Ayşe Hanım Teyzem soruyor: “N’olacak bu faizlerin hali?” Takılmak istedim. “Ayşe Hanım Teyzeciğim, faiz geliriniz düşüyor diye mi telaşlanıyorsunuz? Borçlu olsanız faiz ucuzladıkça sevinirdiniz” diyecek oldum. “Sen farkında değilsin“ dedi. “Parası olanın faiz geliri düşüyor ama, olmayanın faiz yükü yerinden kıpırdamıyor. Mevduat faizi düşerken kredi faizi nasıl yerinde duruyor, bir anlat bakalım...” Emir yüksek yerden geldi, anlattım:
Faizi kim düşürüyor?
Merkez Bankası (MB) düşürüyor. MB iki türlü faiz ilan ediyor. (1) Bankalara gecelik borç alma, (2) Bankalara gecelik borç verme faizi. Bir bankanın fazla parası varsa, MB gecelik yüzde 8.25 faizle bu parayı alıyor. Bankanın paraya ihtiyacı varsa gecelik yüzde 10.75 faizle veriyor.
Merkez Bankası faizi bankaların faizini nasıl değiştiriyor?
Bankalar MB faizine bakarak diyor ki, benim mevduata vereceğim faizin en fazla 10.75 olmalı. Mevduata daha yüksek faiz vereceğimize, MB’den 10.75 faizle borçlanarak para bulurum. İşte böylece mevduat faizi aşağıya çekiliyor. Bankalar paralarını kullanırken de MB faizine bakıyor. Kredi veremeseler, bono satın alamasalar MB gecelik onlara yüzde 8.25 faizi nasıl olsa veriyor. Hazine yüzde 11 faizle bono satarsa hazine bonosu satın alıyorlar. Dolara hücum yok.
Eskiden faiz ucuzlayınca halkımız dolara hücum eder, dolar fiyatı artardı. Şimdi neden dolar fiyatı artmıyor?
Çünkü kriz döneminde döviz fiyatlarındaki dalgalanmadan halkımız korktu. Büyük ölçüde döviz mevduatı ve de yastık altında dövizi var. Ama bizim halkımızın dolar sevdası küllense de sönmez. Şimdilerde faiz ucuzladıkça, dolar fiyatı düştükçe ufak ufak dolar alımları başladı. Bir tarafta iç tasarruflar önemli deniliyor.
Öbür tarafta Merkez Bankası faizleri aşağıya çekiyor. Böyle bir durumda halkımız gönüllü tasarruf yapar, parasını bankaya koyar mı?
Tasarruf iki türlü yapılır. (1) Gönüllü, halkın isteyerek yaptığı tasarruf (2) Zorunlu, devletin vergi yoluyla aldığı para... Durgunluk döneminde merkez bankaları gönüllü tasarrufları gözden çıkarırlar. İnsanların tasarruflarını harcamalarını teşvik ederler. “Faizler ucuzladı, bu paraları bankada tutmanın anlamı yok“ diyerek halk parasını harcayacak ki, ekonomi canlansın. Girişimciler “Kredi faizi ucuzladı” diyerek yatırıma ve üretime yüklenecek ki ekonomide büyüme başlasın.
Faiz ucuzluyor ama, piyasada canlanma, ekonomide büyüme başlamadı.
MB’nın faiz politikası hemen etkisini göstermez. Halkımız ve girişimciler bugüne bakarak değil, geleceği tahmin ederek para harcar veya kredi kullanır. İşte bunun için MB Başkanı en az bir yıl, belki üç yıl ucuz faiz politikasını sürdürmeye çalışacağız diye konuşuyor. Bu konuşmayı iyimserler, “Başkan düşük faiz garantisi verdi” diye yorumluyor.
Bugün mevduat faizleri ne durumda?
Bankalar mevduata (vergili olarak) yüzde 9 faiz veriyor. Mevduat 1 milyon TL’nin üzerindeyse yüzde 11-11.5 veriyor. Vergisini çıkarırsanız, enflasyonu dikkate alırsanız, neredeyse net getiri kalmıyor. Sadece anapara enflasyona karşı korunuyor.
Ya kredi faizleri?
Bankalar hâlâ kredi vermekten korkuyor. Hazine bonosu faizleri de iyi... Faiz düştükçe bir önce aldıkları bonodan kazanıyorlar. Bu durumda kredi vermek yerine bono almaya devam ediyorlar. Bankalar normal müşterilerinin kredi faizlerini indirmedi. Normal müşteriler yüzde 20 dolayında faiz ödemeye devam ediyor. Sadece büyük şirketlere, kısa vadeyle, yüzde 13.5 faizle kredi kullandıran bankalar var.
Bankalar kredi faizini ne zaman indirir?
Kasalarında para birikirse, bono-tahvil alamazlarsa kredi faizini indirmek zorunda kalırlar. Kasalarındaki parayı kullanabilmek için tüketici kredisi ve ticari kredi faizlerini düşürebilirler.
Faiz indirimiyle beklenen iyilikleri ne zaman göreceğiz?
Halkın tamamının faizde parası yok. Olanlar harcamak yerine borsaya yöneldi. Borsa yükseldi. Kredi faizi şimdilik ucuzlamadığı için girişimcilerin yatırımı, üretimi düşünmesine imkân yok. Kaldı ki talepteki daralma nedeniyle kapasite fazlası varken faiz ucuzlayınca girişimcinin hemen yatırımı ve üretimi artırmaları da beklenemez.
MB’nın ucuz faiz politikası kime yaradı?
İleride kime yarayacak göreceğiz ama, şimdilik (1) Hazine’ye yaradı. Hazine kolaylıkla ve ucuz faizle bono satabiliyor, borçlanabiliyor. (2) Bankalara yaradı. Her yeni çıkan bononun faizi bir öncekinden düşük olunca, bono portföyü değerleniyor. Bankaların kârları artıyor. (3) Borsaya yaradı. Faizden çözülen para borsaya yöneliyor. Endeks artıyor. Bu işin kaymağını kim yiyor? Her zamanki gibi yabancı yatırımcılar yiyor. Londra merkezli, başlarında Türk gençlerinin bulunduğu yabancı fonlar, faizler inerken ve borsa patlarken iyi para yaptılar. Yapıyorlar.
Faiz düşüyor. Döviz ucuzluyor. Borsa coşuyor, işler düzeldi mi? Halkımızın yüzü gülmeye başlayacak mı ? İş ve aş sorunu sona erdi mi?
Halkımızın yüzünün gülmesi, üretimin artmaya başlamasına bağlıdır. Üretim artacak ki iş arayanlar iş bulsun, halkın geliri artsın. Üretim artmadan iş de olmaz aş da... Ekonomiden anlayanların “reel ekonomi” dedikleri şey tarım sektöründe olsun, sanayi sektöründe olsun üretmektir, satmaktır.Tabii ki talep olmadan üretimi artırmak da mümkün değil. Önce talep artacak ki üretim başlasın. Parası olanların “Faiz ucuzladı. Değmez bu faiz ile para biriktirmek. Harcayalım bu parayı” demelerinin iç talebi canlandırmada etkisi olur ama az olur. Çünkü bizim ülkede gelir dağılımı çarpık. Halkın çoğunun faizden çözerek harcayacağı parası yok. Para az sayıda kişinin elinde. Bu nedenle faiz indirimi iç talebi canlandırmaya yetmez. Daha başka tedbirler gerekir.
Güngör URAS-MİLLİYET GAZETESİ
5 Ağustos 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder