9 Şubat 2010 Salı

OTOMOTİV ENDÜSTRİSİNDEN YILLARDIR KAZIK YİYORUZ



Geçen yıl krizin etkisiyle iç piyasadaki talebin daralması sigorta sektörünü de olumsuz yönde etkilerken, sektör en fazla darbeyi yine otodan yedi. Kasko ve trafik sigortasından oluşan oto branşından sektörün geçen yılki zararı 500 milyon lirayı buldu.
Aviva Sigorta Genel Müdürü Ertan Fırat’a göre, bu zararda geçen yıl daralan pazardan pay kapma uğruna yapılan fiyat odaklı rekabetin payı büyük. Sektörün kendi hatalarının yanı sıra otomotiv endüstrisinin fiyatlamadaki çifte standardından da yakınan Fırat, “Biz yıllardır otomotiv endüstrisinden kazık yiyoruz. Mutlaka içinde çok düzgün çalışanlar var ama yıllarca onların bize dayattığı fiyatlarla çalıştık. Sigortanız olmadan arabanızın başına bir şey geldiğinde, aldığınız fiyat ile sigortalı olduğunuzda biçilen fiyat arasında hala büyük fark var. Üstelik sigorta sektörü aleyhine bilgi kirliliği yaratıyorlar” dedi.
Aviva Sigorta Genel Müdürü Ertan Fırat, sigorta sektörünün gündemindeki sorunlara ilişkin sorularımızı şöyle yanıtladı:

SELİN MALİYETİ 300 MİLYON EURO
-Kriz sigorta sektörünü nasıl etkiledi?
2009 sıkıntılı ve zor bir sene oldu. Ekonomi belirgin bir şekilde daraldı. Rekabet çok arttı. 2009 rekabetin çok çok keskinleştiği ve özellikle fiyat odaklı çerçeveye indiği bir yıl oldu. Riskler açısından katastrofik dediğimiz büyük ölçekli sel hadisesi yaşadık. İstanbul'da yaşanan selin sektöre 300 milyon euro'luk maliyeti olmuştur.

-Türkiye'de genelde baktığımızda sigortaya olan talep yetersiz. Bunun nedenleri nedir sizce?
Ben mesleğe girdiğimde yani 1988 yılında sektörün büyüklüğü 300 milyon dolardı. Şimdi 12 milyar TL'ye geldi. TRAMER'i kurmadan önce trafik poliçelerindeki penatrasyon oranı yüzde 60-70'lerdeydi. Şu anda yüzde 90'lardayız. Bir gelişim oldu ama kişi başına ne kadar ürün satıyoruz diye bakarsak; bu oranlar yeterli değil. 14 milyon araca rağmen 10.5 milyon trafik sigortası, 3 milyon da kasko poliçesi var. Son 20 yılda ülke olarak da hızlı bir değişim gösterdik. Yani ataerkil bir toplumdan daha bireyci, çekirdek aileye doğru gidiş var. 20 sene önce insanlar birbirlerine çok daha fazla destek olurdu. Bireylerin tutunacağı dal doğru aktarıldığında, riskler doğru ortaya konduğunda bütün yollar sigortaya çıkıyor. Geleceğe yönelik penatrasyon artacak.

TÜKETİCİ YANLIŞ BİLGİLENDİRİLİYOR
-Talebin yetersiz olmasında sektörün hataları yok mu?
Öncelikle şu soruları kendimize sormalıyız. Aracılarımızı ne kadar iyi donatabildik? Satış teknikleri, müşteriyi anlama, analiz etme, ilave talep yaratma konusunda ne kadar proaktif olabildik? Tüketiciye sunduğumuz hizmet zincirini ne kadar kesintisiz ve eksiksiz sunabiliyoruz? Ciddi çabalar var gelişmeler var ama hala eksiklerimiz de var. En fazla dokunduğumuz insan sayısı trafik sigortasında. 10.5 milyon poliçe satıyoruz. Bazen karşı taraf alıyor arabasını tamire götürüyor. Siz sigortalı ile muhatap olabilme şansını bulamıyorsunuz. Bana emanet edilen aracın tamir safhaları ile ilgili tüketiciye düzenli bilgi aktarsam daha farklı bir hizmet kalitesine ulaşırım. Tüketiciye yanlış bilgi gidebiliyor. Tüketici diyor ki, "Sigorta şirketi zorluk çıkarıyor." Dolayısıyla benim hizmet kalitem bir başkasının performansı üstünden değerlendiriliyor. Bu alanları daraltmamız lazım.

TAMİRCİ, ADİL DAVRANMIYOR
-Bu süreçte hangi sıkıntılarla karşılaşıyorsunuz?
Farklı problemler var. Trafik sigortası zorunlu bir poliçe. Otomotiv endüstrisinin bize adil davrandığını söyleyemeyiz. Biz yıllardır otomotiv endüstrisinden kazık yiyoruz. Mutlaka içinde çok düzgün çalışanlar da olabilir. Yıllarca onların bize dayattığı fiyatlarla veya maliyet baskısını yiyerek çalıştık. Bir kere şu bir gerçektir. Sigortanız olmadan arabanızın başına bir şey geldiğinde, pazarlık yaptığınızda aldığınız fiyat ile sigortalı olduğunuzda biçilen fiyat arasında hala büyük fark var. Ben aslında tamirciler açısından çok daha yüksek pazarlık gücüne sahip olması gereken bir sektörüm. Yılda kaç bin araç gönderiyorum ama bir tane araç geliyor benden daha iyi şartlar alıyorsa bu da sorgulanması gereken bir şey. İkincisi; trafikle ilgili alanda tamirciyle ben muhatap olduğum için tamircinin tüketiciye söylediğini kontrol edemiyorum. Orada da sektör aleyhine kirli bilgi akışı olabiliyor.

Kaskoya zam sinyali
-2010 yılında sektörde ne gibi gelişmeler bekleniyor?
Fiyat baskısı sürecektir. Oto branşında biraz karlılığa yönelme anlamında farklı politikalar görmek mümkün. Faizlerin düştüğü bir ortamda bu tür hareketler görebiliriz. Trafik poliçesinde yüzde 5 fiyat artışı oldu. Kasko poliçelerinde de bir artış olabilir.

20’lik şoförlere sigorta yok!
-Kaskoda hangi yaş grubundakilerin riski daha düşük?
İstatistikler 35-40 yaşından sonra kullanımın daha düzgünleştiğini fakat yaşlılığa doğru belli bir dilimde tekrar riskin arttığını gösteriyor. İnsanların refleksleri azalıyor. En ideal yaşlar sürüş kalitesi açısından 40-60 yaşlar arası. Göreli olarak riskleri azalıyor. Bayanlarda genç yaşta hasar şiddeti düşük. Genç erkeklerde ise yaratılan hem hasar oranı hem şiddeti yüksek. Bu yüzden gençleri sigortalama eğilimi düşüktür. Çünkü 40 yaşındaki adamın dünya bakışı ve hayattaki tecrübesi ile 18-20 yaşındakinin farklı.

Gençken hızım 200 km’nin altına düşmezdi
-Siz nasıl bir sürücüsünüz?
Kendi şoforüm olduğu için son 10 yıldır fazla araba kullanmıyorum ama 10 yılda hiçbir kazam yok. Trafikte bazı ilkelerim var. Ben artık arabanın arka koltuğuna oturduğumda da emniyet kemerini takıyorum. İkinci prensip; bindikten 1 dakika sonra da kaza olabilir. Park ederken de kaza olabilir. Bu yüzden biner binmez emniyet kemerini bağlamayı ilke edindim. İlk araba kullandığım dönemlere kıyasla gerçekten trafik kurallarına riayet eden biriyim.

-Peki hiç trafikte hatalarınız olmadı mı?
Eskiden çok hızlı araba kullanırdım ama artık kendimi disipline ettim. İlk defa 30 yaşında araba kullandım. Hiç unutmuyorum. Abant'dan çıkıp 1 saat 10 dakikada Ataşehir'e geldim. 200 km'nin altına hiç düşmedim. Ama şimdi artık onu yapmam. O anda lastik patlasa herhangi bir aksilik olsa telafisi mümkün değil.
Ayfer ARSLAN-AKŞAM

Hiç yorum yok: