18 Ocak 2010 Pazartesi

ALBARAKA TÜRK, KARARLARINI 'KÜRE'DE ALACAK

Küresel bir marka oluşturma çerçevesinde Albaraka grubunun dünya genelindeki 11 bankası ile birlikte logosunu yenileyen Albaraka Türk Katılım Bankası, eylül ayında Ümraniye'deki yeni genel müdürlük binasına taşınacak. Maliyeti 60 milyon dolara ulaşacak binanın tepesinde küre olacağını belirten Albaraka Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Fahrettin Yahşi, "Bu nedenle küresel bina diyoruz. Yönetim Kurulu toplantılarımızı kürede yapacağız" diyor.
Bankanın yeni logosundaki renkler gibi sarı-kırmızıya gönül veren Yahşi, yılın ikinci yarısından itibaren ekonomide toparlanma beklerken, 'Siyasi risk var mı?' sorumuza yanıtı ise net: "Başbakanın sözüne itibar etmek lazım. Başbakan 'Erken seçim yok' dedi. Finans sektörü de istikrarı sever."
Fahrettin Yahşi ile bankacılık sektörü ve Albaraka Türk'ün hedeflerini konuştuk.

-Albaraka Türk olarak 2009 yılını nasıl geçirdiniz?
Bankacılık sisteminiz sağlamsa krizi daha rahat atlatabiliyorsunuz. Reel sektör ve bankacılık iki ayrılmaz parça. Türk bankacılığı dünyadaki en sağlam bankacılık sektöründen biri olarak ortaya çıktı. Bir sektörün gücünün gösteren rasyolardan bir tanesi sermaye yeterlilik rasyosu, ikincisi likidite rasyosudur. Sermaye yeterlilik rasyosu daha geniş zaman diliminde önem arz eder. Likidite rasyosu ise daha dar ama daha kritik dönemlerde önemlidir. Her iki rasyo açısından Türk bankacılık sektörü ABD dahil tüm batı dünyasının en iyisi. Karlılık açısından bir patlama yaşandı. Albaraka Türk olarak da çok iyi bir yıl geçirdik.

-Neden bankanın logosunu değiştirdiniz ?
Albaraka Bankacılık Grubu 11 farklı ülkede faaliyet gösteriyor. Farklı farklı logolar sözkonusuydu. Kurumsal kimlikleri birbirine uyumlu değildi. Global bir marka oluşturma çerçevesinde tek banka, tek logo, tek vizyon sloganıyla yola çıktılar. İngiliz menşeili bir marka danışmanlık firması ile anlaştılar. Yaklaşık 1.5 yıl çalıştı ve bütün birimleri ziyaret etti ve bizim de fikirlerimizi aldı. Biz de 18 Kasım 2009'da basın toplantısıyla bu dönüşümü başlattık.

İYİ BİR GALATASARAYLIYIM
-Yeni logoda kırmızı ve sarı hakim. Galatasaraylı mısınız?
Evet, iyi bir Galatasaraylıyım. Düzenli maçlarını takip ederim. İki oğlum var onlar da Galatasaraylı. Dolayısıyla renklerimizden memnunuz! Aslında logoda kullandığımız üç ana renk var. Kırmızı, gri ve turuncu ama sarı gibi duruyor. Renk biliminden yola çıkarsanız bir bankanın faaliyetlerini sürdürürken uygulaması gereken politikaların izdüşümünü taşıyor. Gri ağır bir renk. Kırmızı hareketli ve heyecanlı bir renk. Paylaşımı ve ortaklığı simgeliyor. Logoda iki damla gibi gözüken şekiller bereketi temsil ediyor. Albaraka bereket demek. Ayrıca iki şekilden biri müşteriyi, diğeri bankayı temsil ediyor. Veya zincirin iki halkası olarak da algılayabilirsiniz. Birbirini destekleyen bir ortaklık temelinde bir araya gelmiş müşteri banka ilişkisini temsil ediyor. Hem modern,hem soyut bir şekil. Birden fazla anlam yüklenebilir.

KARARLAR 'KÜRE'DE ALINACAK
-Peki dönüşüm tamamlandı mı?
Bir aylık süreçte tamamlanması mümkün değil. Çünkü sadece logo değişiminden ibaret değil. Genel müdürlük, şube dizaynları hepsi bu konsept çerçevesinde gerçekleşecek.

-Ümraniye'deki yeni genel müdürlük binanınıza ne zaman taşınacaksınız?
En geç eylül ayı gibi taşınmayı planlıyoruz. Dizayn olarak orijinal bir bina olacak. 20 katlı 37 bin metrekare kapalı alanı var. Türk-Japon ortaklı TAGO Mimarlık tarafından yapılıyor. Alamet-i Farikası olacak. Tepesinde bir küre olacak. Biz ona küresel bina diyoruz. Yönetim Kurulu toplantısı kürede yapılacak. Bu binanın bize yaklaşık maliyeti 60 milyon doları bulacak.

Kaynağımız bol, kullandıracak yer arıyoruz
-Bu yıl Türkiye ekonomisinde toparlanma bekliyor musunuz?
2010'da tablonun olumluya gideceği yönünde beklentim var. Bunun da nedeni güçlü bankacılık sektörü. Bu da reel sektöre aktarılacak kredi olanaklarını artıracak. Merkez Bankası'nın faiz indirimleri bankaları reel sektöre yönlendiriyor. Bankalar şu an oldukça likit, ellerindeki kaynakları kullandıracak yer arıyorlar. Burada devletin borçlanma gereği de önem taşıyor. Kamunun 45-50 milyar TL'lik borçlanma ihtiyacı var. Yani özel sektöre gitmesi gereken kaynakları bir anlamda kamu alıyor.

Şirketler kredide isteksiz
-Kredi talebinde canlanma var mı?
Hala şirketler isteksiz. İç talep canlanmadı. Çünkü kriz tepeden başlıyor. Sonra bireyleri etkiliyor. Gelir durumları etkilendiğinde alım gücünü kaybediyor ve resesyona giriliyor. Harcama yapacak kitlenin gelir durumlarının ve beklentilerinin iyileştirilmesi lazım.

İkinci yarıda düzelir
-Sizce bu beklentiler ne zaman iyileşir?
İyimser hava oluşmaya başladı ama bu bir an düzeleceği anlamında hava oluşturmaz. 2010 yılının ikinci yarısından itibaren iyileşme bekliyoruz. İnsanlarda şöyle bir beklenti var. Bizler de neticede bir bireyiz. Kendi hayatımızla ilgili mikro kararlar alıyoruz. İki ay bekleyelim, üç ay bekleyelim diyoruz.

20 şube açıp 250 kişi alacak
-Albaraka olarak 2010'da neler yapacaksınız?
Yılda 20 şube açmak suretiyle büyümeyi hedefliyoruz. Bu da nereden baksanız 200-250 eleman alımı demek. Şu anda 101 şubemiz var. 2009 yılında kriz yılıydı, önümüzü görmemiz gerekiyordu o nedenle bu alana yoğunlaşamadık. Her halukarda yüzde 20'lerin üzerinde bir büyüme öngörümüz var. Kredilerde ise yüzde 30'lar civarında bir büyüme hedefliyoruz.


Topladığımız fonun %5'inigayrimenkule yatırıyoruz

-Daha önce çeşitli gayrimenkul projelerine ortak olmuştunuz. Yeni projeler var mı?
Önümüzdeki dönemde o konuda yönetim kurulumuz da bir karar aldı. Topladığımız fonların belli bir oranını yüzde 5'ini kar-zarar paylaşımı yöntemiyle kullandırmayı düşünüyoruz. Fizibilitesi iyi olan, karlılığı bizi tatmin eden projelere ortak oluyoruz. 3-4 tane kar-zarar ortaklığımız var. Burada önemli olan partnerımızın kim olduğu, fizibiletisi ve süresi. Çok uzun vadeli yatırımlardan ziyade azami 2 yıl süreli projelerde ortaklık yapıyoruz. Bunun faydası nedir? Yatırımcılar da bir bankanın arkasında olduğu projede daha güvende oluyorlar. Ankara'da bir konut projemiz var. İstanbul'da 2 tane projemiz var. Birisi iş merkezi, diğeri alışveriş merkezi. Ayrıca iki tane daha görüşmekte olduğumuz proje var.

Siyaset ve ekonomi birbirinden ayrıştı

-Siyasi risk görüyor musunuz?
Eskiden sorsaydınız bunu diken üstünde olabilirdik. Çünkü gerçekten de en küçük tartışma ortamı bile finansal sektörü olumsuz etkiliyordu. Şu an Hazine 30 yıl vadeli borçlanmaya çıktı ve borçlandı. Dolayısıyla bu bir gösterge. Bu tip tartışmaların finansal sektöre hiçbir izdüşümü görülmüyor. Ne faiz oranları yükseldi, ne bankaların pozisyonlarına yönelik yeni kararlar almalarını gerektirmiş. Siyasetle ekonominin eskiye oranla çok yüksek oranda ayrıştığını gösteriyor. Ekonomi kendi kuralları ile gidiyor şu anda. Bir Türk vatandaşı olarak Başbakanın dediğine itibar etmemiz gerekiyor. Başbakan, "Erken seçim yok" dedi. Finansal sektörü istikrarı sever. Ekonomi istikrarlı ortamlarda çok daha sürdürülebilir özellik arzediyor.

Faizler yüzde 10'ları bulur

-Bu yıl güçlü bir dolar bekleniyor. İçerde ne olur?
2010 yılında doların dünya paraları karşısında zayıflayacağı öngörülüyordu. Fakat birden bire ne oldu? Avrupa'nın resesyondan daha uzun sürede çıkacağı, Avrupa'da bazı ülkelerin aşırı borçlanması, kredi derecelendirme kuruluşlarının bu ülkelere verdiği notların düşürülmesi ve ABD'deki ekonomik verilerin de olumlu gelmesi bir araya gelince bütün bakış açısı değişti. Fiyatları belirleyen şey beklentilerdir. Birden bire güçlü dolardan bahsedilmeye başlandı. İçerde ise ciddi bir değer artışı yaşanacağına inanmıyorum. Enflasyonun yüzde 10 altında veya üstünde değerlenebilir.

-Peki faiz, enflasyon ve büyüme beklentiniz?
Faizlerde bir miktar yükselme olabilir. Merkez bankaları büyümeyi hedef olarak önüne koydu ve beraber hareket ediliyor. Bugün bizim MB da Avrupa merkez bankalarından bağımsız hareket etmiyor. Yılsonunda yüzde 9-10'lar civarında bir faizi görebiliriz. Yüzde 6.5 enflasyon hedefine ulaşabiliriz. Merkez Bankası'nın aşağı yukarı yüzde 10 esneklik payı vardır. Zaten ekonominin 2010 yılında çok hızlı ısınması mümkün değil. Dolayısıyla çok hızlı ısınmayan ekonomi çok ciddi bir enflasyon yaratmaz. Yüzde 3.5 büyüme hedefi realize olur.

Kendi bankamda vadeli hesabım var
-Yatırımcıya ne önerirsiniz?
Bir bankacının vermek istediği cevap budur. Çünkü bankacılar genelde anlatırlar ama yönlendirmezler. Ama yerel para cinsinden yatırımları tercih ederiz. Bence yatırımcı değişik yorumlar arasında kendisine en yakın olanı çekmeli ve kendi karar vererek yatırımını realize etmeli.

-Siz tasarruflarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben kendi bankama yatırıyorum. Kendi bankamda vadeli hesap açıyorum. Dolayısıyla Albaraka'da yatırım yapmanızı tercih ederim!

Şube açılışlarında caydırıcı olur
-Hem yeni hem mevcut şubelerden yıllık harç alınacak olması sektörü nasıl etkiler?
Bu gelişme özellikle ekonomik seviyesi nispeten zayıf olan bölgelerde şube açılması noktasında caydırıcı özellikte olabilir. Bankalar şube açma kararı alırken birden fazla faktörü dikkate alırlar. Bu faktörlerden bir tanesi de açılacak şubenin başabaş noktasının ne zaman yakalayabileceğidir. Bu gelişme elbette banka karlılığına negatif olarak yansıyacaktır. Ancak bankaların büyüme stratejisinin bu gelişme ile değişeceğini sanmıyorum. Biz Albaraka Türk olarak büyüme stratejimizi bu yıl da uygulayacağız.

Seyyahların kaleminden İstanbul'u tanıtacak
-Sosyal sorumluluk projeleriniz var mı?
Hat yarışmasının sponsoruyuz. Hat yarışmasında Türklerin geleneksel sanatlarından bir tanesi. Uluslar arası düzeyde bir yarışma. Hat sanatına çok büyük katkı sağladık. Her sene duvar takvimlerimizi yarışma sonuçlarında ortaya çıkan dereceye giren eserlerle çıkartıyoruz. Şu ana kadar 1 milyona yakın takvim dağıttık. Anadolu'nun her tarafında dükkanlarda Albaraka takvimi görürsünüz. Ayrıca Prof.Dr. Ümit Meriç'e "Seyyahların Aynasında Şehirlerin Sultanı İstanbul" adlı bir kitap hazırlatıyoruz. İstanbul'un güzelliklerini keşfetmek için yola çıkan seyyahların İstanbul izlenimlerini anlatıyor. Amacımız 2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul'un tanıtımına katkı sağlamak.
Ayfer ARSLAN

Hiç yorum yok: