2 Ağustos 2010 Pazartesi

PİYASA 300 SANDALYELİ HÜKÜMET İSTER

Referandum ve sandıktan çıkacak oyların rengine göre olası erken seçim öncesi para piyasalarında hükümet senaryolarına ilişkin tahminler havada uçuşuyor. Tek parti mi, koalisyon hükümeti mi kurulacak? Çok tartışılıyor. Orion Menkul Değerler ile aracı kurum yöneticiliğinden patronluğa terfi eden Orion Menkul Değerler Yönetim Kurulu Üyesi Murat Salar ise, asıl önemli olan konunun tek parti veya koalisyon hükümetinden çok güçlü bir hükümetin kurulması olduğuna dikkat çekiyor.
Türkiye'nin ekonomik anlamda gerçeklerinin belli olduğunu savunan Murat Salar, "Kim gelirse gelsin, bence yönünü değiştiremez. Arkasında 300 milletvekilinden az olmayan bir hükümet olmalı. 285 milletvekili ile koalisyon veya tek parti gelirse o zaman ciddi sorgularız. 4 yıl boyunca alınacak her kararda endişe edeceğiz. 276 milletvekili bulunacak mı, bulunmayacak mı? Piyasalardaki tansiyonu artırır" diyor.
Orion Menkul Değerler Yönetim Kurulu Üyesi Murat Salar, sorularımızı şöyle yanıtladı:
-AYatırım'da genel müdür yardımcısı iken aracı kurum satın alma fikri nasıl oluştu?
14 yıl Anadolu Grubu'nun finans şirketlerinde üst düzey yönetici olarak görev yaptım. Biz bu işte 5 ortağız. Merrill Lynch Yatırım eski Genel Müdürü Ömer Topbaş, Takasbank'ın eski Grup Başkanı Tanju Günel, İstanbul Mortgage'ın Genel Müdürü Bahadır Teker, Garanti Bankası'nda Yurtdışı Piyasalar Müdürü Taylan Tatlısu. Daha önce sosyal hayatta da bir araya geliyorduk. Bu piyasa insanının bir defosu vardır: Bir araya geldiğinde hep piyasa konuşur. Konu ilk cümlede Fenerbahçe ile başlar üçüncü cümlede borsaya döner. Faizlerin düşmesiyle portföy danışmanlığı alanında gelişme potansiyeli olduğunu gördük ve yatırıma karar verdik. Orion Menkul daha önce İktisat Bankası'nın aracı kurumuydu. TMSF'den Körfez sermayesine geçince adı Orion olarak değişmişti. 2009 sonunda ise biz devraldık.

YATIRIM MALİYETİ 13 MİLYON TL
-Bu yatırım için ne kadar para harcadınız?

Lisans bedelini açıklayamıyoruz ama biz ortaklar olarak şirkete ciddi bir sermaye enjekte ettik. Orion'un ödenmiş sermayesi 13 milyon 750 bin TL seviyesinde. Biz devraldıktan sonra sadece lisans bedeli olarak değil, nakit olarak da içeriye sermaye enjekte ettik. Gereken noktada da her türlü desteği koymaya hazırız.

-Diğer aracı kurumlardan farkınız ne olacak?
Bizim ana konsantrasyonumuz portföy ağırlıklı. Sadece aracılık değil, hisse senedi alım satımı veya menkul kıymet aracılığından ziyade portföy yönetimi üzerine yoğunlaştırmak istiyoruz. Çünkü Türkiye uzun yıllar yüksek faizlerle yaşadı. Yatırımcı yüksek reel faizler var iken, başka bir yatırım aracı arayışına girmemişti. Portföy yönetim şirketleri ağırlıklı likit fon yönetiyordu. Faiz düşüşü ile birlikte tasarruf sahipleri açıkçası arayış içine girdi. Kurumsal yatırımcılar sigorta şirketleri, vakıflar, yüksek nakit ile çalışan şirketler, yüksek tasarruf sahibi bireysel yatırımcılar da ihtiyaç içerisinde. Artık profesyonel anlamda portföy yönetimine ihtiyaç duyuluyor. Biz de o anlamda piyasada bir takım tecrübesi olan profesyoneller ilk kez bir araya geldik.

-Geleceğe yönelik büyüme planlarınız neler?
Şu anda 30 kişiyiz ama büyüme planımız var. Yeni altyapı çalışmalarını tamamladık. İnternet sitemizi hazırlıyoruz. Ağustos sonu gibi açacağız. Aracı kurum tarafında şubeleşmeyi de düşünüyoruz. Bizim temel hedefimiz; uluslar arası standartta kabul görmüş, servis veren orta ölçekli bir aracı kurum ve portföy yönetim şirketi haline gelmek.

Faizlerin kalıcı olarak
düştüğüne kimse inanmıyor

-Faizler düşse de, bireysel yatırımcı mevduattan vazgeçmiyor...

Doğru, yatırımcıya biraz zaman tanımak lazım. Yatırımcılarla konuştuğumuzda hala faizlerin düşüşünün kalıcılığı sorgulanıyor. Veya yaklaşık 9 yıldır döviz aşağı yukarı aynı seviyelerde. Hala dövizin bu seviyeleri sorgulanabiliyor. Hala dövizde çok büyük yükselişler bekleyen yatırımcı grupları var. Yatırmcı tarafında faizlerdeki düşüşün kalıcı olduğuna dair inanç henüz oluşmadı. Ama bazı yatırımcı gruplarının da farklı enstrüman arayışlarına yöneldiklerini görüyorum. Yatırım araçları konusunda ezberlerin bozulma zamanı geldi.

Paranızın yüzde 50'sini
hisse senedine yatırın

-Yatırımcıya bugünkü koşullarda ne öneriyorsunuz?
Ben hala Türk hisse senetlerinin yükseliş potansiyeli arz ettiğini düşünüyorum. Ama bu konuda rahat olan, riski göze alabilen yatırımcılar için yüzde 50 oranında hisse senedi taşınabileceği kanaatindeyim. Doğru seçimlerde bulunmak lazım. Yine portföylerde dengelemek açısından yüzde 30'una yakını enflasyona endeksli hazine bonolarına yatırılabilir. Kur eğer 1.50'lerin altına gevşerse orada kalan miktarda döviz pozisyonu alınabilir. Bu da en muhafazakar, en geleneksel portföy tercihi.

-Borsada hangi sektörler cazip?
Mali sektörün arz ettiği potansiyel bir miktar azaldı. Temel verileri, bilanço yapısı, faaliyet alanı, öz sermayesi güçlü ve bu dönemde hakikaten nakit yaratan şirketler ön planda olacak. Sanayi artık mali sektöre göre daha fazla potansiyel arz ediyor.

Mali Kural, disiplin
İçin mutlaka çıkmalı

-Piyasalar açısından gördüğünüz riskler var mı?
Türkiye'de en önemli konulardan bir tanesi hepimizin iştahla beklediği Mali Kural'dı. Onun gerçekleşmemiş olması bir miktar risk yaratıyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye sık sık seçim sürecinden geçecek. Referandum, genel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi, arkasından yerel seçimler. Böyle baktığınız zaman siyaset hakikaten ısınacak. Burada yapıyı biraz daha bilinen belli rasyolarla şeffaf biçimde hesap verebilir konumda tutmak gerekiyor. Mali Kural bu anlamda önemliydi. IMF ile 2001 yılında başlatılan stand-by programlarında yüzde 6.5 faiz dışı fazlalar ile borcumuzun mili hasılaya oranını düşürdük. Bu da krizde Türkiye'yi çok korunaklı hale getirdi. IMF mali disiplin getirmişti. Mali kural da öyle.

Seçim öncesi
piyasa gerilir

-Referandumdan çıkacak sonuçlar piyasaları etkiler mi?
Referandum sonucu piyasa açısından çok belirleyici olmayacak. Genel seçimler önemli. Benim endişem şu: Tek parti mi, koalisyon hükümeti mi? Çok tartışılıyor. Daha büyük sorun şu: Güçlü hükümet. Bıçak sırtında bir siyasi denge ister istemez iktidarda olan partiyi popülizme sevkedecek. Veya orada bulunan kişilerin talepleri veya anlık kararları ile şekillenecek. Büyük kararlar öncesi piyasa gerilecek. hepsinden önce piyasa gerilecek. Çünkü Türkiye'nin ihtiyacı olan istikrar. Türkiye'nin ekonomik anlamda gerçekleri belli. Kim olursa olsun bence yönünü değiştiremez. Benim kişisel korkum; güçsüz bir hükümet olur. Genel seçimlerin sonuçlarının güçlü hükümet senaryosuna dayanması lazım. Arkasında 300 milletvekilinden az olmayan bir hükümet olmalı. 285 milletvekili ile koalisyon veya tek parti gelirse o zaman ciddi sorgularız. 4 yıl boyunca alınacak her kararda endişe edeceğiz. 276 milletvekili bulunacak mı, bulunmayacak mı? Genel seçim öncesinde bir tirbülans yaşanabilir.

Euro yavaş yavaş
değerlenecek

-Faizler ne olur?
Bu aşamadan sonra faizlerde radikal bir yükseliş beklemiyorum. Türkiye artık düşük faizle yoluna devam edecek.

-Dolar ve euro'ya ilişkin beklentiniz?
Dolar TL'de 1.50'lerin altına gelirse bir miktar yerli bireysel yatırımcı talebi geleceğini düşünüyorum. Euro yavaş yavaş da olsa değerlenecek. Paritenin euro lehine devam edeceğini düşünüyorum. 1.25-1.30 bandında dengelenebilir.

Merkez Bankası futbol
hakemlerine benziyor

-TL'nin aşırı değerli olduğu ve müdahale edilmesi gerektiği görüşlerine katılıyor musunuz?
Katılmıyorum. TL'nin aşırı değerli olduğunu söyleyenlerin gelişmekte olan ülkelerin para birimlerine bakmalı. Brezilya Real'i, Rus Ruble'si...Bunlarla kıyasladığınızda TL aşırı değerli gözükmüyor. Gelişmekte olan para birimleri bir şekilde ilgi görüyor. Brezilya, Hindistan faiz artırıyor. MB ise faizleri düşürdü, döviz alımı ihalelerine devam ediyor. TL'nin açıkçası değerlendiğini, müdahale edilsin diyenlerin bunun yöntemini de söylemesi gerekiyor. Zaten MB dolar alıyor, faizleri de indirdi. Ben biraz MB'yi futboldaki hakemlere benzetiyorum. Genellikle hep eleştirilir, sahip çıkanı yoktur. Takımın taraftarı vardır. Antrenör, başkan hiç kimse 'Biz hatalıydık' demez. Hep 'hakemler hatalıydı' der. Hakemleri de kimse savunmaz. 'Kura müdahale edilsin' içeriği olmayan bir yorum. Krizde Türkiye'de en başarılı performansı gösteren kurum MB. Krizi iyi yönetti. Bizlerin piyasa oyuncusu olarak inanmadığımız bir dönemde cesurca davranarak faizleri indirdi. İhracat salt kurla yapılacak bir şey değil.

En büyük hobim kızım

-Boş zamanlarınızda ne yapıyorsunuz?
Sezonda Fenarbahçe maçlarını kaçırmam. Koyu Fenarbahçeliyim. Hikaye yazıyorum. Seyahat etmeyi çok seviyorum. Yakın siyasi tarih, ekonomi tarihi kitaplarını takip ediyorum. 3.5 yaşında bir kızım var. Aslında en büyük hobim o! Bu krizde bana en iyi gelen terapi kızımla vakit geçirmek.

Hiç yorum yok: