1 Ocak 2010 Cuma

BANKACILAR 2010'DAN DAHA UMUTLU

Küresel kriz nedeniyle 2009 yılında kredilerde frene basan, şubeleşmeye ara veren Türk bankaları, 2010 yılından daha umutlu. Hemen hemen her banka, şubeleşme ve yeni personel alımını gündemine alırken, kredilerde ise daha iştahlı görünüyor. Ertelenmiş talebin gelecek yılın ikinci yarısından itibaren harekete geçmesini bekleyen sektör, kredi hacminin yüzde 12 ila 15 arasında artacağını tahmin ediyor. AKŞAM Gazetesi'nin Future&Trends Eki'ne 2010 yılı beklentilerini ve hedeflerini aktaran banka genel müdürleri, özelikle konut kredilerinde yoğun rekabet beklerken, global piyasalarda bozulma riskine karşı da temkinli duruşunu koruyor. Bankacıların en önemli çekincesi ise piyasa payı uğruna körü körüne rekabet. Bunun için de fiyatlama yaparken fonlama ve risk maliyetinin gözetilmesi gerektiği dile getiriliyor.

2010'da bireysel kredilerde ve mevduatta rekabet artacak
Ziya Akkurt (Akbank Genel Müdürü):

Bankacılık sektörünü zorlu bir dönem bekliyor. Faiz düşüşlerine bağlı olarak karlılığın sürdürülebilmesi için 2010 yılında krediler kaleminde çetin bir rekabet yaşanmasını bekliyoruz. Krediler içinde tüketici kredileri, konut kredileri ve ticari krediler segmentleri pazar payı kazanımına yönelik rekabetin yoğunlaşacağı alanlar olarak öne çıkacak. Dış kaynaklara erişimin sınırlı seviyede olacağı önümüzdeki yıl bankaların mevduat kazanımına yönelik sıkı bir rekabet içinde olmasını da bekliyoruz. Bankalar müşteri kazanımı ve müşteri ilişkilerinde derinleşme konularında da kıyasıya bir yarış içinde olacak.

Sistemde kalıcıyız, hedefimiz ilk beş
Piraye Antika (HSBC Genel

Müdürü): Biz HSBC olarak gelecek yıla ilişkin temkinli bir bakış açısına sahibiz. Yönetebildiğimiz ve ölçebildiğimiz riskleri alıyoruz. HSBC'nin geçtiğimiz dönemde dünyadaki performansı da bunun kanıtı. HSBC Türkiye bu sistemde kalıcı bir oyuncu olacak. İlk 5 hedefini de bu çerçevede taşıyoruz. HSBC olarak piyasa payına oynamıyoruz. Kaliteli iş yapmaya odaklanıyoruz. Türkiye'de çok uzun vadeli bir stratejimiz var. Halka açılmıyoruz, bankamızı satmayacağız. Dolayısıyla rekabetten biraz ayrışıyoruz. Son yıllarda pazar payımız bir miktar düştü ama bu arada Türkiye de çok büyüdü. Sürdürülebilir büyüme bizim için çok önemli

Aktif kalitesi çok iyi yönetilmeli
Varol Civil (TEB Genel

Müdürü ve Türkiye Bankalar Birliği Başkan Vekili): Kriz finansal kesimden çok reel sektörü etkilediği için asıl önemli riskimiz kredi riskiydi ve böyle olmaya devam edecek. Bu konuda birçok banka merkezi kontrollerini sıkılaştırdı ve şube yetkilerini gözden geçirdi. Kredi risk yönetimini daha verimli hale getirmek için altyapımızı iyileştirdik. 2009'daki yüksek karlılıkta artan faiz marjları ve güçlü hazine karlılıkları rol oynadı. Ancak, bu etkinin artık azalacağını düşünüyorum. 2010 yılında 2009 karlılık seviyelerini yakalayabilmeleri için faaliyet hacmini büyütmeleri şart. Büyümenin hangi yönde gelişeceği birçok faktörle birlikte talebin nasıl oluşacağı ile de netleşecek. Nitekim, büyümenin kıpırtıları bireysel kredilerde, özellikle tüketici ve konut kredilerinde başladı. Faaliyet hacmini büyütmenin yanı sıra fiyatlamada rekabetin gerçekçi şartlarda tutulması, hali hazırda düşmüş olan aktif kalitesinin hassasiyetle yönetilmesi, operasyonel verimlilik fırsatlarının değerlendirilmesi ve özkaynakların büyütülmesi bankaların karlılık performansını artıracak.

Daha pozitif bir yıl olacak
l Meriç Uluşahin (Şekerbank Genel Müdürü):
Önümüzdeki yıl reel sektörün, 2009 yılında ertelediği yatırım planlarını gündeme almasını bekliyoruz. 2009 yılı başına göre taşların biraz daha yerine oturduğu, daha pozitif bir döneme giriyoruz. Bu nedenle özellikle reel sektörün kredi taleplerindeki artışa paralel olarak aktif içerisindeki kredi payının artmasını bekliyoruz. İçinde bulunduğumuz dönemde faizlerin olası bir indirimden sonra 2010 son çeyreğine kadar yatay seyretmesini bunun da emlak ve inşaat sektörünü biraz hareketlendirmesini bekliyoruz ki, bu da kısa dönemde yine reel ekonomiye ivme kazandıracak.

Sorunlu kredilerde hızlı bir düşüş beklemiyorum
Ergun Özen (Garanti Bankası Genel Müdürü):

Sorunlu kredi oranında da hızlı bir düşüş beklemiyoruz. Bankaların temel önceliklerinden bir tanesi yavaş büyüyen pazardan daha fazla pay almak olacak. Buna bağlı bankalar arasındaki rekabet artacak. Böyle bir dönemde bankalar fonlama ve risk maliyetlerini de gözeterek irrasyonel fiyatlamalar yapmaktan kaçınmalı. Bu tür bir rekabet ilk etapta hacimsel bir büyüme ve kar artışı sağlasa da, orta ve uzun dönemde kredi ve vade riskinin artmasıyla sonuçlanacak. Operasyonel giderlerin kontrol altında tutulması, her zaman olduğu gibi 2010 yılında da önemini koruyacak. Bu doğrultuda bankalararası işbirliğinin arttırılması daha fazla gündeme gelecektir diye düşünüyorum.

2010'da krediler % 12 artacak
Faik Açıkalın (Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü):
Sektör ve makro ekonomik görünüm için sahip olduğumuz öngörüler çerçevesinde 2010 yılına ilişkin iyimserliğimizi koruyoruz. Genel olarak 2010 yılında kredi büyümesinin yüzde 12 civarında olacağını öngörüyoruz. Makroekonomik ortamda beklenen iyileşmeye paralel olarak Yapı Kredi'nin sektörün üzerinde büyüyerek, odaklandığı ürün ve segmentlerde özellikle KOBİ, konut kredileri, ticari krediler ve proje finansmanında pazar payı kazanmasını hedefliyoruz. 2010 yılında faiz düşüşlerinin sonuna gelinmiş olacağından menkul değerler portföyünün sağladığı yüksek sermaye kazançlarının da devam etmeyecek olmasıdır. Bu çerçevede, bilançosunda kredilerin ağırlığı ve sürdürülebilir gelirlerin ağırlığı daha yüksek olan Yapı Kredi, önümüzdeki dönemde gelirlerini artırmada avantajlı bir konumda olacak..

Dış şoklara karşı temkinli olmalıyız
Hüseyin Aydın (Halkbank Genel Müdürü):
Güçlü bir ekonomik büyüme yakalanabilirse Türkiye'nin önü açık. Ancak yurtdışında banka bilançoları hala sağlıklı değil. Bu durum, kredi kanallarındaki tıkanıklığın kısmen sürmesine neden oluyor. Ülkelerin krizden çıkış stratejilerini küresel işbirliği içinde belirlemeleri gerekiyor. Türk bankacılık sektörü güçlü bir konumda olacak ancak tabii ki dış gelişmelere karşı da temkinli olmaya devam etmeliyiz.

Enerji, turizm cazip sektörler
Hakan Ateş (Denizbank Genel Müdürü):

2010'da kriz ortamının ortadan kalkması ve belirsizliğin azalmasıyla bankalar likiditelerini yavaş yavaş reel ekonomiye yönlendirecek. Perakende içinde de mortgage ve ihtiyaç kredileri ön planda olacak. Finansal süpermarket anlayışımızın yanında tarım, enerji, turizm, sağlık, eğitim, altyapı ve denizcilik gibi göreceli rekabet avantajının olduğu niş sektörlere desteğimiz sürecek. Hissedarımız Dexia'nın desteğiyle kamu finansmanı alanında da büyüyeceğiz. Bu alanlarda ülkemizin yaşam kalitesini artıracak önemli projelere yurtdışından sağlayacağımız uzun vadeli kaynakları aktaracağız.

Faiz dışı gelirler önem kazanacak
Sinan Şahinbaş (Finansbank Genel Müdürü):
Türk bankaları açısından artık Hazine faizinin cazibesi kalmadı. Bankalar yeni plasman alanlarına yönelerek menkul değer yatırımları yerine kredi vermeyi tercih edecek. Bankalar önümüzdeki dönemde karlılıklarını korumak için faiz dışı gelirlere odaklanacak. Sundukları ürün ve hizmetleri çeşitlendirerek, hiç girmedikleri hizmet ile alanlara yönelecekler.
Ayfer ARSLAN

Hiç yorum yok: