31 Mayıs 2010 Pazartesi

FAİZLER YÜKSELMEDEN KREDİNİZİ YAPILANDIRIN!

Konut kredilerinin refinansman kredisiyle yeniden yapılandırılması son haftaların önemli gündem maddelerinden birini oluşturuyor. Ancak faiz oranlarında yükseliş yaşanmadan önce refinansman kredisine başvurulmazsa, kredi maliyetlerindeki artış nedeniyle elde edilebilecek avantajın bir kısmı kayba uğrayabilir.
Enuygun.com Baş Analisti Betül Sungurlu, refinansman düşüncesi içinde olanları, bu düşüncelerini değerlendirmek için fazla beklememeleri konusunda uyarıyor. Sungurlu'ya göre, konut kredinizi yeniden yapılandırırken bazı hususlara dikkat etmeniz gerekiyor: Kredi koşulları, geri kalan ödeme süresi ve faiz yükü.

NE KADAR AVANTAJ SAĞLAR?
Bunu bir örnekle şöyle açıklayabiliriz. 2008 yılında 1,60 faiz oranı ile kullandığınız 50.000 TL ve 72 ay vadeli bir konut kredisi için şu ana kadar aylık 1.174 TL ödeyerek 24 ay ödeme yaptığınızı düşünelim. Kalan anapara borcunuz yaklaşık 39.200 TL, %2 erken ödeme ücreti ile birlikte kredi kapatma tutarınız 40.000 TL civarında olacaktır. Kalan vadeniz 48 ay olduğuna göre, 40.000 TL ve 48 ay vadeli yeni bir kredi ile eski kredinizi yeniden yapılandırabilirsiniz. Bu krediyi bugünkü %0.89 aylık faiz oranı ve 1.650 TL kredi masrafı ile yeniden yapılandırmayı düşünürseniz kazancınız 5.406 TL olacak, faiz oranları %1’e yükselirse refinansman kazancınız 4.158 TL’ye düşecektir. Bir başka deyişle aylık faiz oranlarındaki %0,11’lik bir artış, refinansman kazancınızı %23 azaltacaktır.

GEÇEN HAFTA KREDİ PİYASASI YERİNDE SAYDI

İş Yatırım'ın Haftalık Fon Akışı Analizi'ne göre, bankacılık sektöründeki son durum şöyle:
* TL tasarruf mevduatları güçlü büyümesini sürdürürken kurumsal ve diğer mevduatın vergi ödemeleri nedeniyle düştüğünü görüyoruz.
*TL’nin değer kaybının ardından DTH’larda düşüş var. Diğer yandan doların diğer para birimlerine karşı güçlenmesi de DTH’ın gerilemesinde etkili oldu.
* Yurtdışı yerleşiklerin bu hafta DİBS’lerde alım tarafında yer aldığı görülüyor.
*Özel bankaların hem TL hem de döviz cinsi plasmanları haftalık bazda değişmedi.
* Kredi piyasası da bu hafta durağan bir görünüm sergiledi. Haftalık olarak kredilerin hem TL hem de döviz bacağı neredeyse değişmedi.
*Brüt takipteki alacaklar önceki hataya göre yatay seyretti. Sorunlu krediler oranı ise 5 baz puan iyileşme kaydetti. Kurumsal, ticari ve KOBİ kredilerinde takipteki alacaklar gerilerken kredi kartları segmentinin aktif kalitesinde bir miktar bozulma görüldü.

AKBANK'DAN LAPTOP HEDİYELİ İHTİYAÇ KREDİSİ

Akbank, tüketicilerin her türlü nakit ihtiyacına yönelik yeni bir ihtiyaç kredisi kampanyası başlattı. Kampanya kapsamında Haziran ayı boyunca kredi kullananlar arasında yapılacak çekilişle her hafta 250, toplamda 1250 kişiye HP mini dizüstü bilgisayar ve Turkcell 1GB Data Paketi hediye edilecek. Kampanyada yüzde 1 faiz oranı ve yüzde 1 masraf uygulanıyor. Kampanya kapsamında 10 bin TL kredi için müşteriler 24 ayda 479 TL taksit öderken, kredi dosya masrafı ise sadece 100 TL olarak uygulanacak.

YAPI KREDİ'DEN DOLAR KURUNA ENDEKSLİ YENİ FON

Yapı Kredi, portföylerini çeşitlendirerek getirilerini yükseltmek isteyen yatırımcılara üç farklı USD/TL kuru bandı içinden yatırım dönemi boyunca kalacağı banda göre getiri elde etme imkanını sunan anapara garantili bir fon daha sunuyor. B Tipi %100 Anapara Garantili Hareketli Frekans Alt Fonu için 1- 3 Haziran 2010 tarihleri arasında talep toplanacak.
Yatırım vadesi yaklaşık 8 ay ve yatırım tutarı minimum 5 bin TL olan fon için başvuru Yapı Kredi şubelerinden yapılabiliyor.

ÜÇ AYRI SEÇENEK SUNULUYOR
Yapı Kredi Portföy Yönetimi Genel Müdürü Gülsevin Yılmaz
, "Talep toplamaya başladığımız Hareketli Frekans Alt Fonu, USD/TL kurunun önceden belirlenen geniş, orta ve dar olmak üzere üç bant aralığından herhangi biri içinde kalması durumunda, ilgili bant için belirlenen performansı yatırımcısına sağlıyor. Önümüzdeki dönemde başta anapara garantili fonlar olmak üzere yatırımcılarımıza yeni yatırım enstrümanlarını sunmaya devam edeceğiz" dedi.

GETİRİ NASIL HESAPLANIYOR?
Fon’un yatırım dönemi başlangıcındaki USD/TL kuru dikkate alınarak üç farklı USD/TL bant aralığı oluşturulup her bir bant için farklı getiri oranı belirleniyor. Yatırım dönemi boyunca USD/TL kuru günlük değerleri gözlemleniyor. Bu dönem içindeki tüm USD/TL kuru değerlerinin, yatırım dönemi başlangıcında belirlenen üç banttan hangisi içinde kaldığına bağlı olarak Fon, vade sonunda yatırımcısına o bandın getirisini kazandırıyor. USD/TL kurunun yatırım dönemi boyunca herhangi bir gün en geniş bandın da dışına çıkması durumunda, Fon müşterisi vade sonunda anaparasını geri alıyor.

SİYASETTE SÜPRİZ ÇIKMAZSA FON GİRİŞLERİ ARTAR

Avrupa ekonomilerinde yaşanan gelişmelerin fon yöneticilerini tedirgin ettiğini belirten İş Yatırım Yurtdışı Satış ve Araştırmadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Çağlan Mursaloğlu, "Türkiye güçlü ekonomik dinamikleri ile diğer ülkelerden ayrışıyor. Siyasette bir süpriz olmazsa yabancı fon girişleri devam eder. Ancak 1 milyar doların üzerindeki büyük halka arzlar için en uygun ortamın eylülden sonra oluşmasını bekliyoruz" dedi.
İş Yatırım Yurtdışı Satış ve Araştırmadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Çağlan Mursaloğlu, Avrupada yılbaşından bu yana 65 halka arzın iptal edildiğini ve sadce 11 milyar dolarlık arz yapılabildiğine dikkat çekerek, "Bazı şirketler ülke mevzuatları izin verdiği için fiyatı düşürerek arzlarını yapabildi" dedi. Avrupa piyasalarındaki gelişmeleri şirketlerin halka arz süreçlerini etkilediğine değinen Mursaloğlu, şunları söyledi: "Türkiye'de bir şirket halka açılırken hisselerinin yüzde 70'i yabancı kurumsal yatırımcılara satılıyor. Bu yüzden yurtdışındaki atmosfer çok önemli. Mesela Akfen'in arzından hemen önce Polonya'dan PZU adındaki bir emeklilik şirketi 3 milyar dolar büyüklüğünde bir arz gerçekleştirdi. Hollanda'dan Amadeus adında bir biletleme firması 1.5 milyar dolarlık arz gerçekleştirdi. Türkiye'den arzlar geldiğinde ise piyasadan zaten 4.5 milyar dolar çekilmişti. Akfen'in arzının olduğu ve miktarı düşürmeye karar verildiği günlerde ise Hindistan'daki bir arz mevzuatı izin verdiği için fiyatı düşürdü Rusya'daki ise iptal oldu. Sonuçta yılbaşından beri sadece Avrupa'da 65 arz geri çekildi."

BÜYÜME RAKAMLARI İYİ GELİYOR
Yaz aylarında fon yöneticilerinin büyük kararlara imza atmak istemediğini doğal olarak tatillerin de piyasaya sükunet getirdiğini belirten Mursaloğlu, Türkiye'nin potansiyelinin büyük olduğunu, önümüzdeki dönemde siyasette bir sürpriz çıkmadığı sürece yabancı fon girişlerinin de artmasını beklediğini söyledi. "Büyüme rakamları iyi geldikçe ayrışırız" diyen Mursaloğlu, eylül ayına doğru da faiz artırım beklentilerinin aşağıya çekileceği öngörüsünde bulundu. Politik risklerin yatırımcıları korkuttuğunu ama hala ağırlıklı olarak yatırımcıların ekonomiyi sorguladığını vurgulayan Mursaloğlu, "Hedge fonların büyüklüğünün 3 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Büyüme rakamları, enflasyon dinamikleri önemli. Büyüme rakamları bize Türkiye'nin iç dinamikleri ile nasıl yol aldığını da gösterecek bu açıdan çok önemli" dedi.

İkincil halka arz dönemi
Şirketlerin oldukça zor bir halka arz sürecinden geçtiğini ve iptal etmek yerine miktarı düşürerek İMKB'ye geldiğini belirten Çağlan Mursaloğlu, "Şirketler önce bu zorlu süreci geçmek istiyor. Son arzlarda halka açıklık oranları düşük kaldı ama derinlik ikincil halka arzlarla sağlanacak. Önemli olan şirketlerin kapalı bir kutu gibi kalmaması. Lock-up denilen satış yasağının olduğu dönem bittiğinde halka açıklık oranları yeniden satışlarla artırılabilir. Sıfırdan o sürecin yaşanmak istememesi çok doğal. THY, Tüpraş gibi şirketlerde bir dönem ikincil hatta üçüncül arzlarla halka açıklık oranlarını artırmışlardı" diye konuştu. x

Ayfer ARSLAN

28 Mayıs 2010 Cuma

İŞ BANKASI, IRAK'TA 2 ŞUBE AÇACAK. SIRADA RUSYA VE MISIR VAR

BDDK Başkanı Tevfik Bilgin'in Türk bankalarına 'yurtdışına açılın' çağrısına ilk yanıt İş Bankası'ndan geldi. İş Bankası, Irak'ta Bağdat ve Erbil'de birer şube açmak üzere harekete geçti. Dün akşam KAP'a yapılan açıklamada, bu konuda genel müdürlüğe yetki verildiği belirtildi. İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, ayrıca dün TBB'nin Genel Kurul'un ardından yaptığı açıklamada, Mısır'da önce temsilcilik daha sonra şube açmak üzere girişimlerde bulunduklarını belirtirken Azerbeycan, Rusya ve Kazakistan'daki girişimlerinin de sürdüğünü dile getirdi.

KOÇ GRUBU SAMSUN'DA 1350 GENÇE İŞ SAĞLAYACAK

Koç Grubu şirketlerinden Yapı Kredi Bankası ve KoçSistem işbirliğiyle Samsun'da 3 milyon TL'lik yatırımla çağrı merkezi açıldı. Samsun ekonomisine 20 milyon liralık gelir sağlaması hedeflenen yatırımla Yapı Kredi Bankası üç yılda 500 kişi, KoçSistem'in yeni markası Callus şirketi ise 850 gence istihdam sağlayacak.
Samsun'daki çağrı merkezinin açılışı Yapı Kredi Alternatif Dağıtım Kanallarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Yakup Doğan, Koç Bilgi Grubu Genel Müdürü Mehmet Nalbantoğlu ve Samsun Valisi Hasan Basri Güzeloğlu'nun katılımıyla gerçekleştirildi.

20 KİŞİLİK İLANA 1000 BAŞVURU
Açılış töreni sonrasında sorularımızı yanıtlayan Yakup Doğan, Türkiye'nin öncelikli sorununun işsizlik olduğuna işaret "Finansbank Erzurumu'da, Garanti Sivas'ta çağrı merkezi açınca biz de Atatürk'ü takip ettik ve Samsun'a açmaya karar verdik" dedi. Şu anda 55 kişinin çalıştığı çağrı merkezinde, yıl sonuna kadar bu sayının 110 kişiye çıkacağını belirten Doğan, "20 kişilik yönetici ilanı verdik bin kişi başvurdu" diyerek bölge gençlerinin gösterdiği ilgiye dikkat çekerken, bu yatırımın Samsun'a yapılmasının nedenini ise şöyle açıkladı: "10 ili inceledik ve birçok kriter açısından en uygun il Samsun çıktı. Çağrı merkezi 7 gün 24 saat çalıştığı ve ağırlıklı kadın ağırlıklı olduğu için ilin insan kaynağı sosyal ortamı çok önemli. Samsun bu anlamda gelişmiş bir il. Karar vermeden önce Samsun sahillerine gidip gençlere baktık gençlerin gittiği yerleri inceledik, kaça kadar dışarda kalıyorlar baktık ve ve bu tempoda çalışma şartı bulunduğunu gördük. Ayrıca ilde deprem riski yok, terör yok. Bu sayede İstanbul'un trafik, sel baskını gibi riskini de dağıtmış olduk."

GÖRÜNTÜLÜ ÇAĞRI HİZMETİ
Yakup Doğan'ın verdiği bilgiye göre, kasım ayında Yapı Kredi Bankası, görüntülü çağrı merkezi'ni Samsun'da devreye sokacak. Bu sayede 3G'li telefonu bulunan müşterilerine görüntülü hizmet verecek. Halen İstanbul Gebze'deki çağrı merkezinde 1000 kişinin çalıştığını ve yıllık 19 milyon arama ve sesli yanıt sistemi ile toplam 34 milyon arama yapıldığını açıklayan Yakup Doğan, "Günde 100 bin çağrı geliyor. Yeni açılan Samsun'da ise yıl sonuna kadar yaklaşık 3-3.2 milyon arama yapılması hedefleniyor" dedi.

Samsun'a 20 milyon TL'lik gelir sağlayacak
Koç Bilgi Grubu Genel Müdürü Mehmet Nalbantoğlu, Koç Sistem'in şirketlere çağrı merkezi hizmeti verecek olan yeni şirketi Callus ile Samsun'da iki yıl içinde yaklaşık 850 kişiye istihdam sağlamayı hedeflediklerini belirterek, "Bu sayede Samsun ekonomisine yılda yaklaşık 20 milyon TL gelir sağlayacak bir kaynak yaratmış oluyoruz" dedi.

Koç'u duydu Bosh da Samsun'a çıkacak
Uzun süredir Samsun'a çağrı merkezi kurma girişimi olan ancak bu konuda somut bir adım atmayan Bosch Siemens'in Koç Grubu'nun bölgeye çağrı merkezi kurması üzerine harekete geçtiği öğrenildi. Şirketin bu konuda çalışmalarını sürdürdüğünü belirten yetkililer, çağrı merkezinin 300 kişiye istihdam sağlayacağını söyledi.

Ayfer ARSLAN

PARANIZI TARIM ÜRÜNLERİNE YATIRMAK İSTER MİSİNİZ?

Garanti Bankası, Koruma Amaçlı Şemsiye Fonu’na bağlı B Tipi %100 Anapara Koruma Amaçlı Tarım Ürünleri Dokuzuncu Alt Fonu’nu piyasaya sundu. 2 Haziran 2010 tarihine kadar halka arz yöntemiyle satılacak yeni fona katılan yatırımcılar; vade sonu olan 11 Mayıs 2011 tarihine kadar fonda kalmaları halinde, anaparanın tamamını en iyi gayret çerçevesinde koruyacak ve JP Morgan JPMCCI Tarım Endeksi’nin yükselişinden katılım oranında faydalanacak. Garanti’nin yeni fonu, 15 adet tarım ürününe yatırım yapma olanağı sunacak.

BABACAN: KART FAİZİ YÜKSEK, İHTİYAÇ KREDİSİ KULLANIN!

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, tüketicilere kredi kartı ile borçlanmak yerine ihtiyaç kredisi kullanmalarını önerdi. Kredi kartı faizinin dünyanın her ülkesinde yüksek olduğunu belirten Babacan, "Kredi kartı bir ödeme kolaylığı sağlayan araç.Yani cebinizde para taşımayacaksınız, günlük alışverişini yapacaksınız ay sonunda da onu tam kapatacaksınız. Bakiye kaldığı zaman yazık günah. Çok büyük faizler var orada" dedi.
Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) 53. Olağan Genel Kurulu'na görüntülü mesaj gönderen Babacan, borçlanmada asıl sıhhatli sistemin ihtiyaç kredisi olduğunu vurgulayarak, "İhtiyaç kredisi hem krediyi kullananlar daha rahat ödüyor, daha az üzülüyor hem de bankaların bilançoları açısından çok daha sağlam bir alacak türü. Biz bunu Türkiye'de daha fazla görmek istiyoruz'' diye konuştu. Babacan, konuşmasında, Türk bankacılık sistemine ve ekonomiye ilişkin şu mesajları verdi:

ARTIK İŞİ SIKI TUTACAĞIZ
Mevcutlar el değiştiriyor, birleşiyor çünkü sayı konusunda da böyle kontrolden çıkacak bir banka sayısını da Türkiye'de pek de görmek istemiyoruz. Rekabet istiyoruz ama bir yandan da denetim gözetim kapasitesini aşacak sayıda bankanın Türkiye'de oluşmasını istemiyoruz. BDDK'nın bir limiti var. Diyor ki; 300 milyon dolar getirmeyen Türkiye'de banka sahibi olamaz. 300 milyon doları getiren olur mu? Hayır, onun da bir sürü şartları var. 300 milyon dolarını cebine koyup gelen herkes Türkiye'de banka sahibi olabilir diye bir şey yok. Biz işi sıkı tutacağız, dikkatli olacağız ki sektör sıhhatli bir şekilde devam edebilsin.

İLK ÇEYREKTE %10 BÜYÜYECEĞİZ
Bankaların geçen yılki 20 milyar liralık karının önemli bir kısmı sermayeye eklendi ve bizim kaldıracımız aktif sermaye dengesine bakacak olursak 7-8. Yani bankalarımızın sermayesine eklenen her 1 milyar lira ileriye doğru en az 7-8 milyar, belki 10 milyar liralık kredi hacmi demek. Bugün eğer 20 milyar liralık bir kar söz konusuysa nereden baksanız bu böyle 150-200 milyar liralık ilave kredi hacmine imkan vermek aynı zamanda. Dolayısıyla bunu sonuçlarını da göreceğiz. Aslında görmeye başladık. Geçen yılın son çeyreğinde Türk ekonomisinin yüzde 6 büyüdü. Bu yıl ilk çeyrekte yüzde 10'un üzerinde bir büyüme bekliyoruz. Kredi hacmindeki genişleme büyümeyi de beraberinde getiriyor.

ALLAH NAZARDAN KORUSUN
Türkiye'nin hangi uluslararası platformda olursa olsun gördüğü ilgi çok farklı bir noktada. Allah nazardan korusun diyorum, hem ekonomimizi hem bankacılık sistemimizi. Artık kriz öncesi Avrupası ile kriz sonrası Avrupa bambaşka iki yer. Avrupa'ya göre Türkiye'nin ağırlığı, gücü, etkisi artacak. Bu arada biz AB'ye üye oluruz, olmayız o ayrı, belki de oluruz. Ama dışında da olsak içinde de olsak Türkiye artık çok daha ağırlığı olan bir ülke olacak

BDDK, BANKACILARI ANKARA'DA SÖZLÜ SINAVA ÇEKECEK

TBB'nin Genel Kurulu'na katılan BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, bankacılar tarafından 'sürpriz' olarak değerlendirilen genel müdür ve genel müdür yardımcıları atamalarına ilişkin yeni kararlarını açıkladı. Bankaları yöneten kişilerin olduğuna işaret eden Bilgin, Avrupa'da bazı ülkelerde uygulanan ve dünden itibarne hayata geçirecekleri uygulamayı şöyle aktardı: "27 Mayıs 2010'dan itibaren atama yapacağınız genel müdür ve genel müdür yardımcılarını bizzat ben ve gerekli göreceğim bürokratlarım tarafından Ankara'da konuk etmek istiyoruz, onlara çay ikram etmek istiyoruz, onlarla konuşmak istiyoruz. Çünkü CV üzerinden değerlendirebiliyoruz. Biz yüz yüze konuşmak istiyoruz. Acaba Bankacılık Kanununu okumuş mu? İlgilendiği alandaki hususlara hakim mi? Bu konudaki görüşlerimizi daha sonra ilgili genel müdür veya yönetim kurulu başkanına iletmeyi düşünüyoruz."

YURTDIŞINA AÇILIN ÇAĞRISI
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin'in diğer mesajları satırbaşları ile şöyle:
-Türk bankalarına ön vergi gereksiz. Bankacılar zeki insanlardır. Bir yere vergi koyarsanız bunun maliyetini başka yere yansıtır.
-Bankalarımız artık ülke içinden ülke dışına projeler geliştirsin. Beklediğiniz her gün kayıptır. Ortadoğu'ya Kazakistan'a gidin.
- Size her türlü desteği sağlamaya hazırız. Gerekirse, eğer imkanımız varsa mevzuatımızda size tatlandırıcı unsurlar da getirebiliriz
-TBB'nin gelecek genel kurulunda inşallah en 2-3 bankamızın yurtdışında muhtelif aksiyonlar almasını görmek istiyoruz.
-Krizdeki duruşunuz, bu sefer dedikodu mekanizmalarının çalışmaması, alınan dersler ve devlete tek kuruş yük getirmemenizle bile övgüyü hak ettiğinizi düşünüyorum.
-Bundan sonra da önümüzdeki günlerde, özellikle 3'er aylık dönemlerde yaptığınız kısmen de olsa öldürücü rekabet, ayağına basma, bilanço büyütme hususlarına dikkat edeceğinizi, ücret ve komisyonlarda, faizlerde tüketiciyi de düşünerek fiyatlama yapacağınızı ve reel sektörün artık daha fazla yanında olarak global krizi hep beraber atlatmamızı temenni ediyorum.

25 Mayıs 2010 Salı

YATIRIMDA SON MODA: KORUMALI FONLAR

Son yıllarda yatırımcıların yeni gözdesi anapara korumalı ve garantili fonlar. Mevduat faizinin üzerinde getiri sağlayan bu fonlar, altından kakaoya, tarım ürünlerinden Çin hisse senetlerine kadar geniş bir yelpazede yatırım fırsatı sunuyor. Yatırımcıların gösterdiği yoğun ilgiye paralel son iki yılda bu alanda 100'e yakın yeni yatırım fonu kuruldu. Portföy büyüklüğü de 1.5 milyar liraya çıktı.
Toplam fon pazarının yüzde 3'ü ana para korumalı ve garantili fonlardan oluşuyor. Yılsonuna kadar bu fonların payının yüzde 5'e, portföy büyüklüğünden 2 milyar liranın üzerine çıkması bekleniyor.

KORUMALI MI GARANTİLİ Mİ?
Türkiye'de bugüne kadar çıkan ürünlerin büyük bölümü anapara korumalı olarak ihraç edildi. Bu fonlar, yatırımcının başlangıç yatırımının belirli bir bölümünün, tamamının ya da başlangıç yatırımının üzerinde belirli bir getirinin belirlenen esaslar çerçevesinde belirli vade ya da vadelerde yatırımcıya geri ödenmesini sağlamayı amaçlıyor. Uygun bir yatırım stratejisine ve kurucu ile garantör arasında imzalanan bir garanti sözleşmesine dayanılarak taahhüt edilen fonlara "garantili fon"; yine uygun bir yatırım stratejisine dayanılarak en iyi gayret esası çerçevesinde amaçlanan fonlara ise "koruma amaçlı fon" adı veriliyor. Bu fonlar yapılarında opsiyon içerdiklerinden çok çeşitli koruma amaçlı fon dizayn etmek mümkün.

VADELİ MEVDUATTAN FARKI?
Hepsinin ortak özelliği, belirli bir vade sonunda yatırımcının anaparasını koruma altına alması. Her korumalı fonun iki aşamalı süreci var: Halka arz süreci ile yatırım süreci. Halka arz süreci boyunca, yatırıma yönlendirilecek meblağlar yatırımcılardan toplanıyor. Yatırım süreciyse fonun vadesini belirliyor. Fonun potansiyel getirisi bu dönemde yapılacak yatırımlar sayesinde sağlanıyor. Vadeli mevduattan farklı olarak bu fonlar, vadesi içinde kalan yatırımların getirisine dokunmadan, yatırımcılara istedikleri miktarda fondan çıkış imkanı sağlar. Fondan çıkış tarihleri belirlidir ve sadece fon vadesi içinde bu belirlenmiş tarihlerde çıkış yapılabilir. Ancak, fonun vadesi içinde yapılan çıkış işlemleri, fon içtüzüğünde yer alan komisyon tutarı ödenerek gerçekleştirilebilir. Anapara koruması sadece vade sonuna kadar bekleyen yatırımcılar için geçerlidir. Vade içinde yapılan çıkışlarda anapara koruması bulunmaz.

NEDEN TALEP ARTTI?
Bilindiği gibi yüksek faiz döneminin ardından, faizlerin düşmeye başlaması yatırımcıları alternatif yatırım araçları aramaya yöneltti. Bu arayış içinde anaparayı korurken, daha yüksek getiri potansiyeli için daha riskli enstrümanlara yatırım yapma olanağı sağlayan korumalı fonlar devreye girdi. Bu fonlar, çok çeşitli enstrümanlar üzerine yapılabildiği için yatırımcıların farklı ihtiyaçlarına kolaylıkla karşılık verebiliyor. Örneğin hisse senedi, emtia, altın, döviz, faiz, yabancı hisse senedi endeksleri gibi farklı enstrümanlara yatırım yapılabiliyor. Böylece yatırımcılar çok riskli gördükleri hisse, yurtdışı hisse, emtia, döviz gibi yatırım enstrümanlarına, anapara kaybetme riski almaksızın yatırım yapıp, bu ürünlerin potansiyel getirilerinden faydalanabilirler.

NASIL YATIRIM YAPILIR?
Anapara korumalı fonlar son zamanlarda sıkça ihraç ediliyor. Fonların diğer ürünlere göre biraz daha kompleks olması nedeniyle, şu anda alternatif kanallardan (telefon bankacılığı, internet v.b.) satış yapılamıyor. Her banka kendi şubeleri aracılığıyla satışlarını gerçekleştiriyor. İhraçlardan bilgi sahibi olmak isteyen yatırımcılar, şubelerindeki portföy yöneticilerinden bilgi alabildikleri gibi, talep toplama süreleri içinde gazetelerden de fon ihraçlarını takip edebiliyor. Yatırımcıların talep toplama dönemlerinde başvurmaları durumunda, talep toplama süresi sonunda fonlar hesaplarına geçiriliyor. Yatırımcının burada en çok dikkat etmesi gereken konu, fonun yatırım vadesinin kendi yatırım isteklerine uygun olup olmaması ve hangi opsiyona, ne kadar getiri potansiyeli ile yatırım yaptığını iyi anlamasıdır. Vade sonundan önce çıkışlarda genellikle erken çıkış komisyonu alınıyor. Bu oran yüzde 1 ile yüzde 3 arasında değişiyor.

Bu fonların özellikleri neler?

*Anapara koruması: Vade sonunda yatırımcısının anaparasını korumayı hedefler. Bu amaçla fonun belli bir bölümü sabit getirili enstrümanlara yatırılır.
*Opsiyon: Fonun cazip olabilmesi için yatırım yapılan ve getiriyi sağlaması beklenen yatırım aracı. Bu opsiyonlar çok çeşitli enstrümanlar üzerine olabilir. Hisse, faiz, altın, emtia endeksleri, yabancı hisseler ve endeksler vb.
*Vade: Bu fonlar belli bir vade sonunda koruma sağlar. Vade bitiminden önce yatırımcı çıkış yapmak isterse anapara korumasından yararlanamaz.
*Giriş-çıkış kuralları: Fonlara giriş belli bir talep toplama süreci içinde yapılır. Bu süre bitiminden sonra satış kapanır; ancak, fondan çıkışlar için fon içtüzüğünde belirtilen aralıklarla fon fiyatları yayınlanır.

TÜRKİYE YARDIMLARI KKTC'DE HANTALLIĞI ARTIRIYOR

Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) Başkanı Günay Çerkez, 2002 ile 2006 yılları arasında yüzde 14’ler oranında büyüyen Kıbrıs ekonomisinin krizle birlikte yüzde 6.1 daraldığını söyledi. KKTC’nin mikro ekonomisi, küçük ölçekli pazarı, kısıtlı insan ve doğa kaynaklarıyla hizmet üreten bir yapıya sahip olduğunu belirten Çerkez, “Bütün sıkıntılarımızı Kıbrıs sorununa endekslemek kendi kendimizi aldatmaktan başka birşey değil. Siyasi gelişmeler ne olursa olsun ekonomik varoluşumuzu ancak özel sektör öncülüğünde sağlayabiliriz” dedi.
Türk Ekonomi Bankası (TEB) KOBİ Akademi’nin Girne’de 24 Mayıs Pazartesi günü düzenlediği “KKTC Gelecek Stratejileri Konferansı” nda konuşan Çerkez, Kıbrıs ekonomisinin sorunlarını ve çözüm önerilerini anlattı.

İŞ DÜNYASI YARDIMDAN RAHATSIZ
Yüksek bütçe açıkları, kamu maliyesindeki yapısal sorunlar, işletmeler üzerindeki vergi yükleri, işgücü maliyetlerinin yüksekliği ve finansmana erişimin kısıtlı olmasının Kbrıs ekonomisinin en büyük sorunları arasında yer aldığını aktaran KTTO Başkanı Günay Çerkez, şunları söyledi: “Türkiye'nin yardımları kamunun hantallığını ve yapısal sorunlarının derinliğini daha da artırıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin yardım modeli özel sektör odaklı olarak değiştirilmeli. Sürdürülebilir büyümenin devamı sağlanmalı. Ekonomik büyümenin motoru olarak özel sektörün desteklenmesi için daha fazla kaynak ayrılmalı.”

BUNLARIN HEPSİ KOMÜNİST!
KKTC Maliye Bakanı Ersin Tatar da konferansda yaptığı konuşmada, Türk hükümetine desteklerinden dolayı övgüler yağdırdı. KKTC'de asgari ücretin 1.250 lira olduğunu belirten Tatar, “Sendika başkanları geçen hafta kapıma geldi. Günü gelmiş asgari ücreti görüşecekmişiz. Euro oldu 1.95, sterlin 2.25... 'Sen asgari ücreti artıracaksın.' Siyasilerin dik durması gerekir. Bir sonraki seçimi düşünmemesi gerekir. Aksi takdirde ben oy alayım diye ben eğer asgari ücreti 1.500 liraya çıkaracaksam zaten burada bu toplantıyı yapmamızın amacı kalmaz. Bu memlekette öyle bir siyaset yapılıyor ki aklınız durur. Ama memleketin köklerinde siyaset var. Orada bir parti var ya AKEL... Bunların hepsi komünist... Ama bizim sorunlarımızın kökünde bunlar yatar'' dedi.

PRANGALARI KIRIP YARIŞA ÇIKALIM
Konferansa katılan KKTC Ekonomi ve Emerji Bakanı Sunat Atun ise yasalarla ekonominin önünü kapatan ve piyasaları engelleyen yasaları tekrar ele aldıklarını ifade ederek, “Hükümet olarak bütün gayretimiz ekonominin verimlilik kazanması, kamunun egemen olduğu yapının yerini yavaş yavaş özel sektör odaklı büyümeye bırakmasıdır. İş dünyasının ayağındaki prangaları sadece kırmak yeterli değil. Prangaları kırdıktan sonra uzun ve ciddi derecede enerji gereken yarışa çıkacağız” diye konuştu.

KIBRISLI BİR BANKA GİBİ ÇALIŞTIK
TEB Genel Müdürü Varol Civil de toplantıda yaptığı konuşmada, “Üç yl önce adım attığımız KKTC’ye Kıbrıslı bir banka gibi çalışıp ekonomisine katkıda bulunacağımızın sözünü vermiştik. Bugün bunu ğerçekleştirmiş olmanın mutlulğunu yaşıyoruz” dedi. KOBİ’lere sundukları hizmetleri de anlatan Civil, “Bugün 7 gün 24 saat yapan internet televizyonumuz var. Her türlü bilgi ve eğitimini sunuyoruz. KOBİ danışmanlarımz var. Krizin tam ortasında KOBİ klübü kurduk. Müşterilerimiz her türlü satın almada yüzde 50’ye varan inririmler alabiliyor. KOBİ Akademiyi ülke genelinde yaydık. Onların rekabet gücünü artırrık” diye konuştu.

Kıbrıslı işadamına özel Bonus çıkardı
Türk Ekonomi Bankası (TEB) Kıbrıslı işadamlarına özel kredi kartı çıkardı. TEB ve Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) işbirliği ile hazırlanan “TEB Platinum KTTO Card” işadamlarına alışverişte ve yurtdışı seyahatlerinde indirimler ve çeşitli avantajlar sağlayacak.
Kredi kartına ilişkin sözleşme TEB Genel Müdürü Varol Civil ve KTTO Başkanı Günay Çerkez tarafından Girne’de düzenlenen bir törenle imzalandı. TEB, sözleşme çerçevesinde, 3 yıl boyunca elde edeceği gelirin bir kısmını TEB ve Kıbrıs Türk Tiacaret Odası tarafından belirlenecek sosyal amaçlı projeler kapsamında kullanılacak.

ALTIN FİYATLARI İKİYE KATLANACAK

Yunanistan’daki kriz euro krizine dönüşürken, geçen hafta Almanya’nın devlet tahvili ve bazı hisselerde çıplak açığa satışı yasaklaması (elinde hisse olmamasına rağmen satış yapılması) dünya borsalarında sert düşüşlere yol açtı. Euro dolar karşısında 1.21’lere kadar gerilerken, yılbaşından bu yana kaybı ise yüzde 15’i buldu.
Peki, önümüzdeki süreçte uluslar arası piyasalarda neler yaşanacak? Euro emekli mi olacak? Türkiye nasıl etkilenecek? Hangi piyasalarda yükseliş potansiyeli var ? İşte, bütün bu akılları kurcalayan soruları İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Müdür Yardımcısı Şant Manukyan’a sorduk.
Avrupa’nın toparlanması için çok reel reformların yapılması ve merkezi bir mali otoritenin kurulması gerektiğini, aksi halde parasal birliğin dağılabileceğine işaret eden Manukyan, euro-dolar paritesinin 0.85’lere kadar gerileyebileceğini düşünüyor. Avrupa ekonomisinin soğumasının Türkiye’nin büyümesini de etkileyeceğini belirten Manukyan, “Kriz çok hasar bırakırsa AB’ye yeni üye alınması sorgulanabilir” diyor. Manukyan’a göre, önümüzdeki dönemde yükselme potansiyeli en yüksek olan yatırım enstrümanı ise altın. Manukyan, altının onsunun 2 bin 100 dolarlara kadar yükseleceğini öngörüyor.

EURO’DAN KOPMA TEHLİKESİ
-Euro’nun geleceğine ilişkin endişeler arttı. Parasal birlik dağılır mı?
Dünya ekonomisi iyiyken Avrupa’nın Almanya gibi ülkelerinden veya yurtdışından İspanya’ya yüksek seviyede para giriyordu. Euro çok yüksek seviyelerde 1.60 larda dolaşıyordu. Varlık fiyatları şişmiş ve işgücü maliyetleri artmıştı. Sanal bir zenginlik balonu oluşmuştu. ABD’de kriz çıkınca para İspanya gibi biraz daha az gelişmiş ülkelerden Almanya, ABD gibi ülkelere gitmeye başladı. Varlık fiyatları, konut ve hisse fiyatları düştü. Ama euro hala 1.55 civarlarında kalmaya devam etti.

İÇ TÜKETİMİN ARTMASI ŞART
-Bu noktada ne yapılması gerekiyordu?
Normalde İspanya kendi para birimini kullanıyor olsa balon patladığı anda paranın da değer kaybetmesi gerekirdi ama olmadı. İşçilik maliyetlerini çok hızlı bir şekilde aşağı çekemezsiniz. Bunlar sendikalaşmış sosyal ülkeler. Bir anda Almanya ile İspanya arasında işgücü ve verimlilik açısından çok büyük farklar oluştu. Bütçe dengeleri bozuldu. Yunanistan hem bu var, hem kötü yönetilen bir ülke. Ortaya çıkan dengesizlik eğer bir şekilde çözülmezse, Almanya daha fazla harcamaya, biraz daha enflasyon yaratmaya yönelemezse euro problemi şimdi aşılsa bile, önümüzdeki aylarda, senelerde yine ortaya çıkar. Dağılabilir mi? Evet, eğer bir merkezi otorite kurulmazsa, bu ülkeler arasındaki farklılıklar kalıcı bir şekilde ortadan kaldırılmazsa teorik olarak dağılabilir.

PARİTE 0.85’LERE GERİLEYEBİLİR
-1 Euro, 1 dolar olur mu?
Mümkün ama o tip hedefler genelde slogan hedefler. Dolar-TL’de de aynı hedefler vardı. İki ay sonra dolar 1.70 liraya zıpladı, kriz başladı. Önümüzdeki aylarda yukarı doğru sert ara tepkiler olacak. Ama euro-dolar paritesi 1.15-1.18 aralığında bir yere gelecek. Ama kurlar aşırı hareket ederse 0.85’lere kadar da gerilememiz mümkün. Ama şunu unutmamak lazım. Geçen sene nasıl ki, Amerikan para birimi berbat bir para birimiydi. Rezerv olup olmayacağı tartışılıyordu. Şimdi de benzer bir hava oluştu. Bu genelde yatırımcıların bir uçtan bir uca savrulmasıdır. Şu an için dağılmasının sözkonusu olduğunu düşünmüyorum. Dağılacaksa bile ilk çıkacak ülke Yunanistan değil, Almanya olacaktır. Euro’nun dağılmasını ekonomi olarak tek kaldıracak ülke Avrupa’da Almanya. Onların işine gelir, diğerlerinin çıkmak işine gelmez.

Petrol 55 dolara geriler
-Euro’daki kriz emtia piyasalarını da etkiledi. Bu piyasalara ilişkin beklentileriniz?
Endüstriyel metaller ve emtialarda (petrol, bakır vs) de şu fiyatlanmaya başladı: Herkes bu kriz sona erdi diyordu. Görüyoruz ki, sona ermedi. Ciddi ölçüde yavaşlamalar sözkonusu. Dolayısıyla endüstriyel metallara olan talep de azalacak. Hem spekülatif hem reel. Endüstriyel metaller büyük ihtimalle petrolle beraber daha aşağı seviyeleri görecek. Petrolde bu sene 55 dolarları göreceğimizi düşünüyorum.

Altında yüzde 100’lük artış potansiyeli var
-Altın fiyatlarında nasıl bir seyir bekliyorsunuz?
Dünya altın Konseyi’nin rakamlarına baktığınız zaman çok net bir şekilde hem altın bazındaki borsa yatırım fonlarına, hem de Çin, Japonya gibi ülkelerin taleplerinde artış gözüküyor. İkincisi; 20 sene sonra ilk kez merkez bankaları altın satmıyor, altın almaya başladı. Bu da uzun vadeli trendin yukarı olduğunu gösteriyor. Altın fiyatlarının birkaç yıl için konuşuyorum değerinin yarısında olduğunu düşünüyorum. Altın onsunun 2 bin 100’lere kadar yükselmesini bekliyorum. Altında henüz bir balon oluşmadı. Çok konuşuluyor, ama ne Amerikalı ne Asyalı yatırımcının koşarak altına saldırdığını görmedik. Hisse senedinde Nasdaq’da fiyat ne olursa olsun alınıyordu. Konutta nasıl olsa hiçbir şey olmaz diye saçma sapan yerlere çıkabilmişti. Altın da henüz o aşamaya gelmedik. Orada ciddi bir talep patlaması ve çok hızlı bir yükseliş olacak. Altının önümüzdeki birkaç yıla yayılmış en az yüzde 100’lük daha artış potansiyeli var.

Merkezi otorite kurulmalı
-Bu kadar kargaşa içinde AB nasıl toparlanacak?
Avrupa bölgesinde IMF tarzı bir yapının kurulması daha yüksek sesle tartışılacak. İkincisi Mastrich kriterlerinin daha da ağırlaştırılacağını ve bu kriterlere uymayan ülkelere sert cezalar verileceğini düşünüyorum. Üçüncüsü; mali konuları yukarıdan gözeten bir merkezi otorite büyük ihtimalle kurulacak. Bunlar yapılmazsa euro uzun vadede çalışmaz.

AB’de ekonomi soğursa büyümemiz yavaşlar
-Avrupa ekonomisinde yaşanan sorunlar Türkiye’yi nasıl etkileyecek?
Bizim pekçok ülkeye göre durumumuz daha iyi olduğu için negatif bir yansıması olmayacak. GDP (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) oranımıza baktığımızda daha iyi gözüküyoruz. Bu kriz çok büyük hasar bırakırsa yeni üye ülke alması konusunda nasıl bir tavırları olur? Onu bilemeyiz tabii. Avrupa bizim en büyük pazarlarımızdan birisi. Oradaki ekonomi çok soğursa birebir bize de yansıyabilir. Büyümenin yavaşlaması şeklinde bir etkisi olacak.

ABD’ye de birisi ‘Kral Çıplak” diyecek
-Doların yıl içerisindeki seyri ne olur?
Dolar tarafında temel problemlerin sürdüğüne inanıyorum. Yani bu sene FED faiz artıramayacak. Hatta 2011 yılının ikinci yarısında bile zor artıracak. Büyüme de keza problemler var. Ama herşey sabit kaldığında dolar değer kazanmaya devam edecek. Taa ki, birisi tıpkı Avrupa’da olduğu gibi ABD’ye de ‘Kral çıplak’ desin. Orada muhakkak birisi diyecek: ’Sizin de yüzde 10’a yakın bütçe açığınız var. Borç/GDP (Borç/Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) oranınız yüzde 90’a ulaştı.’ Dolayısıyla orada da problem çıkacak. Yıl içerisinde paritenin 1.15’leri göreceğini düşünüyorum.

Çin’deki büyüme balonu patlayabilir
-Çin ekonomisine ilişkin beklentileriniz?

Çin’de büyümenin yüzde 70’i inşaattan ve altyapı harcamalarından geliyor. Dolayısıyla Çin de de bir balon oluşumu var. Sürdürülebilir bir büyüme yolu değil. İç tüketim çok düşük. İhracat kanalları biraz kapanmaya başladı. Çin’in en büyük ihracat bölgesi euro bölgesi. Orada kur çok sert düştü ve bir problem çıkacak. Zaten Çin borsası 2009 ağustos ayında zirve yaptı. O günden bugüne yüzde 25 düştü. Yatırımcıların orayı da takip etmesi lazım.

PARAMIZI NEREYE YATIRALIM?
İş Yatırım’ın portföy önerisi
-Yerli yatırımcı parasını nasıl değerlendirsin?
-% 30 aylık mevduat
-% 20 TL TÜFE’ye endeksli devlet tahvili
-% 5 değişken faizli özel sektör tahvili
-% 20 altın ve altına dayalı fonlar
-% 25 İMKB hisse senedi

Ayfer ARSLAN

22 Mayıs 2010 Cumartesi

İLK ÜÇ AYDA 176 BİN KİŞİ KART BORCUNU ÖDEYEMEDİ

Merkez Bankası verilerine göre kredi kartı borcunu ödemeyenlerin sayısı mart ayında yüzde 12.6 artarak 70 bin 944'e çıktı. Ferdi kredi borcunu ödemeyenlerin sayısı ise yüzde 6.4 azalarak 34 bin 727'ye indi. Kredi kartı borcunu ödemeyenler ile gecikmeli ödeyenleri gösteren negatif nitelikli ferdi kredi ve kredi kartları sisteminde yer alan kişi sayısı da 105 bin 671'e yükseldi. Şubat ayında kredi kartları borcunu ödememiş kişi sayısı 62 bin 986, ferdi kredi borcunu ödememiş kişi sayısı 37 bin 123, ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin toplamı da 100 bin 109 olmuştu. Yılın ilk üç ayında ise ferdi kredi borcunu ödememiş kişi sayısı 104 bin 41, kredi kartları borcunu ödememiş kişi sayısı 176 bin 184, ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişilerin toplamı 280 bin 225 olarak belirlendi.

ADİOS İLE ABD'YE GİDİŞ DÖNÜŞ 399 TL

Yapı Kredi’nin seyahat kartı adios, Amerika’ya gitmek isteyen adios kart sahipleri için yeni bir kampanya başlattı. 1 Haziran-31 Ağustos tarihleri arasında Amerika’ya seyahat etmek isteyen tüm adios kullanıcıları 13 Mayıs-31 Ağustos arasında gidiş dönüş uçak biletlerini havayolu şirketi ve fiyatı ne olursa olsun herşey dâhil sadece 399 TL değerinde puan ile alabiliyor. adios Premium kullanıcılarının da yararlanabileceği kampayada yeterli puanı olmayanlar Avanspuan kullanarak uçak biletlerini 444 0 444’ten 1 ve 6’yı tuşlayarak Yapı Kredi Seyahat Hattı’ndan alabilir.

KONTÖR DOLANDIRICILIĞINA DİKKAT!

Çalıştığım bankadan dün "Kontör dolandırıcılığına dikkat" başlıklı bir mail aldım. Son günlerde kart ve internet bankacılığı dolandırıcılığının artmasına paralel sahtekarların geliştirdiği son yöntemlere karşı uyanık olmak açısından bu uyarı mailini sizlerle paylaşmak istedim:
-Kredi kartınız veya banka hesabınız vasıtasıyla tanımadığınız kişilere ya da kurumlara, ATM'den para gönderimi / kontör yüklemesi gibi işlemleri yapmayın. (Bu konuda resmi daireler ya da ödül programlarının isimleri kullanarak dolandırıcılık işlemleri yapıldığı bilinmektedir)
-Güvenliğiniz için kredi kartı ya da hesaptan para çekmek için kullandığınız kart şifresini (personelimiz dahil) şahsınız dışında kimse ile paylaşmamanız tavsiye edilmektedir.
-Şifre belirlerken birbirini takip eden sayılar ya da doğum tarihi gibi kolaylıkla tespit edilebilecek şifreleri değil, sizin hatırlamakta zorlanmayacağınız fakat art niyetli kişilerce tahmin edilemeyecek şifreleri belirlemeniz tavsiye edilmektedir.
-DenizBank tarafından telefon/sms/e-posta aracılığıyla, size ait hesapların güvenliğini sağlayan kullanıcı adı / eparola / şifre bilgileri / kişisel bilgiler hiçbir zaman istenmemektedir.
-Buna benzer şüpheli bir durumla karşılaştığınızda lütfen bankanızın çağrı merkezini hemen arayın.

18 Mayıs 2010 Salı

FİNANS SEKTÖRÜNDE SON DURUM NEDİR?

İş Yatırım'ın Fon Akışı Analizi'ne göre, işte finans sektöründeki son durum:
*Yerli yatırımcılar TL’nin zayıflığını uzun döviz pozisyonlarını azaltma fırsatı olarak kullandı.
* Döviz cinsi mevduat hafta içinde 5 milyar dolar gerilerken TL mevduat ve repolar toplam 8 milyar TL artış kaydetti.
*Yurtdışı yerleşikler devlet iç borçlanma kıymetlerindeki pozisyonlarını azalttı.
*Kredi piyasasındaki durgunluk nedeniyle özel bankalar fonları devlet iç borçlanma kıymetlerine yönlendirdi.
*Konut ve bireysel ihtiyaç kredileri azalan hızda olsa da yukarı yönlü eğilimini sürdürdü.
*Brüt takipteki alacaklar önceki hataya göre yatay seyretti. Sorunlu krediler oranı ise 5 baz puan iyileşme kaydetti. Bu iyileşmede kredi büyümesi ve karşılıklardaki artışın etkisi büyük.


GENÇ WORLD KART SAHİPLERİNE EKSTRA 3 TAKSİT

Yapı Kredi’nin, genç müşterilerine yönelik çıkardığı kredi kartı Play, 1 Mayıs - 30 Haziran tarihleri arasında kullanıcılarına Biletix, Burger King, D&R, Hepsiburada.com, Levi’s, Mango ve YKM’den yapacakları alışverişlerden kazanacakları Worldpuanlara ek olarak, alışverişlerinin yüzde 25’i değerinde Worldpuan hediye ediyor. Üstelik Play ile akaryakıt ve gıda hariç tüm sektörlerde yapılan 50 TL ve üzeri alışverişlerde +3 taksit fırsatından yararlanıyor. Play’in 15 Haziran’a kadar devam edecek kampanyasından yararlanmak için, “Play” yazarak boşluk bırakıp kartın son 6 hanesi 3160’a SMS ile göndermeleri yeterli.

DASK'DAN ÜNİVERSİTELİLERE KISA FİLM YARIŞMASI

Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), üniversitelerin iletişim fakültesi öğrencilerine yönelik Kısa Film Yarışması’nın ikincisini başlattı. “Deprem geçecek, hayat devam edecek” temasıyla düzenlenen yarışmada öğrenciler, depremin yarattığı kayıp ve hasarların kader olmadığını en iyi anlatan kısa filmi yapmak için yarışacak. Dereceye giren öğrencileri belirleyecek jüride yönetmen Derviş Zaim, oyuncu Zeynep Beşerler ve sinema yazarı Mehmet Açar da var. 25 Haziran’a kadar başvuruların kabul edileceği yarışmada öğrenciler depremin kısalığını, hayatın uzunluğunu, depremin yarattığı kayıp ve hasarların kader olmadığını 3 dakikalık filmleriyle anlatmaya çalışacak.

KATILIM BANKALARININ YENİ BAŞKANI FAHRETTİN YAHŞİ

Albaraka Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Fahrettin Yahşi, Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin (TKBB) yeni başkanı seçildi. TKBB Başkanlığı görevini Türkiye Finans Genel Müdürü Yunus Nacar’dan alan Albaraka Türk Genel Müdürü Fahrettin Yahşi’nin yanı sıra, Birliğin yeni döneminde görev alacak yönetim kurulu üyeleri ve denetçiler de belirlendi.

17 Mayıs 2010 Pazartesi

VAKIF'DAN WORLDCARD SAHİPLERİNE VOLKSWAGEN JETTA HEDİYE

VakıfBank, 1 Mayıs - 31 Temmuz tarihleri arasında düzenlediği “81 İl 81 Otomobil” kampanyasıyla, Türkiye çapında 81 ildeki VakıfBank WorldCard sahiplerine 2010 model Volkswagen Jetta hediye ediyor. VakıfBank’ın “81 İl 81 Otomobil” kampanyası kapsamında; VakıfBank’a ait tüm bireysel kredi kartlarıyla kampanya süresince her 50 TL ve üzeri alışveriş yapan müşterilere 1 çekiliş hakkı verilecek. Ayrıca, kampanya tarihleri arasında ilk defa VakıfBank kredi kartı başvurusu yapan ve başvurusu onaylanan müşterilere de 5 çekiliş hakkı tanınacak. 9 Ağustos tarihinde noter huzurunda düzenlenecek Milli Piyango çekilişiyle birlikte her ilden 1 kişi 81 ilden 81 kişi 2010 model Volkswagen Jetta sahibi olacak.

SİGORTA SEKTÖRÜNE YENİ YABANCI GELMEZ

Sabancı Grubu'nda sigortacılık ve bankacılık ağırlıklı olmak üzere 33 yıl boyunca üst düzey yöneticilik yapan, geçen yıl ise Alman sigorta devi Ergo'nun Türkiye operasyonlarının başına geçen Akın Kozanoğlu kendini çalışmaya adamış. "Hiç emeklilik planlarım yok" diyen Kozanoğlu'nun iş hayatını hobilerinin bir parçası. 2009 Haziran ayında Ergo Sigorta A.Ş. ve Ergo Emeklilik ve Hayat A.Ş.'yi çatısı altında toplayan Ergo Türkiye CEO'su olan Kozanoğlu ve ekibi şu sıralar harıl harıl Ergo'nun yeniden yapılanması faaliyetleri ile uğraşıyor.
İki yıl içerisinde Ergo'nun Türkiye'ye yatıracağı paranın 350 milyon euro'yu geçeceğini anlatan Kozanoğlu, şu anda güç topladıklarını, esas sıçramayı 2011 yılından itibaren yapacaklarını belirtiyor. Önümüzdeki 3-5 yıllık süreçte sektörde bir konsolidasyon öngören Akın Kozanoğlu, sektöre yeni bir yabancı girişini ise beklemiyor.
Ergo Türkiye CEO'su Akın Kozanoğlu ile hem sektörün gündemindeki konuları, hem grubun Türkiye planlarını konuştuk.

EKONOMİDE YARALAR İYİLEŞİYOR
-Türkiye ekonomisindeki son gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
2009'un derin yaralarının düzelmeye başladığına ilişkin belirtiler var. Öyle hissediyorum. Birçok ekonomik endikatör daha iyi geliyor. Kötü olarak nitelendiren bazı şeyler mesela enflasyon artıyor. Ben buna kötü demiyorum, iyiye biraz ekonominin canlanmasına yoruyorum. Sanayi endeksleri geliyor. Daha birçok veri var ortada. Hatta faizlerin biraz yükselmesi bence ekonomide müspet yönde ilerlemenin neticesinde oluyor diye düşünüyorum. Dolayısıyla ekonomide hakikaten kimsenin inkar edemeyeceği bariz düzelme belirtileri başladı. Düzelmenin devam edeceğini tahmin ediyorum. Ama tabii yurtdışında hiç beklenmedik şeyler de oluyor. Örneğin; Yunanistan olayı. Dalgalanmalar sürebilir. Bunların etkisi Türkiye'nin üzerinde belli limitler dahilinde kaldığı sürece, 2010 yılını genel ekonomik olarak iyi görüyorum. Mali kural da istendiği şekilde yasalaşırsa bir çıpa olarak ileri gidecektir.

SEKTÖR YÜZDE 10-15 BÜYÜYECEK
-Sigorta sektöründe geçen yıla kıyasla toparlanma gözlüyor musunuz?
Sektörde ilk üç aylık büyüme yüzde 12 oldu. 2009'u yüzde 4 ile bitirdiğimizi düşünürsek; bir ilerleme var. Bütçelerimizi yaparken yüzde 10 ile yüzde 15 arasında bir büyüme tahminimiz vardı. Prim hacmi 3.2 milyar liradan 3.7 milyar liraya geldi. Bireysel emeklilik 2009 yılında fon olarak yüzde 91 büyümüştü. Şimdi mart ayında üç aylık rakamlara bakınca yüzde 38 büyüdü. Oradaki büyüme trendi hala kuvvetli. Mart sonu itibariyle 10 milyar lira sınırına dayandı. Hızlı bir gelişme gösteriyor. Özetle; sektör büyüme açısından bakarsak, tahminlerimizi uygun, ümit vaat edici bir şekilde gidiyor.

KARLILIK 2. YARIDA TOPARLANIR
-Karlılıkta iyileşme var mı?

Geçen sene tüm sektörde 456 milyon lira kar vardı. Elementerde ise sadece 182 milyon liraydı. 182 milyon liranın da hepsi teknik dışı gelirlerden yani faiz gelirlerinden geliyor. Geçen yıl elementer sektör teknik zarar gördü. Bileşik oran yüzde 110 oldu. Sektör yüzde 10 civarında zararla çalıştı. Şu anda sadece halka açık bazı şirketlerin mart rakamları çıktı. 5 şirket var. İkisi zarar açıkladı, üçü kar açıkladı. Teknik karlılık henüz iyi gitmiyor. Biraz iyileşme kıpırtıları var. Sektör için konuşamayacağım ama bunu kendi operasyonumuzda hissediyoruz. Fiyat rekabeti devam ediyor ama yine de sektörde görüyoruz ki, biraz daha akla yakın konular konuşulmaya başladı. Bütün bunları üst üste koyarsak karlılık henüz başlamamakla birlikte tahminim 2010 yılının ikinci yarısından itibaren biraz bu yönde de derli toplu sonuçlar almaya başlayabiliriz.

Yapılanma yıl sonu tamam

-Ergo'nun yeniden yapılanma çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?
Bu yapılanma süreci büyük ölçüde bu yılın sonunda tamamlanmış olacak. Bu süreçte bir defa mali bünyelerimizi güçlendiriyoruz. Ergo ve ana hissedarımız olan Munich Re standartlarına getiriyoruz. Regülatör de bunu teşvik ediyor. Rezervler artırılıyor. Rezerv; bir risk alırken ilerde onu ödeyebilme gücüdür. Portföy yapımızı değiştiriyoruz. Biz çok oto ağırlıklı bir şirket idik. Onu piyasaya biraz daha yakın hale getiriyoruz. Çünkü oto branşı hakikaten çok zararlı bir branş. Özellikle trafik. Yani portföyümüzde oto sigortalarının ağırlığını azaltıyoruz. Buna karşılık kurumsal, endüstriyel, sağlık gibi diğer branşlarda artışımızı normalin üzerinde tutmaya çalışıyoruz. Kurumsal altyapımızı güçlendiriyoruz. Teknolojiyi güçlendirme çalışmalarımız devam ediyor. Dağıtım kanallarımızın yapısına ve ürün yapılarımıza bakıyoruz. İnsan gücü kaynağımızı biçimlendiriyoruz. Ergo İsviçre olan ismimiz 26 Nisan'dan itibaren Ergo olarak tescil oldu. Marka bilinirliğini sağlamak amacıyla da "Ergolatmak" adlı reklam kampanyalarımız başladı.

-Marka dönüşümüyle birlikte başlattığınız "Ergolatmak" reklam kampanyasına gelen tepkiler nasıl?
Daha kesin olarak ölçtürmedik ama hem iş çevrelerinden hem de müşterilerimizden müspet geri dönüşümler geliyor.

-Ergolatmak deyimi nasıl oluştu?
Ergolatmak sigortalatmak anlamında jenerik isim olarak kullanılıyor. Danışmanlarla aylar süren beyin fırtınaları sonucu oluştu. Kampanyanın amacı isim bilinirliğini sağlamak. Başka sponsorluklarla da destekliyoruz. Altyapı çalışmaları 2010 yılının sonunu bulur. 2011 yılından itibaren herhalde karlılık içinde büyüme ana hedefimiz olmaya başlayacak.

Yatırım bütçesi 350 milyon euroyu geçer

-Yeniden yapılanma süreci için ne kadarlık bir yatırım bütçesi ayrıldı?
Tabii tam olarak yeniden yapılandırmanın maliyetini ölçmek kolay bir şey değil. Çünkü günlük işin yürütülmesi sırasında yapılan yatırımlar da var. Ama bunlar bittiğinde herhalde iki sene içinde rezervler de dahil olarak 30-40 milyon euro'luk yatırmı tamamlamış olacağız. Böylece Ergo'nun Türkiye'ye ayırdığı yatırdığı para 350 milyon euro'yu geçecek.

İlk akla gelen sigorta
şirketi olmak istiyoruz

-Şu anda sektörde yedinci sıradasınız. En son basın toplantısında "Sıçramak için güç topluyoruz" demiştiniz. Daha üst sıralara çıkmak için nasıl bir büyüme stratejisi izleyeceksiniz?
Sıralama vermek zor oluyor. Bizim hedefimiz aslında Türkiye'nin kuvvetli, ilk akla gelen, iyi bilinen sigorta şirketlerinden biri olmak. Bu kabaca ilk 5 demek. Ama 6. olursunuz, 4. olursunuz. Zaman zaman bu sıralamalar değişiyor. Şu anda o noktada değiliz. Güç topluyoruz. Pazar payımız artıyor ama esas sıçramayı herhalde 2011 yılından itibaren yapmaya başlayacağız. İsminin iyi bilindiği, takdir edildiği kuvvetli bir güç. Sigorta şirketi deyince ilk akla gelenler arasında olmak gibi bir hedefimiz var.

Satın alma her zaman gündemimizde olacak

-Bu hedefe ulaşmak için inorganik büyüme de planlarınız arasında mı?
Şu anda organik büyümeye konsantre olmuş durumdayız. 2010 yılı zaten inorganik yatırımlar için çok uygun bir yıl değil. Ama büyüme için inorganik fırsat bulursak değerlendiririz. Tabii bu fırsat bizim stratejik yapımıza ve hedeflerimize uygun olmalı. Bizde eksik bir şeyi tamamlıyor olmalı. İkincisi tabii fiyatı da bizim kendi hesaplarımıza uygun olmalı. Bunlar olduğu takdirde inorganik büyüme de iddialı her şirkete olduğu gibi Ergo'nun da her zaman gündeminde olacak. Bunu sağlayacak iyi de bir ortağımız var. Munich Re gibi bir devin kuruluşuyuz. Dolayısıyla bu iki şart sağlanırsa olur. Ergo Türkiye'ye 350 milyon euro gibi bir yatırım yapıyorsa bunu küçük kalmak için değil, büyük olmak için geldiğini gösteriyor.

Sektörün imajı iyi değil

-Türk tüketicisi sizce sigortaya karşı neden ilgisiz?
Bunun araştırmasını yaptırdık. 3 tane temel neden çıktı. Bir tanesi sektörün imajı. Sektörün imajı çok iyi değil. Bütün dünyada böyle. Sigorta sektörü deyince aslında imajlar pek iyi değildir. Bu imajda sektörün hataları da var. İkincisi; bilgi ve bilinç eksikliği. Üçüncüsü kadercilik. Bir müşteri bir poliçe satın aldığı zaman içinde neler var, neler yok çok iyi bilemiyor. Hasar olunca, 'Sigorta şirketi bunu ödemiyor' deyince, sigorta şirketini suçluyor. Bu da yeterince aydınlatılmamış olmaktan kaynaklanıyor. Bence sektörün en önemli hatalarından birisi bu. Sektöre çok yabancı şirket geldi. Yerliler de çok prensip sahibi. Poliçenin gerektirdiği ödemeleri hem gerekli süratte hem tamlıkta yapıyor. Ama poliçeyi alan kişi bunu tam böyle algılamıyor.

-Sigorta sektörüne yeni yabancı girişi bekliyor musunuz?
Penatrasyon oranlarına bakınca hakikaten bir gelişme potansiyeli var. Hem hızlı büyüyen bir ülke Türkiye. Hem de bir eksiklik var. Onun için geldi yabancılar. Bundan sonra ne kadar daha gelir pek beklemiyorum artık. Sektör sayı olarak doydu diye düşünüyorum. Dünyada büyük olan Türkiye'de çok küçük kalan epeyce sigorta şirketi var. Bunlar da büyümek için fırsat bekliyor. Burada inorganik bir fırsat çıkarsa, dışarıdan yeni birinin gelmesinden ziyade mevcutlardan birinin bu yatırımı yapmasının daha muhtemel olduğunu düşünüyorum.
Onun için önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde daha ziyade konsolidasyon bekliyorum sektörde.

Emeklilik hayallerim yok!

-Ergo Hayallerinizi Fotoğraflıyor diye bir etkinliğniz var. Sizin hayaliniz veya emeklilik planlarınız nedir
?
Benim hayallerim gerçekleşmiş durumda! 'İş hayatını bırakıp, şunu yapacağım' diye hiç öyle bir emeklilik hayallerim yok. Zaten kendi hobilerimi iş hayatı ile beraber götürüyorum. İş hayatım da hobilerimin içerisinde!

-Boş zamanlarınızda ne yapıyorsunuz?
Hafta sonları fırsat buldukça golf oynarım. Aile çevremiz geniştir. Dost yemeklerimiz olur. Zaten hafta içi iş yemeklerinden inanın hiç boş zaman kalmıyor. Ben öyle yavaş tempolu bir işadamı değilim. Sık sık iş nedeniyle veya özel seyahatlerimiz oluyor.


Çok değişken değilim, muhafazakarım!
-Yaklaşık 38 yıldır iş hayatının, finans sektörünün içindesiniz. İkinci kez dünyaya gelseniz ne olmak isterdiniz?
Ben kendimi finansçıdan ziyade yönetici olarak değerlendiriyorum. Ama finansta uzmanlaşmış bir yöneticiyim. Başka bir sektör de olabilirdi. Onu da aynı zevkle yürütürdüm. Yeniden yine yönetici olmak isterdim. Gördüğünüz gibi çok değişken bir insan değilim, muhafazakarım biriyim.


Galatasaraylılar başı çekiyor!

-Futbolla aranız nasıl? Hangi takımı tutuyorsunuz?
Galatasaraylıyım. Eskiden maçlara giderdim, şimdi oğlum devraldı. Ben daha çok televizyondan izlemeyi tercih ediyorum.

-Finans sektöründe çoğunluk Galatasaraylılarda galiba..
Fenerbahçe'nin daha çok taraftarı olduğu söylenir. Öyle bir algı vardır. Hafta sonları yönetici kademesindeki 30-35 kişi bir yerde kapanıp strateji toplantısı yapıyoruz. İleriye yönelik hem mevcut işleri hem planları paylaşıyoruz. Boş zamanlarda takım muhabbetleri de yapılıyor. Sadece erkekler değil, kadınlar da yapıyor. Hatta bazı hanımlar erkeklerden daha fanatik. Sohbetleri dinlerseniz Fenerbahçe ağırlıktaydı. İki hafta önce yaptığımız toplantıda, kapanışta oylama yaptık. Az bir farkla da olsa Galatasaraylılar daha fazla çıktı. Onun için Fenerbahçeliler şanslı. O konuda Fenerbahçe'nin başarılı olduğunu düşünüyorum. Ve tebrik ediyorum.

Sektöre mesajı
Sektör yöneticilerine bir tane mesajım var. Hep söylediklerini, düşündüklerini yaparlarsa bu sektör mantıklı bir kar trendine girer. Karsız bir sektör hiçbir zaman tüketiciye faydası olmaz. Buna hep inanırım hep. Bir işletme kar etmezse müşterisine de gerekli faydayı veremez.

30 ülkede faaliyet gösteriyor
Ergo Türkiye 800'den fazla çalışanı, bin 600 acente ve broker'ıyla sigorta, emeklilik ve hayat alanında bireysel, kurumsal ürün ve hizmetler sunuyor. 2006 yılında dünyanın ikinci büyük reasürans şirketi olan Münich Re'nin çoğunluk hissesine sahip olduğu Ergo International AG, Avrupa Holding'e ait olan İsviçre Sigorta'nın yüzde 75'ini devraldı. 2008'de Avrupa Holding kalan yüzde 25'lik hisseyi Ergo Insurance Group'a devretti. Böylece Ergoİsviçre Sigorta, Ergo International AG bünyesine geçti. 2010'da ise marka dönüşümü ile Ergo adını aldı. Ergo Insurance Group'un ana hissedarı Munich Re, Ergo Sigorta Grubu'nun yüzde 99.69 hissesine sahip. 2009'da 41.4 milyar euro prim üretimi elde eden Munich Re, karını yüzde 62 oranında artırarak 2.6 milyar euro konsolide net kar açıkladı. Almanya'da 20 milyon olmak üzere toplam 40 milyon müşterisi bulunan Ergo Insurance Group sağlık ve hukuki harcama sigortalarında Avrupa'nın lideri. Yaklaşık 50 bin çalışanıyla, çoğunluğu Avrupa ve Asya'da bulunan 30'u aşkın ülkede temsil ediliyor.
Ayfer ARSLAN

16 Mayıs 2010 Pazar

ATM'LERDE DİKKATLİ OLUN, HESABINIZ BOŞALTILMASIN!

Kart kopyalama olayları tüm dünyada sürekli artarak büyüyor. Her yıl ortalama 10 binden fazla kart kopyalama olayı ve ortalama 500 milyon euroluk bir kayıp sözkonusu. Türkiye'deki boyutuna ilişkin kesin rakamlar belli olmamakla birlikte Ortak Nokta ile birlikte ATM güvenliğinin önemi giderek artıyor.
5 yıl önce ATM'lere yönelik güvenlik ekipmanları üretmek amacıyla Eksper Bilişim Hizmetleri şirketini kuran Tuncer Duduoğlu, AKŞAM'a yaptığı açıklamada, banka kartı veya kredi kartının çeşitli şekillerde kopyalanabileceğini belirterek dolandırıcıların hangi yöntemlerle çalıştığını, buna karşı geliştirdikleri çözümleri ve tüketicilerin alabileceği önlemleri anlattı.

KARTLAR NASIL KOPYALANIYOR?
Eksper Bilişim Hizmetleri Genel Müdürü Tuncer Duduoğlu
'nun verdiği bilgilere göre, kartınızın arka yüzünde yer alan manyetik bant üzerindeki bilgiler dolandırıcılar tarafından ATM üzerine yerleştirilen kopyalama-aktarma cihazları yardımıyla kopyanabiliyor. Duduoğlu, "Dolandırıcılar aynı zamanda ATM üzerindeki klavyenin üzerine sahte bir klavye koyarak veya görülemeyen kablosuz mini bir kamera montajı gibi yöntemler ile şifrenizi ele geçirerek hesaplarınızı bir anda boşaltabilir. Burada önemli olan konu; kopyalama ve pin bilgilerinin çalınması son derece hızlı bir şekilde yapılıyor. Mağdur hesabından para çekildiğini farkedene kadar iş işten geçiyor. Mağdur bankaya başvurduğunda ise haklılığını kabul ettirmesi ve zararını tazmin edebilmesi hemen hemen mümkün olamıyor. Çünkü işlem müşterinin kartı ve pin numarası ile gerçekleştirilmiş olduğu için müşterinin sorumluluğunda görünüyor" diye konuştu.

6 AYDIR VAKIFBANK KULLANIYOR
Tüm dünyadaki ATM'lerin EMV Euromoney-Mastercard-Visa) standartlarına getirilmesi ve tüm makinaların chipli card okuyabilmesi mümkün olmadığı sürece kart klonlanmasının önüne geçilemeyeceğini ileri süren Tuncer Duduoğlu, Eksper Bilişim olarak geliştirdikleri çözümler hakkında bilgi verdi. Kart kopyalanmasına karşı Ar-Ge'si, üretimi yüzde 100 Türk olan ECS (Enhanced Card Security) adlı cihazı geliştirdiklerini belirten Duduoğlu, "Bu cihaz müşterinin kartına ve bankanın cihazlarına zarar vermeden kart kopyalama aparatının çalışmasını engelliyor. Şu anda altı aydır Vakıflar Bankası ATM'lerinde bizim cihazlarımız bulunuyor. İş Bankası, Ziraat Bankası, Türkiye Finans Katılım Bankası ve Garanti Bankası'na da demolar takıldı. Sisteme uyumlulukları test ediliyor" dedi. Duduoğlu, yurtiçinin yanısıra kart kopyalama olaylarının artması nadeniyle Almanya, Nijerya ve Kenya'dan da çok talep aldıklarını ekledi.

Dolandırıcılar kartınızı
ATM'de nasıl sıkıştırıyor?

Kart sıkıştırılması (Lebanese Loop), ATM üzerinde para çekmeye çalışan müşterilerin kartlarının ipli bir düzenek veya kağıt parçası ile kart okuyucu modülün ağız kısmında sıkıştırılarak alıkonulması demek. Duduoğlu, "Kart sahipleri, kartının banka tarafından alıkonulduğunu düşünerek çoğunlukla tatil günlerinde, "ertesi gün alırım" diyerek makine üzerinde bırakıyor. Dolandırıcılar kısa süre sonra gelerek kartı özel bir kıskaç yardımıyla çekip alıyor. Bizim ürettiğimiz ALLD (Anti-Lebanese Loop Device) adlı cihaz bu gibi vakalarda dolandırıcının kartı çekip almasına fiziksel olarak engel oluyor. Banka görevlileri ve servis gelene kadar ATMi kullanım dışı duruma getiriyor " dedi.

Kart dolandırıcılarına
karşı alınacak önlemler


Eksper Bilişim Hizmetleri Genel Müdürü Tuncer Duduoğlu, kart kopyalama ve kart sıkıştırılması olaylarına karşı kart kullanıcılarına şu uyarılarda bulundu:
-Mümkün olduğu kadar bakımlı, temiz görünüşlü ve iyi ışıklandırılmış ATM'leri tercih edin.
-Pin Numaranızı tuşlarken ATM'e iyice yaklaşarak arkadan ve yandan görüntülenmemek için perdeleme yapın. Gerekirse diğer elinizle klavyenin üzerini örterek giriş yapın .
-ATM etrafında şüpheli kişiler görürseniz, klavyenin üzerinde bir kabarıklık ve aydınlatma panelinin üzerinde genelde kalın-siyah bir nokta şeklinde casus kamera görürseniz ya da şüphelenirseniz, kesinlikle o ATM üzerinde işlem yapmayınız. Cihazları sökmeye çalışmayın ve 155 numaralı telefonu arayarak ihbarda bulunun.
-Kartınız sıkışsa dahi tanımadığınız kişilerin size yardım teklifini kabul etmeyin ve size bankayı aramanız için verdiği telefonu ve telefon numarasını kullanmayın. Kendi telefonunuzdan bankanızı arayarak kartınızı kullanıma kapattırın.
-Kartınız ATM içerisinde kalırsa, makina iade etmezse siz de bir kart sıkıştırma mağduru olabilirsiniz. Dolandırıcılar sizden sonra gelip özel bir kıskaç vasıtası ile kartınızı çekip alabilir ve kullanabilir. Hemen bankanızı arayıp kartınızı kullanıma kapattırın.
-Kuyruktaki kişiler ile aranızda yeterli mesafe olup olmadığını kontrol edin. Paranızı aldıktan sonra fazla bekleme yapmadan uzaklaşın.
-Bankanızdan ya da polis merkezinden aradığını söyleyen kişilerle, ne kadar inandırıcı olurlarsa olsunlar (arayan numara bankanın call center numarası gibi görünebiliyor) kesinlikle şifrenizi paylaşmayın.
-Düzenli olarak banka hesaplarınızı kontrol edip en ufak bir şüpheli bir durumda bile bankayı hemen haberdar edin.

Ayfer ARSLAN

14 Mayıs 2010 Cuma

NE BORSA, NE DÖVİZ UMUDUMUZ MİLLİ PİYANGO!

Türk tüketicisi geleceğini garantiye almak ve emeklilikte rahat etmek için umudunu piyangoya bağladı. 45-55 yaş grubundaki insanların yüzde 23'ü Türkiye'de rahat bir emeklilik hayatı sürdürebilmenin en iyi yolunun piyangodan para çıkmasında olduğunu düşünüyor. AvivaSA'nın araştırmasına göre, Türk tüketicisinin geleceğe yönelik endişeleri arasında ise global ekonomik kriz, terör ve savaş başı çekiyor.
2009 yılında İngiliz araştırma şirketi The Future Company'nin, Aviva için aralarında Türkiye'nin de bulunduğu toplam 26 ülkede 31 binin üzerinde kişiyle görüşerek "Tasarruf ve Yatırım Alışkanlıkları" araştırması yaptı. Bu araştırma için Türkiye'de bin 50 kişiyle görüşüldü.
"Tasarruf ve Yatırım Alışkanlıkları" araştırmasına göre, Türkiye'de son 3 yıldır harcamayı tasarrufa tercih edenlerin oranı yüzde 22'lerden yüzde 39'lara yükseldi.

YASTIK ALTINI SEVİYORUZ
Araştırma sonuçlarına ilişkin İstanbul'da düzenlenen basın toplantısında konuşan AvivaSA CEO'su Meral Eredenk, 25-34 yaş grubunun yüzde 34'ünün yastık altını tercih ettiğini ve tasarruflarını nakit olarak elde tutmayı sevdiğini aktardı. Eredenk, "Yatırımda öncelik gayrimenkul. Asıl ilginç olan ise emeklilikte rahat etmek için piyangoya umut bağlayanların son bir yıl içerisinde ikiye katlanması. 2008 yılında yüzde 9'luk bir kesim piyangoya bel bağlarken, bu oran 2009'da yüzde 16'ya yükseldi" dedi.

MEDYA, TASARRUFTA ETKİN
Araştırmaya göre, "Ocak-Aralık 2009'da tasarruf alışkanlığınızda bir değişiklik oldu mu?" sorusuna, yüzde 5'lik kesim daha çok biriktirdiğini, yüzde 22'lik bölüm daha az birikim yaptığını, yüzde 73'lik bölüm ise aynı miktarda tasarrufa devam ettiğini belirtti. Krize rağmen daha fazla birikime yönelenlerin en temel gerekçeleri ise sırasıyla şöyle: "Kişisel koşullarda değişim, arkadaşlar ve aileden tavsiye, medyadaki haberler, finansal danışmandan tavsiye."

Kimisi miras, kimisi iyi bir evlilik peşinde
---------------------------------------------------
Araştırmaya katılanların "Emeklilikte rahat etmek için ne yaparsınız?" sorusuna verdikleri yanıtlar şöyle:
*Her ay düzenli olarak biriktirmek (%27)
*Gayrimenkule yatırım yapmak (%21)
*Piyango kazanmak (%16)
*Kendini geliştirip daha iyi ücretli bir iş bulmak (%4)
*Miras (%3)
*İyi bir evlilik (%2)
*Daha geç emekli olmak (%2)

Geliriniz üçe katlansa ne yaparsınız?
-----------------------------------------------
*Ev alırım (% 41)
*Tatile çıkarım (%36)
*Kendi işimi kurarım (%33)
*Emeklilik için biriktiririm (%30)
*Yeni bir araba, tekne, motor alırım (%26)
*Kendim/ailem için eğitime yatırırım (%26)
*İkinci bir mülk alırım (%20)
*Arkadaşlarımla/ailemle paylaşırım (%20)

En iyi kumbaraya 5 bin lira ödül

AvivaSA'nın toplumda tasarruf ve geleceğe yatırım bilinci oluşturma amacıyla 28 üniversitenin öğrencileri arasında düzenlediği "Kumbara Tasarım Yarışması"nda dereceye girenlerin ödülleri törenle verildi. Bilkent Üniversitesi'nden Begüm Cana Özgür, "Roly-Poly" adlı projesiyle 5 bin TL'lik ödülün sahibi oldu.

10 Mayıs 2010 Pazartesi

ARAP TÜRK BANKASI'NDA ATİLLA ÇETİNER DÖNEMİ

1977 yılında Türkiye ve Libya arasındaki ticareti geliştirmek amacıyla ülkeler arası bir anlaşma ile kurulan A&T BANK'ın Yönetim Kurulu Başkanı Aykut Demiray İş Bankası'ndaki yoğun iş temposu nedeniyle görevi bıraktı. Yerine Ziraat Bankasını temsilen 7 yıldır Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapan ve aynı zamanda Ziraat Bank International AG Genel Müdürü Atilla Çetiner getirildi.
1953- Ankara doğumlu olan Atilla Çetiner, 1975 yılında İktisadi Ticari Bilimler Akademisi Ekonomi ve Finans bölümünden mezun oldu. Sırasıyla Töbank Teftiş Kurulunda, Interbank, Pamukbank ve Tekstilbank'ta çeşitli departmanlarda üst düzey yönetici kademelerinde çalıştı. Çetiner, 2002 yılında Dış İlişkilerden ve İştiraklerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak göreve başladığı Ziraat Bankası'nda, 2005 yılında Ziraat Bankası International AG Genel Müdürü oldu.

ALLİANZ'DAN DİNAMİK SAĞLIK SİGORTASI

Dünyanın en büyük sigorta şirketi Allianz, yeni sağlık paketi ile 6 - 44 yaş arası bireylerin sağlık sigortası yaptırabilmesine olanak sağlıyor. Sektördeki en ekonomik ve geniş teminatlı sağlık sigortası olma özelliğini taşıyan Dinamik Sağlık Sigortası’nda limitsiz doğum, sınırsız ve yüzde 100 ödemeli yatarak tedavi teminatları yer alıyor. Ek prim uygulaması yapılmadan anlaşmalı spor merkezleri, diş klinikleri ve optik mağazalarında yüzde 50’ye varan indirim fırsatları bulunuyor. Allianz, bu paketle aynı zamanda 6-18 yaş arası çocuklar için tek başlarına sigortalanabilme imkanı sunuyor. Ayrıca Allianz, Haziran ayı sonuna kadar bu sigortaya sahip olanlara, özel bir kampanya ile 250 TL limit ile ayakta tedavi teminatı hediye ediyor.

115 MİLYON KERE SORGULANDIK!

Bireysel kredilerin takip ve kontrolünü sağlamak amacıyla 1995 yılında 11 bankanın ortaklığı ile kurulan Kredi Kayıt Bürosu'nda 25 milyon kişi ve 3.5 milyon şirketin datası bulunuyor. Son 36 ay içinde borçlarını düzenli ödemiş mi? Bir ay mı gecikmiş, iki ay mı? İdari veya kanuni takibe girmiş mi? İşte, bankalar her kredi sürecinde önce müşterilerine ait bu soruların yanıtını arıyor.
Kriz sürecinde bankaların hem yeni hem mevcut müşterilerini daha çok sorgulamaya başladığını belirten KKB Genel Müdürü Gürsel Kubilay, geçen yıl bankaların KKB'den 115 milyon kere sorgulama yaptığını belirterek, "Bankalar çok dikkatli kredi kararlarını alıyor. Hatta başka bankalardaki ödeme performansına bile bakıyor. Günde 1.5 milyon sorgulama yapıldığı bile oldu" diyor.
Peki, bu süreç nasıl işliyor? Nasıl skor veriliyor? Hiç hata payı yok mu? Kanuni takibe düşen birisinin 5 yıl içinde bankadan kredisi alması mümkün mü? İşte, bütün bu merak edilen konuları KKB Genel Müdürü Gürsel Kubilay ile konuştuk.

-Kriz Türkiye'de bireylerin kredi sicillerine nasıl yansıdı?
Türkiye'deki yansıması ABD ve bazı Avrupa ülkelerinden çok daha düşük oldu diyebiliriz. Türkiye'deki finans sektörü bu krizi çok daha hafif şekilde atlattı. Bunda Kredi Kayıt Bürosu'nun da küçük de olsa payı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü KKB hem kurumsal hem bireysel tarafta finans sektörünün kredi tarafının en önemli altyapı unsurlarından bir tanesi. Sorgulama sayısı ve işlem hacmi itibarıyla bireysel büro olarak Avrupa'nın ikinci büyük bürosu konumundayız.

-Başka hangi Avrupa ülkelerinde bizdekine benzer Kredi Kayıt Bürosu var?
Hemen hemen her ülkede var. Bazı ülkelerde birden fazla büro var. Geçen yılki rakamlara göre sorgulama sayısı itibariyle birinci İngiltere, ikinci Türkiye, üçüncü Almanya.

-Bankalar geçen yıl sistemden ne kadar sorgulama yaptı?
115 milyon sorgulama yapıldı. İlk 4 ayda ise bu sayı 45 milyonu buldu. Bankalar hem yeni kredi verirken sorguluyor, hem de var olan müşterilerini daha çok sorgulamaya başladı. Sistem çok yoğun bir şekilde kullanılıyor. Bankalar çok dikkatli kredi kararlarını alıyor. Kredi vermiş veya kredi kartı var. O müşterinin diğer bankalardaki ödeme performansını da sorguluyor. Ona göre kredi kartı limitini değiştirebiliyor. Mesela başka bankalarda sorun yaşamışsa kredi kartı limitini aşağı çekmesi mümkün.
.
-Şu anda kaç bireysel hesabın kaydını tutuyorsunuz?
Bizde 120 milyon hesap var. Bunun yaklaşık 59 milyonu açık, 61 milyonu son 5 yıl içinde kapanmış olan hesaplar. Kişi bazında yaklaşık 25 milyon kişiden bahsediyoruz. Bankacılık sistemi ile son 5 yıl içinde kredi kullanmış olan herkes var. Sadece mevduat hesabı olanlar burada yer almıyor.

36 AYLIK PERFORMANSA BAKIYOR
-Bir kişinin kredibilitesini ölçerken hangi kriterlere bakıyorsunuz? Bir kere temerrüde düşen kişinin sicili lekeleniyor mu?

Yok öyle bir şey. Biz zaten negatif veya pozitif diye ayırmıyoruz. Biz kişilerin bütün ödeme performansına bakıyoruz. Son 36 ay içerisinde düzenli ödeme yapmış mı, bir ay mı gecikmiş, iki ay mı? İdari veya kanuni takibe girmiş mi? Bu bilgileri bankalara veriyoruz. Ve bu bilgilerin özetinden oluşan da bir büro skoru oluşturuyoruz. Ama her banka kendi kriterlerine göre bu skoru kullanıyor. Yani kimisi 1200'ün altına kredi vermeyebilir, kimisi 900'ün altına... Bazı bankalar problem yaşamış müşterilere doğrudan doğruya kredi açmıyor. Bazı banka diyor ki, 'Problem yaşadığın krediyi kapattığını bana kanıtla. O zaman sana kredi veririm.' Dolayısıyla bankadan bankaya yöntem değişiyor.

-Kanuni takibe giren herhalde sizde bayağı düşük bir not alıyor...
Tabii, kanuni takibe girdi mi bir kere, ondan sonra hayat biraz zor oluyor. 5 yıl boyunca pek çok bankadan kredi alması zorlaşır.

-Peki bu zorluk hangi noktada başlıyor? İdari takipte mi, kanuni takipte mi?
Bankadan bankaya çok değişiyor. Ama temel olarak söylenebilecek tek şey; bir kere kişilerin ayağını yorganına göre uzatması. Gelirine göre çok fazla borçlanmaması. Bu da önemli bir etkendir. İkincisi de ödemelerini düzenli olarak yapması. Ödemelerini düzenli yapıp ama borcu çok yüksek olan kişiler de kredi almakta çok zorlanabilir.

En düşüğü 700, en yüksek 1550

-En düşük ile en yüksek puanlama aralığı nedir?
700 ile bin 550 arasında bir skor veriyoruz. Bir kişi bankaya başvurduğu zaman banka o kişinin kimlik bilgileri ile bizden bir sorgulama yapıyor. O sorgulamanın sonucunda hangi hesaplar dönmüşse onun üstünden bir skor çıkıyor. Başka bir banka TC kimlik numarasının yanı sıra ehliyet numarasını da girse, o kişinin başka bir bankada ehliyet numarası ile başka bir hesabı olsa ilk sorgulamada dönmeyen hesap ikinci sorgulamada dönüp farklı bir skor da çıkabilir. Onun için net bir rakam vermek çok zor.

Hatalar olabiliyor

-Peki skorlamada hiç hata payı yok mu?
Bu kadar büyük veri tabanında hata olmamasına imkan yok tabii... Hatalar da olabiliyor. Müşteri borcunu ödemiş. Öbür tarafta 'Banka kredini kapattığını göster, sana kredi vereyim' diyor. Ama bizim sistemimizde güncellenmemiş. Banka güncellememiş. Sistemler dinamik olduğu için böyle problemler çıkabiliyor ama hemen çözülebilecek konular.

-Böyle bir durumda müşteri size mi itirazını yapıyor?
Hayır, otomatik olarak müşteri bankaya başvuruyor. Eskiden böyle bir sistem vardı artık kaldırdık. Bireysel olarak bizden sorgulama yapamıyor. Müşteri İtirazları Değerlendirme Sistemimiz var. Çalıştığı veya başvurduğu bankaya giderek bu sistem aracılığıyla yarım saat içinde sorununu çözebilir. Ama bazen banka başka sebeplerden dolayı da kredi başvurusunu reddedebilir. Kredi Kayıt Bürosu bankaların tek kriteri değil. Kişinin kredi notu ne kadar yüksek olursa olsun o banka o kişiye kredi vermeyebilir.

3.5 milyon şirketin bilgilerini tutuyor

-Artık bireylerin yanısıra şirketleri de izlemeye başladınız...
Biz 2003 yılında Türkiye Bankalar Birliği'nin talebi üzerine bu projeyi üstlenerek Kurumsal Büro sistemini geliştirdik. 2009 yılının ortalarına doğru ortak bankaların tamamı verilerini aylık bazda paylaşır hale geldi. Kurumsal Büro tarafında 17 üyemiz var. Haziran sonuna kadar 32 üyeye ulaşacağız. Yaklaşık Türkiye'de firmaların yüzde 90'ının kredi bilgilerine sahibiz. Şahıs şirketleri de olmak üzere yaklaşık 3.5 milyon şirket var. Otomatikman şu anda sorgulama yapıyorlar. Son 3-4 aydır başladı bu sistem. Bazı bankalar bütün kredi proseslerinin içerisine soktu.

-Şirketlerin hangi bilgileri sizde bulunuyor?
Kredi limiti, riski, ödeme performansı ve teminat bilgileri var. Ayrıca şirketin ortaklık yapısı, ortakları, yöneticileri, şirketin verdiği ve aldığı kefaletler de yer alıyor. Önümüzdeki dönemde şirketlerin finansal raporlarını da bu sisteme eklemeyi planlıyoruz. Ayrıca karşılıksız çek bilgilerini paylaşıyoruz. Merkez Bankası sistemine paralel bir sistem oluşturduk. Bizimkisi günlük bazda çalışıyor. Merkez Bankası'na gönderilen karşılıksız çek dosyalarının bir kopyasını bankalar bize de gönderiyor. Biz o bankaların kredi müşterileri arasında karşılıksız çeki çıkan varsa, uyarı yazısı gönderiyoruz.

3 dakikada KOBİ kredisi

-Tıpkı bireylerde olduğu gibi şirketleri de derecelendiriyor musunuz?
Henüz değil. Çünkü o konuda uzman şirketlerle görüşmelere başladık. Veri tabanı belli bir seviyeye gelmeden böyle bir sisteme başlayamıyorsunuz. Not vermeyi bu senenin sonunda tamamlamayı planlıyoruz. Böylece bankaların iş süreçleri kısalacak. Maliyetleri çok önemli oranda düşürür. Özellikle KOBİ'lerde 20-30 bin liralık kredinin tek tek o şirketin mali analizini yapmak yerine doğrudan bizden alınacak skorla hareket etmeleri mümkün olacak. İkincisi, düzgün ödeme performansı olan şirketlerin krediye ulaşması kolaylaşacak.

-O zaman aynı tüketici kredilerinde olduğu gibi 3 dakikada şirketlere de kredi verilebilecek mi?
Skoru ürettikten sonra olabilir.

Ayfer ARSLAN

9 Mayıs 2010 Pazar

GARANTİ'DEN İLK OTOMOBİLİM KREDİSİ

Garanti Bankası, ilk kez otomobil sahibi olmak isteyen kişilere, İlk Otomobilim Kredisi sunuyor. 60 aya kadar vadede, özel faiz oranıyla sunulan İlk Otomobilim Kredisi’nden yararlanan müşteriler, İşsizlik Sigortası’nın ilk yıl primlerini yüzde 50 indirimle ödeyebilecek, işsiz kalma durumunda kredi taksitlerini; yaşam kaybı, kaza sonucu iş görememe halinde ise kredi borcunu güvence altına alabilecek. Garanti müşterileri , kredi kapsamında akaryakıt harcamalarında 5 kata kadar bonus kazandıran Flexi Akaryakıt Paketini de almaları durumunda ücretsiz OGS cihazına sahip olacak. Ayrıca, arıza ve kaza durumlarında, araç tamiri, çekici, konaklama, sürücü nakli, yedek parça temini vb içeren asistans hizmetlerinden yararlanabilecek.

7 Mayıs 2010 Cuma

BİR HAFTADA 16 BİN KİŞİ BES'Lİ OLDU

30 Nisan tarihli Bireysel Emeklilik Sistemi verileri EGM Başkanı ve Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Mete Uğurlu tarafından açıklandı. Yeni BES verilerine göre sisteme sadece 1 hafta içersinde 16 bin’ e yakın yeni katılımcı eklendi. Anadolu 2 milyon 100 bin 274 kişiye ulaşan Bireysel Emeklilik Sistemi, fon tutarında ise 9 milyar 962 milyon 767 bin 290 TL’ye ulaştı. Emekli olan katılımcı sayısı 2 bin 272 kişiye yükseldi.

BU HAFTA PİYASALARDA NELER OLDU?

TBank Baş Ekonomisti Veyis Fertekligil'in analizine göre işte bir haftanın özeti:

-Hafta başında iç sebeplerle yükselmeye başlayan kur ve faiz hafta sonuna doğru küresel piyasalardaki sert hareketlerden olumsuz etkilendi.
-Haftanın başlarında Nisan ayı enflasyon verileri, Hazine ihalesi ve Goldman Sachs hakkında ceza soruşturması yürütülmesi gibi gelişmeler takip edildi. Enflasyondaki yükseliş eğiliminin etkisi ile hazine ihalerinde faiz beklentilerden yüksek gerçekleşti.
-25 Ocak 2012 itfalı gösterge tahvilin bileşik faizi haftaya %9.27 seviyelerinde başladı.
-Dolar/TL paritesi ise haftaya 1.49 seviyelerinde başladı. Hafta içinde de Avrupa'nın borç krizinin diğer zayıf euro bölgesi ülkelerine yayılabileceği korkularıyla yurtiçinde kur ve faiz oranlarında yükselme oldu. Gösterge tahvilin faizi %9.8’lere çıkarken, dolar/TL paritesi 1.53’ün üzerine yükseldi.
-Cuma günü ise küresel piyasalardaki sert kayıpların ardından dolar/TL yüzde 3'ün üzerinde değer kaybı ile 1.59 seviyesine yükseldi, gösterge tahvilin bileşik faizi %10’u gördü.
-Euro, hafta içinde euro bölgesine yönelik bulaşma endişelerinin yatırımcıları etkisi altına alması nedeniyle artan satışların ardından düşerek son 14 ayın yeni en düşük seviyesine geriledi.
-Dolar ise riskten kaçınma eğiliminin artmasından yarar sağladı. Perşembe akşamından itibaren ise Euro Bölgesi hakkındaki endişelerin artması ve ABD’deki borsalardaki rekor düşüşün de etkisiyle Euro dolar karşısında ağır kayıp verdi ve 1.25 seviyelerine geriledi.
-İngiliz Sterlini de ülkedeki seçim sonuçlarının belirsizlik yaratmasından olumsuz etkilendi. Cuma günü, Euro ve sterlin verdikleri ağır kayıpların ardından biraz toparlandı. Euro dolar karşısında daha önce gördüğü 1.2510'den 1.2700'ye yükseldi.
-Japon yeni ise dolara karşı değer kazandı. Cuma günü itibariyle Euro/dolar paritesi 1.2730; Dolar/yen paritesi 92.66 düzeyindedir.

6 Mayıs 2010 Perşembe

KARTÇILARIN ZİRVESİ 12 MAYIS'TA İSTANBUL'DA

Kart ve akıllı teknolojiler sektöründeki uygulamalar, en yeni teknoloji hizmet ve ürünleri buluşturan III.Cardist Kart ve Akıllı Teknolojiler Fuarı-Zirvesi, 12 Mayıs'ta başlıyor. Bankacılık, finans, perakende, ulaşım, kamu, telekomünikasyon ve sağlık sektörlerini de buluşturan fuar, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda 14 Mayıs'a kadar sürecek. Fuarda, kart dünyası, akıllı teknojiler ve ödeme sistemlerinde dünyadaki gelişmeler sergilenecek, yeni ürün ve hizmetler tanıtılacak. Fuarın ilk gününde bir de Türk Bankacılar Paneli düzenlenecek. Zirvenin öğleden sonraki bölümünde düzenlenecek panelde, Akbank Genel Müdür Vekili Hakan Binbaşgil, İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hülya Altay, Garanti Ödeme Sistemleri Genel Müdürü Mehmet Sezgin ve Yapı Kredi Genel Müdür Yardımcısı Nazan Somer banka kartı ve ön ödemeli kartlarda Türkiye'nin bakış açısını anlatacak

HALKA ARZ SEFERBERLİĞİNE HÜKÜMETTEN İLGİ YOK...

Halka arz seferberliği bugün İstanbul'da Haliç Kongre Merkezi'nde start aldı. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) ve Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği'nin (TSPAKB) 2008 yılında imzaladıkları işbirliği protokolüyle başlatılan Halka Arz Seferberliği İstanbul Zirvesi yarın sona erecek. Halen 335 şirketin halka açık olduğu Türkiye'de, 2023 yılında 1000 şirketli İMKB hedefleniyor. Zirvenin açılış konuşmalarını yapacaklar arasında Başbakan Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Devlet Bakanları Cevdet Yılmaz, Mehmet Şimşek ve Ali Babacan'ın adı olmasına rağmen hükümetten hiçbir temsilcinin katılmaması dikkat çekiciydi. Ayrıca IMKB Başkanı Hüseyin Erkan'ın bir gün önce düzenlenen basın toplantısında, 500'ü aşkın şirketin zirveye katılmak için kayıt yaptırdığını belirtmesine rağmen asıl konunun muhatabı reel sektörden katılımın sınırlı olması ise zirvenin diğer düşündürücü tarafıydı. Katılımcıların çoğunluğunun finansçılardan oluşması ise sanırım bu zirvenin bir diğer çarpıcı detayı olsa gerek...

ANNELER GÜNÜ ORTALAMA HEDİYE BÜTÇESİ 63 LİRA



MasterCard tarafından Türkiye’nin kentsel nüfusunu temsil eden 11 il merkezinde, 1000 kişi üzerinde yapılan MasterIndex Araştırmasına göre, halkımızın yüzde 64’ü Anneler Günü’nde annesine hediye almayı planlıyor. Annesine hediye almayı planlayanların oranı yaş ilerledikçe geriliyor. Aynı şekilde sosyo ekonomik seviye düştükçe de azalan hediye alma oranı, Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 70, Karadeniz Bölgesi’nde ise yüzde 44 olarak gerçekleşiyor. Anneler Günü için ayrılan bütçe ise 63 lira. Gelir grubu arttıkça ayrılan bütçe de artıyor. A sosyo ekonomik grubu ortalama 82 TL, B sosyo ekonomik grubu ortalama 97 TL bütçe ayıracağını belirtirken, DE sosyo ekonomik grupta yer alanlar 40 TL ayırabileceklerini belirtiyor.

3 Mayıs 2010 Pazartesi

VAKIF'DAN ANNELER GÜNÜNE ÖZEL KREDİ

VakıfBank, “Anneler Günü”nü özel bir kredi kampanyasıyla kutluyor. VakıfBank’ın Anneler Günü Kredisi dahilinde müşteriler, %0,99 faiz oranı ve 11 aya varan vade seçenekleriyle 5.000 TL’ye kadar kredi kullanabilecek. Kampanyayla ilgili detaylı bilgi VakıfBank şubelerinden ya da www.vakifbank.com.tr adresinden öğrenilebilir.

BES, ALTI BOŞ ELEŞTİRİLERDEN RAHATSIZ!

Türkiye’de 7. yılını dolduran bireysel emeklilik sistemi (BES) 2 milyon kişiye ulaşırken, bazı çevrelerde BES’in bireysel emeklilik değil, bireysel yatırım sistemi olduğu ve bir ‘aldatmaca’ olduğu şeklinde eleştiriler yöneltiliyor. Sektör bu eleştiriler karşısında genelde susmayı tercih ederken, Garanti Emeklilik Genel Müdürü Erhan Adalı bu eleştirilere açık yüreklilikle yanıt vererek kafaları meşgul eden soruları aydınlığa kavuşturdu.
BES bir titan zinciri değil” diyen Adalı, “Bireysel emeklilik küçük küçük paraların en iyi biriktirilebildiği bir sistem. Hangi banka 100-150 liraların yüzüne bakar? Sistemin düzenleyici tarafında Hazine, fonlar tarafında SPK ve Takasbank var. Ayrıca Türkiye’nin en saygın kuruluşları bu işin içerisinde. Böyle güzel olan bir sistemi baltalamak doğru değil” diyor.
.
1.5 ÇALIŞAN 1 EMEKLİYE BAKIYOR
-Bireysel emeklilik hangi ihtiyaçlardan dolayı Türkiye’de devreye alındı?
2007 yılında çok önemli bir sosyal güvenlik reformu yapıldı. Kademeli olarak emeklilik yaşı artırıldı. 2048'de işe girenler artık 65 yaşında emekli olacak. Bugün ise hala kadınlar 58, erkekler 59 yaşında emekli oluyor. Geçen yıl bütçeden sosyal güvenlik harcamalarına yaklaşık 29 milyar TL civarında destek verildi. Seneye bu 40 oluyor, 45 oluyor. Yani 20 sene sonra Türkiye ne kadar vergi toplarsa hepsini sosyal güvenlik açığını finanse etmek amacıyla kullanacak. Emeklilerimizin maaşları düşük olmakla beraber maaş bağlama oranları da bir miktar aşağı çekildi. Bugün x bir görevden emekli olan bir kişi aylık 800 lira emekli maaşı alacaksa, aynı pozisyonda bugün göreve başlayıp 25 sene sonra emekli olan kişi aynı maaşı almayacak. Bugünün alım gücüyle 600 lira maaş alacak. Bu oluşan açığı bireysel emeklilik sistemi ile desteklemeniz gerekiyor. Dünyada 4 tane çalışan 1 emekliye bakarken, Türkiye'de nerdeyse 1.5 çalışan 1 emekliye bakıyor. 2007 yılındaki reformlar yapılmamış olsaydı aynı 2001 krizi gibi Türkiye çok kötü duvara toslayacaktı. Bireysel emeklilik sistemi burada devreye giriyor. Artık Türkiyede mantalitenin değişmesi gerekiyor. Günlük yaşamamalıyız. Kariyerimize başladığımız zaman 20-30 yıl sonrasının kariyer planlarını yapmalıyız. Çalışırken BES’e girerek birikim yapmakta yarar var

-Sizce şu an Türkiye'de uygulanan bireysel emeklilik sistemi mi, bireysel yatırım sistemi mi?
Dünyada emeklilikte üç tane temel sistem var: Birinci basamak, ikinci basamak, üçüncü basamak. Birinci basamak dünyanın her yerinde devletin arkasında olduğu sosyal güvenlik sistemleri. İkinci basamak zorunlu bireysel emeklilik dediğimiz sistemler. Daha çok Batı Avrupa ülkelerinde uygulanıyor. Üçüncü basamak gönüllü emeklilik sistemi. Türkiye'de birinci ve üçüncü basamak var. Aslında gidilmesi gereken yer de gerçek anlamda zorunlu bireysel emeklilik sistemi. Emeklilerimizin yaşam standartları batıdakilere biraz yaklaşsın istiyorsak kalkıp Antalya'ya gitsin Kapadokya'ya gitsin diyorsak, zorunlu ikinci basamağın gelmesi gerekiyor. Dünyada bu bireysel emeklilik sistemi diye geçiyor. Özünde tabii ki, tasarruf vardır. Katılımcı vefat edince, sistemde biriken parasını varislerine ödüyoruz

HANGİ BANKA 100 TL’NİN YÜZÜNE BAKAR
-“Bireysel emeklilik sisteminin bir aldatmaca olduğu, paranızı bankaya yatırsanız daha fazla kazanırsınız” şeklinde eleştirilere ne diyorsunuz?
Geçmişte birikimli hayat denilen bir tecrübe olmuş. İyi yönetememişiz. Ama bireysel emeklilik sistemi bunlardan farklı. Sistemde el çabukluğu yok. Bazı insanlar onu ima etmeye çalışıyor. Burası gerçekten devletin vatandaşlarının küçük paralarını tasarruf etmelerini biriktirmeleri için oluşturulmuş mükemmel bir sistemdir. Hangi banka ayda 100-150 liraların yüzüne bakar? Çıkalım üç tane banka dolaşalım. Ben 100 liraya mevduat hesabı açtırmak istiyorum dediğiniz zaman adam önce size garip garip bakar. Böyle güzel olan bir sistemi baltalamak doğru değil. BES bir titan zinciri değil. Düzenleyici tarafta Hazine Müsteşarlığı, fonlar tarafında SPK var. Artı Takasbank, fonların saklandığı yer. Paranız sistemde hiçbir zaman pul olmuyor. Bugün yatırılan tutar ve yaşı verdiğiniz zaman tahmini olarak ne kadar birikime ulaşacağınızı söylüyoruz. Bir de şöyle bir şey var. Bugün baktığınızda Türkiye'nin en büyük finansal grupları bu işin içerisinde. Biz müşteri dostu olmayan bir ürünün arkasına geçemeyiz.

DEVLETTEN ALACAĞINIZ MAAŞA KATKI
-Emekli olunca birikimlerimizi toplu değil de, ömür boyu aylık şeklinde almak istersek hesaplamada hangi yaş sınır olarak alınıyor? Emeklilik şirketlerinin, ortalama ömrün 90 yaş olmasını istediği doğru mu?
Hayır, ortalama ömrün 90 yaş olmasıyla ilgili ne bir önerimiz oldu, ne kendi aramızda böyle bir konuyu konuştuk. Şöyle bir karşılaştırma yaparsanız çok yanlış olur. Devletin emeklilik sisteminde kişi ölene kadar maaş alır ve öldükten sonra yakınlarına geçer. Dünyanın hiçbir yerinde sosyal güvenlik sistemi işlememiştir, işlemesi de mümkün değildir. Makul bir emeklilik yaşının olması gerekir. Bizde uzun yıllar insanlar 40'lı yaşlarda emekli oldu. Ortalama ömür de 80'e doğru gitse, 40 yaşında emekli olan 40 yıl boyunca emekli maaşı alıyor. Bu sürdürülebilir bir yapı değildi. Bireysel emeklilik buradaki sistemi tamamlayıcı ve gönüllü olan bir sistem. Sosyal güvenlik sisteminden emekli olduğunuzda, elinize 500 lira ile bin 500 lira arasında bir maaş geçiyor. Ayda 4 bin lira kazanırken, bir anda geliriniz dörtte bir düşüyor. Emekli olduğunuzda en son aldığınız maaşın yüzde 60'ını almış olmanız gerekiyor ki, yaşam standardınız kaldığı yerden devam etsin. Bireysel emeklilik de bu fonksiyonu görüyor. Emekli olunca bin lira devletten alacağınız maaşa, bin lira da BES'den takviye gelecek.. 56 yaşına geldiğinizde ister tüm fonunuzu çekerseniz, isterseniz yarısını çekip geri kalanını maaş olarak alırsınız. Bu tamamen katılımcının tercihine bağlı. 56 yaşındaki bir kişi için beklenen yaşam süresi 26 yıldır. Bu nedenle ömür boyu maaş bağlanması istenirse, 82 yaşına kadar yaşayacağı varsamıyla maaşı hesaplanır.

Stopaj getiriden değil, toplam fondan kesiliyor

-Geçtiğimiz hafta basında yer alan bir olayda, sistemden çıkmak istediğimizde, vergi kesintisinin toplam fon üzerinden değil, getiri üzerinden yapılabileceği belirtildi. Bu konuda yasal uygulama nasıl?
Yasal mevzuat çok net. Bireysel emeklilik mevzuatında, stopajın toplam fon birikimi üzerinden kesileceği yazıyor. Herhangi bir boşluk yok. Çünkü neden? Size öyle bir avantaj sağlıyor ki, bunun bir kısmı üzerinden stopaj alıyor. Bu konuya ilişkin basına yansıyan mahkeme kararında, hakim getiri üzerinden vergilendirilmesi gerektiğini, genel vergi prensibini üzerinden karara bağlamış. Bu konu bir üst mahkemeye gönderilmiş olsaydı muhtemelen maliye teşkilatı lehine bir sonuç çıkardı.

6 bin 500 kişiye 20 milyon TL tazminat

-İşsizlik sigortası ürünlerine talep nasıl?
Bu ürünleri ilk defa 2008 Mayıs ayında piyasaya sunmuştuk. İşsizlik ürünlerinde yüzde 70'in üzerinde pazar payımız var. 750 bin civarında müşterimiz var. Ama başladığımızdan bu yana toplam bin 150 bin poliçe kesmişiz. Bunun yaklaşık 240 bini bu yıla ait. Geçen sene yaklaşık 72-73 milyon liralık üretimimiz olmuştu. Bir önceki sene 12.5 milyon TL civarındaydı. Şu an ilk 4 ay itibariyle baktığımızda 40 milyon civarında prim üretimine geldik. Bu ürün Türkiye'de tuttu.

-Şimdiye kadar kaç kişiye işsizlik tazminatı ödediniz?
6 bin 500 kişiye 20 milyon lira tazminat ödedik. Kredi kartı ödeme güvencesinin ağırlığı daha fazla. Toplam satış içerisinde yüzde 50 payı var. Yüzde 30'u kredi ödeme güvencesi, yüzde 20'si de gelir güvencesinden geliyor.

İlk 4 ayda BES %4.5 büyüdü

-Bireysel emeklilik sektöründe ilk 4 ay nasıl geçti?
Sektör katılımcı sayısında ilk dört ayda yüzde 4.5 büyüdü. Şu anda 2 milyon 80 bin katılımcıya ulaştık. Yıl sonu itibarıyla yüzde 15'ler civarında büyüme beklentimiz var. Yıl sonunda 2 milyon 270 bin katılımcıya ulaşmayı hedefliyoruz. 12 milyar liraya yakın da fon büyüklüğü hedefleniyor. Garanti Emeklilik olarak ilk dört ayda katılımcı sayısında ilk sıradayız. 80 bin yeni katılımcının yüzde 25'i Garanti'den girdi. Sektör yüzde 4.5'lar büyürken biz yüzde 5.5'lar civarında büyüdük. 1 milyar 450 milyon lira civarında fon büyüklüğümüz var. Fonda yüzde 25'e, katılımcı sayısında ise yüzde 20.5'a yakın pazar payımız var.

Ayfer ARSLAN