vadeli bir yatırım aracı olduğunu vurgulayan Öztangut, 'Bugün halka arzdan hisse almak için birbiriyle yarışan yatırımcı ertesi gün satmak için yarışıyor' dedi. Güven sorununun aşılabilmesi için sermaye piyasasının bir bebek gibi beslenip büyütülmesi gerektiğini dile getiren Öztangut, öncelikle hem kurumsal hem bireysel yatırımcı sayısının artırılmasınının teşvik edilmesinin devlet politikası olarak benimsenmesinin şart olduğunu dile getirdi. TSPAKB Başkanı Öztangut, aracı kurum sektörü ve sermaye piyasasındaki gelişmelere ilişkin şu mesajları verdi:
16 KURUMDA FAALİYET DURDU

2008 yılı hayal bile edilemeyecek kadar kötü, kabus bir yıldı. Krizin ilk şoke edici dalgasını geçirdik ama durgunluğun ne kadar süreceğini bilmediğimiz 2009 ve 2010 yaşıyoruz. Son dönem finansal piyasalardaki yükseliş herkesin yüzünü bir nebze güldürdü ama daha genel sorunların çözülmediği konusunda hemen herkes hemfikir. Bu tabii Türkiye'ye de çok yansıdı. Borsa işlem hacmi geçen yıla göre düştü. Özellikle kurumsal finansman alanında Türk Telekom dışında önemli bir halka arz görmedik. 2009'da da bu yönde hiçbir hazırlık yok. Yatırım iştahı azaldı. Bütün bunlar da bizim aracılık sektörünü etkiledi. Aracılık sektörünün karları ve gelirlerimiz azaldı. 103 aracı kurumun şu anda 16'sında faliyet yok. Kimi faaliyetlerini askıya aldı, kimi SPK tarafından kapatıldı.
120 BİN KİŞİ BORSA YATIRIMCISI
Borsaya baktığımız zaman kabaca 1 milyon civarında bir yatırımcı var. Ama bu rakam biraz yanıltıcı. Ayrıntılı baktığınız zaman 1 milyon kişinin yaklaşık 150 bin kişisinin hisse senedi bakiyesi 1 liradan az. Hisse senedi bakiyesi bin liradan az yatırımcı sayısı 640 bin. 10 bin liranın üzerinde yatırımı olan, yani gerçek anlamda borsa yatırımcı sayısı ise 120 bin kişi. Kurumsal yatırımcı tarafında bugün emeklilik fonları dahil 30 milyar lira civarında bir fon büyüklüğü var. Bunun içinde yalnızca 800 milyon lira civarında hisse senedi var. Son derece az. Hem bireysel hem kurumsal yatırımcı tabanının genişletilmesi gerekiyor.
Hissede sıfır, fonda %10 vergi var
SPK ne yaparsa yapsın, hisse senetleri yatırımını cezalandıran bir vergi rejiminiz varsa burada büyüme olmaz. Yabancı yatırımcıyı sıfır vergilendiren, yerli yatırımcıyı yüzde 10 vergilendiren bir rejim yaşadık. Şimdi düzeltildi ama bunlar tabii ki, kişileri teşvik değil, tam aksine engelleyen şeyler. Şimdi hala var. Örneğin, endeks fonlarda yüzde 10 vergi var. Hisse senedinin vergisi sıfır, içi yüzde yüz hisse senedinden oluşan bir endeks fonunu alan satanlar yüzde 10 vergi ödüyor. Döviz alıp satarsanız vergi vermiyorsunuz, ama döviz kontratını vadeli işlemlerde alıp satarsanız vergi veriyorsunuz.
Tanıtım Kampanyası
SERMAYE piyasası bugüne kadar devlet politikası olarak çok öncelikli olarak görülmemiş. Hisse senedi yatırımcısına ne olursa olsun denmiş bir anlamda. Ama sanayinin de sermaye piyasasından finansmana ihtiyacı var. Yatırımcı tabanının genişletilmesi için belki genel bir tanıtım kampanyası başlatılabilir. Hakikaten sermaye piyasasınının teşvike ihtiyacı var. Bireyler ve kurumlar teşvik edilmeli. Aksi takdirde tabanın büyütülmesinden ümitli değilim. Çünkü piyasanın ne düştüğü ne de yükseldiği dönemlerde yatırımcı sayısı artıyor.
'Nasıl kaçırdık' dememek için
HER düşüşte hisse senedine yatırımı önerebilirim. Bunun da uzun vadeli bir yatırım olmasını öneriyorum. Yani bir sene, iki sene gibi. Çünkü kriz dönemlerinin ortak bir özelliği var. Her kriz bir gün geçer. O bir gün geçtiğinde de, 'Nasıl fiyatları kaçırmışız' dememek için her düşüşte alım yönünde düşünüyor olmak lazım.
Döviz ve faizde çıkış sınırlı olur
DURGUNLUK nedeniyle enflasyon düşüyor, enflasyon düştükçe reel faizlerin aşağı gelmesi lazım. Öbür taraftan Türkiye'nin döviz açığı giderek azalıyor. Bunun yanı sıra döviz bolluğu yaşanıyor. Özellikle ABD'de alınan tedbirler nedeniyle dolar bolluğu yaşanıyor. Bu bolluk doların belki daha aşağı gelmesini gerektirebilir. Dolayısıyla döviz ve faizde yukarı yönün daha sınırlı olduğunu düşünüyorum.
Ayfer ARSLAN-AKŞAM GAZETESİ

Hiç yorum yok: