Merkez Bankası (MB) başkanlık koltuğuna 18 Nisan'da veda edecek olan Durmuş Yılmaz'ı bankacılar çok başarılı buluyor. 2006 yılında bu göreve atandığında ailesi, inançları ve terlikleriyle gazete manşetlerine çıkan ve pek karizmatik bulunmayan Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz özerklikten taviz vermemesi, kriz döneminde aldığı isabetli faiz kararları ve piyasalardaki dalgalanmalara karşı soğukkanlı ve proaktif davranışıyla piyasadan tam not aldı.
Bankacıların gönlünden geçen Yılmaz'ın bir dönem daha başkanlık yapması. Yeniden atanmayacaksa da başkan yardımcıları Erdem Başçı veya İbrahim Turhan'ın başkanlık koltuğuna oturması. Piyasalar MB dışından bir ismin atanması fikrine ise belirsizlik getireceği için pek sıcak bakmıyor.
LEHMAN SONRASI TESTİ GEÇTİ
Yaklaşık 30 yıldır Merkez Bankası'nda çeşitli görevlerde bulunan ve son 5 yıldır da başkanlık görevini yürüten Durmuş Yılmaz iyi bir teknisyen olarak biliniyor. 2006 yılında başkanlık koltuğuna oturduğunda mevcut para politikalarını disiplin içerisinde yürütebilecek bir isim olarak bilinen Yılmaz'ın Süreyya Serdengeçti veya Yaman Törüner gibi 'atak' bir başkan profili çizmeyebileceği yorumları yapılmıştı. Ancak bütün bu söylenenlerin aksine Yılmaz, 2008 krizinde yatırım bankası Lehman Brothers'ın batışının ardından aldığı sert faiz indirim kararlarıyla herkesi şaşırttı. 1 yıl içerisinde gecelik faizleri 10.25 puan birden indirerek 16.75'den 6.5'lara çekti.
PİYASANIN GÖNLÜNDEKİ BAŞKAN
Son dönemde MB'nin en fazla dikkat çeken söylemi ise cari açık oldu. Bugüne kadar kendisini enflasyonla mücadeleye adayan Yılmaz yönetimindeki MB ekibi geçen yılın son aylarında mevduat munzam karşılıklarını artırması ve faiz indirimi ile cari açıkla mücadelenin de şövalyeliğine soyundu. Son kararlar MB'nin son 2 yıldaki başarısının getirdiği özgüvenin göstergesi olarak algılanırken, isminin kullanılmasını istemeyen özel bir bankanın ekonomisti, piyasanın gönlünden geçen başkan profilini şöyle çizdi: "Yeni başkanın içerden veya dışardan olması piyasa açısından fark eder. Dışardan biri olması belirsizlik getirir. Daha yumuşak bir geçiş için içerden seçilirse daha rahat atlatılır bu süreç. Erdem Başçı çok tecrübeli bir isim. İbrahim Turhan da aynı ekolden geliyor. Politikaların devamlılığı açısından içerden birinin atanmasında yarar var."
Yeni başkan MB'nin özerkliğini korumalı
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Aykut Demiray:
"2001 krizinden sonra MB'yi hep başarılı buluyorum. Çünkü 2001 krizinden sonra MB bağımsız bir yapıda ve enflasyonla mücadele hedefine odaklanmış bir şekilde faaliyetini sürdürüyor. Süreyya bey de başarılı bir başkandı. Durmuş Yılmaz da aynı ekolden gelen bir insan. Enflasyon hedeflemesini oldukça başarılı şekilde uyguladı. Türkiye hem enflasyonu tek haneye düşürmeyi hem arka arkaya büyümeyi başardı. 2008 krizinde cari açığa rağmen Türkiye ekonomisi yara almadan kurtuldu. O dönemlerde MB soğukkanlığını koruyup doğru bir politika izleyerek hızla faizleri düşürdü. Ayrıca rezervlerini artırmayı başardı. Bu anlamda Durmuş Yılmaz'ın başarılı olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de Merkez Bankacılık geleneği güçlüdür, başarılıdır. Tek engel siyasi baskılardı. Siyasi baskılar ortadan kalktığı zaman kadrolar ve başkan gerekeni yapabilecek kapasitede. Yeni dönemde Merkez Bankası'nın bağımsızlığı, özerkliği mutlaka korunmalı. Hem yöneticileri bu özerkliği titizlikle savunulmalı, hem de siyasi otorite bu özerkliğe saygı göstermeli. Zaman zaman siyasi otoritenin istekleriyle ekonomik gerçekler çelişebelir. Bir daha eski yüksek enflasyon dönemlerine dönmek istemiyorsak bağımsız kurumlara alışmamız lazım. 10 sene önce Ankara'da bir şey olduğunda İstanbul'da piyasalar karışırdı. Artık piyasaların kılı kıpırdamıyor. Bu hem piyasaların derinleşmesine hem de özerk kurumların varlığına bağlı. Sağlıklı bir gelişme."
Proaktif politikalar uyguladı testi geçti
TSKB Baş Ekonomisti Gündüz Fındıkçıoğlu:
"2006 yılında Durmuş beyin gelişi çalkantılı olmuştu. Hemen arkasından da yabancılar faiz artışına zorladılar. İlk andı. Ondan sonra Durmuş beyin performansı çok başarılı, çok iyiydi. Öyle bir şekilde işi götürdü ki, faizleri çok yüksek tutuyor diye başlangıçta eleştirildi. Kriz sonrasında özellikle Lehman'dan sonra derhal faiz indirimlerini başlattı. Türkiye'de 2002 krizi sonrası alınan önlemler ve yapılan düzenlemelerin yanı sıra hazine bonosunun yüksek getiri sağlıyor olması Türk bankacılık sistemini riskli enstrümanlara yönelmekten korudu. Bu süreçte Merkez Bankası'nın iletişimi iyiydi. Hem MB politikaları, hem BDDK'nın yeniden yapılandırma ve karşılık oranlarını düşük tutması gibi birlikte eşgüdüm içerisinde alınan kararlar bankacılık sektörünü krizde güçlü tuttu. Çünkü Avrupa ülkeleri bankacılık sektörü yüzünden toparlanamıyor. Dolayısıyla bankacılık sektörünü korumak MB'nin birinci göreviydi. Esas testi Lehman sonrası politikalarıyla geçti. MB gecelik faizleri yüzde 16.75'den yüzde 6.5'lara indirdi. Görülmemiş bir indirim. Zamanlamayı iyi kullandı. Gayet net davrandı ve eli titremedi. MB krizde proaktif davrandı."
Sezar'ın hakkını Sezar'a verelim!
Turkish Bank Yönetim Kurulu Danışmanı Tuğrul Belli:
"Sezar'ın hakkını Sezar'a verirsek Merkez Bankası'nın küresel kriz döneminde izlediği agresif faiz indirimi politikasının son derece başarılı olduğunu söylememiz gerekir. Merkez piyasayı iyi analiz ederek, reel talep ve istihdamla ilgili gelişmeleri çok iyi sezinleyerek, enflasyon beklentilerini ve kur gelişmelerini dikkatle takip ederek neredeyse hiçbir piyasa oyuncusunun veya analistinin tahmin edemediği bir hızda faizleri düşürmek suretiyle hem krizin daha az hasarla atlatılmasını, hem de toparlanmanın beklenenden çok daha çabuk gerçekleşmesini sağladı. Öte yandan belki son 2 yıldaki başarısının da getirdiği özgüvenle, Merkez Bankası son dönemlerde Ortodoks politikalardan uzaklaşma eğilimi içine girmeyi başlamış gözüküyor. Bugüne kadar merkez bankası başkanları içinde en başarılısı da denilebilir. Özellikle faizleri hızlı ve piyasanın beklemediği şekilde düşürdü. Böylece yıllardır Türkiye'de ödenmekte olan reel faizi düşürmüş oldu. Maliye ve BDDK ile de koordineli bir şekilde çalıştı."
Merkez Bankası'nın krizde kredibilitesi arttı
ING Bank Ekonomik Araştırmalar Grubu Baş Ekonomist Şengül Dağdeviren:
“Genel olarak bu dönem Merkez Bankası (MB) kredibilitesini artırdı. Durmuş Yılmaz çok bağımsız bir MB yapısını destekleyen bir başkanlık dönemi yaşattı. Ekibine hep çok önem veriyordu. Onun döneminde araştırmanın önemi arttı. Güçlü bir güven kazandı. Yeni başkanı merakla bekliyoruz. İletişim zor bir şey. Enflasyon hedeflemesine geçildiğinde iletişime çok vurgu yapıldı. Zaman zaman eksikler oldu. Ama sonuçta hep beraber öğreniyoruz. Şu anda yeni şeyler deneniyor. Eskiden para politikası faizini kullanıyordu. Şimdi hep likidite yönetimi, hem munzamları hem faiz koridorunu yani gecelik faizleri politika faizinin hepsini aynı anda kullanıyor. Bu bir miktar kafa karışıklığı yaratabiliyor. Finansal istikrar vurgusu çok ön planda. Enflasyonla mücadele konusunda henüz tam başarıya ulaşmamış bir ülke olarak iletişimde mutlaka enflasyon vurgusu da olmalı. İlk iki ay enflasyon hedefin altına düşebilir. Ama ikinci çeyrekten itibaren artış bekleniyor. Nereye kadar çıkabiliriz, yüzde 6'nın altı çok zor."
MB'de en uzun görevde kalan Kemal Zaim oldu
-------------------------------------------------
Selahattin Çam 1931-1938
Kemal Zaim Sunel 1938-1949
Mehmet Sadi Bekter 1949-1950
Osman Nuri Göver 1951-1953
Mustafa Nail Gidel 1953-1960
Memduh Aytür 1960
İbrahim Münir Mostar 1960-1962
Ziyaettin Kayla 1963-1966
Mehmet Naim Talu 1967-1970
Mehmet Naim Talu 1970-1971
Yusuf Yetkin 1972-1975
Cafer Tayyar Sadıklar 1976-1978
İsmail Hakkı Aydınoğlu 1978-1981
Osman Şıklar 1981-1984
Yavuz Canevi 1984-1986
Rüşdü Saraçoğlu 1987-1993
Nihat Bülent Gültekin 1993-1994
Yaman Törüner 1994-1995
Gazi Erçel 1996-2001
Süreyya Serdengeçti 2001-2006
Durmuş Yılmaz 2006-
AYFER ARSLAN
6 Ocak 2011 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder