7 Haziran 2010 Pazartesi

TÜKETİM ÇILGINLIĞINA 'DUR' DEMEMİZ LAZIM!

Bireysel emeklilik sektörünün 'haylaz kızı' olarak anılan Avivasa Emeklilik CEO'su Meral Eredenk, tüketim çılgınlığına isyan ediyor. 3 yıl gazetecilik, 17 yıl bankacılık yapan ve 8 yıldır da sigorta sektöründe hizmet veren Eredenk, "Eskiden çok savurgandım. Şimdi krizle birlikte beğendiğim ayakkabı veya çantayı alırken en az iki kere düşünüyorum" diyor. Yazılı-görsel iletişim araçları, cep telefonlarından gelen mesajlarla gün boyunca tüketim bombardımanına tutulduğumuzu dile getiren Eredenk'in mesajı ise net: "Hiç kimse, 'Dur, düşün tasarruf et' demiyor. Birinin bu tüketim çılgınlığına dur demesi lazım."
Bu mesajını ilk defa 2008 yılında "Paralarını saçma biriktir" reklam kampanyasıyla topluma ileten ve bu yüzden perakende sektöründen tepki alan Eredenk, Avrupa çapında tasarrufun eğitimin içine alınması için kampanya başlatacaklarını belirtiyor. Aviva İspanya'nın da Yönetim Kurulu'na giren Eredenk, emekli olunca siyasete atılmayı düşünüyor: "Kılıçdaroğlu ile siyasete atılmak isteyenler arttı. Baykal çok fazla kadın adayları desteklemedi. Politikanın da ülke yararı için iyi bir şeyler yapılabilecek bir arena olduğunu düşünüyorum" diyor.
Meral Eredenk ile 3 yıl önce Ak Emeklilik ve Aviva Emeklilik'in Avivasa çatısı altında birleşmesinin ardından geçen süreci, tasarrufun önemini, emeklilik planlarını ve hobilerini konuştuk.

KRİZDE KEMERLERİ SIKTIK
-Ak Emeklilik ile Aviva Emeklilik'in birleşmesinin ardından geçen süreçte neler yaşandı?
Sahada rakip olan iki şirketin birleşmesi çok kolay değildi. Genel müdürlük tarafında ise aynı işi yapan her departmanda ikişer ekip vardı. IT altyapısının tekleştirilmesi ve müşterilere hizmet verebilir hale gelmesi çok kolay olmadı. 1.5 sene hep evin içine dönmek zorunda kaldık. İçerdeki bu tür düzeltmelere konsantre olduk. Müşteri ile ilgili yapacağımız yenilikler biraz gecikti. Ocak ayından itibaren tekrar onlara başladık. Hem ürün hem satış sonrası servis hem dağıtım kanalları tarafında birçok yeniliği hayata geçirmek üzere çalışmalar yapıyoruz. Yeni iş ciromuz geçen yıl yüzde 40 arttı. Geçen yıl 20 milyon lira kar ettik. Bir önceki yıl 1 milyon liraydı.

-Karlılıktaki bu büyümeyi nasıl başardınız?
Çok ciddi maliyet kontrolu oldu. Krizle birlikte kemer sıkmayı çok rahat yaptık. Zam yapmadık. Yurtdışında Aviva da zam yapmadı. Bize mal ve hizmet sağlayan kuruluşlarla bütün anlaşmalarımızı gözden geçirdik ve yüzde 20'lik bir tasarruf sağladık. Yemek şirketi, servis şirketi, kağıt şirketi, matbaa, baskıcı, boyacı kısacası; bütün iş yaptığımız şirketlerle yüzde 20'ye yakın tasarruf sağladık. Artı mali gelirlerimizde çok önemli bir artış oldu. Yani sermayemizi daha iyi değerlendirdik Faiz hareketlerinden çok iyi fırsatlar yakaladık. Para hareketin bol olduğu yerde kazanılıyor. Birleşmenin faydalarını artık görmeye başladık. Bu bizim geçici değil, kalıcı bir karlılık haline geldi. Bu yıl yüzde 50'lik bir artışla en az 30 milyon liralık kar hedefleniyor.

KÜÇÜKLER MÜŞTERİ ÇALIYOR
-Sektörde elementer branşta olduğu gibi rahatsız edici bir rekabet var mı?
İki üç tane sektörde küçük şirket var ki, bunlar büyüme stratejilerini başka şirketlerden müşteri ve satıcı çalmaya endekslemiş. Bizden müşteri çalıyorlar ama bir sene sonra o müşteriyi tekrar geri alıyoruz. Bizim satış ekiplerimizden adam alıp onların bizde yarattığı portföyü alarak iş yapma biçimi oturtmuş durumdalar. Bu sürdürülebilir bir büyüme değil. Hazine'nin de çok hoş gördüğü bir şey değil. Onun dışında büyük şirketler arasında elementer taraftaki gibi kırıcı ve yıkıcı bir rekabet yok. Birbirimize zarar vermeden sektörü büyütmek anlamında birlikte hareket ediyoruz. Belli rutinlerde toplanıp sektörü nasıl hasarsız büyüteceğimizi, rekabeti müşterilere ve şirketlere zarar vermeden nasıl geliştireceğimizi konuşuyoruz. Geçen sene ortak bir reklam kampanyası yaptık. Bütün sektöre büyük faydası oldu. Bu sene yine öyle bir reklam kampanyası yapmayı planlıyoruz. Herhalde yılın ikinci yarısında hayata geçer. Artık ortak araştırmalar yapıyoruz. EGM'de bunun için bir ekip ve kaynak ayrıldı.

100 BİN KUMBARA DAĞITACAK
-Sektörün daha hızlı büyümesi için önerileriniz neler?
Tasarruf bilincini geliştirmemiz lazım. Ama maalesef 'Bugünü yaşamak varken, bugün tatil yapmak varken, arabayı yenilemek varken, bugün yeni çanta almak varken, telefonu yenilemek varken, parayı koy kenara da 20 sene sonra yersin' fikri hiç kimseye ilk bakışta tatlı gelmiyor. Özellikle gençlere tasarruf fikri hiç sıcak gelmiyor. Ben yeğenime anlattığımda, "50 sene sonrasını bugünden mi düşüneceğim?" diyebiliyor. Bütün dünyadaki üretim mekanizması insanları doğal olarak tüketime itiyor.Yolda giderken bilboordlar, işe geliyorsunuz birisi bir şeyler söylüyor. Akşam televizyonda dizilerin arasında sürekli reklam, reklam, tüketim tüketimÖ Hiç kimse 'Dur, şu tüketimini düşün, tasarruf et' demiyor. Günde 100 mesaj alıyorsan, tamamı tüketim üzerine. Birinin 'dur' demesi lazım.

-O biri de siz misiniz?
Evet. Reklamla beslenmediği zaman tasarruf kampanyalarının ses getirmesi çok zor. 'Geleceğini biriktir' sloganına en çok yakışan şey kumbaraydı. Farkındalık yaratmak maksadıyla kumbara yarışması yaptık. Çünkü tüketimi esas kamçılayan da gençler. Birinci olan kumbaradan 100 bin adet üretip okullara göndereceğiz. Okullarda tasarruf bilincini yaymak amacıyla öğrencilere dağıtacağız. Biz üretimi baltalayacak tüketimi durdurmaktan söz etmiyoruz. Biz o kampanyayı yaptığımızda perakendeciler bize tepki gösterdi.

Ayakkabı, çanta alırken artık iki kere düşünüyorum
-Siz nasıl bir tüketicisiniz? Savurgan mı, tutumlu mu?
Son üç dört yıl öncesine kadar çok savurgandım. Ama sağolsun bizim satıcılar, bana 7-8 sözleşme satarak beni doğal olarak tasarrufa yöneltti. 4-5 yıl daha çalışırsam emekliliğimi garantileyecek bireysel emeklilik birikimine ulaşacağım. Artık, 'Gidip şu vitrindeki ayakkabıyı, çantayı alayım'ı iki kere düşünüyorum. Eskiden olsa hiç düşünmeden alırdım. Bu yaşla da ilgili. Emekliliğe yaklaştığın zaman giderek önünde daha az zaman kaldığını görüyorsun ve tasarrufun önemi artıyor. Gençken, 'Aman 20 yıl daha var. Nasıl olsa biriktiririm' diyorsun. Giderek tüketim konusunda terbiye oldum. Eskiden 100 birimlik gelirimin 70'ini harcayıp 30'unu biriktirirken, şimdi 70'ini biriktirip 30'unu harcayacak kadar daha radikal bir dönüş yaptım. Son yaşanan kriz ve işsizlikle, belli bir birikime ulaşmış insanların bile işsiz kaldığı, üstelik bir daha bunların iş hayatına dönmesinin daha zor olduğunu görünce daha temkinli olmak gerektiğine karar verdim.

8 yıl sonra siyasete girmeyi düşünüyor
-Geleceğe ilişkin planlarınız, emeklilik planlarınız neler?
Çok planım var. Bir kere sokak köpeklerini koruma üzerine sosyal sorumluluk projesi yapacağım. İkincisi; kız çocuklarının eğitimi için çalışacağım. Gezi notlarını kitap olarak bastırıp gelirini kız çocuklarının eğitimine harcayacağım. Üçüncüsü; tiyatro eğitimi alıp yaşlı kadın rollerini oynayacağım. Tiyatroyu çok istiyorum. Şirkette tiyatro kulübümüz var. "Kaç baba kaç"oyununu sahneye koyduk. Bana çılgın hemşire rolü verdiler. Ben tabii hiç provasız çıkıyorum. Sabancı Center'da oynadık. 600 kişi vardı. Salon adeta yıkıldı! Ayrıca tasarrufun okullarda eğitimin içine alınması için çalışacağım. Bunu tüm Avrupa çapında başlatmak istiyorum. Bunların dışında belediye başkanı olmak gibi bir hayalim var! Şimdi Kılıçdaroğlu ile siyasete atılmak isteyenler arttı. Baykal çok fazla kadın adayları desteklemedi. Politikanın da ülke yararı için iyi bir şeyler yapılabilecek bir arena olduğunu düşünüyorum. Siyasete girmeyi iki seçim dönemi sonra düşünüyorum.

Doğru bildiğimi hiç çekinmeden söylerim
-Size neden sektörün haylaz kızı diyorlar?
Çünkü çok fazla söz dinlemiyorum. Çünkü sektörün rutininden çok fazla şeyler yapmak istiyorum. Hiç reklam yapılmamış sektörde ilk defa reklam yaptım. Hiç PR yapılmamış sektörde PR işinin önemini ortaya koydum. Ürünlerle ilgili birçok yeniliği ortaya koymaya çalıştım. Bunların bazıları mevzuatı olmayan şeyler oldu ama Türkiye'ye tüketici kredilerini Burhan Karaçam tüketici kredileri mevzuatı yokken getirdi. Kredi kartlarının ilk açılımını kredi kartı mevzuatı yazılmamış iken yaptı. Bazı şeylerin de önderi olmak gerekiyor. Mevcut genel müdürler doğal olarak hep isyan ederler buna. Doğru bildiğimi hiç çekinmeden söylerim. Yani adabına uydurarak söyleme kaygısı olmayan biriyim. Bir şey yanlışsa o yanlış düzelene kadar bağırmaya, sesimi duyurmaya çalışıyorum. Yanlışa seyirci kalmaya tahammül edemiyorum. O zaman da birilerinin ayağına basıyorsunuz. Birilerinin hoşuna gitmeyecek şeyler yapıyorsunuz.

Motosikletle 7 bin kilometre gittim
-Hobileriniz neler? Boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?
Şöyle bir hedef koydum kendime. Mümkünse her sene yeni bir şey öğrenmek. Son üç dört senedir sörfe, iki yıldır da motosiklete başladım. Motosikletle Assos'a, Tekirdağ'a, Çanakkale'ye gittim. Ondan sonra da yeter artık deyip Yunanistan'a gittim. Şu ana kadar 6-7 bin kilometre gitmişimdir. Şimdi de yelkene merak sardım. Belki biraz geç kaldık. 10 sene sonra bunları yapamayız kaygıları var. Bir an önce yapmam gereken bungee jumping ve rafting var. Yaş 50'yi geçip 60'a gelince oralarda biraz zorlanabiliriz. Ben şuna inanıyorum: Beyin vücudu istediği yöne çekme konusunda bir güce sahip. 'Bunları yapamam. Ya, bu yaştan sonra motosiklete mi binilir?' diye beyni yönlendirirsen vücudun da öyle reaksiyon veriyor. Ama 'Şimdi binmeyeceğim de, ne zaman bineceğim?'dediğin zaman beyin ona göre reaksiyon veriyor. Beyin ne düşünürse onu çağırıyor. Şimdi Aviva İspanya'nın yönetim kurulu üyesi oldum. İngilizceyi iyileştirelim derken, şimdi İspanyolca öğrenmeye çalışıyorum. Hem yönetim kuruluna girdim, hem denetim komitesi üyesi oldum. İspanya kralının ablasıyla beraber yönetim kurulundayım.
Ayfer ARSLAN

Hiç yorum yok: