Kartlı ödeme sistemlerinde gelişen yeni teknolojiler gelecekte nakit para trafiğini ortadan kaldıracak. Toplu taşımada kredi kartı kullanımının yaygınlaşması, mobil ödeme olarak adlandırılan NFC (Yakın alan iletişimi) ve biometri teknolojisi ile 2025 yılında nakit ödeme tarih olacak. Ayrıca parmak izi ile çalışan internet bankacılığı, şifre yerine retinayı okuyup bankacılık işlemi yapan ATM'ler gelecekte kartlı ödeme sistemlerindeki yeni trendler olacak.
Bankalararası Kart Merkezi'nin (BKM) 20.kuruluş yıldönümü nedeniyle 27 Nisan'da Londra'da PSE Consulting Başkanı Peter Jones ile birlikte basın toplantısı düzenleyen BKM Genel Müdürü Sertaç Özinal, kartlı ödeme sistemlerindeki gelecek nesil teknolojileri tanıttı.
PİLOT UYGULAMA LONDRA'DA
NFC ve biometriyi geleceğin teknolojileri olarak tanımlayan Özinal, temassız kartların bir adım sonrası olan NFC teknolojisi ile ödemelerin cep telefonları üzerinden yapılacağını söyledi. Yakın alan iletişimi NFC (Near Field Communication) ile yakın gelecekte cep telefonları ile farklı şehir ve ülkelerde alışveriş yapılabileceğini, bilet satın almadan seyahat edilebileceğini anlatan Özinal, "NFC ile para transfer edebileceksiniz. Sinema bileti satın alabileceksiniz. 2012'deki Londra olimpiyatlarında bu teknolojiye ilişkin bir pilot uygulama gerçekleştirilecek. Türkiye de kartlı ödeme sistemlerinde ulaştığı gelişkinlik düzeyi ve temassız kartlar alanında yaptığı yeniliklerle Londra Olimpiyatlarında pilot ülkelerden biri olacak. Olimpiyatlarda her türlü ödeme temassız kartlarla ve cep telefonları ile yapılabilecek. " diye konuştu.
Ortak POS ile 120 milyon TL tasarruf
Ortak ATM'den sonra BKM'nin uzun süredir üzerinde çalıştığı bir diğer projenin de ortak POS olduğunu aktaran BKM Genel Müdürü Sertaç Özinal, "Farklı bankaların sunduğu kampanyalardan tüketiciler ortak POS olan işyerinde tek bir POS üzerinden yararlanabilecek ve hem işyeri hem de sektör maliyetlerden kurtulacak. Projenin 2011 sonuna kadar tamamlanması hedefleniyor. Projenin hayata geçirilmesi ile 120 milyon lira tasarruf edilmesi bekleniyor" dedi.
Kartları uç uca eklesek dünyayı 22 kez dolaşırız
Türkiye'deki kartlı ödeme sistemlerinin 20 yılda ulaştığı büyüklükleri de aktaran Özinal, kredi kartlarının sözkonusu dönemde yüzde 6 bin, banka kartlarının yüzde bin, ATM sayısının ise yüzde bin 500 büyüdüğünü ifade etti. Özinal'ın verdiği bilgilere göre, son 20 yılda alışveriş ve ATM'lerde toplam 12.6 milyar kere kredi kartımızı cüzdanımızdan çıkarttık. Mevcut 110 milyon banka ve kredi kartı eğer uç uca eklenirse dünyanın çevresini 22 kere dolaşabiliyoruz. Toplam kartların ağırlıkları ise 550 tonu geçiyor.
Türkiye test merkezi
PSE Consulting Başkanı Peter Jones da toplantıda yaptığı konuşmada, Türk kartlı ödeme sistemleri sektörünün gelişimine dikkat çekerek Türkiye'nin birçok yaratıcı düşünce için test merkezi haline geldiğini söyledi. Eskiden ABD'de gündeme gelen yaratıcı düşüneceler İngiltere tarafından kopyalandığını belirten Jones, "Bugün Türkiye'de geliştirilen birçok uygulama Avrupa ülkelerinde uygulanıyor. Hatta son birkaç ay önce İngiltere'nin en büyük bankalarından bir tanesi Türkiye'de geliştirilen taksit ödül programını devreye aldı" diye konuştu.
Kartınız sizi gözünüzden tanıyacak
-------------------------------------
*Biometrik doğrulama teknolojisiyle internet bankacılığına parmak izi kullanarak gireceğiz.
*Göz tarayıcısı yardımıyla ATM'den şifre kullanmadan para çekebileceğiz.
*Ses tanıma ile bankalara sesli talimat vermek mümkün olacak.
*İçine atılan ürünü okuyan ve ödeme kabul eden alışveriş arabaları,
*Seansları gösteren ve bilet satın alınan sinema afişleri ve içilen içkinin hesabını tutan ve ödeme kabul eden masalar,
*Sipariş alan ve ödeme kabul eden buzdolapları günlük hayatımıza girecek.
*Tüm ödemeleri vücudumuza yerleştirilebilir çipler ve biometrik doğrulama yöntemleri ile gercekleştireceğiz.
Ayfer ARSLAN
30 Nisan 2010 Cuma
29 Nisan 2010 Perşembe
FORTİS BANK'DAN RADİKAL BİR KARAR!
Fortis Bank Türkiye, bireysel müşterilerinin ihtiyaç ve beklentilerini karşılamaya yönelik yeni bir kredi kampanyası hazırlayarak, aynı anda tüm bireysel kredi ürünlerinde masraf alımına son verdi. Kampanya kapsamında Fortis Bank müşterileri, evden arabaya, okuldan düğüne, mutfaktan tatile, dekorasyondan mobilyaya, beyaz eşyadan tatil ve sağlık harcamalarına kadar tüm ihtiyaçları için aldıkları bireysel kredilerde masraf ödemeyecek. Masrafsız bireysel krediler ayrıca, kefilsiz ve TaksitStop özellikli olarak sunulacak. Yılda 2 aya kadar taksit atlatma imkanı veren TaksitStop uygulaması ile Fortis Bank Türkiye müşterileri ihtiyaç duymaları halinde kredibilitelerini bozmadan her yıl 2 aya kadar taksitlerini erteleyerek, kredi vadelerini uzatabiliyor.
Etiketler:
finanscaddesi,
Fortis,
ihtiyaç kredisi
115 BİN SÜT SIĞIRINA HAYAT SİGORTASI!
Her ne kadar kaderci bir millet olsak da, beklenmeyen risklerle karşılaştıkça kaybettiğimiz varlıkların kıymetini anlıyoruz. Geçen yıl don ve dolu gibi doğal afetler yüzünden milyonlarca liralık hasara uğrayan çiftçi, bu yıl soluğu tarım sigortalarında aldı. İlk üç ayda 82 milyon liralık prim üretimi gerçekleşirken, geçen yılın aynı dönemine göre artış yüzde 60'ı buldu. Geçen yılın tamamında toplam primin 120 milyon lira olduğu hesaba katılırsa, sektör neredeyse geçen yılki primin yaklaşık yüzde 80'ini bu yıl ilk üç ayda topladı.
Doğal afetlerin yanısıra et ve süt fiyatlarındaki artışın da sigorta talebini etkilediğini dile getiren Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi A.Ş. (Tarsim) Genel Müdürü Bülent Bora, tarım ürünlerinde 55 milyar liralık riskin olduğunu ve bunun sadece yüzde 3.6'sının sigortalı olduğuna dikkat çekerek, "Talep artıyor ama daha gidilecek çok yol var" diyor.
Sigorta bilincini uyandırmak için 20 bin köydeki 100 bin üreticiye mektup göndereceklerini açıklayan Tarsim Genel Müdürü Bülent Bora ile devlet destekli tarım sigortalarının başladığı 2006 yılından bugüne yaşanan gelişimi konuştuk.
HASAR OLUNCA SİGORTA AKLA GELİYOR
-Tarsim'in kuruluşundan bugüne kadar kaç çiftçiye ulaşabildiniz?
Her yıl 100 bin çiftçiye ulaşıyoruz. 2009 sonu itibariyle poliçe sayısı 300 bini geçti. Şu anda 155 milyon dekarlık sigortalanabilir tarım alanının yüzde 3.6'sı sigorta güvencesi altında.
-Çiftçinin sigortaya yaklaşımı nasıl?
Onlar istiyorlar ki, ben sigorta yaptırdım. Ne olursa olsun bir para alayım. Yavaş yavaş öğreniyorlar. Başlarına hasar gelip yaşadıkça öğreniyorlar. Neticede bu sistem kar amaçlı bir sistem değil. Onların organize olmuş ülke genelinde bir yardımlaşma sistemi. Primin yarısını devlet veriyor, diğerini onlar veriyor. Onların lehine olan bir sistem, bunu anlatmaya çalışıyoruz.
100 BİN ÇİFTÇİYE MEKTUP GÖNDERECEK
-Tarım sigortasının tanıtımı için neler yapıyorsunuz?
TRT'ye ve özellikle yerel medyada tanıtım ve bilgilendirme programlarımız oluyor. Anadolu'da kırsal kesimde TRT çok yaygın olarak izleniyor. Tarım fuarlarına katılıyoruz. Aslına bakarsanız; çiftçinin tarlasına dolu yağmışsa mutlaka sigortayı öğreniyor. Geçen sene biz çok yaygın dolu hasarları olunca Çorum, Bursa, Manisa ve değişik yerlerde hasar ödeme törenleri düzenledik. Yerel basın takip etti. Çiftçi örgütleri takip etti. 200 haneli köyden bir kişi sigorta yaptırmış. Köyüne çekle gitti. Hemen diğer köylüler sıraya girdi. Bu yılın sonunda çiftçi sayısında yüzde 10-15 artış bekliyorum. İlleri ilçelere bağlayan ana yollar üzerine "Ürününü sigortalat, emeklerin boşa gitmesin" yazılı yol tabelaları koyacağız. Bir de doğrudan postalama olacak. Türkiye'de 40 bin tane köy var ama bazılarında hiç tarım yok. Orada bir ayıklama yapılacak. 20 bin köy baz alınsa ve 5 kişi olsa 100 bin üreticiye mektup göndereceğiz. Mektup ile üreticiye 'Tarım sigortasının devletin desteği olduğu, sigorta priminin pahalı olmadığı ve ürününü sigortalatması önemini' anlatacağız.
TOPLAM 384 BİN SIĞIR SİGORTALI
-Geçen yıl en fazla hangi ürünlerde talep artışı yaşandı?
Bitkisel ürünlerde serada ve süt sığırlarında bir artış oldu. Süt ve et fiyatlarındaki artış sigortaya olan talebi artırdı. Süt ve et ucuza satılırken sigorta talebi azalmıştı. Çiftçinin sigorta yaptıracak hali kalmamıştı. Süt sığırcılığında 7 yıla yakın sigorta yapıyoruz. 6 aylık iken başlıyor. 8 yaşında ise verim düşüyor, ondan sonra o hayvan kesiliyor. Maalesef et olarak değerlendiriliyor. Et fiyatlarındaki artış da doğal olarak sütçüleri etkiliyor. Yem fiyatları artıyor. Yem fiyatları artınca süt fiyatları artmaz ise üretici hayvanlarını kesiyor, süt üretmekten vazgeçiyor. Ama süt para ederse kesmiyor. Geçen yıl çok sayıda süt sığırı kesildi. Süt sığırı fiyatı arttığı için insanlar süt sığırı elde etmek istedi. Geçen yıl süt sığırcılığında sigorta talebi yüzde 56 arttı. Sistemin başladığından beri 384 bin süt sığırı sigortalanmış. Geçen yıl ise 115 bin adet süt sığırı sigortalandı.
-Tarım sigortalarında bu yıl talep nasıl gidiyor?
Bu yıl da ciddi bir artış olacak. İlk üç ay süper geçti. Çiftçi daha bilinçlendi. Geçen yıl özellikle dolu nedeniyle Türkiye'nin her yerinde çok yaygın hasarlar oldu. İlk üç ayda 82 milyon liralık prim üretimi gerçekleşti. 2008 yılının ilk üç ayına göre yüzde 60 artış var. Geçen senenin tamamı 120 milyon liraydı. Bu yıl sonunda 160 milyon lirayı geçmeyi bekliyoruz. İlk üç ayda 32 bin 767 süt sığırı sigortalandı. Geçen yılın aynı döneminde ise sigortalanan sığır sayısı 27 bindi. 12.3 milyon liralık ise prim toplandı.
Geçen yıl hasarlar yüzde 102 arttı
-Geçen yıl doğal afetlerden dolayı çitfçi ne kadar zarar etti ve ne kadar hasar ödendi?
2009 yılında meteorolojik olayların da etkisiyle bitkisel üretimde meydana gelen hasarlarda artış yaşandı. Bu yüzden hasar ödemelerinde de bir önceki yıla göre yüzde 102'lik bir artış yaşandı ve yaklaşık 90 milyon TL'lik hasar ödemesi yapıldı. Sistemin başlangıcından bu yana üç yıllık verileri göz önüne aldığımızda ise; 100 bin çiftçiye ödenen hasar yaklaşık 180 milyon TL'yi buldu. En fazla don hasarı için ödeme yaptık. Don hasarı ise 65 milyon lira, dolu için 62 milyon lira ödedik.
Malatyalı 16 milyon TL ödedi, 44 milyon TL aldı
-Tarımda karşılaşılan en fazla risk nedir?
Don ve dolu. Geçen sene don çok fazla oldu. Şu anda Manisa ve Karadeniz'de var. Don mevsimi geçmiş değil asıl nisan ayında oluyor. En çok risk Malatya'da. Malatya çiftçisi çok bilinçli. 3 yılda 16 milyon lira prim ödedi, 44 milyon lira tazminat aldı.
Tavuğun ömrü kısa, sigorta oranı düşük
-Hangi riskler sigorta kapsamında?
Bitkisel ürünlerde dolu, hortum, heyelan, yangın, deprem, sel. Meyveler için bu risklere ilave olarak don riski sigorta kapsamı altında. . Çiftlik hayvanları tarafında ürünlerimiz üç başlık altında toplanıyor: Süt sığırları, kümes hayvanları ve su ürünleri. Hayvanlara hayat sigortası yapıyoruz. Her türlü ölüm teminat kapsamında. Sadece ihbarı zorunlu hastalıklar var, devletin tazminat ödediği onlar kapsam dışında. Süt sığırlarında sigortalılık oranı yüzde 2.5 civarında. Kümes hayvanlarında sigortalılık oranı yüzde 1'in altında. Çünkü ömürleri kısa. Su ürünlerinde de ise yüzde 1.
Sığır başına 135 TL prim
Doğal afetlerin yanısıra et ve süt fiyatlarındaki artışın da sigorta talebini etkilediğini dile getiren Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi A.Ş. (Tarsim) Genel Müdürü Bülent Bora, tarım ürünlerinde 55 milyar liralık riskin olduğunu ve bunun sadece yüzde 3.6'sının sigortalı olduğuna dikkat çekerek, "Talep artıyor ama daha gidilecek çok yol var" diyor.
Sigorta bilincini uyandırmak için 20 bin köydeki 100 bin üreticiye mektup göndereceklerini açıklayan Tarsim Genel Müdürü Bülent Bora ile devlet destekli tarım sigortalarının başladığı 2006 yılından bugüne yaşanan gelişimi konuştuk.
HASAR OLUNCA SİGORTA AKLA GELİYOR
-Tarsim'in kuruluşundan bugüne kadar kaç çiftçiye ulaşabildiniz?
Her yıl 100 bin çiftçiye ulaşıyoruz. 2009 sonu itibariyle poliçe sayısı 300 bini geçti. Şu anda 155 milyon dekarlık sigortalanabilir tarım alanının yüzde 3.6'sı sigorta güvencesi altında.
-Çiftçinin sigortaya yaklaşımı nasıl?
Onlar istiyorlar ki, ben sigorta yaptırdım. Ne olursa olsun bir para alayım. Yavaş yavaş öğreniyorlar. Başlarına hasar gelip yaşadıkça öğreniyorlar. Neticede bu sistem kar amaçlı bir sistem değil. Onların organize olmuş ülke genelinde bir yardımlaşma sistemi. Primin yarısını devlet veriyor, diğerini onlar veriyor. Onların lehine olan bir sistem, bunu anlatmaya çalışıyoruz.
100 BİN ÇİFTÇİYE MEKTUP GÖNDERECEK
-Tarım sigortasının tanıtımı için neler yapıyorsunuz?
TRT'ye ve özellikle yerel medyada tanıtım ve bilgilendirme programlarımız oluyor. Anadolu'da kırsal kesimde TRT çok yaygın olarak izleniyor. Tarım fuarlarına katılıyoruz. Aslına bakarsanız; çiftçinin tarlasına dolu yağmışsa mutlaka sigortayı öğreniyor. Geçen sene biz çok yaygın dolu hasarları olunca Çorum, Bursa, Manisa ve değişik yerlerde hasar ödeme törenleri düzenledik. Yerel basın takip etti. Çiftçi örgütleri takip etti. 200 haneli köyden bir kişi sigorta yaptırmış. Köyüne çekle gitti. Hemen diğer köylüler sıraya girdi. Bu yılın sonunda çiftçi sayısında yüzde 10-15 artış bekliyorum. İlleri ilçelere bağlayan ana yollar üzerine "Ürününü sigortalat, emeklerin boşa gitmesin" yazılı yol tabelaları koyacağız. Bir de doğrudan postalama olacak. Türkiye'de 40 bin tane köy var ama bazılarında hiç tarım yok. Orada bir ayıklama yapılacak. 20 bin köy baz alınsa ve 5 kişi olsa 100 bin üreticiye mektup göndereceğiz. Mektup ile üreticiye 'Tarım sigortasının devletin desteği olduğu, sigorta priminin pahalı olmadığı ve ürününü sigortalatması önemini' anlatacağız.
TOPLAM 384 BİN SIĞIR SİGORTALI
-Geçen yıl en fazla hangi ürünlerde talep artışı yaşandı?
Bitkisel ürünlerde serada ve süt sığırlarında bir artış oldu. Süt ve et fiyatlarındaki artış sigortaya olan talebi artırdı. Süt ve et ucuza satılırken sigorta talebi azalmıştı. Çiftçinin sigorta yaptıracak hali kalmamıştı. Süt sığırcılığında 7 yıla yakın sigorta yapıyoruz. 6 aylık iken başlıyor. 8 yaşında ise verim düşüyor, ondan sonra o hayvan kesiliyor. Maalesef et olarak değerlendiriliyor. Et fiyatlarındaki artış da doğal olarak sütçüleri etkiliyor. Yem fiyatları artıyor. Yem fiyatları artınca süt fiyatları artmaz ise üretici hayvanlarını kesiyor, süt üretmekten vazgeçiyor. Ama süt para ederse kesmiyor. Geçen yıl çok sayıda süt sığırı kesildi. Süt sığırı fiyatı arttığı için insanlar süt sığırı elde etmek istedi. Geçen yıl süt sığırcılığında sigorta talebi yüzde 56 arttı. Sistemin başladığından beri 384 bin süt sığırı sigortalanmış. Geçen yıl ise 115 bin adet süt sığırı sigortalandı.
-Tarım sigortalarında bu yıl talep nasıl gidiyor?
Bu yıl da ciddi bir artış olacak. İlk üç ay süper geçti. Çiftçi daha bilinçlendi. Geçen yıl özellikle dolu nedeniyle Türkiye'nin her yerinde çok yaygın hasarlar oldu. İlk üç ayda 82 milyon liralık prim üretimi gerçekleşti. 2008 yılının ilk üç ayına göre yüzde 60 artış var. Geçen senenin tamamı 120 milyon liraydı. Bu yıl sonunda 160 milyon lirayı geçmeyi bekliyoruz. İlk üç ayda 32 bin 767 süt sığırı sigortalandı. Geçen yılın aynı döneminde ise sigortalanan sığır sayısı 27 bindi. 12.3 milyon liralık ise prim toplandı.
Geçen yıl hasarlar yüzde 102 arttı
-Geçen yıl doğal afetlerden dolayı çitfçi ne kadar zarar etti ve ne kadar hasar ödendi?
2009 yılında meteorolojik olayların da etkisiyle bitkisel üretimde meydana gelen hasarlarda artış yaşandı. Bu yüzden hasar ödemelerinde de bir önceki yıla göre yüzde 102'lik bir artış yaşandı ve yaklaşık 90 milyon TL'lik hasar ödemesi yapıldı. Sistemin başlangıcından bu yana üç yıllık verileri göz önüne aldığımızda ise; 100 bin çiftçiye ödenen hasar yaklaşık 180 milyon TL'yi buldu. En fazla don hasarı için ödeme yaptık. Don hasarı ise 65 milyon lira, dolu için 62 milyon lira ödedik.
Malatyalı 16 milyon TL ödedi, 44 milyon TL aldı
-Tarımda karşılaşılan en fazla risk nedir?
Don ve dolu. Geçen sene don çok fazla oldu. Şu anda Manisa ve Karadeniz'de var. Don mevsimi geçmiş değil asıl nisan ayında oluyor. En çok risk Malatya'da. Malatya çiftçisi çok bilinçli. 3 yılda 16 milyon lira prim ödedi, 44 milyon lira tazminat aldı.
Tavuğun ömrü kısa, sigorta oranı düşük
-Hangi riskler sigorta kapsamında?
Bitkisel ürünlerde dolu, hortum, heyelan, yangın, deprem, sel. Meyveler için bu risklere ilave olarak don riski sigorta kapsamı altında. . Çiftlik hayvanları tarafında ürünlerimiz üç başlık altında toplanıyor: Süt sığırları, kümes hayvanları ve su ürünleri. Hayvanlara hayat sigortası yapıyoruz. Her türlü ölüm teminat kapsamında. Sadece ihbarı zorunlu hastalıklar var, devletin tazminat ödediği onlar kapsam dışında. Süt sığırlarında sigortalılık oranı yüzde 2.5 civarında. Kümes hayvanlarında sigortalılık oranı yüzde 1'in altında. Çünkü ömürleri kısa. Su ürünlerinde de ise yüzde 1.
Sığır başına 135 TL prim
-Sigorta primlerini kim belirliyor ve aylık primler ne kadar?
Biz belirliyoruz. Üretici, bitkisel ürünlerde primlerini hasat sonunda ödüyor. Ürününü satıyor sonra sigorta primini ödüyor. Hayvan üreticileri primlerini 5 taksitle ödüyor. Onların aylık gelirleri var. Primlerin miktarına gelince bölge ve ürün bazında değişiyor. Primin yarısını üretici, yarısını devlet ödüyor. Buğdayda ortalama olarak çiftçi 118 lira ödemiş. Çitfçinin cebinden çıkan para ise 59 lira. Dekar başına 5 lira düşüyor. Süt sığırcılığında ise üretici hayvan başına 135 lira ile 180 lira arasında prim ödüyor.
Biz belirliyoruz. Üretici, bitkisel ürünlerde primlerini hasat sonunda ödüyor. Ürününü satıyor sonra sigorta primini ödüyor. Hayvan üreticileri primlerini 5 taksitle ödüyor. Onların aylık gelirleri var. Primlerin miktarına gelince bölge ve ürün bazında değişiyor. Primin yarısını üretici, yarısını devlet ödüyor. Buğdayda ortalama olarak çiftçi 118 lira ödemiş. Çitfçinin cebinden çıkan para ise 59 lira. Dekar başına 5 lira düşüyor. Süt sığırcılığında ise üretici hayvan başına 135 lira ile 180 lira arasında prim ödüyor.
Ayfer ARSLAN
Etiketler:
Ayfer Arslan,
Bülent Bora,
finanscaddesi,
Tarsim
25 Nisan 2010 Pazar
HAMİT BELLİ'NİN EKONOMİ BASININDAKİ SON RÖPORTAJI..
Dört gün önce aramızdan ayrılan Turkish Bank Yönetim Kurulu Üyesi Hamit Belli, çok fazla röportaj vermekten hoşlanmazdı. Kendisiyle Dünya Gazetesi'nde çalışırken tanışmıştım. Her ne kadar gazete röportajlarında ketun davransa da, kendisiyle üç defa görüşmeyi başarmıştım. En son 2005 yılında yaptığımız röportajdaki sözleriyle adeta geleceğin bankacılarına ders verir gibiydi...
İşte, bankacılık sektörünün duayeni Hamit Belli ile yaptığım son röportaj:
"Medya patronu bankacılık yapmasın"
Bankacılık sektöründa yarım asrı deviren Turkish Bank Yönetim Kurulu Başkanı ve Akbank Yönetim Kurulu üyesi Hamit Belli, "Bankacı; bankacılık yapar, sanayiye giremez. Yeni Bankalar Kanunu'nda medya ile bankacılığın alakasının kesilmesi lazım" dedi.
52 yıllık bankacılık deneyimiyle sektörün duayenlerinden biri olan ve son yıllarda pek basına çıkmayan Hamit Belli, uzun süredir sürdürdüğü sessizliğini DÜNYA için bozdu. Bankacılık sektöründeki son gelişmeler ve geleceğe yönelik beklentilerini DÜNYA'ya anlatan Belli, önce sektörün gündeminde yer alan Bankalar Kanunu Tasarısı'na değindi. Tasarının teknik olarak çok ayrıntıya girdiğini, kontrol ve denetime ağırlık veren bir yapıda olduğunu dile getiren Belli, "İmar Bankası hadisesinden korkulduğu için tasarıda çok teferruata girilmiş. Aslında geçmişte yaşanan sorunlar yasanın yetersiz olmasından değil, bankayı idare edenlerin kendi menfaatleri adına çalışmaları, iyi yönetememeleri, yaptıkları bazı yatırımların hatalı olmasından kaynaklanıyor. Ekonominin bozukluğu da bu sorunları büyüttü" dedi.
"Bankacı başka işlere giremez"
Banka sahipliği konusuna da değinen Hamit Belli, "Bankacı, bankacılık yapar, başka alanlara giremez. İştiraklerinde mali sektörle ilgili yatırımların dışında başka alanlarda yatırım yapması doğru değil. Medya ile alakasının kesilmesi lazım" görüşünü savundu.
"Böyle bankacılık olmaz"
2001 yılından bu yana sektördeki yeniden yapılandırma süreciyle birlikte 81 olan banka sayısının 49'a indiğini, sektörün büyük ölçüde temizlendiğini belirten Belli, ancak hala bazı sorunların önemini koruduğuna işaret etti. Belli'ye göre, sektörün en önemli sorunlarından birisi AB ülkelerine oranla aktif büyüklüğünün yetersizliği. Belli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu sene bankacılık fena gitmedi, karlılık, likidite açısından kendini götürebildi. Ancak Belçika'da, İngiltere'de mili gelirin 3 katı büyüklüğüne sahip olan bankacılık sektörü biz de milli gelirin üçte ikisi kadar. Komşumuz Yunanistan'da bile en büyük banka aşağı yukarı bizim bankacılık sektörün aktif büyüklüğüne sahip. Böyle bir bankacılık olmaz. Muhakkak büyütmek lazım."
"Sektör yüzde 20 büyüyebilir"
Sektörün aktifinin büyümesi için yabancı sermaye girişinin yanısıra tasarrufların da artması gerektiğini vurgulayan Belli, "Mevcut tasarruflar da bankanın dışında sermaye piyasasına ve başka alanlara kaçıyor. Öncelikle Hazine'nin borçlanma gereksiniminin azaltılması, Hazine bonosu ve tahvil gibi yatırım araçları ile mevduat üzerindeki vergi oranlarının eşitlenmesi gerekiyor" diye konuştu. Sektörün 2005 yılında yüzde 20 büyüyeceğini öngören Belli, "Düzelen ekonomik ortam, AB ile olumlu gelişmeler, aynı zamanda sektörün doğru yönetilmesi ve doğru yönlendirilmesi toplam bankacılık aktiflerinin 2010 yılına kadar 500 milyar doların üzerine çıkması bekleniyor" dedi.
"Faizler yüzde 8-9'a geriler"
Hükümetin ekonomi yönünden çok başarılı bulan Belli, "Enflasyon rakamları iyi çıktı. Bankacılık sektöründe pislikler temizlendi. İhracatta doların düşmesine rağmen rekorlar kırılıyor"dedi. Cari işlemler açığının ise tahmin edildiği gibi fazla bir tehlike yaratmadığını anlatan Hamit Belli, en önemli problemin işsizlik ve reel faizlerin yüksekliği olduğunu aktardı. Reel faizlerin çok fazla aşağı çekilebileceğine ihtimal vermeyen Belli, şunları söyledi: "Merkez Bankası Başkanı, 'sıkı para politası uygulayacağım'diyor. Dolayısıyla piyasada para azalmış olacak ve faizler çok fazla aşağı çekilemeyecek. Tahminim; nominal faizler yüzde 18'e, reel faizler de yüzde 8-9'a iner."
"Fevkalede muhafazakarız"
Turkish Bank'ın 2005 hedeflerini de aktaran Yönetim Kurulu Başkanı Hamit Belli, banka olarak likiditeyi ve sermaye yeterlilik rasyosunu çok yüksek tutmayı hedeflediklerini söyledi. Belli, "Fevkalede muhafazakarız. Bu sene biraz bireysel bankacılığa giriyoruz. Kurumsallarda büyük ve çok emin firmalarla çalışmak istiyoruz. Karşılıksız çalışmayız. Çek, senet veya gayrimenkul gibi teminatlar istiyoruz" dedi.
Ayfer ARSLAN-DÜNYA GAZETESİ
Etiketler:
Ayfer Arslan,
finanscaddesi,
Hamit Belli,
Turkish Bank
22 Nisan 2010 Perşembe
YENİ 100 DOLARLIK BANKNOTLARI NASIL TANIYACAĞIZ?
ABD Hazine Bakanlığı, Merkez Bankası Yönetim Kurulu ve ABD Gizli Servisi yetkilileri 100 dolarlık yeni banknot tasarımını tanıttı. Sahtecilikle savaşmak üzere gelişmiş teknolojiyle yeniden tasarımlanan 100 dolarlık banknotlar, ABD parasının geleneksel görünümünü koruyor
10 ŞUBAT 2011'DE DOLAŞIMA GİRECEK
10 ŞUBAT 2011'DE DOLAŞIMA GİRECEK
*Eski tasarımlı 100 Dolarlık banknotları değiştirmeye gerek yok. Hem eski, hem yeni tasarımlı banknotlar aynı anda tedavülde olacak ve değerlerini koruyacak.
* Yeniden tasarlanan 100 dolarlık banknotlarda, iki güvenlik özelliği bulunuyor.
* 3B Güvenlik Şeridi: 100 dolarlık banknotun ön yüzünde çan ve 100 rakamı resimlerini içeren mavi bir şerit.
* Şeride bakarak banknotu öne ve arkaya doğru veya yanlamasına eğin. Kağıdı oynatırken çanların 100 rakamına dönüştüğünü göreceksiniz.
*Banknotu yanlamasına eğerseniz çanlar ve 100 rakamları aşağı ve yukarı hareket eder. Öne ve arkaya doğru eğerseniz, yana doğru hareket ederler.
* Şerit, ileri düzey bir mikro teknolojiyle kağıdın dokusuna işlenmiştir, üzerine basılmamıştır. Hareketli çan ve 100 rakamları görüntüsünün oluşturulması için yaklaşık bir milyon mikrolens kullanılmış.
* Yeniden tasarlanan 100 dolarlık banknotlarda, iki güvenlik özelliği bulunuyor.
* 3B Güvenlik Şeridi: 100 dolarlık banknotun ön yüzünde çan ve 100 rakamı resimlerini içeren mavi bir şerit.
* Şeride bakarak banknotu öne ve arkaya doğru veya yanlamasına eğin. Kağıdı oynatırken çanların 100 rakamına dönüştüğünü göreceksiniz.
*Banknotu yanlamasına eğerseniz çanlar ve 100 rakamları aşağı ve yukarı hareket eder. Öne ve arkaya doğru eğerseniz, yana doğru hareket ederler.
* Şerit, ileri düzey bir mikro teknolojiyle kağıdın dokusuna işlenmiştir, üzerine basılmamıştır. Hareketli çan ve 100 rakamları görüntüsünün oluşturulması için yaklaşık bir milyon mikrolens kullanılmış.
*100 dolarlık banknot, oynatılıncaya kadar mürekkep hokkası ve çan bakır renktedir. Banknot oynatılınca çanın bakır renkten yeşile döndüğü görülür, bu da hokkanın içinde bir görünüp bir kaybolduğu görüntüsünü verir.
*Portre Filigran: Banknot ışığa tutulduğunda, portrenin sağ tarafındaki boş alanda Benjamin Franklin’in belli belirsiz bir görüntüsü ortaya çıkar. Görüntü banknotun her iki yüzünden de görülebilir.
* Güvenlik Şeridi: Banknot ışığa tutulduğunda portrenin solunda dikey olarak kağıda işlenmiş güvenlik şeridi görünür. 100 rakamından sonra gelen USA harfleri değişen bir formda şerit boyunca banknotun her iki yüzünden görülebilir. Şerit ultraviyole ışık altında pembe renkte parlar.
* Renk Değiştiren 100 Dolarlık Banknot: Banknot eğildiğinde, ön yüzün sağ alt köşesindeki 100 rakamı bakır renkten yeşil renge döner.
* Güvenlik Şeridi: Banknot ışığa tutulduğunda portrenin solunda dikey olarak kağıda işlenmiş güvenlik şeridi görünür. 100 rakamından sonra gelen USA harfleri değişen bir formda şerit boyunca banknotun her iki yüzünden görülebilir. Şerit ultraviyole ışık altında pembe renkte parlar.
* Renk Değiştiren 100 Dolarlık Banknot: Banknot eğildiğinde, ön yüzün sağ alt köşesindeki 100 rakamı bakır renkten yeşil renge döner.
Etiketler:
dolar,
finanscaddesi
90 TL BİRİKİM SÖZÜ VERENE 500 ADET KUMBARA FONU
İş Bankası, 12 ay boyunca aylık minimum 90 lira düzenli Kumbara Fonu alım sözü veren müşterilerin çocuklarına 500 adet Kumbara Fonu hediye ediyor. Çocuklar adına birikim yapılması amacıyla tasarlanan bir yatırım aracı olan Kumbara Fonu'nun yeni kampanyası 30 Eylül 2010 tarihine kadar devam edecek. Kumbara Fonu Kampanyasına hesaptan veya kredi kartından düzenli alım talimatı vererek katılmak mümkün. Banka'dan yapılan yazılı açıkamada, Açıklamada, tasarruf olgusunun sembolü haline gelen İş Bankası kumbarasından yola çıkılarak ilk olarak 2001 yılında müşterilere sunulan Kumbara Fonu'nun, çocuklarla birlikte büyüyen bir yatırım aracı olma özelliğine sahip olduğu belirtildi.
Etiketler:
finanscaddesi,
İş Bankası,
Kumbara Fonu
ATATÜRK'LÜ REKLAM FİLMİ BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ
Anadolu Sigorta’nın, 85. yılı dolayısıyla Erzurum’da çektiği reklam filmi Türk halkından yoğun ilgi gördü. Marketing Türkiye Dergisi için online araştırma şirketi DORinsight tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 93’ü filmi beğendiğini ifade etti. Ankete katılan 3942 kişinin yüzde 66’sını erkekler, yüzde 34’ünü kadınlar oluşturuyor. En yüksek katılımın 25-34 yaş aralığında olduğu araştırmada katılımcıların yüzde 65’ini İstanbullular oluştururken ikinci sırada yüzde 19’luk bir yüzde ile Ankara geliyor.
Anadolu Sigorta 85. yıl reklam filmi, 1924 yılında Erzurum-Pasinler depreminde yıkılan köyleri kalabalık bir heyetle ziyaret eden Mustafa Kemal Atatürk’ün yıkıntılar arasında sessizce oturan yaşlı bir adama yaklaşarak, onunla sohbetinin görüntülerine yer veriyor. İhtiyarın zor duruma karşın vakur davranışları, devletten bir şey beklemeyen tokgözlülüğünün Atatürk’ü çok duygulandırdığı vurgulanan filmde, bu konuşmadan 6 ay sonra Atatürk’ün talimatıyla Anadolu Sigorta’nın kuruluşu anlatılıyor.
Anadolu Sigorta 85. yıl reklam filmi, 1924 yılında Erzurum-Pasinler depreminde yıkılan köyleri kalabalık bir heyetle ziyaret eden Mustafa Kemal Atatürk’ün yıkıntılar arasında sessizce oturan yaşlı bir adama yaklaşarak, onunla sohbetinin görüntülerine yer veriyor. İhtiyarın zor duruma karşın vakur davranışları, devletten bir şey beklemeyen tokgözlülüğünün Atatürk’ü çok duygulandırdığı vurgulanan filmde, bu konuşmadan 6 ay sonra Atatürk’ün talimatıyla Anadolu Sigorta’nın kuruluşu anlatılıyor.
Etiketler:
Anadolu Sigorta,
Atatürk,
finanscaddesi
51 YILLIK AKBANKLI HAMİT BELLİ, ARAMIZDAN AYRILDI
Türk bankacılık sektörünün duayenlerinden Hamit Belli vefat etti. Çalışma hayatına 1956 yılında Akbank'ta müfettiş olarak başlayan ve 50 yıl boyunca Akbank'a hizmet veren Belli uzun süredir rahatsızlığı nedeniyle tedavi görüyordu. Hamit Belli'nin cenazesi, bugün öğleyin Teşvikiye Camisi'nde kılınacak namazın ardından toprağa verilecek.
1928 İstanbul doğumlu olan Belli, Galatasaray Lisesi'nden mezun olduktan sonra Paris'te ekonomi eğitimi aldı ve meslek hayatına 1955 yılında Akbank'ta stajyer olarak başladı. 1974 yılında Akbank'ın Kaynaklar ve Geliştirme Hizmetleri'nden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olan Belli, 1980-1995 yılları arasında Akbank Genel Müdürlüğü görevinde bulundu. 2006 yılına kadar ise Akbank Yönetim Kurulu Üyesi olarak çalışmalarına devam eden Belli, daha sonra Turkish Bank A.Ş.'nin Genel Müdürlük ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini üstlendi.
İKSV'NİN KURUCULARI ARASINDA
Ünlü tiyatro ve sinema oyuncusu Emin Beliğ Belli'nin oğlu olan Hamit Belli, aileden gelen sanat tutkusunu Akbank Sanat'ın kuruluşuna önderlik ederek gösterdi. Gençlik yıllarında lise arkadaşı Haldun Dormen'in kurduğu Dormen Tiyatrosu'nun kurucuları arasında yer aldı. Belli, 1977 yılında Nejat Eczacıbaşı önderliğinde 17 işadamı ve sanatsever ile birlikte İstanbul'da uluslararası sanat festivalleri düzenlemek amacıyla kurulan İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) kurucuları arasındaydı.
AKBANK'A KATKISI BÜYÜK
Belli'nin vefatı nedeniyle yazılı bir açıklama yapan Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer ise Hamit Belli'nin 1980 sonrasında Genel Müdür olarak Akbank'ın dönüşümünde büyük emeği olduğunu belirterek, "Mali sistemdeki gelişmelere paralel olarak Akbank da yönünü belirlemekte gecikmemişti. O yıllarda yepyeni bir bankacılık anlayışı doğuyordu. Bilgisayar uygulamaları ve online işlemlerin ilk adımlarının atıldığı bu dönemde, Akbank'ın bugünleri için Sayın Belli'nin katkıları büyük rol almaktadır. Bankacılık faaliyetleri dışında Akbank'ın kültür sanata verdiği önem ve değerle kurduğu Akbank Sanat'ın kuruluşunda da Hamit Belli'nin vizyon ve duruşu önemlidir. Sayın Belli hayatının son günlerine kadar Akbank Sanat'ın Danışma Kurulu'nda yer almış ve Akbank'ın kültür sanat aktivitelerine katkıda bulunmuştur" dedi.
1928 İstanbul doğumlu olan Belli, Galatasaray Lisesi'nden mezun olduktan sonra Paris'te ekonomi eğitimi aldı ve meslek hayatına 1955 yılında Akbank'ta stajyer olarak başladı. 1974 yılında Akbank'ın Kaynaklar ve Geliştirme Hizmetleri'nden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olan Belli, 1980-1995 yılları arasında Akbank Genel Müdürlüğü görevinde bulundu. 2006 yılına kadar ise Akbank Yönetim Kurulu Üyesi olarak çalışmalarına devam eden Belli, daha sonra Turkish Bank A.Ş.'nin Genel Müdürlük ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini üstlendi.
İKSV'NİN KURUCULARI ARASINDA
Ünlü tiyatro ve sinema oyuncusu Emin Beliğ Belli'nin oğlu olan Hamit Belli, aileden gelen sanat tutkusunu Akbank Sanat'ın kuruluşuna önderlik ederek gösterdi. Gençlik yıllarında lise arkadaşı Haldun Dormen'in kurduğu Dormen Tiyatrosu'nun kurucuları arasında yer aldı. Belli, 1977 yılında Nejat Eczacıbaşı önderliğinde 17 işadamı ve sanatsever ile birlikte İstanbul'da uluslararası sanat festivalleri düzenlemek amacıyla kurulan İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) kurucuları arasındaydı.
AKBANK'A KATKISI BÜYÜK
Belli'nin vefatı nedeniyle yazılı bir açıklama yapan Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer ise Hamit Belli'nin 1980 sonrasında Genel Müdür olarak Akbank'ın dönüşümünde büyük emeği olduğunu belirterek, "Mali sistemdeki gelişmelere paralel olarak Akbank da yönünü belirlemekte gecikmemişti. O yıllarda yepyeni bir bankacılık anlayışı doğuyordu. Bilgisayar uygulamaları ve online işlemlerin ilk adımlarının atıldığı bu dönemde, Akbank'ın bugünleri için Sayın Belli'nin katkıları büyük rol almaktadır. Bankacılık faaliyetleri dışında Akbank'ın kültür sanata verdiği önem ve değerle kurduğu Akbank Sanat'ın kuruluşunda da Hamit Belli'nin vizyon ve duruşu önemlidir. Sayın Belli hayatının son günlerine kadar Akbank Sanat'ın Danışma Kurulu'nda yer almış ve Akbank'ın kültür sanat aktivitelerine katkıda bulunmuştur" dedi.
Etiketler:
finanscaddesi,
Hamit Belli,
Turkish Bank
BANKACILIKTA 'PAKET' SERVİS DÖNEMİ BAŞLADI
Düşen faiz ortamında bankalar mevcut müşterilerini ellerinde tutmak ve daha derinlemesine ilişki kurmak amacıyla 'paket' servisine başladı. Vadesiz hesap, internet bankacılığı, kredi kartı, para transferi gibi temel bankacılık işlemlerini tek bir bankada toplayanlara indirimli ücret ve komisyon imkanları sunuluyor. Bankacılıkta, 'kazan-kazan' ilişkisi olarak adlandırılan bu akıma katılan Yapı Kredi Bankası da bireysel ve KOBİ müşterilerine 'Meşe', 'Ardıç' ve 'Çam' adlı paketlerini sundu. Meşe ve Ardıç bireylere, Çam ise KOBİ müşterilerine yönelik tasarlandı. Yıllık 79 lira ile 159 arasında bir bedelle sunulan paketlerden alanlar kredi kartı aidatı ve hesap işletim ücreti ödemiyor. Ücretsiz Medline acil sağlık hizmeti ve Digitürk aboneliği de içeren paketler tüketiciye yıllık 350 lira ile bin 200 lira arasında avantaj sağlıyor.
6 milyon bireysel, 500 bin de aktif KOBİ müşterileri olduğunu belirten Yapı Kredi Perakende Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve İcra Kuru Üyesi Nazan Somer, amaçlarının müşterileri ile çok daha bütünlüklü bir ilişki kurmak olduğunu belirterek, "Bankalar artık ürün odaklı değil, müşteri odaklı çalışma stratejisi izlemeye başladı. Müşteri ile aramızdaki ilişki derinleştikçe avantajlı teklifler sunma imkanımız da artıyor" dedi.
1.5 AYDA 70 BİN SATTI
Meşe ve Çam paketinin mart ayından itibaren şubeler kanalıyla pazara sunulduğunu dile getiren Nazan Somer, "Hiçbir reklam kampanyamızın olmamasına rağmen sadece şube personelimizin tanıtımı aracılığıyla bugüne kadar 70 bin paket sattık. Demek ki, pazar da böyle bir ihtiyaç varmış. Ardıç paketinin satışına da 1 Mayıs'dan itibaren başlıyacağız" dedi. İlk 150 bin paket için her satın alan kişi adına TEMA Vakfı aracılığıyla 1 fidan dikeceklerini anlatan Somer, yıl sonuna kadar Tekirdağ, Antalya ve Urfa'da 150 bin ağaçlık bir orman oluşturacaklarını söyledi.
YIL SONU HEDEFİ 500 BİN
Yıl sonuna kadar 500 bin tane paket satmayı hedeflediklerini aktaran Somer, şunları söyledi: "Meşe, Ardıç ve Çam'a ilave olarak yeni paketlerimiz gelecek. Toplamda 6 pakete ulaşmış olacağız. Bu paketler kanalıyla 2010 sonuna kadar 420 bin bireysel, 80 bin de KOBİ müşterisine ulaşmayı öngörüyoruz. 2012 yılına kadar hedefimiz ise müşteri portföyümüzün yaklaşık yüzde 30'una bu paketlerden satmak."
Meşe paketinde neler var?
*Paket ücreti 79 lira. Bu paketi alanlar hesap işletim ücreti, kredi kartı aidatı ödemiyor.
*20 lira değerinde Worldpuan, Kredi Kartı Ödeme Güvencesi alana da 10 lira Worldpuan hediye.
*Maksimum 4 bin lira ile sınırlı olmak üzere ATM'den 2 kat günlük para çekme limiti tanınıyor.
*Akıllı Asistan üyeliği, ücretsiz Medline acil sağlık hizmeti, 3 ay ücretsiz Digitürk aboneliği veriliyor.
*Yapı Kredi Kültür sanat yayınlarında yüzde 25 indirim yapılıyor. Paket tüketiciye yıllık 350-400 lira tasarruf sağlıyor.
Yatırımcıya Ardıç, KOBİ'lere Çam
*Ardıç paketinin ücreti yıllık 99 lira. Bu paketi alanlar hesap işletim ücreti, kredi kartı aidatı ödemiyor.
*20 TL değerinde Worldpuanın yanısıra, vadeli mevduata daha yüksek faiz oranı veriliyor.
*İnternet bankacılığında ücretsiz havale, yüzde 25 indirimli EFT ve indirimli dergi aboneliğinin yanısıra Meşe'de sunulan diğer avantajlar aynen geçerli. Müşteriye sağladığı kazanç ise yıllık 391,5-511,5 lira olarak hesaplanmış.
*Çam paketinin yıllık ücreti 159 lira. Bu paketi alanlar da nakit destek kredisinde özel fiyatlama ve indirimli kasko imkanından yararlanıyor. Yıllık bin 212 liralık müşterilere tasarruf sağlıyor.
6 milyon bireysel, 500 bin de aktif KOBİ müşterileri olduğunu belirten Yapı Kredi Perakende Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve İcra Kuru Üyesi Nazan Somer, amaçlarının müşterileri ile çok daha bütünlüklü bir ilişki kurmak olduğunu belirterek, "Bankalar artık ürün odaklı değil, müşteri odaklı çalışma stratejisi izlemeye başladı. Müşteri ile aramızdaki ilişki derinleştikçe avantajlı teklifler sunma imkanımız da artıyor" dedi.
1.5 AYDA 70 BİN SATTI
Meşe ve Çam paketinin mart ayından itibaren şubeler kanalıyla pazara sunulduğunu dile getiren Nazan Somer, "Hiçbir reklam kampanyamızın olmamasına rağmen sadece şube personelimizin tanıtımı aracılığıyla bugüne kadar 70 bin paket sattık. Demek ki, pazar da böyle bir ihtiyaç varmış. Ardıç paketinin satışına da 1 Mayıs'dan itibaren başlıyacağız" dedi. İlk 150 bin paket için her satın alan kişi adına TEMA Vakfı aracılığıyla 1 fidan dikeceklerini anlatan Somer, yıl sonuna kadar Tekirdağ, Antalya ve Urfa'da 150 bin ağaçlık bir orman oluşturacaklarını söyledi.
YIL SONU HEDEFİ 500 BİN
Yıl sonuna kadar 500 bin tane paket satmayı hedeflediklerini aktaran Somer, şunları söyledi: "Meşe, Ardıç ve Çam'a ilave olarak yeni paketlerimiz gelecek. Toplamda 6 pakete ulaşmış olacağız. Bu paketler kanalıyla 2010 sonuna kadar 420 bin bireysel, 80 bin de KOBİ müşterisine ulaşmayı öngörüyoruz. 2012 yılına kadar hedefimiz ise müşteri portföyümüzün yaklaşık yüzde 30'una bu paketlerden satmak."
Meşe paketinde neler var?
*Paket ücreti 79 lira. Bu paketi alanlar hesap işletim ücreti, kredi kartı aidatı ödemiyor.
*20 lira değerinde Worldpuan, Kredi Kartı Ödeme Güvencesi alana da 10 lira Worldpuan hediye.
*Maksimum 4 bin lira ile sınırlı olmak üzere ATM'den 2 kat günlük para çekme limiti tanınıyor.
*Akıllı Asistan üyeliği, ücretsiz Medline acil sağlık hizmeti, 3 ay ücretsiz Digitürk aboneliği veriliyor.
*Yapı Kredi Kültür sanat yayınlarında yüzde 25 indirim yapılıyor. Paket tüketiciye yıllık 350-400 lira tasarruf sağlıyor.
Yatırımcıya Ardıç, KOBİ'lere Çam
*Ardıç paketinin ücreti yıllık 99 lira. Bu paketi alanlar hesap işletim ücreti, kredi kartı aidatı ödemiyor.
*20 TL değerinde Worldpuanın yanısıra, vadeli mevduata daha yüksek faiz oranı veriliyor.
*İnternet bankacılığında ücretsiz havale, yüzde 25 indirimli EFT ve indirimli dergi aboneliğinin yanısıra Meşe'de sunulan diğer avantajlar aynen geçerli. Müşteriye sağladığı kazanç ise yıllık 391,5-511,5 lira olarak hesaplanmış.
*Çam paketinin yıllık ücreti 159 lira. Bu paketi alanlar da nakit destek kredisinde özel fiyatlama ve indirimli kasko imkanından yararlanıyor. Yıllık bin 212 liralık müşterilere tasarruf sağlıyor.
Etiketler:
finanscaddesi,
Nazan Somer,
Yapı Kredi Bankası
21 Nisan 2010 Çarşamba
KONUT ALMAK İÇİN UYGUN ZAMAN MI?
ING Bank, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Nielsen işbirliği ile emlak piyasasının nabzını tutacak olan “ING Mortgage Barometre"yi hayata geçirdi. ING Mortgage Barometre, mevcut dönem yaklaşımı, gelecek dönem beklentisi, ev satın alma niyeti ve zamanı sorularının beraber hareket etme etkilerinin hesaplandığı bir analiz tekniğiyle hazırlanıyor. Her ay düzenli olarak gerçekleştirilecek olan ING Mortgage Barometre araştırmasının sonuçları konut satın alma trendleri, konut kredisi kullanma eğilimi, tercih edilen yatırım araçları gibi birçok sorunun yanıtlarını kapsayacak. Mart 2010 dönemlerini kapsayan ilk araştırma sonuçlarına göre, halkın ev alma isteği ve buna bağlı olarak konut piyasasına olan güvenleri giderek artıyor. Anket sonuçlarına göre Türk halkının gayrimenkule yatırım yapma eğilimi ise devam ediyor. Ayrıca konut satın alırken banka kredisi kullanmayı düşünenlerin oranının da önemli oranda arttığı gözleniyor.
47 MİLYAR LİRALIK PASTA
Barometre'nin 4 aylık sonuçlarını değerlendiren Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Orhan Erdem ise, faiz oranlarında yaşanan dramatik düşüşler ve küresel finansal krizin de bu düşüşleri hızlandırmasıyla risksiz yatırım araçlarının tüm dünyada cazibesini yitirdiğini söyledi. Erdem, “Dünyada yaşanan bu paradigma değişiminin Türkiye'ye de yansıdığını görüyoruz. Ancak Türk halkı bu yeni durum karşısında tüm dünyada olduğu gibi borsaya veya vadeli işlemlere değil, göreceli olarak Türkiye'de daha cazip hale gelen gayrimenkul sektörüne yöneldi. Son yıllarda konut kredisi gibi kurumsal yollarla ev almak isteyenlerin oranı gittikçe büyüdü. 2008 yılında yaklaşık yüzde 21, 2009 yılında yaklaşık yüzde 13 büyüyen konut kredileri piyasasının hacmi bugün itibariyle 47 milyar TL'ye ulaştı. Bu oran GSYH'nın yüzde 4,5'ine denk geliyor" dedi.
47 MİLYAR LİRALIK PASTA
Barometre'nin 4 aylık sonuçlarını değerlendiren Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Orhan Erdem ise, faiz oranlarında yaşanan dramatik düşüşler ve küresel finansal krizin de bu düşüşleri hızlandırmasıyla risksiz yatırım araçlarının tüm dünyada cazibesini yitirdiğini söyledi. Erdem, “Dünyada yaşanan bu paradigma değişiminin Türkiye'ye de yansıdığını görüyoruz. Ancak Türk halkı bu yeni durum karşısında tüm dünyada olduğu gibi borsaya veya vadeli işlemlere değil, göreceli olarak Türkiye'de daha cazip hale gelen gayrimenkul sektörüne yöneldi. Son yıllarda konut kredisi gibi kurumsal yollarla ev almak isteyenlerin oranı gittikçe büyüdü. 2008 yılında yaklaşık yüzde 21, 2009 yılında yaklaşık yüzde 13 büyüyen konut kredileri piyasasının hacmi bugün itibariyle 47 milyar TL'ye ulaştı. Bu oran GSYH'nın yüzde 4,5'ine denk geliyor" dedi.
Etiketler:
finanscaddesi,
ING Bank,
mortgage
İKİNCİ EL ARAÇTA FAİZ ORANI YÜZDE 1.09
Taşıt kredisi faizini 24 ay vadede 0.91’e, 48 ay vadede 0.97’ye çeken TEB Cetelem, sekiz yaşına kadar ikinci el araçlarda da faiz oranını 1.09’a düşürdü. Renault ve Dacia, Hyundai, Mazda, Peugeot, Opel, Chevrolet, Toyota, Kia, Citroen, Ford, Fiat, Suzuki, Subaru, Nissan, Honda, Volvo markalarının anlaşmalı yetkili satıcılarında hizmet veren TEB Cetelem, ikinci el araçlarda ise 36 vadeye kadar yüzde 1.09, 48 ay vadede yüzde 1.19 faiz oranı uyguluyor.
Etiketler:
finanscaddesi,
taşıt kredisi,
TEB Cetelem
İHTİYAÇ KREDİSİSİNDE 'HALK GÜNÜ' BAŞLADI
Halkbank, kuruluşunun 72. yıldönümünde Halk Günü Kredisi geleneğini devam ettiriyor. Halk Günü Kampanyası, 1–12 ay vadede aylık yüzde 0,27, 13–36 ay vadede aylık yüzde 0,92 faiz oranıyla 7 bin 500 TL’ye kadar tüketici kredisi kullanma imkanı sağlıyor. Halk Günü Kredisi’nden 25 bin TL’ye kadar yararlanmak isteyenler için aylık faiz oranı yüzde 1,02, dosya ücreti ise sadece 225 TL. Kamyanya 28 Mayıs 2010 tarihine kadar devam edecek. Ayrıntılı bilgiyi www.halkbank.com.tr adresinden alabilirsiniz.
Etiketler:
finanscaddesi,
Halkbank,
ihtiyaç kredisi
AKSİGORTA, UYGUN ORTAK ÇIKMAZSA YOLA TEK DEVAM EDECEK
Sabancı Holding Sigorta Hizmetleri Grup Başkanı Hakan Akbaş, sigorta sektöründe liderliği hedeflediklerini ve bu hedefe ulaşmak için ortaklık arayışına start verdiklerini belirterek, "Yurt içi ve yurtdışından çok sayıda talip var. Yıl sonundan önce sonuçlanmasını beklemiyoruz. Bu sürecin sonunda bir ortaklık çıkabilir veya çıkmayabilir. Eğer süreç hedeflerimize uygun bir ortaklık ile sonuçlanamazsa, Aksigorta tek başına da sektörün güçlü bir şirketi olarak organik büyüme ile yoluna devam edecek" dedi
Aksigorta'nın 50. yılı dolayısıyla İstanbul'da Sabancı Center'da düzenlenen basın toplantısına, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Sabancı Holding Sigorta Hizmetleri Grup Başkanı Hakan Akbaş ve Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen katıldı.
SİGORTA ANA İŞ KOLUMUZ
Aksigorta'yı sabancı Grubu'nun ilk göz ağrılarından biri olarak niteleyen Güler Sabancı, "Sabancı Holding olarak hizmet sektöründe ve müşteriye yakın olma konularında büyümeyi hedefliyoruz. Bu anlamda Aksigorta'dan önümüzdeki dönemde liderliğini daha da pekiştirecek girişimlerde bulunmasını bekliyoruz. Sigorta sektörü, Sabancı Holding için ana iş koludur ve ana büyüme
platformlarımızdan biridir. Dört sene üst üste en kaliteli ve en güven veren şirket seçilmek, bizlere ilave bir sorumluluk veriyor" diye konuştu.
ABD VE ASYA'DAN İLGİ
Hakan Akbaş da konuşmasında, Aksigorta'nın halka açık elementer sigorta şirketleri arasında 2009 yılında en karlı iki şirketten birisi olduğunu vurgulayarak, "2009 yılında sektörde mükemmel fırtına yaşandı. İyi kaptan fırtınalı günlerde belli olur. Aksigorta yılı karlılık ve sermaye yeterliliği açısından sektörün üzerinde bir performansla kapattı" dedi. 2010 yılında sektörde yüzde 5-6'lık bir reel büyüme öngördüklerini dile getiren Akbaş, "2010 ve sonrasında Türkiye sigorta sektörünün büyük oyuncularının ilgisinin devam edeceğini düşünüyorum, özellikle Amerika ve Asya'daki oyuncular tarafında" diye konuştu.
Sermayesi yetersiz şirkete kırmızı kart
Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğünün sermaye ihtiyacı olan şirketleri bu yılın haziran ayına kadar ilave sermaye artışına mecbur bıraktığını hatırlatan Akbaş, şunları söyledi: "Burada Hazine'den beklentimiz şirketlerin özkaynak, sermaye yeterliliği ve taşıdıkları riskler konusunda bu sene sıkı takipçi olmalarını istiyoruz. Hazine bütün sigorta şirketlerini mercek altına yatırmalıdır ve gerekli sermaye oranına ulaşamayan veya ulaşmak istemeyen şirketlere de bizce kırmızı kart göstermelidir. 2010 ve sonrasına baktığımızda bir konsolidasyon göreceğimize inanıyoruz."
Yönetim ortak olmalı
Hakan Akbaş, Aksigorta'nın stratejik ortaklık arayışına ilişkin son gelişmeleri ise şöyle aktardı: "Bizim için önemli olan stratejik hedeflerimiz doğrultusunda, bu hedeflere daha çabuk ulaşabileceğimiz, yönetim anlayışı bizimkine benzeyen bir dünya lideriyle birlikte ortaklık yapabilmek. Ama tabii bizim de olmazsa olmazlarımız var. Biz hisselerimizin yarısını satmıyoruz. Bizi hedeflerimize götürecek bir ortakla yola devam etmek istiyoruz. Yönetim ortak olmalı. Bu olmadığı zaman bir şekilde yolumuza devam ederiz. 2009 yılında sonuçlarımız sektördeki mükemmel fırtınaya rağmen gayet iyi. Bütün planlarımızı bu ortaklık olmayacakmış gibi yaptık."
50 YILDA NEREDEN NEREYE GELDİ?
Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, toplantıda rakamlarla Aksigorta'nın 50 yılını şöyle özetledi:
-50 yıllık prim toplamı: Bugünkü değeri 15 milyar lira
-Ödediği toplam hasar: 10 milyar lira
-Yarattığı istihdam: 10 bin kişinin üzerinde istihdam hacmi
-Poliçe sayısı: Yaklaşık 30 milyon
-Müşteri sayısı: 12 milyonu aşkın müşteri
Aksigorta'nın 50. yılı dolayısıyla İstanbul'da Sabancı Center'da düzenlenen basın toplantısına, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Sabancı Holding Sigorta Hizmetleri Grup Başkanı Hakan Akbaş ve Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen katıldı.
SİGORTA ANA İŞ KOLUMUZ
Aksigorta'yı sabancı Grubu'nun ilk göz ağrılarından biri olarak niteleyen Güler Sabancı, "Sabancı Holding olarak hizmet sektöründe ve müşteriye yakın olma konularında büyümeyi hedefliyoruz. Bu anlamda Aksigorta'dan önümüzdeki dönemde liderliğini daha da pekiştirecek girişimlerde bulunmasını bekliyoruz. Sigorta sektörü, Sabancı Holding için ana iş koludur ve ana büyüme
platformlarımızdan biridir. Dört sene üst üste en kaliteli ve en güven veren şirket seçilmek, bizlere ilave bir sorumluluk veriyor" diye konuştu.
ABD VE ASYA'DAN İLGİ
Hakan Akbaş da konuşmasında, Aksigorta'nın halka açık elementer sigorta şirketleri arasında 2009 yılında en karlı iki şirketten birisi olduğunu vurgulayarak, "2009 yılında sektörde mükemmel fırtına yaşandı. İyi kaptan fırtınalı günlerde belli olur. Aksigorta yılı karlılık ve sermaye yeterliliği açısından sektörün üzerinde bir performansla kapattı" dedi. 2010 yılında sektörde yüzde 5-6'lık bir reel büyüme öngördüklerini dile getiren Akbaş, "2010 ve sonrasında Türkiye sigorta sektörünün büyük oyuncularının ilgisinin devam edeceğini düşünüyorum, özellikle Amerika ve Asya'daki oyuncular tarafında" diye konuştu.
Sermayesi yetersiz şirkete kırmızı kart
Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğünün sermaye ihtiyacı olan şirketleri bu yılın haziran ayına kadar ilave sermaye artışına mecbur bıraktığını hatırlatan Akbaş, şunları söyledi: "Burada Hazine'den beklentimiz şirketlerin özkaynak, sermaye yeterliliği ve taşıdıkları riskler konusunda bu sene sıkı takipçi olmalarını istiyoruz. Hazine bütün sigorta şirketlerini mercek altına yatırmalıdır ve gerekli sermaye oranına ulaşamayan veya ulaşmak istemeyen şirketlere de bizce kırmızı kart göstermelidir. 2010 ve sonrasına baktığımızda bir konsolidasyon göreceğimize inanıyoruz."
Yönetim ortak olmalı
Hakan Akbaş, Aksigorta'nın stratejik ortaklık arayışına ilişkin son gelişmeleri ise şöyle aktardı: "Bizim için önemli olan stratejik hedeflerimiz doğrultusunda, bu hedeflere daha çabuk ulaşabileceğimiz, yönetim anlayışı bizimkine benzeyen bir dünya lideriyle birlikte ortaklık yapabilmek. Ama tabii bizim de olmazsa olmazlarımız var. Biz hisselerimizin yarısını satmıyoruz. Bizi hedeflerimize götürecek bir ortakla yola devam etmek istiyoruz. Yönetim ortak olmalı. Bu olmadığı zaman bir şekilde yolumuza devam ederiz. 2009 yılında sonuçlarımız sektördeki mükemmel fırtınaya rağmen gayet iyi. Bütün planlarımızı bu ortaklık olmayacakmış gibi yaptık."
50 YILDA NEREDEN NEREYE GELDİ?
Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, toplantıda rakamlarla Aksigorta'nın 50 yılını şöyle özetledi:
-50 yıllık prim toplamı: Bugünkü değeri 15 milyar lira
-Ödediği toplam hasar: 10 milyar lira
-Yarattığı istihdam: 10 bin kişinin üzerinde istihdam hacmi
-Poliçe sayısı: Yaklaşık 30 milyon
-Müşteri sayısı: 12 milyonu aşkın müşteri
Etiketler:
Aksigorta,
finanscaddesi,
Güler Sabancı,
Hakan Akbaş,
Uğur Gülen
BONUS'LA TUTTUĞUNUZ ALTIN OLACAK!
Garanti Bankası ve Atasay Kuyumculuk, altın biriktiren kredi kartı Altın Bonus'u çıkardı. Altın Bonus, yurtiçinde ve yurtdışında yapılan harcamaların karşılığında altın kazandıracak. Kazanılan altınlar 0,5 grama ulaştığında, Atasay'ın Türkiye çapındaki mağazalarından ve yetkili bayilerinden alınabiliyor.
Atasay Kuyumculuk ve Garanti Bankası'nın işbirliğiyle hayata geçirilen Altın Bonus Card, Atasay Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Kamer ve Garanti Ödeme Sistemleri Genel Müdürü Mehmet Sezgin'in katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısında tanıtıldı.
Altın Bonus Card sahipleri, 31 Temmuz 2010'a kadar Bonus üye işyerlerinden yapacakları toplam 150 TL tutarındaki alışveriş karşılığında Atakulche kazanacak. Kart sahipleri 0,5 gr değerindeki Atakulche'lerini dilerlerse, 5 Ağustos'tan itibaren Atasay Mağazalarından alabilecek.
Atasay Kuyumculuk ve Garanti Bankası'nın işbirliğiyle hayata geçirilen Altın Bonus Card, Atasay Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Kamer ve Garanti Ödeme Sistemleri Genel Müdürü Mehmet Sezgin'in katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısında tanıtıldı.
Altın Bonus Card sahipleri, 31 Temmuz 2010'a kadar Bonus üye işyerlerinden yapacakları toplam 150 TL tutarındaki alışveriş karşılığında Atakulche kazanacak. Kart sahipleri 0,5 gr değerindeki Atakulche'lerini dilerlerse, 5 Ağustos'tan itibaren Atasay Mağazalarından alabilecek.
Etiketler:
Atasay,
Bonus Card,
finanscaddesi,
Garanti Bankası
19 Nisan 2010 Pazartesi
EMEKLİYE MASRAFSIZ VE DÜŞÜK FAİZLİ KREDİ
Halkbank, maaş ve emekli müşterilerine yönelik faiz indirimi başlattı. Maaşını Halkbank'tan alan müşterilerin yararlanabildiği Özel Tüketici Transfer Kredisi aylık faiz oranı yüzde 1,34'ten yüzde 1,28'e; Bordro24 Özel Tüketici Kredisi aylık faiz oranı 60 ay vadede yüzde 1,30'dan yüzde 1,24'e; 60 aya kadar masrafsız Bordro24 Özel Tüketici Kredisi aylık faiz oranı ise yüzde1,40'tan yüzde 1,34'e düştü. 48 ay vade imkanı ile kullandırılan Gülen Emekli Kredisi'nin aylık faiz oranı yüzde 1,32'den yüzde 1,24'e; Emekli Tüketici Kredisi aylık faiz oranı ise ise yüzde 1,41'den yüzde 1,36'ya indi.
Etiketler:
finanscaddesi,
Halkbank,
ihtiyaç kredisi
EKONOMİ TOPARLANDI, KREDİLER İKİYE KATLANDI
Geçen yıl Türk bankacılık sisteminde yüzde 6 oranında artan toplam banka kredileri, bu yılın ilk üç aylık döneminde yüzde 13 oranında artış gösterdi. TL kredilerin ise aynı dönemde yüzde 18 oranında yükseldiğine dikkat çeken Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Genel Sekreteri Dr. Ekrem Keskin, bunu ekonomideki toparlanmanın bir işareti olarak değerlendirirken, "Toparlanma başladı, bankalar ise bu toparlanmada önemli bir rol üstleniyor. Bu tempo devam ederse ekonomideki büyüme hızı 2010'da yüzde 5'i geçebilir" dedi.
TBB'nin 2003 yılında başlattığı tıbbi destek ve sosyal yardım programı olan 'Çok Yaşa Bebek' projesi kapsamında, Konya Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi'ni ziyaret eden TBB Genel Sekreteri Dr. Ekrem Keskin, ziyaretin ardından ekonomi basını ile bir araya gelerek bankacılık sektöründeki son gelişmeler hakkında bilgi verdi.
YATIRIM EĞİLİMİ ARTIYOR
Geçen yılla kıyaslandığında bu yılın ilk üç aylık döneminde ekonominin aktörlerinde davranış farklılıkları olduğuna işaret eden Keskin, "Kamu kesiminin açığındaki büyüme durdu, aşağı doğru bir eğilim var. Bu da bankaların aktif yaratmak için yeni kredi verme arzusunu artırıyor. Kamu borçlanma ihtiyacı azaldığı ölçüde hem faizler üzerindeki kamu baskısı azalacak, hem de özel sektörün kredi alma iştahında da artış yaşanacak. Bu da yatırım yapma eğilimini artıracaktır" diye konuştu.
SORUNLU ALACAKLAR AZALIYOR
Keskin, son altı ayda kredi piyasasında yaşanan gelişmeleri ise rakamlarla şöyle özetledi: Son dönemdeki kredilerde iki kat artış yaşandı. Yılsonu itibarıyla yıllık bazda toplam krediler yüzde 6 artarken ilk üç aydaki artış yüzde 13. TL krediler 2009 sonunda yüzde 9, ilk üç ayda ise yıllık bazda yüzde 18 arttı. 2009 Aralık ayında bankaların menkul değerler cüzdanı yüzde 28 büyürken, bu yıl mart ayında artış oranı yüzde 20'e indi. Tüketici kredilerinde tahsili gecikmiş alacaklar oranı yıl sonunda yüzde 4.3 iken mart sonunda yıllık bazda yüzde 3.9'a geriledi. Kredi kartlarında bu oran yüzde 11.6'dan, 10.6'ya, kurumsal kredilerde yüzde 5.3'ten, yüzde 5'e indi. KOBİ'lerde ise yüzde 8.4 ten, bu yıl şubat ayında 8.1 oldu."
Yabancı, daha iştahlı
Geçen yıla göre yabancı bankaların kredilerde daha iştahlı olduğuna değinen Keskin, şunları söyledi: "Geçen sene kredi hacmindeki genişleme ağırlıklı olarak kamu bankalarından geliyordu. Şimdi özel bankalarında, yabancı sermayeli bankaların da kredisi büyüyor. İlk üç ayda toplam kredi hacmi 20.1 milyar TL arttı. Bunun 6.1 milyar TL'sini kamu, 10.5 milyar TL'sini özel bankalar, 3.5 milyar TL'sini yabancı bankalar açmış. Bir başka nokta da kurumsal kredilerin geçen yıla göre bireysel kredilerden daha fazla artması. Bu yılın ilk üç ayında kurumsal krediler 13.5 milyar TL, bireysel krediler ise 6.6 milyar TL arttı."
Bankaların yaptığı en uzun vadeli yatırım
TBB'nin 2003 yılında başlattığı 'Çok Yaşa Bebek' projesi kapsamında, 15 Nisan'da Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Yenidoğan bölümünü ziyaret eden Dr. Ekrem Keskin, bugüne kadar Türkiye'nin 63 ilinde 160 hastaneye 780 cihaz bağışında bulunduklarını açıkladı. Türk bankalarının bu projeyle en uzun vadeli yatırımı yaptığına değinen Keskin, "Bankalar bir ile üç ay vadeli mevduat toplayıp 1 ile 10 yıl vadeli kredi vererek faaliyetlerini sürdürüyor. Oysa ki yenidoğan çocuk ünitelerine yapılan yatırım sayesinde ortalama insan ömrünün 70 yıl olduğu düşünülürse kurtulan her çocuk bizim 70 yıllık yatırımımız oluyor" dedi. Bu arada Çocuk Acil Tıp ve Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Metin Karaböcüoğlu ve Doç. Dr. Agop Çıtak da 16 Nisan'da Konya Ticaret Odası'nda anne-babalara 'Çocukları Kazalardan Koruma Eğitimi' verdi.
TBB'nin 2003 yılında başlattığı tıbbi destek ve sosyal yardım programı olan 'Çok Yaşa Bebek' projesi kapsamında, Konya Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi'ni ziyaret eden TBB Genel Sekreteri Dr. Ekrem Keskin, ziyaretin ardından ekonomi basını ile bir araya gelerek bankacılık sektöründeki son gelişmeler hakkında bilgi verdi.
YATIRIM EĞİLİMİ ARTIYOR
Geçen yılla kıyaslandığında bu yılın ilk üç aylık döneminde ekonominin aktörlerinde davranış farklılıkları olduğuna işaret eden Keskin, "Kamu kesiminin açığındaki büyüme durdu, aşağı doğru bir eğilim var. Bu da bankaların aktif yaratmak için yeni kredi verme arzusunu artırıyor. Kamu borçlanma ihtiyacı azaldığı ölçüde hem faizler üzerindeki kamu baskısı azalacak, hem de özel sektörün kredi alma iştahında da artış yaşanacak. Bu da yatırım yapma eğilimini artıracaktır" diye konuştu.
SORUNLU ALACAKLAR AZALIYOR
Keskin, son altı ayda kredi piyasasında yaşanan gelişmeleri ise rakamlarla şöyle özetledi: Son dönemdeki kredilerde iki kat artış yaşandı. Yılsonu itibarıyla yıllık bazda toplam krediler yüzde 6 artarken ilk üç aydaki artış yüzde 13. TL krediler 2009 sonunda yüzde 9, ilk üç ayda ise yıllık bazda yüzde 18 arttı. 2009 Aralık ayında bankaların menkul değerler cüzdanı yüzde 28 büyürken, bu yıl mart ayında artış oranı yüzde 20'e indi. Tüketici kredilerinde tahsili gecikmiş alacaklar oranı yıl sonunda yüzde 4.3 iken mart sonunda yıllık bazda yüzde 3.9'a geriledi. Kredi kartlarında bu oran yüzde 11.6'dan, 10.6'ya, kurumsal kredilerde yüzde 5.3'ten, yüzde 5'e indi. KOBİ'lerde ise yüzde 8.4 ten, bu yıl şubat ayında 8.1 oldu."
Yabancı, daha iştahlı
Geçen yıla göre yabancı bankaların kredilerde daha iştahlı olduğuna değinen Keskin, şunları söyledi: "Geçen sene kredi hacmindeki genişleme ağırlıklı olarak kamu bankalarından geliyordu. Şimdi özel bankalarında, yabancı sermayeli bankaların da kredisi büyüyor. İlk üç ayda toplam kredi hacmi 20.1 milyar TL arttı. Bunun 6.1 milyar TL'sini kamu, 10.5 milyar TL'sini özel bankalar, 3.5 milyar TL'sini yabancı bankalar açmış. Bir başka nokta da kurumsal kredilerin geçen yıla göre bireysel kredilerden daha fazla artması. Bu yılın ilk üç ayında kurumsal krediler 13.5 milyar TL, bireysel krediler ise 6.6 milyar TL arttı."
Bankaların yaptığı en uzun vadeli yatırım
TBB'nin 2003 yılında başlattığı 'Çok Yaşa Bebek' projesi kapsamında, 15 Nisan'da Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Yenidoğan bölümünü ziyaret eden Dr. Ekrem Keskin, bugüne kadar Türkiye'nin 63 ilinde 160 hastaneye 780 cihaz bağışında bulunduklarını açıkladı. Türk bankalarının bu projeyle en uzun vadeli yatırımı yaptığına değinen Keskin, "Bankalar bir ile üç ay vadeli mevduat toplayıp 1 ile 10 yıl vadeli kredi vererek faaliyetlerini sürdürüyor. Oysa ki yenidoğan çocuk ünitelerine yapılan yatırım sayesinde ortalama insan ömrünün 70 yıl olduğu düşünülürse kurtulan her çocuk bizim 70 yıllık yatırımımız oluyor" dedi. Bu arada Çocuk Acil Tıp ve Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Metin Karaböcüoğlu ve Doç. Dr. Agop Çıtak da 16 Nisan'da Konya Ticaret Odası'nda anne-babalara 'Çocukları Kazalardan Koruma Eğitimi' verdi.
Etiketler:
Ayfer Arslan,
Çok Yaşa Bebek,
Ekrem Keskin,
finanscaddesi,
TBB
FAİZ DÜŞÜNCE ZENGİN PARASINI RESİME YATIRDI
Faizlerin cazibesini kaybetmesiyle varlıklı kesim, rotasını sanat eserleri ve gayrimenkul gibi yatırım araçlarına çevirdi. Özel bankacılığın ilgi alanına giren ve en az 250 bin liralık nakite sahip olan kesimin şu sıralar en gözde yatırım seçenekleri gayrimenkul ve sanat eserleri. Bu ilgi son günlerde düzenlenen resim müzayedelerinde de göze çarpıyor.
"Bugüne kadar görmediğimiz şekilde ciddi bir talep var" diyen ve bütün resim müzayedelerine katılan Yapı Kredi Bankası Özel Bankacılık ve Varlık Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Erhan Özçelik'in örnek olarak verdiği çağdaş Türk ressamlarından Ömer Uluç'un eserlerinin son 7 yılda gösterdiği performans da bu ilginin nedenlerini ortaya koyuyor. 72x55 ebatlarındaki eserlerin fiyatları 2002 ile 2009 yılları arasında altıya katlanırken, bu artış daha büyük ebatlı eserlerde 72 katı geçiyor.
İşte, Erhan Özçelik ile hem varlıklı kesimin yatırım alışkanlıklarını, hem de sanat eserlerine olan talep patlamasını konuştuk.
16 MİLYAR DOLARI YÖNETİYOR
-Yapı Kredi Özel Bankacılık olarak ne kadarlık bir fonu yönetiyorsunuz?
Private Banking olarak Türkiye'nin en iyisiyiz. Hem büyüklük, hem de network ağı anlamında. Büyüklük olarak 16 milyar dolarlık bir portföyü yönetiyoruz. 32 şubemiz var. Bir de bizim corner dediğimiz 3 tane de corner'ımız var. Yaklaşık 25 bin müşteriye hizmet veriyoruz. Özel bankacılık bölümü olarak küçük ölçekli bin banka büyüklüğündeyiz. 213 portföy yönetmeni ile götürüyoruz bu işi.
-Özel bankacılık müşterilerinde aradığınız kriterler neler?
250 bin TL ve üzeri nakit varlığı olanlar bizim özel bankacılık müşteri kriterlerimize uygundur. Bu kadar değerde gayrimenkulu var o beni ilgilendirmiyor. Önemli olan nakit varlığının en az 250 bin TL olması.
LEVENT VE KARTAL'DA 2 ŞUBE
-Bu yıl kaç yeni şube açmayı planlıyorsunuz?
İstanbul'da 2 yeni şube daha açmak istiyoruz. Senenin ikinci yarısından sonra Levent ve Kartal civarında birer şube açacağız. Eskiden perakende şubelerin içinde hizmet veriyorduk. Simdi şubeleştik. Özel bankacılık şubeleri villa tipi veya kimsenin bilmediği apartmanın üçüncü katındadır. Çok şık, keyifli bir dizaynı var. Her şubede 7 portföy yönetmenimiz bulunur.
-Faizlerin düşmesi varlıklı kesimin yatırım alışkanlıklarını nasıl etkiledi?
Özellikle faizlerin düşmesiyle birlikte tabii ki, yatırımcılar yatırım şekillerini değiştirdiler. Bu tamamen müşterinin ne istediği ile bağlantılı ama tabii ki, bu faizlerin düşmesiyle birlikte biz de ağırlıklı olarak anapara korumalı garantili fonlara yönelme oldu. Yaklaşık son zamanlarda 24 tane fon ihraç edildi. Getirisi biraz mevduattan daha yüksek olduğu için doğal olarak yatırımcının ilgisini çekiyor. Bir kesim de var türev ürünlerine ciddi artış oldu. Hisse senedi piyasası cazip.
SANATSEVER KİTLE ARTTI
-Sanat eserlerine yatırımda da ciddi bir ilgi gözleniyor...
Özel bankacılık deyince orada ciddi anlamda sanatsever kitle de çok fazla. Doğru, bu sene sanat tarafı daha hareketli. Geçen yıla göre artış gözleniyor. Türk çağdaş ressamları ile basında çok fazla yer alınca talep patlaması meydana geldi. Alternatif bir yatırım ürünü. Hem göze hitap ediyor hem de satmasanız bile uzun vadeli bir yatırım. Bir sanat eserini aldınız, üç ay sonra ikiye katladı diye bir şey yok. Uzun vadeli düşünmeniz gerekiyor. Tıpkı hisse senedi gibi. Alıcı tarafında iki grup var: Koleksiyonerler ve hem koleksiyon hem yatırım amacıyla alanlar. Kredi tarafında da ciddi talep var. Şu ana kadar 10 milyon liralık sanat eserleri kredisi kullandırdık.
Korumalı fonlar
mevduata rakip
-Portföylerde yatırım araçlarının dağılımı nasıl?
Müşterilerin yüzde 70'i mevduat, geri kalanı fon ve borsa ürünleri arasında paylaşılıyor. Mevduattan çıkmak isteyen müşterilere ağırlıklı olarak fon tavsiye ediyoruz. Bir kısım hisse senedi tavsiye ediyoruz. Onun haricinde de risk almak isteyenlere türev tavsiyesinde bulunabiliriz. Çünkü VOB 2009 yılında inanılmaz derecede tavan yaptı. Dünyanın en hızlı büyüyen türev borsası haline geldi. O bakımdan bakınca Türk yatırımcısının yeni finans ürünlerine olan ilgisini görmek mümkün. Artık müşteriler de sadece mevduattan öte diğer türev ürünlerine de kaymış vaziyette. 2010 yılının ilk 2 ayında bankalar tarafından ihraç edilen fon sayısı 21. İki ayda yaklaşık 500 milyon lira civarında hacim elde edildi. Biz de ilk üç ayda üç tane anapara garantili ihraç ettik. Bu anlamda fonlar da çok rağbette. Ana paranızı kaybetmiyorsunuz. Mevduattan yüksek bir getiri elde etme şansınız var. Mevduata ciddi bir rakip.
Kartal, Silivri, Kağıthane
ve Balat prim yapacak
-Gayrimenkul yatırımında hangi ilçelerin potansiyeli yüksek?
Avantajlı ilçeler ikiye ayrılabilir. Bunlardan ilki şehir merkezine göre biraz daha çevre ilçe sayılabilecek ama ikincil merkez olmaya aday ilçelerdir. Buna örnek olarak kentsel dönüşümün planlandığı Kartal verilebilir. Kartal'da özellikle yeni Adliye binasının yapılması bölge için bir çekim gücü sağlayacak. Pendik ilçesi de yeni AVM, otel, konut ve marina projeleriyle potansiyeli yüksek bir ilçe. Avrupa yakasında ise 3. havaalanı ve ulaşım imkanlarının artmasıyla Silivri gelişme potansiyeli vaadediyor. İkinci kategoriye giren ilçeler ise şehir merkezinde yer alan ve dönüşüm geçirmekte olan bölgeler. Bunlara en iyi örnek Bomonti ve Kağıthane sayılabilir. Şehrin göbeğinde olan bu bölgeler yıllarca atıl kaldıktan veya sanayi kullanımında olduktan sonra şimdi yeni konut ve ticari projelerle şimdiden çok prim yapmış durumda. Haliç kıyıları da, özellikle Fener Balat semtleri kentsel dönüşüm sürecinden olumlu etkilenmesi beklenen yerlerden.
20 portföy yönetmenine Avrupa'da iş kapısı açıldı
Unicredit ile yapılan işbirliği çerçevesinde Yeditepe Üniversitesi ve Viyana'daki bir üniversite ile ortak yaptığımız CFC (Certified Financial Consultant ) dediğimiz bir program var. İki aşamalı bir sınav var. Bankacılık portföy yönetmenimiz yaklaşık 213 kişi. Bunların yüzde 63'ı ilk sınavı geçti. İkinci sınavdan da yaklaşık 20 kişi Avrupa Finansal Danışman sertifikası almaya hak kazandı. Bu şu demek: Türkiye'de ilk defa Yapı Kredi Özel Bankacılık çalışanlarından 20 kişi bu sertifikayı aldı. Avrupa'da finansal danışman olarak çalışabilir Sanki SPK lisansı gibi oradaki bankada da çalışabilir. Bu Türkiye'de bir ilk.
Tekne kredisi yıl
sonu hareketlenir
-Miras ve vergi danışmanlığının yanısıra müşterilerinize sunduğunuz yeni hizmetler var mı?
Şimdi gayrimenkul danışmanlığına başladık. Orada iyi bir atılım bekliyoruz. Yine özel bankacılık müşterilerinin ellerinde olan gayrimenkulleri değerlendiriyoruz. Bu anlamda da ciddi bir talep var. Ayrıca sanat danışmanlığımız var. Bunun haricinde de iki tane yeni ürün çıkardık. Sanat eserleri ve tekne kredisi veriyoruz. Özellikle krizden önceki dönemde yaklaşık 30 milyon euro'luk kredi satışımız oldu. Ama doğal olarak kriz döneminde azaldı. Bu senenin sonuna doğru tekne kredilerinde bir yükselme bekliyoruz.
Faiz tahmini %7.75
-Faiz, dolar ve enflasyona ilişkin yılsonu beklentileriniz?
Bizim yılsonu beklentimiz; Merkez Bankası gecelik faizleri olarak yüzde 7.75 civarındadır. Mevduat faizleri şu anda yüzde 9-10 civarında. Dolar kuru tahminimiz 1.56 TL. Enflasyon tahminimiz de yaklaşık yüzde 6.80 ile 7 civarındadır.
Ayfer ARSLAN
Etiketler:
Ayfer Arslan,
Erhan Özçelik,
finanscaddesi,
Yapı Kredi Bankası
14 Nisan 2010 Çarşamba
DENİZBANK, 'PASO' İLE 50 BİN GENCE ULAŞACAK
Denizbank, ''Paso Denizbank'' markası altında gençlik bankacılığı projesini hayata geçirdi. Paso ile üniversite gençliğini banka kartı, kredi ile tanıştırmayı hedefleyen Denizbank, lisans ve lisans üstü eğitim kredileri ile aile bütçelerine destek olmayı hedefliyor. İlk olarak Bahçeşehir Üniversitesi ile işbirliği yapan banka, bu yıl içerisinde 15 ayrı şehirde 15 üniversiteyi ziyaret ederek yeni ürünlerini tanıtacak. Ayrıca 15 öğrenciye burs ve Denizbank'da işe alım garantisi verecek.
Denizbank'ın gençlik bankacılığı konsepti dün İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi'nde düzenlenen basın toplantısı ile kamuoyuna tanıtıldı. Toplantıya, Denizbank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş, Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, Denizbank'ın marka yüzü Beyazıt Öztürk ve Denizbank Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Ertürk katıldı.
ÖĞRENCİNİN KART FAİZİ %2.5
Türkiye'de 15-29 yaş arası gençlerin sayısının 19 milyon civarında olduğunu ve 2,5 milyon öğrencinin üniversitede okuduğunu belirten Hakan Ateş, "Yeni projemizle 2010 yılında 50 bin, 5 yılda 300 bin gence ulaşmayı hedefliyoruz" dedi. Ateş, Paso Bonus Kart uygulamasında ilk defa velilerin kefaletiyle değil, başvuruda bulunan öğrencilere yöneltilecek birkaç soru ile kredi değerlendirmesi yapılacağını ve normalde aylık yüzde 2.80 olan kart faizi yerine yüzde 2.5 faiz uygulanacağını açıkladı.
HARÇLIKLAR LİKİT FONDA BİRİKECEK
Gökhan Ertürk'ün verdiği bilgilere göre, Paso Bonus aynı zamanda banka kartı yerine geçecek. Restoranlarda yüzde 10 indirim sağlayacak olan kart ile Denizbank'ın ATM'lerinden vadesiz mevduat hesabına ulaşılabilecek. Genç Kaptan Hesap ile gençlerin hesabındaki para, otomatik olarak likit fonlarda değerlendirilecek. Paso'lu gençlere 36 bin liraya kadar aylık yüzde 1.12 faizli yüksek öğrenim kredisi de verilecek.
Vergi vermeyenlerin ilk 100'ü açıklansın
Denizbank'ın gençlik bankacılığı tanıtmak amacıyla Türkiye genelinde 15 ilde 15 üniversiteyi ziyaret etmeye hazırlanan Beyazıt Öztürk, ilk banka kartına üniversitede sahip olduğunu belirterek, "'Babam emekli polis, annem de evhanımı olduğu için üniversitedeyken parayı Suudi Arabistan'da çalışan ağabeyim gönderiyordu. Parayı da çoğu zaman bankamatikten çekiyordum'' dedi. Öztürk, üniversitelerdeki programlarda gençlere kredi kartının en doğru şekilde nasıl kullanılması gerektiğini de anlatmaya çalışacaklarını söyledi. Vergi rekortmenleri listesinde yer almasına ilişkin bir soru üzerine ise Öztürk, şu yanıtı verdi: ''Vergi listesi işini anlamıyorum. Ben 100 lira kazanıyorum vergimi ödüyorum, memur da 10 lira kazanıyor ona göre vergisini ödüyor. Ben ödediğim vergi için ekstra birşey yapmıyorum. Bence Türkiye'de vergi verenleri değil, vermeyenlerin ilk 100 listesi açıklansın. O açıklandığında herşeyin daha güzel olacağına inanıyorum."
Deniz Emeklilik en erken 2012'de satılır
Basın toplantısının ardından soruları yanıtlayan Denizbank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş, Deniz Emeklilik'in satışının bu yıl ve önümüzdeki yıl gündemde olacak bir konu olmadığını, en erken ihtimalle satışın 2012'de olacağını söyledi. Ateş, "Satışla
ilgili en erken ihtimalle 2012'den söz edebiliriz. Henüz hiç bir isimle görüşme olmamış olmakla birlikte yurtiçine getireceğimiz ortak mutlaka bu konunun içinde çok büyük bir ortak olacaktır diye düşünüyorum" dedi. Denizbank, ana hissedarı Dexia'nın yeniden yapılanma planı kapsamında Türkiye'de sigorta alanındaki kontrol hisselerini devredeceğini, bu doğrultuda Dexia'nın sahip olduğu Deniz Emeklilik ve Hayat hisselerinin alımına yönelik talepleri değerlendireceklerini duyurmuştu.
Denizbank'ın gençlik bankacılığı konsepti dün İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi'nde düzenlenen basın toplantısı ile kamuoyuna tanıtıldı. Toplantıya, Denizbank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş, Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, Denizbank'ın marka yüzü Beyazıt Öztürk ve Denizbank Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Ertürk katıldı.
ÖĞRENCİNİN KART FAİZİ %2.5
Türkiye'de 15-29 yaş arası gençlerin sayısının 19 milyon civarında olduğunu ve 2,5 milyon öğrencinin üniversitede okuduğunu belirten Hakan Ateş, "Yeni projemizle 2010 yılında 50 bin, 5 yılda 300 bin gence ulaşmayı hedefliyoruz" dedi. Ateş, Paso Bonus Kart uygulamasında ilk defa velilerin kefaletiyle değil, başvuruda bulunan öğrencilere yöneltilecek birkaç soru ile kredi değerlendirmesi yapılacağını ve normalde aylık yüzde 2.80 olan kart faizi yerine yüzde 2.5 faiz uygulanacağını açıkladı.
HARÇLIKLAR LİKİT FONDA BİRİKECEK
Gökhan Ertürk'ün verdiği bilgilere göre, Paso Bonus aynı zamanda banka kartı yerine geçecek. Restoranlarda yüzde 10 indirim sağlayacak olan kart ile Denizbank'ın ATM'lerinden vadesiz mevduat hesabına ulaşılabilecek. Genç Kaptan Hesap ile gençlerin hesabındaki para, otomatik olarak likit fonlarda değerlendirilecek. Paso'lu gençlere 36 bin liraya kadar aylık yüzde 1.12 faizli yüksek öğrenim kredisi de verilecek.
Vergi vermeyenlerin ilk 100'ü açıklansın
Denizbank'ın gençlik bankacılığı tanıtmak amacıyla Türkiye genelinde 15 ilde 15 üniversiteyi ziyaret etmeye hazırlanan Beyazıt Öztürk, ilk banka kartına üniversitede sahip olduğunu belirterek, "'Babam emekli polis, annem de evhanımı olduğu için üniversitedeyken parayı Suudi Arabistan'da çalışan ağabeyim gönderiyordu. Parayı da çoğu zaman bankamatikten çekiyordum'' dedi. Öztürk, üniversitelerdeki programlarda gençlere kredi kartının en doğru şekilde nasıl kullanılması gerektiğini de anlatmaya çalışacaklarını söyledi. Vergi rekortmenleri listesinde yer almasına ilişkin bir soru üzerine ise Öztürk, şu yanıtı verdi: ''Vergi listesi işini anlamıyorum. Ben 100 lira kazanıyorum vergimi ödüyorum, memur da 10 lira kazanıyor ona göre vergisini ödüyor. Ben ödediğim vergi için ekstra birşey yapmıyorum. Bence Türkiye'de vergi verenleri değil, vermeyenlerin ilk 100 listesi açıklansın. O açıklandığında herşeyin daha güzel olacağına inanıyorum."
Deniz Emeklilik en erken 2012'de satılır
Basın toplantısının ardından soruları yanıtlayan Denizbank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş, Deniz Emeklilik'in satışının bu yıl ve önümüzdeki yıl gündemde olacak bir konu olmadığını, en erken ihtimalle satışın 2012'de olacağını söyledi. Ateş, "Satışla
ilgili en erken ihtimalle 2012'den söz edebiliriz. Henüz hiç bir isimle görüşme olmamış olmakla birlikte yurtiçine getireceğimiz ortak mutlaka bu konunun içinde çok büyük bir ortak olacaktır diye düşünüyorum" dedi. Denizbank, ana hissedarı Dexia'nın yeniden yapılanma planı kapsamında Türkiye'de sigorta alanındaki kontrol hisselerini devredeceğini, bu doğrultuda Dexia'nın sahip olduğu Deniz Emeklilik ve Hayat hisselerinin alımına yönelik talepleri değerlendireceklerini duyurmuştu.
Etiketler:
Beyaz,
Deniz Emeklilik,
Denizbank,
finanscaddesi,
Hakan Ateş
DENİZBANK'DAN ALTINA ENDEKSLİ KORUMALI FON
DenizBank, altın fiyatlarındaki yükselişe ya da düşüşe yatırım yapanlar için iki ayrı altın fonunu 19 - 22 Nisan tarihleri arasında piyasaya sürüyor. B Tipi %100 Anapara Koruma Amaçlı Altının Yükseleceğini Öngören Özel Bankacılık "Üçüncü Alt Fon" altınının yükseleceğini öngörüyor. B Tipi %100 Anapara Koruma Amaçlı Altının Düşüşünü Öngören Özel Bankacılık "Dördüncü Alt Fon" ise altın fiyatlarının düşeceği öngörüsüne dayalı yatırım yapacak. DenizBank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş, "Yeni fonlarımızla altındaki hem düşüş hem de yükseliş öngörüsü için seçim şansı sunuyoruz. Öngörüye göre seçilecek altın fonunda beklentiler gerçekleşmese bile anaparayı kaybetmek gibi bir risk yok. Her durumda altın fonlarındaki yatırımcılarımızın anaparası hazine kağıtlarına yapılan yatırımlarla koruma altında olacak DenizBank, bundan sonra da ürün yelpazesini genişleterek yatırımcılara daha çok seçenek sunacak" dedi.
Etiketler:
Anapara korumalı fon,
Denizbank,
finanscaddesi
13 Nisan 2010 Salı
2010 YILINDA ÜCRETLER YÜZDE 7 ARTTI
Mercer Türkiye tarafından düzenlenen ‘İşgücü Planlamada Yeni Nesil Yaklaşımlar’ toplantısında açıklanan verilere göre, 2010 yılı ücret artış oranı ortalama yüzde 7 olarak gerçekleşti. Ankete katılan firmaların yüzde 10’u ise ücretlere zam yapmadıklarını açıkladı.
Etiketler:
finanscaddesi,
Mercer
EN UCUZ KONUT KREDİSİ NEREDE? ARAŞTIRAN 50 BİN LİRALIK KREDİDE 6 BİN LİRA KAZANÇLI ÇIKIYOR
Bankadan kredi alırken en uygun koşulların hangi bankada olduğu yanıtını herkesin en çok merak ettiği soruların başında gelir. Tek tek banka banka dolaşıp bilgi alacağınız gibi en uygun, en ucuz kredinin nerede olduğunu ilişkin kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlayan internet sitelerinden de bu konuda destek alabilirsiniz. Enuygun.com sitesi de bunlardan biri. Enuygun.com, kullanıcılarının konut kredisinde incelediği ortalama vade ve tutar kombinasyonunu baz alarak ve bankalar için Masraf Dahil Faiz Oranı (MDFO) hesaplayarak hazırladığı “Enuygun Kredi Endeksi” ile sektörü takip ediyor. “Enuygun Kredi Endeksi”, tüketicilerin krediler arasında doğru karşılaştırma yaparak 50.000 TL ve 96 ay vadeli bir konut kredisinde 6.000 TL’ye kadar tasarruf etmelerinin mümkün olduğunu ortaya koyuyor.
YILLIK MALİYET %13.3
Ocak-Mart 2010 döneminde Enuygun.com üzerinde incelenen konut kredilerinde ortalama tutar 50.000 TL, vade ise 96 ay oldu. 15 bankanın konut kredileri fiyatlamalarını dikkate alan Enuygun Kredi Endeksi’ne göre Ocak ayında bankaların sunduğu konut kredilerinde ortalama yıllık maliyet oranı %13,73 iken, Şubat ayında bu oran %13,47, Mart ayında ise %13,38 oldu.
YILLIK MALİYET %13.3
Ocak-Mart 2010 döneminde Enuygun.com üzerinde incelenen konut kredilerinde ortalama tutar 50.000 TL, vade ise 96 ay oldu. 15 bankanın konut kredileri fiyatlamalarını dikkate alan Enuygun Kredi Endeksi’ne göre Ocak ayında bankaların sunduğu konut kredilerinde ortalama yıllık maliyet oranı %13,73 iken, Şubat ayında bu oran %13,47, Mart ayında ise %13,38 oldu.
Etiketler:
en ucuz kredi,
finanscaddesi,
mortgage
BAZI SİGORTA ŞİRKETLERİ SEKTÖRDEN ÇEKİLEBİLİR
Geçen yıl kriz nedeniyle reel olarak daralan Türk sigorta sektöründe fiyat odaklı rekabet sektörün en önemli sorunları arasında yer alıyor. Hesapsız kitapsız fiyat rekabetinin önümüzdeki dönemde pazar payı düşük şirketler açısından sermaye sıkıntısı yaratacağı ve bunun da sektörde konsolidasyonu beraberinde getireceği son günlerde sıkça dillendiriliyor.
Çocuklara sigorta bilincini aşılamak amacıyla 10 Nisan'da Hatay'da sahnelenen "Bay Hoop Evde Şamata" oyununun ardından sektördeki son gelişmelere ilişkin görüşlerini aldığımız Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği (TSRŞB) Genel Sekreteri Erhan Tunçay da bu konuya dikkat çekti.
SERMAYE AÇIĞI UYARISI
2009 yılının çok parlak geçmediğine işaret eden Tunçay, geçen yılın teknik karlılık ve bilanço karlılığı açısından oldukça verimsiz geçtiğini hatırlattı. Şirketlerin bazılarında sermaye açığı olduğunu ifade eden Tunçay, "Özkaynak ve sermayedar anlamında takviye gerekecek. Oto branşında ve sağlıkta hasar-prim dengesi gözönüne alınmadan fiyatlamalar yapılması nedeniyle teknik karlılık açısından ciddi problemler yarattı" dedi.Sigorta şirketlerinde artık teknik karları artırıcı faaliyetlerin ön planda olması gerektiğini belirten Tunçay, "Sigorta sektöründe teknik karlılık yüzde 1'ler seviyesinde olmamalı, yüzde 4-5'ler seviyesine yükselmeli" diye konuştu.
BAZI ŞİRKETLER ÇEKİLECEK
Birlik olarak geçen yıl sektördeki amansız rekabetin önüne geçmek amacıyla önerilerini Hazine Müsteşarlığı'na ilettiklerini hatırlatan TSRŞB Genel Sekreteri Erhan Tunçay, önümüzdeki döneme ilişkin şu öngörülerde bulundu: "Hazine de her branş ve risk grubu için şirketlerin tutması gereken rezerve ilişkin bir genelge yayınladı. Sektör sermaye ve rezerv yapısıyla güçlü olmalı ki, uzun vadede tüketiciye hizmetler versin veya bir problem çıkmasın. Hazine, küçük pazar payı olan ve sermaye eksikliği olan şirketlerden sermaye artırımı isteyebilir. Sermeya eksikliğini gideremeyen şirketlerin poliçe kesmesine izin vermeyecektir. Ya da bu sermaye yeterliliğine ulaşmak için ya, 'Bu işi durdur' ya da 'sat' diyecektir. Zaman içerisinde sektörde konsolidasyon yaşanabilir."
Yabancı uzun vadeli bakıyor
Yabancı sermayeli sigorta şirketlerinin de fiyat rekabetine ayak uydurduğuna dikkat çeken Erhan Tunçay, "Yabancı sigorta şirketleri Türkiye'ye uzun vadeli bakıyor. 'Üç yılda istediğim parayı alamadım, karlılık düşük. Sektörden çıkayım' diye bir karar alacaklarını beklemiyorum. Yabancı şirketlerin sermaye yetersizliğini karşılayamayacaklarını düşünmüyorum. Daha çok küçük ölçekli şirketler açısından bir sıkıntı doğabilir" diye konuştu.
Ayfer ARSLAN
Çocuklara sigorta bilincini aşılamak amacıyla 10 Nisan'da Hatay'da sahnelenen "Bay Hoop Evde Şamata" oyununun ardından sektördeki son gelişmelere ilişkin görüşlerini aldığımız Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği (TSRŞB) Genel Sekreteri Erhan Tunçay da bu konuya dikkat çekti.
SERMAYE AÇIĞI UYARISI
2009 yılının çok parlak geçmediğine işaret eden Tunçay, geçen yılın teknik karlılık ve bilanço karlılığı açısından oldukça verimsiz geçtiğini hatırlattı. Şirketlerin bazılarında sermaye açığı olduğunu ifade eden Tunçay, "Özkaynak ve sermayedar anlamında takviye gerekecek. Oto branşında ve sağlıkta hasar-prim dengesi gözönüne alınmadan fiyatlamalar yapılması nedeniyle teknik karlılık açısından ciddi problemler yarattı" dedi.Sigorta şirketlerinde artık teknik karları artırıcı faaliyetlerin ön planda olması gerektiğini belirten Tunçay, "Sigorta sektöründe teknik karlılık yüzde 1'ler seviyesinde olmamalı, yüzde 4-5'ler seviyesine yükselmeli" diye konuştu.
BAZI ŞİRKETLER ÇEKİLECEK
Birlik olarak geçen yıl sektördeki amansız rekabetin önüne geçmek amacıyla önerilerini Hazine Müsteşarlığı'na ilettiklerini hatırlatan TSRŞB Genel Sekreteri Erhan Tunçay, önümüzdeki döneme ilişkin şu öngörülerde bulundu: "Hazine de her branş ve risk grubu için şirketlerin tutması gereken rezerve ilişkin bir genelge yayınladı. Sektör sermaye ve rezerv yapısıyla güçlü olmalı ki, uzun vadede tüketiciye hizmetler versin veya bir problem çıkmasın. Hazine, küçük pazar payı olan ve sermaye eksikliği olan şirketlerden sermaye artırımı isteyebilir. Sermeya eksikliğini gideremeyen şirketlerin poliçe kesmesine izin vermeyecektir. Ya da bu sermaye yeterliliğine ulaşmak için ya, 'Bu işi durdur' ya da 'sat' diyecektir. Zaman içerisinde sektörde konsolidasyon yaşanabilir."
Yabancı uzun vadeli bakıyor
Yabancı sermayeli sigorta şirketlerinin de fiyat rekabetine ayak uydurduğuna dikkat çeken Erhan Tunçay, "Yabancı sigorta şirketleri Türkiye'ye uzun vadeli bakıyor. 'Üç yılda istediğim parayı alamadım, karlılık düşük. Sektörden çıkayım' diye bir karar alacaklarını beklemiyorum. Yabancı şirketlerin sermaye yetersizliğini karşılayamayacaklarını düşünmüyorum. Daha çok küçük ölçekli şirketler açısından bir sıkıntı doğabilir" diye konuştu.
Ayfer ARSLAN
Etiketler:
Ayfer Arslan,
Erhan Tunçay,
finanscaddesi,
sigorta,
TSRSB
12 Nisan 2010 Pazartesi
TEB, İHTİYAÇ VE KONUT KREDİSİ FAİZLERİNİ İNDİRDİ
Türk Ekonomi Bankası (TEB) ihtiyaç ve konut kredisinde faizi düşürdü. TEB, ihtiyaç kredisinde faiz oranını 24 ay vadede yüzde 1.14’ten yüzde 1.10’a, 36 ay vadede yüzde 1.19’dan yüzde 1.13’e; konut kredisinde faiz oranını 60 ay vadede yüzde 0.95’ten yüzde 0.93’e; 120 ay vadede yüzde 0.99’dan yüzde 0.97’ye indirdi. TEB ihtiyaç kredisinde 49 TL, konut kredisinde ise 750 TL dosya masrafı alıyor.
Etiketler:
finanscaddesi,
ihtiyaç kredisi,
TEB
BES'DEKİ ORTAKLIK SİGORTAYA DA TAŞINACAK MI?
Bireysel emeklilik sektöründe 3 yıl önce Aviva Emeklilik ile Sabancı Grubu'nun şirketi Ak Emeklilik'in birleşmesiyle yaratılan sinerjinin şimdi sigorta sektörüne de yansıyıp yansımayacağı merak ediliyor. Sabancı Holding CEO'su Ahmet Dördüncü, mart ayında yaptığı açıklama ile Aksigorta'da uluslararası büyük bir ortakla stratejik ortaklık kurarak pazarda 2010 yılında liderliği hedeflediklerini açıklamıştı. Dördüncü "Biz bu konuda Avivasa modelini uygulamak istiyoruz. Uluslararası büyük bir ortakla, stratejik bir ortakla 2010 yılında pazarda birinci olmak istiyoruz" demişti. Bu açıklamaların ardından uzun zamandır Türk sigorta sektöründe büyümek isteyen Aviva Sigorta'nın adı ortaklık görüşmelerinde öne çıktı. Geçen hafta bir toplantıda karşılaştığımız Aviva Sigorta Genel Müdürü Ertan Fırat'a Aksigorta ile ilgilenip ilgilenmediklerini sorduğumuzda ise açıkça 'evet' demese de, üstü kapalı da olsa niyetlerini gizlemedi: "Her iki şirket de halka açık. Son aşamaya gelinceye kadar hiçkimsenin haberi olmaz. Dolayısıyla görüşmelere ilişkin herhangi bir bilgim yok. Ancak şu da bir gerçek ki, grup Türkiye'de büyümek istiyor. Gönül ister ki, sektörün lideri olalım!"
Etiketler:
Ahmet Dördüncü,
Aksigorta,
Aviva Sigorta,
Ertan Fırat,
finanscaddesi
DENİZBANK'DAN POLİSE %1.12 FAİZLİ İHTİYAÇ KREDİSİ
DenizBank; Emniyet mensuplarına Özel İhtiyaç Kredisi kampanyası düzenledi. 17 Nisan’a kadar geçerli olacak kampanyada, Emniyet mensupları 36 ay vadeye kadar , %1.12 faiz oranıyla ve dosya masrafı ödemeden kredi kullanabilecek. Kredinin geri ödemesi için ayrıca 4 aya kadar ödemesiz dönem seçeneği de bulunuyor.
Etiketler:
Denizbank,
finanscaddesi,
ihtiyaç kredisi
HALKBANK'DAN EMEKLİYE ÖZEL HEDİYELİ KREDİ KARTI
Kredi kartı ürün yelpazesini hızla genişleten Halkbank, HalkCard Advantage ailesine HalkCard Advantage Gülen Emekli ürününü ekledi. Maaşını Halkbank aracılığıyla alan emeklilere özel HalkCard Advantage Gülen Emekli kredi kartına 1 Nisan – 1 Ekim tarihleri arasında başvuranlar 10 TL’lik “hoşgeldiniz” NakitPuan hediyesi kazanıyor. Diğer kredi kartı ürünlerine göre daha düşük faiz oranıyla dikkat çeken HalkCard Advantage Gülen Emekli’ye yüzde 2,50 kredi kartı faiz oranı uygulanıyor.
Etiketler:
emekli,
finanscaddesi,
Halkbank,
kredi kartı
HOLLANDALI ING, FAKTORİNG VE LEASİNG SEKTÖRÜNE GİRDİ
Hollandalı ING Bank leasing ve faktoring sektörüne girdi. ING Bank'ın yüzde 100 iştiraki olarak ING Leasing ve ING Faktoring şirketi kuruldu. ING Finansal Kiralama A.Ş, öncelikle ING’nin orta ve büyük ölçekli müşterilerine odaklanırken, ING Faktoring A.Ş uluslararası faktoring hizmetinin yanı sıra yurtiçi faktoring hizmeti ile de müşterilerinin yanında olacak. ING Faktoring, yurtiçi ve uluslararası faktoring olmak üzere, iki farklı alanda hizmet sunacak. ING Finansal Kiralama A.Ş. ise, özellikle büyük ölçekli KOBİ, ticari ve kurumsal firmalara odaklanacak.
Etiketler:
finanscaddesi,
ING Bank,
ING Faktoring,
ING Leasing
BANKACILIK YÜKSEK LİSANSI YAPANLARA UNİCREDİT'TE STAJ YAPMA İMKANI
Avrupa’nın en büyük bankacılık gruplarından UniCredit Group’un dünyanın en köklü eğitim kurumlarıyla perakende ve bankacılık sektörlerini biraraya getiren Perakende Bankacılık Yüksek Lisans Programı ile Bankacılık ve Girişimcilik Yüksek Lisans Programı’na başvurular kabul edilmeye başlandı.
Bologna Üniversitesi - Alma Mater Lisans Okulu işbirliği ile kariyerini perakende bankacılık alanında sürdürmek isteyenler için özel olarak tasarlanan Perakende Bankacılık Yüksek Lisans Programı’na 25-32 yaş arasında, üç ile beş yıl arası iş deneyimine sahip ve çok iyi derecede İngilizce bilen üniversite mezunları başvurabiliyor. Son başvuru tarihi 28 Haziran 2010 olan programla ilgili detaylı bilgiye http://www.almaweb.unibo.it/unicreditmba adresinden ulaşılabiliyor. Risk analizi, finansal pazarlar, Avrupa bankacılık sistemi teorisi ve uygulaması derslerinin verileceği programın sonunda katılımcılar UniCredit Group’ta staj yapma fırsatı yakalıyor. Program ile ilgili detaylı bilgiye www.masterbe.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Bologna Üniversitesi - Alma Mater Lisans Okulu işbirliği ile kariyerini perakende bankacılık alanında sürdürmek isteyenler için özel olarak tasarlanan Perakende Bankacılık Yüksek Lisans Programı’na 25-32 yaş arasında, üç ile beş yıl arası iş deneyimine sahip ve çok iyi derecede İngilizce bilen üniversite mezunları başvurabiliyor. Son başvuru tarihi 28 Haziran 2010 olan programla ilgili detaylı bilgiye http://www.almaweb.unibo.it/unicreditmba adresinden ulaşılabiliyor. Risk analizi, finansal pazarlar, Avrupa bankacılık sistemi teorisi ve uygulaması derslerinin verileceği programın sonunda katılımcılar UniCredit Group’ta staj yapma fırsatı yakalıyor. Program ile ilgili detaylı bilgiye www.masterbe.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Etiketler:
bankacılık yüksek lisansı,
finanscaddesi,
UniCredit
FİNANSBANK 75 ŞUBE AÇIP 1700 KİŞİYİ İŞE ALACAK
Yunanistan'daki ekonomik kriz nedeniyle Finansbank'ın sermayedarı National Bank of Greece'in (NBG) Türkiye'den çıkacağı söylentileri dolaşırken, Finansbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Grup CEO'su Ömer Aras, bu söylentilerin aksine Türkiye'de büyüme mesajı verdi. Türkiye ile birlikte Balkanlarda 6 ülkenin sorumluluğunu üstlenen Ömer Aras, NBG'nin karlılığının yüzde 46'sının Türkiye'den geldiğini vurgulayarak ekonomik canlılığın beklentilerin üzerinde gerçekleşmesi nedeniyle 2010 yılı hedeflerini revize ettiklerini açıkladı. Halen 461 şubesi ve iştirakler de dahil 11 bin çalışanı olan Finansbank'ın bu yıl 75 şube açacağını belirten Aras, "Daha önce 50 şube açmayı planlamıştık. Ama ekonomik canlılık beklentilerin ötesinde gerçekleşince hedefimizi 75 şube olarak revize ettik. 1700 kişiyi de işe alacağız. Ayrıca yeni şube açılışı ve teknoloji altyapısına 130 milyon dolarlık yatırım yapacağız" dedi.
26 yıllık meslek hayatının 19 yılında Hüsnü Özyeğin ile birlikte çalışan Ömer Aras, finans sektöründe Özyeğin'in prensi olarak anılıyor. "Millenium Bank için Hüsnü beyden teklif gelse gider misiniz?" sorumuza "Hayır. Oldukça deneyimli bir ekibi var" yanıtını veren Aras ile Finansbank'ın büyüme hedeflerini, sektörün gündemindeki konuları konuştuk ve düşük faiz ortamında yatırımcılara önerilerini aldık.
-Yılın ilk 3 ayı Finansbank ve sektör açısından nasıl geçti?
İlk 3 ay beklentilerden daha iyi geçti. Ekonominin tekrar canlanması beklentinin biraz daha ötesinde oluştu. Kredilerdeki büyüme oranı sektörde yüzde 4.5-5 seviyesine kadar geldi. Bu önemli bir büyüme. Yıllık bazda 13 ile 15'lik bir büyüme öngörüyorduk. Bunun yüzde 5'ini ilk 3 ayda sektör gerçekleştirdi. Kredilerin büyümesi ekonomik aktivitenin canlandığını gösteriyor. Finansbank da aynı paralelde büyümesini sürdürdü, hatta belli alanlarda sektörün üzerinde büyüme yakaladı. Takipteki alacaklar beklentilerin altında kaldı. Geri ödemelerde de olumlu gelişme görüyoruz.
-Finansbank'ın 2010 yılı büyüme hedefleri nelerdir?
2010 yılı içerisinde Finansbank olarak bütçemizi yaparken 50 şube açacağız dedik. Daha sonra ekonomik canlılık ve ekonomideki beklentilerin bütçe döneminden daha iyi de gelişeceğini düşündüğümüz için hedeflerimizi revize ettik. 75 şube açmayı planlıyoruz. Bu da aşağı yukarı bin 700 kişilik bir istihdam demektir. Toplam kredilerde sektörde yüzde 15'lik bir büyüme öngörmüştük. Finansbank için yüzde 20 ile 22 arasında bir büyüme planladık. 2010 yılına olumlu bakıyoruz. Finansbank olarak önümüzdeki sene yeni şubelere 55 milyon dolar yatırım yapmamız gerekiyor. Ayrıca teknoloji altyapısına da 70-75 milyon dolar harcayacağız. Toplam 125-130 milyon dolarlık bir yatırım projemiz var.
2 VEYA 4 BANKA ÇEKİLEBİLİR
-Yunanistan'daki kriz sermayedarınız NBG'nin Türkiye'deki büyüme hedeflerini etkiler mi?
Yunanistan'daki kriz makro ekonomik bir kriz. Devletin kendi borçlanmasıyla ilgili bir kriz. Orada mali disiplin, bütçe disiplini gerektiriyor. Bu ülkenin büyümesi üzerinde olumsuz beklenti yaratıyor. Böyle bir ortamda uluslar arası faaliyetleri daha önem kazanıyor. Türkiye bölgenin en büyük ekonomisi ve potansiyeli yüksek. NBG Türkiye'de 2006 yılında Finansbank'a ortak olarak önemli bir yatırım yaptı. Türkiye pazarı onlar için çok önemli. Grubun karlılığının yüzde 46'sı Türkiye'den geldi. Yaklaşık yüzde 10-11 kadarı da Balkan ülkelerinden geliyor. Yani NBG'nin karının yüzde 56-57'si Yunanistan dışında yapmış olduğu yatırımlardan geliyor.
-Bazı Türk bankalarının hisselerindeki el değiştirmeler Türk bankacılık sektörünü önümüzdeki dönemde nasıl şekillendirecek?
Türk bankacılık sektöründe mevcut banka sayısının ileriye doğru artmayacağını, bilakis azalacağını düşünüyorum. Bunun bir kısmı yurtdışındaki yabancı bankaların birleşmesiyle olabilir. Veya Türkiye'ye gelen ama umduğunu bulamayan bazı yabancılar Türkiye'deki operasyonlarını satmak isteyebilir. Dolayısıyla 5 sene içinde Türkiye'deki banka sayısının azalacağını tahmin ediyorum. Tahminde bulunmak zor ama banka sayısı belki 2, 3 veya 4 tane azabilir. Piyasayı daha iyi koklayan, iyi anlayan, müşterinin ihtiyacına cevap verebilen bankalar ön plana çıkacak.
Siyasi riske dikkat!
-Türk ekonomisinde gördüğünüz riskler var mı?
En önemli risk bugün için Türkiye'deki siyasi gerginlik üzerinden oluşan risktir. Piyasalarda siyasi riskin yaratacağı stres ekonomiyi olumsuz yönde etkileyebilir. Kendi politikamızı üretip, kendi doğrularımızı belirleyip ona göre bir strateji çizilmesi gerekiyor. Bunu yaparken de ekonominin politik risklerden, stresten uzak durmasında yarar var. Umuyorum ki, böyle bir riskle karşı karşıya kalmayacağız.
-Erken seçim bekliyor musunuz?
Biz şu anda planlarımızı yaparken erken seçim olmayacak şeklinde planlıyoruz. Tabii şu da bir gerçek ki, zaten bir sene sonra temmuz ayında seçim var. Bu temmuzdan sonra seçimlere bir yıldan az bir zaman kalmış olacak. Ama ben inanıyorum ki, şu andaki politik belirsizlikler belli bir şekilde erken seçime gitmeden çözümlenebilecek. Bizim inancımız ve arzumuz bu yönde.
BDDK bir süre sonra
tahvil ihracına izin verir
-Bankaların tahvil ihracına BDDK'nın onay vermemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Finansbank olarak birçok konuda ilkleri yaptığımız için tahvil ihracı ile ilgili SPK düzenlemesi çerçevesinde müracaat ettik BDDK onaylamadı. BDDK'nın onaylamaması ile ilgili açıklamasında çok önemli bir kelime var: "Şu aşamada onaylamıyoruz." Bankaların tahvil ihracı önemli bir konu ve belirli regülasyon altında yapılması gerekebilir. Örneğin; çıkarılacak olan tahvil miktarı sermayenin belli bir katsayısına bağlanabilir. Benim tahminim; BDDK ticari bankaların tahvil çıkarmasını tamamen reddetmiyor. Belli bir sürecin geçmesi, altyapının oluşturulmasi sonrasında bu izni vereceği izlenimini alıyorum. Tahvil piyasası Türkiye için önemli bir piyasa. Bankaların çıkarması da piyasayı zenginleştirecek ve derinleştirecek. Çünkü özel sektör tahvil piyasası. Bugüne kadar kalkınma bankaları ve yatırım bankalarının tahvil çıkarma izni vardı. Fakat onlarda çok fazla ihraç yapmadı, piyasa gelişmedi. Tahmin ediyorum, zaman içinde BDDK da buna olumlu bakacaktır.
Su havzasındaki
konuta kredi yok
-Sosyal sorumluluk anlamında Finansbank olarak neler yapıyorsunuz?
Eğitimde çeşitli burslar ve desteklemeler yapıyoruz. Bunun dışında kendi kredi politikalarımızda belirli özellikteki projeleri kredilendirmiyoruz. Su havzasındaki inşaatlar ve konut projelerine kesinlikle kredi vermiyoruz. Çevreye duyarlı bir kredi politikası uyguluyoruz. İki sene önce Erzurum'da bir çağrı merkezi açtık ve bölgede çok ciddi miktarda istihdam yarattık. Kendi içimizde de yaptığımız projeler var. 11 bin çalışanımızı aileleri ile beraber sayarsanız 40-50 bin kişilik bir grupa hitap ediyoruz aslında. Bu kişiler arasında bilinçlendirme çalışmaları yapıyoruz. Elektrik ve su tüketimlerinde belli bir seviyeye inmelerini sağlıyoruz. O seviyeye indiren kişilere çekilişle hediyeler veriyoruz.
Türkiye yüzde 5.5
büyümeyi yakalar
-Yıl sonu faiz, dolar, euro, büyüme hızı ve enflasyon tahminlerinizi alabilir miyim?
Enflasyon tahminimizi son gelişmeler ışığında revize ettik. Şu an için yüzde 8.3 gibi bir enflasyon tahminimiz var. 2011 yılı için yüzde 7.3 seviyesinde öngörüyoruz. Ekonomik büyüme olarak yüzde 5.5 seviyesinde bir büyümeyi Türkiye'nin yakalayabileceğini düşünüyoruz. Merkez Bankası'nın şu anda yüzde 6.5 olan faizlerinin yıl sonuna kadar yüzde 8.5 seviyesine yükselebileceğini düşünüyoruz. Ağırlıklı olarak son 4 ay içerisinde, eylül, ekim, kasım ve aralık döneminde gerçekleşeceğini düşünüyoruz. Planlarımızı o şekilde yaptık. Ama enflasyonist datalar ve beklentiler belki bunun biraz daha öne çekilmesini gerektirebilir. Kurlar açısından TL güçlü olmaya devam edecek. Ciddi bir değer kaybı öngörmüyoruz. Dolar 1.50-1.52 TL seviyesinde olabilir. Öte yandan euronun dolara karşı değer kaybetmeye devam edeceğini tahmin ediyoruz.
Mevduat ve gayrimenkul
yatırımını öneriyorum
-Yatırımcılara tavsiyeniz nedir?
TL'yi öneriyorum. Ekonomik büyüme ile birlikte belki gayrimenkul yatırımları da gündeme gelebilir. Türk lirası yatırımlar ve gayrimenkul yatırımları Krizden sonra birtakım ülkelerin gayrimenkul fiyatlarının düştüğünü biliyoruz. İmkanı olduğu takdirde o tür yatırımlar iyi bir getiri sağlayabilir.Ama genel olarak zaten Türkiye ve Türkiye'ye benzer ülkelerin para birimleri güçlenecek. Gelişmiş ülkelerin para birimlerinde ise çok büyük bir güçlenme beklemiyoruz.
-Siz paranızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
'Terzi söküğünü dikemez' derler ya her meslek için geçerli! Bir takım yapmış olduğumuz gayrimenkul yatırımları var. Ayrıca mevduatta değerlendiriyorum. Yatırımcıların özellikle şuna dikkat etmeli. Doğru yerde doğru yatırımı yapmak önemli. Fakat bireysel paraların yönetimi ise bu düşük faiz ortamında portföy yöneticilerinin becerilerine kalıyor. Ben yatırımcılara kendi kararlarını vermeden önce bankalarına danışmalarını öneriyorum.
Hüsnü beyden teklif
Gelse de gitmem
-Sektörde Hüsnü Özyeğin'in prensi olarak anılıyorsunuz. Millenium Bank'ı aldıktan sonra size iş teklifinde bulundu mu?
Hüsnü beyle 19 yıl birlikte çalıştık. Hüsnü bey Finansbank'ı sattıktan sonra yurtdışında Romanya, İsviçre, Hollanda ve Moskova'daki bankaları yöneten çok değerli, bizim bankamızda da daha önce bankacılık yapmış arkadaşlar var. Yeni gelen bir jenerasyon var. Oldukça deneyimli ve etkin bir kadro var. Onun için Millenium Bank'da da Hüsnü bey daha çok gençleri değerlendirecektir. Biz bu işe çok genç iken başladık. 30'lu yaşlarda Finansbank'ın kuruluşunda görev aldım. Eminim Millenium Bank'ı gençlerin yönetmesi daha uygun olur diye düşünüyorum.
-Teklif gelse düşünür müsünüz?
Yok hayır.
Tenis, yelken ve GS
en büyük tutkusu
-Boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?
Spor yapmaya çalışıyorum, kitap okuyorum. Tenis oynuyorum. Yazın biraz yelken sporuyla ilgileniyorum.
-Hangi takımı tutuyorsunuz?
Galatarasay. Bu sene biraz hayal kırıklığı oldu ama Galatasaray çok iyi bir takım.
Romanya'ya taksitli
Kredi kartını götürdü
-Sizin 6 ülkeyi kapsayan sorumluluğunuz var. NBG'nin bölgedeki büyüme planları açısından Türkiye'nin önemi nedir?
Türkiye dışında NBG'nin uluslar arası bütün ülkelerdeki faaliyetlerinin de sorumluluğu bende. Özellikle Balkan ülkeleri burada Türkiye'den sonra en büyük faaliyet Bulgaristan'da. Daha sonra Romanya, Sırbistan, Makedonya ve Arnavutluk geliyor. Bu ülkeler krizde belli sıkıntılar yaşadılar ve büyümeleri negatife döndü. Fakat 2010 yılında da orada bir dönüşüm gözlüyoruz. Finansbank'ın teknoloji, ürün geliştirmesi, satış teknikleri olarak çok iyi bir know-how'u var. Bir yandan bu know-how'u Balkan ülkelerine aktararak o bankaların daha etkin bankacılık yapmalarını sağlıyoruz. Bu çerçevede bazı arkadaşları orada görevlere yollladık. 3-4 kişi Balkanlar'da çalışıyor. Bu rakam ileride artabilir. Finansbank'ın laboratuar olarak geliştirmiş olduğu tecrübeleri oralara aktarıyoruz. Özellikle bireysel bankacılık, mevduat ürünleri, kredi kartı ürünlerini. Bize de hizmet veren kredi kartı yazılım şirketinin yazılımını Romanya'ya da uyguladık. Romanya'da da taksitli kredi, taksitli kredi kartı gibi işlemler yapma imkanı sağlayacak.
Kredilerde musluklar açık
-En son TOBB Başkanı Rifat Hisarcıkloğlu'nun çıkışıyla tekrar gündeme gelen bankaların kredi kullandırmadığına ilişkin eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bankalar ekonomik kurallara, rasyonel kavramlara göre hareket ediyor. Hiçbir zaman bankalar bir araya gelip "Artık biz kredi vermeyelim, aman piyasalar çok riskli" şeklinde bir yaklaşım yok. Bankacılık bugün Türkiye'de rekabetin en güçlü bir şekilde yaşandığı bir sektör. Bütün bankalar piyasa payını artırmaya çalışıyor. Bankaların bir kaynak sıkıntısı da yok. Ellerine gelen her türlü fırsatı değerlendirmek zorundalar. Geçtiğimiz sene kredilerdeki büyümenin az olması, aslında kredi talebinin de düşük olmasından kaynaklandı. Yoksa 'Bankalar kredi vermiyor, kredi musluklarını kapattı' şeklinde bir yorum biraz haksızlık olur diye düşünüyorum. Tabii ki, kredi değerlendirme süreci biraz sıkılaştırıldı. Belli firmalar daha detaylı analizlere tutuluyor. Fakat bu sistemin ve ekonominin faydasınadır. Çünkü sorunlu krediyi azaltmak adına da bir yerde reaksiyon olarak ortaya çıktı.
Ayfer ARSLAN
26 yıllık meslek hayatının 19 yılında Hüsnü Özyeğin ile birlikte çalışan Ömer Aras, finans sektöründe Özyeğin'in prensi olarak anılıyor. "Millenium Bank için Hüsnü beyden teklif gelse gider misiniz?" sorumuza "Hayır. Oldukça deneyimli bir ekibi var" yanıtını veren Aras ile Finansbank'ın büyüme hedeflerini, sektörün gündemindeki konuları konuştuk ve düşük faiz ortamında yatırımcılara önerilerini aldık.
-Yılın ilk 3 ayı Finansbank ve sektör açısından nasıl geçti?
İlk 3 ay beklentilerden daha iyi geçti. Ekonominin tekrar canlanması beklentinin biraz daha ötesinde oluştu. Kredilerdeki büyüme oranı sektörde yüzde 4.5-5 seviyesine kadar geldi. Bu önemli bir büyüme. Yıllık bazda 13 ile 15'lik bir büyüme öngörüyorduk. Bunun yüzde 5'ini ilk 3 ayda sektör gerçekleştirdi. Kredilerin büyümesi ekonomik aktivitenin canlandığını gösteriyor. Finansbank da aynı paralelde büyümesini sürdürdü, hatta belli alanlarda sektörün üzerinde büyüme yakaladı. Takipteki alacaklar beklentilerin altında kaldı. Geri ödemelerde de olumlu gelişme görüyoruz.
-Finansbank'ın 2010 yılı büyüme hedefleri nelerdir?
2010 yılı içerisinde Finansbank olarak bütçemizi yaparken 50 şube açacağız dedik. Daha sonra ekonomik canlılık ve ekonomideki beklentilerin bütçe döneminden daha iyi de gelişeceğini düşündüğümüz için hedeflerimizi revize ettik. 75 şube açmayı planlıyoruz. Bu da aşağı yukarı bin 700 kişilik bir istihdam demektir. Toplam kredilerde sektörde yüzde 15'lik bir büyüme öngörmüştük. Finansbank için yüzde 20 ile 22 arasında bir büyüme planladık. 2010 yılına olumlu bakıyoruz. Finansbank olarak önümüzdeki sene yeni şubelere 55 milyon dolar yatırım yapmamız gerekiyor. Ayrıca teknoloji altyapısına da 70-75 milyon dolar harcayacağız. Toplam 125-130 milyon dolarlık bir yatırım projemiz var.
2 VEYA 4 BANKA ÇEKİLEBİLİR
-Yunanistan'daki kriz sermayedarınız NBG'nin Türkiye'deki büyüme hedeflerini etkiler mi?
Yunanistan'daki kriz makro ekonomik bir kriz. Devletin kendi borçlanmasıyla ilgili bir kriz. Orada mali disiplin, bütçe disiplini gerektiriyor. Bu ülkenin büyümesi üzerinde olumsuz beklenti yaratıyor. Böyle bir ortamda uluslar arası faaliyetleri daha önem kazanıyor. Türkiye bölgenin en büyük ekonomisi ve potansiyeli yüksek. NBG Türkiye'de 2006 yılında Finansbank'a ortak olarak önemli bir yatırım yaptı. Türkiye pazarı onlar için çok önemli. Grubun karlılığının yüzde 46'sı Türkiye'den geldi. Yaklaşık yüzde 10-11 kadarı da Balkan ülkelerinden geliyor. Yani NBG'nin karının yüzde 56-57'si Yunanistan dışında yapmış olduğu yatırımlardan geliyor.
-Bazı Türk bankalarının hisselerindeki el değiştirmeler Türk bankacılık sektörünü önümüzdeki dönemde nasıl şekillendirecek?
Türk bankacılık sektöründe mevcut banka sayısının ileriye doğru artmayacağını, bilakis azalacağını düşünüyorum. Bunun bir kısmı yurtdışındaki yabancı bankaların birleşmesiyle olabilir. Veya Türkiye'ye gelen ama umduğunu bulamayan bazı yabancılar Türkiye'deki operasyonlarını satmak isteyebilir. Dolayısıyla 5 sene içinde Türkiye'deki banka sayısının azalacağını tahmin ediyorum. Tahminde bulunmak zor ama banka sayısı belki 2, 3 veya 4 tane azabilir. Piyasayı daha iyi koklayan, iyi anlayan, müşterinin ihtiyacına cevap verebilen bankalar ön plana çıkacak.
Siyasi riske dikkat!
-Türk ekonomisinde gördüğünüz riskler var mı?
En önemli risk bugün için Türkiye'deki siyasi gerginlik üzerinden oluşan risktir. Piyasalarda siyasi riskin yaratacağı stres ekonomiyi olumsuz yönde etkileyebilir. Kendi politikamızı üretip, kendi doğrularımızı belirleyip ona göre bir strateji çizilmesi gerekiyor. Bunu yaparken de ekonominin politik risklerden, stresten uzak durmasında yarar var. Umuyorum ki, böyle bir riskle karşı karşıya kalmayacağız.
-Erken seçim bekliyor musunuz?
Biz şu anda planlarımızı yaparken erken seçim olmayacak şeklinde planlıyoruz. Tabii şu da bir gerçek ki, zaten bir sene sonra temmuz ayında seçim var. Bu temmuzdan sonra seçimlere bir yıldan az bir zaman kalmış olacak. Ama ben inanıyorum ki, şu andaki politik belirsizlikler belli bir şekilde erken seçime gitmeden çözümlenebilecek. Bizim inancımız ve arzumuz bu yönde.
BDDK bir süre sonra
tahvil ihracına izin verir
-Bankaların tahvil ihracına BDDK'nın onay vermemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Finansbank olarak birçok konuda ilkleri yaptığımız için tahvil ihracı ile ilgili SPK düzenlemesi çerçevesinde müracaat ettik BDDK onaylamadı. BDDK'nın onaylamaması ile ilgili açıklamasında çok önemli bir kelime var: "Şu aşamada onaylamıyoruz." Bankaların tahvil ihracı önemli bir konu ve belirli regülasyon altında yapılması gerekebilir. Örneğin; çıkarılacak olan tahvil miktarı sermayenin belli bir katsayısına bağlanabilir. Benim tahminim; BDDK ticari bankaların tahvil çıkarmasını tamamen reddetmiyor. Belli bir sürecin geçmesi, altyapının oluşturulmasi sonrasında bu izni vereceği izlenimini alıyorum. Tahvil piyasası Türkiye için önemli bir piyasa. Bankaların çıkarması da piyasayı zenginleştirecek ve derinleştirecek. Çünkü özel sektör tahvil piyasası. Bugüne kadar kalkınma bankaları ve yatırım bankalarının tahvil çıkarma izni vardı. Fakat onlarda çok fazla ihraç yapmadı, piyasa gelişmedi. Tahmin ediyorum, zaman içinde BDDK da buna olumlu bakacaktır.
Su havzasındaki
konuta kredi yok
-Sosyal sorumluluk anlamında Finansbank olarak neler yapıyorsunuz?
Eğitimde çeşitli burslar ve desteklemeler yapıyoruz. Bunun dışında kendi kredi politikalarımızda belirli özellikteki projeleri kredilendirmiyoruz. Su havzasındaki inşaatlar ve konut projelerine kesinlikle kredi vermiyoruz. Çevreye duyarlı bir kredi politikası uyguluyoruz. İki sene önce Erzurum'da bir çağrı merkezi açtık ve bölgede çok ciddi miktarda istihdam yarattık. Kendi içimizde de yaptığımız projeler var. 11 bin çalışanımızı aileleri ile beraber sayarsanız 40-50 bin kişilik bir grupa hitap ediyoruz aslında. Bu kişiler arasında bilinçlendirme çalışmaları yapıyoruz. Elektrik ve su tüketimlerinde belli bir seviyeye inmelerini sağlıyoruz. O seviyeye indiren kişilere çekilişle hediyeler veriyoruz.
Türkiye yüzde 5.5
büyümeyi yakalar
-Yıl sonu faiz, dolar, euro, büyüme hızı ve enflasyon tahminlerinizi alabilir miyim?
Enflasyon tahminimizi son gelişmeler ışığında revize ettik. Şu an için yüzde 8.3 gibi bir enflasyon tahminimiz var. 2011 yılı için yüzde 7.3 seviyesinde öngörüyoruz. Ekonomik büyüme olarak yüzde 5.5 seviyesinde bir büyümeyi Türkiye'nin yakalayabileceğini düşünüyoruz. Merkez Bankası'nın şu anda yüzde 6.5 olan faizlerinin yıl sonuna kadar yüzde 8.5 seviyesine yükselebileceğini düşünüyoruz. Ağırlıklı olarak son 4 ay içerisinde, eylül, ekim, kasım ve aralık döneminde gerçekleşeceğini düşünüyoruz. Planlarımızı o şekilde yaptık. Ama enflasyonist datalar ve beklentiler belki bunun biraz daha öne çekilmesini gerektirebilir. Kurlar açısından TL güçlü olmaya devam edecek. Ciddi bir değer kaybı öngörmüyoruz. Dolar 1.50-1.52 TL seviyesinde olabilir. Öte yandan euronun dolara karşı değer kaybetmeye devam edeceğini tahmin ediyoruz.
Mevduat ve gayrimenkul
yatırımını öneriyorum
-Yatırımcılara tavsiyeniz nedir?
TL'yi öneriyorum. Ekonomik büyüme ile birlikte belki gayrimenkul yatırımları da gündeme gelebilir. Türk lirası yatırımlar ve gayrimenkul yatırımları Krizden sonra birtakım ülkelerin gayrimenkul fiyatlarının düştüğünü biliyoruz. İmkanı olduğu takdirde o tür yatırımlar iyi bir getiri sağlayabilir.Ama genel olarak zaten Türkiye ve Türkiye'ye benzer ülkelerin para birimleri güçlenecek. Gelişmiş ülkelerin para birimlerinde ise çok büyük bir güçlenme beklemiyoruz.
-Siz paranızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
'Terzi söküğünü dikemez' derler ya her meslek için geçerli! Bir takım yapmış olduğumuz gayrimenkul yatırımları var. Ayrıca mevduatta değerlendiriyorum. Yatırımcıların özellikle şuna dikkat etmeli. Doğru yerde doğru yatırımı yapmak önemli. Fakat bireysel paraların yönetimi ise bu düşük faiz ortamında portföy yöneticilerinin becerilerine kalıyor. Ben yatırımcılara kendi kararlarını vermeden önce bankalarına danışmalarını öneriyorum.
Hüsnü beyden teklif
Gelse de gitmem
-Sektörde Hüsnü Özyeğin'in prensi olarak anılıyorsunuz. Millenium Bank'ı aldıktan sonra size iş teklifinde bulundu mu?
Hüsnü beyle 19 yıl birlikte çalıştık. Hüsnü bey Finansbank'ı sattıktan sonra yurtdışında Romanya, İsviçre, Hollanda ve Moskova'daki bankaları yöneten çok değerli, bizim bankamızda da daha önce bankacılık yapmış arkadaşlar var. Yeni gelen bir jenerasyon var. Oldukça deneyimli ve etkin bir kadro var. Onun için Millenium Bank'da da Hüsnü bey daha çok gençleri değerlendirecektir. Biz bu işe çok genç iken başladık. 30'lu yaşlarda Finansbank'ın kuruluşunda görev aldım. Eminim Millenium Bank'ı gençlerin yönetmesi daha uygun olur diye düşünüyorum.
-Teklif gelse düşünür müsünüz?
Yok hayır.
Tenis, yelken ve GS
en büyük tutkusu
-Boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?
Spor yapmaya çalışıyorum, kitap okuyorum. Tenis oynuyorum. Yazın biraz yelken sporuyla ilgileniyorum.
-Hangi takımı tutuyorsunuz?
Galatarasay. Bu sene biraz hayal kırıklığı oldu ama Galatasaray çok iyi bir takım.
Romanya'ya taksitli
Kredi kartını götürdü
-Sizin 6 ülkeyi kapsayan sorumluluğunuz var. NBG'nin bölgedeki büyüme planları açısından Türkiye'nin önemi nedir?
Türkiye dışında NBG'nin uluslar arası bütün ülkelerdeki faaliyetlerinin de sorumluluğu bende. Özellikle Balkan ülkeleri burada Türkiye'den sonra en büyük faaliyet Bulgaristan'da. Daha sonra Romanya, Sırbistan, Makedonya ve Arnavutluk geliyor. Bu ülkeler krizde belli sıkıntılar yaşadılar ve büyümeleri negatife döndü. Fakat 2010 yılında da orada bir dönüşüm gözlüyoruz. Finansbank'ın teknoloji, ürün geliştirmesi, satış teknikleri olarak çok iyi bir know-how'u var. Bir yandan bu know-how'u Balkan ülkelerine aktararak o bankaların daha etkin bankacılık yapmalarını sağlıyoruz. Bu çerçevede bazı arkadaşları orada görevlere yollladık. 3-4 kişi Balkanlar'da çalışıyor. Bu rakam ileride artabilir. Finansbank'ın laboratuar olarak geliştirmiş olduğu tecrübeleri oralara aktarıyoruz. Özellikle bireysel bankacılık, mevduat ürünleri, kredi kartı ürünlerini. Bize de hizmet veren kredi kartı yazılım şirketinin yazılımını Romanya'ya da uyguladık. Romanya'da da taksitli kredi, taksitli kredi kartı gibi işlemler yapma imkanı sağlayacak.
Kredilerde musluklar açık
-En son TOBB Başkanı Rifat Hisarcıkloğlu'nun çıkışıyla tekrar gündeme gelen bankaların kredi kullandırmadığına ilişkin eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bankalar ekonomik kurallara, rasyonel kavramlara göre hareket ediyor. Hiçbir zaman bankalar bir araya gelip "Artık biz kredi vermeyelim, aman piyasalar çok riskli" şeklinde bir yaklaşım yok. Bankacılık bugün Türkiye'de rekabetin en güçlü bir şekilde yaşandığı bir sektör. Bütün bankalar piyasa payını artırmaya çalışıyor. Bankaların bir kaynak sıkıntısı da yok. Ellerine gelen her türlü fırsatı değerlendirmek zorundalar. Geçtiğimiz sene kredilerdeki büyümenin az olması, aslında kredi talebinin de düşük olmasından kaynaklandı. Yoksa 'Bankalar kredi vermiyor, kredi musluklarını kapattı' şeklinde bir yorum biraz haksızlık olur diye düşünüyorum. Tabii ki, kredi değerlendirme süreci biraz sıkılaştırıldı. Belli firmalar daha detaylı analizlere tutuluyor. Fakat bu sistemin ve ekonominin faydasınadır. Çünkü sorunlu krediyi azaltmak adına da bir yerde reaksiyon olarak ortaya çıktı.
Ayfer ARSLAN
Etiketler:
Ayfer Arslan,
Finansbank,
finanscaddesi,
Hüsnü Özyeğin,
Ömer Aras
8 Nisan 2010 Perşembe
SANAYİ ÜRETİMİ ŞUBAT AYINDA YÜZDE 18.1 ARTTI
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2010 yılı Şubat ayı Sanayi Üretim Endeksi sonuçlarını açıkladı. Sanayi üretimi şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 18.1, bir önceki aya göre ise yüzde 0. 5 artış gösterdi. Üretim geçen yılın aynı ayında yüzde 23.8 daralmıştı. Dolayısıyla şubat ayı üretim rakamlarında, geçen yılki ciddi daralmayı gözönünde tutarsak, baz etkisinin güçlü olarak hissedildiği görülüyor. Baz etkisinin yanısıra iç ve dış talepte devam eden iyileşme trendi de üretim verilerine olumlu yansıdı. Yani artık ekonomide yavaş yavaş çarklar dönmeye başladı. Son veriler de, Türkiye ekonomisindeki büyümenin dipten yukarı doğru döndüğünün en önemli göstergesi.
Etiketler:
finanscaddesi,
sanayi üretimi
7 Nisan 2010 Çarşamba
TURKİSH BANK'IN ORTAĞININ GÖZÜ GARANTİ BANKASI'NDA
National Bank of Kuwait (NBK), Garanti Bankası hisselerine talip olduğunu açıkladı.
Türkiye’yi dünya bankacılık sektörünün en çekici ülkesi olarak gördüğünü söyleyen NBK CEO’su İbrahim Dabdaub, “Türkiye’de daha güçlü olmanın yolu Garanti hisselerini almaktan geçiyor” dedi.
TURKİSH BANK'DAN ÇIKACAK MI?
NBK’nın Turkish Bank’taki hisselerini satarak Türkiye’den çekilmeye hazırlandığı yönündeki haberler üzerine, “NBK, oldukça yüksek potansiyeli olan Türkiye’de büyümek istiyor” açıklaması yapan CEO İbrahim Dabdaub, “Türkiye’de daha güçlü bir duruşa sahip olmamız gerekiyor. Bu seçeneklerden birisi de Garanti Bankası’nın hisselerini almak” dedi. Türkiye’ye, General Electric’in yüzde 20.85’lik Garanti hissesini satın alarak daha güçlü olmak istediklerini duyuran NBK, 2007’de Turkish Bank’ın yüzde 40’ını 160 milyon dolara satın alarak Türk bankacılık sektörüne adım attı. NBK’nın, yatırdığı paranın karşılığını agresif büyüme politikasıyla kısa zamanda almak istediği ancak hedeflerden memnun olmadığı için Turkish Bank’taki hisseleri satacağı iddia edilmişti.
Şubat ayında Garanti Bankası’ndaki hisselerini satacağını duyuran GE’nin payının 4.3 milyar dolar değerinde olduğu hesaplanırken, bazı bankaların adı zaman zaman talip olarak anılıyor. NBK, bu hisselere talip olduğunu resmen duyuran ilk banka oldu. 1952 yılında kurulan NBK 45 milyar dolarlık varlıklarıyla dikkat çekerken, Credit Bank Of Irak ve National Bank Of Katar gibi bankalarda da yatırımı bulunuyor. Garanti hisselerini almayı planladıkları öne sürülen şirketlerden İspanyol Banco De Sabadell, Türkiye’den herhangi bir banka ile görüşmediklerini açıklarken, Volkswagen Finansal Hizmetler de dün Garanti ile ilgilenmediklerini duyurdu.
Türkiye’yi dünya bankacılık sektörünün en çekici ülkesi olarak gördüğünü söyleyen NBK CEO’su İbrahim Dabdaub, “Türkiye’de daha güçlü olmanın yolu Garanti hisselerini almaktan geçiyor” dedi.
TURKİSH BANK'DAN ÇIKACAK MI?
NBK’nın Turkish Bank’taki hisselerini satarak Türkiye’den çekilmeye hazırlandığı yönündeki haberler üzerine, “NBK, oldukça yüksek potansiyeli olan Türkiye’de büyümek istiyor” açıklaması yapan CEO İbrahim Dabdaub, “Türkiye’de daha güçlü bir duruşa sahip olmamız gerekiyor. Bu seçeneklerden birisi de Garanti Bankası’nın hisselerini almak” dedi. Türkiye’ye, General Electric’in yüzde 20.85’lik Garanti hissesini satın alarak daha güçlü olmak istediklerini duyuran NBK, 2007’de Turkish Bank’ın yüzde 40’ını 160 milyon dolara satın alarak Türk bankacılık sektörüne adım attı. NBK’nın, yatırdığı paranın karşılığını agresif büyüme politikasıyla kısa zamanda almak istediği ancak hedeflerden memnun olmadığı için Turkish Bank’taki hisseleri satacağı iddia edilmişti.
Şubat ayında Garanti Bankası’ndaki hisselerini satacağını duyuran GE’nin payının 4.3 milyar dolar değerinde olduğu hesaplanırken, bazı bankaların adı zaman zaman talip olarak anılıyor. NBK, bu hisselere talip olduğunu resmen duyuran ilk banka oldu. 1952 yılında kurulan NBK 45 milyar dolarlık varlıklarıyla dikkat çekerken, Credit Bank Of Irak ve National Bank Of Katar gibi bankalarda da yatırımı bulunuyor. Garanti hisselerini almayı planladıkları öne sürülen şirketlerden İspanyol Banco De Sabadell, Türkiye’den herhangi bir banka ile görüşmediklerini açıklarken, Volkswagen Finansal Hizmetler de dün Garanti ile ilgilenmediklerini duyurdu.
Etiketler:
finanscaddesi,
Garanti Bankası,
NBK,
Turkish Bank
FORTİS, MORTGAGE FAİZLERİNİ İNDİRDİ
Fortis Bank Türkiye konut kredisi faiz oranlarını indirdi. Banka’nın, 19-24 ay vadede % 0,83 olan faiz oranı % 0,79’a, 25-42 ay vadede % 0,89 olan faiz oranı % 0,85’e, 43-66 ay vadede % 0,89 olan faiz oranı % 0,87’ye, 67-84 ay vadede % 0,94 olan faiz oranı % 0,93’e ve 85-120 ay vadede % 0,96 olan faiz oranı % 0,93’e düştü.
Etiketler:
finanscaddesi,
Fortis,
mortgage
DENİZBANK, TARIMA ENDEKSLİ KORUMALI FON ÇIKARIYOR
DenizBank, tarım sektörünün getirilerinden daha geniş bir kesimin yararlanması için yeni bir tarım fonunu daha piyasaya sürüyor. DenizBank A.Ş. koruma amaçlı şemsiye fonu’na bağlı %90 anapara korumalı b tipi özel bankacılık tarım ürünleri ikinci alt fonu, 12 – 16 Nisan 2010 tarihleri arasında halka arz edilecek.
%90 oranında anapara koruma özelliği bulunan B tipi Özel Bankacılık Koruma Amaçlı 1 yıllık Tarım Fonu; yatırım dönemi sonunda fon yatırımcılarının anaparalarının yüzde %10’luk kısmını kaybetme riskini alarak, borsa dışından alınacak bir opsiyon sözleşmesi ile S&P GSCI Tarım Endeksi’nin öngörülen pozitif getirisinden yararlanmayı hedefliyor. Böylelikle S&P GSCI Tarım Endeksi yükseldikçe fon yatırımcıları da kazanmış olacak.
DenizBank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş, fon pazarına sunacakları ikinci tarım fonu ile yatırımcıların tarımdaki fırsatları değerlendirme şansının devam ettiğini belirterek, “Tasarruf sahipleri, bir yıl vadeli bu yeni tarım fonumuzla tarımın getirdiği fırsatlardan yararlanma şansı bulacak. Devlet ve özel sektör fonları tarıma yönelmeye başladı. Arz talep dengesi tarım sektörüne destek veriyor. Tarım sektörü kriz dönemlerinden daha az etkileniyor. Bu önemin farkında olan bankalar, tarıma kredi desteklerini de arttırıyorlar. Tarım konusuna banka olarak zaten özel bir önem veriyoruz. Çıkardığımız yeni fon ile para piyasalarındaki yatırımcılar da tarımın ne kadar büyük bir kazanç potansiyeli olduğunu yakından görecek.” dedi.
%90 oranında anapara koruma özelliği bulunan B tipi Özel Bankacılık Koruma Amaçlı 1 yıllık Tarım Fonu; yatırım dönemi sonunda fon yatırımcılarının anaparalarının yüzde %10’luk kısmını kaybetme riskini alarak, borsa dışından alınacak bir opsiyon sözleşmesi ile S&P GSCI Tarım Endeksi’nin öngörülen pozitif getirisinden yararlanmayı hedefliyor. Böylelikle S&P GSCI Tarım Endeksi yükseldikçe fon yatırımcıları da kazanmış olacak.
DenizBank Finansal Hizmetler Grubu Başkanı Hakan Ateş, fon pazarına sunacakları ikinci tarım fonu ile yatırımcıların tarımdaki fırsatları değerlendirme şansının devam ettiğini belirterek, “Tasarruf sahipleri, bir yıl vadeli bu yeni tarım fonumuzla tarımın getirdiği fırsatlardan yararlanma şansı bulacak. Devlet ve özel sektör fonları tarıma yönelmeye başladı. Arz talep dengesi tarım sektörüne destek veriyor. Tarım sektörü kriz dönemlerinden daha az etkileniyor. Bu önemin farkında olan bankalar, tarıma kredi desteklerini de arttırıyorlar. Tarım konusuna banka olarak zaten özel bir önem veriyoruz. Çıkardığımız yeni fon ile para piyasalarındaki yatırımcılar da tarımın ne kadar büyük bir kazanç potansiyeli olduğunu yakından görecek.” dedi.
Etiketler:
Anapara korumalı fon,
Denizbank,
finanscaddesi,
Hakan Ateş
TÜRKİYE FİNANS'TAN 'GARANTİ'Lİ EMEKLİLİK
Türkiye Finans, Garanti Emeklilik ile gerçekleştirdiği işbirliğiyle ''Türkiye'de ilk kez'' katılım bankacılığı alanında müşterilerine bireysel emeklilik hizmeti sunacak. İşbirliği ile Türkiye Finans müşterileri, gelire endeksli senetlerle (GES) bireysel emeklilik sistemine yatırım yapabilecek. Türkiye Finans Katılım Bankası Genel Müdürü Yunus Nacar, bu yıl 10 bin müşteriyi sisteme katmayı planladıklarını açıkladı.
İşbirliğine ilişkin düzenlenen basın toplantısında konuşan Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus Nacar, Türkiye'de bireysel emeklilik fonlarında uzun süre faizsiz bir enstrüman oluşturulamadığı için katılım bankalarının bunu müşterilerine sunamadığını, ancak Hazine'nin 2009'da çıkardığı faizsiz bir enstrüman olan GES'lerle beraber bireysel emeklilikte faizsiz bir fon oluşturulması imkanı
doğduğunu söyledi. Bu paralelde Garanti Emeklilik bünyesinde oluşturulan bu fona Türkiye Finans müşterilerinin de katılma imkanı doğduğunu vurgulayan Nacar, ''Türkiye Finans, Garanti Emeklilik ile işbirliğine giderek katılım bankacılığı sektöründe müşterilerine bu imkanı sunan ilk banka oldu. Türkiye Finans olarak 1,5 milyon kayıtlı müşterimize bu ürünü sunduğumuzda çok başarılı sonuçlar elde edeceğimize ve sektörün önemli oyuncularından biri olacağımıza inanıyoruz'' dedi.
AMAÇ PASTAYI BÜYÜTMEK
Garanti Emeklilik Genel Müdürü Erhan Adalı da işbirliğiyle artık bireysel emeklilik planlarının Türkiye Finans Katılım Bankası şubelerinden de sunulacağını belirterek, ''GES'e dayalı ürünlerden fon oluşturduk. Çok iyi bir işbirliğiyle bu ürünü birlikte sunmayı başardık. eklentimiz, çok önemli potansiyel olduğuna inandığımız Türkiye Finans müşteri kitlesini bireysel emeklilik içine çekmek. Bizim en büyük hedeflerimizden biri pastayı, sektörü büyütmek. Pastayı büyüttüğümüzde alacağımız dilim de büyüyecektir'' diye konuştu.
Kıymetli madenlere dayalı yeni fonlar
Garanti Emeklilik Genel Müdürü Erhan Adalı, önümüzdeki günlerde Türkiye Finans ile birlikte karar vererek belki kıymetli madenler ve çeşitli enstrümanları da bu fonun içine alabilme ihtimali bulunduğunu dile getirdi. Sektörün henüz beklediği yatırım çeşitliliğine ulaşamadığını belirten Adalı, GES'in Hazine bonosu gelirlerine yakın bir geliri olduğunu belirterek bu fonu alan müşterilerinin iyi bir gelir elde edeceğini savundu.
İşbirliğine ilişkin düzenlenen basın toplantısında konuşan Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus Nacar, Türkiye'de bireysel emeklilik fonlarında uzun süre faizsiz bir enstrüman oluşturulamadığı için katılım bankalarının bunu müşterilerine sunamadığını, ancak Hazine'nin 2009'da çıkardığı faizsiz bir enstrüman olan GES'lerle beraber bireysel emeklilikte faizsiz bir fon oluşturulması imkanı
doğduğunu söyledi. Bu paralelde Garanti Emeklilik bünyesinde oluşturulan bu fona Türkiye Finans müşterilerinin de katılma imkanı doğduğunu vurgulayan Nacar, ''Türkiye Finans, Garanti Emeklilik ile işbirliğine giderek katılım bankacılığı sektöründe müşterilerine bu imkanı sunan ilk banka oldu. Türkiye Finans olarak 1,5 milyon kayıtlı müşterimize bu ürünü sunduğumuzda çok başarılı sonuçlar elde edeceğimize ve sektörün önemli oyuncularından biri olacağımıza inanıyoruz'' dedi.
AMAÇ PASTAYI BÜYÜTMEK
Garanti Emeklilik Genel Müdürü Erhan Adalı da işbirliğiyle artık bireysel emeklilik planlarının Türkiye Finans Katılım Bankası şubelerinden de sunulacağını belirterek, ''GES'e dayalı ürünlerden fon oluşturduk. Çok iyi bir işbirliğiyle bu ürünü birlikte sunmayı başardık. eklentimiz, çok önemli potansiyel olduğuna inandığımız Türkiye Finans müşteri kitlesini bireysel emeklilik içine çekmek. Bizim en büyük hedeflerimizden biri pastayı, sektörü büyütmek. Pastayı büyüttüğümüzde alacağımız dilim de büyüyecektir'' diye konuştu.
Kıymetli madenlere dayalı yeni fonlar
Garanti Emeklilik Genel Müdürü Erhan Adalı, önümüzdeki günlerde Türkiye Finans ile birlikte karar vererek belki kıymetli madenler ve çeşitli enstrümanları da bu fonun içine alabilme ihtimali bulunduğunu dile getirdi. Sektörün henüz beklediği yatırım çeşitliliğine ulaşamadığını belirten Adalı, GES'in Hazine bonosu gelirlerine yakın bir geliri olduğunu belirterek bu fonu alan müşterilerinin iyi bir gelir elde edeceğini savundu.
Etiketler:
BES,
finanscaddesi,
Garanti Emeklilik,
Türkiye Finans Katılım Bankası
5 Nisan 2010 Pazartesi
BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN KARI ŞUBATTA %11.6 ARTTI
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Şubat 2010 itibariyle, bankacılık sektörü göstergelerini açıkladı. Sektörün aktif büyüklüğü Şubat 2010 itibarıyla yüzde 14.8'lik artışla 842 milyar 233 milyon lira oldu. Krediler yüzde 3.4 oranında artarak 405 milyar 871 milyon liraya yükselirken, menkul değerler yüzde 4,2 oranında artış gösterdi. Takipteki alacaklar ise yüzde 0,4 oranında azaldı. Sektörün Şubat 2010 dönemindeki karı ise yüzde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11.6 artışla 3 milyar 579 milyon TL düzeyinde gerçekleşti. Şubat 2009 döneminde yüzde 18,1 olan sermaye yeterliliği standart oranı da Şubat 2010 dönemi itibarıyla yüzde 20,1 seviyesine yükseldi.
Etiketler:
banka,
BDDK,
finanscaddesi
MART AYINDA ENFLASYON YÜZDE 9.56 OLDU
Mart ayında tüketici fiyatları yüzde 0.58, üretici fiyatları ise yüzde 1.94 arttı. Böylece, Şubat ayında çift haneli rakamı gören yıllık TÜFE artışı Mart’ta yüzde 9.56’ya gerileyerek tekrar tek haneye düştü. TÜFE’nin alt kalemlerini incelediğimizde, aylık bazda en fazla artışın yüzde 3.14 ile haberleşme grubunda gerçekleştiği görülüyor. Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda ise Mart ayında fiyatlar yüzde 0.62 yükseldi ve aylık enflasyona katkısı yüzde 0.17 puan oldu.
Benzin fiyatlarının belirgin etkisiyle aylık bazda yüzde 0.73 artan ulaştırma grubu fiyatlarının aylık enflasyona etkisi ise yüzde 0.10 puan oldu.
Benzin fiyatlarının belirgin etkisiyle aylık bazda yüzde 0.73 artan ulaştırma grubu fiyatlarının aylık enflasyona etkisi ise yüzde 0.10 puan oldu.
Etiketler:
enflasyon,
finanscaddesi
İŞSİZLERE YENİ İŞ KAPISI: BES ARACILIĞI
Türkiye’de altı yılda 2 milyon 28 binin üzerinde katılımcıya ulaşan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), krizden etkilenmeden büyümeyi sürdürüyor. En fazla ilgiyi 25–34 yaş arası genç çalışanların gösterdiği sistem, yeni bir iş kapısı aralıyor. Şu anda geçerli lisansa sahip kişi sayısının ise 44 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’nin iş ve insan kaynakları sitesi Yenibiris.com’a konuyla ilgili açıklama yapan Finansemeklilik İnsan Kaynakları Grup Yöneticisi Zuhal Karan, bu alanda çalışacak lisanslı satışçılara duyulan ihtiyacın günden güne arttığını belirtiyor. Karan'ın verdiği bilgiye göre, şu anda 13 tane emeklilik şirketi bu lisansa sahip kişilerin peşinden koşuyor.
Lisans nereden alınıyor?
Herhangi bir bölümle ilgili dört yıllık lisans mezunlarına veya finansla ilgili bir alanda iki yıllık yüksekokul eğitimi alanlara verilen bu lisansı almak için Bireysel Emeklilik Aracıları Sınavı’na girmek gerekiyor. Başvuru ve sınav internet üzerinde yapılıyor. Yedi temel konudan oluşan sınav için piyasadaki çalışma kitaplarından alıp hazırlanmak yeterli oluyor. Başvuru sırasında ise halen bir şirkette çalışmak şartı aranmıyor. Lise mezunlarından ise 3 yıl satış deneyimi isteniyor. Lisansın devamı için senede bir basit bir tamamlayıcı eğitim almak da gerekiyor. Konu hakkında ayrıntılı bilgi www.egm.org.tr adresinden alınabiliyor
Lisans nereden alınıyor?
Herhangi bir bölümle ilgili dört yıllık lisans mezunlarına veya finansla ilgili bir alanda iki yıllık yüksekokul eğitimi alanlara verilen bu lisansı almak için Bireysel Emeklilik Aracıları Sınavı’na girmek gerekiyor. Başvuru ve sınav internet üzerinde yapılıyor. Yedi temel konudan oluşan sınav için piyasadaki çalışma kitaplarından alıp hazırlanmak yeterli oluyor. Başvuru sırasında ise halen bir şirkette çalışmak şartı aranmıyor. Lise mezunlarından ise 3 yıl satış deneyimi isteniyor. Lisansın devamı için senede bir basit bir tamamlayıcı eğitim almak da gerekiyor. Konu hakkında ayrıntılı bilgi www.egm.org.tr adresinden alınabiliyor
Etiketler:
BES,
Finans Emeklilik,
finanscaddesi,
Zuhal Karan
BORSA COŞUYOR, TÜRK BAKIYOR!
Manipülatif işlemler nedeniyle geniş kitleler tarafından kumar olarak algılanan ve riskli bir yatırım aracı olarak görülen borsa gerek SPK'nin yeni düzenlemeleri, gerek sektör kuruluşlarının çabaları ile güven arayışında. SPK, VOB, Takasbank ve Merkezi Kayıt Kuruluşu'nun desteğini alarak Türkiye genelinde geniş kapsamlı bir anket çalışmasına hazırlanan Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği de (TSPAKB), "Yatırımcımız neden borsaya küskün?" sorusunun yanıtını arayacak. 26 ilde 2 bin kişi ile gerçekleştirilecek anket sonuçlarına göre hazırlanacak eylem planı ile yerli yatırımcının borsaya çekilmesi hedefleniyor.
"24 yıllık borsa tarihi olan bir ülkenin 250-300 bin borsa yatırımcısı olmaz" diye isyan eden TSPAKB Başkanı Nevzat Öztangut, spekülasyon ve manipülasyon söylentilerinin halkı borsadan korkuttuğunu düşünüyor.
TSPAKB Başkanı Nevzat Öztangut ile eylem planlarının ayrıntılarını ve piyasaların gündemindeki konuları konuştuk.
-Faizlerin düşmesi nedeniyle geçen yıl borsada dikkati çeken yerli yatırımcı ilgisi devam ediyor mu?
Maalesef son altı ayda ne kadar yeni yatırımcı girdiği konusu bizim durumumuzu tam olarak anlatmıyor. Fotoğrafın geneline baktığımız zaman sermaye piyasasının içinde bulunduğu durumdan çok hoşnut değiliz. Çünkü hala yatırımcı sayımız çok az. 1 milyonun biraz üzerine çıkmış bir yatırımcı sayısından bahsediliyor. Ancak bu kesinlikle gerçeği yansıtmıyor. 5 bin lira veya daha üstünde hisse senedi bakiyesi bulunan kişi sayısı 250 bin civarında. 750 bin kişinin ise hesap bakiyesi 5 bin liranın altında. Koskoca Türkiye'de bu kadar kişi az. Kriz öncesinde de durum farklı değildi.Türkiye'de yerli yatırımcı borsaya olan ilgisini kesmiş durumda. Bu çok önemli bir hastalığımız. 24 yıllık borsa tarihi olan bir ülkenin 250-300 bin borsa yatırımcısı olmaz. İşlem hacmimizin büyüklüğü ile övünüyoruz. Ama kimin bu hisse senetleri? Yüzde 70'i yabancının.
26 İLDE 2 BİN KİŞİYE SORULACAK
-Yerli yatırımcıyı borsaya çekmek için neler yapacaksınız?
Yerli yatırımcının neden küskün olduğu konusunda hemen herkesin bir fikri vardır. Ancak Aracı Kuruluşlar Birliği bunu bilimsel olarak tespit etmek istiyoruz. Kamuoyu araştırma şirketi GFK ile bir anket çalışmamız olacak. 26 ilde yaklaşık 2 bin kişi ile yapılacak ankette, "Yatırımcımız neden küskün?" sorusunun yanıtını arayacağız. Biz bu çalışma fikrimizi IMKB, SPK, VOB, Takasbank ve MKK'ya açıkladık ve onların da desteğini aldık. Bu anket çalışması ile sermaye piyasamızın röntgenini çekmiş olacağız. Anket sonuçlarına göre bir yol haritası çizeceğiz. Bu çalışmanın sonucunda bir iletişim çalışması gereği ortaya çıkabilir. Biz bu konuda hem basının desteğini isteyeceğiz. Uygun iletişim araçları nelerdir? Hangi iletişim araçları ile hangi gruplara gidelim? Üniversite öğrencilerine veya halkın geneline anlatacağımız farklı olabilir. Anadolu'da belki şehir sohbetleri yapılabilir. Tahminim iki ay içerisinde çalışma tamamlanır ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşırız.
-Peki, sizce neden yerli yatırımcı borsaya küskün?
Çok çeşitli nedenleri var. Birincisi; beklemediği riskler nedeniyle paralarını kaybedenler, hisse senetlerine el konmuş olan küskünler grubu var. Bunlara ilişkin hikayelerin kulaktan kulağa yayılması diğer yatırımcıları etkileyebilir. İkincisi; hisse senedi riskli bir yatırımdır. Onlara yeterli ve doğru danışmanlığı vermemiş olabiliriz. Üçüncüsü, spekülasyon ve manipülasyon söylentileri halkın buradan korkmasına yol açıyor. Bu da borsanın kumar ortamı olarak algılanmasına yol açıyor. Bir başka neden halkımızın tasarruf eğiliminin veya tasarruf gücünün az olması. Bir diğeri; kolektif yatırım araçlarının çok gelişmemiş olması olabilir.
İMKB'NİN KAMULAŞTIRILMASI ENDİŞESİ
-İMKB'nin şirketleşmesine yönelik çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
IMKB kamusal niteliği olan bir nevi meslek kuruluşu gibi çalışır. Şimdi bu konu konuşuluyor. Çünkü geçmiş dönemde devlet 'Burası benim kurumum' demek suretiyle tasarruf tedbirleri uygulamaya başladı. Ne gerekli alımlar yapıldı, ne personele doğru dürüst ücret verildi. Devlet buraya elini soktuğu anda İMKB'nin düzeni karıştı. Şimdi, bu karışmış düzen nasıl düzeltilir? 'Şirketleştirelim' dediler. Şirketleşince sahibi kim olacak? Anonim şirket yapıp sahibi devlet olacaksa İMKB bir kamu şirketi olacaktır. İMKB'nin hisse senetleri sektöre ait olacaksa itirazımız yok. İMKB'nin bugün gerek mal varlığı gerek faaliyetleri olsun devletin bir liralık katkısı ile mi yapılmıştır? Sektör buraya kaynak aktarmıştır. İMKB diye bir eser varsa sektör ortaya çıkardı. O zaman devletin çıkıp da bugün hepsi benimdir demeye hakkı olduğunu düşünmüyorum. Bugün bu çalışmaların İMKB'yi kamulaştırma çalışması olduğunu düşünüyorum ve bundan da son derece endişeliyim.
DEVLET, BORSADAN ELİNİ ÇEKSİN
-Bu konuda sizin önerileriniz nedir?
SPK ve ilgililere şunu öneriyorum. Bozulmuş olan düzeni değiştirmek istiyorsanız bir şey yapmanıza gerek yok. Bugüne kadar devlet İMKB'den yaklaşık 1 milyar dolara yakın kaynak çekmiş durumda. Devlet bir kere İMKB'yi kendi haline bıraksın. İMKB bu bölgenin yakın Avrupa'nın, Türki cumhuriyetlerin merkezinde pırıl pırıl parlayan bir yer. Sermaye piyasasında birkaç borsası var. İMKB, VOB, Altın Borsası... Hepsi birbirleriyle çekişme halinde. Burayı bir anonim şirket yapabilirsiniz. Devlet benim diye ortaya çıkmaz. İMKB sektörün malıdır. Sektörün malı olarak burayı anonim şirket yapalım. Tasarruf teşvikiydi, ücret sistemiydi.. Devlet hepsinden elini çeksin, biz çok iyi yönetiriz.
Borsa endeksi yıl
sonu 60-62 bin olur
-Borsa, faiz ve dolarda yıl sonu tahminleriniz nedir?
Borsa bugünkü seviyesinden daha yukarıda olur. Borsa için iyimserim. Endeks yıl sonunda 60-62 bin mertebesinde olur. Faiz bir müddet yükselir. Bundan sonra tekrar aşağıya gelir. Döviz için de ben doların en azından yükselmeyeceğini düşünüyorum. Bugünkü seviyeden aşağıda da olabilir. Dövizin yükselmesi için bir sebep yok. Rezervlerimiz gayet iyi durumda.
95 aracı kurumun aktifi
bir bankanın karı kadar
-Aracı kurum sektörünün karlılığında düzelme var mı?
Maalesef sermaye piyasamız hiç istediğimiz yerde değil. Bir yatırımcı sayısı az. İki aracı kurumlar sadece hisse senedi alım satımına aracılık eden ve bunun üzerinden komisyon alan şirketler olarak kabul edilmiş. Bugün SPK yeni ürünlerin çıkartılmasına izin veriyor. Aracı kurumlara yeni faaliyet alanları tanımlanmaya çalışılıyor ama bütün bu yapılanlar meyvelerini uzun sürede verecek. Aracı kurumlarımızın bir kısmı faaliyetlerini kapattı. Bir kısmı başa baş yaşamaya çalışıyor. Bir kısmı 'Yeni bir alıcı gelse de, şirketimi cebime para koyarak bu işten çıksam' diye düşünüyor. Bu sermaye piyasasının görüntüsünü piyasaya çıkacak yeni ürünler değiştirebilir. Aracı kurumlar yeni ürünler yapabildikçe yavaş yavaş müşteri potansiyellerini artırabilir. Bugün aracı kurumlarımızın toplam aktifi 4 milyar lira, yıllık kazandıkları para ise 250-300 milyon lira. Türkiye'deki bir bankanın yıllık karı kadar neredeyse bütün aracı kurumların aktifi var. 24 yıldır aracı kurumların geldiği yer burası. Çoğunun müşteri kapasitesi yok. Böyle bir yapıda son derece dürüst namuslu aracı kurumlarımız hiç değilse faaliyetlerimizi durduralım diyor. Şu anda aracı kurum sayısı 103 aracı kurum var. Bugüne kadar 18 tanesi faaliyetlerini durdurdu.
İstanbul Finans Merkezi
projesinde işler yavaş
-İstanbul'un Fİnans Merkezi olmasına ilişkin çalışmalar hangi aşamada?
Uzun vadeli bir proje ama her gün, her yıl yapılması gereken işler var. 5 seneden önce bir şey ortaya çıkmaz. Bütün ilgili kurumlar Bankalar Birliği, SPK, Maliye, belediye, valilik, Milli Eğitim ve Adalet Bakanlığı gibi bütün kurumların ortak çabasını ve önlemler alması gerekiyor. Geçen yıl bu aylarda harıl harıl çalıştık. Bir yol haritası YPK kararı olarak Resmi Gazete'de ilan edildi. O günden bugüne yapılması gerekenler yapıldı mı? Biz o strateji belgesini yazdık. Kenara koyduk. Lazım olunca arada bir bakıyoruz. Ama onun dışında yapacağız dediğimiz çok şeyi yapmadık. Ne yaptınız diye bunları takip edecek bir organın hemen kurulması gerekiyor.
Ayfer ARSLAN
"24 yıllık borsa tarihi olan bir ülkenin 250-300 bin borsa yatırımcısı olmaz" diye isyan eden TSPAKB Başkanı Nevzat Öztangut, spekülasyon ve manipülasyon söylentilerinin halkı borsadan korkuttuğunu düşünüyor.
TSPAKB Başkanı Nevzat Öztangut ile eylem planlarının ayrıntılarını ve piyasaların gündemindeki konuları konuştuk.
-Faizlerin düşmesi nedeniyle geçen yıl borsada dikkati çeken yerli yatırımcı ilgisi devam ediyor mu?
Maalesef son altı ayda ne kadar yeni yatırımcı girdiği konusu bizim durumumuzu tam olarak anlatmıyor. Fotoğrafın geneline baktığımız zaman sermaye piyasasının içinde bulunduğu durumdan çok hoşnut değiliz. Çünkü hala yatırımcı sayımız çok az. 1 milyonun biraz üzerine çıkmış bir yatırımcı sayısından bahsediliyor. Ancak bu kesinlikle gerçeği yansıtmıyor. 5 bin lira veya daha üstünde hisse senedi bakiyesi bulunan kişi sayısı 250 bin civarında. 750 bin kişinin ise hesap bakiyesi 5 bin liranın altında. Koskoca Türkiye'de bu kadar kişi az. Kriz öncesinde de durum farklı değildi.Türkiye'de yerli yatırımcı borsaya olan ilgisini kesmiş durumda. Bu çok önemli bir hastalığımız. 24 yıllık borsa tarihi olan bir ülkenin 250-300 bin borsa yatırımcısı olmaz. İşlem hacmimizin büyüklüğü ile övünüyoruz. Ama kimin bu hisse senetleri? Yüzde 70'i yabancının.
26 İLDE 2 BİN KİŞİYE SORULACAK
-Yerli yatırımcıyı borsaya çekmek için neler yapacaksınız?
Yerli yatırımcının neden küskün olduğu konusunda hemen herkesin bir fikri vardır. Ancak Aracı Kuruluşlar Birliği bunu bilimsel olarak tespit etmek istiyoruz. Kamuoyu araştırma şirketi GFK ile bir anket çalışmamız olacak. 26 ilde yaklaşık 2 bin kişi ile yapılacak ankette, "Yatırımcımız neden küskün?" sorusunun yanıtını arayacağız. Biz bu çalışma fikrimizi IMKB, SPK, VOB, Takasbank ve MKK'ya açıkladık ve onların da desteğini aldık. Bu anket çalışması ile sermaye piyasamızın röntgenini çekmiş olacağız. Anket sonuçlarına göre bir yol haritası çizeceğiz. Bu çalışmanın sonucunda bir iletişim çalışması gereği ortaya çıkabilir. Biz bu konuda hem basının desteğini isteyeceğiz. Uygun iletişim araçları nelerdir? Hangi iletişim araçları ile hangi gruplara gidelim? Üniversite öğrencilerine veya halkın geneline anlatacağımız farklı olabilir. Anadolu'da belki şehir sohbetleri yapılabilir. Tahminim iki ay içerisinde çalışma tamamlanır ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşırız.
-Peki, sizce neden yerli yatırımcı borsaya küskün?
Çok çeşitli nedenleri var. Birincisi; beklemediği riskler nedeniyle paralarını kaybedenler, hisse senetlerine el konmuş olan küskünler grubu var. Bunlara ilişkin hikayelerin kulaktan kulağa yayılması diğer yatırımcıları etkileyebilir. İkincisi; hisse senedi riskli bir yatırımdır. Onlara yeterli ve doğru danışmanlığı vermemiş olabiliriz. Üçüncüsü, spekülasyon ve manipülasyon söylentileri halkın buradan korkmasına yol açıyor. Bu da borsanın kumar ortamı olarak algılanmasına yol açıyor. Bir başka neden halkımızın tasarruf eğiliminin veya tasarruf gücünün az olması. Bir diğeri; kolektif yatırım araçlarının çok gelişmemiş olması olabilir.
İMKB'NİN KAMULAŞTIRILMASI ENDİŞESİ
-İMKB'nin şirketleşmesine yönelik çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
IMKB kamusal niteliği olan bir nevi meslek kuruluşu gibi çalışır. Şimdi bu konu konuşuluyor. Çünkü geçmiş dönemde devlet 'Burası benim kurumum' demek suretiyle tasarruf tedbirleri uygulamaya başladı. Ne gerekli alımlar yapıldı, ne personele doğru dürüst ücret verildi. Devlet buraya elini soktuğu anda İMKB'nin düzeni karıştı. Şimdi, bu karışmış düzen nasıl düzeltilir? 'Şirketleştirelim' dediler. Şirketleşince sahibi kim olacak? Anonim şirket yapıp sahibi devlet olacaksa İMKB bir kamu şirketi olacaktır. İMKB'nin hisse senetleri sektöre ait olacaksa itirazımız yok. İMKB'nin bugün gerek mal varlığı gerek faaliyetleri olsun devletin bir liralık katkısı ile mi yapılmıştır? Sektör buraya kaynak aktarmıştır. İMKB diye bir eser varsa sektör ortaya çıkardı. O zaman devletin çıkıp da bugün hepsi benimdir demeye hakkı olduğunu düşünmüyorum. Bugün bu çalışmaların İMKB'yi kamulaştırma çalışması olduğunu düşünüyorum ve bundan da son derece endişeliyim.
DEVLET, BORSADAN ELİNİ ÇEKSİN
-Bu konuda sizin önerileriniz nedir?
SPK ve ilgililere şunu öneriyorum. Bozulmuş olan düzeni değiştirmek istiyorsanız bir şey yapmanıza gerek yok. Bugüne kadar devlet İMKB'den yaklaşık 1 milyar dolara yakın kaynak çekmiş durumda. Devlet bir kere İMKB'yi kendi haline bıraksın. İMKB bu bölgenin yakın Avrupa'nın, Türki cumhuriyetlerin merkezinde pırıl pırıl parlayan bir yer. Sermaye piyasasında birkaç borsası var. İMKB, VOB, Altın Borsası... Hepsi birbirleriyle çekişme halinde. Burayı bir anonim şirket yapabilirsiniz. Devlet benim diye ortaya çıkmaz. İMKB sektörün malıdır. Sektörün malı olarak burayı anonim şirket yapalım. Tasarruf teşvikiydi, ücret sistemiydi.. Devlet hepsinden elini çeksin, biz çok iyi yönetiriz.
Borsa endeksi yıl
sonu 60-62 bin olur
-Borsa, faiz ve dolarda yıl sonu tahminleriniz nedir?
Borsa bugünkü seviyesinden daha yukarıda olur. Borsa için iyimserim. Endeks yıl sonunda 60-62 bin mertebesinde olur. Faiz bir müddet yükselir. Bundan sonra tekrar aşağıya gelir. Döviz için de ben doların en azından yükselmeyeceğini düşünüyorum. Bugünkü seviyeden aşağıda da olabilir. Dövizin yükselmesi için bir sebep yok. Rezervlerimiz gayet iyi durumda.
95 aracı kurumun aktifi
bir bankanın karı kadar
-Aracı kurum sektörünün karlılığında düzelme var mı?
Maalesef sermaye piyasamız hiç istediğimiz yerde değil. Bir yatırımcı sayısı az. İki aracı kurumlar sadece hisse senedi alım satımına aracılık eden ve bunun üzerinden komisyon alan şirketler olarak kabul edilmiş. Bugün SPK yeni ürünlerin çıkartılmasına izin veriyor. Aracı kurumlara yeni faaliyet alanları tanımlanmaya çalışılıyor ama bütün bu yapılanlar meyvelerini uzun sürede verecek. Aracı kurumlarımızın bir kısmı faaliyetlerini kapattı. Bir kısmı başa baş yaşamaya çalışıyor. Bir kısmı 'Yeni bir alıcı gelse de, şirketimi cebime para koyarak bu işten çıksam' diye düşünüyor. Bu sermaye piyasasının görüntüsünü piyasaya çıkacak yeni ürünler değiştirebilir. Aracı kurumlar yeni ürünler yapabildikçe yavaş yavaş müşteri potansiyellerini artırabilir. Bugün aracı kurumlarımızın toplam aktifi 4 milyar lira, yıllık kazandıkları para ise 250-300 milyon lira. Türkiye'deki bir bankanın yıllık karı kadar neredeyse bütün aracı kurumların aktifi var. 24 yıldır aracı kurumların geldiği yer burası. Çoğunun müşteri kapasitesi yok. Böyle bir yapıda son derece dürüst namuslu aracı kurumlarımız hiç değilse faaliyetlerimizi durduralım diyor. Şu anda aracı kurum sayısı 103 aracı kurum var. Bugüne kadar 18 tanesi faaliyetlerini durdurdu.
İstanbul Finans Merkezi
projesinde işler yavaş
-İstanbul'un Fİnans Merkezi olmasına ilişkin çalışmalar hangi aşamada?
Uzun vadeli bir proje ama her gün, her yıl yapılması gereken işler var. 5 seneden önce bir şey ortaya çıkmaz. Bütün ilgili kurumlar Bankalar Birliği, SPK, Maliye, belediye, valilik, Milli Eğitim ve Adalet Bakanlığı gibi bütün kurumların ortak çabasını ve önlemler alması gerekiyor. Geçen yıl bu aylarda harıl harıl çalıştık. Bir yol haritası YPK kararı olarak Resmi Gazete'de ilan edildi. O günden bugüne yapılması gerekenler yapıldı mı? Biz o strateji belgesini yazdık. Kenara koyduk. Lazım olunca arada bir bakıyoruz. Ama onun dışında yapacağız dediğimiz çok şeyi yapmadık. Ne yaptınız diye bunları takip edecek bir organın hemen kurulması gerekiyor.
Ayfer ARSLAN
Etiketler:
Ayfer Arslan,
borsa,
finanscaddesi,
Nevzat Öztangut,
TSPAKB
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)