13 Ocak 2010 Çarşamba

DOLAR, DIŞARDA GÜÇLENSE DE İÇERDE 1.50'Yİ GEÇMEZ

Doların 2010 yılında yurtdışında diğer para birimlerine karşı değer kazanacağını öngören TSKB Genel Müdürü Halil Eroğlu, içerde ise çok güçlü bir dolar beklemiyor. Euro-dolar paritesini 1.35-1.40 aralığında bekleyen Eroğlu, dolar-TL kurunun ise yıl sonunda 1.50 TL'nin biraz üzerinde veya altında gerçekleşeceğini tahmin ediyor.
Uluslararası piyasalarda finans koşullarının iyileştiğini, yurtdışı borçlanma maliyetlerinin ucuzladığını, cari açığın çok büyük tehlike olmadığının altını çizen Eroğlu'na göre kamuoyunda 'sıfırcı hoca' olarak bilinen Moody's'in 2005 yılından bu yana ilk kez Türkiye'nin notunu artırması da olumlu bir gelişme. Bunun Türkiye'ye gelen yabancı sermaye girişini canlandıracağını belirten Eroğlu, ayrıca özelleştirmeden de en az 10 milyar dolarlık geleceğini ekleyerek, "Dolarda, TL karşısında çok ciddi bir hareket beklemiyoruz. TC hükümetinin böyle bir ihtiyacı yok" diyor.
TSKB Genel Müdürü Halil Eroğlu, ekonomiye ve sektöre ilişkin sorularımızı şöyle yanıtladı:

-Piyasalar 2010 yılına iyi başladı. Borsa coştu, dolar geriledi. Bunlar krizden çıkışın işareti mi?
2010 yılının 2009'dan daha iyi bir yıl olacağı beklentisi içersindeyiz. Ancak 2010'da 2009'daki gibi tek yönlü bir gidiş olmayıp volatilite olacağını belirtmek istiyorum. Bazen iyi, bazen iyi olmayan haberler ve piyasalarla karşılaşacağız. Onun için bu dönemde pozisyon alırken, insanların profesyonelce davranması gerekiyor. Bireylerin özellikle tasarruflarını değerlendirirken ve borçlanırken çok dikkatli olmaları ve uzmanlara danışmadan tasarruflarına yön vermemeleri ve borçlanmamaları gerekiyor.

-Moody's'in not artırımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Moody's Türkiye'nin kredi notunu bir basamak artışla Ba2'den Ba3'e yükseltti. Bu Aralık 2005'ten beri yapılan ilk not artışı. Eylül 2009'da görünümün durağandan pozitife çevrilmesi muhtemel bir not artışının sinyali olarak algılanmıştı. Bu artış Türkiye açısından olumlu bir gelişme. Türkiye'ye gelen yabancı sermaye girişindeki canlanmaya olumlu etkisi olacak. Ayrıca Türkiye'nin borçlanma maliyetlerini de olumlu yönde etkileyecek. Global kriz sonrasında derecelendirme kuruluşlarından arkaya arkaya gelen bu artışlar Türkiye'nin pozitif ayrışması ve önümüzdeki dönemlerde hakettiği yatırım yapılabilir ülke notuna ulaşması açısından özel bir önem taşıyor.

ERKEN SEÇİM LAFI BİLE HOŞ DEĞİL
-Siyasetteki gerginlik ekonomiyi nasıl etkiliyor?
57 yaşındayım ve 34 yıldır bankacılık yapıyorum. Siyasetin geriliminin az olduğu dönemleri çok az hatırlıyorum. Bizim ülkede siyaset zaman zaman çok alevlense de hiçbir zaman sükunete ermiyor. Bu siyasetin özünden mi, Akdenizli veya Doğulu olmamızdan mı? Yoksa bulunduğumuz bölgenin çok dinamik olması nedeniyle siyasetin de çok dinamik olmasından mı kaynaklanıyor? Doğrusu çok karar veremiyorum. Ama bir gözlemimi paylaşmak istiyorum. Eskiden siyasi tansiyon ekonomide çok ciddi zikzaklara neden olurdu. Şimdi o kadar olmuyor. Bunu da olumlu olarak değerlendiriyorum. Hem alıştık, hem ekonomi daha güçlendi.

-Erken seçim bekliyor musunuz?
2010 yılında erken seçim beklemiyorum. Ama erken seçimin lafı, erken seçimin konuşuluyor olması bile olumsuzdur. Çünkü belirli bir konu ile ilgili beklentiye girmek demek hem piyasaları, hem karar vericileri olumlu alacakları kararlarda biraz tereddüde sevk eder. O nedenle bunun olumlu olmayacağı, çok fazla konuşulmaması gerektiği kanaatindeyim.

Liman ve otoyolda ÖİB'nin danışmanı
-Halka arzlar ve özelleştirme gelirlerine ilişkin beklentileriniz?
2010 yılı içersinde önemli bir merhale alınacağını düşünüyorum. Yani bekleyen halka arzlardan bir kısmının piyasaya geleceğini ve yapılacağını düşünüyorum. Yeni özelleştirmeler ve elektrik üretim, dağıtım, otoyol ve liman ve Galataport'un da bu sene içerisinde olabileceği, belki Milli Piyango'nun da bu sene içerisinde olabileceğini düşünüyorum. 2010 yılı özelleştirme gelirlerinin 2009 ile kıyaslanmayacak derecede yüksek olacağını, en azından 2009'un üç,dört katını aşacağını düşünüyorum.

-Sizin aracılık edeceğiniz halka arz ve özelleştirme işlemleri var mı?
Limanların ve otoyolların özelleştirilmesinde Özelleştirme İdaresi'nin danışmanıyız. Onların da bu sene içerisinde birçoğunun sonuçlanacağını düşünüyoruz.

Reel sektöre 1 milyar dolarlık kaynak aktaracak
-TSKB olarak 2010 yılında reel sektöre ne kadar kaynak aktaracaksınız?
2009 yılında TSKB olarak kendi tarihimizin en yüksek fonlamasını alarak 1.1 milyar dolar fonlama yaptık.Bunu da Türk ekonomisinin ihracatının finansmanında, KOBİ'lerin finansmanında ve enerji yatırımlarının finansmanında kullandırıyoruz. 2010 yılında da 750 milyon dolar daha civarında yeni kaynak elde edebileceğimizi düşünüyoruz. Buna karşılık da 2010 yılında 1 milyar dolar civarında yeni kredi kullandırmayı planlıyoruz. Bunun da ağırlığı enerji sektöründe olacağı, diğerinin de KOBİ'lerde yoğunlaşacağını öngörmekteyiz.

2. yarıda demirçelik, gıda otomotivde yatırım başlar
-Yatırımlarda canlanma ne zaman başlar?
2010 yılının ikinci yarısından itibaren daha olumluya döner. Özellikle demirçelik, gıda ve otomotivde yatırımlar başlayabilir. Çünkü otomotiv özellikle 2008 ve 2009'da çok yavaşladı. Ama 2010 yılının ikinci yarısından sonra toparlanmaya başlayacağını düşünüyorum. Bu da dünya çapındaki toparlanmayla beraber başlayacak.

IMKB yüzde 20-25 yükselir
-Yıl sonu dolar, borsa ve faizler ne olur?
Dolar, 2010 yılında diğer para birimlerine karşı daha çok değer kazanacak. Ama dolar ve euro gibi iki ana para birimini aldığınız zaman TL karşısındaki sepet değeri, 2009'dan çok farklı olmayacak. Belki bir miktar geri bile gelebilir.. Dolar-euro paritesini 1.35-1.40 bekliyoruz. Kuru da 1.50 TL'nin biraz üzerinde veya aşağında bekliyoruz. Politika faizlerinin bu yıl ilk yarıda hiçbir şekilde etkilenmeyeceğini, aynı şekilde piyasa faizlerinin volatil olabileceğini, yukarı çıkıp aşağı inebileceğini tahmin ediyoruz. Ancak yılın son çeyreğine doğru dünya ekonomilerindeki düzelmeye paralel olarak politika faizlerinde bir miktar yukarı çıkış olabilir. Türkiye borsası için ise dolar bazında yüzde 20 ile yüzde 25 arasında bir artış olabileceğini düşünüyorum.

-Hangi sektör hisselerinde hareketlilik bekliyorsunuz?
Yine mali sektör hisselerinde hareketlilik olur. Mali sektör, borsanın lokomotif sektörlerinden birisi. Ama buna bir takım reel sektör firmaları da katılacak. Bu da global krizden çıkarken hangi sektörler daha dinamik görülüyorsa o sektörlerde biraz daha toparlanma olacak. Son çeyreğe doğru gayrimenkul ve taahhüt sektöründe çok olumlu beklentilere başlanacağını düşünüyorum. Çünkü yurtdışında bilançolarda sorunlar azalacak. Başta ABD olmak üzere Avrupa'da büyüme sinyalleri gelecek ve taahhüt sektörü de yukarı gidecek.

En büyük sıkıntı istihdam
-Büyüme tahmininiz nedir?
Büyüme biraz yüzde 4'ün üzerinde olabileceğini düşünüyorum. Enflasyonun da yüzde 6-7 seviyelerinde kalacağını, bunun büyüme ile beraber gelmesi halinde ki, 2010'un 2009 yılına göre çok çok olumlu olacağını düşünüyorum. Türkiye ekonomisi için 2010 yılında en büyük sıkıntı istihdam olacaktır. İstihdamda bir düzelme olsa bile çok minimum bir düzelme olacak. İşsizliğin azalması konusunda yeterli olmayacaktır.

-Yatırımcı parasını nereye yatırsın?
Bireysel yatırımcının TL'de kalmasından yanayım. TL faizde gene uzmanından görüş alarak hangi döneme dair parasını bağlayacağını karar vermeli. Ama 2010 yılı içerisinde çok ciddi bir faizde zıplama olmayacağına göre bağlanabilecek bugünkü fiyatların üzerinde bir fiyatla mevduata yatırılması çok yanlış olmaz. Ama yine de uzmanından destek alınmasında yarar var.

Korumalı fonlar 2.5 milyar lirayı geçer
-Korumalı fonlardaki gelişim potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu tür fonlarda çok yüksek getirinin üzerine oynanmaması, çok yüksek getiri üzerine oynanırsa o zaman ana para korumanın çok kolay olamayacağını düşünüyorum. Anapara korunurken makul getirilere razı olunarak yapılmalıdır. Biz 2001 krizinde de biliyoruz ki, özellikle yurtdışında bu tip fonlarda parası olan yatırımcılar özellikle kur farkı dolayısıyla çok ciddi sıkıntı çektiler. Bilmedikleri sektörlere parayı yatırıp türev ürünlerdeki değişikliklerden çok ciddi zarar ettiler. Ve ana paralarında çok ciddi kayba uğradılar. Ben Türkiye'de şemsiyeli fon endüstrisinin böyle bir darbe yemeden büyümesini ve ilerlemesini istiyorum. Korumalı fon 2009 yılında 750 milyon liraya yaklaştı. 30 milyar liralık fon piyasasını düşündüğünüz zaman 750 milyon liralık büyüklük çok ciddi gözükmüyor. İlk kez vadeli mevduat ve Hazine bonosu faizleriyle rekabet edebilecek tarzda faiz üzerinde bir enstrüman olarak çıktı. Bundan önceki fonlarımız daha önce sektörün içerisinde vadesiz olarak gezen paranın saklandığı A tipi, B tip fonlardı. Bunlar likit fonlardı. Kısa dönemli paranın yatırılıp istenildiği zaman çıkılabilen fonlardı. Halbuki şemsiye fonlar daha uzun süre kalınmalı ve çıkması ayda bir veya iki kere mümkün olan fonlar. O nedenle ben bu yılki potansiyelin geçen yılın üç mislinden fazla olabileceğini, 2.5 milyar lirayı geçebilir.
Ayfer ARSLAN-AKŞAM

Hiç yorum yok: